25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2014 PAZAR 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr O yasa IŞİD’e de yaradı Yeni MİT Yasası’nın MİT mensuplarının her türlü terör örgütüyle görüşmesine olanak tanıyan bölümünde Öcalan’ın değil, IŞİD’le temasın düşünüldüğü öne sürülüyor ÖZGÜR ULUSOY Saddam’ı Mumla Arayacağız… Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde geçen ay Şarlman’ın kenti Aachen’i gezerken Eski Kıta’nın en vahşi ve uzun çatışması “Otuz Yıl Savaşları”ndan bana uzun uzadıya bahsetmişlerdi. Aix la Chapelle olarak da bilinen Aachen’i, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun merkezine dönüştüren Şarlman, burada yaşamış ve ölmüştü. Ölümünün 1200. yılı olduğu için; kentte Şarlman ve Kutsal Roma İmparatorluğu anısına düzenlenen sayısız etkinlik vardı. Kenti bana gezdiren Alman dostum bu sebeple “Otuz Yıl Savaşları”na da bir gönderme yapmadan geçememişti... Şarlman’ın ölümünü izleyen yüzyıllarda giderek zayıflayan imparatorluğun bağları nedeniyle Avrupa ülkeleri arasında çeşitli güç ve rekabet ilişkileri, Hıristiyanlığın Katolik ve Protestan mezhepleri arasındaki geleneksel gerilimleri bir büyük çatışmaya dönüştürmüştü. 17. yüzyılın ilk yarısına yayılan “Otuz Yıl Savaşları” sonuçta o kadar kanlı geçmişti ki, bazı bölgelerde nüfusun yarısı savaştan kırılmıştı. 1648 yılında nihayet, gene Vestfalya eyaletindeki Münster kentinde, bugün bile uluslararası ilişkilerde mihenk taşı sayılan Vestfalya Antlaşması imzalanmıştı. Vestfalya’nın günümüzde dahi önemsenmesinin nedeni, antlaşmanın bugün dahi geçerli olan modern “egemenlik” ve “ulusdevlet” kavramının temelini atmış olmasıydı. “Otuz Yıl Savaşları”na son veren antlaşma; “dine” müdahaleleri de büyük ölçüde ortadan kaldırıyordu. Irak’ta yaşananları şimdi Avrupa’nın bu en amansız ve uzun din savaşı olan “Otuz Yıl Savaşları”na benzeten çok… Almanya’dan Fransa’ya, Avusturya’dan İspanya’ya ve İngiltere’ye dek Avrupa’nın belli başlı tüm büyük ülkelerine bir veba gibi bulaşan din ve mezhep savaşlarının şimdi başka bir versiyonu; 400 yıl arayla Ortadoğu’da yaşanıyor… SünnilikŞiilik arasındaki asırlık ihtilaflar; süper güç ABD’nin çıkarları, petrol hesapları ve de bölge ülkelerinin hegemonya yarışlarıyla harmanlanarak 11 yıldır Irak’ta taş taş üzerinde bırakmayan ve öngörülebilir gelecekte de ucu görünmeyen bir savaş halini alıyor. Uluslararası büyük medya organlarının tüm manşetlerinde bu nedenle “Irak’taki mezhep savaşı” var. Financial Times gibi önde gelen gazeteler, Irak Şiilerinin etkin lideri Ayetullah Sistani’nin “eli silah tutan herkesi kutsal mekânları savunmak için gönüllü olmaya” çağırmasını büyük alarm veren işaret olarak öne çıkarıyor. Durum, Bush’un Saddam’a savaş ilan ettiği 2003 Mart’ından kat kat beter… “Diktatör” Saddam hiç olmazssa laikti, ülkeyi bir arada tutuyordu... “Kitle imha silahları” yalanı ve “demokrasi getirmek” iddiasıyla Bağdat’a giren ABD sayesinde, tüm “devlet yapıları” çözüldü; ordu dağıldı, “vatandaşlık” diye bir şey kalmadı ve etnikdini temeller üzerinden ülke, Kürtler, Sünniler, Şiiler arasında lime lime oldu. Hasarın, şeklen dahi onarılmaz olduğunu gören Obama, 2011’de arkasına bakmadan Irak’tan çıktı. Kaos yaratan “Kaddafi’yi devirme operasyonu” ve Suriye’deki iç savaş da Irak coğrafyasındaki bu boşluğa eklemlenince; Libya çöllerinden sınırımıza uzanan bölge; istihbarat ajanları, paralı askerler, dinci militanların cirit attığı bir “kara delik” halini aldı. Musul’da 80 yurttaşımızı rehin alan IŞİD’ı çıkaran bu “kara deliği” kapatacak ve Ortadoğu’ya yeni düzen getirecek bir “Vestfalya Antlaşması” da yok ufukta… Bizi de her an içine çekebilecek bataklığın uzun seneler daha yamacında yaşayacağız… “Devlet”lerle beraber, Ortadoğu’da sınırları çizen yüz yıllık SykesPicot Anlaşması da bu zaman içinde tebahür etti. Her statükonun özetle iflas ettiği bir döneme girdik… Nerede, ne zaman, nasıl sonlanacağı belli olmayan mezhep savaşları ve alttan alta sürdürülen yeni sınır tartışmaları… Yanı sıra… ABD ve İran gibi, yakın zamana değin yan yana gelmesi düşünülemeyecek “ortaklar” için çıkan yeni işbirliği fırsatları… Kısaca her şey değişti. Bu yazının başına otururken internet sitelerine “IŞİD’e karşı Ruhani’nin, ABD ile işbirliğine hazır olduğu”na dair yeni haberler düşmekteydi… Bush Bağdat’a girerken “kâbus”un çok uzun sürebileceğini biliyorduk…. Ama on yılları aşan böyle bir zaman dilimine yayılabileceğini ve dört asır öncesinin “Otuz Yıl Savaşları” ile karşılaştırılabilecek uçsuz bucaksız badire halini alabileceğini hesaplayamamıştık. Yörede artık geleceğe korku duymadan bakabilen sadece petrol şirketleri yöneticileri var! Financial Times’ın birinci sayfasında bu bağlamda önceki gün ilginç bir haber vardı: “Irak’ta iç savaşa yuvarlanan gelişmelere ilişkin olarak yalnız petrol şirketleri yöneticilerinin ‘sapık/perverse bir iyimserlik’ sergilediğini” yazan İngiliz gazetesi; IŞİD’in Bağdat’a girmesi halinde.. onların dahi iyimserliklerini yitirebileceğini vurgulamaktaydı. ürkiye ile Suriye çerçevesinde IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) ile ilişkilerin halen sürdüğü, yeni MİT Yasası’ndaki bazı düzenlemelerin de tamamen IŞİD’e yönelik olarak yapıldığı iddia edildi. Cumhuriyet’e konuşan bazı kaynaklar, yeni MİT Yasası’nda geçen ve “MİT mensuplarının terör örgütleri ile” görüşmesine olanak tanıyan maddenin, basında sanki İmralı içinmiş gibi yansıtılmakla beraber, aslen IŞİD’le daha rahat temas için çıkarıldığı yorumunu yaptı. T kapıyı açtı Takas için ürkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nu basaT rak Türk diplomat ve özel harekât polislerini rehin alan IŞİD örgütünün, Niğde’de bir ast mralı için denmişti’ Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 6532 No’lu Yasa’nın 3. maddesinde, “MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşebilir, görüşmeler yaptırabilir, görevinin gereği terör örgütleri dahil olmak üzere milli güvenliği tehdit eden bütün yapılarla irtibat kurabilir” deniyor. Bu ifadeler, daha çok Öcalan ile İmralı’da yapılan görüşmelerin yasal zemin kazandığı şeklinde yorumlanmıştı. Ancak Cumhuriyet’e TürkiyeIŞİD ilişkisi hakkında bilgi veren kaynaklar, “Bu Abdullah Öcalan için diyorlardı, oysa Öcalan meselesi dışında bir amaçla çıkarıldı bu yasa. İstihbarat birimleri terör örgütleriyle özgürce ilişkiye girebilir ifadesinin temel nedeni IŞİD’le bağlantıya girmek” görüşünü dile getirdi. Bu yasayla MİT’in herkesle ilişkiye geçebileceğini, IŞİD’le bağlantıIŞİD Rakka’da uyuşturucu bağımlısı bir kişiyi, 40 kırbaç ve hapis cezasına çarptırdı. Kırbaç cezası çocukların da bulunduğu kalabalığın önünde infaz edildi. ‘İ ların hesabının sorulamayacağı görüşünü kabul eden bazı Kürt yetkililer de Ankara’nın IŞİD’e Suriye’de desteğinin sürdüğünü savunurken daha bir hafta önce yaşanan çatışmalarda “CeylanpınarAkçakale arasındaki yaralıları, cenazeleri apaçık taşıdılar” ifadelerini kullandılar. Ankara’nın uzun süredir Suriye’yle uğraştığına, Türkiye’de 48 bin yabancı savaşçının bulunduğu haberlerinin dünya basınında yer aldığı na dikkat çeken Kürt kaynaklara göre, Ankara’nın IŞİD’le ilişkisinin mantığı üç temele dayanıyor: 1. Suriye’de sözüm olsun diye IŞİD’i kullanmak. 2. IŞİD Türkiye’yi açık açık tehdit ediyor, bu yüzden ikinci amaç IŞİD’in Türkiye’ye karşı eğilim geliştirmesini önlemek. 3. Başka bir aktörün IŞİD’i Türkiye’ye karşı kullanmasını önlemek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlığın, IŞİD’in Musul’daki Türk rehineleri serbest bırakma karşılığında talep ettiği fidyenin nasıl Hazine’den çıkartılacağına ilişkin formül arayışında olduğu öğrenildi. T24’ün haberine göre, Başbakanlık kaynaklarından elde edilen bilgi istenen paranın oldukça yüksek olduğu ve bu miktarda bir paranın örtülü ödenekten karşılanmasının zor olduğu yönünde. Üzerinde durulan formül ise son MİT yasasıyla kuruma tanınan fon kullanma yetkisinin devreye sokulması. Son yasayla MİT, Genelkurmay’ın tasarrufundaki Savunma Sanayi Destekleme Fonu’ndan istediği oranda para kullanma yetkisi almıştı. subay ile polisi şehit eden IŞİD militanlarının iadesini istedikleri öne sürüldü. Gazeteport’un haberine göre, 17 Nisan günü TBMM’de kabul edilen tartışmalı MİT yasası, Türkiye’de tutuklu olan IŞİD militanlarının iadesi ve bu konuda yapılacak “takas” için de kapı açtı. 6532 sayılı Yasa ile bu konuda şu düzenleme getirilmişti: “Türk vatandaşları hariç olmak üzere, tutuklu veya hükümlü bulunanlar, milli güvenliğin veya ülke menfaatlarının gerektirdiği hallerde Dışişleri Bakanı’nın talebi üzerine, Adalet Bakanı’nın teklifi ve Başbakan’ın onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilir veya başka bir ülkede tutuklu ve hükümlü bulunanlar ile takas edilebilir.” 20 Mart günü NiğdeUlukışla yolunda bir takside buluYardıma gitti nan ve kimlik kontyanlışlıkla rolü yapılmak istenen Çendrim Ramadani, Benjamin 2 ölü 11 yaralı Xu ve Muhamed Dış Haberler Servisi Zekjırı adlı IŞİD mi Irak merkezi yönetimi litanları, jandarmaordusuna ait helikopya ateş açarak bir terler, Diyala kentine astsubay ile bir poli bağlı Saidiye kasabası si öldürmüş, 8 aske yakınlarında IŞİD’lilerle ri de yaralamıştı. Arçatışan peşmergelere navut, Kosova, Ma destek için bölgeye gelkedon uyruklu olan di. Helikopterler, IŞİD’live yaralı ele geçiriler yerine yanlışlıkla len 3 militan tutukpeşmergelerin bulunlanmıştı. Musul’daduğu yerleri bombaladı. ki Türk konsoloslu2 peşmerge ölürken ğunu basan IŞİD’in 11’i de yaralandı. Böleyleme son vermek gede çatışmaların sürve rehineleri serbest düğü belirtildi. bırakma karşılığında Türkiye’de tutuklu bulunan bu üç militanının iadesini istediği öne sürülüyor. Ramadani mahkemede ifade vermeyi reddedip “İfade vermem, hepiniz müşriksiniz. Jandarmayı öldürerek sevap işledim” demişti. Otuz Yıl Savaşları gibi FİDYE DE MİT YASASI’NDAN Bağdat’taki Şiiler savaşa hazırlanırken zaman zaman ilginç görüntüler de ortaya çıkıyor. (AP) IŞİD Batı Şeria’ya mı sızdı? İsrailli 3 gencin kaçırılmasını, cihatçı örgütle bağlantılı İslam Devleti üstlendi Dış Haberler Servisi Batı Şeria’da 3 İsrailli gencin kaçırılması olayının IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) bağlantılı grup tarafından üstlenilmesi, cihatçı örgütün Batı Şeria’ya da mı sızdığı sorusunu gündeme getirdi. Biri ABD vatandaşı, Yeşiva öğrencisi (dini eğitim gören) 3 öğrenci perşembe gecesi, Beytüllahim ile El Halil arasında yürüyüş yaparken kaybolmuştu. Üst düzey bir yetkili gençlerin İsrail askerlerinin El Halil’de dün onlarca Filistinliyi Filistinliler tarafından kagözaltına aldığı belirtildi. (Fotoğraf: AP) çırıldıklarının sanıldığını, Filistin Yönetimi ile koDevleti ile de bağlantılı bir grup. ordineli bir şekilde araştırmanın sürdüğüİsrail güçleri geçen kasım ayında, Selefi nü, “onlarca Filistinlinin” gözaltına alın hücrenin üç üyesini Güney El Halil Tepedığını açıkladı. Ayrıca, hava indirme tuga leri’ndeki Kfar Yatta köyünde öldürmüştü. yı dahil özel güçlerin aramaya yardım için Olay yerinde patlayıcı madde ve silahlar buEl Halil’e takviye olarak gönderildiklerini lunduğundan 3 militanın İsrail’e saldırı habelirtti. Bir süre sonra 3 gencin kaçırılması zırlığı içinde olduğu düşünülmüştü. nı selefi İslam Devleti, El Halil’de dağıttığı Sosyal medyada kimi paylaşımlarda, “yükbildirilerle üstlendi. İsrail güvenlik güçleri selen İslamcı örgüt” IŞİD’in Gazze’den soniddianın doğruluğunu araştırıyor. El Kaide ra Batı Şeria’ya sızmasının şaşırtıcı olmayaçıkışlı İslam Devleti ayrıca IrakŞam İslam cağı yorumları yapıldı. Kim dost, kim düşman Dış Haberler Servisi Irak ve Suriye’de yaşanan olaylarda, bölgede etkili olan ülkeler farklı tarafları destekliyor. Ortadoğu’da yaşanan olaylarla hızlı bir şekilde taraf değiştiren ülkeler, bir gün bir tarafın yanında yer alırken ertesi gün karşısında olabiliyor. New York Times gazetesi, ülkelerin olaylara göre birleştikleri ve ayrıldıkları noktalar aşağıdaki gibi: 1979 yılından beri düşman olan iki ülke pek çok konuda da zıt görüşlere sahip. Suriye çatışmalarında karşıt grupları desteklediler. ...ancak... Her iki ülke de Irak’ta Maliki hükümetinin kalmasını istiyor ve IrakŞam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşıt bir tutum sergiliyor. Kapsamlı bir ticari ilişkileri var. Suriye’de işbirliği yapmayı kabul ettiler. ...ancak... Türkiye, kendi içindeki Kürt ayrımcılığını alevlendireceği endişesiyle, Kürtlerin Irak’taki kazanımları konusunda ihtiyatlı davranıyor. Kürtler, Türklerin Irak’a müdahale yapmasından endişeliler. Sınırlar, petrol gelirleri ve Kürtlerin bağımsızlığı konularında anlaşmazlıklar yaşıyorlar. Aralarında mezhepsel farklılıklar var. ...ancak... Her iki taraf da Sünni cihatçıların Irak veya Suriye’yi ele geçirmesini istemiyorlar. Sünni militanlara karşı bir süredir kontrollü bir işbirliği içindeler. Ortadoğu haritasında Ama petrol CEO’ları memnun… ABD ve İran: Kürtler ve Maliki hükümeti ABD ve S. Arabistan ile diğer Körfez monarşileri Uzun süredir müttefik olan ülkelerin İran ile ilgili düşünceleri aynı. Suriye’de, Esad hükümeti karşıtlarını desteklediler. ...ancak... Monarşiler, Irak’ta ABD’nin destek verdiği Şii hâkimiyetindeki Maliki hükümetine karşılar. Suriye ve Irak’ta, Körfez Monarşileri Amerika’nın istemediği cihatçı savaşçılara maddi destek yaptılar. Körfez monarşileri ve Sünni isyancılar İki taraf da Suriye’deki Esad hükümetinin ortak düşmanları. Şii yönetiminden ve bölgedeki İran etkisinden hoşlanmıyorlar. ...ancak... Monarşiler, IŞİD’in ultra katı halifelik hedeflerini aşırı buluyor ve kendileri için tehdit olarak görüyor. İsyancılar, monarşileri yozlaşmış olarak görüyorlar. Peşmerge devriye geziyor M Türkiye ve Irak Kürtleri usul’un dış kesimlerinde de Kürt peşmerge güçlerinin devriye gezdiği belirtiliyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, peşmerge güçlerinin, çöken ve dağılan Irak ordusunun bıraktığı güvenlik boşluğunu doldurduğunu söyleyerek “Peşmerge güçleri, Kürdistan bölgesi sınırlarını hassasiyetle korumalıdır” dedi. (Fotoğraf: AP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle