16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 23 Kasım 2015 EKONOMİ Hyundai 305 bin aracını geri çağırdı Hyundai yaklaşık 305 bin adet Sonata modelini fren lambası sorunu nedeniyle geri çağırdı. Hyundai, aracın durduğuna dair sinyal veren fren lamTASARIM: SERPİL ÜNAY balarının araçlar hareket halindeyken de yandığının fark edildiğini bildirdi. Geri çağırma 2011 ve 2012 modeli araçları kapsıyor. EDİTÖR: PELİN ÜNKER 9 Akkurt: ÇALIŞMA ORTAMINDAN kaynaklı en az 10 bin ölüm gizlendi Meslek hastalığında faciaya ramak kaldı Uluslararası Çalışma Örgütü’nce “gizli salgın” olarak tanımlanan meslek hastalıkları bu tabirin hakkını veriyor ve Türkiye’de her yıl 20 bin insanın canını alıyor. Mesele ‘dışkı’ değil azı yaşlıları ve köy imamını topluluktan ayırdıktan sonra, ‘yat’ komutu vererek, hepimizi yere yatırdı ve üstümüzde yürümeye başladı. Bir süre sonra bir subay, yanında Kamil Müştak olduğu halde geldi. Kamil’in elinde insan dışkısı vardı. Subay, ‘köy okulunda bu dışkıyı buldum, ne yapayım?’ diye Binbaşı’ya (Cafer Tayyar Çağlayan) sordu. Amcamın oğlu Kamil, Binbaşı’nın emri ile dışkıyı hepimize tek tek yedirdi.” (15 Şubat 1990 Abdurrahman Müştak Yeşilyurt Köyü Muhtarı) HHH Bundan 25 yıl önce... Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmadan aktardığım bu ifadenin canlı tanığıyım. Sadece canlı tanığı değil. O tarihte görev yaptığım Anadolu Ajansı arşivinden aktardığım bu haberi, duruşma bitiminde yazıp Ajans kurucusu Atatürk’ün veciz sözüyle “Türkiye’nin sesini bütün dünyaya duyuran” adliye muhabiri. (Mahkeme, aynı duruşmada, dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın bu olayı doğruladığını hatırlatan ve Başbakanlık’tan gerekli bilgi ve belgelerin getirilmesini talep eden avukatların istemini reddetmişti.) HHH Gazetemizin o dönem Adana Bölge Temsilcisi olan Celal Başlangıç ile Siirt muhabiri Cengiz Mumay’ın kamuoyuna mal ettiği bu dosya; Celal Şengör’ün “bal gibi yiyeceği” işkencenin altıncı yılında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin; mağdur her köylüye, 300 biner Fransız Frangı tazminat ödenmesi kararıyla son buldu. Şimdi siz... Yargılaması tamamlanmış bir dosyanın çeyrek yüzyıl sonra bugün, yeniden gündeme taşınmasını gereksiz, bir enerji kaybı olarak görebilirsiniz. Alanında yetkin bir jeoloji profesörü olarak tanınan Şengör’ün Radikal’de Armağan Çağlayan’a verdiği mülakattaki “Bir kere insan dışkısı yedirmek işkence değil. Ben bal gibi yerim” sözünün kıymeti harbiyesinin olmadığını da düşünebilirsiniz. Fakat keşke mesele, “Aman Tanrım, hiçbir profesöre yakışıyor mu” tadında hayretlere gark olup unutacağımız türde bir “deli saçması” sözden ibaret kalsaydı. Prof. Şengör’ün işkenceyi meşru göstermek adına kendisinin bile dışkı yiyebileceğini söylemesine götüren anlayışın, bugüne aktarılan çok güçlü bir temsiliyeti var. İzlerini, ne tesadüf ki, röportajın yayımlandığı gün bir başka Profesör Mithat Sancar’ın, ne tesadüf ki (!) aynı bölgede hastanelik edilmesinde rastlayacağımız kudrette bir temsiliyet bu. Prof. Şengör’ün yaygın bilinirliğinin “depremsellik” alanını kapsaması, adının insan hakları alanında temsil gücünün bulunmaması, yahut kişiliğindeki sıradışılık bu gerçeği değiştirmiyor. Nasıl kafa kesen, katliam planlayıp uygulayan IŞİD, bir “deliler topluluğu”, yahut “öfkeli gençler” değil, petrol kuyusu işleten, militanlarına düzenli maaş ödeyen, iletişim altyapısını son derece mahir kullanan güçlü bir ideolojik yapılanmaysa, “dışkı yedirmenin işkence olmadığını” göğsünü gere gere ifade eden bir profesörün de “elit olmayanlara” faşizm uygulamalarını mubah gören zihniyetle sıkı bağları bulunuyor. 12 Eylül darbesini sahiplenme gayretkeşliği içinde, dışkı yedirmeyi “bal”la eşitlemeye kalkışan zihniyet sahibine, “bilim ile siyaset alanındaki görüşleri ayırmak lazım” hoşgörüsü ise bu tablo karşısındaki zorlama bir naiflikten başka anlam taşımayacaktır. Devletin bütün kılcallarına sızmış, çeyrek yüzyıldır milim değişmemiş bu zihniyet, “bilim” alanına mı sızmayacak. İş ki, görüntü verirken almayı hiç ihmal etmediğiniz papyonun portmantodaki yerine, vicdanınızı bırakın. “B Ölümlerin oranı yüzde 14 İş kazalarından ölümlerin “iş cinayetleri” denilecek derecelere ulaştığını söyleyen Akkurt, ILO’nun projekte ettiği verilere göre dünyada İSG uygulamalarının kötü yönetilmesi nedeniyle yılda 2 milyon 340 bin işçiçalışan kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Bunların yüzde 14’ünün iş kazalarına bağlı ölümler olduğunu söyleyen Akkurt, “Çalışma yaşamındaki koşullara bağlı ölümlerin yüzde 86’sı yani 2 milyon 20 bini meslek hastalıklarına bağlı. Ancak ülkemiz başta olmak üzere maalesef ülkelerin kayıt sistemlerine bunlar işle ilgili hastalık/meslek hastalığı ölümleri olarak girmiyor, giremiyor. Hastalıkların nedenlerini sorgulayıcı, kayıt altına alıcı bir sistem olmaması nedeniyle bunlar değişik isimler altında ölüm kayıtlarına giriyor” dedi. Pratikteki hastalıkların en az yüzde 525’inin hatta bazı durumlarda yüzde 50’sinden fazlasının nedeninin çalışma ve çevresel koşullar olduğu biliniyor. Öte yandan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2013’te yaptığı projeksiyonda dünyada yılda en az 160 milyon meslek hastalığı beklendiği şeklinde. Avrupa İstatistik Kurumu, AB bölgesinde çalışanların yılda en az 23 milyon kişide meslek hastalığı olasılığından bahsetti. Türkiye İstatistik Kurumu da benzer anket çalışmalarında çalışanların en az yüzde 23’ünde yani yılda en az 400 bin kişide yılda en az bir meslek hastalığı olduğunu saptadı. 4 Ülkemize dair bu veriler sağlıklı mı peki? Türkiye’de meslek hastalıklarının gerçek durumu konusunda maalesef sağlıklı bir veri yok. Her meslek hastalığı “maluliyettazminat gerektiren” yasal bir olgu olarak düşünülüyor. Meslek hastalıklarında verinin elde edilmesi gereken kurum Sağlık Bakanlığı. Maalesef konu “sağlığın korunması” temel amacıyla ele alınmayıp bu alan için kurulan sigorta organizasyonu ve bu organizasyonu besleyen çalıştıranın, “işverenin korunması” temel yapılanması içine hapsedilmiş durumda. Konu “etkilenme/hastalık” boyutu çerçevesince değil de kişide “kalıcı hasarmaluliyetölüm” çerçevesince ele alınıp Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları sigortacılık kolunun bir işlevi olarak görülmüş. Bu nedenle de beklenen yıllık meslek hastalığı sayısı 100 binden az olmaması gerekirken bu verilerde yılda 500 civarında meslek hastalığı sayısı çıkıyor. 4 Meslek hastalıklarının ne kadarı ölümle sonuçlanıyor? ILO tarafından ifade edilen gerçeği tekrar kayda alalım: “Bir ülkede meslek hastalıklarından beklenen ölüm sayıları iş kazalarına bağlı kayda alınan ölümlerin en az 6 katıdır.” Ülkemizde iş kazalarına ilişkin 2 veri var; biri SGK istatistikleri, diğeri de İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verileri. SGK’nin 2014 istatistiklerine göre iş kazalarından 2014’te ölenlerin sayısı 1626, bunlar sigortalı olanların sayısı. 4 Ya sigortasızlar? İSİG verilerinde bu sayı 1800’den fazla. Bu iki veriye göre 2014’te ILO’nun da mantığıyla bu ülkede meslek hastalıklarından ölenlerin sayısının bu rakamların en az 6 katı olması yani SGK verilerine göre en az 7756 kişi; İSİG kayıtlarına göre ise en az 10 bin kişi 2014’te meslek hastalıklarına bağlı olarak ölmüş. Peki, gerçek kayda alınan veri nedir? SGK’nin 2014 kayıtlarına göre ülkemizde meslek hastalıklarından hiç kimse ölmemiş (!) yani sayı sıfır. Ülkemizde sistem olmadığından 2014’teki ölümlerin çalışma ortamından kaynaklananların hepsini resmi olarak 7756 ölümü, gerçekte ise en az 10 bin ölümü gizlemişiz. luslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada her yıl 160 milyon insanda çalışmaktan kaynaklı hastalık meydana geliyor ve her yıl 1 milyon 950 bin kişi meslek hastalıklarına bağlı yaşamını yitiriyor. Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 120 bin ile 360 bin arasında işçi mesPINAR lek hastalığına yaYILDIZ kalanıyor. Oysa SGK verilerine göre meslek hastalıkları yıllık tanı sayısı beş yüzün dahi altında kalıyor, hatta geçen yılın kayıtlarına göre meslek hastalıklarından ölen hiç kimse bulunmuyor. ILO işe bağlı hastalıklar ve kazaların direkt ve dolaylı zararlarının dünya ülkelerinin ekonomisine maliyetinin ülkelerin gayri safi milli hasılalarının en az yüzde 4’ünün kaybına, başka bir ifadeyle dünyada bu konularda önlem alınmamasının dünyaya küresel maliyetinin en az 2.8 trilyon dolar olduğuna dikkat çekti. İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Akkurt’un verdiği bilgiye göre ise ülkemizdeki yılda en az 20 bin ölümün asıl nedeni meslek hastalığından kaynaklanırken; Akkurt, “Üstü örtülerek oluşturulan sistem ya da sistemsizlik giderek bizi bir faciaya götürüyor” dedi. İşte Akkurt’un sorularımıza verdiği cevaplar: 4 Meslek hastalıklarına yönelik istatistikler neler? U Sizin de meslek hastalığınız olabilir! 4 Herhangi bir hastalık nedeniyle doktora gidip kendisine uygulanan tedavi ve istirahat sonucu tekrar işe döndüğünde tüm hastalık bulguları yeniden ortaya çıkan kişiler mutlaka hastalıklarının çalışma ortamı ile ilişkisinden kuşkulanmalı. 4 Çalıştığı ortamında gözle görülür, bilinen zararlı etmenler olanlar (toz, kimyasallar, biyolojik, fiziksel, ergonomik, psikolojik) ortaya çıkan hastalıklarının “mesleki” kuşkusunu duymalı; bunu doktorlarıyla paylaşmalı. 4 Aynı ortamda çalışan kişilerde belli bir zaman döneminde sık olarak aynı hastalığın birden fazla kişide ortaya çıkması durumu meslek hastalığı kuşkusu doğurmalı. İbrahim Akkurt Cep telefonu, cüzdanın yerini alacak ilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye’de internetten yapılan kartlı ödeme işlem hacmi, son 5 yılda yüzde 189 artarak 70 milyon liraya yükseldi. Rapora göre Türkiye’de mobil ödeme araçlarını kullananların sayısı 2010’da 1 milyon 289 bin 802 iken, bu yılın sonunda 5 milyon 634 bin 448’e çıkması bekleniyor. Mobil işlem hacminin ise aynı dönemde 4 milyon 403 binden 16 milyon 490 bine yükselmesi öngörülüyor. 2010’da 55 milyon 462 bin 268 lira olan mobil ödeme işlem hacminin, 2015’te 225 milyon 583 bin 382 liraya çıkacağı tahmin ediliyor. Böylece, mobil ödeme hizmetlerindeki işlemlerin parasal karşılığının yıl sonunda 2010’un 4 katına ulaşması bekleniyor. l Ekonomi Servisi B ‘KOBİ’ler birkaç saatte ihracat yapabilecekler’ TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Dünya KOBİ Forumu Vakfı’nın lobi faaliyetiyle KOBİ’lerin kolayca finansmana erişeceğini ve dünya ticaretinin kolaylaşmasıyla saatler içerisinde ihracat yapabilecek konuma geleceğini söyledi. İKLİM ÖNGEL illetlerarası Ticaret Odası (ICC), Dünya Bankası ve OECD’nin desteğiyle kurulan ve merkezi İstanbul olan Dünya KOBİ Forumu Vakfı, KOBİ’ler adına lobi yapacak. Dünya KOBİ Forumu Vakfı’nın başkanlığını yürüten Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, istihdamın yüzde 60’ını sağlayan KOBİ’ler için başta finansmana erişim olmak üzere önemli kararlara öncülük yapılacağını belirterek “KOBİ’ler bankacılık sisteminden şikâyetçi, finansmana erişmekte büyük güçlük çekiyorlar. KOBİ’lerin avukatlığını yapacağız. Fi M nansmana erişim kolaylaşacak. Dünya ticareti kolaylaştırılınca KOBİ’ler 3 saatte ihracat yapacak konuma gelecek” dedi. Légion d’honneur nişanını almak için Fransa’nın başkenti Paris’e giden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, burada Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu toplantısına katıldı. Hisarcıklıoğlu, toplantıdaki izlenimlerini ve önümüzdeki dönemde KOBİ’ler için atılacak adımları anlattı. İhracat kolaylaşacak Yeni dönemle birlikte sistemin işleyişindeki değişikliğe ilişkin Türkiye örneğini veren Hisarcıklıoğlu, “Türki ye ve çevresinde iş yapmak isteyen bir Çin şirketi veya başka ülkenin şirketi, sistemdeki KOBİ’lerde rahatlıkla ortaklık kurabilecek” dedi. Gümrüklerde işlemlerin günlerce sürdüğünü kaydeden Hisarcıklıoğlu, prosedürün basitleştirilerek KOBİ’lerin de birkaç saat içinde ihracat yapabileceği, malların daha serbest dolaşacağı ortamı oluşturmaya çalıştıklarını belirtti. Rifat Hisarcıklıoğlu l PARİS Bebeklere takviye gıda üretilmeyecek Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tebliği ile 2 yaşın altındaki bebek ve küçük çocuklar için takviye edici gıda üretilemeyecek ve piyasaya arz edilemeyecek. Buna göre takviye edici gıdalarda, ilgili vitamin ve mineraller, belirtilen formlar ve alt formlarında kullanılacak. Takviye edici gıdalarda kullanılan besin öğelerinin günlük maksimum limitleri etiket beyanı üzerinden ilgili standartlara uygun olarak belirlenecek, besin öğeleri dışındaki botanikler ve diğer maddeler ile ilgili Bakanlıkça maksimum limiti belirlenen bileşenlerin maksimum limit değerlendirmesi etiket beyanı üzerinden yapılacak. Belirlenen ve takviye edici gıdaların bileşiminde bulunan botanikler, Bakanlık tarafından oluşturulan bitki listesine uygun olacak. Ayrıca, takviye edici gıdalar son tüketiciye sadece hazır ambalajlı olarak sunulacak. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle