28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 16 Aralık 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 5 Diyarbakır sokakları sessizliğe büründü iyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağını protesto etmek için önceki gün HDP ve DBP’nin çağrısıyla düzenlenen yürüyüşün Valilik tarafından ‘kanunsuz’ ilan edilmesinin ardından polis yürüyüşe sert müdahale etmiş, Bağlar’da özel harekât ve terörle mücadele polislerinin kullandığı “Ford Ranger” tipi araçtan açılan ateşle Tunceli Üniversitesi öğrencisi Şerdıl Cengiz (21) ve Şiyar Salman (19) yaşamını yitirmişti. 2 gencin öldürülmesinin ardından esnaf dün kepenk açmadı, belediye otobüsleri de sefere çıkmadı. Salman ve Cengiz’in cenazeleri dün sabah Koşuyolu parkına getirildi. Buradaki törenin ardın D dan sarı, kırmızı, yeşil örtü örtülen cenazeler, alkış ve zılgıtlarla Yenişehir Mezarlığı’na götürülerek toprağa verildi. İki gencin yakınları mezarlıkta ağıtlar yaktı. Cenazenin ardından Ofis semtinde ve Bağlar ilçesinin Fatih Mahallesi, Sento Caddesi ve ara sokaklarında barikat kurarak yolu kapatan göstericilere polis gaz bombası ile müdahale etti. Gazeteci tutuklandı ‘Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir’ DHA Doktor, Sur için nöbette Suruç ve Ankara katliamlarından yaralı olarak kurtulan İstanbul Kartal Nergiz Aile Sağlığı’nda görevli doktor Ayten İnan, Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde 15 gündür devam eden sokağa çıkma yasağını protesto etmek amacıyla Şeyh Sait Meydanı’nda polis bariyerleri önünde oturma eylemi yaptı. Türkçe ve Kürtçe ‘barış’ yazılı dövizler önünde eylem yapan doktora Diyarbakırlılar büyük ilgi gösterdi, İnan’a çay ve su ikram etti. Yasağın sona ermesini isteyen İnan, “Barış ve huzurlu bir ortamda kardeşçe yaşamak istiyoruz. Sur’a girmek anneleri, çocukları tedavi etmek istiyorum. Halkın yanında olmak ve hekimlik görevimi yerine getirmek istiyorum. Bu barikatlar yaşatmak için geldiğim Diyarbakır’da benim hekimlik yapmamı engelliyor. Tarihi bir kenti insanlarıyla yok ediyorlar” dedi. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR Sur’da 11 Aralık’ta Welat gazetesi çalışanı Ferit Dere adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, aynı gazeteden Deniz Babir ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet Diyarbakır’da esnaf, dün kepenk açmadı. Polise bombalı saldırı: 3 şehit, 2 yaralı A YOLA SİLVAN’D OMBA B DÖŞENEN I D PATLATIL iyarbakır’ın Silvan ilçesinde zırhlı polis aracına düzenlenen bombalı saldırıda operasyonlar için Ankara’dan Diyarbakır’a gönderilen 3. sınıf Emniyet Müdürü Ahmet Kabukçu ve 2 özel harekât polisi şehit oldu. DiyarbakırSilvan karayolunun Oğuzlar köyü mevkiinde PKK’liler tarafından daha önceden yola döşenen bomba dün saat 15.15 sıralarında zırhlı polis aracının geçişi sırasında patlatıldı. Saldırıda araçta bulunan 5 polis memuru yaralandı. Yaralı polisler Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Özel harekât polislerinden Ahmet Kabukçu, özel harekât polis memurları Mustafa Nohut (47) ile Nuri Yazanel kurtarılamayarak şehit oldu. Şehit Ahmet Kabukçu’nun Denizli’nin Serinhisar ilçesindeki evinde oğlunun acı haberini alan baba Kamil Kabukçu (83), fenalık geçirdi. Geçen yıl eşini kaybeden, Kabukçu D Kabukçu Nohut Yazanel Şehit Yazanel’in annesi acı haberle yıkıldı. Öcalan’a fahri hemşerilik DHA İtalya’nın Sicilya Adası’nın başkenti Palermo, Kürt halkı ve hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’a fahri hemşerilik verdi. Palermo Belediyesi’nde yapılan törende Belediye Başkanı Leoluca Orlando, fahri hemşerilik belgesini Öcalan’ın avukatı Ebru Günay’a teslim etti. “Kürt halkının kendi topraklarına sahip olma hakkını tanıyoruz” diyen, “Kürt halkının Türkiye içinde demokratik özerklik ve kültürel farklılıklarının tanınması taleplerinin sürekli engellendiğini” söyleyen Orlando, Öcalan’ın tutukluluk koşullarını eleştirdi: “Bu koşullar, Kürt meselesinin barışçıl yolla çözülmesine engel teşkil ediyor” dedi. lDış Haberler Şehit evlerinde yas hastaneye kaldırdı. Şehit Nuri Yazanel’in acı haberini ise eşi Güldane Yazanel’e Sivas Diriliş Mahallesi Gurbet Caddesi’ndeki evine giden yetkililer verdi. Eve Türk bayrağı asıldı. Mustafa Nohut’un şehit haberini alan Kırıkkale Bağlarbaşı Mahallesi’nde oturan anne Münevver Nohut sinir krizi geçirdi. Anne Nohut’a sağlık görevlileri müdahale etti. Haberin ardından evin bulunduğu sokağa Türk bayrağı asıldı. l DHA BİR ÇOCUK başından VURULDU Cizre’de önceki gece sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından gece 12 yaşındaki F.T., başından vurularak ağır yaralandı. Ameliyata alınan F. T.’nin durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. THY, uçuşlarını bir gün süreyle iptal etti. Sur’da 2 Aralık’tan bu yana süren ve sadece 11 Aralık günü 17 saat ara verilen sokağa çıkma yasağı 15. gününe girdi. Önceki gece ve dün sabah Sur’da şiddetli çatışmalar yaşandı. Çatışmalarda polis B.B. kolundan vurularak yaralandı. Yasak nedeniyle mağdur olan esnaf, Vali Hüseyin Aksoy’u ziyaret ederek yasağın kaldırılmasını istedi. Nusaybin’de dün 6. kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yaklaşık 1,5 saat sonra ilçede şiddetli bir patlama meydana geldi. ‘7 Haziran’dan beri 675 kişi öldü’ MAHMUT ORAL figen Yüksekdağ, cizre’de ve silopi’de katliam hazırlığı yapıldığını söyledi ‘Irak hükümeti PKK’yi tanısın’ Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Mesud Barzani’nin başkanlığına ve partisi KDP’ye muhalefet eden Kürdistan Yurtsever Birliği ve Goran Hareketi, Irak hükümetinin PKK’yi resmen tanımasını teklif etti. Önceki günkü Irak meclisi oturumunda iki hareketin grup başkanları Ala Talabani ve Hoşyar Abdullah’ın sunduğu teklifte PKK’nin IŞİD’le savaşta önemli bir rol oynadığı belirtilerek, Irak hükümeti tarafından IŞİD’le mücadele eden bir güç, Türkiyeli muhalif bir örgüt olarak resmen tanınmasını talep etti.lDış Haberler AFP Yüksekdağ konuşmasına, Diyarbakır’da önceki gün öldürülen Şerdil Cengiz ve Şiyar Salman’ı anarak başladı. oğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sokağa çıkma yasaklarını protesto eden HDP, grup toplantısnı Diyarbakır’da yaptı. Toplantıya HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş katılmadı. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bölgede uygulanan yasakların hiçbir yasaya dayanmadığını söyleyerek, “Kürt halkına özel bir savaş ilan edildi. Sadece Sur’da değil, Cizre’de, Silopi’de büyük bir kitle katliamına, imha ope D rasyonuna hazırlanılıyor. Özel örgüt kurup kendisine isim biçen bir ölüm timi sokaklarda katliam düzenliyor” dedi. 90’lı yıllardaki Beyaz Torosların yerini siyah Rangerların aldığını vurgulayan Yüksekdağ, 7 Haziran’dan bu yana 675 kişinin yaşamını yitirdiğini, 18 ilçede, 54 kez 175 gün yasak ilan edildiğini belirtti. Bu süreçte 83 sivilin öldürüldüğünü söyleyen yüksekdağ, 1 milyon 300 bin insanın çatışmalardan etkilendiğini, 200 bin insanın göç ettiğini söyledi. l DİYARBAKIR aşlıktaki sözlerin de içinde yer aldığı “Hayali Cemaatler”in yazarı Benedict Anderson’u kaybettik. Etniklik, milliyetçilik, ulusdevlet üzerine yazdıklarıyla benim düşünsel serüvenimde de önemli etkisi olmuş bir sosyal bilimcidir o. Anderson’un söyledikleri belki genelde orijinal sayılmaz ama geliştirdiği kavramsal formülasyon onu seçkinleştirmiş, okuyanlarda verimli esinlenmelere yol açmıştır. O, ulusların eski (kadim) değil yeni (modern) oluşları; doğal değil “inşa” ve “icat edilmiş”likleri noktasında konunun uzmanı (Gellner, Hobsbawm gibi) diğer isimlerle mutabıktır. Ulusun ezeliebedi olmayıp “tarihsel”liğini işaret ediş yörüngesi açısından ise farklı ve özgündür. Ona göre ulus, “hayal edilmiş bir siyasal topluluktur”, çünkü bir ulusun üyeleri (vatandaşlar) topluca birbirlerini tanımaz, reel ilişkiler kurmaz ama hepsinin zihninde aynı topluluğun üyesi oldukları hayali vardır (“Hayali Cemaatler”, Metis, 1995, s. 20). Hâlbuki geleneksel bir cemaatte hem yüz yüze ilişki esastır, hem de üyelerin birbirine aşinalık oranı çok yüksektir. Ulus denilen bu “hayali cemaat”i var eden “hayati” şart kapitalizmdir, ancak Anderson daha özel (ve “operasyonel”) olarak “matbaa kapitalizmi”nin altını çizer. Basılı malzemelerin yaygınlaşıp metalaşarak pazar oluşturması, Avrupa’da feodalitenin çözülmesi ve modern ulusdevlete gidiş yolunda Katolikliğin dinselpolitik, Latincenin de dilselpolitik iktidarının sonunu getiren iki önemli tetiklemede bulunur. Dinde ulusallaşmaya gidişin önünü açan Protestan Reformizmi’ni de (Anderson, Luther’in ilk “best seller” yazar olduğunu ileri sürer!); Fransızca, İngilizce, İspanyolca gibi halk dillerinin lehçe çokluğundan “derleme” yolu ile çıkıp ulusallaşmalarını da “kâğıtbaskıyayın” temelli pazar mekanizması desteklemiştir. Sürece en çok ivme kazandıran “matbu” etken olarak Anderson, romanın yanı sıra elinizde tuttuğunuz ürün, gazeteyi de işaret eder. Gazetenin 18’inci yüzyıldan itibaren her sabah adeta bir kitlesel ayin gerçekleştirircesine herkes tarafından eşzamanlı tüketilmesi, bu tüketimin “tahayyül edilir” olması, varlıkları bilinse de kimlikleri bilinmeyen milyonlarca kişi ile bir topluluk beraberliğine güveni pekiştirir (s. 4950). Dolayısıyla ulus denilen “hayali cemaat”, yüz yüze iletişimin yaygın olduğu gerçek cemaatten farklı olarak kitap, dergi, gazete gibi “medyatik” iletişim yoluyla anlam kazanır. Anderson’u ilk okuduğumda Avrupa’da matbaanın kullanıma girmesinin onunla çağdaş ve neredeyse eşzamanlı olan İstanbul’un fethinden çok daha büyük önemde olduğunu hissetmiştim. 1453’te İstanbul’u fetheden Osmanlı, aslında bitmiş bir hayata talip olmuştur. İki yıl sonrasında Almanya’da Gutenberg’in bastığı ilk kitapla matbaanın kitlesel kullanıma yönelik işlerliğe girişi ise dünya üzerinde yeni bir hayatın en büyük itici gücüdür. Anderson’la ilgili “şahsıma özel” bir başka nokta da Türk modernist muhafazakârlığı üzerine çalışırken bir şiirinde Yahya Kemal’in onu adeta “müjdelediği”ni keşfetmek oldu! “Hayali Cemaatler” yazarı, 20’nci yüzyıl başlarında Yahya Kemal’in dizelerinden fışkıran hissiyata aynı yüzyılın son çeyreğinde tercüman olmuş gibidir. Şiiri paylaşıp her ikisini de saygıyla yâd ederek bitirelim: “Kimlersiniz? ya bağrı yanık kimselersiniz! / Yâhud da her sabâh uyanık kimselersiniz! / Dünyâ üzerinde bir sefer olsun, tanışmadan / Öz çehrenizle sizleri görmekteyim bu an / Sizlersiniz bu ânı ışıklarla Türk eden! / Eksilmesin şu mutlu şafaklar bu ülkeden! / Gönlüm, dilim, kanım, mizâcımla sizden’im / Dünyâ ve âhirette vatandaşlarım benim.” B ÇYDD’den ‘acil çağrı’ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden, “Kamuoyuna, Devlet ve Hükümet Yetkililerine Acil Çağrı” başlığıyla yapılan açıklamada, eğitimin temel bir insan hakkı olduğu vurgulanarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ara verilen bölgelerde eğitimin ne zaman başlayacağını ve bu dönemin telafisinin nasıl sağlanacağını açıklaması istendi. Eğitim Reformu Girişimi’nden yapılan açıklamada da “Çocuklar kazananı olmayan bir savaşta bir kez daha kaybeden oluyor’’ denildi. l Eğitim Servisi ‘Tetikçi devletten’ araştırılacak N. Hablemitoğlu ‘Takım elbiseli kişiler grubu yönlendirdi’ Kırşehir’de 8 Eylül’de HDP’li Eşref Odabaşı’na ait Gül Kitabevi’nin de aralarında olduğu dört işyerinin ateşe verildiği olaylara ilişkin davaya dün Kırşehir’de başlandı. 6’sı tutuklu 17 sanık 15 yıl hapis istemiyle ilk kez hâkim karşısına çıktı. Ramazan Akçay,“Kitabevine yönelik başkaları tarafından yönlendirme oldu” dedi. Gökhan Hergül ise, “Ön tarafta takım elbiseli kişiler HDP binasına yönelttiler” dedi. Mehmet Şimşek de, bazı kişilerin “Gül Kitabevi” diye bağırması üzerine kitabevine yöneldiklerini kaydetti. Ramazan Doğan, Petrol İş Sendikasından gelen mesaj üzerine yürüyüşe katıldığını belirtti. Batuhan Çelik, Gül Kitabevi’ne saldırıda polisin müdahela etmedini söyledi. GÜL KİTABEVİ DAVASI ABD başkonsolosluğu’na saldırAcaktı IŞİD bombacısı yakalandı ARDA OTOG LTI GÖZA ALİCAN ULUDAĞ aili meçhul cinayete kurban giden akademisyen Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’daki evinin önünde öldürülmesine ilişkin yeniden raftan indirilen soruşturmada savcılık, tetikçi araştırmasına girdi. Cinayetin profesyonel olduğuna dikkati çeken savcılık, o dönem ordudan atılma Özel Kuvvetler mensupları ile polis özel harekâtçıların listesinin çıkarılması talimatını verdi. Alınan bilgiye göre, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı, tetikçinin de özel eğitimli biri olduğunu düşünüyor. Bu kapsamda cinayetin iş F lendiği akşam, yerlerin buzlu olmasına karşın tetikçinin arabasının farlarını söndürerek olay yerine yaklaşması, Hablemitoğlu’nun önce gözüne ateş açtıktan sonra yere düşmesinden sonra kafasına sıkması Hablemitoğlu’nun öldürülmesine ilişkin savcılık, o dönemde ordudan veya Emniyet’ten atılan asker ve polislerin listesini çıkartıp şüpheli eşkâli ile karşılaştıracak ve sakince ayrılması cinayeti sıradan birinin işleyemeceği kanaatine neden oldu. Yine Hablemitoğlu’nun hiç direniş gösterememesine de dikkat çekiliyor. Öte yandan cinayet sonrası Hablemitoğlu’nun geçmişe dönük telefon görüşme kayıtlarını içeren HTS örneklerinin çıkarılmadığı öğrenildi. Savcılık, bu kayıtları da çıkartarak Hablemitoğlu’nu arayan şüpheli kişiler olup olmadığını belirlemeye çalışacak. Kaynaklar, cemaat aleyhinde kitaplarıyla tanınan Hablemitoğlu’nun öldürüldüğü tarihte Ankara İstihbarat Şube Müdürü’nün Yurt Atayün olması da ayrı vurgu yapıyor. Savcılık kaynakları, Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu’nun “Konuşmak için savcıya güvenmek istiyorum” sözüne ise “Bize güvensin” karşılığını verdi. l ANKARA BD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’na intihar saldırısı planladığı iddiasıyla aranan terör örgütü IŞİD üyesi Suriyeli Muhammed Raghil Al Hardani, Kahramanmaraş otogarında gözaltına alındı. Hardani’nin canlı bomba eylemi planladığı istihbaratı üzerine geçen hafta konsolosluk bir günlüğüne kapatılmıştı. İstihbarat birimleri, Suriye’den Türkiye’ye bir süre önce giriş yapan IŞİD üyesi Hardani’nin ABD’nin İstanbul Başkonsoluğu’na intihar saldırısı planladığını tespit etti. Bu bilgi, daha sonra ABD’li yetkililerle de paylaşıldı. IŞİD üyesi Hardani’nin Gaziantep’te örgüte ait hücre evine gideceğini değerlendiren ekipler, şüphelinin izine Samsun’da ulaştı. Otobüsle yola çıkan ve güzergâh boyunca izlenen Hardani, Kahramanmaraş’ın Tekir Mahallesi’ndeki bir tesiste verilen molada Suriyeli arkadaşıyla yemek yedi. Hardani ve arkadaşını yol boyunca takip eden polis ekipleri, şüphelileri Kahramanmaraş otogarında gözaltına aldı. Emniyette ifadeleri alınan iki Suriyeliden Hardani, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, diğeri ise serbest bırakıldı. l KAHRAMANMARAŞ / AA A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle