28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 24 Eylül 2015 EDİTÖR: DENİZ ÜLKÜTEKİN TASARIM: BETÜL BERİŞE Süryaniler, Lozan Antlaşması’ndan 86 yıl sonra anadilde eğitim hakkına kavuştu. Ancak azınlık okullarında hâlâ birçok sorun var. smanlı döneminde okul sayıları binlerle ifade edilen azınlıkların, bugün toplamda 24 okulu var. Okullar birçok sorunla karşı karşıya. Sorunların başında, herhangi bir ücret talep etmemesine rağmen özel okullar ile aynı mevzuata sahip olması ve misafir öğrenci sorunu geliyor. Lozan Antlaşması ile azınlıkların kendi eğitim kurumlarını kurup yönetme ve eğitim hakkı güvence altına alındı. Ancak 2014’e kadar sadece Ermeniler, Rumlar ve Museviler bu haklardan yararlanmıştı. Geçen yıl açılan Süryani Anaokulu Özel Mor Efrem ile birlikte Süryaniler anadillerinde eğitime 86 yıl sonra kavuştu. 1924 yılında 138 azınlık okulu bulunmaktayken, 20152016 UMUR eğitim öğretim yıYEDİKARDEŞ lında İstanbul’da bulunan 23 okulun 16’sı Ermenilere, 5’i Rumlara, 1’i Musevilere, 1’i de Süryanilere ait. Bunun dışında 2013 yılında Gökçeada’da açılan Rum okulu bu yıl itibariyle ortaokul ve lise düzeyinde de eğitime başlıyor. Azınlık okullarında sorunlar bitmiyor O me. Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu Eğitim Komisyonu Genel Koordinatörü Nurhan Palakoğlu da statü sorununa değinerek, “Klasik özel okullardan en önemli farkımız okullarımızda öğrencilerden bedel alınmamasıdır. Ekonomide yaşanan bazı olumsuzluklardan cemaatimize mensup aileler de etkilenmiş ve hem okullarımıza bağışlar azalmış hem de artan maddi ihtiyaçları karşılamakta ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır” dedi. Palakoğlu, Ermeni okullarının acil çözülmesi gereken sorunları hakkında da, “Misafir öğrenci problemi her azınlık okulu gibi bizim de sorunumuz.. Materyaller Ermenistan’dan temin edilebilse de Doğu Ermenicesi ile hazırlanmış olan bu materyaller İstanbul’da kullanılan Batı Ermenicesine uygun değildir” diye konuştu. Süryaniler tam 86 yıl sonra, ilk defa geçen sene, Yeşilköy’de açılan Süryani Özel Mor Efrem Anaokulu ile okullarına kavuştular. Geçen sene 50 öğrenci ile eğitime başlayan okulda, bu yıl 48 öğrenci var. Ankara Süryani Ortadoks Metropolitliği Başkanı Sait Susin, “Süryani geleneğinde bir kilise yapalırken mutlaka yanında bir eğitim kurumu açılması vardır. İlköğretim kurumu ile ilgili de çalışmalara başladık, mali desteğe ihtiyacımız var” dedi. l İSTANBUL haber 11 Süryanilere eğitim veren Özel Mor Efrem Anaokulu geçen yıl açıldı. nuyor. Okul Müdürü Yani Demircioğlu, “67 Eylül olaylarından sonra Rumlar İstanbul’da kalmakta direndiler. Okulun en kalabalık nüfüsu 1955’ten sonradır. 1996 yılında 55, bugün ise 42. Bunları bir grafik halinde görürseniz, evet grafik aşağı iniyor ama belli bir yerden sonra sabit kalıyor. Halen kalp atıyorsa, hayat devam ediyor demektir” dedi. Okulun en büyük sorununun öğrenci azlığı olduğunu söylen Demircioğlu, “Yunanistan’dan gelen öğrenciler misafir statüsünde eğitim alabildiklerinden diploma alamıyor” diye konuştu. Eski Rum ilkokulu binasının restore edilmesiyle Özel Gökçeada Rum Ortaokul ve Lisesi 2013 yılında ilkokul olarak bu yıl da ortaokul ve lise düzeyinde eğitim vermeye başladı. Okulun toplamda 15 öğrencisi bulunuyor. Bu yıl orta ve lise düzeyinde başlayan eğitimle birlikte adaya Yunanistan’dan 5 aile daha geldi. İmroz Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Laki Vingas, okul ile birlike adanın gerçek ve doğal kimliğine kavuştuğunu belirterek, “vicdanların üzerinde bırakılmış yıkıntılar vardı. Bunu attık. Toplumları ayakta tutan hayalleridir. Biz şimdi hedefler koyuyoruz. Gerçekleştirilmesi zor olan bir projeyi yerel halkın iraresiyle yaptık” diye konuştu. Bu sene itibariyle azınlık okullarına kimlerin kayıt yapabileceğini belirleme yetkisinin okul müdürlerine verilmesi ve eğitimde “soy kodu”nun kalkması Ermeni okulları için önemli bir geliş Süryani geleneği Hayat devam ediyor Bu yıl kuruluşunun 122. yılını kutalayan Zoğrafyon Lisesi’nin amblemindeki sfenksin anlamı “Eğitim ateşi cehaleti öldürür”. Okulun şu an 42 öğrencisi bulu 63. Hükümet nihayet son şeklini aldı! 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidar gücünü yitiren AKP, 8 Haziran’dan başlayarak kurduğu kumpaslarla, çevirdiği dolaplarla, ördüğü çoraplarla Türkiye’yi 1 Kasım’da yeniden sandığa götürüyor. Bunun için gerekli olan seçim hükümeti de sözcüğün tam anlamıyla AKP’ye benzedi... Anayasanın 114. maddesi açık. Seçim hükümetlerinin kurulabilmesi için parlamento aritmetiğine bakılacak, her partinin sandalye gücü ile orantılı olarak bakanlıklar dağıtılacak. Bunu yaparken Başbakan olarak atanan kişi, partilerin grup yönetimleriyle muhatap olacak. Anayasa bu kadar açıktı ama AKP’nin tepeden tırnağa bu anayasayı tanımayacağı da bir o kadar aşikârdı. AKP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümeti kurmak üzere görevlendirdiği Davutoğlu, sırayla, aldığı talimatla parti gruplarıyla değil, CHP, MHP ve HDP’den özenle seçilmiş, kimliği mitolojik araştırmalardan geçirilmiş, ait olduğu partilerin içinde tartışma yaratabilecek kişilere bakanlık mektubu yolladı. CHP, bu tabloyu baştan gördüğü için seçim hükümetiyle hiçbir şekilde muhatap olmayacağını açıkladı. Teklif götürülen CHP’liler de bu doğrultuda davrandı. HHH Özel operasyon hedefleri arasındaki MHP’den seçilen Tuğrul Türkeş, AKP’nin seçim hükümetinin tek başına portresini oluşturuyor. Gelinen noktaya baktığımızda Türkeş, MHP kontenjanından hükümete alınmış, MHP’den atıldığı için bağımsız görünümlü, AKP’nin Ankara milletvekili adayı! İşte size çok kimlikli bir hükümet portresi. HDP’nin durumu ise daha vahim. Yıllarca AKP hükümeti ile daha çok hak elde etme kaygısıyla işbirliği içinde olan HDP, seçim Mutlu azınlık hükümeti! hükümetine katılmayı kabul etti. Böylece AKP bir yandan 1 Kasım seçimlerini HDP düşmanlığı üzerine oturtmuş, bir yandan da HDP’yi hükümet kanatlarının altına almış oldu. Bunun yürümesi olanaksızdı ama Ankara, Diyarbakır, Kandil, İmralı arasına sıkışmış olan HDP tek başına bir irade ortaya koyamadı. Sonunda HDP çizgisinden gelmeyip, HDP listelerinden seçilen, AKP’nin özel olarak adrese teslim hükümete aldığı iki bakan 26 gün dayanabildi. AKP de onların istifasını 4 gözle bekliyor olmalı ki hemen yerlerine atama yaptı. AB Bakanlığı’na AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organlarının hemen tümünde yorumculuk yapmış Prof. Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanlığı’na da o bakanlığın müsteşarlığını sürdürmekte olan Cüneyt Düzyol atandı. HDP kontenjanını AKP’li ile doldurmanın bundan daha düz yolu olamazdı! Hükümet kurulurken bağımsız olması gereken üç bakan da yine AKP ailesi içinden, hatta daha önce AKP milletvekilliği yapmış kişilerden seçilmişti. Kültür Bakanlığı’na getirilen BBP’nin eski Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun sadece güvenlik kültüründen anlayan, onun dışında kültürle ilgisi olmayan bir şahsiyet olduğunu yaşayarak gördük. Toplumun büyük çoğunluğunu temsil etmeyen bu hükümetinin adı “mutlu azınlık” hükümetinden başka bir şey değildir. Tarifi de ancak şöyle yapılabilir: Güvercin kanatlı, şahin bakışlı, karga ötümlü AKbaba! HHH Bayramlık ağızımızı açtık, hükümetin geldiği noktayı paylaştık. Nefret söylemine girmeden, yerine göre mizahtan da yardım isteyerek ülke yönetiminin daha iyi olması için çaba harcamak gerek. Kurban deyince akla sadece bayramın geldiği günler dileğiyle, bayramınızı kutlarım... C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle