Katalog

Cuma 20 Kasım 2015 EDİTÖR: can doker TASARIM: müge kaygusuz haber 11 Toros’tan Esedullah indi! İlçelerde görülen duvar yazılarını ve kendilerini ‘Esedullah Timi’ olarak tanımlayanları JİTEM’e benzeten CHP’li Özel, “Beyaz Toros’lardan kim inecek diyorduk, Esedullah’lar indi” dedi HP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerde duvarlara yazılar yazan ve kendilerini “Esedullah Timi” olarak tanımlayanlar hakkında “1980 öncesinin kontrgerillalarını, 1990’ların JİTEM’ini, Hizbullah’ını hatırlatıyor. Beyaz Toroslardan kim inecek diye bekliyorduk, Esedullah’lar indi” dedi. Özel, “Bunlar devletin memuru mu, yoksa kendini Allah’ın aslanları diyen devlet tarafınFIRAT KOZOK dan bir takım yasal yetkileri olmaksızın varlıklarına ön açılan oluşumlar mı?” diye sordu. Özel, Diyarbakır Silvan’da gündeme gelen “Esedullah Timi” tartışmalarına ilişkin, şunları kaydetti: n İlk gündem maddemiz olacak: Seçimden önce en nihayetinde Beyaz Toroslara kadar varan, herkesin bilinçaltına korku aşılama meselesinde, bu korkuyu aşılamaktan ziyade, birtakım hazırlıkların da olduğu görülüyor. Esedullah timlerinin yazdıkları, yaptıkları korkunç, görgü tanıklarının anlattıkları korkunç. Bunların kimler olduğunu bir an önce öğrenmemiz lazım. Bunlar devletin memuru mu, yoksa kendine ‘Allah’ın aslanları’ diyen devlet tarafından birtakım yasal yetkileri olmaksızın varlıklarına ön açılan oluşumlar mı, öğrenmek lazım. Bundan sonra her türlü denetim faaliyeti mümkün. Bu konu, CHP tarafından Meclis’e verilecek ilk araştırma önergesinin konusu olacaktır. Meclis’teki tüm partilerin katılımıyla, bu konunun tüm ilçelerde hızlı bir şekilde araştırılması için Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etmeyi düşünüyoruz. n Torosların yerine lüks cipler geldi: Grup olarak da hazırlık yapıyoruz. 1980 öncesinin kontrgerillalarını, 1990’ların JİTEM’ini, Hizbullah’ını hatırlatıyor. Beyaz Toroslardan kim inecek diye bekliyorduk, Esedullah’lar indi. Görgü tanıkları, IŞİD görünümlü, altında lüks ciplerin olduğu, yüksek motor hacimli araçların kullanıldığı iki farklı dilde konuşan ama sürekli tehdit ve hakaret cümlelerini duvarlara yazan, korku salmaya çalışan kişiler olduğunu söylüyor. Devletin şefkatli elinin çözüm üretebileceğini düşünüyoruz. Devlet adına orada var olduğunu söyleyip, devlet adına hukuku çiğnemeyi görev edinmiş kişilerin varlığından fevkalade endişeliyiz. l ANKARA C AFP/ Sur Senin yeminin bir yalan yavrum ğer yeryüzündeki tüm politik yemin metinleri: “Asla silahlanmayacağım; Başka ülkelerin topraklarına, madenlerine, doğal kaynaklarına göz dikmeyeceğim; Benden yardım isteyen herkesin yardımına koşacağım; Başı sıkışanlara kapımı açacağım; Elimde ne varsa olmayanla paylaşacağım... Irkımı, dilimi ve inancımı kimseninkinden üstün ya da farklı tutmayacağım...” şeklinde olsaydı bugün bambaşka bir dünyada yaşıyor olurduk. İnsanlığın aklını, yemin algısı üzerinden okumayı deneyin. O zaman neden uygarlık tarihi boyunca devamlı kendi bacağına sıktığını anlarsınız. Mevcut ve geleneksel yemin anlayışı, tehlikeleri ve zaafları işaret eder. Gelecekte olacakların kehanetidir. Yapmamamız gereken ama yapma tehlikemiz olan büyük “günahların” altını çizer. Üstelik hiçbir yaptırımı da yoktur. O yüzden rahatlıkla yalan yere edilebilir. Hukuka uyacağınıza ve anayasaya bağlı kalacağınıza yemin edersiniz ama siz de bilirsiniz, hukuka uymaz ya da anayasaya bağlı kalmazsanız o yemin yüzünden çarpılmaz ya da şerefinizden bir şey yitirmezsiniz. (Kesin bilgi.) Her insan, bilincinin derinlerinde, aslında kutsal diye bir şey olmadığının ve kutsalı yalana alet etmeyi cezalandıracak bir merci bulunmadığının kadim bilgisini taşır. Buna güvenen içgüdüleri sayesinde de, gerektiğinde kendisini kurtarmak ya da gizli emellerini gerçekleştirmek için somut olarak annesinin, çocuğunun, sevdiğinin; ya da soyut olarak tanrısının, şerefinin, namusunun üzerine yalan yere yemin ediverir. Uygarlığın temel pusulası olması gereken akıl ve vicdan, eğer yemin diye bir maskenin gölgesinde kalmasaydı, pragmatik olmayı hümanist olmaktan daha “kârlı” bulan insanın ayağına dolanırdı. O yüzden bir şirket mantığıyla yönetilen koca koca devletler, sanki bir hukuk devleti değilmişler de, steplerde ya da dağlarda birer kavimlermiş gibi anayasalarını bir de yeminle koruma gösterisi düzenlerler. Bu gösteri seyircileri olacaklara hazırlar. Yemin ede ede işbaşına gelen politikacıların arasından çok ender olarak gerçekten “ahlaklı” bir politikacı çıkar, o da tüm dünyada parmakla gösterilir. (Bu da kesin bilgi.) Bugün en gelişmiş ülkelerin bile, ülke yönetimine yönelik yasal ve somut sorumlulukları, hiçbir yasallığı olmayan duygusal yeminlerle destekleme derdini taşıması arkaik bir kurnazlığın devamıdır. Politikaya atıldıktan sonra ailesi ve kendisi hızla zenginleşen bir politikacının ettiği yemin yüzünden çarpıldığını gören olmaz. Yine de insana güvenmeyenler yemine güvenirler; sanki baştan sona insan işi değilmiş gibi. Boş yere edilen yeminlerle meslek gruplarını terbiye etmek ya da kişisel mesuliyetleri garantiye almak o yüzden hülyalı bir uğraştır. Hülyalı uğraşlarla kendini yaka yaka karanlığa doğru dönen bir dünyada, temel mesele, yemin billah bir mevkiye gelen insanların asıl hedeflerinin ne olduğudur. O yüzden Leyla Zana’ya kızacaksanız, yemin ederken “Türk milleti” yerine “Türkiye milleti” dediği, Türk Cumhuriyeti’ni hiçe saydığı için kızmayın... Ama bunca yıldır süren silahlı mücadeleyi bitirip Meclis’te yasal mücadeleye çevirmeye gönülden inanan bir avuç iyimserin, zaten dört koldan devamlı baltalanan çabalarını, kendisi için muhtemelen anlamlı ama temsil ettiği kesimin mücadelesi için zararlı bir hamleyle boşa çıkardığı için sinirlenin. Ve her türlü yemin metnini her zaman güvencenin değil tehlikenin anahtarı olarak değerlendirin. E ‘Korku aşılama meselesi’ AFP, YDGH’lilerin günlük yaşamlarını görüntüledi. İki ajanstan iki bakış açısı AA/ bin Nusay ‘Fevkalade endişeliyiz’ AA, özel harekat polisleriyle operasyona çıktı. Özel Harekat polisleri eski Nusaybin Devlet Hastanesi binasında arama yaptı. Anadolu Ajansı (AA), Diyarbakır’ın Sur ve Silvan ilçelerinin ardından dün de sokağa çıkma yasağının sürdüğü Mardin’in Nusaybin ilçesinde Özel Harekât polisleri ile birlikte operasyona çıktı. AA, Özel Harekât polislerinin eski Nusaybin Devlet Hastanesi binasında arama yaptığını belirterek görüntüleri geçti. Haberde sokaklardaki hendek ve barikatlardaki patlayıcıların imha edildiği, bu nedenle ev ve işyerlerinin yanı sıra su ve elektrik hatlarının da zarar gördüğü kaydedildi. Operasyonlar ve çatışmalar nedeniyle hastalar hastaneye gidemezken AA hastaların polisler tarafından zırhlı araçlarla hastaneye taşındığını savundu. AFP ise daha önce 3 kez sokağa çıkma yasağı uygulanan Diyarbakır’ın Sur ilçesinden fotoğraflar yayımladı. Fotoğraflarda YDGH’lilerin silahlarla barikat ve hendeklerin arkasında nöbet tuttuğu görülürken bir fotoğrafta barikatın arkasında silahlı YDGH’lilerin mahalleli kadınlarla çay içtiği kareye yer verildi. l Yurt Haberler HP’li Sezgin Tanrıkulu da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde şu sorulara yanıt istedi: l Silvan’da duvarlara, “Kurdun dişine kan değdi, korkun”, “Türksen övün değilsen itaat et”, “Kanımız aksa da zafer İslamın” gibi sloganları yazanlar kimlerdir? l Esedullah Timi kim ya da kimler tarafından hangi amaçlar ile kurulmuştur? l Operasyonlara katılan güvenlik personelinin intikam duygularıyla hareket ettiği iddiası doğru mudur? Tanrıkulu’ndan soru önergesi C Nusaybin’de HDP’li vekiller açlık grevi yapmaya başladı Nusaybin’de 1 haftada 4 kişi öldü, 19 kişi yaralandı. İlçede bir çocuk ateşi düşsün diye buzdolabına konuldu. HDP’li vekiller yasak kalkana kadar açlık grevine başladı ardin’in Nusaybin ilçesinde gectiğimiz cuma günü ilan edilen sokağa çıkma yasağı 1 haftayı doldurdu. Dün akşam saatlerinde hasMAHMUT ORAL taneye 2 ağır yaralı daha getirildi. Keskin nişancılar tarafından başından vurulduğu iddia edilen Musur Aslan (19) kurtarılamazken, sırtından vurularak ağır yaralanan Rabia Bağdur tedavi için Mardin Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Aslan’ın ölümüyle Nusaybin’de 1 haftada ölenlerin sayısı 4’e yükseldi. Gazetemize konuşan Mardin Tabip Odası Nusaybin Temsilcisi Doktor Ramazan Kaya, “Ambulansları ateş altındaki bölgeye sokamıyoruz. Bir kadın bana ulaştı. Çocuğunun ateşlendiğini söyledi. Sular akmıyormuş. Bu nedenle buzdolabına koyduğunu söyledi” dedi. HDP Mardin Milletvekilleri Gülser Yıldırım, Ali Atalan, Mithat Sancar ve Erol Dora yasağın kaldırılması için dün İpekyolu’nda açlık grevine başladı. Gazetemize konuşan Atalan, “Mardin Valisi, yasağın kalkmasını istemiş ama Saray devreye girip yasağın sürmesine neden olmuş. Abluka ortadan kaldırılmadıkça ve çözüm için siyasi müzakereler başlamadıkça da grevimize devam edeceğiz” dedi. Dora ise “Bu şekilde devam ederse Türkiye’nin Suriye’ye dönüşme riski var. Artık yeter. Bu topraklar yıllardır akan kana doymuştur” dedi. Valilik de Lice’de 9 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan etti. l DİYARBAKIR M İki şehirde üç bombalı saldırı D İzmir’de ‘Gezi’ gazisi çocuğa tutuklama HAKAN DİRİK iyarbakır Yenişehir’de Asayiş Şube Müdürlüğü’ne 400 metre mesafede önceki gece saat 22.45’te PKK’liler önceden rögara döşedikleri bombayı zırhlı polis aracının geçişi sırasında patlattı. Patlamanın aracın geçişinden saniyeler sonra yaşanması nedeniyle ölen ya da yaralanan olmadı. Silvan’da Yolarası mevkiinde ise PKK’nin döşediği mayın dün saat 10.45’te askeri konvoyun geçişi sırasında patlatıldı. Şanlıurfa’da da ViranşehirDiyarbakır karayoluna döşenen bomba, polis araçlarının geçişi öncesi patlatıldı. Her iki patlamada ölen ve yaralanan olmadı. G Aziz Güler Şanlıurfa’nın Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye getirilen Aziz Güler’in cenazesi uçakla İstanbul’a gönderildi. Valiye izin vermediler Ankara’da 100 kilogram patlayıcı ele geçirildi olatlı’da PKK’ye ait olduğu belirtilen 100 kilogram nitrometan türü patlayıcı ele geçirildi. C4 tipi patlayıcıdan daha yüksek etkiye sahip patlayıcının bir süredir emniyet güçleri tarafından izlendiği belirtildi. Terör örgütü üyesi olduğu öğrenilen İsmail K, patlayıcının gömülü olduğu yere gelerek patlayıcıyı çıkarmaya çalışması sonucu yakalanarak tutuklandı. l ANKARA / Cumhuriyet Aziz Güler’in cenazesi 59 gün sonra Türkiye’ye getirilebildi ojava’da IŞİD’e karşı savaşırken 21 Eylül’de hayatını kaybeden Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG) komutanı Aziz Güler’in cenazesi Türkiye’ye getirildi. Cumhuriyet’e bilgi veren HDP’li İbrahim Ayhan, Aziz Güler ve diğer cenazelerin getirilmesi için Suruç Kaymakamlığı, Şanlıurfa Valiliği, AKP yetkilileri, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile görüşmeler yaptıklarını söyledi. Ayhan, “Aziz’in cenazesi Ankara’dan verilen özel iznin ardından önceki gece saba R P ha karşı Suruç’taki Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye getirildi” dedi. Güler’in cenazesinin pazar günü Gazi Mahallesi Cemevi’nden kaldırılması bekleniyor. HDP Milletvekili İbrahim Ayhan, son 4 aydır Kobani’de IŞİD’e karşı savaşırken ölen YPG’lilerin cenazelerinin Türkiye’ye getirilmesine izin verilmediğini,100’e yakın cenazenin beklediğini söyledi. l Haber Merkezi 100’e yakın cenaze bekliyor ezi Direnişi sırasında kafasına gaz kapsülü isabet etmesi sonucu ağır yaralanan ve aylarca süren tedavinin ardından hayata tutunan M.A.T, DHKPC örgütüne destek olmak suçlamasıyla tutuklandı. İzmir polisi dün sabah 10 ayrı adrese operasyon düzenledi. Kurdukları dernekle DHKPC’ye destek verdikleri ileri sürülen ve aralarında M.A.T’nin de bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı. Yüzleri maskeli halde eylem yaparak havaya ateş açtıkları öne sürülen şüphelilerin eylemin görüntüsünü Facebook’ta paylaştıkları öne sürüldü. “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü” öncesinde apar topar ifaM.A.T desi alınan 18 yaşından küçük olan M.A.T ve 3 şüpheli tutuklandı. M.A.T’nin babası Mehmet T., oğluna ateş açan polislerin bulunmadığını anımsatarak, ancak oğlunun pek çok olayda “olağan şüpheli” gibi ifadeye çağrıldığını belirtti. Baba, “Ali’nin durumu belli her gece evde olan bir çocuk, nasıl başka bir yerde eylem yapar anlamıyorum? Yüzü maskeliyse onun M.A.T olduğunu nereden biliyorlar. İçeride ilaçlarını alabilecek mi acaba?” dedi. l İZMİR C M Y B