28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 4 Aralık 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN Siyasi hırsın panzehiri hukuk ar d n ü D k Dile yargı arına mensupl TI ÇAĞRI YAP ağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi, tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a Basın Özgürlüğü Ödülü verdi. Dündar adına ödülü alan eşi Dilek Dündar, siyasette hırs ve menfaat zehrinin Türkiye’yi sarmaya başladığını vurgulayarak “Bunun en büyük panzehiri hukuk sistemi. Ödülleri ile cezaları, nefretleri ile sevgileri, biz bu Türkiye’yi çok sevdik. Hayatımız boyunca Türkiye için mücadele ettik. Can da, Erdem de bunun için uğraştılar” dedi. ÇGD Bursa Şubesi, 26’ncı kuruluş yıldönümünde çeşitli alanlarda ödüller verdi. ÇGD Bursa Kültürpark’taki dernek lokalinde önceki akşam düzenlenen ödül törenine CHP milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Orhan Sarıbal, CHP’li Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, CHP Bursa İl Başkanı Zafer Yılmaz, ÇGD Bursa Şube Başkanı Aykut Güngör ile çok sayıda kişi katıldı. Can Dündar’ın ödülünü eşi Dilek Dündar, Ahmet Abakay ve Zafer Yıldız’ın elinden aldı. Dilek Dündar, ödülü Dündar ve Gül için aldığını belirterek “İkisinin de hepinize çok selamı var. Özellikle gelmemi ve almamı istediler” dedi. Her şeye karşın Türkiye’yi çok sevdiklerini vurgulayan Dilek Dündar, şöyle devam etti: “Daha adil bir Türkiye, daha demokrat bir Türkiye, daha çağdaş bir Türkiye için uğraş verdik. Can da Erdem de bunun için uğraştılar. İkisi de gazeteciydi. Sizlerin haber alma hakkını savundular. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu haber yapmak is haber 7 Güçlüler suçlu suçlular güçlü Ç ÇGD Bursa Şubesi’nin Can Dündar’a verdiği Basın Özgürlüğü Ödülü’nü alan Dilek Dündar, ‘Onların ödediği bedel sizlerin kendi haber alma hakkına sahip çıkması ile değer kazanacak’ dedi SİBEL BAHÇETEPE Gecede, Sosyal Belediyecilik Ödülü Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nin Komünist Partili Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’na, Yılmaz Akkılıç Gazetecilik Başarı ödülü Fatih Pınar’a, Alican Tarakçıoğlu ÇGD Genç Kalemler ödülleri Dilek Atlı, Tolga Öztaş, Melisa Sevedioğulları ve Günnur Ekşi Ataokay’a, Çevre Ödülü Bursa Barosu’na, Spor Ödülü Büşra Gör’e, Kent Kültürüne Hizmet Ödülü Bursa Filarmoni Derneği ve Nilüfer Kadın Korosu’na, Hukuk Ödülü Çağdaş Hukukçular Derneği Bursa Şubesine, Barış Ödülü Kemal Varol’a, Sanat Ödülü ise Levent Üzümcü’ye verildi. KARŞIYAKA BEKLİYOR tediler. Bunun için duvarların arkasına alındılar. Onların ödediği bedel sizlerin kendi haber alma hakkına sahip çıkması ile değer kazanacak. Türkiye hukuk sistemine bir iki laf etmek istiyorum. Siyasette hırs ve menfaat çok güçlü bir zehir. Bu zehir, zehirli bir sarmaşık gibi Türkiye’nin her tarafını sarmaya başladı. Bunun en büyük panzehiri hukuk sistemi. Türk hukuk sisteminin bu zehirden en kısa zamanda kurtulup Türkiye’yi layık olduğu çağdaş standartlara yükselteceğine inanıyorum.” ÇGD Başkanı Ahmet Abakay ise basına ve düşünce özgürlüğüne düşman bir iktidarla karşı karşıya olunduğunu vurgulayarak “Can ve Erdem yargılanmıyor. Onlar, kendisini dava eden Cumhurbaşkanı ve iktidarı yargılıyorlar. Yargılayan Can’dır, Erdem’dir” dedi. CHP’li Kayışoğlu da milletvekilleriyle birlikte bugün Silivri’ye giderek, Dündar ve Gül’ü ziyaret edeceklerini söyledi. l BURSA Akpınar: Can Dündar çıkacak ödülünü alacak Karşıyaka Belediyesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından Basın Özgürlüğü ödülüne değer görülen Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Ankara katliamının ardından törenin ertelenmesi nedeniyle ödülünü alamamıştı. Dündar’ın yaptığı gazeteciliğin ardından tutuklanmasını değerlendiren Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Sevgili Can Dündar’ı en kısa zaman içinde özgür olarak görmek istiyoruz. Töreni yapacağımız gün Ankara’daki korkunç katliam oldu. Ödül törenini iptal etmek zorunda kalAKPINAR dık. Seçim süreci nedeniyle tören yine ertelendi. En uygun tarih olan ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Karşıyakamız’da vermek istiyoruz. Can Dündar’a ödülünü bir şekilde mutlaka vereceğiz” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet Gazetecilerin Silivri Cezaevi önündeki Umut Nöbeti’ni dün Doğan Satmış devraldı Tek delil iki gazete sayfası ALİ AÇAR utuklanan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla önceki gün başlatılan “umut nöbetini” Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi ve gazetemiz Yayın Danışmanı Doğan Satmış devraldı. Satmış, yaptığı açıklamada “Sadece gazetecilik yaptıkları için içeride bulunan gazeteci arkadaşlarım Can Dündar ve Erdem Gül’ün uğradıkları bu haksızlığı duyurmak için bu nöbeti başlattık. 30’a yakın gazeteci halen tutuklu. Bu arkadaşlarımızın bir an önce çıkmasını bekliyoruz. Bir ülkede yöneticiler gazetecilerden korkarsa o ülkede saklanmak istenen bazı şeyler vardır. Dünyanın gelişmiş şeffaf ülkelerinde basın istediği gibi hareket eder, dünyanın gelişmemiş ve şeffaf olmayan ülkelerinde ise basın baskı altındadır” dedi. Satmış şunları söyledi: “Dündar, Gül ve Mehmet Baransu’nun yazdıklarının ötesinde delil gösterilmiyor. Buraya Nedim Şener’i ziyarete gelmiştim ve bir daha gelmem sanıyordum. Bu durum bundan sonra buraya daha sık geleceğimizi gösteriyor. Tutuklanmaya delil diye sunulan Cumhuriyet’in iki sayfası. Gelirken babası eski gazeteci olanların çocukları aradı. ‘Babamız sağ olsaydı onlar da nöbette olurdu. Onların yerine biz nöbet tutmak istiyoruz’ diyorlar. Dündar kaçmak isteseydi soruşturma açıldıktan sonra 45 defa yurtdışına çıktı. Erdem Gül de aynı şekilde öyle. O zaman kaçarlardı.” T Silivri’de değişen bir şey yok C Silivri’ye gelen CHP’li Mahmut Tanal ve Tuncay Özkan, Umut Nöbeti için Silivri’de bulunan Doğan Satmış’la bir araya geldi. Dündar ve Gül’ü Dursun Çiçek de ziyaret etti. İkinci karda kartopu oynayacağız oğan Satmış dışarıda Erdem Gül, çotutulan nöbete ilişkin cukları Sarp GüCHP’li Mahmut Tanal aracı ney ve Deniz’le. lığıyla Dündar ve Gül’e not yazdı. Dündar ve Gül de yine milletvekilleri aracılığıyla yanıt gönderdi. Dündar ve Gül’ün yanıtlarını da milletvekilleri getirdi. Gül mektubunda “Bu bir haftalık süreçte adaleti bekgürleşsin” dedi. liyorum. Beklediğimiz haberin Gül’ün çocuklarına yazdığı adaletidir. Habere hürriyet, ha mektubu ise Silivri Cezaevi’nde bere adalet. Yaşadıklarımın in bulunduğu 6 yıl boyunca kısanlık ve Türkiye açısından bir zı Nazlıcan’dan ayrı kalan Tunilk değil. Ama artık son olması cay Özkan gözyaşlarına güçlükgerekir. Bizden sonra bir daha le hâkim olarak okudu. Gül ço‘Ne ilk ne de son değil’ cümlecuklarına şöyle seslendi: “Bilsi kurulmasın. Artık son olsun. mezsiniz, zor zamanlardan geHaber özgürleşsin. İfade özgür çiyorum. Bilmemesi gereken leşsin. Yazı söz, düşünce özyaştasınız. Ama sizin bu hak D kınız size tanınmıyor. Öyle bir zor zaman ki, illa size bunu bildirecek ve yaşatacaklar. Neyse, dün Ankara’ya ilk kar yağmış. İkinci karda kartopu oynamak üzere kucaklıyorum ikinizi de.” Can Dündar ise milletvekilleri aracılığıyla gönderdiği mektupta, “Sevgili dostlar. Bugün 1 haftamız doldu. Arayanımız, soranımız, gelenimiz çok. Yalnız olmadığımızı gördük. Kalabalığız. Haklıyız. Moralliyiz. Bu destek, bu moral, bu dayanışma bitirecek bu hukuksuzluğu. Hep birlikte düze çıkacağız. Herkese dostça en içten selam ve sevgiler” diye yazdı. Kalabalığız, haklıyız HP milletvekilleri Mahmut Tanal, Tuncay Özkan ve Dursun Çiçek, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret etti. Tuncay Özkan, Silivri duvarlarının soğuğunun insanın kemiklerine işlediğini belirterek “Burası esaret yeridir. Daha önce Silivri toplama kampıydı ama değişen birşey yok. Buraları yok etmek gerekir” dedi. Türkiye’de adalete, özgürlüklere ve barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu kaydeden Özkan, “Ben burada 6 yıl kaldım. B.k içinde yaşadım. Masumlar cezaevinde kalır, ezilirse bu Türkiye’nin felaketi olur. O zaman hep birlikte onlara değil kendimize ağlarız” dedi. Mahmut Tanal ise gazetecilerin tutuklanmasının tamamen siyasi olduğunu belirterek “Tutuklama kararını veren yargıç geçmişte ceza tecrübesi olmayan, asliye ticaret mahkemesinden sulh cezaya tayin edilen bir yargıç” dedi. 17 ay sonra Silivri Cezaevi’ne geldiğini ve karmaşık duygular yaşadığını belirten Dursun Çiçek ise “Biz onların sesi olmak için burdayız. Yargılama ve hukuk herkes için geçerli. Bu kara sayfa Türkiye’ye yakışmıyor” dedi. ugün 4 Aralık... Tan Matbaası’nın basılışının üzerinden tam 70 yıl geçti. 70 yıl önce bugün dönemin tetikçi kalemleri “Kalkın ey ehli vatan” manşetiyle çıkardılar gazetelerini... 1945 sonuydu. Savaş bitmişti. Demokrasiye geçilecekti. Ama “Komünistler”, fırsattan istifade gazete çıkarıyor, muhalefet ediyor, yazıp çiziyordu. Üstelik CHP’den kopan bazı “DP’li hainler” de onlara destek veriyordu. Hepsine iyi bir ders vermek, iktidarın gücünü göstermek gerekiyordu. Teknik Üniversite’de sınıflar basıldı. Öğrenciler kışkırtıldı. Polis yolları açtı. “Türkiye komünist olmayacak” sloganlarıyla öfkeli gençler Tan’a yönlendirildi. Baskının detaylarını o anda Tan binasında olan Nail Çakırhan’dan ve bazı baskıncılardan dinlemiştim. Önce binayı kuşatmışlar, sonra da basıp ne var ne yoksa kırıp dökmüşlerdi. Daktilolar pencerelerden atılmış, kurşun harfler yerlere saçılmış, matbaa gençlerin arasına karışan sivil görevliler yardımıylaparçalanıp kullanılamaz hale sokulmuştu. Niyetleri, gazeteyi çıkaran Sertel’leri yakalayıp yanlarında getirdikleri kırmızı boyalarla boyadıktan sonra yollarda gezdirmekti. Neyse ki Sertel’ler baskını önceden haber alıp kaçmıştı. Türk demokrasisinin açılış sahnesiydi bu... Türk sağının doğum yeri... Türk basınının boğazındaki ilk düğüm... HHH Bilin bakalım o baskından sonra kimler gözaltına alındı. Doğru bildiniz: Sertel’ler... Gazeteleri basılan Zekeriya Sertel ve eşi Sabiha Sertel, yazdıkları eski yazılardan suçlanıp tutuklandı. Aylarca hapis yattıktan sonra ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar. Türkiye, şaibeli bir seçimle, sol kolu sakatlanmış halde demokrasiyi karşılarken Sabiha Sertel sürgünde öldü. Zekiye Sertel, ancak 30 yıl sonra dönebildi ülkesine... Ya saldırganlar? Bir yağmacı ordusu gibi gazeteyi basıp tahrip edenler? Yıllar önce yaptığım “O Gün” belgeselinde, o dönem Teknik Üniversite öğrencisi olan Süleyman Demirel’in de baskıncılar arasında olduğunu öğrenmiştim. Kendisi de yalanlamamış, “Ama ben yürüşe katıldım, baskına katılmadım” demişti. Ya Turgut ve Korkut Özal? Ya Necmettin Erbakan? Sadece izlemişler miydi? Katılmışlar mıydı? Acı gerçek şu: Tan baskınından 2 cumhurbaşkanı, 1 başbakan çıktı. HHH Ağır suçluları tedaviye aldıklarında “Bize çocukluğunu anlat” diyorlar ya, 70 yaşındaki sicili kabarık demokrasimize çocukluğunu anlattırsak lafa ilk vukuatı Tan baskını ile başlayacaktır. O gelenek bugün Hürriyet’i basarak kendine Davutoğlu’nun sağ koltuğunda yer açan Boynukalın’ları doğurdu... İktidara giden yolun, muhalif gazete kapılarında bozgunculuktan geçtiği, 70 yıllık bir imha geleneği yarattı. Demokrasiyi beşikte sakatladı. Gazeteler kâh vandallarla, kâh vergi memurlarıyla, kâh yargı mensuplarıyla kuşatıldı, esir alındı. O günden beri suçlular güçlü, güçlüler suçlu... B Daha güçlü çıkacaklar CHP Milletvekili Mustafa Balbay, tutuklanan Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün ailesini ziyaret etti. Erdem Gül’ün Balgat’taki evinde Gül’ün babası Ziya Gül, kayınpederi Hüseyin Işık, annesi Fatma Gül ve eşi Aslı Gül ile bir araya gelen Balbay, “Adımın Mustafa Balbay olduğu kadar eminim, Can Dündar, Erdem Gül oradan çok daha güçlenerek çıkacak. CHP bu gidişi durdurmak için her şeyi yapacak. Unutturmayacağız, alışmayacağız. Bize yenildiniz, teslim olun demek istiyorlar. Başaramayacaklar. Bizi hapse atabilirler ama, yenemezler” diye konuştu. Gül’ün annesi Fatma Gül yaşananlara yönelik “Böyle hukuksuzluk olmaz” yorumunu yaparken Ziya Gül ise “Bugün herkesin gözü CHP’de. Biliyoruz elinden geleni yapıyor ama, genel beklenti iyi bir strateji ile bu karanlık gidişi durduracak güçlü bir mücadele başlatılması. Bunda da motor güç CHP olur” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle