12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 20 Temmuz 2015 KULTUR T Gümüşlük Klasik Müzik Festivali’nde ‘Çökertme’ Gümüşlük Klasik Müzik Festivali’nde yarın akşam alışılmışın dışında bir enstrüman kombinasyonundan oluşan Trio KlaViS seyirciyle buluşacak. Kemanda Jenny Lippl, saksofonda Miha Ferk ve piyanoda Sabina Hasanova’dan oluşan trio “Müziğin Coğrafyası” adlı programda Joseph Haydn, Marc Eychenne, Hei tor VillaLobos, Aleksey Igudesman, George Gershwin, Arturo Marquez, Ryuichi Sakamoto, Astor Piazzolla’ın eserlerinin yanı sıra Türk halk türküsü “Çökertme”nin Miha Ferk imzasının ilk çalınışını gerçekleştirecekler. Konser Gümüşlük Antik Taş Ocağı’nda saat 21.00’de başlayacak. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ürkiye’in üçüncü ödenekli tiyatrosu Bakırköy Belediye Tiyatroları (BBT) 25 yıldır sahnelediği oyunların baÖZNUR şarısıyla her zaman günOĞRAŞ ÇOLAK demdeydi. Kısa bir süre önce 29 oyuncunun işten çıkarılması haberleriyle, sonrasında ise tiyatronun genel sanat yönetmeni seçiminleriyle gündeme geldi. BBT’de ilk defa genel sanat yönetmeni seçimle belirlendi ve çoğunluğun seçimiyle en genç sanat yönetmeni kurumun başına getirildi. Alican Yücesoy 33 yaşında ve bugüne kadar ödenekli tiyatroların başına getirilen en genç sanat yönetmeni... “Ben tek başıma seçilmedim biz 10 kişilik bir ekibiz” diyen Yücesoy, ekibiyle birlikte çoktan kolları sıvadı ve yeni sezona yeni oyunlar hazırlamaya başladı. Perde Shakespeare ile açılacak Bakırköy Belediye Tiyatroları, yeni sanat yönetmeni Alican Yücesoy yeni mevsimde yeniliklerle geliyor “Ben tek başıma seçilmedim, biz 10 kişilik bir ekibiz” diyen Yücesoy, ekibiyle birlikte çoktan kolları sıvadı ve yeni sezona yeni oyunlar hazırlamaya başladı. ni, İBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu’nun seçimden sonra arayıp her türlü yardıma açık olduğunu söylediğini belirten Yücesoy, “Bir mücadeleyle bir yerlere gelmiş ve hâlâ bir mücadele içinde olan insanların bana inanmaları yüreklendiriyor beni. Asıl mücadele bu koltuğa oturduktan sonra başladı bizim için. Yalnız değilim, birliktelik çok önemli, kaldı ki bizim meslekte insanlar birbirine pek yardım etmezler. Her şeyin bir değişme anı var. Bizim mesleğimiz ve tiyatro adına bir kırılma noktası. BBT de bir ucundan tuttu, başkaları bizden alıp devam edecek ve daha genç insanlar gelecek” diyor. Genel sanat yönetmenliğini kesinlikle gençlerin yapması gerektiğini düşünen Yücesoy, “ciddi bir mesai ve enerji isteyen bir iş. Tabii ki tecrübe de istiyor ama biz tiyatro yapıyoruz, tecrübeye dayalı bir meslekse sahne üzerinde tecrübeye dayalı bir meslek” diyor. BBT yeni sezona altı yeni oyun ve geçen sezondan “Lena, Leyla ve Ötekiler”, “Ben O İstanbul’u Çok Sevdim” ve “Hizmetçiler” ile devam edecek. Uzun zamandır William Shakespeare ile perde açmayan tiyatro bu mevsimi “Yanlışlıklar Komedyası” ile açacak. BBT, bir Melih Cevdet Anday oyunu, iki uyarlama ve iki çocuk oyunuyla; yenilenmiş, genç ve dinamik sanat yönetmeniyle deyim yerindeyse bomba gibi başlamış bile... Bizden ise bol alkışlı bir sezon olsun demek kalıyor BBT’ye... 17 Önceki yönetim, 29 oyuncunun işten çıkarılmasıyla, geçen sezon sahnelenen 12 oyundan 9’unu repertuvardan kaldırmış, gerekçe olaraksa seyircinin az olmasını göstermişti. Yücesoy, “tiyatronun oyuncuları, bizler bile bazı oyunlara bilet bulmakta zorlanıyorduk” diyor. Çok iyi oyuncuları kaybettiklerini söyleyen Yücesoy, “müzisyenlerle birlikte 59 kişinin işten çıkarılması hakkaniyetsiz bir uygulama. Bizden önceki yönetim hiçbir gelecek planı yapmadan oyuncuları işten çıkardı. Seçildikten sonra önceliğimiz, çok iyi oyuncular ve müzisyenler kaybettik, onlarla nasıl beraber olabiliriz, çalışabilirizin yollarını aramak oldu. İşten çıkarılan arkadaşlarımızın başlattığı bir dava süreci var. Hukuki yollarla kendi haklarını arıyorlar. Tabii ki biz hâlâ onları nasıl geri alabiliriz diye uğraşıyoruz. Evet onlar isterse bu tiyatroda oynayacaklar ama onlar bunu hâlâ istiyorlar mı emin değilim” diyor. Asıl mücadelenin şimdi başladığını söyleyen Yücesoy, “seçilmeden önce de yalnız değildim şimde de yalnız değilim” diyor ve ekliyor: “10 senelik bir birikim ve bir buçuk yıldır beraber çalıştığımız bir ekibiz, herkes yenilik istiyordu ve herkesin yenilenmeye ihtiyacı vardı.” Eskişehir, İzmit ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden destek geldiği ‘Oyunlara bilet bulmakta zorlanıyorduk’ üdür Bey daha gelmediler...” “Mehmet Bey biraz önce çıktılar...” “(Telefon yanıtı:) Efenim kendileri yerlerinde değiller...” Acaba içimizde var mıdır böyle yanıtlarla karşılaşmamış olan? Yoktur. Peki, ya böyle yanıtlar karşısında şaşıran? Sanırım öylesi de yoktur. Çünkü çabuk alışılır durmadan yinelenen yanlışlara. Hele dil yanlışlarına ve bizimkisi gibi bir toplumda. Burada “bizimkisi” derken, çoğunluğu açısından düşünme alışkanlığı bulunmayan toplumlardan söz ediyorum. Yani, duydukları üzerine düşünmektense, duymaya alıştıklarını çabucak benimseyen toplumlar. Çünkü duymaya alıştıklarını benimsemek, “Duyduğum doğru mudur, yanlış mıdır?” diye düşünmekten çok daha kolaydır! “En azından başın ağrımaz!” (Yani, böyle denir genelde yine bizimkisi gibi toplumlarda). Çoğul ekleri ile kimlik üretmek... “M Baş ağrısından ne zaman korkulur? Alican Yücesoy 33 yaşında ve bugüne kadar ödenekli tiyatrolardan Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın başına getirilen en genç sanat yönetmeni... rdu İl Kültür ve Turizm Müdürü Uğur Toparlak, kentte son 15 yılda 117 define kazı ruhsatı verdiklerini, müze uzmanları ve jandarma gözetiminde 706 gün süren bu kazılarda hiçbir tarihi eser bulunamadığını söyledi. Geçen yıl 17 ruhsatlı kazı yapıldığını, bu yıl ise 2 kazı ruhsatı verdiklerini vurgulayan Toparlak, “Vatandaş geliyor define kazısı ruhsatı talep ediyor. Devlet arazisi ve özel mülkiyetse muvafakatname alıyor bize başvuruyor. Talep edilen yerde daha önceden kültür varlığına rastlandıysa izin vermiyoruz. Eğer rastlanmadıysa raporlayarak kazı ruhsatı veriyoruz. Müze uzmanları ve jandarma gözetiminde kazı yapılıyor. Kazının 30 günde bitirilmesi gerekiyor. Kazıyı yapan eser bulursa bulunan eserin maddi değerinin yüzde 40’ını kazıyı bulan kişiye yüzde 10’unu mülk sahibine veriyor. Şehirde 15 yıldır ruhsatlı kazı yapılıyor ama henüz hiç bulan olmadı” dedi. l DHA Kentte boşa kazılan 15 yıl O ‘Underground SineFest’ Kadıköy’de ndy Warhol’un “Factory”sinin deneyselliğini, 60’ların Londra’sıyla özdeşleşmiş psychedelic partilerin enerjisiyle birleştirmeyi hedefleyen “Underground SineFest” 26 Temmuz’da yapılıyor. Etkinlik boyunca dev perdede, Lynch, Godard, Chaplin, Tarkovsky, Bergman, Warhol, Stone, Fellini, Kubrick, Trier, Coppola, Tarantino, Scorsese, Welles, Aronofsky, Wilder gibi birçok yönetmenin filmlerinden cutup tekniğiyle bir araya getirilmiş parçaların gösterimi yapılacak festivalde daha önce hiçbir yerde “Bizimkisi gibi”den başladık, öyle devam edelim... Bizimkisi gibi toplumlarda baş ağrısından çok korkulur. Hele de baş ağrısı düşünmekten kaynaklanıyorsa! Çünkü normal baş ağrısı (toplumumuz genelinde böyle adlandırılıyor düşünme dışı nedenlerden kaynaklanan baş ağrıları) evet, normal baş ağrısı için bir ağrı kesici yutarsın, 15 dakika, bilemedin yarım saat sonra iş tamamdır. Oysa düşünmekten kaynaklanan baş ağrısına karşı bir hap yoktur. Ağrıyı geçirecek hap bir yana, düşündüğün için gelmişse baş ağrısı, o zaman ağrıya rağmen düşünmeyi sürdürmeyi, hatta bilinenlerden farklı “hapları yutmayı” bile göze almak zorunda kalabilirsin! İşte bu yüzden, duyduğun üzerinde düşünmemek en akılcı yoldur duyduğun ne kadar akıldışı olursa olsun! “Mehmet Bey geldi mi?” “Mehmet Bey henüz gelmediler?” Burada örneğin: “Kaç kişi ki bu Mehmet Bey?” diye düşünmeyeceksin. Belki sadece Mehmet Bey’lerin makamlarına göre kimilerinin tekil kimilerinin de çoğul olabileceğinin/olabileceklerinin bilincinde olacaksın, o kadar! Dahası, sorduğun Mehmet Bey aslında hiç kimse de olabilir, bütün sadece makamlarıyla varlık kazananlar gibi. Böylelerine çoğul eki takmazsan, onların hiç kimseliklerine atıfta bulunmuş olabilirsin ki bu da yakışık almaz! A yayımlanmamış NeoBeat etkinlikleri ve Yolda Projesi’nin birçok videosu da yer alacak. Underground Sinefest aynı zamanda NeoBeat Komünü’nde bir araya gelecek fanzinler için bir tanışma etkinliği olacak. İsteyen bütün fanzinler stant açabilecek. Etkinlik kapsamında ayrıca “The Doors” filminin bir kısmının ve Jim Morrison’ın bazı deneysel çekimlerinin gösterimi yapılacak. Etkinlik Kadıköy Muhit’te 26 Temmuz günü saat 18.00’de başlayacak, gece 2’den sonra katılımcıların gün doğumunu karşılamak üzere Moda Sahil’e geçmesiyle son bulacak. l Kültür Servisi Buraya kadar anlattıklarımın abartılmış bir örneğine de üniversite hocalığım sırasında rastlamıştım. Bir gün rektörü aradığımda, sekreter şöyle karşılık vermişti: “Sayın Rektör Bey henüz giriş yapmadılar?” Bu karşılık üzerine tam kendime: “Ben rektör hakkında ne sormuştum ki?” diyecek iken kendime geldim. Karşılaştığım, makamlar ve çoğul ekleri ile kimlik yaratmanın akademik evrendeki haliydi. Üniversitelerde rektörler, dekanlar ve rektör yardımcıları genelde ya “giriş” ya da “çıkış” yapıyorlardı onların dışında kalan ölümlülere ise sadece “gelmek” ya da “gitmek” düşüyordu... Bunları unutmazsanız, bu ülkede başınız ağrımaz! Akademisyenler, sadece ‘giriş’ ya da çıkış yapabilirler... Viking kılıcında Hıristiyanlık sembolleri ‘Mustang’ hız kesmiyor N orveçli arkeologlar, Viking Kralı Sweyn ve tahtını ele geçirdiği Wessex Kralı Ethelred’in döneminden kalan bir Viking kılıcını ilk kez gözler önüne serdi. Norveç’in Setesdal Vadisi’nde 2011’de kılıcı azeteci Ali Deniz Uslu’nun gündelik hayatın ve sistemin uyuşturduğu şehirlilerin kurulu düzenlerinde bir delik açmayı denediği, şiir, düzyazı, aforizma ve sayıklamalarla ilerleyen kitabı “Karganın Duyduğu” raflardaki yerini aldı. Rahatsız ve tedirgin edici fakat samimi bir üslup kullanan Uslu’nun yeni kitabı okuyucunun karşısına yedi bölümle çıkıyor ve her bulan ekipte yer alan Norveç Kültürel Tarih Müzesi’nden Camilla Cecilie Wenn, kabzası altın işlemeli olan kılıcı buldukları mezarın, bölgedeki diğer 20 mezardan çok daha büyük olduğunu belirtti. Mezarda kılıcın yanı sıra aynı derecede pas içinde kalmış bir savaş baltası bulunduğunu ve her iki silahın tabutun dışına gömüldüğünü söyleyen Wenn, altının yanı sıra gümüş ve bakır alaşım işlemeli olan kılıcın henüz deşifre edilmeyen işaretlerle süslendiğini belirtti. Kılıcın topuzundaki haç tutan bir el figürü dikkat çekerken, Wenn, “Viking çağında Hıristiyan sembolü taşıyan nadir eserlerden birini bulduklarını” belirtiyor. l Kültür Servisi krayna’da bu yıl altıncısı düzenlenen Odessa Film Festivali’nde, yönetmenliğini Türk asıllı Fransız yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in yaptığı “Mustang” adlı film “Büyük Ödül”e (Grand Prix) layık görüldü. Odessa Film Festivali’nde 18 Temmuz Cumartesi günü düzenlenen kapanış töreninde, Deniz Gamze Ergüven’in yönettiği Mustang filmi en iyi film seçildi. Sahnelerinin büyük çoğunluğu İnebolu’da çekilen Mustang filmi, beş kız kardeşin babaanneleriyle birlikte geçirdikleri gençlik yıllarını anlatıyor. Film, muhafazakâr bir toplumda özgürlüğün tanımı üzerine yoğunlaşıyor. Odessa Film Festivali bu sene 120 binden fazla izleyiciye hitap etti. Festivalde “Büyük Ödül” için 12 film yarıştı. Film, 68. Cannes Film Festivali’nin “Yönetmenlerin Onbeş Günü” bölümünde Label Europa Cinemas Ödülü’nü kazanmıştı. l DHA U Ali Deniz G Uslu’dan yeni kitap: ‘Karganın Duyduğu’ bölüm sanatçı Volkan Diyaroğlu’nun eserleriyle açılıyor. Ali Deniz Uslu’nun kitabıyla ilgili tiyatrocu Erdal Beşikçioğlu “Fark edişlerin acımasız, cesur, yalansız, yalın paylaşımı” derken şarkıcı Hayko Cepkin ise “En çok sevdiğim adam şimdi de en sevdiğim, kuştan ötenin duydukları ile... Kısa kısa uçarken ya da bir dalda soluklanırken...” diyor. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle