10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Yüzde 2 büyüme bile zor enel seçimin ardından hükümet kurulma sürecinin uzaması, erken seçim ihtimalinin yatırım harcamalarını yavaşlatması, gelişmiş ekonomilerdeki sorunların yanı sıra Ortadoğu’da artan şiddetin ihracat kanalından olumsuz etkileriyle yıl sonunda büyümenin orta vadeli plandaki (OVP) yüzde 4 olan hedefin oldukça altında yüzde 2.02.5 arasında kalması olasılığını güçlendirdi. 14 EKONOMİ İçeride üretim yapısını değiştirerek ve daha katma değerli ürünlere yönelmeyi sağlayacak yapısal reformların yapılamaması, ihracat pazarlarından özellikle Avrupa ve Ortadoğu’daki sorunlar büyümenin 2012, 2013 ve 2014’da sırasıyla yüzde 2.1, yüzde 4.2 ve yüzde 2.9 ile Türkiye’nin potansiyel büyümesinin altında kalmasına neden oldu. Son 1.5 yılda üç seçim geçiren ekonomi, ilk çeyrekte seçim öncesine çekilen iç talebin etkisiyle yüzde 2.3 ile beklentilerin üzerinde büyüse de iç ve dış konjonktürün etkisiyle ekonomi yetkilileri ve analistler, büyümenin yıl sonunda yüzde 2.02.5 bandında kalabileceğini öngörüyorlar. Reuters’a bilgi veren üst düzey bir ekonomi yetkilisi, “Mevcut tabloya baktığımızda büyüme bunun bile altında yüzde 2 civarında kalabilir; bu ortamda yüzde 2.5’lik bir büyüme iyi bir DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.6880 0.1 kuruş TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 2.9670 0.15 kuruş 9.67 0.07 puan 81.652 109 puan 672.62 0.99 lira 100.85 15 kuruş EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ Salı 7 Temmuz 2015 Küresel sorunlar ve Ortadoğu’daki şiddetin ihracatı düşürmesine bir de erken seçim olasılığının harcamaları yavaşlatma ihtimali eklenince büyümenin en çok yüzde 2 olacağı belirtildi G oran olur” dedi. Bu hafta içinde resmi olarak başlaması beklenen koalisyon görüşmeleri sürdürülürken OVP’deki revizyonların ve gelecek yılki bütçe ve makroekonomik hedeflerin ele alınması gerektiğini kaydeden bir başka ekonomi yetkilisi, “TBMM’nin en az bir ay tatile ara verip yapısal bazı reformları hayata geçirmesi lazım. Bu hem bu sene Tatile ara verilmeli ki kayıpların azaltılması hem gelecek yılın kurtarılması adına önemli. Üstelik büyümede yüzde 5’in altındaki her gelişme istihdamda ciddi sorunları beraberinde getirir” dedi. OVP’nin bu yılki hedeflerinin revizyonu ve izleyen üç yılki hedeflerinin belirlenmesine yönelik çalışmaların yanı sıra 2016 yılı bütçesinin en geç 17 Ekim’e kadar TBMM’ye sunulması gerekiyor. l Ekonomi Servisi ‘.. Döner döner yine okur..’ umhurbaşkanı Erdoğan, kendinden önceki 5 cumhurbaşkanının seçim sonuçlarının açıklanması sonrası Hükümeti kurmada görevlendirmedeki bekleme süresini dünün tarihi ile en az iki katı uzatma rekorunu da kırdılar.. Seçim sonuçlarının alınmasının hemen ardından kamuoyuna duyurdukları gibi, adını “yenileme” koyarak seçimlerin iş yapacak bir hükümet oluşturulmadan “erkene” alınmasını istediklerini, yarattıkları her halka sesleniş, günün anlamına da uygun olarak iftar söyleşilerinde uzun uzun açıklama, topluma dikte ettirme kararlılıklarını sürdürdüler.. Dün Cumhurbaşkanlığı’na seçilişlerinin Resmi Gazetede ilanını erteleterek, AKP Başkanı kimliği ile gerçekleştirdikleri son genel kurul ve seçiminde doğrudan müdahaleci oldukları Parti Başkanı Davutoğlu’na oluşumunda da doğrudan taraf oldukları Bakanlar Kurulu’nun son toplantısına katılma, Hükümet çalışmalarında müdahaleci taraf olma kararlılıklarını, yine Saray’da düzenlenen Bakanlar Kurulu’nun başkanlığını yürütterek sürdürdüler. İlk haberlerde görev süresi sona eren Hükümete bir tür veda, teşekkür içerikli iftar yemeği ağırlıklı olarak duyurulsa da.. Yaşamsal sıcak gündemlerin tümünün üzerinde ayrıntıları ile durulduğunda kuşku yoktu. Elbette oluşacak koalisyon, AKP’’nin izleyeceği politikalar, kurulacak hükümetin İktidarları cephesinden olmazları, sınırda yaşanan sıcak gelişmeler.. gündemlerinin ana maddelerini oluşturuyor, Cumhurbaşkanı partinin lideri kimliği ile olmazlarının altını çiziyorlardı.. HHH AKP cephesinde, kendi iç dinamikleri içinde; seçim sonuçlarının dikte ettirdiği parlamenter rejimin devamı yolunda adımların atılamayacağının göstergeleri o kadar çok ki.. İlk günlerin tartışılamayacak kadar gerçeklik olarak ortaya çıkmış en anlamlı sonucu; “Seçmenin oyları ile başkanlık sistemine geçişe vize vermediği” olgusunun Cumurbaşkanlığı, Saray katında kabul edilmek istendiğinin çıkışları, adımları o kadar çok yönlü ki.. Baykal’ın CHP’den önce Cumhurbaşkanı’nın adayı gibi pazarlanmasını sağlayan Erdoğan’dan gelen ilk satranç hamlesinin üzerine, MHP, daha doğrusu lideri Bahçeli’nin desteği ile AKP’nin adayının Meclis Başkanı seçtirilmesi, Erdoğan’a bağlılığı kuşku götürmez kimliği.. AKP’nin, işleyen ilişkiler trafiğine bakılırsa da bal gibi Cumhurbaşkanı’nın belirleyiciliğinde oluşacak koalisyonun çalışmalarının hızlandırıldığı kuşku kaldırmaz gerçeklik, ağırlık kazandı.. Zaten sonradan sızan bu kez HDP adına Celal Doğan’ın girişimi ile gerçekleşmiş görüşmede, Doğan’ın MHP ile oluşturulaca koalisyonun “savaş ittifaklı” olabileceği uyarısına karşın, Erdoğan’ın “Olmaz, kurulursa seçim hükümeti ittifakı olur” yanıtı sorgulamaya gerek duylamayacak kadar açık içerikte.. Seçim sonuçlarından dersini almış, anayasal yetki sınırları içine, hukuk devleti düzenine uymayı kabullenmiş Cumhurbaşkanlığı icraatları söz konusu bile değil.. Çok daha yaşamsalı yürürlükteki parlamenter rejimi, hukuk devleti düzeni içinde AKP öncülüğünde kurulacak yeni Hükümet ister kısa, isterse uzun ömürlü olsun, Cumhurbaşkanlığı denetim, baskı gücünün AKP’nin tüm organlarına, yönetim kadrolarından çok öte, parlamenterlerine egemen olmaları, alınan kararlarda özgür bırakmak niyetlerinin söz konusu olmaması ile doğrudan bağlantılı; özgür AKP iradesinden söz edebilmek, sonuç olarak “Rejimin, hukuk devleti düzeninin işlerliğinden..” söz etmek olanaklı değil. Olsa olsa seçim sonuçlarının yaratığı dengeler, her koşulda koalisyon oluşturulması zorunluluğu ile bağlantılı, muhalefet partilerinin ilkeli duruşları ancak dayatıcı gücü oluşturabilirler. AKP’nin de rejimle uyumlu parti kimliğini kazanmada kimi adımlar atabilmesi, Erdoğan’a bağımlı kalıplardan kurtulabilmesinde, şimdi top aralarında kan uyumazlığı da olsa diğer üç partide.. Rejime, hukuk devleti düzenine, parlamentarizme, demokrasiye hizmet; medyatik vitrinde pazarlandığı üzere, uyumlu özverili ortak olmanın ötesinde demokratik ilkelerin olmazlar olarak dayatılmasında yatıyor.. C Çinli mermerciler Türkiye’den vazgeçti ürkiye’de yapılan protesto ve saldırıların ardından Çin’den ilk tepkiler geliyor. Çinli mermer, maden alıcısı firmalar Türkiye’ye gelmekten vazgeçiyor. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine yönelik tavırları nedeniyle son günlerde Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirilen protesto eylemleri ve Çinli turistlere yapılan saldırılar, ihracatı da olumsuz etkilemeye başladı. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu, Türk doğal taş sektö T rünün en çok ürün sattığı ülkelerin arasında Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk sırada geldiğini belirterek, “Son zamanlarda ihracatta yüzde 45’lere varan gerileme yaşanıyordu. Eylemlerin ve saldırıların başlamasının ardından, alım yapmak için Türkiye’ye gelecek olan Çinli firmalar da bir bir randevularını iptal etmeyle başladılar. İhracatçı firmalarımızdan sürekli bu konuda şikayetler geliyor. Bu şekilde devam ederse bu ülkeye yapılan ihracatın durma noktasına gelmesinden endişeliyiz” l Ekonomi Servisi Bartın’da madenci iş bıraktı artın’ın Amasra ilçesinde maden ocağında çalışan 310 işçi, işverenin en az 2 asgari ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle iş bırakma eylemi başlattı. Tarlaağzı Kuyusu’nda çalışan yaklaşık 120 işçi, ocak önünde toplanarak idari bina B Hüsnü Özyeğin öğrencilerle birlikte yemek dersi dinledi. ya yürüdü. İşçilere, şirkette örgütlü olan Genel Maden İşçileri Sendikası’nın (GMİS) Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Genel Sekreter Hakkı Arslan da destek verdi. İşçiler, ‘direne direne kazanağız’, ‘işte madenci işte sendika’ sloganları atarak tepkilerini gösterdi. Şirket yetkilileri ise söz ko nusu yasanın yer altında kömür çıkaran işçileri kapsadığını, ancak kendilerinin ocaklarda henüz üretime geçmediklerini, hazırlık işlerini yürüttüklerini söyledi. Öte yandan, Enerji Bakanlığı; TekYön Madencilik, Kolsan İnşaat ve Orhan İnşaat şirketlerine izni ihlali gerekçesiyle; 1 milyon 2 bin 161 lira idari para cezası verdi. Doğuş ve Özyeğin işbirliği oğuş Grubu bünyesinyi amaçlayan iş birliğine imza D de yemeiçme sektörünattı. İş birliği kapsamında Özde faaliyet gösteren d.ream ve yeğin Üniversitesi öğrencileri Özyeğin Üniversitesi, dünya ölçeğinde gençlerin yetişmesi için akademik bilgi ve sektör tecrübesini bir araya getirme ve mezunları, d.ream çatısı altındaki restoranlarda öncelikli staj ve çalışma imkanına sahip olacak. l Ekonomi Servisi Engelli ferdi bulunan hanelerin yüzde 73’ü sobalı TÜİK’in 2014 Nüfus ve Konut Araştırması’na göre, tüm nüfustaki işsizlik oranı yüzde 7.9 iken, engelli nüfusta bu oran yüzde 8.8 oldu. Öte yandan; en az bir engeli olup, yükseköğretim mezunu olanların oranı erkeklerde yüzde 4, kadınlarda da yüzde 1.5 olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 Dünya Nüfus Günü bültenini yayınladı. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından, her yıl 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü’nde, nüfusun önemli konularını ele alan bir tema belirlenirken, bu temaya ilişkin farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar da yapılmaya başlandı. UNFPA, 2015 temasını “Kırılgan Nüfus Grupları” olarak belirledi. Genel nüfusa göre yoksulluk ve sosyal dışlanma riski yüksek olan gruplar olarak da tanımlayabilecek kırılgan nüfus gruplarını; yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayanlar, engelliler, çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar, işsizler, evsizler vb. nüfus grupları oluşturuyor. Yapılan araştırmada Türkiye’deki engellilerle ilgili şu bilgilere yer verildi: 4 En az bir fonksiyonda zorluk yaşayan kişi sayısı 4 milyon 882 bin 841. 2011’de toplam nüfusun yüzde 6.6’sının en az bir engeli var. 4 Engelli nüusun eğitim düzeyi nüfusun geneline göre düşük. 4 Nüfusun geneli için işgücüne katılım oranı yüzde 47.5 iken, en az bir engeli olan nüfusta bu oran yüzde 22.1 oldu. 4 Engelli ferdi bulunan hanelerin yüzde 73’ü sobalı konutta yaşıyor. 4 Engelli ferdi olan hanelerin yüzde 13.4’ünün tauvaleti konutun dışında. Turkcell ve Aselsan 5G’de birleşti umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 26 mayısta yapılması gereken ve 26 Ağustos 2015’e ertelenen 4G ihalesi ile ilgili takvim belirsizliğini korurken devlet kurumu Aselsan ile Turkcell 5G için çalışmalarına hız verdi. İki kurum 5G’nin yol haritası üzerinde çalışmak için bir çerçeve metnine imza attı. C 4G ihalesi ile ilgili hazırlıkları olan Turkcell’in Aselsan ile 5G hazırlıklarına başlaması ise ihalenin Turkcell’e verileceği yorumlarına neden oldu. Turkcell ve Aselsan uzun vadeli bir işbirliği yürütmek ve geleceğin mobil teknolojilerini geliştirmek için de ortak çalışma konusunda anlaşmaya vardı. l Ekonomi Servisi azartesi yazımda değerlendirmeye başladığım “Amerika Birleşik Devletleri’nin Ulusal Askeri Stratejisi 2015” başlıklı rapor, karşımıza büyük güçler arası savaş olasılıklarının arttığı, isyancı, denetim altına alınamayan, şiddet kullanmaya eğilimi, aşırı ideolojileri benimsemiş grupların toplumları yakıp yıkmakta olduğu bir dünya resmi koyuyor. Rapor, bu resmi öngörülemezlik, karmaşıklık ve hızlı değişim gibi “kaos” kavramına içeriğini veren olgularla tanımlıyor. Rapor, büyük güçlerin kendi taleplerini dayatmaya başlamalarının yanı sıra, “düzen bozucu” etken olarak dikkat çektiği bir diğer tehlikeli dinamik de teknolojik gelişmelerle ilgili. “Yeni teknolojilerin yayılması, küresel iletişim, bilişim ortamını değiştiriyor... insanlara, eskisine göre daha çok görme, daha çok paylaşma, daha çok yaratma, daha hızlı örgütlenme olanakları getiriyor”... “Bugün bireyler edindikleri bilgiler üzerinden, eskiye göre çok daha hızla örgütlenerek eyleme geçebiliyor, kimi P zaman şiddetli değişimlere yol açabiliyorlar.” Rapor, Afrika’da ve Ortadoğu’da genç nüfusun hızla artmakta olması, kaynak sıkıntısı, işsizlik gibi etkenlerin, yukarda (ve pazartesi yazımda) değindiğim riskleri, değişimleri hızlandırdığını vurguluyor. Yine ‘yeni orta sınıf proletarya’ tehdidi Raporun vurguladığı iletişim, haberleşme teknolojilerinin, bunların getirdiği, bilgisayar, akıllı telefon, tablet, gibi yeni gereçlerin sosyal medyanın etkileriyle, genç nüfusu ve bu “gereçleri, sosyal medyayı en yoğun, yaygın, etkin biçimde kimler kullanıyor” sorusunu bir araya koyunca, aklıma rapor açıklandıktan iki gün sonra, savunma çevrelerinin önemli dergisi, The National Interest’te yayımlanan “Amerika’nın Küresel Orta Sınıftan Korkması İçin 5 Neden” (Brenda M. Seaver, 02/07/2015) başlıklı yazı ve de ister istemez, ilk kez, 2007 yılında İngiltere Savunma Bakanlığı’nın Risk Raporu’nda Amerika’dan bakınca dünyaII karşıma çıkan, “Orta sınıf proletarya” kavramı geldi. Brenda Seaver, bu “orta sınıfın” ABD’deki, ücret artışlarındaki durgunluk, iş güvenliğinin azalması, sık sık iş değiştirmek zorunda kalmak, eğitim masraflarındaki ve borçlardaki artış gibi sorunlarına işaret ederek başlıyor. Seaver, “orta sınıf” diyor ama bunlar aslında işçi sınıfına özgün sorunlar. Seaver, Amerikan orta (işçiE.Y) sınıfının bu sıkıntılarında yalnız olmadığını, gelişmiş sa nayi ülkelerinde de aynı sorunların varlığını vurgulayarak devam ediyor. Yazara göre, gelişmekte olan ülkelerde orta (işçiE.Y) sınıfın çapı, harcama kapasitesi (ve eğitim düzeyi), ekonomik, demokratik beklentileri giderek artıyor: 2030 yılına kadar dünyanın orta (işçi) sınıfının üçte ikisi AsyaPasifik bölgesinde yoğunlaşmış olacak. Siyasiler, orta (işçi) sınıfın bu gelişmesinden genellikle iyimser bir tonla söz ediyorlar, ama Seaver’e göre, bu orta (işçi) sınıf, ABD’nin ulusal çıkarlarını, iklim değişikliği ve kaynak sıkıntısı gibi sorunlardan daha çok tehdit ediyor. Ekonomik krizden devrimlere... Seaver bu tehditleri kısaca beş başlık altında topluyor: Bu sınıflar 1 Ekonomik koşulların bozulması, beklentilerin gerçekleşmemesi karşısında, toplumsal zenginlikte yeniden dağılıma öncelik veren politikaları ve liderleri destekleyerek ekonomik krizi derinleştirebilir, ABD’nin yumuşak gücünün bileşenlerinden, (liberalEY) demokrasiyi tehlikeye sokabilir. 2 “Devlet kapitalizmi” (devlet mülkiyeti, planlama vb.) ABD’nin yumuşak gücünün bir başka bileşeni olan liberal kapitalist modele güçlü bir rakip olabilir. 3 Müslüman ülkelerde, İslamcı radikalizmin saflarını güçlendirebilir. 4 Müslüman ülkelerde İslamcı yönetimleri tercih edebilir. 5 ABD için kritik öneme sahip ülkelerde, şiddetli ve büyük sınıfsal altüst oluşlara, “toplumsal devrimlere” (Çin, Küba, İran gibi) neden olabilir; devletleri hatta bölgeleri ele geçirebilir. Dünya Amerika’dan bakınca kabaca böyle görünüyor. ABD dış politikası da bir süredir büyük ölçüde bu görüntüye uygun biçimde, savaşlara göre ve devrimlere karşı şekilleniyor... F FT: Yabancı bankalar Türkiye’de zorlanıyor inancial Times (FT) gazetesi, HSBC ve Finansbank’ın satışlarıyla Türk bankacılık sektörünün konsolide olmaya hazırlandığını yazdı. Haberde “Türkiye’de banka satın alan birçok yabancı banka, büyük rakiplerin sert rekabeti ve hükümetin belli ürünlerde faizi sınırlayan kuralları nedeniyle sektörde başarılı olmakta zorlanıyor” ifadesi kullanıldı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle