18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 DUNYA Nusra için ölmek zor Le Pen yargılanacak Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) partisinin lideri Marine Le Pen, 2010 yılında sokakta namaz kılan Müslümanları Nazi işgaline benzettiği yorumları nedeniyle mahkemeye çıkacak. Le Pen ırkçılığı teşvik etmekle suçlanıyor. Perşembe 24 Eylül 2015 Suriye’de Nusra’nın intihar saldırısı düzenlemesi emri verdiği Özbek asıllı Cafer Tayyar’ın ağladığını gösteren video iç parçaladı. “Korkuyorum, başaramayacağım” diyen Cafer, İdlib’de Alevi köyü Fua’yı bomba yüklü araçla vurdu. TASARIM: BETÜL BERİŞE EDİTÖR: PINAR ERSOY Krallar gibi karşılandı Françesko Alitalia uçağı ile indiği Washington’da İtalyan otomobilciliğinin simgesi Fiat 500L ile turladı. [email protected] nilgun@ atolik âleminin ruhani lideri Papa Françesko Küba’nın ardından ABD’ye geçerek Başkan Barack Obama tarafından kırmızı halı serilerek karşılandı. Kilise’nin hak ve özgürlükler konusunda önemli açılımlar yapmasını sağlayan ilk Latin ve Cizvit Papa onuruna Obama, 15 bin kişinin katılımıyla görkemli bir davet verdi. Papa’nın insanlığı rehavetten sarsıp uyandırdığını, yoksullar, savaştan kaçan sığınmacılar ve daha iyi bir yaşam arayan göçmenler gibi marjinalleştirilen top K luluklara destek verdiğini anlatan Obama böylece tüm insanlığa ilham verdiğini belirtti. Papa da konuşmasında “Bir göçmen çocuğu olarak göçmenlerin kurduğu ABD’ye misafir olmaktan mutluluğunu” ifade etti. ABD ulusuna “dünyanın en savunmasızlarını koruma” çağrısı yapan Papa, “ortak evimiz olan yeryüzünün korunmasında tarihin kritik bir anına gelindiğini, iklim değişikliğiyle mücadelenin gelecek kuşaklara bırakılamayacağını” belirtti. Volkswagen depremi “Kampanya” demeye bin şahit isteyen Türkiye’nin “seçim kaosunda” kimsenin başka konularla ilgilenecek hali yok. Ama dünya, dudak uçuklatan “Volkswagen VWdepremi” ile yıkılıyor. Belki gözucuyla olsun izlemişsinizdir: Almanya’nın alameti farikası haline gelen araba şirketinin, ABD’de emisyon testlerini bilerek ve sistemli şekilde manipüle ettiği anlaşıldı. Dünyada 11 milyon, ABD’de de 500 bin adet sattığı Diesel araçların ürettiği zararlı gaz emisyonunun, ABD’de yapılan testlerde olduğundan “40 misli daha düşük” gösterildiği anlaşıldı. Ama konu sırf “teknik” bir meseleden ibaret değil... Alman mükemmeliyeti, teknoloji uzmanlığı ve güvenilirliğinin simgesi görülen; Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllardaki gelişmesinin “biricik motorlarından” addedilen VW adının bu sahtekârlık olayıyla “lekelenmesi”; sadece araba şirketi adına değil, “Almanya markası” adına bir badire sayılıyor. VW olayı bu yıl “Alman marka değeri”nin aldığı ilk yara değil. İlk şok baharda Alpler’e çakılan Germanwings uçağıyla yaşanmıştı. Lufthansa’nın “ucuz tarifeli yan şirketi” Germanwings kazasında da, uçağı düşüren pilotun “gözden kaçırılmaması gereken sorunları” olduğu ortaya çıkmış; sağlık denetimlerinden sıyıran 27 yaşındaki “şizofren kaptan”ın, kontrolündeki uçağı 149 yolcusuyla beraber “bilerek” dağa çaktığı anlaşılmıştı. Böylelikle “sarsılmaz” olduğu varsayılan Alman markasından ve kırılmaz olduğu düşünülen “Alman kanatları”ndan geriye teneke parçacıkları kalmıştı. Bu nitelikte bir pilotun istihdam edilmesinin nedeni olarak “tasarruf önlemleri” gösterilmiş, “pilot eğitimi” ve “formasyonuna” eski önemin atfedilmediği belirtilmiş; “Alman mucizesiyle özdeş” Lufthansa’nın da sonunda küresel sistemin acımasız piyasa şartlarına boyun eğmek adına kaliteden fedakârlık ettiği iddia edilmişti. Spiegel o zaman “Ayağımızın altından toprak kaydı” diye yazmıştı: “Depremler, savaşlar, stadyum faciaları, terör saldırıları, uçak kazaları... Hep başkalarına olmuyor muydu? Bunlar eskiden Federal Almanya Cumhuriyeti’nde değil, yalnız uzaklarda yaşayan insanları ilgilendiren trajedilerdi. (Germanwings kazasıyla!) Bu yanılgı sona erdi. Almanlara kendimizi emanet ettiğimiz sürece, emniyette olduğumuz duygusunun bir ‘hubris’ (kibir) olduğu anlaşıldı...” Almanya işte şimdi “VW depremiyle” aynı şoku yaşıyor. Lufthansa gibi “Almanya modeli” ile özdeş hale gelen çok büyük bir diğer “Alman markası”, yaşamsal darbe alıyor. Suriye’de muhteşem dörtlü Rusya, Suriye’de askeri varlığını hızla artırırken, Şam ve Moskova ile İran, Irak ve Hizbullah’ın ittifak kurduğu yorumları yapılıyor. Ruslar YPG ile de temasta uriye’deki askeri varlığını her geçen gün artıran Rusya, Devlet Başkanı Beşar Esad açısından stratejik önemdeki Lazkiye’yi korumak için kolları sıvadı. Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Rusya ile birlikte İran Devrim Muhafızları’nın askeri danışmanları ve Lübnan Hizbullahı güçlerinin de Lazkiye’ye konuşlandığını yazdı. Gazete “Rusya ile İran’ın son aylardaki faaliyetleri, Akdeniz kıyısında Esad ailesi ile Alevi cemaatinin merkez üssü Lazkiye’ye odaklandı. Muhalifler son dönemde kuzeye ilerleyip Lazkiye’yi baskı altına almış ve Şam’la bağlantısını kesme tehdidinde bulunmuştu” dedi. Emekli Lübnanlı general Elias Ferhat da Ruslar, İranlılar ve Hizbullah’ın Lazkiye’deki havaalanı yakınında ortak komuta merkezi kurduğunu Vladimir Putin S ve büyük bir operasyona hazırlanıyor olabileceğini söyledi. Hizbullah’ın el Ahbar gazetesi, Rus askerlerinin operasyonlara liderlik edip top ve hava saldırılarına katılarak Suriye’de sahada savaşacaklarını öne sürdü. Ahbar Yayın Yönetmeni İbrahim Amin Rusya, İran, Suriye, Irak ve Hizbullah arasındaki gizli görüşmelerden yeni ittifak doğduğunu, 4 ülke artı Hizbullah’a atıfla “4+1”in uzun yıllardır dünyada ve bölgede kurulan en önemli ittifak olduğunu yazdı. Amin, Suriye askerleri ve Hizbullah ile birlikte Hama, İdlib ve Lazkiye civarında keşfe çıkan Rus askerlerinin Kürt silahlı güçleriyle koordinasyon süreci kurduğunu aktardı. “Bir Rus askeri heyeti Haseke’deki Kürt komutanları ziyaret edip YPG ile çeteler arasındaki çatışma bölgelerini denetledi” dedi. Daily Star gazetesine yansıyan Hizbullah’ın Suriye’de artık savaşı bırakıp savunmaya geçeceği iddiası da Rusya’nın daha aktif rol üstleneceği beklentisine bağlandı. Operasyon hazırlığı Washington Post’a göre ABD’li yetkililerin planı da YPG’ye dayanıyor. Köşe yazarı David Ignatius, YPG’nin Rakka’nın alınmasına hazır olduğunu yazdı. ABD Özel Kuvvetleri’nin hava koruması, eğitim ve teçhizat sağladığı YPG’ye 100 sandık silah ve diğer yardımın Körfez’deki bir Amerikan üssünde beklediğini, Washington onay verdiğinde bunun YPG ve Sünni Arap müttefiklerine havadan atılacağını belirtti. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de Rusya’ya “Suriye’de askeri varlığını güçlendirmesi kendi birliklerini korumakla sınırlı görünüyor” diye kalkan oldu. Rus mevkidaşı Sergey Lavrov Washington’ın Suriye’yle ilgili Rusya’nın pozisyonunu giderek benimsediğini söyledi. TÜRKİYE NASIL DEĞERLENDİRİYOR? ‘Ankara ancak üzülür’ CEYDA KARAN: Türkiye, Rusya’nın Suriye’deki diplomatik ve askeri adımları nedeniyle Erdoğan’ın ifadesiyle “çok üzülüyor”. Türk dış politikasını şekillendirenlerin elinden “üzülmekten” başka bir şey gelmiyor zaten. Rusya, İncirlik’e karşı Lazkiye’de üs kuruyor, Dışişleri Bakanı Lavrov geçenlerde geçici Dışişleri Bakanımız Sinirlioğlu’na karşı Esad’ı “Başkomutan” diye andı ve “rejim değişikliği ütopyasının bölgeyi kaosa sürüklediği” ikazını yaptı. Türkiye Rusya ile ekonomik ve enerji odaklı ilişkileri de yürütmek zorunda. Moskova’ya karşı yapabileceği tek şey teessüf etmek. Dış politikanın iflas resmi bu. Almanya şokta Kerry savundu ‘Ekonomik çıkar çok büyük’ SEMİH İDİZ: İlişkilerde Türkiye edilgen taraf olarak ortaya çıkıyor. Karşısındaki, Beşşar Esad’ı destekleyerek AKP’nin Suriye’deki tüm beklentilerini suya düşüren ülke olmasına rağmen, Ankara Moskova ile ilişkilerini tehlikeye sokmayı göze alamıyor. Rusya lideri Putin’in nisan ayında Ermeni soykırımı tezine güçlü destek verdiği ve Ankara’nın sert tepkisine neden olduğu günler de geride kalmışa benziyor. İki ülke arasındaki devasa ekonomik çıkar ile enerji sektöründeki stratejik işbirliğini tehlikeye sokmaktan çekinen Ankara, Rusya’nın küresel bir süper güç olduğunu da hiçbir zaman gözden çıkaramıyor. ‘Eğitdonat’ta yeni hüsran DUYGU GÜVENÇ Türkiye ile ABD’nin şubatta başlattığı eğitdonat programında ikinci hüsran gecikmedi. 18 Eylül’de Türkiye sınırından Suriye’ye geçen 62 kişilik ikinci grup, ABD’nin terör listesindeki, Kaide’nin Suriye kolu Nusra’ya bağlılık ilan etti. Arap kökenli Binbaşı Ze id komutasındaki grup, ABD’nin tahsis ettiği 10 araç ile havan topları dahil ağır silahları Nusra’ya verip örgüte katıldıklarını ilan etti. 6 araç ile hafif silahları kendi grubuna saklayan Zeid’in ABD’nin YPG’ye silah ve destekten kaçınmazken, Suriye muhalefetine çekimser yaklaşımı nedeniyle bu kararı aldığı belirtildi. İlk eğit donat grubunu iki ay önce Nusra kaçırmış ya da öldürmüştü. Dün ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı ise ikinci grubun Nusra’ya katıldığını yalanlayıp “Yeni Suriye Gücü” olarak faaliyet gösterdiğini savundu. lANKARA ‘Görüş farklılıkları aşılamaz’ EMEKLİ BÜYÜKELÇİ ÜNAL ÇEVİKÖZ: Suriye’de yaşananları Rusya ile Türkiye farklı algılıyor. Suriye Rusya’ya müttefik sayılabilecek kadar yakın. ABD de Rusya da bölgedeki asıl sorunun IŞİD olduğunu söylüyor. ABD, PYD, YPG gibi bazı yerel unsurlardan yararlanıyor, Rusya ise IŞİD’e karşı Esad’a destek veriyor. Aslında uluslararası görüş farklılıkları yok, kime destek verecekleri konusunda ayrışma var. Görüş farklılıklarının aşılabileceğini sanmıyorum. Akdeniz ‘Oh Olsun!’ diyor Beşşar Esad BD’nin Almanya’ya yeni nükleer silahlar konuşlandıracağı haberlerinin ardından Rusya’nın yanıtı gecikmedi. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sözcüsü Dmitry Peskov “[Haberler doğruysa] bu Avrupa’daki güç dengesini bozabilir. [O zaman] hiç kuşku yok ki Rusya’nın stratejik denge ve eşitliği korumak için karşı önlemler alması gerekir” dedi. Alman ZDF televizyonu, Washington’un Almanya’daki Bundeswehr Fligerhorst Büchel (BFB) askeri Üssü’ne B6112 tipi 20 nükleer başlık yerleştireceğini iddia etmişti. ZDF, haberinde federal hükümetin üs ve çevresinde 112 milyon Avro’luk yatırım yapmaya hazırlandığını da ekledi. Amerikan ordusunun elindeki en etkili nükleer silah olduğu düşünülen B6112 hedefi yalnızca 30 metre yanılma payıyla vurabiliyor. Avrupa’da yeni nükleer silah krizi A Batı Şeria’nın El Halil kentinde Filistinli bir kız İsrail askerleri tarafından 10 el ateş edilerek vuruldu. 18 yaşındaki öğrenci Hadil Haşlamun sokakta kan kaybeder halde yarım saat bırakıldıktan sonra kaldırıldığı hastanede öldü. İsrail ordusu kızın yanına uzun süre doktor yaklaştırılmamasını “terörist” olması ve askerlerden birine silah çekmeye çalışmasıyla gerekçelendirdi. Ancak ateş edilmeden önce ve sonra çekilen fotoğraflar bu anlatımla çelişiyor. İSRAİL ASKERİNDEN FİLİSTİNLİ KIZA 10 KURŞUN En etkili silah Avrupa’da bu tabloya iki tepki var. İlki Almanların iyi bildikleri ve “schadenfreude” dedikleri “Oh olsun!” tepkisi... Özellikle Merkel’in kemer sıkma politikaları yüzünden bilenen Güney Avrupa’da bu duygu çok belirgin. İspanya, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde “Hani bize 2. sınıf gözüyle bakan Almanların ahlaki üstünlüğüne ne oldu” diye soruyor ve “Demek onlar da bizden farksızmış!” diyorlar. Beri yandan da “skandalın”, “VW” ile sınırlı kalmayıp; Avrupa’nın diğer otomotiv devlerine sirayet etmesinden; 2008 finans krizi gibi dal budak sarmasından, “sektörde” geniş işten çıkarmalara neden olmasından korkuyorlar. Skandal hakkında şimdilik bilinmeyenler, bilinenlerden fazla. Çevre ve insan sağlığını etkileyen dev sahtekârlığa VW üst yönetiminin ne düzeyde dahil olduğu belli değil. Skandalın Merkel hükümetine kadar uzanıp uzanmayacağı da soru işareti. Almanya’da büyük sanayi ile siyaset dünyasının “kurulu düzeni”, genelde kol kola yürüyor. Bu durumda hükümette de konuyu bilen var mıydı? Bilen neyi, ne kadar biliyordu.. gibi sorular ortada. Ama şu bariz: Görünen yalnız aysbergin ucu. ‘Bağdadi’nin danışmanı Türkmeni öldürüldü’ İ İsrail’den 50 milyon dolarlık casusluk srail gizli servisinin İran’ın geçen yıl boyunca P5+1 ülkeleriyle (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) sürdürdüğü nükleer pazarlıkları takip etmek için otellerin kamera sistemini hack’lediği iddia edildi. İsviçre’nin saygın gazetesi Tagesanzeiger, İsrail’in görüşmelerin yapıldığı otellerdeki kamera ve mikro fon sistemine 50 milyon dolarlık bir Trojen programıyla sızarak görüşmeleri dakika dakika takip ettiğini yazdı. İsviçre güvenlik birimleri haziran ayında Cenevre’deki görüşmelerin yapıldığı Wilson Oteli’ne baskın yaparak bilgisayarlara el koymuş ve kapsamlı bir soruşturma başlatmıştı. Der Tagesanzeiger, dün yayınladığı haberde bu otellerde çalışan bazı kişilerin daha önce İsrail istihbaratında görev aldığı iddialarına da yer verdi. Gazete savcılığın siber saldırının ardından İsrail’in olduğunu kanıtlamaya çalıştığını yazdı. İsrail, İran ve P5+1 ülkelerinin 14 Temmuz’da imzaladığı anlaşmaya karşı çıkıyordu. ABD Savunma Bakanlığı IŞİD liderlerine yönelik suikast açıklamalarına bir yenisini ekledi. Pentagon sözcüsü Peter Cook, Kaide’den ayrılıp IŞİD’e katılmış Ebu Bekir El Türkmeni ve Fransız bomba uzmanı David Druegon’un öldürüldüğü haberlerini doğruladı. IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin yakın danışmanı, örgütün üst düzey isimlerinden Türkmeni’nin10 Eylül’de Irak’ın Tel Afer kenti yakınlarında gerçekleştirilen hava saldırısında öldürüldüğü açıklandı. Drugeon’ın da 5 Temmuz’da Suriye’nin Halep kenti yakınlarında hava saldırısında öldürüldüğü kesinleşti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle