28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 19 Aralık 2015 haber EDİTÖR: elif tokbay TASARIM: müge kaygusuz 6 Erdoğan’a İsrail bayrağı ile soru soran Türk gazeteci oskova’da Rus ve Türk işçiler baskıM lideri Putin baya maruz kaldıklarını sın toplantısı yaptı söylüyorlar. Siz ne di ‘Türköne’ usulü Silivri nöbeti ve meslektaşlara saygı şartı yazmış. Yok efendim memlekean Dündar’la Erdem Gül timizin sol entelijansiyası çok siC için Silivri önünde nöbet nik ve ezik tepkiler sergilemiş. tutmayı gazeteci Mete Akyol başlattı, Basın Konseyi de sürdürüyor. Ancak isteyen her gazetecinin gidip “nöbet tutmasının” önünde engel yok. Sonuçta bu bir gönül işi. Nöbet tutanlardan biri de Zaman gazetesinden Mümtaz’er Türköne oldu ve izlenimlerini önceki gün köşesine taşıdı. Taşıdı ama işe “solu” karıştırıp, “çaresizlik” ekledi ve “sünepelik”le bitirdi. Yok efendim, Cumhuriyet’in reklam müdürü üşümüş, yok efendim Pınar Öğünç, hayvanat bahçesinde aslan kafesinin önünde, küçük bir karınca yuvası ile meşgul bir piknik anısı malum. yorsunuz?” dedi. 1400 gazeteci katılŞimdi benzer bir dı, Anadolu Ajansı’nı olayı, bizim Beştetemsilen de Rus gape Sarayı’nda düşüzeteci Elena Teslonelim. va toplantıya katıldı, İsrail Ajansı’nın AnTürk bayrağı sallayıp kara’daki temsilciElena Teslova Putin’e soru sordu. si bir Türk kadın gazeElena Teslova, Putin’e, “Siz teci, İsrail bayrağını sallayarak Türkiye yönetimi başka, Türk bizim Cumhurbaşkanı’na aynı halkı başka demiştiniz. Ansoruyu sorsun. cak buradaki Türk öğrenciler Ne olur acaba? Yazı o kadar çalakalem ki, gazeteci Pınar Öğünç’ün adını da Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’le karıştırmış. Tutuklu iki gazeteciye destek için Silivri Cezaevi önünde poz verip, sonra da bunu solu aşağılamaya malzeme etmek en azından “dürüstlük” olmaz. Hele genel yayın yönetmeni tutuklu bir gazetenin, Silivri önündeki haber toplantısı izlenimlerine laf etmek, hem meslektaşa saygısızlık, hem de “kabalık” olur. “Nöbetçi” maskesiyle “çaresiz”, “sünepe” lafları etmek, işi Marks’a kadar taşımak da en hafif tabiriyle “fırsatçılık”. Arapça tutkusu lkokullarda Arap alfabesi öğretme dayatmasıyla başlayan Araplaştırma programı, şimdi Arapça dayatmasına dönüştü. İkinci sınıftan başlayarak ilkokullara Arapça dersi konulacakmış. Neden? Bu nedeni, dönemin başbakanı, atalarımızın mezar taşlarını okuyamayışımızla açıklamıştı. O günlerdeki bir yazımda, öyleyse daha da eski atalarımızın ürünü olan Orhun yazıtlarını okuyabilmeleri için çocuklarımızın Göktürk alfabesini de öğrenmeleri gerekir diye yazdığımı anımsıyorum. Bu liste böylece uzayıp gider… Önce Arap alfabesini, ardından Arapçayı ilkokulların ders programlarına sokmak isteyen kafanın derdi mezar taşı filan değil, Türkçenin yerine Osmanlıcayı koymak, Türkiye’yi Araplaştırmak; Cumhuriyetin, çağdaşlığın kazanımlarını yok ederek ülkeyi yeniden Osmanlı ortaçağına götürmektir. HHH Bunları söylerken, Arapçaya, Araplığa karşı düşünce ve duygular mı dile getirmiş oluyorum? Arapçanın çok sağlam, çok büyük, kültür birikimi çok zengin bir dil olduğunda kuşku yok. İslamın kutsal kitabının dili olması da özellikle bu dinin egemen olduğu toplumlarda Arapçanın önemini kuşkusuz arttırıyor. Özel kurslar açılır, isteyen bu dili öğrenir. Fakat bunlar çocuklarımıza devlet eliyle Arap alfabesi ve Arapça dayatmasının yıkıcı sonuçları olacağı gerçeğini değiştirmez. Çünkü Arapça, öncelikle bilim alanında, bugünden yarına geleceği olan bir dil değil. Örneğin, neden İngilizcenin, başka Batı dillerinin öğrenilmesine karşı değilsiniz de Arapçaya karşısınız diyenlerin anlamadığı şey, bu basit gerçeklik. Arap alfabesi ve Arapça, çocuklarımızı geleceğe hazırlamaz, hazırlayamaz. Tersine geçmişe, gerçekten de mezar taşlarına, mezarlıklara yöneltir… Kısa süre önce bir imam hatip okulu öğrencilerine mezarlıkta ders verilmesi böyle bir çabanın tipik örneğidir. Herhangi bir başka ülkede, din okulu öğrencilerine de olsa, mezarlıkta ders işlenmesi herhalde akıl hastanesinde so İ stanbul Volkswagen İ Arena’da önceki akşam Darüşşafaka Doğuş ile Maccabi Tel Aviv’in basket maçı vardı. Daçka, maçı 6670 kaybetti ama taktik savaşı ile Eurolig’de ilk 16’ya kalmayı başardı. Maçta, bir grup seyirci ilk yarı boyunca Filistin bayrakları açıp İsrail aleyhine slogan attı. Ancak aynı saatlerde, Türkiye ile İsrail’in Mavi Marmara için anlaştığı haberleri yayıldı. Tekbirciler Arena’dan çıkarıldı Kürt sorununa hendek atlatacağız CHP Genel y Başkan ada y: adayı Balba HP, 1617 Ocak’ta yapılacak olağan kurultayında genel başkanlığa aday olan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “neden aday olduğunu ve hedeflerini içeren” manifestosunu dün açıkladı. Balbay’ın Kürt sorunundan, ekonomiye, kadın haklarına kadar geniş yelpazedeki hedeflerini açıkladığı toplantıda, kuşkusuz en çok merak edilen, cezaevindeyken kendisini milletvekili adayı gösteren AYŞE SAYIN Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na “vefasızlık” ettiği eleştirilerine vereceği yanıttı. Balbay gazeteci olmanın da avantajıyla, bu sorunun geleceğini önceden tahmin etmiş olacak ki, yanıtını beklemeksizin verdi: Siyasette vefa partiyedir, güçlenmesinedir. Gelen haberlere göre Türkiye, 20 milyon dolar tazminatı kabul eden İsraille el sıkışacaktı. Ve maçın ilk yarısı sonunda, bu protestocu grup polislerce çembere alınıp apar topar sahadan çıkarıldı. Bunun İsraille anlaşmanın ilgisi var mı belli değil. Bu arada maça ilgi gayet iyiydi, Cem Yılmaz, Ozan Güven, Acun Ilıcalı, Nazlı Çelik, Tülin Şahin, İbrahim Kutluay da oradaydı. TÜRGEV: Saatimiz 17.43 ÜRGEV’in reklamındaT ki afişin saatini konu almıştık dün. Bir tevafuk sonucu saat 17.25’i, yani 1725 Aralık’ı gösteriyordu. Dün bunu yayımlamadan önce, sosyal medyada dolaşan görüntüde, saatin oynanmış olabileceğini düşünerek, TÜRGEV sitesinde de araştırma yaptı arkadaşlar. Ancak oradaki fotoğrafta saat kesikti. Dün TÜRGEV’in halkla ilişkiler danışmanı arayıp, orijinal görüntünün 8 Nisan’da yayımlandığını hatırlattı. Oradaki saatin 17.43’ü gösterdiğini belirtti ve üstteki fotoğrafı yolladı. Kısaca 17 Aralık’ta tevafuk etti, 25 Aralık’ta tevafuk etmedi. C Balbay, Ankara Palas’ta düzenlediği basın toplantısında 2019 seçimlerinin Türkiye için “son viraj” olduğunu söyledi. konusun , ekonomi si” başlığı altında y a lb a B fa okra usta tisadi dem lan “5 N laşımını “İk ciliğin temel kuralı o üyük polduğu b , gazete açıklarken ı, Türkiye’nin sahip o ” olarak uyarlaK n 1 K” kuralı anlatmak için “4 T 1 ve kültür... Ve m z ri e ri ll tu e iy t, s lkeare tan knoloji, tic kullanımı halinde ü te , m rı a T ı: ru d ellerin doğ ı. bu potansiylkınabileceğini anlatt a k ıl s a nin n M T 1K 4 E D İ M daki yakEKONO Dündar ve Gül’ü andı “Maraton koşucusu” olduğunu her fırsatta vurgulayan Balbay’ın “yeni hedeflerine” ilişkin manifestosunu açıkladığı toplantının mekânı, Ankara Palas’tı. 1. TBMM’nin karşısında yer alan ve Cumhuriyet tarihinde önemli yeri olan Ankara Palas’ı seçen Balbay, yeni maratonuna “Ulus’tan”, Cumhuriyetin ilan edildiği yerden başladığı mesajını vererek başladı. “Gazetecilik”ten siyasete geçen isimlerden olan Balbay’ı gazeteci meslektaşları yalnız bırakmamıştı. Ancak gazetecilerin karşısına “tek başına” çıktı. Çok sayıda gazete/televizyonun Ankara Temsilcisi’nin de katıldığı toplantıda Balbay sözlerine, gazetemizin tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ü anarak, “Belki Can Dündar gelemeyebilirdi ama tutuklanmasaydı Erdem de aramızda olacaktı...” sözleriyle başladı. Balbay sonrasında Kürt sorunundan, ekonomiye, partinin oy oranının nasıl artırılacağına kadar hemen her konuda hedeflerinin yer aldığı “Cumhuriyet’in ikinci yılına son çağrı” başlıklı manifestosunu okudu. Dikkat çeken başlıklardan birisi ise “hendek atlatacağız” vaadiyle açıkladığı Kürt sorununa dönük çözüm önerileriydi. “Kürt sorunu baş başa çözülür” diyen Balbay, sorunu çözecek güç olarak ise “düğünlerde kurulan aile bağları”nı gösterdi: “Aile çatısı altında biraraya gelebiliyoruz da devlet çatısı altında mı bir araya gelemeyeceğiz?” nuçlanacak bir girişim olurdu. Bugün ülkece getirilmiş olduğumuz yer, böyle bir akıl hastalığı ortamıdır. HHH Kimileri de, siz çocuklarımızın Kuran’ı öğrenmesine karşı mısınız diye soruyor… Yani, ilkokul çağından başlayarak çocuklarımız, Türkçenin ses dizgesiyle ilgisi bulunmayan Arap alfabesini sökecek, ardından muazzam güçlükleri aşarak Arap dilini öğrenecek ve bu sayede de Kuran okuyup öğrenecekler… Böyle düşünenler düşündüklerinde gerçekten samimiyseler şöyle demelilerdi: Biz çocuklarımızı din bilginleri, İslam dini uzmanları olarak yetiştirmeliyiz. Yapılması gereken, onlara Kuran’ı aslından okuyup yorumlayacak düzeyde Arapça ve din bilgisi eğitimi vermek, bunu bütün eğitimin başlıca hedefi yapmaktır… Çünkü gerçekten de ortaokul döneminden başlayarak programlarda yer alan başka yabancı diller için olduğu gibi, ister istemez eksik buçuk, yalan yanlış bir Arapça ve din eğitimi, karışık kafaları daha da karıştıracak, sonuçta da kimliksiz, şaşkın, birçoğu ne istediğini nereye yöneleceğini bilemeyen, bir o kadarı da kindar ve dindar kadroları oluşturacak çocuk ve ergen sürüleri ortaya çıkacaktır… Olacağı da budur… HHH Bizim için hem kültürel ortaklık hem komşuluk ilişkilerimiz bakımından özellikle önemli bir dil olan Arapça, bu dil ve kültür alanının uzmanı olacakların üniversite düzeyinde seçecekleri bir dildir… Alfabesinin ve kendisinin ilkokul çağından başlayarak öğretiminin dayatılması ise, zaten o düzeylerde ve kapsamda başarılabilecek bir şey olmadığı gibi, sonuç olarak da ısrarla tekrar ediyorum, yıkıcılıktır; bu ülkenin çocuklarına yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bir ülkede eğitimin asıl ve temel amacı, o ülkenin çocuklarına anadillerinde okuyup yazmanın, düşünmenin, konuşmanın tadını duyumsatmak, bilgisini kazandırmak, onları öncelikle kendi dillerinde derinleştirmektir. Bizde bugün dayatılarak benimsetilmeye çalışılan Arap alfabesi ve Arapça tutkusunun ise kendi ülkesine, kendi diline, Cumhuriyetin ve çağdaşlığın değerlerine düşmanlık ve sevgisizlik dışında bir anlamı yoktur. Erdoğan’dan özür bekliyorum FIRAT KOZOK Erdem, ‘AKP’nin IŞİD’e sarin gazı verdiğini söylemedim’ dedi ve ekledi: Kubilay anmasında SADECE DEVLETİN AJANSI İZLEYECEK İ basına yasak geldi Sorun baş başa çözülür umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Russia Today’e verdiği demeç nedeniyle “hain” ilan ettiği CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, “Hiçbir demecimde AKP’nin IŞİD’e sarin gazı verdiğini belirtmediğim açıktır. İddianamede kimyasal maddelerin Avrupa’dan temin edildiğini ve Türkiye üzerinden teröristlere aktarıldığını görüyoruz. Erdoğan’dan yaptığı açıklamalar nedeniyle özür bekliyorum” dedi. C zmir’in Menemen ilçesinde her yıl 23 Aralık’ta yapılan devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı anma törenlerinde, Belediye Başkanı Tahir Şahin’in konuşmasının yasaklanmasından sonra, basın kuruluşlarına da sınırlama geldi. Törenin yapıldığı Yıldıztepe Kubilay Anıtı’nın askeri bölge içinde olması nedeniyle törenleri organize eden Genelkurmay Başkanlığı bu yıl sadece TRT ve Anadolu Ajansı’nın tören alanına alınacağını duyurdu. Şahin ise “Kubilay anmaları gündemden düşürülmeye çalışılıyor” dedi. l DHA DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ Dinlemiyor bile Yeni bir yön Toplantıda merak edilen bir başka konu, cezaevindeyken kendisine parlamento yolunu açan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına “aday” olarak çıkması nedeniyle “vefasızlık” eleştirilerine yanıtı kadar, CHP’yi hangi çizgide tutacağıydı. Bu konuda “yeni bir yön, yeni bir yöntem, yeni bir yönetim” anlayışını yaşama geçireceğini belirten Balbay’ın, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ise “5 yılda 78 genel başkan yardımcısını değiştirmek değişimse, bu değişimin ne sonuç verdiği ortada” sözleriyle yüklenmesi dikkat çekti. l ANKARA letine sarin gazı vermekle suçlayabiliyorsun? Ve bunu partisinin içinde baErdoğan, Eren Erdem’i “Cumhuriyet rındırabilenlere yazıklar olsun diyorum” diye eleştirmişti. le yaşıt bir partinin milletvekili dev“Erdoğan, bilerek ya da bilmeyerek leti IŞİD’e sarin gazi vermekle suçluyor. Nasıl bir ihanet içindeler? Sen na önce şahsıma sonra CHP’nin muhalif iradesine saldırmıştır. Hiçbir demesıl olur da bu devleti Suriye gibi katil cimde AKP’nin IŞİD’e sarin gazı verEsed’in başında olduğu bir terör dev17 Ocak’ta yapılacak olağan kurultay öncesinde CHP’deki kongre heyecanı sürüyor. Ay sonuna kadar 65 ilde kongreler yapılacak. Tüm dikkatler İstanbul, Ankara ve İzmir kongrelerine çevrildi. İstanbul’da kulisler Kadir Gökmen Öğüt, Süleyman Çelebi, Müslim Sarı, Berhan Şimşek ve Çetin Soysal üzerinden yürüyor. İzmir’de bu hafta sonu, Ankara ve İstanbul’da önümüzdeki hafta sonu ku diğini belirtmediğim açıktır” diyen Erdem, şöyle devam etti: “Ne dediğimi dahi dinlemeden, düzenlediğim basın toplantılarımı bile incelemeden, iftira ve hakaretle şahsıma saldırılıyor. Erdoğan yalan söylediği yetmezmiş gibi bir de utanmadan bir de partime talimat veriyor.” l ANKARA rultay delegelerinin çarşaf listeyle belirlenmesi bekleniyor. İzmir’de en güçlü aday olarak eski milletvekili Alaattin Yüksel öne çıkıyor. Yüksel, il kongresi öncesi halen bulunduğu PM üyeliği görevinden istifa etti. Diğer illerde ise eğilim, kurultay delegelerinin blok liste ile yapılması yönünde. Ankara’da mevcut il başkanı Adnan Keskin’in karşısına bir adayın daha çıkması bekleniyor. l FIRAT KOZOK / ANKARA D Öcalan’ın 2014’teki mesajı okundu 65 İLDE KONGRE HEYECANI 16 emokratik İslam Kongresi (DİK), 2014 yılında Diyarbakır’da gerçekleştirilen ilk genel kurulun ardından, ikinci genel kurul toplantısını İstanbul’da Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yaptı. Toplantıda, Ortadoğu’daki şiddet, IŞİD ve benzeri örgütlerin yol açtığı ağır tahribat ve yaşanan kıyımlar masaya yatırıldı. Toplantıda Abdullah Öcalan’ın 2014 yılında kongreye gönderdiği mesajı da okundu. Fadıl Bedirhanoğlu Kürtçe yaptığı açılış konuşmasında, “Sivillere yönelik şiddet, farklı inanç ve kimliklere karşı tahammülsüzlük kim tarafından ve kime yönelirse yönelsin karşı çıkmalıyız” dedi. l Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle