Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Perşembe 12 Kasım 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 elahattin Demirtaş, “Seni başkan yaptırmayacağız!” diyerek milletin gönlünü kazandı, partisi HDP de 80 vekilliği. Belki, talihsizlik oldu. İkinci raundda 21’ini kaybetti. Ama 59 vekili ile temsil edilmek çok büyük bir başarı. (Hatırlayalım: Cumhuriyeti kuran CHP’nin 19951999 arasında sadece 49 vekili vardı. 2002 yılına dek de Meclis’te hiç temsil edilmiyordu. Baraj CHP’nin de belası idi!) HHH “Seni başkan yaptırmayacağız” sihirli bir cümleydi. Halkın yüzde 60’ının sempatisini topladı. Ve sırf bu kararlılık HDP’yi bir “Türkiye Partisi” yapabilecek güçte idi. Ama HDP bundan vazgeçmiş görünüyor. Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen eliyle yeni bir sloganı devreye sokuluyor. Seçimin hemen ertesinde, “Başkanlık sistemine karşı değiliz!” demişti. Demirtaş karşı çıkar gibi yaptı. Ama önceki gün sözcü çok net biçimde yineledi: “Karşı değiliz!” Ne oldu da “Yaptırmayacağız!”dan “Karşı değiliz”e gelindi? Örtülü bir pazarlık mı? Öyle gibi görünüyor. Dürüst siyasette, beyanat her şeydir. Çünkü seçmeni etkileyen sözlerdir. Anadolu’da yıllardır inanılan kuraldır: “Merkep yuları ile insan sözü ile bağlanır!” Ülkenin en can yakan meselesi “Kürt sorunu” ise... Çözümün kirli bir savaşta ısrar dışında şimdilik ne yazık ki iki tarafı var: RTE denetimindeki AKP... PKK ipoteğindeki HDP... Kendisince haklı nedenlerle, MHP kendini dışarı S HDP kendini sorguluyor izi AKP’ye yakınlaştırmak isteyen bir damar var.” Bir süredir HDP tabanında konuşulan ama yönetimde dile getirilmeyen bu eleştiri, 1 Kasım seçimlerinde kaybedilen 2.3’lük puanın ardından parti organlarında yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Hafta sonu yapılan PM ve MYK toplantılarında masaya yatırılan konulardan birisi de bu oldu. Daha doğrusu parti yönetimindeki bazı isimler eş genel başkanların yüzüne karşı düşüncelerini açıkça söyledi. 7 Haziran seçimlerinde ‘ertelenen’ aday belirleme yöntemine yönelik eleştiriler gün yüzüne çıkmaya başladı da diyebiliriz. Parti organlarında isimlendirilmedi ama kulislerde kimler olduğu söyleniyor ve eleştirilerin dozu artırılarak sürüyor. Bardağı taşıran damla ise 1 Kasım’ın hemen ardından Erdoğan’ın yeniden gündeme getirdiği başkanlık sistemine “ABD ve Meksika modeli olursa destekleriz” diyerek destek veren iki isim oldu: Celal Doğan ve Dengir Mir Mehmet Fırat. Doğan eski CHP’li, Fırat ise AKP kurucularından. Partide en çok merak edilen konulardan birisi de bu isimleri ‘kimin getirdiği’. Doğan’ın Taha Akyol ile çıktığı televizyon programındaki konuşması da partide rahatsızlık yaratmış. “Parti programını da mı okumadı” sözü birçok HDP’linin ağzından dökülüyor. HDP’de çok da alışık olmadığımız bu tür eleştirilerin yükselmesinin altında yatan bir başka neden ise PM ve MYK’nin yenilenmesi kararı. Tabanda PM’ye ‘dışarıdan’ ve ‘popüler’ isimlerin getirilme kaygısı var. Buna da genel merkez yöneticilerinin bazı isimlerle yaptığı görüşmelerin neden olduğu dillendiriliyor. Elbette HDP yönetimine başka eleştiriler de sıralandı: Süreci okuyamadık ve müdahale edemedik. Programdan koptuk, liberal bir savrulma yaşanıyor. Partide ‘adamcılık’ başladı. 7 Haziran’dan sonra rehavete kapılıp seçim bürolarını erken kapattık. Ankara katliamının ardından sadece miting yapılmama kararı alındı. Ama biz seçim kampanyası da yapmadık. Neden? Televizyonlara neden çıkılmadı? Seçim sonuçlarında başarı yok. Ne PM, ne MYK işin ayırdında. Partide eril bir dil ve erkek egemen anlayış hâkim olmaya başladı. Özyönetimi anlatamadık. Suruç ve Ankara katliamı, genel merkeze yapılan saldırı güvenlik açığımız olduğunu ortaya koydu. Güneydoğu’da ilçelere devlet saldırısı olurken 30 vekil oralardaydı, diğer 50 vekil neredeydi? Kadın cinayetlerinde yeterince tavır alamıyoruz. HDP renklerini yitirmeye başladı. Kendi içimizde ve halkla aramızda bir güven problemimiz var. Kadro sorunumuz var. İşçi, memur yani emekçi kesimle birlikteliğimiz yok. Dikkat çeken ve önümüzdeki süreçte parti içinde hayli tartışılacak konulardan birisi de ‘parti içi demokrasi’: “Türkiye’ye demokrasi vaat eden bir partiyiz. O nedenle parti içi demokrasiyi de tartışmaya açmalıyız. Özellikle PM ve MYK gibi parti organlarının seçimi, milletvekili aday seçimlerinde parti içi demokrasi yeterince işliyor mu?” Bunları okuyunca partide büyük bir kavga olduğu izlenimine kapılmayın. Dedim ya sadece HDP’de alışık olmadığımız bir manzara bu. Taban da yönetim de her an yeni bir seçim yapılacakmış gibi çalışmaya başlama kararlılığında. Zaten Demirtaş’ın eleştirileri dinleyip önerilerini sıraladıktan sonra “Bunları yapmanız için istifa edeyim” sözlerine PM üyelerinin verdiği “Olmaz başkan, seni bırakmayız” cevabı da bunun kanıtı. Pey akçeleri ile pazarlık başladı da tutuyor. CHP ise değil oyun kurucu olmak, oyuna dahil olacak ağırlığa bile bir türlü kavuşamıyor! “Müşavir Başbakan”ın hükümeti de görünürde işin içinde. Yeniden aynı “Saray Danışmanı” yönetimine girerse, TBMM tümüyle devre dışında bırakılacak.. Bu manzara kesinleşti bile. Milletvekilleri yemin bile etmeden taraflar “Sözcüler” ağzından ülkenin geleceğini, demokrasisini, siyasal yapısını pazarlığa tabi tuttular. HHH HDP sözcüsü ile RTE sözcüsü pazarlık masasına aniden “pey akçesi” veya “kaparo”larını sürdüler.. Taraflar “Yeni anayasayı tartışıyorlar” görüntülü, artık gizlisi saklısı kalmayan niyetlerini gerçekleştirmeye yönelmiş görünüyorlar. Bu kez ısınma ve ısıtma görevi akil adamlar veya seçmece vekillere değil, “sözcüler”e verilmiş görünyor. Açılışı “Başkanlığa karşı değiliz!” diyerek HDP “B sözcüsü yaptı. tanahmet@gmail.com Bu masaya sürülen bir pey akçesi kaparo idi. www.ahmettan.com Pazarlığın kızışması için Saraylı’nın da bir “kaparo” vermesi gerekiyordu. RTE Sözcüsü İbrahim Kalın da 7 Kasım günü bunu yerine getirdi: “Tüm halkları temsil eden” bir anayasa dedi! Böylece yıllardır kanlı ve kirli bir savaştan sıyrılıp siyaset yapmaya çabalayan parti ile. “Büyük Türk milleti ve tarih önünde ant içen” Cumhurbaşkanı arasındaki pazarlık iyice ortaya çıktı. HHH RTE “Tüm halkları temsil eden” diyerek pazarlık masasına ettiği anayasaya, cumhuriyete bağlılık yeminini “pey akçesi” ve “kaparo” olarak koymuştur. Yasalarımız bu iki terimi, “bağlanma teminatı” diye tarif ediyor! Her pazarlığın amacı sonunda bir akit, bir sözleşme gerçekleştirmektir. Hukukumuz, “akit”in oluşması için, iki tarafın birbirine uygun irade beyanı yapmasını yeterli görüyor. Başkanlık için yanıp tutuşan birine “Başkanlığa karşı değiliz!” diyerek açıkça bir “kaparo” vermiştir. “Halkların Demokrasi Partisi” bunu niye yapıyor? Hedefini gerçekleştirmeye doğru bir adım atabilmek için. Elbette, uygun bir muhatap bulunca bu işin pazarlığına oturmak, kirli bir savaş ile hedefe ulaşmaya çalışmaktan çok daha saygı değer. Peki ya karşı taraf? “Milletin birlik ve beraberliğini temsil” yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın “Tüm halkların temsiline” ışık yakması neyin nesi? Öyle anlaşılıyor ki, 2016 yılı boyunca, “demokratik anayasa” görüntülü bir “al başkanlığı ver özerkliği” pazarlığına tanık olacağız. “Türk milleti” denilen “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halkı” korusun! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Kocatepe Camisi HARBİ SEMİH POROY 12 KASIM 2015 SAYI: 32908 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya elişmiş ülkelerde vergi uygulamaları, hiçbir dönemde farklılık göstermez. Objektif ve tarafsız bir şekilde yürütülür. Mükellefler, ne ile karşılaşacaklarını net olarak bilirler. Seçimin bu uygulamalar üzerinde herhangi bir etkisi olmaz. Ülkemizde ne yazık ki durum böyle değil. Normalde seçim öncesinde vergi idaresi, mükellefleri yormamaya, strese sokmamaya çalışır. Seçim sonrası ise en sert dönemdir. Mükelleflerin üzerine gitmek, sert vergi uygulamaları yapmak için en uygun zamanlar seçim sonrasıdır. Mükelleflerin hafızalarından silinen geçmiş deneyimler, her seçimde ve sonrasında karşımıza başka gelişmeleri mutlak suretle çıkarmaktadır. G Seçimden önce ve sonra vergi uygulamaları! yöntemler kullanılmaz. l Yine zorunlu olmadıkça, yani zamanaşımı sıkıştırmadıkça, mükellefler incelemeye alınmaz, defter belge ibraz yazısı tebliğ edilmez, karşıt inceleme dahi yapılmaz. l Mükelleflerden bilgi ve belge istenmez. l Mükellefler koda alınmaz. Hattan koddan çıkarabilmek için mümkün olan tüm yollar uygulanır. l Taşraya vergi incelemesine giden müfettişler, merkeze geri çağrılır. Vergi dairesi teftişlerine dahi incelemeye sebep vermeyecek şekilde izin verilir. emokrat Parti iktidardaydı, başkentin büyük bir camisi yoktu. Mimarlar yarıştı; Vedat Dalokay ile N. Tekelioğlu’nun projeleri kazandı. İnşaata başlandı. Ancak damı üçgenlerden oluşan bu tasarıya çok kimse karşı çıktı; “Kubbesiz cami mi olurmuş” diyenler ağır bastı ve projeden cayıldı, yerine Selimiye ile Sultanahmet karışımı bir proje uygulandı. O tarihten bu yana Ankara’nın önemlileri bu camiden, Kocatepe’den başlarlar son yolculuklarına. Afrika’da, Asya’da modern camiler dikilirken Türkiye’de, Sinan’ın 15. yüzyılda tasarladıklarının kötü taklitleri yapılıyor. Dalokay’ın projesi nereden mi geldi aklımıza? Davutoğlu, seçim konuşmalarında din içerikli kelimeleri kullanma rekorunu kırdı da ondan! Açıklayalım: Aslında her fırsatta dini vurgulamak, referanslarının din olduğunu tekrarlamak âdetleriydi. Cumhurbaşkanı başladı, şimdi Davutoğlu sürdürüyor: “Dindar nesil yetiştireceğiz” dediler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni, bir dava nedeniyle bizden öğrencilerin zorunlu din derslerinden bağışık tutulmalarını istediğinde kınadılar, din öğretileri olmazsa uyuşturucu çetelerinin gençlerimizi ellerimizden alacağı söylendi, CHP’nin camileri ahıra çevirdiği, HDP’nin dağlarda Zerdüşt dininin eğitimini verdiği de söylendi. Vahyin bir kenara konulup aklın ve bilimin tek çıkış yolu gibi gösterilmesinin manidar olduğu bile söylendi. Yaşamda izlenecek yolun din, hatta dinin belli bir yorumu olduğunu ileri sürenler, bunu her fırsatta dolaylı dolaysız dile getirenler, 1950’lerde alıştıkları cami görüntüsünden başkasını kabul edemeyenlerden farksızdırlar. Her şeye tek açıdan bakılması, değişik olanın reddi, başka yolların kötülenmesi, memleketi asıl ilerletecek olanı, yaratıcılığı yok eder. Bu tutumdan sıyrılmadıkça, gençlere, “aynı yerde kalma, farklısı seni yemez, yenilerini tasarla ve dene!” diyemedikçe yerimizde sayar, görülmemiş kalkınmanın her türlüsünün, mesela uyduların, uçakların, yüzde yüz millisini değil yüzde yüz palavrasını üretmekten öteye geçemeyiz. Diktatörlük birinci sorunumuzdur doğru ama ikincisi de budur; farklıyı, değişiği kabul edememek, incir çekirdeğinin içinde dönüp durmaktır! D Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Peki, neler yapılır bu dönemlerde? Seçim öncesi dönemde; mükelleflerin asla üzülmeyecekleri, yorulmayacakları, kırılmayacakları bir süreç yaşanır. Bu çerçevede şunlar yapılmamaktadır: l Zorunlu olmadıkça, yani zamanaşımı sıkıştırmadıkça, ödeme emri tebliğ edilmez. l Haciz uygulanmaz, haczedilen mallar paraya çevrilmez. Vergi alacağını tahsil etmek için etkin Seçim öncesi! Aksine, yukarıda “yapılmaz” olarak ifade ettiğimiz tüm vergi uygulamaları tüm şiddetiyle uygulanır. Mükellefler adeta hırpalanır. Etkin vergi tahsil yöntemleri işlenir. Ardı arkası gelmeyen vergi incelemeleri başlar. Ancak, seçim sürecinde tersine ilerleyen bu gelişmeler karşısında dikkatli olmakta her zaman fayda var. Oysa seçim sonraları tam da reform zamanıdır. Halkın desteğini alan yeni hükümetin, halkın refahını artıracak, vergi adaletini sağlayacak vergi reformları için en uygun zamandır. Umarız bu seçim sonrası da reform dönemi olur. Seçim sonrası! ŞANS TOPU 7, 20, 21, 23, 29 + 9 5+1 BİLEN: 712 bin 59’ar TL (Devir) 5 bilen: 4 bin 747’şer TL 4+1 bilen: 312.25’şer TL 4 bilen: 36.60’ar TL 3+1 bilen:17.35’er TL 3 bilen: 4.05’er TL 2+1 bilen: 5.80’er TL 1+1 bilen: 3.40’ar TL T.C. AYANCIK SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN / BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2014/546 Esas DAVALILAR: ŞENEL BAL Tarakçı Köyü Ayancık/ SİNOP Davacı vekili Av.Murat ASLAN tarafından aleyhinize açılan Ortaklığın Giderilmesi (Paylı Mülkiyette) davasının yapılan yargılamasında; Mahkememizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmış olup, Hannover Başkonsolosluğunca tebligatın almamanız gerekçesiyle tebligat yapılamamıştır. Adres araştırmasından da bir netice alınamadığından dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 27/11/2015 günü saat: 09:05’da duruşmada bizzat hazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, Aksi taktirde H.U.M.K.’nun 3156 sayılı yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu, Dava Dilekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 176724) Kadınlara pozitif ayrımcılık şart! SOSYAL GÜVENLİK damını artırmak için getirilen pozitif ayrımcılık yapan düzenlemelerden birisi de, kadınların gece çalıştırılması konusundadır. Kadın çalışanlar, gebe olduklarının sağlık raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar geçen sürede gece çalışmaya zorlanamazlar. Yeni doğum yapmış çalışanın doğumu izleyen bir yıl boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Bu sürenin sonunda sağlık ve güvenlik açısından sakıncalı olduğunun sağlık raporu ile belirlendiği dönem boyunca gece çalıştırılamaz. Ayrıca, gebe veya emziren çalışanın, günde yedi buçuk saatten fazla çalıştırılması da yasaklanmıştır. Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.11 04.55 05.16 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.40 11.55 14.32 06.22 11.40 14.19 06.42 12.03 14.45 Akşam 16.58 16.45 17.11 Yatsı 18.20 18.06 18.30 Çalışan kadınların işyerlerinde ayrımcılığa tabi tutulmaması gerekmektedir. İş Kanunu’na göre işveren, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz. Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz. Ayrımcılık konusunda getirilen bu düzenlemeler esasen kadınlara daha düşük ücret ödenmesini, kadınların cinsiyet veya gebelik nedeniyle olumsuz yönde farklı işleme tabi tutulmasını önlemek amacıyla yapılmıştır. Yoksa kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasına yönelik engel yoktur. Hatta iş hukukunda kadınlara pozitif ayrımcılık yapan bazı düzenlemeler bulunmaktadır. Kadın çalışanların iş hayatında karşılaşabilecekleri sıkıntıları en aza indirmek ve kadınların istih Gece çalıştırılma! C M Y B