28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 16 Aralık 2015 EDİTÖR: CAN DOKER haber 7 İLK DEFA BİR GAZETENİN YAZIİŞLERİ TOPLANTISI CEZAEVİ ÖNÜNDE GERÇEKLEŞTİ Manşet cezaevinden Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü Murat Sabuncu Haber Koordinatörü Ayşe Yıldırım Haber Koordinatörü Tahir Özyurtseven Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Emine Özcan Editör Münevver Oskay Editör Serkan Ozan/Editör Arif Kızılyalın Spor Doğan Satmış Yayın Danışmanı Ayşe Sayın Ankara Haber Müdürü Pınar Ersoy Dış Haberler Pınar Öğünç Muhabir Olcay Büyüktaş Ekonomi Can Doker/Editör Oğuz Güven Haber Portalı Aydın Engin Yazar Evrim Altuğ Kültür Selin Görgüner Yurt Haberleri Açılmış mı Fasıllar? yle diyorlar. Bunca yıl her iki tarafın gizli iradesiyle uyuyorlardı ne güzel, Suriyeli göçmenler, hava, kara, deniz demeden kuzeye, Batı’ya doğru durdurulamaz bir akına girişince AB ülkeleri “tamam, dediler şu fasıllara başlayalım ufak ufak.” Türkiye’nin egemenleri de “tamam, demiş olmalılar, bize şu dar zamanda ‘müttefik’ lazımdır, acil lazımdır, hemen lazımdır.” HHH Bu fasıl açma kapatma işinin oyun olduğunu herkes biliyor. AB Türkiye’nin üyeliğinin hayal olduğunu hiç gizlemedi. Türkiye’deki 13 yılını devirmiş iktidar da zaten Batı’nın şantaj kokan kimi isteklerinden rahatsızdı. 10 yıllık sessizlik ona da iyi gelmişti doğrusu. Ama şimdi iyice sarpa sarmış dış politikanın stratejik derinlerde boğulma tehlikesi kendini gösterince “işte bak Batı ile ilişkilerimiz bahar havasına girmiştir, NATO arkamızdadır, Obama bile arada bir telefon etmektedir ve dahi ‘bir dakika’ deyip korkuttuğumuz İsrail de dize gelmek üzeredir” deme şansı yakalanmışsa, daha ne olsun. HHH Batı fikrinden caymış değildir. Bütün fasıllar açılsa kapansa da Türkiye AB üyesi olamayacaktır. Batı’nın emperyal güçlerinin Türkiye’ye şimdi verdiği acil görev, mülteciyi sınırda tutmak, az biraz Avro karşılığı Batı’yı bu tehlikeli akından korumaktır. Yeteri kadar karışmış kültürlerin daha fazla iç içe geçmesi, asimile edilememesi gibi bir tehlike önlenmelidir. Türkiye stratejik konumunu bu amaç için kullanmalı, rahat olmalıdır; Batı, demokrasi maddesini çoktan STK’lere havale etmiş, devlet meselesi olmaktan çoktan çıkarmış bulunmaktadır. HHH Emperyal güçlerin bizim gibi ülkelerle ilişkisi eşitsiz al ver ilişkisidir. Yıllar yıllar önce sırtımıza geçirdiğimiz, üzerinde “Onlar ortak biz pazar” yazılı çuvallarla İzmit’ten İstanbul’a yürürken de aynı şeyleri düşünüyorduk. Bizim cephede bir şey değişmedi. Gerçi solda “bırakın artık bu inadı, AB demek demokrasi demektir” diyen çok oldu ya, bizim aklımız hiç yatmadı demokrasinin ithal edilebilirliğine. Avrupa halklarının Türkiye ile ilgisini, ilişkisini hep önemsedik ama devletlerin ilgisinin, ilişkisinin, “pazarı kaçırmayalım, stratejik çıkarlarımızın bekçisini darıltmayalım” ilkesine dayandığını da hiç unutmadık. HHH Şimdi Türkiye yangın yeridir: Suriye politikası iflas etmiştir, “muktedirler” mülteci akınını nasıl durduracağını bilemiyor, Irak’ta hâlâ vazgeçmediği “bölgenin Osmanlısı” masalının tutmadığını kavrayamıyor, Rusya ile giriştiği, kim bilir kimin kışkırtmasıyla başlayan “soğuk savaşı” sonlandıramıyor. Ve bunların tümünün parasal bir karşılığı vardır. Muktedir falan değiller aslında; AB ile bu aldatıcı flört, bu “vizesiz seyahat” masalları, bu fasıl hikâyeleri de gerçeği örtmeye yetmeyecektir. Emperyal güçler hesabı her zaman kendilerine göre yaparlar. HHH Bu nedenle bizim gibi ülkelerde muktedirlerin programları faturanın halka nasıl, hangi yolla ödettirileceğinde yoğunlaşır. “Kaşık ve kepçe” hükümetin yakın, orta, uzun vadeli planında açıklanmıştır. Kepçeyi elinden alıp başına çalamazsak; grevdir, gösteridir, gazdır, tuzdur, direnemezsek halimiz yamandır. Ö Aykut Küçükkaya Haber Müdürü Ayşegül Özbek/Editör ALİ AÇAR Gazetecilik yaptıkları için Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Dündar ve Erdem Gül’e destek amacıyla bu kez Cumhuriyet gazetesinin mutfağı cezaevi önündeydi. Toplantıda servis şefleri haberlerini okudu. Haberler, görüş sırasında Can Dündar’a iletildi ve gazetenin manşeti atıldı. cak her şeyin bir ilki var. Bu da gerçekleşti ve buraya geldik. Burada tutuklu Genel Yayın Yönetmenimiz ve Ankara Temsilcimiz’e destek olmaya ve onların görüşlerini gazeteye yansıtmaya geldik. Toplantıdan çıkacak haberleri alıp kendilerine götüreceğiz, onların da katkısıyla yarınki gazetemizi yapacağız. Arkadaşlarımız hiçbir zaman susturulamayacak” dedi. Servis şeflerinden tek tek alınan haberler daha sonra görüş sırasında Can Dündar’a iletildi. Silivri Cezaevi önündeki toplantıyı Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Ta umhuriyet, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla dün yazıişleri toplantısını Silivri Cezaevi önünde gerçekleştirdi. İlk defa bir gazetenin yazıişleri toplantısının cezaevi önünde yapıldığını belirten Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven, “Gazeteciler olarak, biz haber toplantılarını her yerde yapıyoruz. Çatışma bölgelerinden, parlamentoya pek çok yerde de yaptık. Cezaevi önünde hiç yapmamıştık. An C hir Özyurtseven yönetti. Toplantıyı takip eden gazetecilere seslenen Tahir Özyurtseven, “Bugün özel bir yerde özel bir gündemle toplanıyoruz. Bu da başımıza geldi. Geçmişte örnekler vardı. Güneydoğu olayları, Nevruz gibi nedenlerle biz Güneydoğu’ya gittik ve orada toplantılar yaptık. Fakat hiçbir zaman gazeteci arkadaşlarımız nedeniyle cezaevi önüne gelip toplantı yapacağımızı düşünmedik. Demek ki her şeyin bir ilki var bu ülkede. Toplantıdan sonra Can arkadaşımızla görüşte konuşacağız. Manşeti ona soracağız. Sanki o aramızda gibi, içimizde gibi onu hayata geçireceğiz” dedi. Toplantı öncesi sabah saatlerinde Erdem Gül’ü ziyaret eden Murat Sabuncu cezaevinden gönderilen mesajı iletti. Sabuncu, “Erdem Gül arkadaşlarına ‘Ben fiziki olarak buradayım ama aklım, beynim Türkiye’nin her tara fında. Haber olan her yerde. Özellikle Diyarbakır’da, Cizre’de. Orada olanları yakından izliyorum. Eninde sonunda iyi insanlar kazanacak. Tüm Beşiktaşlılar’a, Çarşı grubuna sevgilerimi iletiyorum’ dedi” diye konuştu. Görüşte sayfa toplantısı Gül’den Beşiktaş’a tebrik Cezaevinden Erdem Gül’ün mesajının okunmasının ardından Haber Müdürümüz Aykut Küçükkaya ve servis şefleri gündemlerini ve haberlerini sundu. Muhabirlerin ortaklaşa hazırladığı cezaevleriyle ilgili dosya haberi yazıişlerinin büyük ilgisini çekti. Toplantıyı bitiren Özyurtseven, sunulan haberleri görüş sırasında Can Dündar’a ileteceklerini vurguladı. Özyurtseven daha sonra “Yarınki (bugün) manşete Dündar’ın karar vereceğini” belirterek haberlerle birlikte Dündar’la görüşmek üzere Silivri Cezaevi’ne girdi... Tutuklamalar AİHM’ye ve AYM’ye aykırı zgürlük İçin Basın (ÖİB) platformu tarafından hazırlanan ve basın özgürlüğüne yönelik ihlallerin anlatıldığı Kasım ayı raporunda Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ‘İktidarda ve kamuoyu önünde olanların eleştiriye tahammül etmeleri ve bunların ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmeleri gerekir’ yönündeki kararlar anımsatılarak, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasının AİHM ve AYM kararlarına aykırı bir müdahale olduğu belirtildi. Raporda medya mensuplarına yönelik baskıların sürdüğü belirtilerek Kasım ayında işsiz kalan gazeteci sayısının 100’ü aştığı vurgulandı. Sadece İpek Koza Grubu’nda işlerine son verilen 70 gazeteci olduğu, diğer kurumlarda yaşanan işten çıkarmalarla birlikte Kasım ayında işsiz kalan gazeteci sayısının bu rakama ulaştığı belirtildi. İpek Koza Grubu’na atanan kayyumların, görev tanımları kapsamında yer almamasına rağmen “hukukun dışına çıkarak” çalışanların görevlerine son verdiği de belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet Can’a Nâzım mektupları utuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla Silivri Cezaevi önünde başlatılan “Umut Nöbeti”ni 14. gününde dün gazeteciler Özlem Gürses, Fazilet Zafer ve Bilgin Gökberk devraldı. Silivri Cezaevi önünde gazetecilere konuşan Özlem Gürses, elinde Nazım Hikmet’in cezaevinden yazdığı mektupları göstererek, “Nazım Hikmet’in cezaevinde kendi el yazısıyla yazdığı mektupların tıpkı basımını Can Dündar’a göndereceğim. Biliyoruz ki, Türkiye’deki gazetecilik tarihinde cezaevi, düşüncenin ve özgürlüğün önünde hiç bir engel teşkil edememiştir. Can da Erdem de içeride hem gazetecilik yapmaya, hem doğruları söylemeye hem de içeride kitaplarını yazmaya devam ediyorlar. Ben inanıyorum ki bugünler bitecek. Onlar da evlatlarına, eşlerine, sevgililerine, hayatlarına ve gazetelerine dönecekler. Biz de meslektaşları olarak bu nöbeti ne kadar tutmasız gerekiyorsa, hangi şartlarda ve ne şekilde olursa olsun bu görevi yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi. Fazilet Zafer de Can Dündar ve Erdem Gül için özgürlük nöbetine geldiğini kaydederek, “Buradaki tutukluluğun geçici olduğuna inanıyoruz. Böyle komik ve kanıtlanmış bir haberden dolayı Can ve Erdem’in burada tutuklu olmalarına talihsizlik mi diyelim, başka bir şeymi diyelim bilmiyorum. Basından dostlarının da gösterdiği ilgiyi önemli görüyorum. T Ö Umut Nöbeti’nin 14. gününde Silivri önünde Gürses, Gökberk ve Zafer vardı. Biz de üzerimize düşeni yerine getirmek için buradayız ve dayanışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Gazeteci Bilgin Gökberk de yaptığı açıklamada, “Can ve Erdem’in şahsında içerideki bütün gazeteci arkadaşlarımızın inşallah yeni yılda aramızda görürüz” dedi. Divriği Kültür Derneği üyeleri de “Umut Nöbeti” tutan gazetecilere destek için Silivri Cezaevi önüne geldi. Bağlama çalan üyeler türkü söyledi. l SİLİVRİ ‘NÖBET’TE BUGÜN Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici, Zaman Gazetesi Yazarı Mümtaz’er Türköne, Meydan Gazetesi Yazarı Cafer Solgun, www.karsigazete.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Kemal Kurumahmut ile Cumhuriyet Gazetesi Reklam Müdürü Özlem Ayden Salt. Somalı ailelerden gazetecilere selam HAKAN DİRİK SON ÇARE BÜFE ilivri Cezaevi girişinin tam karşısında karavan bir büfe var, ismi “Son Çare”. Konumu itibarıyla mesajı anlamak istiyor insan. İçeride olmanın sebebi sayılan suç mu “son çare”ydi, yoksa devlet tarafından bakıp, bir yurttaşı cezaevine atmak mı “son çare” diyoruz? İkisi de değilmiş. Saliha Babür daha önce Silivri sahilde olan büfelerine eşinin bu ismi verdiğini söylüyor. Nedenini bilmiyor. Sanki eski bir alaturka şarkıdan alınma gibi, diyecekken gerçekten eşinin piyanist şantör olduğunu söylüyor. Şöyle... İZLENİM S Babür çifti Silivri’nin YolçaPINAR tı Köyü’nden. Özdem Babür, KumÖĞÜNÇ burgaz otellerinde piyanist olarak çalışırken bir gün kalp krizi geçiriyor. Şarkı söylemeyi de, gece çalışmayı da bırakıyor. Büfecilik işine önce Silivri sahilinde başlıyorlar. Hasılattan çok da memnun olmadıkları bir dönemde, Saliha Hanım’ın “dünyanın en büyüklerinden” dediği Silivri Cezaevi’nin önüne çekmeye karar veriyorlar karavan büfeyi. Bu beşinci kışları. Kış ki ne kış; etrafı sanki uzay boş luğuna açık Silivri’nin ayazı meşhur. Saliha Hanım “Yazın da çöl olur” burası diyor. Tek zorluk iklim şartları değil. Sabah 6’da iş başındalar. Cezaevinden su alamadıkları için tankerle getirmek zorunda kalıyorlar. Tuvalet deseniz ilerideki cami dışında seçenek yok; Son Çare Büfe, cezaevi girişinin tam karşısında. içeri izin verilmiyor. Neyse ki işler fena degezmeye çıkmış mesut insanlara çay, ğil. “Açık görüş günleri anababa günü kahve, tost satmaya benzemiyor. “Siz oluyor burası” diyor. Fakat herkes yaniye buradasınız” diye soruyor. Can kınını cezaevinde ziyarete gelmiş, göz Dündar ve Erdem Gül’den konuşuyoler kan çanağı, herkes ayrı dertli... Te ruz. Bütün büyük davalara hâkimler. sellinin de ona kaldığını söylüyor SaCezaevi önünde yapılan yazıişleliha Hanım. “Burası yoktan stres yari toplantısından, Son Çare Büfe’nin pıyor bana” diyor. Bu iş hiç de sahilde hikâyesiyle dönüyorum böylelikle. oma’da 301 kişinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin Akhisar’da yeniden başlayan yargılamasında, madenci aileleri ve avukatları gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek mesajı gönderdi. Madenci yakını avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, “Nasıl Soma’da iş cinayeti işlendiyse, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasında da hukuk cinayeti işlenmiştir” dedi. Kozağaçlı, “Onlar, hükümetin MİT aracılığıyla IŞİD’e nasıl destek olduğunu ortaya çıkardılar. Bizim, onların içeri atılma sebeplerine, yani haberin içeriğine de sahip çıkmamız, bunu yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor. Haberlerine sahip çıkmak, onlara sahip çıkmaktır. Bu bizim borcumuzdur” diye konuştu. Oğlu Uğur Çolak’ı madende yitiren baba İsmail Çolak da, “Madendeki katliamın hangi ihmalle sonucu geldiğini hepimiz gerçek gazeteciler sayesinde öğrendik. Onların haberleri bizim sesimiz oldu. Şimdi gerçek gazetecilerin ‘gerçekleri’ yazdığı için tutuklanmasıyla biz de tutuklandık” dedi. l AKHİSAR S C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle