19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2014 CUMA 6 SURİYE PLAKALI BOMBALI ARAÇ YAKALANDI HABERLER Hedef neresiydi? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şanlıurfa’da yapılan yol denetimi sırasında durdurulan Suriye plakalı otomobilin bagajında tahrip gücü yüksek patlayıcı bulundu. Şanlıurfa Mardin karayolundaki Köylü Kent Sitesi yakınlarında denetim noktası oluşturan Emniyet müdürlüğü ekipleri, önceki gece saat 01.30 sıralarında Suriye plakalı otomobili durdurarak arama yaptı. Aracın bagajındaki bir ayakkabı kutusunun içinde tahrip gücü yüksek olduğu belirtilen patlayıcı ile uzaktan kumandalı düzenek bulundu. Alarma geçen polis çevrede önlem aldı. Bomba imha uzmanları fünye ile müdahale ederek patlayıcıyı etkisiz hale getirirken, gözaltına alınan İsmail İ.’nin, Harran Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Barınağı’nda güvenlik görevlisi olduğu, otomobille durdurulduğu sırada nöbette olması gerektiği belirlendi. Polis, hem gözaltına alınan İsmail İ.’nin hem de kentte Suriyeli bazı kişilerin kaldıkları evlere baskın yaptı. Yetkililer araçta yakalanan patlayıcının cinsinin TNT olduğunu, ağırlığının da 5 kilo söyledi. Aracı kullanan İsmail İ, otomobili Suriyeli bir tanıdığından aldığını, bagajın içerisinde ne olduğunu bilmediğini öne sürdü. Fotoğraf: DHA Bu Davadan ‘Darbe’ Çıkmaz Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ile yaptığımız söyleşinin ilk bölümünde Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Balyoz davasında çıkan ihlal kararını ve bunun olası sonuçlarını konuştuk. Bugünkü ikinci bölümde ise yargıda cemaat iddialarını ve 17 Aralık sonrasında yaşananlara ilişkin değerlendirmelerini aktarıyoruz. Yakalanan patlayıcının 5 kilo TNT olduğu bildirildi. MİT TIR’ları davası ‘gizlilik kararı ve yayın yasağı’ nedeniyle kamuoyuna ‘kapatıldı’ ‘Hukuk değil tiyatro’ Kuzenini genel sekreter yaptı! SAVAŞ KÜRKLÜ ‘AYM Yargıtay’ı yerle bir etti’ AYM’nin bu kararıyla hem ilk derece mahkemesi hem de Yargıtay yerle bir oldu. “Siz bu işi beceremediniz yanlış yaptınız” demiş oldu mahkeme. Yargıtay Başsavcısı 5 No’lu harddisk ile ilgili son TÜBİTAK raporu sonrasında davayı genel kurula götürebilseydi iyi olurdu. Bizim gördüklerimizi Yargıtay’daki meslektaşlarımız, başsavcılık görmedi mi? AYM’nin yaptığını keşke Yargıtay yapsaydı da yargı ayaklar altına düşmeseydi. Bir potanın içine, çuvalın içine hepsi dolduruldu. Kurtulmak istenen, tasfiye edilmek istenen vatansever subayların tasfiyesine dönük büyük operasyonun parçası haline getirilmeye çalışıldı bu dava. Bu amaçla birilerini de kullanmış olabilirler. Taşeronluk yapanlar olabilir. Emniyet’in içinde, TSK’nin içinde ve yargının içinde eğer varsa onların da bulunması lazım. Nedim Şener’in bu konudaki açıklamalarına dikkatle bakmak gerekir. Kendi ismini Başbakan’a “Oğlunuza suikast düzenleyecekler” listesinde vermişler. Emniyet İstihbarat müdürünün (Ali Fuat Yılmazer’i kastediyor) açıklamaları dehşet verici. Güya Başbakan, İlker Başbuğ’un alınması için başsavcı vekiline talimat vermiş. İstihbarat müdürü “Başsavcı vekili bana geldi, Başbakan’ın böyle bir talimatı var dedi. Ben de hukuk ne gerektiriyorsa o yapılsın dedim” diyor. Türk hukuk sisteminde emniyet müdürü savcıya bağlı çalışır. Başsavcı gidip “ne yapalım” diye müdüre sormaz. Sorduysa vahim. Böyle bir şey olmadıysa ve istihbarat müdürü öyle söylüyorsa o daha da vahim. Ben gerçekten Türkiye’de devletin iradesi dışında bir oluşumun varlığına inanıyorum. Özellikle yargıda son 78 yıldır birilerinin devlet aklının, devlet iradesinin dışında bir şeyler yapmaya çalıştığını düşünüyorum. Bazı davalar kurgulandığına, gizli tanıklık adı altında yalan tanıklıklar yapıldığına, birilerinin ceza kanunu anlamında suç sayılamayacak eylemlerinin zorlama yorumlarla suç yapılmaya ve gerçekten suç işleyenlerin yanına suçsuz insanların monte edilmeye çalışıldığına tanık oluyoruz. Bir çuvalda tasfiye operasyonu için “görevi kötüye kullanma”, bir kısmı için fişleme iddialarına ilişkin belki “kişisel verilerin korunması kanununa muhalefet” denebilir. Geriye kalanlar için ise suç unsuru olmaz diye düşünüyorum. Nasıl bir teşebbüs bu? İcrai hareket nerede? Bunlar konuşma ve planlamadan öteye geçmiş mi? Bu konudaki kuşkularımı en baştan beri medyada ve mesleki toplantılarda söylüyorum. Başsavcı Emniyet’e gider mi hiç RİZE (Cumhuriyet) Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Genel Sekreterliği görevine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kuzeni Adnan Er atandı. Er, daha önce Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı görevini yürütüyordu. Erdoğan’ın iki yıl önce vefat eden teyzesi Meliha Er’in oğlu olan Adnan Er’in önceki gün görevine başladığı duyuruldu. 7 köylü bırakıldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ta 22 Haziran’da odun toplamaya giderken PKK’liler tarafından kaçırılan Abit, Aydın, Kadir, İdris ve İshak Onat ile İdris Babat ve Tarık Babat önceki gece saat 22.00 sıralarında serbest bırakıldı. Yüksekova’da ise 1 PKK’li güvenlik güçlerine teslim oldu. 1 PKK’li teslim oldu ADANA Suriye’ye silah taşıdığı iddia edilen MİT TIR’larını cumhuriyet savcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında durduran 13 asker hakkında “casusluk” suçlamasıyla “ömür boyu hapis” cezası istemiyle açılan davaya dün başlandı. “Dosya içerisinde devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin bulunduğu” gerekçesiyle davayla ilgili “Gizlilik kararı ve yayın yasağı” konulması nedeniyle CHP milletvekilleri Refik Eryılmaz ve Mevlüt Dudu ile gazeteciler duruşmaya alınmadı. CHP’li vekiller “İçerde hukuk adına tiyatro sahneye koyuluyor” dedi. Suriye’ye silah taşıdığı iddia edilen MİT TIR’larının Adana’da 19 Ocak’ta durdurulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma sonucu aralarında yarbay, yüz başı, üsteğmen, astsubay ve uzman çavuşların bulunduğu askerler E. T. (40), H. G. (32), Ö. K. (31), G. M. (32), H. K. (30), B. K. (30), H. Ö. (30), H. İ. K. (28), A. Y. (40), M. Ö. (30), C. K. (40), H. Ü. (29) ve S. Y. (35) hakkında “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarından birer kez ömür boyu ve 20’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davaya dün Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. ilah yoksa bu yargılama niye?’ Adliye önünde açıklama yapan CHP’li Eryılmaz, hükümet yetkililerinin “TIR’lar gıda yardımı götürüyor ‘S du. TIR’larda silah yoktu” açıklamaları yaptığını anımsatarak “Bu açıklamaların doğru olmadığı, bu TIR’ların silah yüklü olduğu, bunun gizlenmeye, kamufle edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Biz buradan Başbakan’a soruyoruz: Eğer gerçekten iddia ettiğiniz gibi bu TIR’larda gıda yardımı var ise görevini yapmaya çalışan devlet görevlileri aleyhine ülkeye ihanetten dava açmanın gerekçesi nedir” diye konuştu. CHP’li Dudu da “İçerde hukuk adına tiyatro sahneye koyuluyor. Devlet sırrı gerekçesiyle duruşma kapalı olarak yapılıyor. Buradan sormak istiyorum: Bu sır, hangi devlet sırrıdır? Görevini yapan kolluk gücü mensupları içerde vatan hainliğiyle yargılanmaktadır. Bunu anlamak mümkün değildir” diye konuştu. Belli daireler belli görüşte Yargıtay’da belli dairelerde belli görüşün egemen olduğu kanısı var. Bu kanıyı dağıtmadılar. Oysa Yargıtay kendisi bunu yapabilmeliydi. Şimdi yasayla dağıtılıyor. Son kanunda Yargıtay’daki dairelerin yapısının değişmesi söz konusu. Yargının içine düştüğü bu durumdan çıkması gerekiyor. IŞİD militan olarak kullandığı 14 yaşındaki Türk çocuğu yaralı olarak teslim etti BARZANİ’DEN ANKARA ÇIKARMASI Fotoğraf: AAKAYHAN ÖZER İnternette kandırdılar DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Suriye ve Irak’ta katliamlar yapan IŞİD, çocuk militan olarak kullandığı Ankaralı 14 yaşındaki T. Ö. Y.’yi , ağır yaralı olarak Şanlıurfa sınırında Türk askerlerine teslim etti. Baba Yaşar Y. “Çocuğumun Suriye’ye gitmesinin sebebi, internet üzerinde yaptığı sohbetlerdir. Oğlumun burada beyni yıkanmış. Biz laik ve inançlı insanlarız, asla IŞİD düşüncesiyle uzaktan yakından alakamız yok. Başka ailelerin canının yanmaması için sınır hattında önlemlerin artırılmasını istiyorum. Bu olay tüm anne ve babalara ders olsun” dedi. Balyoz davasına bakan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kıdemli bir üyesi, dava gelmeden 6 ay önce başka bir daireye başkan olmak üzere dilekçe verdi. Ben buna tepki göstermiştim. Onun 9. Ceza’dan ayrılmasına itiraz ediyordum. İyi bir hukukçuydu. Bir kişi ne yapabilirdi? En azından muhalif kalıp dikkat çekebilirdi. Bu yer değiştirme de Yargıtay sürecinin de çok sağlıklı işlemediğini gösteriyor. Balyoz ile ilgili “darbeye teşebbüs suçu” olmaz kanısındayım. Ses kayıtları doğruysa çok sınırlı bir kısmı Dava gelmeden üye değiştirildi Devlet iradesi dışında bir yapı 17 Aralık Sonrası... İbrahim Okur ile hükümetin, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında yargıdaki Gülen cemaati üyelerine yönelik operasyonlarını da konuştuk. Onlara bakışı şöyle: İnsanların farklı düşünceleri, aidiyetleri olabilir. Önemli olan bunun işine yansıtıp yansıtmadığıdır. Bu dönem “paralel” diye tanımlanan cemaat mensubiyeti ölçülebilir bir durum değil. Kimin hangi cemaate veya gruba mensup olduğunu, kendisi ikrar etmedikçe veya somut delillerle ortaya çıkarmadan bilemezsiniz. Bunun bir cihazı yok. ELAZIĞ (DHA) Fırat Üniversitesi’nde okuyan 4 kız, 8 erkek öğrenci Tunceli kırsalında terör örgütü PKK’nin dağ kadrosuna katıldı. 12 öğrencinin yer aldığı bir video, örgüte yakın internet sitelerinde yayınlandı. 12 üniversiteli PKK’ye katıldı Hâkim ve savcı suçlu üretmemeli dayız. Hiç kimse kesin bir hükümle suçluluğu ispat edilene kadar peşinen suçlu ilan edilmemeli. Hâkim, savcı, hukukçu hangi dünya görüşünde olursa olsun, suç varsa gereğini korkmadan yapar. Ama suçlu üretmek için çaba sarf etmez. Bizler önümüzdeki evraka bakarız. Suç varsa ceza veririz, yoksa beraat veririz. Bunu bir kenara itersek, dün eleştirdiğimiz işi, itiraz ettiğimiz noktaların hepsini şimdi bir başka cenahta yapmaya çalışırsak bu doğru olmaz. O zaman yarın da bir başkası gelir, bugün hukuk dışına çıkanlara aynı şeyi yapar. Hukuk ve adalet herkes için ekmek kadar, su kadar gerekli ve vazgeçilmezdir. Tüm bunların olmaması için yargının her türlü dış etki ve baskıdan uzak, gerçekten bağımsız davranması gerekir. TEKZİP n Baştarafı 1. Sayfada öğretmenlerin, Başbakan ve hükümet hakkında yorum yapıp yapmadığını sorduğu; siyasi iktidara şirin gözükmek için kendisine vazife çıkardığı haberi yazılmıştır. Müvekkilimin amacı, 03.03.2014 tarihinde bir vatandaş tarafından verilmiş dilekçe için gerekli araştırmayı yapıp, okulunda müfredat dışı uygulamaların yapılıp yapılmadığını tespit etmekti. Müvekkilim; meslektaşları, öğrenci ve öğrenci velileri tarafından sevilen ve sayılan başarılı bir okul müdürüdür. Müvekkilimin asla meslektaşlarını fişleme gibi bir amacı yoktur. Yasal bir idari soruşturma yapabilmek için yaptığı ön incelemedir. Bu ön inceleme hakkı yasalardan kaynaklanmaktadır. Ön araştırma yapma şekli ise pedogoji eğitimi almış kimseler tarafından yapılan bir uygulamadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Cemal Kılıç Vekili Av. Gizem Arı Gündoğdu l Yukarıdaki “tekzip” metnini yasal zorunluluktan dolayı yayımlıyoruz. Sulh ceza mahkemesinin “Tekzip metninin içeriğinin de haberi doğruladığı, haberin toplumu bilgilendirme amaçlı yapıldığı” şeklindeki kararına karşın asliye ceza mahkemesi aykırı yönde karar vermiştir. Tekzip metninin “yalanlama” mı yoksa “ikrar” mı olduğunu okuyucunun takdirine bırakıyoruz... Altındağ’da sosyal medyadan radikal dinci örgütlerin tuzağına düşen T.Ö.Y., 45 gün önce 5 kişiyle birlikte kaçakçılara 20’şer lira vererek yasadışı yollarla Suriye’ye geçti. Rakka’ya kadar giden çocuklar, burada evlere yerleştirildi. Taylan’ın Suriye’ye birlikte gittiği 5 kişi, bir süre sonra pişman olup geri döndü. Taylan ise IŞİD militanlarınca eğitime alındı ve bir hafta sonra çocuğa silah verildi. Ailesine telefon eden Taylan, Suriye’de olduğunu ve geri dönmeyeceğini söyledi. Çatışmada kasıklarına isabet eden şarapnel parçasıyla ağır yaralanan küçük çocuk, IŞİD militanlarınca Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde sınırda nöbet tutan Türk askerlerine bırakıldı. Askerlere çocuğun 1998 Suriye doğumlu Mehmet el Ahmed olduğunu söylendi. Şanlıurfa’da 8 saat süren ameliyata alınan Taylan, kendine geldikten sonra hastaneden babası Yaşar Y.’yi aradı. Sosyal medya hesaplarından bazı kişilerle tanıştığını ve 5 kişiyle birlikte Suriye’ye geçtiğini anlatan Taylan, “Biri Azeri 5 kişi ile Kilis’te Suriye’ye geçtik. Burada karşılaştığımız IŞİD militanları bizi Rakka’ya götürdü. Burada 1.5 ay boyunca İslami dersler aldık. Bir gün yine benim bahçede bulunduğum sırada bir anda çatışma çıktı ve patlama olunca ben de bacağımdan yaralandım. Suriye’ye birlikte gittiğimiz kişiler birkaç gün kaldıktan sonra pişman olup döndüler. Ben dönmemiştim, ama şimdi geri dönmediğim için çok pişmanım” dedi. IŞİD Türk askerine teslim etti Cemaatçi olmadığını kanıtla diyemeyiz Mutabakat vurgusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’ya gelen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu daha sonra da Başbakan Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre görüşmede, Musul ve Kerkük başta olmak üzere bölgedeki son durum ele alındı. Görüşmede, Irak’taki krizin aşılması için halkın tüm kesimlerini kuşatan, ülkede adaletli bir güç ve gelir paylaşımı sağlamayı amaçlayan bir mutabakat hükümeti kurulması gerektiği belirtildi. Görüşmelere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu da katıldı. Enerji alanındaki işbirliğinin de gündeme geldiği, tarafların işbirliğini geliştirme konusunda kararlı olduklarını teyit ettikleri öğrenildi. ‘Çok pişmanım’ MGK’den Kürt annelere takdir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yayımlanan bildiride, çözüm sürecinde gelinen aşamanın değerlendirildiği, bu kapsamda terör örgütünce dağa kaçırılan çocukların durumu üzerinde önemle durulduğu ve annelerin çabalarının takdirle karşılandığı bildirildi. Toplantıda, “paralel yapılanma” adı verilen devlet içindeki illegal örgütlenme ile ilgili yürütülen adli ve idari işlemlerle ilgili kurul üyelerine bilgi verildi. 5 saat süren toplantının ardından yayımlanan MGK bildirisinde, toplantıda, halkın huzur ve güvenliğini tehdit eden eylemlerle, bunlara karşı alınan ve alınması planlanan tedbirlerin ayrıntılı olarak görüşüldüğü belirtildi. Çözüm sürecinde gelinen aşamanın değerlendirildiği kaydedilen bildiride, “Bu kapsamda terör örgütünce dağa kaçırılan çocukların durumu üzerinde önemle durulmuş, annelerin çabaları takdirle karşılanmıştır” ifadesi kullanıldı. Bildiride, devlet içindeki illegal yapılanmalara yönelik yürütülen adli ve idari işlemler hakkında kurul üyelerine bilgi sunulduğu bildirilerek şu ifadelere yer verildi: “Irak’ta baş gösteren olumsuz gelişmeler, Türkmen soydaşlarımızın durumu da dahil olmak üzere tüm boyutlarıyla ele alınmıştır. Mezhep temelli bir çatışma ortamına dönüşme eğilimi gösteren şiddet olaylarının bölgemize yansımaları müzakere edilmiştir. Ülkenin toprak bütünlüğünün ve siyasal birliğinin korunması için Irak halkına desteğimizin devam edeceği belirtilmiştir. Musul Başkonsolosluğumuz personeli ve şoförlerimizin durumları gözden geçirilmiştir.” Suriye’deki çatışma ortamının, ülkenin ve bölgenin güvenlik ve istikrarına yönelik etkilerinin, Irak’taki gelişmelerle de bağlantılı olarak değerlendirildiği aktarılan bildiride, TürkiyeAfrika askeri ilişkilerinin görüşüldüğü kaydedildi. O nedenle dün belli davalarda insanlara “suçsuzluğunuzu ispatlayın” denildiği gibi, bugün de başka insanlara “cemaatçi olmadığını ispatla” dememeliyiz. Dün yapılan ne kaedirgin dar yanlışsa bugün yapılan da o kadar yanlışhâkimler var İbrahim Okur, söyletır. Biz hukukçular koNasıl olacak bu? Bir nuya hukukçu duyarlılı şinin dün gazetemizde kültür meselesi. Hâkim ğı içerisinde yaklaşmak çıkan bölümüyle ilgili bir önce kendi duygu ve zorundayız. Konjonktü açıklama yapmak iste düşüncelerinden, sonre göre “bugün güç bu di. Okur, “Cemaat yalnız ra da her türlü dış etkiradan yana, aman bura yapmış olamaz” sözle den bağımsız hareket etya yönelelim” diyemeyiz. rinin yanlış anlaşılma meyi yaşam tarzı haline Bugün de aynı top ması ve yeni bir pole getirmelidir. Hâkimler, tancı yöntemlerle “ha miğe neden olmaması savcılardan hâlâ tedirdi sen bunu yaptın, ben gerektiğini, bu sözleriy gin olanlar var. “Acaba de sana bunu yapıyo le “Hükümet ve cemaat kimin ayağına basarım, rum” denilmesini doğ birlikte yaptı” şeklinde HSYK’den başımıza bir ru bulmuyorum. Hukuk bir algı oluştuğunu, oy şey gelir mi?” diyenler çunun yapması gereken sa kendisinin “dış güç var. Bu kaygıların daşu. Somutlaştıracağız leri” kastettiğini belirtti. ğıtılması lazım. HSYK ve delillendireceğiz. Ve olarak bizim de tutarlı diyeceğiz ki: “Sen şuve istikrarlı davranmanu şunu yaptın. Aklınla, vicdanınmız ve bu endişeleri gidermemiz gela, kanunla değil. Aldığın talimatla rekir. İşini her türlü yandaşlık ve aidihareket ettin. Bunun belgesi delili yetten uzak, anayasa, kanun ve vicde budur. Gereği de budur.” Budani kanaatine göre yapan hâkim ve nu demediğimiz sürece çok ezbesavcıların hiçbir şekilde zarar görre hareket etmiş oluruz. meyeceğini göstermek zorundayız. ‘Dış güçler’ açıklaması T Onlar için de masumiyet karinesi Fotoğraf: DHA Medya kendilerince suçluları belirlemiş ve cezalarını da vermiş. “Şu kararları veren, şu soruşturmaları yapan hâkim ve savcılar niye hâlâ görevdeler, HSYK neden hâlâ atmadı?” deniyor. Anayasal teminatı var hâkim ve savcının. İhracın şartları belli. Suç işlediklerini, örgütsel bağlar içerisinde dışarıdan talimat alarak hareket ettiklerini ispatlıyorsak atalım. Ama bunu gazeteci sabit kılamaz. Buna yargının karar vermesi lazım. Son dönemdeki iddialarla ilgili müfettişler görevlendirildi, soruşturmalar yürüyor. Yapılan soruşturmalarda bu yönde deliller elde edilirse, ilgili daire bu konuyu değerlendirip gereğini yapacaktır. Ama sanıklar için savunageldiğimiz masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını meslektaşlarımız için de savunmak zorun Sonuçta hâkim ve savcı olarak ben suç varsa devreye girerim. Gerçekten suç işlemişse bunun karşılığı budur derim. Ben devreye girip ülkeyi ve hükümeti dizayna kalkarsam o zaman hükümetin bu kadar feveran etmekte haklı olduğunu düşünürüm. Askeri vesayetten kaçtık, yargı vesayetine yakalandık. Yargı demokrasilerde bir vesayet makamı değil, yasama ve yürütmenin hukuk içerisinde hareket etmesini sağlayan bir kuvvet konumundadır. Siz bunu bir vesayet makamına dönüştürmeye kalkarsanız yasama ve yürütme de gereken tedbirleri alır. Geçmişte yaşananlardan ders çıkarıp hukukun herkese lazım olduğu gerçeğini unutmadan, bugün sana yarın bana kısır çekişmelerinden uzaklaşıp kurumsal yapıları kurmak ve güçlendirmek zorundayız. Yargı vesayet makamı değil
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle