23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Mart 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 4 Asıl Sorun Parti Kapatmak Değil HP’nin iktidarın girişimleri sonucunda kapatılacağına dair söylentilerin dolaşmaya başlaması üzerine, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Gelin bir maddelik değişiklikle parti kapatmayı kaldıralım” çağrısı, parti kapatma tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Oysa demokrasilerde asıl sorun parti kapatmak veya kapatmamak değil. Hemen belirtelim ki parti kapatma, Avrupa demokrasilerinin hemen hepsinde var. Almanya ve Fransa’da bu yola birden çok kez başvurulmuş, İspanya’da ETA’nın siyasal uzantısı Herri Batasuna kapatılmıştır. Türkiye’de 1963 yılından bu yana, 24 parti kapatılmış, 18 parti kapatma davası da reddedilmiştir. AYM tarafından kapatılan Refah Partisi’nin AİHM Büyük Dairesi’ne yaptığı başvuruda ise Büyük Daire, 13 Şubat 2003’te verdiği karar ile RP’nin şeriata dayalı bir düzen kurmak isteğini, yöneticilerinin cihat ve şiddet çağrıları, çok taraflı hukuk sistemi önerilerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti. Yani AİHM Büyük Dairesi bu kararıyla AYM’nin RP’yi kapatma kararını AİHS’ye aykırı bulmayan 3. Daire’nin 31 Temmuz 2001 tarihli kararını onamış oldu. Diyeceğim o ki demokrasilerde parti kapatılmaz savı doğru değildir. HHH Ama hemen belirtelim ki parti kapatmalar AİHS’ye ve demokrasinin temel kurallarına aykırı olmasalar da derde deva olamıyorlar. Bunun en çarpıcı kanıtı da, Türkiye de verilmiş olan 24 parti kapatma kararıdır... Gerçekten de eğer parti kapatma bir çare olsaydı, bunların etkisi olabilirdi. Oysa olmadı. Kapatılanın yerine aynı nitelikte partiler kuruldu; sorun ne ise çözülmedi. Demokrasilerin özüyle çelişmediği AİHM’nin müteaddit kararında belirtilmiş olan parti kapatma pratikte nasıl çare değilse, kapatmama da çare değil. Bu konuda en çarpıcı General sırları 3 yıl gizleyebildi Sahte bir ihbar telefonu ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyALİCAN ULUDAĞ la başlatılan soruşturma kapsamında Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığı’nın kozmik odalarında yapılan arama sonucu 1.5 terabaytlık sabit diske alınan bilgisayar imajı ile diğer belgelerin deşifre olmasında Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin rol oynadığı ortaya çıktı. Takipsizlik kararında savcılık, soruşturmanın başlamasına neden olan sahte telefon ihbarına ilişkin tutanağı hazırladığı gerekçesiyle TEM Şubede görevli komiser Murat Y. hakkında ayrıca soruşturma başlatıldığını belirtti. Harddiskin çözümünü ya Selahattin Demirtaş ‘Görüntülü mesajın büyük katkısı olur’ Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Merkezi’ni ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da görüntülü mesajının yayımlanıp yayımlanmayacağı konusundaki tartışmalara yönelik “Bunun yasalarımıza aykırı tarafı yok. Bırak yasaları, barış konusunda ciddi bir adım atılacaksa görüntülü mesajın büyük katkısı olur” dedi. Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın Nevruz’un çözüm sürecinde kilometre taşı olacağı yönündeki açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, “Önümüzdeki günlerde muhtemelen heyetimiz İmralı’ya gidecek” dedi. l ANKARA Cumhuriyet Kozmik Oda soruşturmasına takipsizlik veren savcı, 1.5 terebaytlık imajın içeriğini “devlet sırrı” olması nedeniyle inceleyemediklerini belirtti pan TÜBİTAK BİLGEM bilirkişisi Burak Akoğuz’un ise Poyrazköy davasının ilk raporunu, Askeri Casusluk ve Danıştay saldırısı soruşturma ve davalarda da raporlar hazırladığı öğrenildi. Ankara Savcısı Tekin Küçük’ün Kozmik Oda soruşturmasına ilişkin verdiği takipsizlik kararında, Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığı’nda yapılan aramada nelerin yaşandığı ve sırlarının nasıl adım adım dışarı çıkarıldığı gözler önüne serildi. Sürece ilişkin ana hatlar şöyle: C örnek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın 14 Mart 2008’de AKP hakkında açtığı kapatma davasıdır. 30 Temmuz 2008’de açıklanan kararda, 11 yargıçtan 6’sı AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle anayasanın 68 ve 69. maddeleri gereğince kapatılması yönünde oy kullanıyor; 5’i de kapatmaya karşı çıkarlarken, kapatma için nitelikli çoğunluk sağlanamayıp parti kapatılmıyor ama devlet yardımı ½ oranında kesiliyordu. HHH Karar büyük gerginlik, hatta çatışmalara yol açmama açısından siyasi bakımdan yararlıydı. Bu bakımdan, siyasi açıdan karşı çıkılamazdı, ama “hukuki açıdan doğru muydu ve anayasal denetimi getiren mantığa uygun muydu?” derseniz orada durum başkaydı. Evet, AKP’ye karşı açılan davada verilecek kapatma kararı sorunu çözmeyecekti, ama verilen kapatmama ve onun yerine Hazine yardımını yarı oranında kesme kararı da konuyu çözmüyor ve ihlal ile yaptırım arasındaki orantısızlıkla komik bir görüntü yaratıyordu. Ve bugün vardığımız noktada 2008’de laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olduğu iddia edilen AKP’nin artık tüm demokrasi karşıtı faaliyetlerin odağı olmasıdır. Burada anayasal denetimin etkinlik sınırları sorunuyla karşılaşıyoruz. Daha doğrusu sorun, demokrasilerde yargı denetiminin yaptırımları sorunudur. Demokrasi bir kez rayından çıktı mı, dengeler bir kez bozulmaya gördü mü, artık getirilen güvencelerin de tümden çöküp anlamsızlaşması kaçınılmazdır. “Yandaş bağımsız!” bir yargı ile hiçbir yargı denetiminin anlamı kalmayacaktır. Kaldı ki iktidar, yargı kararlarını yok saymaya karar verdiği zaman artık yargının bağımsızlığının da bir anlamı kalmayacaktır. Burada mesele olayın çözümü için bakılan yerin yanlış olmasından kaynaklanıyor. 1 25 Aralık’ta arama kararı Karara göre, 19 Ocak 2009’da Arınç’ın evinin bulunduğu Çukurambar’da iki subayın gözaltına alınması sonrası, soruşturma savcısı Mustafa Bilgili, 25 Aralık 2009’da, tüm binaya arama kararı çıkardı. Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda aynı gün 19:30’da Cumhuriyet savcılarının katılımıyla arama başlatıldı. Ancak Seferberlik Tetkik Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, “11 ve 16 numaralı odaların içindeki bilgi, belge ve arşiv kayıtlarının tamamının devlet sırrı olduğunu belirterek, aramanın ancak hâkim tarafından yapılabileceğini bildirdi. Savcılar arama yapamadı. 2 Genelkurmay vize verdi Savcıların arama yapamaması üzerine, devreye giren nöbetçi hâkim Kadir Kayan, 26 Aralık’ta Ankara Seferberlik Başkanlığı hizmet binasına gitti. Tümgeneral Kısacık, bu iki odada “devlet sırrı” niteliğindeki devletin güvenliğini ilgilendiren bilgiler bulunduğunu belirterek, bu konuyu açıklığa kavuşuncaya kadar odanın incelemeye açılamayacağını kaydetti. Arama yapılmadan odalar mühürlenip Kayan tarafından tutanak tutuldu. Genelkurmay’ın vize vermesi üzerine ertesi gün kozmik odaya giden Kayan’ın aramaları 31 Aralık’a kadar sürdü. 3 Hâkimler sırları ifşa etti Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 31 Aralık 2009’da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir dilekçe vererek, devlet sırrı gerekçesiyle arama kararının kaldırılmasını istedi. Genelkurmay da aynı gün benzer itirazda bulundu. Mahkeme, 2 Ocak 2010 tarihinde; aramanın devamına karar verdi. Karar doğrultusunda hakim Kadir Kayan’ın 4 Ocak 2010’da başladığı aramalar, 20 Ocak’ta sona erdi. Kısacık, Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmek istenilen belgelerden fiziki evrak bölümünde 1 ve 6 nolu bendlerdeki doküman çıktılarının teslimine ise izin vermedi. Bahçeli ‘kurban’la aday oldu MHP lideri Devlet Bahçeli, Osmaniye’den milletvekili aday adayı olmak için Genel Merkez’de başvurusunu yaptı. Genel merkezde kurban kesen Bahçeli, parti kapatma tartışmalarını “Varsa partide hata, bizden gelip cezamızı kessinler ama milleti aldatmasınlar” sözleriyle değerlendirdi. Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na yeniden atanması konusundaki görüşünün sorulması üzerine Bahçeli, “Gelgitlerden millet çok usandı. Son örneği de MİT Müsteşarlığı. Aday olmasında ne mahsur gördü Sayın Cumhurbaşkanı onu açıklaması lazım” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet 4 Başvurulacak kaynak Bunun üzerine Hakim Kayan, harddiskleri arama yapılan 16 nolu arşiv odasında bulunan demir kasaya koyarak kasa ve odayı mühürledi. Hıfzı Çubuklu’nun başında bulunduğu Genelkurmay Adli Müşavirliği, el koyma tutanağına karşı 26 Ocak 2010’da itiraz etti. 1.5 terebaytlık imaja savcılığın el koyma kararını kaldıran Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bu imajların “mahkemece kovuşturmanın derinleştirilmesi kapsamında başvurulacak kaynak olduğu iddiasıyla” Adli Müşavirlik’in uygun göreceği bir yerde muhafaza altına alınmasına karar verdi. Müşavir sırları verdi Üç yıl boyunca savcılık, imaja dokunamadı. Ergenekon soruşturmasında dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Çubuklu’nun tutuklanmasıyla yerine Muharrem Köse’nin atanmasıyla ilginç bir gelişme yaşandı. 25 Şubat 2013’te mahkemeden karar aldıran savcı Bilgili, Genelkurmay’a yazı göndererek, Destek Kıtaları Grup Komutanı’nın makam odasındaki harddiskleri istedi. Harddiskler, Hakim Albay Köse’nin arasında bulunduğu 3 subay tarafından savcıya verildi. 13 Haziran’da savcılığa yazı yazan Genelkurmay Adli Müşavirliği, 16 no’lu odadaki belgelerin teslim edilmesini istedi. Mahkemeden karar çıkartan Bilgili, 16 no’lu odadaki dokümanlara el koydu. 5 6 ‘Devlet sırrı, bakamadık’ El konulan 1,5 terebaytlık imajın içeriğini inceleme yetkilerinin de olmadığını vurgulayan Küçük, kararında “devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve verilerin ancak dava açıldığı takdirde mahkemeye sunulmasının, dava açılmadığı takdirde ise ilgili kuruma teslim edilmesinin gerektiği, bu belge ve verilerin soruşturma safhasında Cumhuriyet savcısı ya da Hakim tarafından incelenemeyeceği değerlendirilmiş ve 1,5 terabaytlık sabit diske alınan imaj ve içerikleri devlet sırrı niteliğinde kabul edilerek Cumhuriyet Savcılığımızca incelenmemiştir” ifadelerini kullandı. ‘Hakan Fidan isabetli bir karar verdi’ Hamed Bin El Sani İç güvenlik paketi komisyona çekildi Hükümet, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren iç güvenlik paketinin 67. maddesinin kabul edilmesinin ardından geri kalan maddeleri, TBMM İçişleri Komisyonu’na çekti. Çekme kararının çözüm toplantısı ile Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan görüşmesinin hemen arkasından gelmesi dikkat çekti. AKP yöneticileri, çekilen maddelerin komisyonda paketten çıkarılacağını belirterek, yürütme ve yürürlük maddelerin genel kuruldaki oylamasının ardından paketin yasalaştırılacağını belirtti. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, paketin tümünün komisyona geri çekilmesi gerektiğini belirterek, “Yoksa burada yapılan tiyatrodur” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Körfez Bölgesi’ni kapsayan gezisinin ardından Katar Emiri Şeyh Temin Hamed Bin El Sani, Ankara’ya beklenmedik bir “çalışma ziyareti” gerçekleştirdi. Görüşmede, ekonomi ve enerji konuları gündeme geldi. Öte yandan Erdoğan, Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader’le birlikte düzenlediği basın toplantısında Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na yeniden dönmesi için “Vermiş olduğu karar isabetli bir karar olmuştur. ‘Hukuken boşluk var’ diyenler hukuku bilmiyor” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Hakaret etmek benim için ibadettir’ Arınç, tüm illerden gelen ‘Mehmet Akif’ isimli gençlerle fotoğraf çektirdi. Çözüm sürecinde ortak açıklamanın ardından dün Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP heyetinin TBMM’de yaptığı görüşmede müzakere aşamasının en önemli mekanizması üzerinde uzlaşıya varıldı. Müzakere aşamasında denetleme ve izleme görevi üstlenecek izleme heyetinin üye sayısı ve üyeleri belirlendi. 16 kişilik heyette yer alması beklenen bazı isimler şöyle: Rifat Hisarcıklıoğlu, Can Paker, Tarhan Erdem, Yılmaz Ensaroğlu, Ahmet Taşgetiren, Deniz Ülke Arıboğan, Yusuf Şevki Hakyemez, Ali Bayramoğlu, Mehmet Uçum, Kadir İnanır, Fuat Keyman, Avni Özgürel, Öztürk Türkdoğan, Kezban Hatemi. Akiller izleme heyetinde ‘Yalanlar dünyasında doğru kişiye yapışmalı’ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstiklal Marşı’nın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma günü dolayısıyla İstiklal Marşı’nın yazıldığı mekan olan Taceddin Dergahı’nda düzenlenen programa katıldı. Arınç, “Gençlerimizin Mehmet Akif örneğine çok ihtiyaçları var. Bugün yalanlar dünyasında doğru yolu bulabilmek için doğru şahsiyetlere yapışmamız lazım. Sadece Safahat’indeki belli şiirleri ezberleyerek bugünlere geldik, oysa her şiirinde toplumun güzel bir yanını ortaya koyan ve bize hedef gösteren mükemmel bir insandır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Karagümrük çetesi olarak bilinen suç örgütünün liderlerinden Vedat Ergin’e, Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan ve Fethullah Gülen’e hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası verildi. Erdoğan ile Fidan ve Gülen’in davaya katılma taleplerini kabul eden yargıç, suçun kasten işlendiğini belirtti. Ergin, “Fidan’a, paralel devlete, cezaevi müdürlerinden Adem Tatlısoy’a hakaret ettim. Ben bunlara her zaman hakaret ediyorum. Hücremi takip eden MİT’ten davacıyım. Bunlara hakaret etmek benim için ibadettir. Cezama razıyım” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle