28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 28 Aralık 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ırnak’ın Cizre ilçesi Nur Mahallesi’nde PKK’lilerin yerleştirdiği el yapımı patlayıcının, kobra aracının geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu 3 uzman çavuş şehit oldu, 1 polis ve 1 asker yaralandı. Şehit Kadir Kayveni’nin (26) Erzurum’un Aşkale ilçesine bağlı Çayköy’de yaşayan ailesi acı haberle yıkıldı. Kayveni’nin fenalık geçiren kardeşi Merve hastaneye kaldırıldı. Şehit Faruk Gezen’in Balıkesir’in Dursunbey İlçesi’ndeki baba ocağına acı haber ulaştı. Şehidin yeni nişanlandığı öğrenildi. Diğer şehidin İzmirli Necati Yenikapı olduğu belirtildi. Öte yandan Şırnak’ta 21 ay önce nöbet sırasında arkadaşı tarafından kazayla vurulan İsa Karakaş (23) tedavi gördüğü GATA’da şehit oldu. HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Ali Tetik ve Asime Balcan’ın yaralandığını belirterek, “Cizre’nin birçok yerine, obüs topları atılıyor” dedi. Yurttaşlar be Cizre’de saldırı: 3 şehit Ş yaz bayraklar açarak akrabalarının evine gitti. HDP’li Ferhat Encü, yasak nedeniyle hastaneye kaldırılamayan Dengbej Salih Şirnek’in yaşamını yitirdiğini, Silopi’de ölümlerin 13’e yükseldiğini söyledi. Dargeçit’te 11 Aralık’tan bu yana sokağa çıkma yasağı sürüyor. YDGH ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar Safa Mahallesi’nde yoğunlaştı. Mahallede şiddetli bir patlama meydana geldi. haber 7 Silopi’de 13. ölüm AA Roket hastaneye isabet etti Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı, hendek ve barikatların kapatılması için başlatılan operasyonlar sürerken, ilçeden silah ve patlama sesleri du Dargeçit’te patlama yuluyor. Dün Sur’dan atılan bir roket ilçenin yakınlarındaki Yenişehir İlçesi sınırları içindeki özel bir hastanenin çatısına isabet etti. Büyük gürültüyle patlayan roket mermisi hastane binasında hasara neden olurken, can kaybı ve yaralanan olmadı. Şırnak’ta HDP’li Osman Baydemir, Alican Ünlü ve Leyla Birlik’in de bulunduğu grup yasakları protesto etmek için yürümek istedi. Polisin müdahalesinde Leyla Batıbey (23) ve Leyla Bilgili (85) yaralandı. Yüzleri kapalı bir grup ise polise taş attı. Şırnak’ta engel Kadir Kayveni Faruk Gezen Morgda yer yok diye soğutucu dolaba kaldırıldı SELİN GÖRGÜNER rülen ü d l Ö ünlük 89 g ray Mi k bebe TİHV: 124 sivil öldürüldü ürkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), sokağa çıkma yasakları boyunca 16 Ağustos – 25 Aralık tarihleri arasında en az 124 sivilin hayatını kaybettiğini belirtti. TİHV açıklamasında, “Son 2 hafta içinde 7’si çocuk, biri ateşli silahla vurulma sonucu anne karnında ve 8’i kadın olmak üzere 41 sivil öldürüldü. En az 41 sivil yaralandı. Sadece Cizre ve Silopi’de en az 30 sivil hayatını kaybetti. Tanıklarca beyan edilen ölüm biçimlerine göre ise en az 15 kişi kendi evlerinin sınırları içerisindeyken, açılan ateş veya tanklardan atılan top mermilerinin isabet etmesi sonucu yaşamlarını yitirdi” denildi. lYurt Haberleri kuşkusuz en iyi siz bilirsiniz. şancılar tarafından öldürülen 89 günlük Miray bebeğin hikâyesi yürekleri burktu. İlçede 3 ay önce ilan edilen sokağa çıkma yasağında doğan bebek, bu yasak sırasında öldürüldü. Evlerinin merdivenlerinde halasının kucağında vurulan bebek, büyük dedesi Ramazan İnce ve babaannesi Rukiye İnce tarafından beyaz bayrakla ambulansa götürüldüğü sırada aile bir kez daha tarandı. Minik bebek olay yerinde ölürken, dede Ramazan İnce kaldırıldığı hastanede can verdi. Babaanne İnce’nin Cizre ilçesinŞırnak’ın de önceki gün keskin ni ise Adana’da tedavisi sürüyor. HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Ramazan İnce’nin cenazesinin İdil Devlet Hastanesi morgunda bekletildiğini, minik Miray’ın cenazesinin ise Şırnak Devlet Hastanesi morgunda yer kalmadığı için hastanede soğutucu bir dolaba konulduğunu söyledi. Bebeğin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü vurgulayan Sarıyıldız, olayın üzerinin örtülmek istendiğini söyledi. Gazetemize konuşan baba Burhan İnce, “Evimizin 2. katından eşim ve kızkardeşim dış merdivenlerden alt kata inerken, evimizin ilerisindeki bir tepeden 23 el ateş açıldı. Kızım yanağından vurul arayarak başsağlığı dilemediğini söyleyen İnce, “Cenazeler nerede bilmiyorum. Yasak yüzünden annemin yanına gidemiyorum. Annemin sırtından çıkan kurşun kimin ateş açtığını ortaya çıkaracak” dedi. T ‘Barış olsun’ Miray İnce du. Polisi aradık, bebeği beyaz bayrakla 300 metre ileriye getirmemizi, ambulansın oraya geleceğini söyledi. Babam bebeği benden aldı. Dedem, babaannem ve babam bebeği ambulansa götürürken tekrar ateş açıldı” dedi. Hiçbir yetkilinin kendisini Bebeğin büyük amcası Abdurrahman İnce ise “Ne söyledimse doğrusunu söyledim. Bizim bebeğimizi keskin nişancılar vurdu. 4 katlı binadan vurdular. Çatışma yoktu, hiçbir şey yoktu. Beni öldürsünler yeter ki barış olsun. Silah sesleri susmuyor. Bebek 3 aylık, babam 80 yaşındaydı. Bu nereye kadar gidecek?” dedi. cak, ağır siyasi, ekonomik kuşatmayı yaracak, sayfa sayısı artmış, yeni eklerle zenginleşmiş bir Cumhuriyet’e doğru ilerleyeceğiz. Eleştiriler, Değinmeler eçen hafta okurlarımızın hep yoğun ilgisinin neredeyse beşe katlandığı bir hafta oldu. Gelen iletilerin büyük çoğunluğu tutuklu arkadaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül’le dayanışmalarını ileten, destek sunan okurlarımızdandı. Arkadaşlarımıza iletilerini nasıl ulaştırabileceklerini soran okurlarımız için Can ve Erdem’in adreslerini bir kere daha yazıyorum: 9. Bölüm A1/ 5 6 Silivri Kubilay yeterince anılmadı mı? G Bilim Teknoloji ekinin kapatılması Bir grup okurumuz Bilim Teknoloji ekimizin kapatılmasından duydukları üzüntüyü di le getirdiler. Kuşkusuz üzücü bir gelişmedir. Yönetimden aldığım bilgiyle yazıyorum; hiçbir gazete eklerini azaltmak istemez. Tam tersine onları daha iyi hale getirmek, mümkünse artırmak ister. Ama ne yazık ki Cumhuriyet artan masraflarını, kâğıt, baskı giderlerini, personel ücretlerini karşılayabilmek için tasarruf etmek durumunda. Aynı zamanda habere daha çok kaynak ayırması da gerekiyor. Kimi okurlarımızın gazetede son dönemdeki değişikliklerle yeni masraf kapıları açıldığı yönündeki izleniminin doğru olmadığını da yönetici arkadaşlar belirtiyorlar. Umuyorum bugünleri atlata Bir grup okurumuz da haklı olarak Kubilay’ın şehit edilmesinin yıldönümünün gerektiği gibi değerlendirilmediği yönündeydi. Özellikle laikliğe yönelik saldırıların arttığı, neredeyse tüm eğitim sisteminin bu ters doğrultuda yeniden biçimlendirildiği koşullarda tarih boyunca sürmüş laikliğe saldırıları anlatmak, genç kuşakları bilgilendirmek yaşamsal önemdedir. Benim kanım, bugünkü koşullarda laiklikle bağlanmayacak hiçbir siyasal konu, gelişme yoktur. Tehlikenin büyüğü ve tüm diğerlerini belirleyeni laikliğe yönelen ağır saldırıdır. Geçen haftanın üzerinde durulması gereken bir diğer olayı da fotoğraf sanatçısı Ara Ara Güler olayı Güler’le ilgili olanıdır. Değerli sanatçı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını çekti. Kimi çevrelerde de eleştiri konusu oldu. Kendisi ilgi odağı bir sanatçıdır; konunun haber olması doğaldı. Ne var ki Cumhuriyet konuyu haberleştirirken, haberin başlığında haksız bir eleştiriye yer verdi. Durumu fark eden arkadaşların uyarısı ile gazete bir özür açıklaması yaptı. Ancak değerli sanatçı Ara Güler Cumhuriyet’in özrü üzerine kendisiyle yapılan bir söyleşide “Kasımpaşalı” bir “değerlendirmeyi!” tercih etti. Fikir değiştirmek gerekmiyor. Haberin başlığı yanlıştı, bugün de öyledir. Ara Güler’in söyleşisindeki “serserilerin fotoğrafını mı çekecektim” sözleri üzerine ise kişisel, yalnızca kişisel bir düşüncemi iletmekten kendimi alamayacağım. Değerli usta, keşke serserilerin, çapulcuların da fotoğrafını çekseydiniz, ki arşivinizde epeyce var o fotoğraflardan. Ama bunu da bir eleştiri ya da serzeniş olarak almayın lütfen; kimi, nasıl, ne zaman fotoğraflayacağınızı Tuhaf bir tekzip Bir diğer konu 26 Aralık tarihli gazetede girişinde Cumhuriyet’in değil Birgün’ün adının yazıldığı bir cevap ve açıklama metninin yer almasıdır. Okurlarımız doğal olarak buna bir anlam veremediler. Bu tuhaf durum ne yazık ki Cumhuriyet’ten değil, düzeltme metnini gönderen mahkemeden kaynaklanıyor. Yasa öyle ki bir cevap ve düzeltme isteği mahkeme kararı haline gelmişse başında, sonunda ne yazarsa yazsın yayımlamak zorundasınız. Yayımlamazsanız bedeli epeyce ağır oluyor. Arkadaşlar da, kararı veren yargıçların başlıkla, içerikle ilgilenmediğini gösteren bu açıklamayı zorunlu olarak yayımladılar. Bir “küçük” eleştiriyi hak ediyorlar yine de. Bu metni yayımlarken durumu anlatan küçük bir not, hem düzeltme ve cevap hakkının ne hale getirildiğini gösterirdi, hem de okurlarımızın şaşkınlıklarını gidermiş olurdu. Konuya dikkat çeken okurlarımıza teşekkür ediyorum. Haftaya buluşmak üzere... rich Maria Remarque’ın ünlü yapıtıdır: Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Savaşın sonu gelmiştir. Cepheler durgundur. Er (adı önemli değildir, Hans olabilir, John olabilir, Hasan olabilir, David olabilir, genç erkeklerdir) bir kurşunla vurulmuş, ölmektedir. Bütün savaş yılları geride kalmıştır. Çarpışmalar, siperler, korkular, hücumlar, silahlar, süngüler, her şey, her şey geride kalmıştır. Er (adı önemli değildir, ne milletten olduğu da önemli değildir, insandır) ölür. O gün yayımlanan cephe bültenine göre “Garp cephesinde yeni bir şey yok”tur. Savaş bitmiştir. Ölen ölmüştür, kalan kalmıştır. Bu kitabı yeniden okuyor gibiyim. Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. İnsanlar yılbaşı armağanları almak için hediyelik eşya dükkânlarını geziyor. Çocuklar yeni yıla sevinçli girmek için isteklerini söylüyorlar. Yeni bir kaban alınıyor. İnsanlar birbirine hediyeler almak için vitrinlere bakıyorlar. Yollar gene kalabalık. Arabalar yollarda gidip geliyor, otobüsler insanları bir yerden bir yere götürüyor. Genç bir adam sevgilisini düşünüyor. Çiçekçiler yeni yıla hazırlanıyor. Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Cumhurbaşkanı muhtarlarla toplanıyor. Başkanlık sistemini halka açıklama görevini veriyor. Ülkenin durumu sıkışık. Çevresini ateş sarmış. Ekonomi topallıyor. Ama olsun, her derdin devası başkanlık. Saray Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Ana muhalefet “ama canım, böyle olmaz, bu doğru değil” tonunda pelte kıvamında kendince sert muhalefetini yapıyor. Kurultay derdi önemli. Delegeler belirleniyor. İl başkanlıkları konusu var. HHH Kubilay Olayı’nı yeniden yaşıyoruz. 23 Aralık 1930’da Menemen’de bir irtica hareketine müdahale ettiği için öldürülerek başı kesiliyor ve kasaba içinde kesik başı dolaştırılıyor. Tarikatçıların bu barbarlığı Atatürk’ün sert müdahalesiyle cezalandırılıyor. Bugünün de IŞİD’cileri baş keserek barbarlıklarını gösteriyorlar. Barbarlarla uygarların savaşını yeniden izliyoruz. Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Ama Şark Cephesinde Yeni Bir Şey Var. Güneydoğu bölgesinde iç savaş yaşanıyor. AKP iktidarının oy alma uğruna köpürttüğü “özerlik”, “özyönetim”, “ayrı yönetim” istekleri artık silahlı iç savaşa dönmüş durumda. “Çözüm” diye, “açılım” diye yürütülen gizli pazarlıklar artık kanlı bedellere dönüşmüş durumda. Ülkenin elbette demokratik çözümler bulacağı sorunlar, gizli kapaklı entrikalar nedeniyle buraya varmış durumda. Çözüm elbette açıklık. Elbette samimiyet. Elbette demokrasi. Kalıcı çözümler güçlü iradelerle gerçekleşebilir. Bu irade toplumun aydınlık güçlerinin iradesi olacaktır. Can Dündar ve Erdem Gül orada, bu iradenin temsilcileri olarak duruyorlar. Sözcükler onlara aydınlık günlerimizin selamı olsun… Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok… E Bayık: Türkiye’deki iç savaş ağırlaşacak CK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Mevcut durumda silahlı mücadeleye son vermek için hiçbir neden yok. Aksine gelecek aylarda iç savaş Türkiye’de ağırlaşacak. Türkiye’deki Kürt kentlerine ek savaşçılar gönderme hakkını saklı tutuyoruz, zira bizim görevimiz halkımızı korumaktır” dedi. Fransız Le Monde gazetesine bir röportaj veren Bayık, Öcalan’ın silahsızlanma çağrısında bulunmayacağını belirterek, “Türk devletiyle tüm iletişim kanalları kapalı. Hiçbir temasımız yok” dedi. Bayık, “Yakında Türkiye’nin içinden ve dışından başka örgütlerle birlikte bir devrimci direniş cephesinin kuruluşunu ilan etmeyi öngörüyoruz. Adını veremeyeceğim bu örgütler, Erdoğan rejimine karşı bizimle aynı mücadeleyi paylaşıyorlar ve bizimle birlikte mücadele edecekler” dedi. l Haber Merkezi K Fotoğraf altını anlayabildiniz mi? LAYLAR VE GÖRÜŞLER sayfasında 23.12.2015 Çarşamba günü yayımlanan “Sınıfsal bölünme ve CHP” başlıklı Doç. Dr. Yunus EMRE yazısını beğenerek okudum. Bu sayfaya daha önce ben de bir makale gönderdiğimden biliyorum, yazıları kısaltmak gerekiyor. Sanırım bu yazıda da o nedenle gözden kaçmış anlam bütünlüğünü bozan bir hata var. Fotoğraf altına da aynı hatalı bölümün konulmuş olduğunu görünce yazma gereği duydum. Yazının “Peki, çözüm?” başlıklı bölümünde ve fotoğraf altında “CHP için yapılması gereken sını O fın nasıl anlamlı bir politik ayrım hattı gelebileceği üzerine düşünmekten ibaret” yazılı ve bu haliyle bu anlamsız bir cümle olmuş. Oysa “CHP için yapılması gereken, sınıfın nasıl anlamlı bir politik ayrım hattı haline gelebileceği üzerine düşünmekten ibaret” olsa yazının en önemli cümlesi haline gelecek. Zaten bu önemi nedeniyle fotoğraf altına da yazılmış. Bu gazeteyi satır satır okuyup değerlendiren, tartışan, paylaşan bir okuyucu grubunuz var. Ne olur biraz daha özen gösteriniz... Hakan Çubukçu Ne sporu yapıyordu? 6 Aralık 2015 tarih2 li gazetemizin birinci sayfasında Aysu Pa KISA... KISA umhuriyet gazetesini düC zenli takip etmeye çalışıyorum elimden geldikçe. Barıştan yana gusunun büyümemesi için daha duyarlı davranmanız gerektiğini düşünüyorum. Bir tarafın servis ettiği haberleri aynen ve sorgulamadan yayınlamanız, yandaş basınla aynı tarafta durmanız beni üzüyor. Devrim Göl ralı isimli sporcumuzla ilgili bir haber var. Gereğinden fazla haberi ilk sayfadan duyurmak gibi bence göze hiç hoş gelmeyen bir politikanın doğal sonucu olarak bazı haberler anlaşılmaz oluyor. Bu haberde de bu sporcumuzun hangi sporu yaptığını anlayamıyoruz. Spor sayfasına gidip haberin detayını okuduğumuzda da ancak ikinci paragrafta bu başarılı sporcunun güreşçi olduğunu öğreniyoruz. Sevgiler, saygılar... Serdar Güray Ülkenin içinde bulunduğu savaş haline karşı daha barışçıl haberler yapmasını, toplumda karşı tarafların birbirine karşı duyduğu kin ve nefret duy Niğde’de Roboski anmasına taşlı saldırı ludere’yee bağlı Roboski bölgesinde 28 Aralık 2011’de kaçaktan dönen 19’u çocuk 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü katliamın üzerinden 4 yıl geçti. Niğde’de HDP’nin düzenlediği protesto yürüyüşünde 50 kişi, basın açıklaması yapmak istedi. HDP İl Başkanı Göksel Rıza Özkan’ın açıklama yaptığı sırada çevrede toplananlar ‘Burası Osmanlı toprağı. Niğde’yi kirletemezsiniz’ diyerek tepki gösterdi. Kalabalık HDP’lileri taş yağmuruna tuttu. Çanakkale’de toplanan eylemciler ise AKP İl Başkanlığı’na yürümek istedi. Polisle grup arasındaki gerginlikte 20 kişi gözaltına alındı. lYurt Haberleri aydi Cumhuriyet okuru, H nöbet sırası bizlerde. Yeni yılın ilk ziyareti bizden olsun. Haydi Silivri’ye Silivri yolları bizlerin bilmediği yollar değil. GülCangiller bizi bekliyor... Özdemir Özkan U lmayan bir milletin 3 dil karışımı dilini çeşitli gerekçelerle topluma yeniden dayatmaya çalışmak yalnız gerici yandaş medyanın değil ilerici olduğunu söylediğimiz Cumhuriyet’in de ödevi gali O Türkçeye özen gerek ba. Genç bir yazarınızın “gerçekler özgür” yerine “hakikatler serbest” başlığını seçmesi, TOMA’ların hep “basınçlı su” yerine “tazyikli su sıkmalarını” nasıl açıklayabiliriz. Coşkun Erel C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle