28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 19 Aralık 2015 KULTUR Oktay Akbal’ın kitapları Galatasaray Üniversitesi’ne emanet Osmanlı döneminde valilik, Cumhuriyet döneminde İçişleri Bakanlığı ve Niğde milletvekilliği yapmış merhum devlet adamı ve yazar Ebubekir Hazım Tepeyran ve torunu, uzun dönem gazetemizde yazarlık yapmış, merhum yazar Oktay Akbal’ın, edebiyat, sanat, tarih ve politika konularını içeren 357 adet Fransızca kitabı, TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN eşi Ayla Akbal tarafından Galatasaray Üniversitesi kitaplığına bağışlandı. Ayla Akbal, “Oktay, bu kitapların değerlendirilmesini, ziyan olmamasını istiyordu” dedi. kultur@cumhuriyet.com.tr Oktay Akbal EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN En korktuğum şey, korkudur... izim millet “cinsel arzuları en kolay tahrik olan millet” olmakla ne kadar övünse azdır. Millet derken erkeklerden söz ediyorum daha çok. “Erkek millet”iz ya! Bir Türk erkeğinin eline her nasılsa bir kitap geçer; okurken, okurken, birden cinsel arzuları tahrik oluverir. Kadınların ırzına geçen, ırzına geçtikten sonra da onları öldüren erkeklerin bir teki bile bir tek kitap bile okumamış olsa da, kitapların cinsel arzuları tahrik etmemesi gerekmektedir! O yüzden, okuduğu kitaptan tahrik olan Türk erkeği o saat kitabı savcılığa ihbar eder. Tıpkı onun gibi bir Türk erkeği olan savcı da, sanki Türk erkeklerini cinsel tahrikten koruma kanunu varmışçasına, hemen kitabın toplatılmasını ister. Bunun üzerine devreye bir başka Türk erkeği olarak yargıç girer ve yargısını verir: Kitap yasaklanır. Son yıllarda, başta Sel Yayınları’nın CinSel dizisi olmak üzere kim bilir kaç kitap geçti bu “tahrik süreci”nden... 17 B Bu hafta tüm dünyada esen Yıldız Savaşları rüzgârına, biz de kapılmadan edemedik tabii ki undan yıllar önce 1977’de ‘Çok uzun zaman önce çok uzak bir galakside...’ diye uzay boşluğuna akan jenerik yazılarıyla başlayıp Batı’yla Doğu Bloka arasında yıllarca süregelen soğuk savaş kalıplarını tekrarlayan, oyuncakçı, oyunbaz bir yapıda seyrederek ve geçen zaman içinde 6 devam filmiyle seriye dönüşerek (ve hasılat rekorları da kırarak) tam bir sinema efsanesi halini alan, çağımızın en ünlü popüler kültür nesnelerinden “Star Wars” filmlerinin, bir süredir nerdeyse tüm dünya basını ve medyası tarafından büyük tanıtım kampanyalarıyla reklamı yapılan yedincisi “Star Wars: Episode 7The Force AwakensYıldız Savaşları: Bölüm 7Güç Uyanıyor” nihayet gösterimde. Tüm sinema tarihinin en çok para kazandıran filmlerinden “Star Wars”un yaratıcısı George Lucas’ın vaktiyle üçleme olarak tasarlayıp kronolojik olmayan bir sıralamayla gösterime girmiş “Yıldız Savaşları 4Yeni Bir Umut1977”, “5İmparator1980”, “6Jedi’ın Dönüşü1983” trilojisinin bittiği yerden devam ediyor hikâyesine bu “Güç Uyanıyor”, yaklaşık 20 yıllık bir aradan sonra çekilmiş ama önceki üçlemeye göre nispeten başarısız “1Gizli Tehlike1999”, “2Klonların Saldırısı2002”, “3Sith’in İntikamı2005” trilojisinin ardından. Bu kez Lucas’ın yerini alan, “Lost” dizisiyle ünlenip son dönemin bol efektli, aksiyonlu, fantastikbilimkurgusal eğilimlerinin örneği “Star Trek” gibi filmleri imzalayarak Hollywood’un iyi pazarlamacı ve işini bilir bezirgânları arası Masal sürüyor B na dahil olmuş J.J. Abrams’ın yönetmenliğindeki yeni kuşaktan bir ekibin elinden çıkan serinin merakla beklenen bu yedinci filmi de, İlk Düzen adıyla örgütlenip Jedi’ları silip süpürmüş, karanlık saftaki kötülerle, Cumhuriyet’çi Direnişçi iyilerin mücadelesi olarak özetlenebilir kısaca. Lucas’ın Han Solo (Harrison Ford), prenses Leia (Carrie Fisher), Luke Skywalker (Mark Hamill) gibi bildik karakterlerine, Luke’un ışın kılıcını bulan, hurdacı genç kadın Rey (Daisy Ridley), direnişçi pilot Poe (Oscar Isaac), karanlık tarafın elemanıyken Poe’nun kaçışına yardım ederek direnişçilere katılan asker Finn (John Boyega) gibi yeni karakterlerin eklendiği, yuvarlana yuvarlana yürüyen Droid BB8’in de olanca şirinliğiyle boy gösterdiği “Güç Uyanıyor”, görkemli bir ticari bir girişim örneği ve özellikle görsel bakımdan birinci sınıf bir fantastik bilimkurgu olarak, büyük ölçüde beklentilerini karşıladığı meraklısını yaklaşık 2,5 saatliğine perdeye bağlıyor bağlamasına ancak bir başyapıt olmaktan çok bir kez daha beceriyle tezgâhlanarak beylik formüllere, kalıplara göre çekilmiş, sürükleyici bir devam filmi tadında seyreden bir uzay masalı fantezisinden başka bir şey değil “Güç Uyanıyor”. Nitekim finalde Luke’ün bu ‘Güç Uyanıyor’da John Boyega, Daisy Ridley, Chewie ve Harirson Ford başrollerde. Yeni karakterler En çok o kazandırdı lunmasıyla hikâyenin süreceği seyirciye sezdirilip önümüzdeki yıllarda çekilecek serinin 8. filmine davetiye çıkarılıyor filmin sonunda. Mizahla aksiyon öğesinin dengeli aktığı, esprili ve eğlenceli sahneler de içeren, üstat John Williams müziklerinin hiç es vermediği ama görselliğine ve montajına pek laf edilemeyecek filmde, Leia’yla Han çiftinin karanlık tarafı seçmiş oğlu KyloRen’in (Adam Driver) hikâyenin yeni Darth Vader’i olduğu da apaçık, kafası karışmış oğulun sevecen babasını boşluktaki sırat köprüsünde ışın kılıcıyla şişlediği, şaşırtmacalı sahnedeki gibi. Senaristler 8. devam filminde büyük olasılıkla Han Solo’yu nasıl hayata döndürecekler bakalım. “Güç Uyanıyor”da benim gibi dinozorlara nostaljik tatlar veren, Leia’lıHan’lı sahneler de var. Daha önceleri de, sosyalizm ve komünizmden tahrik olurdu bizim millet! Gerçi bu tahrikin nicedir pek geçerliliği kalmadı, ama bir zamanlar ne hukuk profesörleri halkımızın “komünist tahrik”e uğramaması için kim bilir kaç kitap hakkında rapor yazıp, yayıncısının, yazarının, çevirmeninin hüküm giymesini sağladılar. Şimdilerde bir başka “tahrik” modası gündemde. PKK’ye karşı düzenlenen operasyonlarda şüphelilerin evlerinde ele geçirilen kitaplar da çok “tahrik edici” bulunuyor... En “tahrik edici” olanlar da, Hasan Cemal’in “Delila, Bir Genç Ka dın Gerillanın Dağ Günlüğü” ve “Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri”, Tuğçe Tatari’nin “Anneanne Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim”, Müslüm Yücel’in “Abdullah Öcalan: Amara’dan İmralı’ya” adlı kitapları. Ama bunların “tahrik gücü” çok daha fazla olsa gerek ki, savcı ya da yargıcın okumasına yetmeyecek kadar kısa bir süre içinde toplatılıvermişler. Anlaşılan, adları bile yeterli “tahrik etmeye!.. Düşünce ve ifade özgürlüğünden falan dem vurmaya kalkışmayacağım. Olmayan bir şeyden ne kadar söz etsek boş... Bana, toplatma kararından daha da ürkütücü gelen, Doğan Kitap’a bağlı, Türkiye’nin en yaygın online kitap satış sitesi İdefix’in, görülmemiş bir “sabir fikir”lilikle, söz konusu kitapları anında satıştan kaldırması oldu. Hem de, Tatari’nin avukatı Aslı Kazan Gilmore’a göre, toplatılma kararı daha yayınevlerine de, yazarlara da tebliğ edilmemişken... İşte, bence en korkutucu olan da bu... Montaigne’i anımsamamak elde değil: “En korktuğum şey, korkudur...” Yüzyılların Yüzyılı’na yılın sergisi onuru u yıl SALT Beyoğlu’nda, 10 Mart24 Mayıs tarihleri arasında izlenen ‘Yüzyılların Yüzyılı’ sergisi, kültür sanat alanında dünyanın önde gelen dijital yayınlarından Hyperallergic tarafından 2015’in en iyi 15 sergisinden biri seçildi. Sergiden bir seçki, 15 Eylül14 Kasım arasında da, Ankara’daki SALT Ulus’ta sergilenmişti. SALT’ın 5.’likle girdiği listenin ilk sırasında Slavs and Tatars güncel sanat kolektifinin New York Üniversitesi Abu Dabi Sanat Galerisi’nde açtıkları ‘Prensler için Aynalar: Dilin Her İki Yönü’ sergisi, ikinci sırada Venedik Bienali’nin ‘Dünyanın Tüm Gelecekleri’ adlı sergisi yer aldı. l Kültür Servisi B Hale Tenger’in 2013 tarihli ‘Yıldızlarda Dans’ eseri de sergideki işlerden biriydi. Çekici, epik, seyirlik Özetle, Darth Vader’in oğlu Luke’ün evreni kurtarması ve Luke’ün kız kardeşi Leia’yla sevgilisi Han Solo üstüne olan ilk üçlemeyi (197783) izleyen,19992005 arasında çekilmiş ikinci üçlemede Anakin Skywalker’ın Jedi’yken kötü tarafa geçip Darth Vader’e dönüşmesinin anlatılmasından 10 yıl sonra çekilmiş “Güç Uyanıyor” büyük olasılıkla 40 yılda oluşmuş efsaneye yeni hayranlar katacak nitelikte, meraklısının pek görmezden gelemeyeceği, epeyce allanmış pullanmış ve 3 boyut tekniği sayesinde yer yer seyircisini koltuğundan alıp gökyüzüne çıkartan, oldukça çekici bir epik uzay masalı seyirliği. Ama direnişçi Cumhuriyetçilere baskısaldırı, dram, mücadelemacera derken bize ancak ilk üçlemenin ruhunu, esprisini, heyecanını biraz yitirmiş izlenimi verdi bu film. Filmin şirinlik simgesi BB8 ile hurdacı kadın Rey. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle