18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 10 Eylül 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY haber 7 Yerli sanıp Fransız Gerard Depardieu’ya sövüp saydılar Sahibi Erdoğan’a ilanı aşk eden Star gazetesi, dün logosunu yeniledi. Herhalde patronlarının aşkından esinlenmişler, mavi rengi kırmızıya çevirmişler. Star adının altına da “Milli İradenin Sesi” yazmışlar. “Milli İrade” diye en çok bağı Milli iradenin borazanı nternet sitelerimiz çok İ tıklanmak için başlıkları kısaltıyor. ran, Erdoğan. Ama Erdoğan’ın “Milli İradeden” ne anladığını da hep birlikte gördük. O sadece 400 milletvekili olan AKP’yi milli irade sayıyor, bunun için de seçim üstüne seçim yaptırıyor. Muhalifler ise milli irade zaten olamaz. Bu yüzden gazeteye “Milli İradenin Borazanı” da yazabilirlerdi. Hürriyet’i iki gece üst üste bastılar. İktidar buna önce sessiz kaldı. Dün nihayet Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş çıktı, saldırıyı kınayan ilk AKP’li oldu, şöyle dedi: “Medyaya yapılan bu saldırıları kınıyoruz, kabul etmiyoruz ve medya kuruluşlarına yapılan bu saldırılara asla müsamaha etmeyeceğimizi, ilgililer hakkında da soruşturma açılacağının bilinmesini açık bir şekilde ifade ediyoruz.” Yalnız anlamadığımız bir şey var. Bir gazete basılır, camlar çerçeveler indirilir, kurşun sıkılırken soruşturma açılmasına Başbakan yardımcısı mı karar verir. Bizim bildiğimiz, bunu zaten bağımsız yargı ve savcılar otomatik olarak yaparlar. Artık emir mi lazım? Soruşturmaya Kurtulmuş mu karar verecek? İkinci yarıda oyundan çıkmış Kurtulmuş, Hürriyet’e saldırıda başı çeken AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın’ı da şöyle savundu: “Sayın Boynukalın, protesto kısmında olduğu ve taşlama, taşkınlık, saldırı kısmında asla yer almadığını ifade etmiş.” Bu cümleyi şöyle okumalıyız. Boynukalın, protestonun ilk yarısında maçtaymış, işe taşların, sopaların karıştığı ikinci yarıda oyundan çıkmış. Bunun örneklerinden birini, sabah.com.tr yapmış. Başlık şöyle: “Ünlü oyuncudan şok sözler: Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum.” Kullanılan fotoğraf ise buzlanmış. Kim belli değil. Bizim troller, nasıl olsa bunu bir bizimkilerden biri söylemiştir diye, hemen harekete geçmişler. Çünkü pek çok kişi, terörden, insanların linç edilmesinden, evlerin yakılmasından, ekonomik krizden bıkmış, “Bu ülkeden gitmek lazım” diyor. Ne küfürler ne küfürler: “Senin tutan mı var s.. git.” “Sanatçı olmuşsun bu milletin ve ülkenin sayesinde.” “Zaten bu ülkede aldığın nefes bile haram.” “Durduğun hata, ne duruyorsun, bu ülke Müslüman Türkiye.” Oysa “Bu ülkeden gitmek istiyorum” diyen Fransız aktör Gerard Depardieu. Ve olanlardan haberi bile yok. Olağanüstü şeyler bizi uçurumdan çekip alabilir lağanüstü koşullarda yaşıyoruz. Yaralıyız, bereliyiz. Şehitlerimiz var, canlarımız sönüyor. Ülke büyük bir tedirginlik içinde. Meselemiz Türkiye. Burada yaşayan 77 milyon insan. Hepimiz... Sen ben o, KürtTürk, Cumhurbaşkanı, Davutoğlu.. tüm analar ve babalar. Daha büyük kaosa sürüklenmeden, Ortadoğu’nun parçalanan Irak’ı, Suriye’si ve benzeri savaş ülkelerine dönüşmeden nasıl çıkarız? Bu yazıyı İzmir’den yazıyorum. Bugün 9 Eylül, İzmir’in Kurtuluşu, o İzmir ki işgali ile Anadolu’yu, İstanbul’u ayağa kaldıran ve Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenmesine büyük ivme kazandıran güzel ilimiz. Güzel Ege! Bugün de İzmir’in Kurtuluşu gününde, Türkiye için önemli bir olay gerçekleşiyor. Yine adını Kurtuluş’tan alan Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi açılıyor. Bu, bizim en önemli kurtuluş yollarımızdan biridir! Temellerini 2006’da rektör olan Emin Alıcı’nın attığı, iki dönemdir rektörlük yapan Mehmet Füzün’ün sahiplenmesiyle gerçekten ülkede 500 bilimcinin bir arada ve uluslararası çalışacağı Bilim Üssü diyebileceğimiz bir merkez doğuyor. Mehmet Öztürk uluslararası ilişkileri ve büyük birikimi ile içini dolduruyor. Burası büyüyecek ve aynı zamanda ülkenin ilk biyoeşdeğer ilaçlarını üretecek... Bu konu sonraya, demek istediğim, biz bilim ve teknoloji üsleriyle donatmakla yükümlü olduğumuz, bu alanda üretimle bağımsızlığımızı teminat altına alacağımız ülkemizde, siyasi ve terör kaosunun altında boğuluyoruz... İmdat ki imdat! O Twitter ve Facebook’a sansür nceki gece geç saatlerde TwitÖ ter ve Facebook’a sansür uygulandı. Kimse bu sitelere uzun süre giremedi. Gerekçeyi bilmiyoruz ama Türk Telekom’un, bu sitelere girişi yavaşlatan bir sistem satın aldığını biliyoruz. Demek ki bu sistemi yine devreye soktular. Herhalde Dağlıca filan bir şeyi gizlemek istemişlerdir. uzman görüşü oplumsal şiddetin bu denli artışının sosyolojik ve psikolojik boyutunu uzmanlar şöyle değerlendirdi: Türk Psikologlar Derneği Başkanı Gökhan Malkoç: Yıllardır kullanılan dil, ötekileştiriyor ve şiddet içeriyor, şiddeti teşİKLİM vik ediyor. HDP’nin ÖNGEL PKK’nin uzantısı olarak gösterilmesi hedef göstermedir. “Halkın bölünmesi için çalışıyorlar, düşmanlar, yok edilmeliler” gibi söylemler olduğu için vandallık meydana geliyor. Bunlar terörün ekmeğine yağ sürüyor. Sosyolog Mustafa Kemal Coşkun: Erdoğan iktidarı bırakmak istemiyor. Bu nedenle ülkede iç savaş çıkardılar. “Operasyon değil katliam istiyoruz” diye bağırıyorlar. 80’lerdeki sağ sol meselesinden farklı bir hal aldı. Türk kürt iç savaşı tehlikesi var. AKP en zayıf dönemlerini yaşıyor, saldırganlaşıyor ve vuruşarak çekiliyor. AKP’nin zayıf dönemi vuruşarak çekiliyor T Saray’ın kapıları CNN’e açıldı Beştepe’de medya izleme merkezi de bulunuyor. mür. İşte bakın Ortadoğu’ya, yanı başımıza, İslam ülkelerine! Irak, Suriye, Libya... Biraz daha ötede Yugoslavya... Hiçbir güç Türkiye’de yaşayanları birbirine düşürememeli! PKK tam bir emperyalist araç olarak Türkiye’nin bağrına hançer sokuyor. Birbirine kırdıracak ülkeyi ve oradan da kendisine bir devletçik çıkartacak. Bu olmayacak. Saldırının en alçağı ile karşılaşsak bile olmayacak, olmamalı! PKK düşmanlık yaratarak bölücülüğe oynuyor. HDP’ye saldırılar da PKK’nin ekmeğine yağ sürecek olaylar. Üçüncüsü, Türkiye’nin itildiği bu kaos, daha çok bir siyasi tasarım olarak masada duruyor. İktidarın (RTE’nin anlayın) tek derdi var: Seçimlerde yeniden iktidar çoğunluğunu ele geçirmek, daha da ötesi RTE’yi başkan yapmak. Olaylar, yasalar, seçmenler zorlanarak, çiğnenerek, seçmenin oy iradesini çeşitli olaylarla saptırmaya çalışarak... 7 Haziran seçim sonuçlarını kabul etmeyerek ve yeniden bir seçimle bu iradeyi bu kez kaotik bir ortamda değiştirmeye yönelerek... Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki, kendi adamları, yani partisinden milletvekili ve IŞİD kılıklı bir güruh ile Hürriyet’i basıyor ve ses çıkarmıyor. Bu kez, saldırı Türkiye çapında 67 Eylül’ü andıran bir kalıba bürünüyor. Hürriyet yeniden basılıyor... 5 Maddede Beştepe ten araç olarak kullanılıyor. Madımak kamuoyunda yadırgansa da hukuken cezasız kaldı. İlki böyle olunca ikinciyi de yakar. Cezasızlık ödül olarak algılanacaktır. Psikiyart Vesile Şentürk: Öfke o kadar büyüdü ki insanlar artık bunu somutlaştırmaya başladı. Bir dönem sorunların çözüleceği umudu doğdu ancak sonra umutlar yerle bir oldu. Bu da insanlar Aylarca CNN International’ı hedef alan Erdoğan, kanala verdiği özel röportajın ardından sarayının kapılarını da açtı. Habere göre, sarayın sadece inşası 330 milyon dolar ve Saray’da Erdoğan’ın yemeklerinin test edildiği özel bir laboratuvar var. CNN muhabiri Becky Anderson’ın “Saray hakkında bilmediğiniz 5 şey” başlığıyla verdiği haber, “Bu gördüğünüz yapı, dünyanın en büyük saraylarından biri” cümlesiyle başlıyor ve 5 maddede anlatılıyor: l 1150 odası var, l Simetrik yapı, l Sanat galerisi var, l Kütüphane seneye açılacak, l Saraya sıkı güvenlik. Olağandışı bir olay beklemek Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Koordinatörü Burhanettin Kaya: Olayların dört bir yanda birden başlaması bunun örgütlü olduğunu gösteriyor. İnsanlar “Kürt komşum var, iyi anlaşıyoruz” derken, uyuyan önyargıları uyandıracak aşağılama, ötekileştirme bir strateji olarak yürütüldü. Önyargılar canlandı. Sosyolojik ve psikolojik kuramlar, siyase da büyük öfke uyandırdı, artık kimse ölüm duymak istemiyor. Sosyolog Korkmaz Sural: Artık kutuplar halinde düşünüyor, renkleri zıt görüyoruz. İnsanlar yakarak bilinçaltından gelenleri açığa çıkarıyor. Bu insanlar o anlayışı yaktıklarını düşünüyor. Sosyal medyanın da etkisi çok büyük. Bilgi kirliliği var. Sosyal medya galleyana gelmede çok etkili. umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son günlerde tansiyonu yükselten ve tepki çeken açıklamalarının ardından, dün Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlediği ortak basın toplantısında HDP Genel Merkezi’ne yapılan saldırıyı kınadı. Erdoğan, “Parti binasına yapılan saldırıları tasvip etmiyorum, kınıyorum. Bana göre yanlış yapılıyor. Onların da kamu binalarına, vatandaşlarımıza, kamunun araçlarına, vatandaşların araçlarına karşı duyarlılık göstermelerini bekliyorum. Onlardan böyle bir şey göremedik” dedi. İsim vermeden MHP’nin “savrulma içerisinde” olduğunu söyleyen Erdoğan, “Siyasette hesaplaşma yeri sokak değil sandıktır” diye konuştu. Tusk da ziyaretinin asıl amacının göçmen krizi olduğunu belirtse de “HDP’ye ve Hürriyet’e yapılan saldırıları da eleştiriyorum. Ortalığın sakinleşmesi hukukun üstünlüğünün temin edilmesi gerekli. Çatışmasızlıktan başka makul bir alternatif de yok” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Erdoğan HDP saldırılarını kınadı ama... 9 Eylül kutlamaları buruk GEÇTİ C Nasıl kurtulacağız bu kargaşadan!.. Birincisi, Kürt yurttaşlarımıza yönelen her türlü saldırıya karşı birlikte kenetleneceğiz. S. Demirtaş’a katılıyorum, birbirimize sarılacağız. Kim HDP binalarına, Kürtlere saldırıyorsa, iktidar, yasa, yargı varsa eğer ülkede, yakasına yapışmalıdır. Birbirimize sarılacağız, ama aynı zamanda hukuka ve yasalara sarılacağız. İkincisi, PKK’ye, onun alçak cinayetlerine karşı da birbirimize sarılacağız. Demirtaş’la birlikte, bu kez o gelecek ve omuz omuza PKK’ye karşı duracağız, cinayetlerin üzerine yürüyeceğiz... Türkiye geçmişte mezhep ve etnisite farklılıkları kullanılarak hep birbirine düşürüldü. Bu emperyalizmin başlıca aracıdır! Biz söylerken, aydın kılıklı liberaller bıyık altında gülerdi: Böl, parçala ve sö Emperyalizmin aracına karşı birlik Hürriyet baskınları ile HDP’ye ve hatta CHP’ye saldırıların aynı mantık, kaynak ve politikadan beslendiğini görmeyecek kadar ebleh mi bu millet?.. Sandığın, seçmen oyunun, kamuoyunun tamamen kriminalize edilerek, ülkenin daha derin fay hatlarıyla birbirinden kopuşunu izliyoruz. Tasarlayan ve seyreden de bir siyasal erk. Bu ne kin, bu ne cüret, bu ne vurdumduymazlık... Siyasal erk, bu kaotik durumun kendisini de uçurumun diplerine çektiğini duyumsamıyor mu? Olağanüstü bir durum bizi buradan çıkartır: Mesela Cumhurbaşkanı’nın hadi istifası demeyeyim (en iyisi olur!), elini eteğini çekmesi... Mesela Davutoğlu’nun yapamıyoruz diye çekilmesi... Mesela HDP’nin PKK ile bağlarını koparması ve “Ben Türkiye’yim” diye haykırması. Mesela seçimin iptali ve büyük koalisyonun kurulması... Olağanüstü bir şeyler bizi uçurumun kenarından çekip kurtarabilir. Bir ülke söz konusu iken, ne kişi olmalı, ne kariyer ve iktidar beklentisi... Telekulağa karartma VİP dinleme davası kapalı yapıldı ESKİŞEHİR’DEN HEDİYE Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Atatürk’ün bire bir boyutlarındaki balmumu heykelini İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne hediye etti. Büyükerşen, heykel yerine yerleştirilirken son dokunuşları kendi yaptı. zmir’in düşman işgalinden kurİ tuluşunun 93. yıldönümü, artan terör olayları ve şehitler nedeniyle buruk törenlerle kutlandı. Törenler kapsamında ilk olarak Cumhuriyet Alanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenkler konuldu. Törende Erdoğan’ın mesajı okunurken, İzmirlilerden “yuh” sesleri yükseldi. Daha sonra Konak Meydanı’ndaki valilik önünde, 93 yıl önce süvari birliklerinin İzmir’e girişi ve Türk bayrağının Hükümet Konağı’nda göndere çekilişi canlandırıldı. Kocaoğlu, tören son Erdoğan’ın mesajı İzmir’de yuhalandı rası Süvari Birlikleri Komutanı’na teşekkür plaketi sundu. Bu arada alandaki yurttaşlar teröre karşı tepkilerini sloganlarla dile getirdiler. Kutlama programında yer alan Basmane’den Cumhuriyet Meydanı’na “93. Yıl Zafer Yürüyüşü”, Cumhuriyet Meydanı’ndaki tören, Fener Alayı yürüyüşü ve Gündoğdu Meydanı’ndaki Kıraç konseri ile bando gösterileri iptal edilmişti. Belediye, bu akşam Fuar İzmir’de vereceği “Kurtuluş Resepsiyonu”nu da iptal ettiğini duyurmuştu. l İZMİR/Cumhuriyet Mustafa Kemal Atatürk’ün 9 Eylül sabahı İzmir’i ilk gördüğü nokta olan Belkahve’de tören düzenlendi. (DHA) iyasiler, gazeteciler, yargı mensupları ve işadamları dahil 48 kişiyi usulsüz dinledikleri iddiasıyla eski Emniyet İstihbarat Daire başkanları Ramazan Akyürek ve Ömer Altıparmak’ın da aralarında yer aldığı 50 sanığın yargılandığı davanın, “kamu güvenliği” gerekçesiyle kapalı yapılması kararlaştırıldı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ikinci duruşması dün yapıldı. Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar katıldı. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan sanık Ramazan Akyürek, duruşmaya görüntülü sistem üzerin S den bağlandı. Hazır bulunanların tutanağa geçirilmesinin ardından bazı sanık avukatları, duruşmanın kamu güvenliği nedeniyle kapalı yapılması yönünde dün bulundukları taleplerini yineledi. Mahkeme heyeti, Ceza Muhakemesi Yasası’nın (CMK) 182. maddesi uyarınca duruşmanın kapalı yapılmasına karar verdi. Kararla, taraflar dışındaki herkes duruşma salonundan çıkarıldı. l ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle