19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2014 CUMA 4 HABERLER ‘Köşk ayarlı’ paket Meclis’e sunuldu. Hükümet ‘yetki’ sonrası Meclis’i devre dışı bırakabilecek ‘Apo’ İstedi, Eli Mahkum... Önce bir noktayı açıklığa kavuşturalım. Kürt sorunu, Türkiye’nin en önde gelen sorunlarından biridir. Kürt sorunu, Türkiye’nin bir numaralı konusu olan demokratikleşme sorununun bir parçasıdır. Kürt sorunu, şimdiye kadar söylediklerimden de anlaşılabileceği gibi yalnız Kürtlerin değil bütün Türkiye’nin sorunudur. Devam edelim: Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin öteki sorunları, özellikle demokratikleşme sorunu da çözülmez. Aynı şekilde, demokrasi sorunu çözülmeden, ondan bağımsız olarak Kürt sorunu da gerçek bir çözüme kavuşturulamaz. Kürt sorununun, bugüne kadarki, silahlı çözüm denemeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır, ancak demokrasi çerçevesinde çözülür. Kürtlerin kimlikleri ve dilleri inkâr edilerek sorun çözülemez. Kimsenin dilinin kimliğinin yadsınmayacağı, baskı altında tutulmayacağı, vatandaşlıkta, hak ve özgürlükte eşitlik ilkesi çerçevesinde çözülebilir bu sorun. Böyle bir çözüme hiçbir itirazım olmadığından bu konuda, bu çerçeve içinde girişimlere, bu arada müzakere konusunda hükümete yetki verilmesine, karşı çıkmak da söz konusu değil. HHH “Ne yani sen barışçı çözüme karşı mısın?” türü angut sorulara muhatap olmamak için yukarıdaki satırları altını özenle çizerek yazdım. Yine hemen belirteyim ki, “barışçı çözüme karşı olmamak” demek, her türlü çözüme yelyeperek koşmak demek de değil. Şu ana kadar izlenen sürece paralel olarak gelişen olaylar, sözünü ettiğimiz eşitlikçi ve demokratik çözüme yönelik görünmemekte. Gayet kolaylıkla anlaşılabilir ki demokrasinin önündeki en önemli engellerden biri olan Tayyip Erdoğan, demokrasi sorununu çözemeyeceği için onun bir bileşkeni olan Kürt sorununu da çözemez. Zaten içeriği kamuoyunca tam olarak bilinmeyen barış sürecinin, Kürtler için olduğu kadar Türkler için de demokrasiyi içermeyen, olayı etnik kimlik üzerine oturtan, etnik mezhepsel ayırımcılığa yatkın politikalar çerçevesinde bir çözüme doğru gittiği bölgeden gelen haberler ve işaretlerden de anlaşılıyor. Böyle bir ortamda, tam Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde, Tayyip Bey, “eve dönüşü” de içeren ve çözüm süreci için hükümete yetki veren tasarıyı Meclis’e getiriverdi. Getirecekti de, eli mahkumdu çünkü Apo dayatıyordu. HHH Kimsenin “Apo istese ne olur?!” deyip geçecek hali yok. Çünkü Apo “çözüm süreci”nin iki ayağından biri. Bu durumda bir ayağını Apo’nun öbürünü Tayyip’in oluşturduğu sürecin ne kadar barışçı ve demokratik olduğunu takdirinize arz ederim. Apo ayrıca, şu anda Cumhurbaşkanlığı seçiminin de anahtar kişisi. Muhalefetin çatı adayının ne kadar oy alacağı henüz malum değil. Ama o, ne alırsa alsın, Tayyip Bey’in oylarının tek başına birinci turda seçilmeye yetmeyeceği açık; kendisine sunulan anketler de onu gösteriyor. Bu durumda, kemikleşmiş Kürt oyları belirleyici olacak. Bu da, Çankaya’ya gidecek kişiyi daha birinci turda Apo belirleyecek, demek oluyor. Bunu çok iyi hisseden ve de hissettiren Öcalan, seçimlerden önce, barış sürecinin hukuki statüye kavuşturulması için, “yoksa karışmam ha!” restiyle dayatmaktaydı. Tayyip Bey, bu resti görüp de bir şey yapmasaydı da bölgede alttan alta, hatta açıkça iktidarın el değiştirdiği ortam zedelenmesin diye Öcalan ile aralarındaki yapısal ittifak yine de bozulmayacaktı. Ama o işi sağlama almak gereğini duydu ve barış sürecini yasal güvenceye alan yasayı Meclis’e sundu. Apo bu yasayı istiyordu. Tayyip Çankaya seçiminin anahtarının Apo olduğunu biliyordu. Apo istedi. Tayyip Bey yaptı. Yapacaktı, eli mahkumdu. Yasal zemin pakette EMİNE KAPLAN ANKARA Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kritik HDP oylarını da almak isteyen hükümet, zamanlamasını doğrudan seçime ayarladığı çözüm paketini TBMM Başkanlığı’na sundu. “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi” başlıklı yasa tasarısı hükümete çok geniş yetkiler veriyor. Hükümet, çözüm sürecinde siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirleyecek. Bakanlar Kurulu, kararları almaya yetkili olacak. Gerekli görülmesi halinde yurtiçindeki ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verecek ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirecek. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alacak. Kandil, İmralı ve terör örgütünün Avrupa kanadıyla hükümete doğrudan görüşme olanağı tanıyan tasarıya göre, genel yetkiyi alacak olan hükümet TBMM’yi devre dışı bırakarak yönetmelik ve benzeri uygulamalarla aldığı kararları yürürlüğe koyabilecek. Tasarı, şu düzenlemeleri öngörüyor: İktidar adımları belirleyecek: Hükümet, çözüm süreci kapsamında gerekli çalışmaları yürütecek. Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik, siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirleyecek. Bakanlar da görüşebilecek: Hükümet, gerekli görülmesi halinde, yurtiçindeki ve Gerekçede İmralı’ya selam Tasarının gerekçesine Abdullah Öcalan’ın süreçle ilgili dile getirdiği “dinamik bir süreç, halkın ve sivil toplumun sürece aktif katılımı” vurgusunun girmesi de dikkat çekti. 2009 yılında Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin başlatıldığı, 2012 yılı sonunda ise “devlet politikası” olarak çözüm sürecinin başlatıldığına dikkat çekilen gerekçede, bugüne kadar yapılan çalışmalar anlatıldı. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının Türkiye’nin hızlı bir ekonomik gelişme ve kalkınma hamlesi içine girmesini sağlayacağı kaydediyurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verecek ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirecek. Bu düzenlemeyle hükümet istediği takdirde bir Kandil, İmralı ve terör örgütünün Avrupa kanadıyla doğrudan görüşmeler yapabilecek, Öcalan’ın istediği “izleme kurulu” oluşturulmasının da önü açılmış olacak. Dağdan inene sosyal yaşam: Hükümet, silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli önlemleri alacak. Çözüm süreciyle ilgili yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesi sağlanacak. Tasarıda silah bırakan örgüt mensuplarının suç işleyip işlemediği ayrımı yapılmadığı için eylem yapan teröristleri kapsayacak bir düzenlemenin yolu açıldı. TBMM devre dışı: Hükümet, alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izleyelen gerekçede, şöyle dendi: “Çözüm süreci, çok boyutlu ve değişik aşamalar içeren dinamik bir süreçtir. Dolayısıyla sürecin farklı aşamalarında atılması gereken yeni adımlar sözkonusu olabilecektir. Diğer yandan bir hukuk devletinde çözüm süreci çerçevesinde görevin ifası niteliği taşıyan faaliyetler nedeniyle kişilerin hukuki, cezai ve idari yönlerden sorumlu tutulma tehdidi altında kalmaları da kabul edilemez” Tasarı önümüzdeki hafta başında ilgili komisyonda görüşülecek. cek ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayacak gerekli mevzuat çalışmalarını yapacak. Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkili olacak. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmaların koordinasyonu ve sekreterya hizmetleri Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülecek. Bu düzenleme, hükümete TBMM’ye başvurmadan yasalar dışında yönetmelik ve bazı Bakanlar Kurulu kararlarıyla çözüm sürecine yönelik uygulamaları doğrudan gerçekleştirme yetkisi veriyor. Cezai sorumluluk yok: Tasarı kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilecek. Verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu olmayacak. Paket, İçişleri Komisyonu’na sevk edildi. 2 Temmuz Çarşamba günü, saat 10.30’da, TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşmelerine başlanacak. HDP yetersiz buldu, Öcalan memnun oldu MAHMUT LICALI ANKARA AKP’nin yaklaşık iki yıldır devam eden çözüm süreciyle doğrudan ilgili ilk düzenlemeyi TBMM’ye sunması HDP’de bazı eleştirilerle birlikte olumlu karşılanırken İmralı çözüm paketi hakkında tarihi bir gelişme değerlendirmesi yaptı. Yaklaşık iki yıldır devam eden çözüm sürecinin yasal statüsünün sağlanması yönündeki paket TBMM Başkanlığı’na sunulurken süreç kapsamında İmralı ve Kandil’le görüşmeler yapan HDP’den yapılan ilk değerlendirmeler paketin olumlu bulunduğu yönünde oldu. Parti içinde paketin sürecin ilk aşamasında hayata geçirilmesi gereken bir düzenleme olduğu belirtilirken; sürece yasal bir statü kazandırılmasında geç kalındığı ifade edildi. HDP sürecin yasal statüye kavuşmasıyla birlikte çözüm kapsamında atılacak adımlar ve bu adımların hangi takvime göre yapılacağı konularında belirsizliklerin sürdürdüğü yorumları yapıldı. Çözüm süreci kapsamında yapılacak diğer yasal düzenlemelerin neler olacağı ve bunun nasıl hayata geçirileceği konularında yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu dile getirilirken; HDP içinde çözüm paketi için oluşan görüş “Yetmez ama evet” şeklinde yorumlandı. Parti içinde bazı isimler ise çözüm paketinin eksik olduğu ve uygulama, izleme ve koordinasyon bölümünde muğlak ifadeler olduğu eleştirilerini getirdi. HDP bu hafta sonu yapılacak Parti Meclisi toplantısında çözüm paketini tartışacak. PM toplantısında paket hakkında partide oluşturulacak görüş kapsamında çözüm sürecinde atılması gereken adımlar belirlenecek ve beklentiler dile getirilecek. Çözüm süreci kapsamında HDP heyetinin İmralı ile yaptığı 20. görüşmenin birinci gündemi de çözüm paketi oldu. İmralı’ya giden HDP heyeti Abdullah Öcalan’a paket hakkında bilgi verdi. İmralı ziyaretinin ardından açıklama yapan HDP heyeti Öcalan’ın çözüm paketi hakkında tarihi bir gelişme değerlendirmesi yaptığını bildirdi. Açıklamada Öcalan’ın şu görüşleri dile getirdiği belirtildi: “Yapılan düzenleme, devletin ilk defa çatışmalı olduğu toplumsal kesimlerle, sorunları çatışarak, savaşarak değil, müzakere ederek çözmesinin önünü açan bir yasadır. Bu anlamda tarihi bir rol oynamıştır. Bu yasanın çıkmasıyla beraber, demokrasimizi geliştirecek ve kalıcı barışı sağlayacak yasal ve toplumsal çalışmaların bir arada ele alınması nihai olarak da demokratik anayasal çözümün başarılması Türkiye’nin özgür yaşam ve demokratik geleceği açısından son derece önemlidir.” 2 Temmuz’da görüşülecek l Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: Siyasetçiler için güvence ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm tasarısı ile süreçte görev alanların Terörle Mücadele Yasası kapsamında soruşturulması “çelişkisinin” önüne geçildiğini belirterek Oslo görüşmeleri nedeniyle MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasını anımsattı. Atalay, “Bu tür endişeler olursa, kamu görevlileri üzerinde tabii onların cesaretleri kırılır. Hem siyaset kesimi için, hem güvenlik birimlerimiz için savcılar, hâkimlerimiz için hem de bütün kamu görevlileri için geçerli bir güvencedir” şeklinde konuştu. Başbakan Yardımcısı Atalay, AA ve TRT muhabirlerine yaptığı açıklamada, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Yasa Tasarısı’nı değerlendirdi. Atalay, “Bu süreçte görev alanların, çalışmalara katılanların gerçekleştirdikleri faaliyetler nedeniyle gelecekte herhangi bir yaptırım tehdidiyle karşılaşmamaları amacıyla bu kanun kapsamında görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari ve cezai sorumluluğunun doğmayacağı yönünde bir düzenleme bu yasada yapılmaktadır. Bu şekilde terörü sona erdirmek amacıyla yapılan faaliyetlerin terörle mücadele kapsamında soruşturulması gibi çelişkinin ortaya çıkması da önlenmiş olacaktır” dedi. Öcalan: Tarihi gelişme ‘Umarım barışa köprü oluruz’ Antalya’da Gezi Direnişi’nde taktığı kırmızı fular, “sosyalizmin simgesi” olarak kabul edilerek tutuklanan ve 4 ay tutuklu kaldığı davada 98 yıl hapisle yargılanan 20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil, PKK’ye katılmıştı. Karacagil’in annesi Nuray Erçağan, çözüm sürecinin yasal zemine kavuşturulması ve geri dönüş yasası çıkarılması için Diyarbakır Valiliği önünde eylem yapan “Barış Anneleri” üyelerine destek verdi. Erçağan, “Bu taraf, öbür taraf diye ayırmak isteyenlere karşı kızım da ben de tüm oradan gelen insanlar umarım barışa köprü oluruz. Kalıcı bir barış sağlanması için gerekenin yapılması, Kürt halkının talepleri benim de taleplerimdir. Deniz’in kararı benim de kararımdır” diye konuştu. (Fotoğraf: DHA) ‘Zamanlama düşündürücü’ ‘Köşk hamlesi ama karşı çıkmayacağız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, paketin çok yeni bir şey getirmediğini, ancak ilk kez “Meclis devreye girdiği için önemli ve değerli” bulduklarını söyledi. Tanrıkulu, “Bu içerikte bir yasayı getirmek için bu kadar çok beklemeye de gerek yoktu. Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Sayın Başbakan’ın cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik hamlesidir. İçerik olarak bir yenilik getirmiyor. Ama yine de karşı değiliz” görüşünü dile getirdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da CHP olarak tasarıya olumsuz yaklaşmayacaklarını ifade etti. Altay, “Biz, CHP olarak bu Kürt sorununun çözülmesini en çok isteyen partiyiz. Barışın tesisini, akan kanın durmasını en çok isteyen partiyiz” dedi. UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin Meclis’e sunduğu çözüm paketini değerlendirirken, “Cumhurbaşkanlığı seçimine bir ay kala gelmesine” ve “Çatı aday İhsanoğlu’nun siyasi partileri ziyaret ettiği güne rastlamasına” dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Bizim önceliğimiz barış ortamıdır ve bu sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesidir. Biz en başında yasal dayanak istemiştik, sözümüzün arkasındayız. Sözde bu yasal dayanağın, seçime 1 ay önce yapılması manidar. Ekmeleddin Bey’in Ankara’da siyasi partileri ziyaret etmesi ile aynı gün tasarının Meclis’e sunulması da düşündürücüdür” dedi. Kılıçdaroğlu Almanya ziyareti öncesinde hükümetin Meclis’e sevk ettiği çözüm paketi ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun destek arama ziyaretlerine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri şöyle: Ekmeleddin Bey’in Ankara’da siyasi partileri ziyaret etmesi ile aynı gün tasarının Meclis’e sunulması da düşündürücüdür. larına aynı yetkiyi vermiş oluyorlar. Bu düzenlemeler yapılırsa, bizim açımızdan parlamentoya gelmesi, kamuoyuna bilgi verilmesi, biz buna itiraz etmiyoruz. 4. maddenin 2. bendi. (“Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” hükmü.) Bu madde işin can damarı. Bu madde ile hukuk devletinin dışına çıkmış oluyorsunuz. Terör bitecekse bitsin zaten ama bitireceğim derken, devleti hukuk dışına çıkaran bir düzenlemeyi bizim kabul etmemiz mümkün değil. Devlet hukukun dışına çıkamaz. Geçmişteki faili meçhulleri araştıramayacağınız gibi bundan sonraki faili meçhullere de yasal zemin hazırlamış oluyorsunuz. Hiçbir demokratik ülkenin parlamentosu böyle bir yasayı kabul etmez. Bu maddeyi geri çekmeleri lazım. Parlamento denetimine mutlaka imkân sağlanmalı. Bu bir anlamda Erdoğan’ın Kürt oylarına duyduğu ihtiyaç nedeniyle gündeme gelen bir düzenleme. Daha önce biz bunun zemininin parlamento olduğunu ifade etmiştik. Hükümete kredi açtığımızı da söylemiştik ama Erdoğan şiddetle itiraz etmişti. Hükümetin geçmişte işlediği suçlar nedeniyle kendisini af kapsamına alması söz konusu o maddede. Kendisini aklamaya dönük. Kılıçdaroğlu, paketin seçime 1 ay kala gelmesinin manidar olduğunu söyledi İtiraz etmiyoruz ama Yetkisi sınırlanmalı Sorunun çözümü için hükümete verilen yetki sınırsız ve denetimsiz olmamalı. Yasal zemini hazırlayan parlamentonun süreci denetlemesi lazım. Ancak tasarı metninde çok muğlak ve sınırsız yetkiler veren ifadeler vardır. Tasarının komisyon ve genel kurul görüşmelerinde arkadaşlarımız doğaldır ki eleştirilerini ve çekincelerini ortaya koyacak. Ancak hükümetin bu eleştirilerimize kulak vermesini de bekleriz. MİT’teki gibi Endişemiz o ki, MİT Yasası’nda dile getirdiğimiz gibi, bu tür muğlak ifade ve ucu açık yetkilerle yasadışı birtakım eylemlerin yolu açılabilir. Faili meçhul birtakım cinayetler ortaya çıkarılamaz, soruşturulmaz ve yeni faili meçhul olaylara da yasal zemin hazırlanmış olur. Hukuk devletinde bu tür ucu açık yetkiler olamaz, yasadışı işlemler meşrulaştırılamaz. Tasarı bu şekilde yasalaşırsa mesela Roboski olayının failleri ortaya çıkmaz. Bu düzenleme MİT Kanunu’nda vardı ve bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Gidip birini öldürebilirsiniz. Bununla yeni faili meçhullere yasal zemin hazırlanmış oluyor. Bu haliyle Roboski asla soruşturulamayacak, tümüyle kapatılmış olacak. MİT’in dışında bürokrasinin bütün alan MHP’den Çiçek’e ‘iade et’ çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural hükümetin TBMM’ye sunduğu “Çözüm paketi” için “Erdoğan’ın imzasının yanında terörist başının da imzası vardı” yorumunu yaptı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmak için “her şeyi yapabilecek tıynette” olduğunu öne süren Vural, “AKPPKK eliyle ülkeyi bölecek yasalar çıkarılmakta, kardeşliğimiz dinamitlenmektedir” diye konuştu. Vural, “Tasarı, AKPPKK yapımı terörist başına özgürlük, Kürdistan’a özerklik ve statü taahhüdünün çerçevesini oluşturmaktadır. Ey Cemil Çiçek, bu yasa teklifini iade et” diye konuştu. Bu maddeyi geri çekin Sözümüzün arkasındayız Bizim önceliğimiz barış ortamıdır ve bu sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesidir. Bu çerçevede CHP olarak sorunun çözümü için kredi açmıştık. Çözüm adresinin parlamento olduğunu söylemiştik. 18 aydır devam eden bir süreç var. Biz en başında yasal dayanak istemiştik, sözümüzün arkasındayız. Sözde bu yasal dayanağın, seçime 1 ay önce yapılması manidar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle