19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 OCAK 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Gezi CD’lerdeki tarih 8 yıl hapis Poyrazköy’de yeni bilirkişi raporu: eylemcilerine istemi CAN HACIOĞLU ve saatle oynanmış İstanbul Haber Servisi Poyrazköy Davası’nın en önemli delilleri arasındaki “Kafes Eylem Planı”nın bulunduğu 3 numaralı DVD ve 1 numaralı CD üzerinde yapılan yeni bilirkişi incelemesinde, dosyaların tarih ve saatleriyle oynandığına, manipüle edildiğine ve delil bütünlüğünün sağlanamadığına dikkat çekildi. “Kafes eylem planı”, “Amirallere suikast”, “Gölcük’te ele geçirilen belgeler” ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin dosyaların birleştiği 86 tutuksuz sanığın yargılandığı Poyrazköy davasında, Levent Bektaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz’ün talebi üzerine dosyadaki 3 numaralı DVD ve 1 numaralı CD üzerinde inceleme yapan Adli Bilişim Mühendisi Tuncay Beşikçi 13 sayfalık bilirkişi raporunu mahkemeye sundu. Raporda, delillere el konulan 22 Nisan 2009 tarihinde olay yeri ekibi tarafından kanıtların birer kopyasının alınıp bu kopyanın şüpheliye verilmediği ve tutanak tutulmadığı belirtildi. Bu işlem yapılmadığı için delillerin güvenilirliğini yitirdiği ve delil bütünlüğü sağlanamadığı vurgulandı. Mahkemenin delilleri kabul etmemesi gerektiği belirtilen raporda, 4 Mayıs 2009 tarihinde imajı alınan DVD’de bulunan Kafes Eylem Planı dosyaları, bu tarihten 1 hafta önce 27 Nisan 2009 tarihinde Savcı Ercan Şafak tarafından yapılan sorguda şüphelilerden Eren Günay’a sorulduğu ifade edildi. Raporda şu tespitler yapıldı: “İmajlara yönelik HASH değerleri hesaplanamadığı için delillerin güvenilirliğine dair kesin olarak bir ifade kullanılamaz. CD ve DVD’lerde bulunan suç unsuru içeren dosyaların tarih ve saatleriyle oynanmış olduğu ve manipüle edildiği, suç unsuru içeren dosyaların emniyette inceleme altında olduğu 24 Nisan 2009 ve 9 Mayıs 2009 tarihleri arasındaki süre içerisinde bilgisayar sistem tarihinin geri alınması sureti ile 1 nolu CD ve 3 nolu DVD’ye eklendiğine dair ciddi şüpheler oluştuğu, son derece şüpheli olan ve manipülasyona uğramış dijital meteryallerin mahkemelerce delil olarak kabul edilemeyeceği ve yargılama aşamasının varsa diğer deliller üzerinden devam etmesi gerektiği kanaatine varılarak uzman mütalaası hazırlanmıştır.” Raporda, dava boyunca emniyet ve TÜBİTAK’ın yazdığı raporlar da eleştirilerek davanın gidişatını direkt olarak etkileyebilecek çok önemli bilgilerin raporlara yansıtılmadığı, rapor içinde doğru olmayan ifadelerin kullanıldığı vurgulandı. Polis Sultanahmet’te geniş güvenlik önlemleri aldı. (AA) Bombalı saldırı: İstanbul Haber Servisi Sultanahmet’teki Turizm Polisi Şube Müdürlüğü’ne turist gibi girmeye çalışan bir kadın üzerindeki bombayı patlattı. Canlı bombalı saldırıda 1 polis memuru şehit oldu, 1 polis memuru yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren kadın da olay yerinde öldü. 1 Ocak’taki Dolmabahçe saldırısını üstlenen DHKPC örgüte ait @HALKCEPHESI hesabından attığı twitte saldıyı Elif Sultan Kalşen’in yaptığını duyurdu. DHKPC bu saldırıyı da üstlenirken Kalşen’in fotoğrafına yer vererek “Feda Savaşçımız ELİF SULTAN KALŞEN. Hesap Sormak İçin Son Ana Kadar Savaştı ve Halkın Adaleti İle Hesap Sordu.!” ifadelerini kullandı. Kadın eylemcinin 1 Mayıs’ta örgüt üyesi suçlamasıyla gözaltına alındığı, sonrasında mahkemece serbest bırakıldığı bildirildi. Saat 17.20 sıralarında meydana gelen olayda Yerebatan Caddesi üzerinde bulunan Turizm Polisi Şube Müdürlüğü’ne gelen kadın canlı bomba kapıdaki nöbetçi polis memuruna ingilizce “cüzdanımı kaybettim” diyerek içeri girmek istedi. Burada bulunan polislerin şüphelenmesi üzerine tedirgin olan saldırgan içeriye bir el bombası attı. Ancak bomba patlamadı. Bu sırada saldırgan, polisler tarafından ba 1 polis şehit ralandığı ve hayati tehlikesinin bulunmadığı açıklandı. Saldırıda ölen eylemcinin üzerinde 2 adet tuzaklı bomba olması sebebiyle polis cesede bir süre yaklaşamadı. Olay yerine gelen bomba imha ekipleri özel kıyafetler giyerek yaklaştığı kadının cesedi üzerinde bulunan bombaları fünye ile uzaktan kontrollü olarak patlatarak etkisiz hale getirdi. Saldırının ardından Yerebatan Caddesi trafiğe kapatıldı. Polis çevrede geniş güvenlik önlemleri alırken sık sık tüm polis merkezleri ve noktalarına yönelik olası saldırılara karşı anons yaptı. Sultanahmet Meydanı çevresinde yapılan kontrollerde belirlenen 3 şüpheli paket de bomba uzmanları tarafından kontrollü olarak patlatıldı. İstanbul Valisi Vasip Şahin olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, saldırının üç bombayla gerçekleştirildiğini belirterek, “Polislerimizin hemen konuya müdahil olmaları neticesinde daha fazla zayiatın önüne geçilmiş oldu. İki bomba da etkisiz hale getirildi. İstanbul’da merkezi bir konumda söz konusu olan bu saldırı çerçevesinde en geniş, en detaylı araştırmalar yapılıp, örgüt bağlantısı tespit edildiğinde, daha ileri aşamalarda gereken adımlar da atılacaktır” dedi. ESKİŞEHİR Gezi Direnişi sırasında 10 Eylül 2013’te Hatay’da Ahmet Atakan’ın öldürülmesini protesto için Eskişehir’de eylem yapan, aralarında CHP’li Odunpazarı Belediye Başkan Yardımcısı Erdal Caferoğlu, Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Yasemin Özgün, Eğitim Sen’in eski il Başkanı Ali Paşahanlı, HDP İl Eşbaşkanı Ahmet Uluçelebi’nin de bulunduğu 110 kişi hakkında “kanuna aykırı gösteri ve yürüyüş yapmak” ve “ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması” suçundan 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. CHP’li Odunpazarı Belediye Başkan Yardımcısı Erdal Caferoğlu, yürüyüşe katıldığını, ancak tren yolunu kapatmadığını belirterek “Yürüyüşün başında bulunduğumu söyledim. Ancak tren yolunun kapatılmasında yoktum. Bu durum Mobese’den görülebilir. Ancak, savcı yine de dava açmış. Avukatım filan yok. Gidip kendimi savundum. Yine savunurum” dedi. Savcı Tekin iddianamesinde, yaklaşık 300 kişilik bir grubun, yolları tamamen araç trafiğine kapatarak yürüdüklerini ve Üniversite Caddesi’nden Cengiz Topel Caddesi’ne araç geçişlerini engelledikleri, demiryolunun üzerine oturarak ve yatarak yüksek hızlı tren ile yük treni geçişlerini tamamen durdurduklarını ileri sürdü. Tekin’in göstericilerin bazı vatandaşları yaraladığı iddiasına karşın, bu kişilerin kimliklerinin belirtilmemesi ve bu suçtan ötürü ceza istenmemesi de dikkati çekti. İddianamede çelişki Hasan Ferit Gedik davası üç aydır nakil bekliyor Baba İbrahim Gedik, “Aylardır davada bir adım kaydedilmedi” diyerek isyan etti. Şehit polis memuru Kenan Kumaş’ın eşi bebeğiyle birlikte hastaneye geldi. (Fotoğraf: AA) cağından vuruldu. Yere düşen kadın üzerinde ki bombalardan birinin pimini çekti. Kimliği henüz belirlenemeyen kadın olay yerinde yaşamını yitirirken, polis memuru Kenan Kumaş ve Taner Şenel yaralandı. Durumu ağır olan Kumaş kaldırıldığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Diğer yaralı polis memru Taner Şenel’in hafif ya DİRENİŞE KAMYONLA GİTMİŞLERDİ beraat etti Zileliler Dava İstanbul Haber Servisi Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde uyuşturucu çetelerine karşı geçen yıl eylül ayında düzenlenen yürüyüşe saldırarak Hasan Ferit Gedik’in ölümüne neden olan sanıkların yargılandığı dava, dosyanın nakline ilişkin Adalet Bakanlığı’ndan 3 aydır cevap gelmediği için kilitlendi. Mahkeme heyeti, bakanlığın cevabının beklenmesine karar verirken karşı oy kullanan üye hâkim davanın naklinin taraflarının kovuşturmayı takibini zorlaştıracağını, duruşmaların aleniliğini engelleyeceğini belirtti. İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 35 sanık, güvenlik ve salonun küçük olması nedeniyle yine getirilmedi. Duruşmada, Gedik ailesine, Gezi eylemleri sırasında öldürülen Berkin Elvan ve Mehmet Ayvalıtaş’ın aileleri katılarak destek verdi. Mahkeme heyeti duruşmada, dosyanın nakli konusunda dava dosyasının Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini, dosyanın henüz geri gelmediğini belirtti. Mahkeme, 15 Eylül 2014 tarihli duruşmada, salonun sağlıklı yargılama yapmaya yetersiz olduğunu belirterek, Adalet Bakanlığı’ndan davanın naklini talep etmişti. Mahkemenin nakil için beklemesine üye hakim de tepki gösterdi. Hakim, “Fiziki şartların İstanbul’da sağlanamaması halinde Türkiye’nin hiçbir yerinde sağlanamayacağı açık!” dedi. kilit Bakanlık bile l Gedik’in babası İbrahim Gedik mahkeme heyetine, “Aylardır davada bir adım kat edilmedi. Benim oğlum onursuzlara karşı mücadele ederken katledilmiştir. Çarşı Davası’nda aynı gün dava büyük salona alındı. Demek ki yapılabiliyormuş. Bir an önce mahkemeyi başlatın” dedi. Avukat Ebru Timtik “Koca Türkiye Cumhuriyeti bir adalet sarayı yapabiliyor da, büyük bir duruşma salonu mu yapamıyor” diye sordu. Timtik, kasım ayında davanın başka bir yere nakledilmemesi için Adalet Bakanlığı’na gittiklerini anımsatarak, “Bakan yardımcısı adliyede büyük salon olmadığını duyunca şaşırdı. Bakanlık bile halimize gülüyor” dedi. Sanık avukatlarının müvekkillerinin tutukluluk haline son verilmesine ilişkin taleplerini dile getirdiği sırada, olay günü yaralanan ve başında hala mermi bulunan Gökhan Aktaş’ın annesi, sanık avukatlarına, “Katilleri nasıl savunuyorsunuz? Utanmıyor musunuz? Daha fazla bunları dinlemek istemiyorum” diye tepki gösterdi. Mahkeme de davanın nakli konusunda Adalet Bakanlığı’na yazdıkları yazının akıbetinin sorulmasına karar vererek duruşmayı 4 Mart’a erteledi. CANLI BOMBAYI TWİTTER’DAN DUYURDU Geçen haziran ayından attığı tweet’te Türkiye’ye giriş yapan 3 DHKPC’linin eylem hazırlığı yaptığını iddia eden @Mustafaselanik3 adlı Twitter kullanıcısı saldırıyı gerçekleştiren canlı bombanın Elif Sultan K. olduğunu bildi. @Mustafaselanik3, olaydan sonra attığı tweet’te, “Canlı bomba diye aranırken, basın açıklaması yaptırılıp, hayır ben canlı bomba degilim demişti. Elif K.’nin ablası, hayata dönüş operasyonunda Çanakkale Cezaevi’nde kendini yaktı. DHKPC, Elif Sultan’ı kullanarak, ülke içindeki eylemcilerini de harekete geçirdiği görünüyor. Bu daha kötü bir durumdur” ifadelerini kullandı. İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı direnişi sırasında 16 Haziran 2013’te Taksim Dayanışması’nın tartışmalı Topçu Kışlası projesini iptal eden mahkeme kararını tebliğ etmek için yaptığı çağrıyla gerçekleştirilen eyleme katıldıkları için haklarında dava açılan 39 sanık beraat etti. 39 sanık arasında olaylarda kamyonun içinde yanlarındaki baret ve deniz gözlükleri ile gözaltına alınan Tokat Zile nüfusuna kayıtlı 22 kişi de bulunuyor. İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 7,5 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası ile yargılanan 39 sanıktan Serkan Pınarkuşu ve sanık avukatları katıldı. Dosyayı karara bağlayan mahkeme sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmadığı anlaşıldığından sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verdi. Mahkeme ayrıca gözaltına alınanlardan ele geçirilen gaz maskesi, deniz gözlüğü, eldiven, fener, dizlik, baret, sapan ve bilyelerin suçta kullanıldığı sabit olmadığından ve konusu suç teşkil etmediği gerekçesiyle hak sahiplerine iadesine hükmetti. halimize gülüyor CHP’li Ayaydın konuştu, kavganın yeni sürpriz boyutu ortaya çıktı Ankara’da gizli Şişli trafiği FIRAT KOZOK ANKARA CHP’de yaşanan Şişli kavgasında arabulucular arasında adı geçen ancak bugüne kadar konuşmayan İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Başkan Hayri İnönü’nün talebi üzerine Şişli konusunda devreye girdiğini, İnönü için Mustafa Sarıgül ile görüşme ayarladığını, ancak İnönü’nün kendisine haber vermeden randevu saatinden önce Sarıgül’e gittiğini söyledi. Ayaydın, Sarıgül ile görüşmesinden bir gün önce İnönü’nün, kendisine “Hocam senden bir ricam var, Emir Sarıgül’ün yetkilerini elinden aldım, 22 müdürü de görevlerinden aldım. Yanlış yaptığımı anladım. Sayın Sarıgül’den bir ranevu al” dediğini ifade etti. Hayri İnönü’nün basına yansıyan savcılık ifadesinde “Aydın Ayaydın’ın aracılığı ile Sarıgül’ün Ankara Angora Sitesi’ndeki evinde bir araya geldik. Bu görüşmeye Aydın Ayaydın da katılacaktı, ancak Ayaydın bu görüşmeye gelmedi” yönündeki sözlerinin basına eksik yansıdığını söyleyen Ayaydın, Şişli süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Ayaydın’ın, İnönü ile Sarıgül arasında Ankara’da yapılan görüşmenin öncesinde ve sonrasında yaşananları şöyle anlattı: kişehir yolu üzerindeki Tepe Prime’da bulunan bir restoranda yemek yediklerini ve İnönü’nün bir konuda benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben de, “Şu an Mecliste görüşülmekte olan kanun, benim teklifim. Dolayısıyla burada bulunmam gerekir. Çok acil değilse, Sayın İnönü ile yarın sabah kahvaltıda buluşsak olmaz mı?” diye sordum. Arkadaşım, İnönü’nün mutlaka bu akşam bir araya gelmemiz gerektiğini, konunun acil olduğunu söyleyince nöbetçi grup başkanvekilimizden izin isteyip restorana gittim. Sayın İnönü ve dostum yemek yiyip sohbet ediyorlardı. ‘Beni neden çağırdığınız?’ demeye kalmadan Hayri İnönü bana; ‘Hocam senden bir ricam var. Bugün itibarı ile Emir Sarıgül’ün yetkilerini elinden aldım. Ayrıca 22 müdürü de görevlerinden aldım. Yanlış yaptığımı anladım. Senden ricam Sayın Mustafa Sarıgül’den bana bir randevu al, yarın onunla görüşeyim ve başta Emir Sarıgül olmak üzere diğer müdürleri de görevlerine geri iade etmek istiyorum’ dedi. Bunun üzerine Hayri İnönü’ye; ‘Bugün görevden aldıklarını yarın geri iade edersen prestij kaybedersin. Eğer böyle bir düşüncen var sa bile, bana kalırsa hepsini birden geri alma. Mesela 4’ünü yarın, geri kalanları da bir iki ay sonra yap’ dedim. Hocam senden ricam var Hayri bey bana, ‘Yok, bu uygulamamı yarın tamamen geri almak istiyorum’ dedi. Ben de oradan Mustafa Sarıgül’ü telefonla arayarak, İnönü’nün kendisi ile görüşmek istediğini ve başta Emir Sarıgül olmak üzere görevden aldığı tüm müdürleri görevlerine iade etmek istediğini söyledim. Sarıgül de bana; ‘sabah Ankara’da olacağım, buyursun Angora’daki evime gelsin’ dedi. Ben de Hayri Bey’e bunu aktardım. Hayri bey ‘Tamam yarın sabah birlikte gidelim’ dedi. Ben de ‘Sabah Sanayi Alt Komisyonu’nda Rekabet Kanunu görüşülüyor, o görüşmelerde bulunmam lazım. Olmazsa sabah o toplantıya katılayım, Komisyon Başkanından da rica eder öğleden sonraki toplantıyı biraz ertelerim, saat 13.30’da giderim’ dedim. İnönü ‘tamam’ dedi. ‘Ben Pembe Köşk’te halamın evinde kalacağım beni oradan alırsın’ dedi ve ayrıldık. Sabah Sanayi Alt Komisyonu toplantısına katıldım. Komisyon Başkanı’ndan saat 13.00 itibarı ile dışarda bir işim var, mümkünse öğleden sonraki toplantıya ‘17.00’ye kadar ara verebilir misiniz?’ dedim ve komisyona 13.15’ten 17.00 ye kadar bu nedenle ara verildi. Saat 12.00’den 13.00’e kadar Hayri İnönü’yü evden almak üzere telefonla aradım telefonu kapalıydı. ulaşamadım. Bunun üzerine Sarıgül’e, ‘Hayri İnönü’ye ulaşamıyorum dolayısıyla randevuyu iptal ediyoruz’ diye telefon ettim. Sarıgül, bana ‘Sabah Hayri bey beni aradı. Görüşmeye yalnız gelmek istediğini ve araba göndermemi istedi. Ben de saat 09.30’da araba gönderdim, geldi görüştük ve ayrıldı. Senin aradığın saatte uçakla İstanbul’a gidiyordu onun için cevap verememiştir’ dedi. Sanırım İnönü’ye de sorulursa olayın bu şekilde cereyan ettiğini söyler. Sarıgül’ü aradım Beraber gidecektik Gece restorana davet etti 4 Kasım 2014 günü TBMM Genel Kurulu’nda, benim verdiğim akademik personele zam kanun teklifi görüşmesi devam ederken, saat 22.00 sularında Sayın Hayri İnönü ile müşterek bir dostumuzdan telefon geldi. Telefondaki dostum, İnönü ile birlikte Es C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle