Katalog

SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CHP ve MHP’nin İhsanoğlu’nu ‘çatı aday’ olarak belirlemesi sosyalist solda hayal kırıklığı yarattı Gözler HDP adayında TÜREY KÖSE ANKARA CHP ve MHP’nin ortak adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nun açıklanması, sosyalist solda hayal kırıklığı yaratırken, gözler HDP’ye çevrildi. HDP’nin 22 Haziran günü yapılacak kongresinde Selahattin Demirtaş’ın eş genel başkan seçilmesi ve arkasından da adaylığının ilan edilmesi bekleniyor. HDP yönetimi, bazı sol partiler ve demokratik kitle örgütleriyle temasa geçti. HDP’nin 22 Haziran’da yapılacak kongresinde Demirtaş ve ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın eş genel başkan adayı olması kesinleşti. HDP içinde cumhurbaşkanı adayının kongrede açıklanabileceği beklentisi öne çıkmıştı. Ancak, CHP ve MHP’nin çatı adayının açıklanmasının ardından yeniden değerlendirme yapma gereksiniminin ortaya çıktığı, diğer sol partilerin ortak aday çıkarma beklentisi nedeniyle aday açıklamasının daha sonraya kalabileceği vurgulandı. Kulislerde, “Şimdi kongrede açıklanırsa HDP adayı olur, oysa ortak aday çıkarılacaksa daha sonra birlikte açıklanmalı” görüşü dile getirildi. HDP’den bir heyetin bugün ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ı ziyaret edeceği öğrenildi. EMEP, HDP’DEN AYRILDI MAHMUT ORAL DİYARBAKIR EMEP dün yayımladığı açıklamayla HDP’den ayrılma kararı aldı. Açıklamada, “Başta BDP olmak üzere kimi HDP bileşenleri, HDP’yi kendi politik değerlendirmeleri ve hedefleri açısından yeniden biçimlendirmekte ısrarcı olmuşlardır. Gelinen aşamada BDP tarafından gündeme getirilen ve partimizin de temel itiraz noktası olan, HDP’nin be lirli bir ideolojik yaklaşıma sahip bir kitle partisi olarak kendisini yeniden örgütlemesi konusunda net bir karar alma ihtiyacı doğmuştur. Partimiz, bu anlayış ve tutumla örgütlenecek olan yeni HDP’ye katılmama kararı almıştır” denildi. Açıklamada eski EMEK Genel Başkanı Levent Tüzel’in ise, HDP grubu içerisinde kalacağı bildirildi. Öte yandan ‘çatı aday’ Ekmeleddin İhsanoğlu’yla ilgili BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş “CHP ve MHP’nin çatı adayı ile AKP’nin adayının aşağı yukarı aynı çizgiyi temsil ettiğini düşünüyoruz” dedi. ÖDP Genel Başkanı Taş, “Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmemizde ‘siyaseten kuvvetli, sağcı olmayan, Kürtleri de yanına alacak solcu, devrimci bir aday’ istemiştik. ‘Kürtleri AKP’ye teslim etmeyin’ demiştik. Anlaşılan bu görüşlerimize itibar edilmemiş. Sağa mahkum değiliz. CHP, sağsol ayrımının ortadan kalktığı görüşüne teslim olmuş görünüyor. Sağa oy verenleri kazanmak adına sağcılıkta yarışa giremezsiniz” dedi. Taş, HDP ve diğer sol partilerin eşitlikçi, özgürlükçü bir Türkiye için ortak sol aday çıkarması gerektiğini söyledi. Taş, “ HDP, ko ‘Karagöz’ün karşısına Hacivat’ nuya geniş kesimlerin ortak adayı olarak bakabilmeli. Bu, HDP için de bir şans, HDP’nin Türkiyelileşmesi için de önemli bir adım olur” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, dün partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, “Güç fetişizmiyle zıvanadan çıkmış, baş karıştırıcı Başakakan’ın daha güç sahibi olarak Köşk’e çıkmasını istemediklerini” söyledi. Kürkçü, Erdoğan’ın karşısına çatı aday olarak İhsanoğlu’nun çıkarılmasını ise “HacivatKaragöz”e benzetti. Kürkçü, “Karagöz karakterinin karşısına Hacivat karakteri çıkarılmıştır. Bunun arkasında ne var? Arkasında AKP’nin eleştirdiğimiz dış siyaseti var. Suriye, Irak politikasına karşı bu kişi ağzını açmış mı? Türkiye’de ezilen milliyetlerin haklarıyla ilgili bir tek kelime söylemiş mi? Aslında aynı dünyanın iki kutbudur. Kılıçdaroğlu, bize yaptığı ziyarette söylediklerimizden hiçbir şey anlamadığını bu seçimde ortaya koydu” dedi. CHP’nin AKP’nin gözden çıkardığı yarısını alıp eklemlenenlerle yol almaya çalıştığını ifade eden Kürkçü, “Allah selamet versin. Asıl mesele ABD’nin onayını elde etmek” görüşünü dile getirdi. “Çatının adayı ile kalekolların adayı dışında bir aday çıkarmak” konusunda HDP’ye görev düştüğünü, tarihi bir yol açıldığını vurgulayan Kürkçü, “Daha mükemmel, daha kapsayıcısı, yüksek ortaklığı sağlayanı için kendi adayımızdan da vazgeçebiliriz” mesajı verdi. Kürkçü, “IŞİD bizzat Türk imalatıdır. El Nusra Türkiye imalatıdır. Bölgede önümüzdeki yıllara Kürtler damga vuracaktır. Kürtlerin özgürleşmesine eşlik edenler kazanacaktır” dedi. Kürkçü, dış politikayla ilgili bir genel görüşme isteyeceklerini de bildirdi. Altüst Oldu ‘Hesaplar’... Aslında bir süredir “hesap” filan yoktu. AKP Türkiyesi’nin dış politika fantezilerini destekleyen illüzyonlar vardı o kadar. Ortaçağın Haçlı ordularının vahşetini aratmayan IŞİD, Musul’u, bazı Irak kentlerini, Irak’ın en büyük rafinerisini, bu arada yüzlerce insanı infaz ederek ele geçirince, ABD dış politika çevrelerinde “şafak attı”. Aslında, “şafak attı” demek de doğru değil. Çünkü ABD’li bir Irak uzmanı ve CENTCOM Danışmanı Prof. Derek Harvey, David Ignatius’un aktardığına göre “IŞİD, Musul’un kontrolünü aslında iki ay önce ele geçirdi”... “Geçen hafta IŞİD’in yaptığı, bu süreci tamamlamak, adeta çürük ağacı devirmek oldu” (Washington Post 14/06) diyormuş. ABD, Zarkavi’nin mirası IŞİD’in esas olarak şiddete dayalı, tüm Sünnileri, Şiilere karşı öz savunmaya iterek birleştirmeyi, bu “birlik” üzerinde bir halifelik kurmayı arzuladığını da biliyordu. Saddam ile El Kaide arasında bir bağ icat edebilmek için Zarkavi’nin adını, General Powell’in 2003 BM konuşmasında 20 kez anarak öne çıkaran, böylece hızla mali kaynak ve kadro kazanmasının önünü açan da ABD’ydi (Warrick, Washington Post, 14/06). IŞİD Suriye’de Esad rejimine karşı savaşmaya başlayınca, Körfez ülkeleri ve Türkiye üzerinden desteklenmeye başlanmasına göz yuman, hatta destek veren de... Cihatçı teröristlerle ABD arasındaki ilişkiyi Afganistan’a kadar götürüp oradan Libya’ya getirebiliriz. Bunları, ABD’nin dış politika yalpalamaları, hesap hatalarının sonucu olarak görebiliriz. “ABD’nin elinde büyük bir çekiç var, nasıl olsa eninde sonunda bu çiviyi de (etrafını yıkmak pahasına) çakar diyebiliriz”. Ama düne kadar bir yöne gider gibi görünen süreçlerin, şimdilik başka bir yana dönmeye başladığını kabul etmek durumundayız. Birkaç hafta öncesine kadar ABD hâlâ Esad rejimini yıkmaya kararlıydı ama bunu cihatçıları güçlendirmeden yapmanın yollarını arama noktasına gelmişti. İran’ı tecrit etme amacı, ABD’nin bölge politikasının önemli bir bileşeniydi. ABD ile İran arasındaki nükleer enerji görüşmeleri bu soğuklukta devam ediyordu. Musul’un düşmesi, ABD dış politika çevrelerinde tartışmaları hızlandırınca yeni bir görüntü şekillenmeye başladı. Muhafazakâr ve “YeniMuhafazakâr” akım, Obama’ya “Hepsi senin suçun”, “Bush sana başarıyla süren bir proje bıraktı, sen Irak’ı Maliki’ye (İran’a) bıraktın çıktın” diyor. Demokratlar, esas olarak Maliki’yi “yeterince kapsayıcı, demokrat vs. olamamakla” suçluyorlar. Bu ikisine dışardan bakanlar, önce şu tespiti yapıyorlar: Başarılı proje mi? Irak fiilen, birbirine düşman üç bölgeye bölündü, savaşan güçler dışardan destek aramaya başladılar (Leverett& Leverett, The National Interest, 15/06). Sünniler, bu arada Zarkavi vb., gruplar Suudilerden beslenmeye, Şiiler İran’a yaslanmaya başladılar. Kürtler de kendi bölgelerini inşa etmeye... “Maliki kimi kucaklayacaktı? Bir Sünni halifeliği kurmaya çalışan teröristleri, bunlara yanaşmaya başlayan Sünni aşiretleri mi? Petrol gelirlerini paylaşmaya yanaşmadığı Kürtleri mi?” Açık ki Saddam bu patlayıcı karışımı bir arada tutan tencerenin kapağıydı. ABD’nin işgali bir yere kadar bu patlayıcı karışımı yönetti, yönetemediği yerde bastırmaya çalıştı. Sonunda akıttığı kanın, harcadığı hazinenin yüküne dayanamayarak, “eğittiği” ordu ve polis gücünün düzeni koruyacağını varsayarak çekilmeye karar verdi. Halbuki daha o zaman sahada bu eğitimi verenlerden bazıları, aslında çeşitli terörist gruplara katılmaya aday kadroları eğitmekte olduklarının bilincindeymişler (Lewerett&Lewerett). Şimdi gelinen noktada, İsrailli yorumcular (Jacques Nariah, Jarusalem Centre for Public Affaires) “ABD, İran görüşmeleri bölgesel güvenlik sorunlarını kapsamalıdır” diyor. Cumhuriyetçi bir senatör El Cezire’de, kimi dış politika uzmanları yorumlarında “İran birlikleri karadan girsin, ABD havadan güvenlik sağlasın” diyebiliyorlar (Christian Science Monitor 13/06). Bir başkası, “Önce Esad karştı isyanı bastırmak gerekir” diyebiliyor. AKP rejimi Büyük Ortadoğu Projesi’nin “kurtlar sofrasına” oturmaya kalkınca, “Masada mı olacağız, mönüde mi” diye sormuştuk. Bu sorunun cevabını henüz alamadık. Ama hesaplar altüst olurken, AKP’nin bölgede çok heveslendiği Sünni İslamın Birliği sofrasında, IŞİD’in, haritasına bakınca, kesinlikle mönüde olduğu görülüyor... ERDOĞAN’DAN İHSANOĞLU YORUMU: Kılıçdaroğlu, ‘57 ülkeyi yöneten birini seçtik, önyargılardan arınacağız’ dedi Değerlendirmeyi millet yapar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP ve CHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu konusunda yalnızca “Değerlendirmeyi millet yapsın” demekle yetinirken, CHP’nin açıklamalarıyla Musul’daki vatandaşların hayatlarını tehlikeye attığını savundu. Erdoğan, grup toplantısında özetle şu görüşleri dile getirdi: Her ülke, toprakları üzerinde faaliyet gösteren diplomatik personeli adeta kendi namusu, şerefi gibi görüp onların can, mal güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Irak’taki merkezi hükümet bunu başaramadı, Musul’daki başkonsolosluk binamızı ve personelini koruyamadı. Biz orada canlarımızı sağ salim kurtarmaya çalışırken, CHP’nin adeta kasap gibi et derdinde olması, bunu siyasi ranta çevirme gayreti içinde olması bir fırsatçılıktır. CHP’nin genel müdürü son zamanlarda çok sık olarak Ortadoğu’dan bataklık diye bahsediyor. İşte bu, tarih bilmezliktir, apaçık cehalettir. Bütün bunların ötesinde Ortadoğu’ya bataklık demek, ırkçılıktır, ayrımcılıktır, bilinç altındaki faşizmin ortaya çıkmasıdır. CHP, Türkiye içinde ateşle oynadığı gibi şu anda Suriye ve Irak meselesinde de ateşe körükle gidiyor. CHP bir yandan genel müdürünün açıklamalarıyla, bir yandan da yandaş medyasının haber ve yorumlarıyla oradaki vatandaşlarımızın hayatını ciddi şekilde tehlikeye atıyor. Dış politikada CHP, mezhep taassubunun esiri haline gelmiştir. İç politikada terör örgütlerinin, sokak eylemlerinin esiri haline gelmiştir. Erdoğan, grup sonrası gazetecilerin CHP ve MHP’nin çatı adayı olarak İhsanoğlu’nu gösterme kararıyla ilgili sorusu üzerine “O konuda konuşmama gerek yok. En güzel değerlendirmeyi bu konuda millet yapar” dedi. AKP’nin adayının ne zaman açıklanacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Ay sonunu bulur. Önce muhalefetin de adaylarının açıklandığını görelim” yanıtını verdi. Erdoğan bugün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde aralarında TOBB, TÜSİAD, TİM, MÜSİAD, ASKON’un da bulunduğu iş dünyası örgütleriyle bir araya gelecek. Erdoğan’ın iş dünyasından cumhurbaşkanı adayı konusunda bilgi alışverişinde bulunacağı öğrenildi. ‘Bozkırın tezenesi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı için “çatı aday” göstermeye hazırlandıkları Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Yozgatlı oluşuna vurgu yaparak partililere “Bozkırın tezenesi gibidir. Tıpkı Neşet Ertaş gibi. Ertaş’ın tezenesi sazını çalardı, bunun tezenesi elindeki kalem” diyerek destek istedi. İhsanoğlu’nun Türkiye’de fazla tanınmadığını ancak dünya liderlerince tanınan başarılı bir bilim adamı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği’ne vurgu yaparak, “57 ülkeyi yöneten birini seçtik. Önyargılardan arınacağız” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında, Köşk adayı İhsanoğlu’nu tanıttı. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda baştan beri tavırlarının “CHP’nin değil, halkın cumhurbaşkanı”nı seçme yönünde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu nedenle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tahrikine karşın, kendisinin hiçbir zaman cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünmediğini ifade etti. Tüm toplum kesimlerinin görüşlerini aldıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, bu doğrultuda “kimlerin cumhurbaşkanı olamayacağı”nın da ortaya çıktığını ifade etti. 10 maddelik bir liste sıralayan Kılıçdaroğlu, “Kuvvetler ayrılığı ilkesine inanmayan, vatandaşa tokat atan, kin ve öfkeyi politik dil haline getiren, hukukun üstünlüğüne, kadınerkek eşitliğine inanmayan, yalan söyleyen, dünyada saygınlığı olmayan, demokratik laik sosyal hukuk devletine inanmayan, bilgi birikimi yetersiz, geçmişi şaibeli” bir kişiden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını ifade etti. Önyargılarla hareket edilmemesini isteyen Kılıçdaroğlu, Einstein’ın “Önyargıyı kaldırmak atomu parçalamaktan daha zordur” sözünü anımsattı. Demokrasilerde olmazsa olmazın “uzlaşma kültürü” olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu çerçevede MHP ile ortak aday belirlediklerini belirtirken, salondan bazı partililerin “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı atması dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Bir devlet başkanı seçmiyoruz. Yetkileri anayasada yazılı olan bir cumhurbaşkanı seçiyoruz. Evet, birden fazla aday vardı, ‘daha iyileri mi, daha kötüleri mi?’ Onu bilemeyiz. Ama bir şey var, o bir gerçek, bir devlet adamı, bilgi birikimi olan, saygınlığı olan bir aday üzerinde uzlaştık. Bir büyük uzlaşmayı sağladık” dedi. İhsanoğlu’nun dünya çapın Irak hükümetini eleştirdi Bakan Işık kürsüde fenalaştı SAKARYA (Cumhuriyet) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Sakarya’da Türk Traktör’ün Erenler fabrikasının açılışında açıklama yaptığı sırada fenalaştı. Konuşmasına başladıktan yaklaşık 5 dakika sonra “Biraz kan şekerim düştü herhalde” diyen Işık, kürsüdeki sudan içtikten sonra platformun bulunduğu merdivenlere oturdu. Işık’ın fenalaşmasının ardından yanına hemen törende bulunan işadamı Mustafa Koç ve Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş gelerek yardımcı oldu. Burada ceketini çıkaran Işık’a tören alanında hazır bekletilen sağlık ekipleri müdahale ederek tansiyonunu ölçtü. Işık ambulanstan inerek makam aracıyla fabrikadan ayrıldı. CHP et derdinde İhsanoğlu’nu dünya tanıyor daki bilimsel çalışmaları ile aldığı uluslararası ödülleri olduğunu ve Türkiye’de de Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Belki sadece en az Türkiye’de tanınıyor. Dünya çapında tanınmış bir bilim tarihçisidir. 57 ülkeyi yöneten bir insanı biz seçtik. Her alanda çağdaş düşünen bir insan seçtik” dedi. Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere de değinen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendisine yönelik “Ortadoğu bataklık değil” sözlerine de yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Bugün bu diktatör bozuntusu ‘Ortadoğu bataklık değil’ demiş. Ortadoğu bataklığından kastettiğimiz oradaki bir bataklık değil. Sen orayı bataklığa çevirdin. Biz onu anlatıyoruz” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. Kimin silahıyla? Türkiye’de Erdoğan’ın silahı ile öldürüyorlar. Musul’da konsolosluk görevlilerimiz rehin. ‘Hiç ses çıkarmayın’ diyorlar. Niye ses çıkarmayacağız? Onlar bizim vatandaşımız değil mi? ‘IŞİD’e terör örgütü demeyin’ Niçin? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Köşk adayı olarak belirledikleri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Ortadoğu ve İslam ülkelerini yakından tanıdığına ve bölgesel sorunların arttığı bir dönemde adaylığının şans olduğuna dikkat çekerek, “Adaylığı milletin eseridir” dedi. Bahçeli’nin, partisinin grup toplantısındaki konuşmasından satırbaşları şöyle: AKP’nin düne kadar biberonla beslediği IŞİD, ayakları üstünde durduktan sonra sahibine dirsek vurmuş, kendi ikbal ve geleceği açısından yeni efendilerinin eteğinden tutmuştur. Dışişleri Bakanı, her ne kadar IŞİD’i, Esad hesabına çalışan suç oluşumu olarak tanımlasa da bazı emareler, bazı bağlantılar, bazı deliller AKP’nin hâlâ vahşi örgütlerle ay Ateşi körüklüyor Besledin kargayı oydu gözünü ‘Terör örgütü dersek belki orada bizim vatandaşlarımızı kurşuna dizerlermiş’. O da diyemiyor terör örgütü. Onun dememesini ben çok iyi anlıyorum. Neden? Eline silahı veren o, besleyen o, getirip oraya gönderen o, yaralandığı zaman Türkiye’de tedavi ettiren de o. Der mi terör örgütü? Demez. Onu baş tacı ediyor. Şimdi besledin kargayı, oydu gözünü. Besledin, büyüttün, eline silah verdin, oraya gönderdin, o da geldi bizim yurttaşlarımızı aldı götürdü, rehine, şimdi elinde tutuyor. ‘Efendim bunları serbest bırakacaklar’. Elbette serbest bırakacaklar. Bir kahramanlık hikâyesi yaratmak istiyorlar.” Grup toplantısında Kılıçdaroğlu Ergenekon davasından yaklaşık 6 yıl cezaevinde kalan gazeteci Tuncay Özkan’a parti rozeti taktı. Özkan, CHP’nin “baba ocağı” olduğuna dikkat çekerek, “Kendimi bu yuvadan hiç ayrı hissetmedim” dedi. Kılıçdaroğlu da Özkan’ın demokrasi için mücadele eden ve bedel ödediğine işaret ettiğine, “Bedel ödeyen herkesin başımızın üzerinde yeri var” dedi. nı potada olduğunu işaret etmektedir. Tuncay Özkan CHP’de Nabız turuna başlıyor BAHÇELİ: İHSANOĞLU ŞANS ‘Adaylığı milletin eseri’ AKP, IŞİD’i biberonla besledi Erdoğan, sana diyorum, sana sesleniyorum, iradeni kime ipotek ettirdin, vicdanını kime devrettin, siyasetini kimlere peşkeş çektin? Musul düşerken, Türkmenlerin kanı sel gibi akarken sen para mı sayıyordun, para mı sıfırlıyordun, evladının bir türlü anlamadığı lisanla rüşveti mi gizliyordun? Hayret ediyoruz ki dünyayı kurtarma tantanası altında villayı parayla, cebini haramla dolduran aslan parçası Erdoğan’dan IŞİD’e en ufak bir tepki gelmemiş, haysiyetli bir itiraz yükselmemiştir. Başbakan Erdoğan IŞİD’e terörist diyememiş, dememiştir. Çünkü Başbakan’ın IŞİD’e karşı geçmişten gelen gönül borcu, hoşgörülü ve sıcak bir ilgisi vardır ve her şey ortadadır. Başlı başına tahrik ve provokas Saldırırken para mı sayıyordun yon olan bu terör örgütünün bizim tarafımızdan kışkırtıldığını söyleyebilmek için bir insanının gizli IŞİD militanı, gizli IŞİD sempatizanı olması yeterlidir. Başbakan, namertliğin yakana yapışmasını istemiyorsan, sindiğin delikten çık, masaya yumruğunu vur, IŞİD’e terörist diyecek sağlam duruşu göster. Biz Başbakan’a bir haftadır korkma, tehditlere aldırma dedik. Başbakan bize “Bunların dünyadan haberi yok” dedi. Başbakan, ya anlama özürlüdür ya da kasten sözlerimizi çarpıtmaktadır. Ya IŞİD taraftarıdır ya IŞİD sevdalısıdır, ya da acizdir. Terör karşısında diz çökmüş müflis bir siyasetçidir. Güçlü bir devlet, gerekirse Musul’u ve mücavir alanları havadan ve karadan ablukaya alır, oradaki iki tugayımızı harekete geçirir. Terör karşısında diz çöktün