15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 20 Kasım 2015 KULTUR aralarında bulunduğu 20 şarkı seslendirdi. Enrico Macias, konserin büyük bölümünde gitarını elinden bırakmayarak, gitarı eşliğinde şarkılarını yorumladı. Sanatçı daha önce Ajda Pekkan’la birlikte seslendirdiği “Hoşgör Sen” adlı eseri Türkçe seslendirerek müzikseverlere bir de sürpriz yaptı. Ajda Pekkan’ın “Hoşgör Sen”, Selçuk Ural’ın “Kumsal’daki İzler”, Gönül Yazar’ın “Arkadaşımın Aşkısın”, Seyyal Taner’in “Son Verdim Kalbimin İşine” ve Tanju Okan’ın “Çal Çingene” isimleriyle yorumladıkları şarkılar, sanatçının Türkçeye uyarlanan eserleri arasında yer alıyor. l AA Candan Erçetin’den 20. yıl özel albümü Candan Erçetin’in 20. yıl özel albümü “Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun” Pasaj Müzik etiketiyle 25 Kasım’da müzikseverlerle buluşuyor. Candan Erçetin, 20. sanat yılı anısına, dinlemeyi ve söylemeyi çok sevdiği türk sanat müziği ve TürTASARIM: İLKNUR FİLİz kü formunda eserlerden oluşan yeni bir albüm ekledi. Candan Erçetin, “Silemezler Gönlümden”, “Avuçlarımda Hâlâ Sıcaklığın Var”, “Ben Gamlı Hazan”, “Ölürsem Yazıktır”, “Vardar Ovası” gibi klasikleşmiş 13 şarkıyı yeniden yorumladı. EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK 15 Cezayir asıllı Fransız şarkıcı Enrico Macias İstanbul’daki konserinde Ankara ve Paris’teki terör saldırılarına dikkat çekti. Ankara ve Paris için sahnede saygı duruşu ezayir asıllı Fransız şarkıcı Enrico Macias, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde konser verdi. Sanatçı, Ankara ve Paris’te meydana gelen terör saldırılarına dikkati çekerek, “Türkiye ve Fransa yasta. Ankara ve Paris’te bildiğiniz gibi terör dehşeti yaşandı. O yüzden gösteriye başlamadan önce, katliamın tüm mağdurları ve yakınları için, siz ve müzisyenlerle 1 dakika saygı duruşunda bulunmak isterim” diye konuştu. anatçı Olafur Eliasson’un Paris’te sergilemeyi planladığı yerleştirme projesi, 13 Kasım’da Paris’te yaşanan terör saldırıları sebebiyle ertelenme tehlikesi altına girdi. Eliasson’un buzdan ‘İklim Saati’ Paris’e varabilecek mi? S Sanatçının Grönland’ın başkenti Nuuk yakınındaki bir fiyordan edindiği ve gemiyle nakledilen ve 12 parçadan ibaret 120 tonluk buzdağı, Paris’te 29 Kasım’da düzenlenmesi beklenen BM İklim Zirvesi (COP21) dolayısıyla Cumhuriyet Meydanı’na ‘Buz Saati’ olarak yerleştirilmek üzere halen yoluna devam ediyor. Cumhuriyet Meydanı halen Paris saldırıları için ‘resmi yas alanı’ olarak kullanılıyor. Eliasson’un Fransız Dışişleri’nin desteğini aldığı konuşuluyor. l Kültür Servisi Eliasson, buzdan eserini Paris Cumhuriyet Meydanı’na taşımayı hedefliyor. C Anneye güzelleme... Moretti’nin bugün gösterime giren, Cannes’da da Ekümenik Jüri ödülünü kazanmış son filmi “Mia MadreAnnem”i de tıpkı 15 yıl önceki o ölüm olgusuna kamera tutan, o mendil ıslatan “Oğul Odası”nı çağrıştıran, duygusal, ağlak ve incelikli bir dram. ’da başladığı yönetmenliğinin yanı sıra epeyce otobiyografik özellikler içeren filmlerinin senaryolarını yazıp esas oğlan rollerini de üstlenen, çağdaş İtalyan sinemasının en saygın isimlerinden Nanni Moretti’yi ne çok sevmiştik, 1980’lerdeki “Ecce Bombo”, “Altın Düşler”, “Bianca”, “Ayin Bitti” gibi ilk dönem filmleriyle. İtalyan soluna da dokunduran, komünizm idealinin başarısızlığı üstüne “Kızıl Güvercin”, kansere ve tıbbın sağaltıcılığına ilişkin “Sevgili Günlük”, Berlusconi zihniyetini hicvettiği “Nisan”la “Timsah”, Vatikan’ı eleştirdiği “Habemus Papam” ve o bildik benmerkezli, alaycı, kışkırtıcı, muzip havasından sıyrılarak bu kez güldürmekten ağlatmaya dümen kırdığı, evlat acısına dair (2001’de Cannes’ın Altın Palmiyesiyle de taçlandırılmış) “Oğul Odası” gibi sonraki filmleriyle de çokca ses getiren, genç sinemacılara da hep kolkanat gerip destek olmuş Moretti, genelde güldürüyle ciddiyeti kaynaştıran, daha doğrusu yaşama coşkusu ve neşeyle hüzün ve melankoli arasında gidip gelen, siyasal olanla özel olanın çatışmasına hep afacan çocuksu bir merakla bakmış, temelde her Akdenizlinin özdeşleşeceği bir duyarlığa sahip, esprili, içten filmleriyle aklımızagönlümüze yerleşmişti, bir daha çıkmamacasına. Kendine özgü, mizahi, haşarı, uçarı, geveze ve muhalif tarzının gittikçe belirginleştiği, takıntılarını, kaygılarını bolca boca ederek iç dünyasını bize açtığı, o otobiyografimsitaşlamamsı kurmaca filmleriyle 40 yıllık parlak bir kariyeri geride bırakmış, 1953 doğumlu ‘bizim kuşaktan’ Moretti’nin bugün gösterime giren, Cannes’da da Ekümenik Jüri Haftanın filmi, Nanni Moretti’nin ‘Mia MadreAnnem’i Türkiye’den ezgiler Yaklaşık iki saat sahnede kalan sanatçı, “Melisa”, “Solenzara”, “Paris”, “Zingarella”nın da 1976 Amazon Prime kanalında yer alan diziye esin kaynağı olan kitap Türkçeye de çevrilmişti. nternetin küresel ticaret ve yayıncılık markalarından Amazon, yakın zaman önce izleyicilere sunduğu ‘Amazon Prime’ internet kanalı üzerinden yeni bir diziye başlıyor. İlk bölümü ücretsiz izlenebilen 10 bölümlük dizi, Amerikalı kara ütopya ve bilimkurgu ustası Philip K.Dick’in 1962 tarihli ‘Yüksek Şatodaki Adam’ isimli romanını ekrana taşımayı amaçlıyor. Diziye temel olan roman, en basit tarifiyle İkinci Dünya Savaşı’nın ‘farklı neticelendiği’ olası bir dünya tarihinde ABD’nin süper güç olmaktan çıkarak Doğuda Naziler, Batıda ise Japonlar tarafından işgali ertesinde yaşadığı çalkantı ve gerilimleri işliyor. Nazi ve Japon işgalindeki ABD’yi görmek an meselesi! İ Filmde Nanni Moretti ile Giulia Lazzarini rol alıyor. ödülünü kazanmış son filmi “Mia MadreAnnem”i de tıpkı 15 yıl önceki o ölüm olgusuna kamera tutan, o mendil ıslatan “Oğul Odası”nı çağrıştıran, duygusal, ağlak ve incelikli bir dram. Kuşkusuz Moretti’nin alteregosu olan bir kadın yönetmenin (Margherita Buy) çektiği filmdeki (hiç de yabancısı olmadığımız) bir polis şiddetinin yine ayyuka çıktığı bir grevin coplu, tazyikli sulu, bol çatışmalı çekimleriyle başlayan “Annem”, hem film içindeki filmde grevi sonlandırmak isteyen fabrika patronunu oynayan, ünlü bir Amerikalı yıldızın (İtalyancasını paralayan John Turturro yine her zamanki gibi ) kaprislerini çekmek zorunda kalan, hem de öğrencilerince çok sevilen, sayılan bir Latince öğretmeni olan, hastanedeki günleri sayılı, yaşlı annesinin (Giulia Lazzarini) ölümcül hastalığı aklından hiç çıkmayan, sevgilisinden de ayrılmış, motor isteyen, ergen kızıyla (Beatrice Mancini) da başı beladaki yönetmenin sorunlu özel yaşam sahneleriyle sürüyor. Şimdiye dek filmlerinde hep kılıktan kılığa girip çeşitli karakterleri oynayarak gitgide yaşlanan Moretti’yse bu kez dertli yönetmenin, annesinin hastalığı nedeniyle işinden izin almış, sakin, olgun, ağırbaşlı ağabeyini canlandırıyor. Moretti’nin, ölümle baş edebilme sorunsalı bağlamında yine dramla mizahı ustaca kaynaştırdığı, meraklısınca kaçırılmayacak nitelikteki bu hüzünlü ve duygusal son eseri, bence kuşkusuz haftanın filmi. Ölümle baş edebilme Filmle ilgili olarak basına konuşan ve romandaki baş karakter Joe Blake’i canlandıran Luke Kleintank, “Bilirsiniz, tüyler ürpertiyor. İzleyicilerin gördüklerini kabullenmeleri zor olacak, ama bir yandan da bundan ötürü akılları çelinecek,” diye konuşuyor. Çatışmalı başlangıç Çekimleri Kanada’da gerçekleştirilen dizinin bir diğer yapımcısı da, yine Philip K.Dick’in bir hikâyesinden 1982’de beyazperdeye uyarladığı ‘Bıçak Sırtı’ isimli bilimkurgu ile tanınan İngiliz yönetmen, Ridley Scott olarak öne çıkıyor. Bilgi için: http://www.amazon.com/ TheManInHighCastle/dp/ B00RSGIVVO l Kültür Servisi Çekimler Kanada’da Haftanın öteki filmleri ‘Bıçak Sırtı 2’ heyecanı doruğa çıktı Kanadalı aktör Ryan Gosling’in ‘Bıçak Sırtı’ filminin devamında rol alacağı kesinleşti. Yeni filmi ‘The Big Short’ için katıldığı bir TV programında ipuçları veren Gosling, ‘Çok heyecan veriyor; içimde bir çip takılı ve eğer konuşursam patlayabilir,’ ifadesini kullandı. Gosling ayrıca, filmde, 1982 tarihli ilk yapımın ‘Rick Deckard’ karakteri ile başrolünü üstlenen Harrison Ford’un yer almasının da son derece onur verici olduğunu kaydetti. Philip K.Dick’in bir kitabından uyarlanan ve geleceğin Los Angeles kentinde robotları avlayan polisleri anlatan ilk filmin ikincisi, 2016 yazında çekilmeye başlayacak. Filmi, ‘Sicario’ ile tanınan Denis Villeneuve yönetecek. l Kültür Servisi Uçarı ve geveze ’da yabancı dildeki en iyi film Oscar’ını almış, Arjantin yapımı “El Secreto de sus Ojos” adlı gerilimli polisiyenin Hollywood versiyonu olan, Billy Ray’in yönettiği “Secret in their Eyes Gözlerindeki Sır”da Julia Roberts, Nicole Kidman, Chiwetel Ejiofor başrollerde. 2010 ‘Gözlerindeki sır’ Suzanne Collins’in çok satan romanlarından sinemaya uyarlanan “Açlık Oyunları” serisini noktalayan “The Hunger Games: Mockingjay Part 2 Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 2”, Jennifer Lawrence, Julianne Moore, Elizabeth Banks, Donald ‘Hayatın Kıyısında’ ‘Gözlerindeki Sır’ filminde Julia Roberts da rol alıyor. Sutherland’ın oynadığı, serinin meraklılarını yine mest edecek, gözalıcı bir aksiyon. 1970’lerin Fransası’nda geçen ABD yapımı “By the Sea Hayatın Kıyısında”, yönetmenliği gittikçe benimseyen Angelina Jolie’nin başrolünü Brad Pitt’le paylaştığı, Richard Bohringer, Melanie Laurent, Melville Poupaud gibi ünlü Fransız oyuncuların da rol aldığı, beylik bir dram. “Pırdino: Sürpriz Yumurta”ysa çocuklara yönelik bir animasyon. 46’dan ‘Şiir’ özel sayısı otoğrafçı Mehmet Turgut imzalı dijital fotoğraf kültür dergisi “46”, yeni sayısını ‘Şiir’e adadı. Kapağına Lara Fabian’ın konuk olduğu “46 – Şiir Sayısı”nda yer alan diğer isimler ise; Ataol Behramoğlu, Bahtiyar Engin, Ceyhun Yılmaz, Haydar Ergülen, Jehan Barbur, Kaan Koç, Mehtap Meral, Melis Kar, Menderes Samancılar, MŞŞ (Mehmet Şenol Şişli) Metehan Mert Çakır ve Selcan Aydın olarak sıralandı. l Kültür Servisi Arcade Fire F Perde müziğe açılıyor !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin 15. yaşına özel hazırladığı ‘!f İlham Serisi’, “The Reflektor Tapes” ile devam ediyor. 24 Kasım’da Babylon Bomonti’de gösterilecek Haydar Ergülen olan film, indie rock grubu Arcade Fire’ın 2013’te çıkardığı ve eleştirmenlerce “yılın albümü” seçilen Reflektor’un yolculuğunu anlatıyor. l Kültür Servisi srail Antik Eserler İnisiyatifi, geçen hafta 1700 senelik ‘olağanüstü’ bir mozaik zemin keşfinde daha bulundu. Tel Aviv’in birkaç kilometre güneydoğusundaki Lod kentinde bulunan yeni zeminin ortaya çıkarılması, geçen hazirandan kasıma uzanan bir çabanın sonucu olarak açıklandı. İsrail Dışişleri Bakanlığı, üzerinde çok sayıda hayvan motifinin yer aldığı mozaiğin, yine eski adıyla Diospolis olan bu bölgede inşa edilmesi öngörülen bir ziyaret merkezi inşası hazırlığı esnasında ortaya çıkarıldığını belirtti. l Kültür Servisi İsrail’den mozaik hazinesi fışkırdı İ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle