28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 5 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN SarayDevlet el ele erken seçime ra’da Anka ulan ş konu ryo sena 4 KONUK YAZAR Kemal Can MHP’nin ‘seçilmiş’ mecburiyeti HP erkenden pozisyonunu açıklayarak koalisyon sürecinde belirleyici olma hamlesi yaptı. Bu erken hamlenin en önemli gerekçesi, AKP’nin atacağı adımlara bağlı bir sürüklenmeden sakınmaktı. Yapılan hesap, yakın dönemde politik denklemin ana belirleyicisi olacak “Kürt Meselesi”nde, AKP hangi yolu seçerse seçsin, MHP için en elverişli veya korunaklı konumu yaratmaktı. Politik bekasının “sağ blok” içinde olduğuna inanan MHP, AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim döneminde başlattığı antiHDP kampanyasını karşılayarak “Kürt Meselesi”ni geri almak, en azından tamamen kaptırmamak istiyordu. AKP’nin “masayı tekmelemek”le kalmayıp “çatışma” aşamasına ilerlemesi, MHP’nin aslında başka bir seçeneğinin de olmadığını gösterdi. Son olarak AKP azınlık hükümetine destek verebileceklerini açıklaması da bu “seçilmiş mecburiyetin” yeni bir göstergesi. Şimdi MHP, girdiği, itildiği veya gönüllü olduğu bu pozisyonun zorunluluklarıyla sürükleniyor. AKP’nin göreve çağırdığı “terörle mücadele” hamasetini karşılamak için, sürekli doz artırmak durumunda kalıyor. MHP, AKP tarafından imal edilen “yeni gerilimi” hep daha ileri taşımak zorunda. “Flu görüyoruz”dan, “listelenmiş 3000 şerefsiz” söylemine uzanan kısa ve hızlı yolculuk bu yüzden. MHP, tabanını korumak için sıkıştırmaya çalıştığı AKP’nin “algı operasyonunun” en güçlü yürütücüsü haline geliyor. AKP’nin “Kürt Meselesi” konusundaki politikası bu minvalde devam ettiği konjonktürde MHP, bu pozisyonunu korumak için, Genel Başkan Danışmanı Metin Özkan’ın “çantamda liste var” lafından daha da yakası açılmadık hamleler yapmak zorunda kalabilir. MHP’li Yalçın, ‘erken seçim koşuluyla AKP’ye destek veririz’ dedi, ortalık karıştı M HP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın Reuters’e yaptığı “MHP’nin kasımda erken seçim yoluyla azınlık hükümetine destek verebilecekleri” yönündeki açıklaması gündeme bomba gibi düştü. Yalçın, “sözlerinin çarpıtıldığını” savunurken, Reuters İngilizce ve Türkçe yeniden servis ettiği haberinin “arkasında durduğunu” açıkladı. CHP ile AKP’nin henüz koalisyon masasından kalkmadığı, CHP ile HDP’nin görüştüğü ortamda gelen açıklama, “MHP’nin erken deşifre edilmiş hamlesi” yorumlarına neden oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli, “seçim hükümeti içinde olmayı düşünmediklerini” vurgularken dün Reuters’ten Yalçın’ın “AKP tarafından kurulacak bir azınlık hükümetine, kasım ayında erken seçim koşuluyla destek verebileceklerini söylediğine” yönelik bir haber geçildi. Haberde, Yalçın’ın “AKP’nin alelade kuracağı bir azınlık hü M HP’nin “azınlık hükümeti” açıklaması siyasi kulislerde M “Erdoğan’ın erken seçim planlarına da yaradı” şeklinde de değerlendirildi. Erdoğan, beş gün önce, Endonezya Erdoğan başından beri bunu istedi ziyareti sırasında gazetecilere, “Karşı olduğum kalıcı azınlık hükümetidir. Seçime götürmek kaydıyla bir azınlık hükümeti pekâlâ mümkündür. Görev verilen bir partiye diğer bir partinin veya partilerin destek vermesiyle oluşturulacak bir azınlık hükümeti ülkeyi seçime götürebilir” demişti. Erdoğan’ın bu sözleri “koalisyon görüşmelerini ağırdan alarak, erken seçim zemini oluşturdu” ve “HDP’yi hedef alan çıkışlarla zaman kazandı” yorumlarına da neden olmuştu. HP lideri Bahçeli, “HDP’yi flu gördüğünü” belirterek, süM recin “erken seçime doğru gittiğini ve en iyi tarihin ise 15 Kasım olduğunu” ifade etmişti. MHP’den gelen bu sürpriz HDP’yi hükümetten dışlama planı Semih Yalçın “azınlık hükümeti” açıklamasının altında yatan nedenlerden birinin de “MHP’nin HDP ile birlikte seçim hükümetinde yer almak istememesinden kaynaklandığı” ifade ediliyor. Eğer MHP, “kasımda yapılacak erken seçim için AKP’nin kuracağı azınlık hükümetine destek verirse” “HDP doğrudan bloke olacak.” Aksi takdirde, Erdoğan, koalisyon kurulamadığı takdirde, 45 gün içinde, seçim hükümeti kurmak zorunda. Diğer partilerle birlikte HDP’nin bakanı da seçim hükümeti içinde yer alacak. kümetine destek vermeyeceğiz ama eğer seçim azınlık hükümetini kastediyorlarsa, bu durumda seçim tarihinin görülmesi lazım. Koalisyon alternatifleri tamamen tükenirse, kasımda seçim yapılması koşuluyla bir azınlık hükümetine destek verebiliriz” dediği belirtildi. Çarpıtıldı Haberin büyük yankı yaratmasının ardından bir açıklama yapan Yalçın, “Verdiğim cevap çarpıtılarak, asıl anlamından uzaklaştırılarak medyaya servis edilmiştir” dedi. Tam olarak hangi ifadeleri kullandığını belirtmeyen Yalçın, telefonlarını da kapattı. Akşam saatlerinde Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan TBMM’de apar topar basın toplantısı yaptı. Adan, “Azınlık hükümeti konusunda da Genel Başkanımızın ifadesi çok nettir. Azınlık hükümetine destek vermeyeceğimizi ortaya koyduk. MHP’nin düşüncelerini birilerinin saptırdığını biliyoruz” dedi. Reuters yeniden geçti Açıklamaların hemen ardın dan da Reuters, “haberinin arkasında durarak” bu kez dünyadaki tüm kullanıcılarına heberi “Turkish nationalists would back AK minority government in return for November poll” İngilizce başlığı ile duyurdu. Reuters’in Yalçın’ın açıklamalarından hemen sonra Yalçın’a tekrar ulaşmaya çalıştığı ancak Yalçın’ın Reuters’in telefonlarına yanıt vermediği belirtildi. CHP ile AKP’nin henüz koalisyon masasından kalkmadığı bir ortamda gelen bu “kasım da erken seçim koşullu azınlık hükümetine destek” açıklaması, kulislerde “MHP’nin erken deşifre edilmiş hamlesi” yorumlarına da neden oldu. Yalçın’ın, bir yandan Kemal KılıçdaroğluSelahattin Demirtaş görüşmesiyle ilgili gündem değiştirmek, bir yandan da genel başkanlar düzeyinde koalisyon görüşmesi yapması beklenen CHP ile AKP’nin “olası koalisyon hesabını bozma” amacıyla bu açıklamayı yapmış olabileceği değerlendirmeleri yapıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Yokuş aşağı koşmak Şimdi de Davutoğlu oyalıyor Erdoğan seçimden 32 gün sonra hükümeti kurma görevi verdi, Davutoğlu 26 gündür ‘keşif’ yapıyor. umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hükümeti kurma görevi vermeyi geciktirerek başlattığı “oyalama” sürecini, Başbakan Ahmet Davutoğlu sürdürüyor. Davutoğlu’nun görevi almasının üzerinden 26 gün geçmesine karşın, AKP ile CHP arasında sadece “istikşafi” (keşif) görüşmeleri tamamlandı. Anayasada belirtilen 45 günlük sürenin dolacağı 23 Ağustos günü yaklaşırken Davutoğlu “keşiften koalisyon görüşmelerine geçmek” için acele etmiyor. 7 Haziran seçim sonuçlarını ve koalisyonu “hazmedemeyen” AKP, görüşmeleri zamana yayarak bu hükümetle ya da MHP destekli azınlık hükümetiyle seçime gitme planlarını hayata geçirmeye çalışıyor. Erdoğan, 7 Haziran’dan 32 gün geçtikten sonra hükümeti kurma görevi verdi. Arkasından “oyalama” taktiklerini Davutoğlu sürdürdü. İlk tur görüşmeler zamana yayıldı, sonra araya bayram girdi. Arkasından AKP ile CHP arasında 11 günde gerçekleştirilen 5 görüşme 30 saat sürdü ve “üstünden geçilmesi gereken konu başlıkları” tamamlandı. Görüşmelerde “Aman masadan kalkan, uzlaşmadan kaçan taraf biz olmayalım” tavrı belirleyici oluyor. Görüşmelerin ardından yapılan “resmi” açıklamalarda nazik bir dil kullanılıyor. Ancak “içeride” daha net mesajlar veriliyor. CHP tarafında “etnik ve dinsel fayların kaşınmaması” gereği üzerinde duruluyor. Heyetlerin görüştüğü 5 temel konu “Türkiye’nin içinde bulunduğu güvenlik tehdidi, dış politika tercihleri”, “ekonomi”, “eğitim”, “yeni anayasa” ve “Kürt sorunu”. CHP, hükümetin Suriye politikasının tamamen değişmesini istiyor. Kürt sorunun çözüm yerinin TBMM olduğu görüşünü yineliyor, “şeffaf” çözüm istiyor. Çözüm süreci ve AB sürecinin devam etmesi iki tarafın da “genel olarak” üzerinde uzlaştığı konular arasında yer alıyor. Ancak, ayrıntılara girildiğinde bu konularda uzlaşma kolay görünmüyor. Davutoğlu, 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk iddialarını “TBMM’ye havale etme” eğilimini ortaya koydu. Ancak, Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlara çekilmesi ve örtülü ödeneğin kullanılması konuları uzlaşılması en zor konular. Davutoğlu, “Cumhurbaşkanlığı’nın yönlendirilmesi olmaksızın hükümet kurulamaz” diyerek “Erdoğan faktörü”nü gözardı etmesinin kolay olmadığını ortaya koydu. lANKARA/Cumhuriyet C HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. CHPHDP görüşmesinin ardından iki partiden de demokrasi çağrısı yapıldı MAHMUT LICALI Silahlar sussun mesajı S H CHP her koşulda süreçte yer almalı rış iklimine kavuşacaktır.” HDP Grup Başkanvekili Baluken de diyalog kanallarının açık olması gerektiğini belirterek “Dayatılan bu savaş ve çatışma ortamına karşı hiçbirimiz çaresiz değiliz. Bu konuda toplumda var olan barış umudunu büyütmeyle ilgili olarak siyaset kurumunun yoğun bir çabası var. Önümüzdeki günlerde bu çabanın bütün toplumun sahiplenmesiyle birlikte biz bu çözümsüzlük durumundan, savaş ortamından çıkılabileceğini düşünüyoruz” dedi. Baluken, Türkiye’nin kesinlikle bölünme tehlikesinin olmadığını belirterek, “Her iki taraf da ellerini tetikten çekmesi gerekiyor” diye konuştu. l ANKARA DP heyeti, koalisyonda yer alsa da almasa da CHP’nin çözüm sürecine vereceği her türlü katkının önemli olduğu mesajını da iletti. Toplumdaki barış beklentisinin karşınması için CHP’nin tavrının ve duruşunun çok önemli olduğunu belirten HDP heyeti, CHP’nin bu kapsamda erken seçim olsun ya da olmasın her durumda gelecek dönemde çözüm sürecinde aktif olarak yer alması gerektiği görüşünü belirtti. Aman kalkmayalım! uruç katliamıyla başlayan ve 16 gündür devam eden çatışma süreci boyunca dün önemli bir görüşme yaşandı. HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. Yaklaşık 35 dakika süren görüşmede HDP heyetinde Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, CHP heyetinde de Grup Başkanvekilleri Levent Gök ve Engin Altay da yer aldı. Görüşmede Suruç katliamıyla başlayan çatışma süreçleri ele alınırken, şiddetin artmasının toplumda büyük umutsuzluk yarattığı belirtildi. Demirtaş, AKP’nin çatışmayı bilinçli bir şekilde devam ettirerek Ülke bölünmez MHP, AKP’nin seçimden hemen sonra “kılıca sarılacağını” bildiği için mi bu hamleleri yaptı? AKP, MHP’nin hamlelerini tersine çevirmek için mi operasyon yaptı? Bu iki sorunun da cevabı hayır... MHP, bu konjonktürde CHP ve HDP ile koalisyon arayışında olmayı tabanına asla açıklayamazdı ve bu yüzden “seçilmiş mecburiyetinin” gereğini yaptı. AKP düz ve basit hesabını devreye soktu ve “gerilim” ihtiyacını “terörle mücadele” hamasetini geri çağırdı. Sonuçta, MHP kendisini AKP için şimdilik “sözel saldırganlığı” üstlenen bir pozisyonda buldu. “Cihangir üzerinde alçak uçuş” tweet’leriyle işaret fişeğini AKP’liler attı, “şerefsizler listesi” tutmak MHP’ye kaldı. Seçim sonuçlarından memnuniyetsizliği Beştepe dillendirdi, “atılan oylar Mehmetçiğe kurşun” demek MHP’ye düştü. MHP, artık hem kendi pozisyonunu korumak, hem de AKP’yi aynı pozisyonda tutmak için bu role devam etmek zorunda. AKP için ‘Atıl Kurt’ Evdeki bulgur diyalektiği kaybettiği iktidarı yeniden ele almak için Türkiye’yi felakete sürüklediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın PKK’nin silah bırakması ve halk iradesine saygı duyması yönündeki açıklamalarının önemli olduğunu ifade etti. Görüşmede, umutsuzluk havasının ve çatışmanın son bulması için güçlü bir çağrı yapılması görüşü öne çıktı. Bu kapsamda; görüşmenin ardından iki taraftan da güçlü çağrılar yapıldı. CHP Grup Başkanveki li Altay, görüşmede çatışmanın durması noktasında yapılabileceklerin ele alındığını ifade etti. Altay, “PKK’nin yönettiği silah 7 Haziran’da ortaya konulan demokrasi ve barış talebine ve barış iradesine yönelmiş bir silahtır. Türkiye’de barış isteyenlerin sesinin duyulması, barış isteyenlerin amacının gerçekleşmesi için PKK bir an önce silahları bırakmalı. Hiç kimse umudunu kaybetmesin. Türkiye en kısa sürede ba Yakın tarihe biraz aşina olanlar, bütün bu tablonun sağ düşünce ikliminin ve sağ seçmen reflekslerinin oluşturduğu klasik rollere son derece uygun olduğunu bileceklerdir. MHP ve AKP, 7 Haziran seçimleriyle birlikte bu asli rollerine dönmüş görünüyorlar. Sağ seçmen tabanının paylaşımı üzerine kurulu stratejilerle ilerleyen bu rollerin, yakın ve orta vadedeki ağırlıkları, kimin ne kazanacağı veya kaybedeceğini belirleyecek. Eğer, AKP gerilim veya çatışma stratejisini sürdürerek devam edecekse, MHP “saldırganlığı”, AKP adına taşıyan ve yükselten iyi bir ortak işleviyle orta vadede “adil” bir sağ seçmen paylaşımını ummayı sürdürecek. AKP kontrollü biçimde gerilimi düşürürse de MHP sağ seçmen tabanı üzerindeki “hassasiyet temsili” iddiasını devam ettirecek. Özetle MHP, evdeki bulgurdan olmamak için, en iyi bildiği rolü oynar, oynuyor, oynayacak. Erdoğan seçim intikamı peşinde DAMLA YUR Yüce Divan tıkıyor Baskın Oran rof. Dr. Baskın Oran çözüm sürecinin rafa kaldırılmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Oran’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: Seçim sonrası oluşan tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Erdoğan’ın istediği puslu hava. Erdoğan 7 Haziran seçimindeki yenilgisinin intikamı peşinde. Bu ölümler bir tarihte ve bir biçimde durulur. Asıl sorun başka yerde. Artık Türkiyeli Kürtler Erdoğan’a, hatta devlete itimat etmeyecekler. Bu sebepledir ki Erdoğan’ın AKP’si ve onun koltuk P değneği MHP tek ama tek bir iş yapıyorlar: Bölücülük. Ateşkes olsun, civanlar ölmeye devam etmesin çünkü Erdoğan’ın bütün şahsî planları savaş üzerine kurulu. Sonrası zaten Erdoğan’ın ipliğinin pazara çıkması demek olacaktır. Çıkmasın diye devam ediyor ateş. Akil insanlar heyetinde yer aldınız. Ne hayal edildi, ne oldu? Ege’de her toplantıda üstüne basa basa şunu söyledim: “Tabutların artık gelmemesinden yararlanarak hükümet derhal Kürt reformlarına girişsin”. Dinleyicilerden, ki çoğu ulusalcı idi, her zaman şu tepki sorusu geldi: “Reform olmazsa ne olurmuş?” Değişmez cevabım: “Sokağa çıkamayacak hale gelebiliriz”. Bunun üzerine ne dediler ve gazetelerde yazdılar İzmirli hemşerilerim biliyor musunuz? “Oran Egelileri tehdit etti!” dediler. Ferasete bak. Bir buçuk ay boyunca hakaret yiye yiye ve sinir içinde kala kala toplantılar yaptık. Bir umuttu ama olayın ortalarına doğru Erdoğan hükümetinin hiçbir reforma niyetli olmadığı çok açık biçimde görüldü. Onun içindir ki son toplantıya gitmeyi reddettim. Çok haklıymışım. Geçen hafta bir grup akil toplandı. Akil insanların bir etkisi var mı dersiniz? Etkisi falan yok, varsa da Erdoğan’a örtülü destek anlamında var. İçlerinde Bayramoğlu, Hatemi ve Çalışlar gibi Erdoğan’a müsait isimler var ama bunlar yine ehveni şer kişiler. Çünkü Paker, Kaplan ve Oğur gibi Erdoğan muhipleri ‘HDP hatalıdır. PKK silah bırakmalıdır’ diyerek bu metne bile karşı çıktılar. Oysa bu çatışma ortamı bizzat Erdoğan’ın bir cerrah titizliğiyle zorlaması sonucu oluştu. Öyle, sadece ‘iki taraf da silah bıraksın’ demekle yetinip Erdoğan’ı aklamak yok. Tarih bunları hep yazacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle