28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 26 Aralık 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ECE KURTULUŞ 4 Saray mı engelliyor? Başkanlık değil, sizsiniz Sultanım! ekre (nüktedan, şakacı, hoşsohbet) dostum, görkemli saraydaki muhtarlar toplantısını görünce, kahkahayı patlatıp şunları söyledi: Davacının şaşkını derdini mübaşire anlatırmış misali bizimki de başkanlık sisteminin erdemini muhtarlara anlatıyor. Öyle deme! dedim, Tayyip Bey sistemin aktarma kayışlarından olan muhtarları halk olarak kabul ediyor. Derdini muhtara anlatma yöntemi tartışma götürse de yabana atılamaz. Ama yöntemin yanı sıra içerik var ki, onun tutarsızlığı tartışma götürmez. Örneğin, konuşmasının bir yerinde, Tayyip Bey muhaliflerin başkanlık sisteminden neden korktuklarını anlamadığını söylüyor. Gerçekten de anlamadığı bir şey var. Bari onu da şöyle açıklayalım: Korktuğumuz başkanlık sistemi değil, sizsiniz Sultanım! Gerçekten de itiraz başkanlık sistemine değil, Tayyip Bey’in kendisinedir. Çünkü Tayyip Bey’in egemeni olduğu düzen, tıpkı bugünkü gibi, etiketi parlamenter olduğu zaman da demokratik değildir. Nitekim bugün Türkiye’de devletin bütün erkleri Tayyip Bey’in denetimindedir ve güçler ayrılığı ilkesi işlemediğinden, ne yasamanın ne de yargının bağımsızlığından söz etmek mümkündür. Tayyip Bey’in doğrudan denetimine girmiş olan yargının, dolayısıyla demokrasimizin, dolayısıyla vatandaşın halipürmelali ortada. HHH Şu anda dünyada uygulanan başkanlık rejimlerinin devlet başkanına tanıdığı yetkiler ile Tayyip Bey’in talep ettikleri aynı şeyler değil. Nitekim Prof. Burhan Kuzu da, Obama’nın, tâbi olduğu sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesi yüzünden, karşı karşıya bulunduğu sınırlamalar dolayısıyla “zavallı Obama” diyerek duyduğu acımayı dile getiriyordu. Evet istenenin başkanlık ya da başkancı sistemin ötesin Öcalan’ın devreye gireceği söylemi sürece geri dönülme sinyali olarak algılanırken hükümet ile Saray arasında fikir ayrılıkları yaşandığı konuşuluyor özüm süreciyle ilgili başkent kulislerinde; hükümetin bölgede aylardır yaşanan çatışma ortamından rahatsız olduğu ve sürece dönüş konusunda formül aradığı konuşulurken Saray’ın olumsuz tavrı nedeniyle adım atılamadığına dikkat çeki MAHMUT liyor. Kulislerde, LICALI devletin tepesinde bir tavır değişikliği olmadıkça, operasyonların durmayacağı ifade ediliyor. Çözüm sürecine geri dönüş konusunda farklı senaryolar dile getirilirken, “Öcalan’ın devreye gireceği” ya da “Öcalan ile devlet heyetinin görüştüğü” yönündeki açıklama ve haberlerin “çözüm beklentisini artırmak amacıyla” yapıldığına işaret ediliyor. Cumhurbaşkanı ve onunla bağlantılı güvenlik güçlerinin operasyonların sürmesinden yana olduğu, çatışmaların Türkiye’nin farklı bölgelerine yayılma riskine karşı da olası bir anayasa değişikliğinde referandum süreciyle birlikte bu çatışmaların duracağı ifade ediliyor. Hükümet kanadında ise bir yandan operasyonlar sürerken, diğer yandan da anayasa görüşmeleriyle çatışmaların durdurulmasına yönelik görüşmelerin yapılabileceği dile getiriliyor. Bu aşamada hükümet ile Saray’ın farklı stratejileri savunduğu ifade ediliyor. HDP kaynakları; bugün başlayacak DTK kongresinin ise önemli olduğuna dikkat çekiyor. Kaynaklar, DTK kongresinin belki de siyaset zemininde yapılacak son irade beyanı olacağına da dikkat çekiyor. DTK kongresinin sonunda yalnızca bir deklarasyon yayınlanmayacağı, özyönetim konusunda etkinlikler ve kampanyalara yönelik bir çalışma takviminin de belirleneceği dile getiriliyor. lANKARA N Ç de mutlak diktanın meşrulaştırılması olduğu ağızdan kaçan şu sözlerle de belli oluyor: Türk tipi başkanlık sistemi. Kolayca anlayacağınız üzere “Türk tipi”nden kasıt, “Tayyip tipi”dir. Tayyip tipinden kasıt da her türlü denge ve denetimden azadeliktir. Bu kafadaki Tayyip Bey’in eline hangi başkanlık sistemini verirseniz verin, olacak olan diktadır. Unutmayalım, sistemler onu uygulayan kişiler ve toplumlara göre biçimlenirler. Burada belirleyici öğe demokrasi kültürü ve deneyimidir. HHH Maurice Duverger 4 Ekim 1958 Anayasası ile getirilen 5. Cumhuriyet’in başkanlık, daha doğrusu başkancı sistemini, “De Gaulle’ün üstüne tıpatıp oturan ısmarlama elbise”ye benzetir. Gerçekten de öyledir ve hele Cumhurbaşkanına “Cumhuriyetin kurumları, ulusun bağımsızlığı, toprak bütünlüğü veya uluslararası yükümlülükleri, ani ve ciddi tehdit altına girince, gerekli gördüğü bütün önlemleri alma” olanağını veren 16. madde var ki, Duverger bunu “çağdaş bir diktatörün isteyebileceği tüm yetkiler olarak” tanımlıyor. Bir kez 1961 generaller darbesi girişiminde uygulanmış, 2008 yılında tadil edilmiş, 16 maddenin tanıdığı yetkilere rağmen, ellinci yılını çoktan geride bırakmış olan, 5. Cumhuriyet, demokrasinin sınırları içinde kaldı, rejim tüm eleştirilen yanlarına karşın dikta olmadı. Bir Fransa’daki 5. Cumhuriyet’e bir de bizim parlamenter rejimimize bakın! Aradaki fark iki toplumun demokrasi kültürleri arasındaki fark kadar büyüktür. Evet korkumuz başkanlık sisteminden değil, Tayyip Bey’in demokrasi anlayışından. Fransız 5. Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı’na aykırı gelen meclis çoğunluğu halinde ne olduğunu da yarın ele alacağım. ERDOĞAN İNTİHARDAN VAZGEÇİRDİ Hiç kimsenin C önünde el pençe durmadım umhurbaşkanı Erdoğan, dün cuma namazını Üsküdar’daki Hazreti Ali Camii’nde kıldı. Erdoğan, Yıldız Sarayı içindeki Mabeyn Köşkü’ne geçmek üzere yola çıktı. Erdoğan’ın konvoyu Boğaziçi Köprüsü’nden geçişi sırasında karşı yönde intihar girişiminde bulunan Vezir Ç.’yi görünce konvoyunu durdurdu. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanı Muhsin Köse ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Varank’ın da aralarında bulunduğu görevliler, korkuluklardan aşağı sarkan Vezir Ç’yi ikna etmek üzere yanına gitti. İkna edilyen Vezir Ç., Erdoğan’ın yanına götürdü. Erdoğan, elini öpen kişiyle bir süre konuştu. Bunalıma girdiğini belirten kişi Erdoğan’a teşekkür etti. Vezir Ç.’nin sosyal medya hesaplarındaki Erdoğan ve AKP paylaşımları dikkat çekti. lİSTANBUL/Cumhuriyet Başbakan Davutoğlu: Erdoğan: Bizim farkımız işgal değil ihya, yağma değil fetih umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Bizim farkımız işgal değil ihya, yağma değil fetihtir. Farkımız budur. Bizim farkımız, göçmen kuşlara dahi sığınacak bir yuva kuran inceliktir” dedi. Erdoğan, bu yıl 2’ncisi düzenlenen Necip Fazıl Kısakürek ödüllerinde C açıklamalarda bulundu. Erdoğan yaptığı açıklamada, “Tarih, belli bir dönem zulümle, kanla, savaşla, geniş topraklar işgal etmiş ancak, kısa zaman sonra saman alevi gibi sönmüş bir devletler kabristanıdır. Çünkü zulüm payidar olmaz. Bizi tarihteki diğer devletler den, diğer medeniyetlerden ayıran asıl fark işte budur. Bizim farkımız işgal değil ihya, yağma değil fetihtir. Farkımız budur. Bizim farkımız, göçmen kuşlara dahi sığınacak bir yuva kuran inceliktir” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Yasaklarda 84 sivil öldü Hukuk örgütleri Cizre’deki yasağın kaldırılması için AYM’ye başvurdu Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) arasında bulunduğu 10 hukuk örgütü, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık’tan bu yana uygulanan sokağa çıkma yasağının tedbiren kaldırılması amacıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Anayasa Mahkemesi önünde yapılan Açıklamaya CHP milletvekilleri Ali Haydar Hakverdi ve Murat Eymir Hukukçular Çağdaş Derneği (ÇHD) ve de destek verdi. Bireysel başvuru dosyasını veren Avukat Özgür Erol, Cizre’de belediye işçisi İrfan Uysal’ın yaralanması olayı ile ilgili bireysel başvuruda bulunduklarını belirtti. Erol, “Uysal, 5 gün önce Alo 155 üzerinden kolluk güçleriyle bütün temaslarda bulunarak gideceği yol güzergahları yerini bildirerek, belediyenin görevlendirmesiyle şehrin su vanalarını açmaya gitti. Su vanalarını açtığı esnada zırhlı bir araçtan açılan ateş sonucunda yaralandı. Bir kolunu kaybetti. Artık, hak ihlalleri ihlal olmaktan çıkıp giderek insanlığa karşı suç pozisyonuna gelmektedir. Anayasa Mahkemesi’nden karar çıkmazsa ilk mesai gününde aynı tedbir talebini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sunmak durumunda kalacağız” dedi. “Devlet vatandaşı ile adı konulmamış bir savaş yürütüyor” diyen ÖHD Eşgenel Başkanı Atiye Arıkan ise 16 Ağustos’tan 21 Aralık tarihen kadar 7 ilde, 1 milyon 299 bin kişinin yaşadığı 17 ilçede, toplam 60 kez süresiz sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini belirtti. Arıkan, “Sokağa çıkma yasağı nedeniyle biri anne karnında bebek olmak üzere 84 kişi güvenlik güçlerince katledilmiştir” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet aşbakan Ahmet Davutoğlu, “Demokrasi tarihimizin en yüksek oyunu almış bir seçimden çıkan başbakan olarak söylüyorum. Bizim huzurumuzda el pençe duracak bir bilim adamı istemiyoruz. Ne şart olursa olsun ben hiç kimsenin önünde el pençe durmadım, sizlerin de teslim etmesini beklemeyiz” dedi. Davutoğlu, Türk bilim insanlarıyla Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi’nde yemekte bir araya geldi. 28 Şubat’ta ne kadar çok bilim adamının, ne kadar çok öğrencinin Türkiye’yi terk ettiğinin bilindiğini kaydeden Davutoğlu, “2002’den itibaren gerçekleştirmek istediğimiz en önemli hedef, Türkiye’yi, demokrasi ile bilimsel gelişmenin bir arada gerçekleştiği bir siyasal hukuki ortama kavuşturmak. Bugün de büyük bir gayret içinde bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz” dedi. B Son irade beyanı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle