22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 11 Ocak 2016 KULTUR Kargo, 25. yılında Kulis sahnesinde! Rock grubu Kargo, şimdi 25. yılında Kulis’te konser verecek. Kargo’nun 25. yılında vokalde Haluk BB var. Mehmet Şenol Şişli de elbette döndü. Selim Öztürk ve Burak Karataş da yerli yerinde. Yeni albüm EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ öncesi Kargo şimdi de 15 Ocak’ta Kulis sahnesinde. Kargo grubu ilk kurulduğunda içinde Selim Öztürk (gitar) ve Mehmet Şenol Şişli’nin (bas gitar) bulunduğu ve solisti Koray Candemir olan 5 kişilik bir gruptu. [email protected] 17 ‘İnadına barış, inadına kardeşlik’ Terör propagandası içerdiği gerekçesiyle Ankara 10. Kitap Fuarı’nda iki kitabının satışı engellenen Ceylan Yayınları bir açıklama yaptı. Sahnede olayın yakın tanığı üç kişi yaşadıklarını anlatıyor. Barkovizyonda diğer mahalle sakinlerini de görüyoruz. Oyun, Keup Sokağı’na yakın bir mekânda sergileniyor. Aşılması zor ‘Boşluk’lar 2004’te Köln’de çoğunlukla Türklerin yaşadığı Keup Sokağı’nda patlayan bomba suikastının tanıkları sahnede anlatıyor. Oyunun yazarı ve yönetmeni N. D. Çalış bu olayı yaşayan mahalle sakinleriyle röportajlar yaptıktan sonra “Boşluk”adlı belgesel oyunu kaleme alıyor. ZEHRA İPŞİROĞLU Birbirinden ayrılmış iki büyük kutuyla iki farklı mekânda geçen oyunun bir tarafında Türklerin yaşadığı Keup Sokağı’nda patlayan bomba olayını yaşamış olanları, diğer tarafında olayı irdelemeye çalışan Alman oyuncuları görüyoruz. Amaç aradaki boşluğun aşılması. mış bile. Rehberimiz olayı anlatırken “Söylentiye göre Neonaziler bu olayı tezgâhlamışlar” demesinin bile grubumuzda tepkilere yol açması dikkatimi çekti. Gruptan biri “Bir şeyi kesin biliyorsanız söyleyin, bilmiyorsanız söylemeyin”dedi. Keup Sokağındaki gezintide kendiliğinden oluşan bu diyalog bile oyunun amacını açık seçik ortaya koymuyor mu? Ne var ki “Boşluk”ta Alman halkı ile Türkiyeliler arasındaki aşılması zor bir boşluk gündeme gelirken bu boşluğu oluşturan nedenlerin tek yönlü bir biçimde işlendiği de bir gerçek. Keup Sokağının kendi sınırları, kendi kuralları olan, kendi içine kapalı bir yerleşim merkezi olduğunu unutmamak gerekiyor. ıl: 2004, Yer: Köln, Keup Sokağı, Olay: Çoğunlukla Türklerin yaşadığı Keup sokağında patlayan bir bomba. 22 yaralı, yerle bir olan dükkânlar. Mahalle sakinleri arasında çıkan bir anlaşmazlık mı bunun nedeni, mafya mı, yoksa yabancı düşmanlığı ve ırkçılık mı? Yedi yıl süren soruşturmalarda güvenlik güçlerinin yaptığı baskılar mahalle sakinlerini iyice usandırıyor. Yıllar sonra Almanya’nın doğusunda gelişen bir ırkçı saldırının sonucunda ele geçen veriler Keup Sokağı’ndaki bomba suikastının da aynı terör örgütünün eseri olduğunu ortaya çıkartıyor. Oyunun yazarı ve yönetmeni N. D. Çalış bu olayı yaşayan mahalle sakinleriyle röportajlar yaptıktan sonra “Boşluk”adlı belgesel oyunu kaleme alıyor. Oyun Keup sokağına yakın bir mekânda Köln Schauspielhaus tarafından sergileniyor. Sahnede olayın yakın tanığı üç kişi yaşadıklarını anlatıyorlar. Barkovizyonda diğer mahalle sakinlerini de görüyoruz. Olay yeterince korkunç, ama en can yakıcı olan Y sonrasındaki gelişmeler; bu mahallenin ve bu insanların suçlanması, güvenlik güçleriyle iç istihbarattan sorumlu olan Anayasayı Koruma Teşkilatı arasındaki işbirliğinin yabancı düşmanlığını körüklemesi. Öyle ki olayın kurbanları neredeyse suçlu durumuna düşürülüyorlar. gündeme gelen bu soruların önyargı ya da klişe olarak küçümsenmesi, herkes kendi yağında kavrulmalıdır gibi bir göreceliğe yol açıyor. Göreceliğin ise bir çözüm olmadığını, tersine kutuplaşmayı daha da arttırdığını, dahası faşizme yol açabilecek bir tehlikeyi barındırdığını biliyoruz. Liberallere de eleştiri Birbirinden ayrılmış iki büyük kutuyla iki farklı mekânda geçen oyunun bir tarafında olayı yaşamış olanları, diğer tarafında olayı irdelemeye çalışan Alman oyuncuları görüyoruz. Amaç aradaki boşluğun aşılması. Ama bu kolay değil. Birbirini anlama çabaları iki grup arasında kutuplaşmaya yol açarken önyargılar da ortaya dökülüyor. Bu oyunda sadece ırkçı yaklaşım değil, liberal geçinen bir kesim de eleştiriliyor. Gösterilmek istenen iyi niyetli yaklaşımların bile nasıl önyargılarla alabora olabileceği. Oyun öncesinde bomba olayını yaşayanlar izleyicileri Keup sokağında gezdiriyorlar. Sadece Türk restoranları ve dükkânlarının yer aldığı bu sokağa Almanların çoğu hiç ayak basma Yabancı düşmanlığı Oyunda savunulan hoşgörülü yaklaşımsa bizdeki liberal bir kesimi, yetmez ama evet’çileri anımsatıyor. Keup sokağında içkisiz restoran pek olmadığı gibi türbansız birine de zor rastlarsınız, sanırım bir soruşturma yapsak Köln’den AKP’ye yine en çok oy Keup Sokağından gelmiştir. Önyargılar ve yabancı düşmanlığının irdelendiği bu oyunda bu sorunun hiç mi hiç gündeme gelmemesinin bir eksiklik olduğunu düşünüyorum... “Boşluk” sadece güvenlik güçleri, Nazi teröristlerini korumakla suçlanan Anayasayı Koruma Teşkilatı, medya ve politikacıların yabancı düşmanlığını körükleyen bağlantıları ve güdümlemelerinin üzerinde odaklaşsaydı, çok daha etkileyici ve inandırıcı olabilirdi. Almanların soruları Bu mahalle nasıl oluşmuş, burada neden Almanlar hiç yaşamıyorlar, Alman halkıyla bu sokak arasındaki sınırın tek suçlusu Almanlar mı? Modern topluma ayak uydurmamada ısrar eden muhafazakâr yabancı azınlığın bu boşluğun oluşmasında hiç payı yok mu? Oyunda Almanların ağzından Şirin Pancaroğlu eylan Yayınları’nın, Ankara 10. Kitap Fuarı’nda, terör propagandası içerdiği gerekçesiyle kitap satışının engellenmesi tepki çekti. Ceylan Yayınları ile Türkiye Yayıncılar Birliği, fuara katılan Efsane Yayınları ile fuar yönetimi tarafından Ceylan Yayınları’na uygulanan sansür ve engelleme ile ilgili olarak bir kınama açıklaması yaptı. Türkiye Yayıncılar Birliği, açıklamasında, “Fuar yönetimleri yayınevlerinin kitap satış faaliyetini engelleme ve sansür makamları değildir, aksine yayınevlerinin güven ve huzur içinde çalışmalarını, okurları ile buluşmalarını ve kitap satışı yapmalarını sağlamakla yükümlüdürler” dedi. Ceylan Yayınları da “Kürt halkının uğradığı haksızlıklara ses olmanın, inadına barış savunuculuğuna soyunmanın ateşten gömlek olduğunun bilincindeyiz. Yayınevi olarak, bu sansürcü zihniyetin, savaş yanlılarının baskılarına boyun eğmeyeceğiz. İnadına barış, inadına kardeşlik şiarını yaşamın her alanında; başta da kitaplarımızla savunmaya devam edeceğiz” dedi. l Kültür Servisi C ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ ‘Gözden Kaçan Pozisyonlar’ İletişim Yayınları’ndan çıkan kitap, kültür sanat âleminden futbola bakan söyleşileri kapsıyor letişim Yayınları, geliri Sulukule Platformu desteğiyle oluşturulan Sulukule Çocuk Atölyesi’ne bırakılmak üzere özel bir kitap yayımladı. “Gözden Kaçan Pozisyonlar” isimli kitap, “kültür sanat âleminden futbola bakan söyleşiler”i kapsıyor. Alper Hasanoğlu, Ayfer Tunç, Emre Arolat, Şirin Pancaroğlu, Orhan Taylan, Zeki Demirkubuz, Nazlı Ökten, Murat Uyurkulak, Pınar Öğünç, Meltem Gürle ve Uğur Yücel’in katkıda bulundukları ve 2012’deki “Onun Gibisi Gelmedi” kitabıyla tanınan Cem Zamur tarafından hazırlanan kitabın kapak metninde, çalışmanın gerekçesi, sorular ışığında şöyle özetleniyor: “Futbolla res Zeki Demirkubuz Ayfer Tunç Uğur Yücel İ min ne alâkası var? Ya da sinemanın yahut müziğin? Bir mimar, futbolun ‘tasarımına’ nasıl bakar? Futbolsever ve futbolsevmez edebiyatçı gözünde, futbol nasıl bir âlemdir?” Zamur, kitabın sunuş metninde ise şu unsuru vurgulamış: “Futbolun hoyrat erkek dilinin içine girmemeye, kadromuzu geniş ve renkli kurmaya özellikle gayret ettik. Konuklarımız ürettiklerinden, hayatlarından, kendilerinden, anılarından, ailelerinden ve tutkularından bahsederken, bazı küçük bağlam noktaları bularak bunları futbola teyellemeye çalıştık. l Kültür Servisi n Kitapta ‘Futbol uzun soluklu bir mesele’ Şirin Pancaroğlu: Futbolun çok yüksek enerjili ve çok gergin bir mevzu olduğunu düşünüyorum. Müzik olarak da en fazla üç beş defa tavan yapan, uzun soluklu bir mesele gibi. Ara ara rahatlamalar oluyor içerisinde ama kısa cümleleri olan bir şey değil, o kesin. Uğur Yücel: “Mertlerin oyunu değil artık futbol” Zeki Demirkubuz: Özellikle son beş yıldır Beşiktaş hayatımdaki birçok şeyin önüne bile geçti diyebilirim. En az sinema kadar. Ayfer Tunç: Gerçek fanatikler çevremde yok. O “düşük yoğunluklu futbolseverler” diyelim, onlar var. âzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” 14 Ocak saat 20.00’de SES Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Nâzım Hikmet’in yazdığı, Tuncer Necmioğlu’nun oyunlaştırdığı “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı Metin Coşkun ile Orhan Aydın yönetiyor. Oyunda rol alan isimler ise şöyle: Cezmi Baskın, Metin Coşkun, Levent Özdilek, Orhan Güner, Levent Ülgen, Cansu Fırıncı, Ender Yiğit, Ayşegül Alpak, Ali Gül ve Orhan Aydın. Biletler NHKM Kadıköy ve Ses Tiyatrosu gişesinden temin edilebilir. N Mimarlıkta son 30 yılın karakutusu! EM Yayın’ın yeni kitabı “Atipik Bir Mimarlık Pratiği Olarak DS, Kır Resminden Peyzaja – Belgelemeden Korumaya” çıktı. Peyzaj mimarlığı ve korumaya yönelik belgeleme konularında uzmanlaşan DS’nin kurucu ortakları Deniz ve Sevim Aslan’ın ağzından, mimarlığın bu iki özel alanının ele alındığı kitaptaki kişisel öyküleri aynı zamanda son otuz yılda Türkiye’deki mimarlık pratiğinin hangi evrelerden geçtiğine dair ipuçları sunuyor. Y C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle