04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2014 PAZAR 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, görkemli İzmir mitinginde Twitter yasağı nedeniyle Başbakan’a yüklendi: Öyleleri Az Kaldı Sevgili, “Bugün burada, andığımız ve anısı önünde saygıyla eğildiğimiz, Aydın Aybay’ın öğrencisi sonra da meslektaşı olan değerli dostum, Prof. Dr. Köksal Bayraktar, 1 Mart 2014’te TÜMÖD toplantısında yaptığı konuşmada ‘Üniversitenin misyonu kültür aktarımı, meslek eğitimi bilimsel araştırmanın yanı sıra toplumu eğitmektir’, diyor ve ekliyordu: Ama artık üniversite bu görevini yerine getirmiyor ve bu yüzden artık örnek kurum olmaktan çıkmış bulunuyor. Bu konuşmanın üzerinden iki haftadan biraz fazla geçmişti ki, Milliyet gazetesindeki bir haberi okuyunca, eski dostum ve okul arkadaşım değerli bilim adamı Köksal Bayraktar’ın söylediklerini düşündüm. Yıllardır sesi çıkmayan üniversitelerimizin çeşitli ilahiyat fakültelerinden 110 ilahiyatçı öğretim üyesi, nihayet bir araya gelerek bir bildiri yayınlayıp, görüşlerini halkın değerlendirmesine sunmuşlardı. Ama ben bunu okuyunca, ‘Nihayet Köksal Hoca’nın istediği gibi bilim adamları!’ demedim. Çünkü bu ilahiyatçıların hepsi, diz boyu olmuş yolsuzluğu, hırsızlığı, hukuksuzluğu görmezden gelip, Tayyip Erdoğan iktidarına selam çakıyorlardı. Herhalde halkı bilgilendirmek denen şey, üniversite mensupluğuyla bağdaşmayan bu acındırıcı tabasbus olmasa gerekti.” HHH Yukarıdaki satırlar Sevgili, dün Nâzım Hikmet Vakfı’nda andığımız Aydın Aybay ile ilgili konuşmamdan alınmıştır. Konuşma metnini hazırlarken baktım. 6 Mart 2013’te aramızdan ayrılan Aydın Hoca’yı yitireli bir yıl olmuş. Aydın Aybay, kardeşi Rona Aybay gibi benim de Mine’nin de hocalarımız idiler. Yanlış anlaşılmasın, bizim sınıfa derse gelmediler. Ama olsun onlar yine “bizim hocalarımız”dılar. Onlar bize gelmeseler bile biz onları araştırırdık bulurduk. Öyle de yaptık. Aydın Hoca’yı yalnız bizim değil, gerçekten bütün toplumun hocası yapan neydi? Değerli hukukçu ve bilim adamı dostum Fazıl Sağlam’ın her zaman hayranlıkla belirtmiş olduğu gibi, seksen yaşını aştığında bile pörsümeyen zekâsı, gevşemeyen hukuk ihatası, azalmayan çalışma azmi ve kapasitesi mi? Bütün bunlar çok önemli hususlar olmakla birlikte, kimi başka hocalarımızda da vardı ama, onlar yine de “bizim hocalarımız” değildi. Aydın Hoca’yı, kimi başka örnekler gibi, bizim ve tüm halkın hocası yapan, kimileri gibi, değerli bilgisiyle, halkın ve bizim aramızdan ayrılıp, seçkin hukukçuların hani neredeyse tanrılar katındaki safına çekilerek, öğrencilerinden, toplumdan kopmamış olması, bilakis onlarla iç içe yaşamayı sürdürmesi, onların dertler ve sorunlarıyla hemhal olmasıydı. HHH Aydın Hoca’ya hangi vesileyle yanaştım, onunla ne zaman tanıştım, şimdi hatırlamıyorum. Üniversite kavramı Sevgili, zaman zaman çok eksik algılanır. Oysa orada öğretimin bilimselliği, nesnelliği kadar, hoca ile öğrencinin yakınlığı da önemlidir. Öğrencinin üniversitedeki hocasından kürsü dışında öğreneceği, ilgili bilim dalı ve disiplin dışında da alacağı vardır, olmalıdır. İstanbul Üniversitesi’nde 196064 yılları arasında okurken, bu yönden çok yararlandığım hocalarım oldu. Ailece hukukçu olan Aydın Aybay onlardan biriydi. Hep merak etmişimdir, öğrenci hayat boyu öğretmeni olacak kişiyi nasıl seçer, el yordamıyla mı, belki ama sanmam... Kulaktan kulağa yayılan şöhreti dolayısıyla mı, evet ama o da tam belirleyici bir husus değil. Hele hele Aydın Aybay gibi kendinden söz ettirmeyi pek sevmeyen, popülarite peşinde olmayan, popülizme prim vermeyen sapına kadar bir bilim adamı için hiç değil. Ama her zaman bir bilim adamı sadeliği ve alçakgönüllülüğü içinde yaşamış olan Aydın Hoca ile ilişkimiz, ömür boyu sürdü. Kuruluşunda büyük katkıları olan Cumhuriyet Vakfı için çalışmalarına duyduğum hayranlık da onu pekiştirdi. Şimdilerde bakıyorum, üniversitelerimizde Aydın Hoca gibiler azaldı, öyle olmasaydı, bunca olay karşısında sayılarını bilmediğim üniversiteler, böylesine sessiz, tepkisiz, işlevsiz kalabilirler miydi? Adının önündeki hukukçu ve hoca sıfatlarının her ikisinin de, büyük “H” ile yazılmasını hak etmiş Hocam’ı sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. 140 karakter korkuttu HAKAN DİRİK/ EMRE DÖKER/ METE KIZIK İZMİR CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter yasağı nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yüklenerek gençlere, “140 karakterden korkan bir başbakan yarattınız” diye seslendi. CHP’nin İzmir Gündoğdu’da düzenlediği mitingte konuşan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’da insan sevgisi olmadığını, olsa 15 yaşındaki bir çocuğu yuhalatmayacağını vurguladı. Kitlenin sık sık “Hırsız Tayyip” sloganlarıyla konuşmasını kesmesi üzerine, yurttaşları “bahar temizliğine” davet etti. Kılıçdaroğlu, “Baharda temizlik yapılır. Hanımlar süpürgenizi alın, haramilerin iktidarını süpürün. Bunun danışmanı, Amerika’ya ‘Süpürmeyin kullanın’ demişti ama inşallah süpürmek bize nasip olacak. İzmir’e ve Türkiye’ye söz, CHP iktidarında nereye kaçarsa kaçsın, getireceğim, hesabını soracağım” diye konuştu. Gezi’nin dinomosu gençlere bir kez daha teşekkür ederek “Sizler Mustafa Kemal’in askerlerisiniz. Siz, bir diktatöre diz çöktürdünüz” diye seslendi. CHP lideri, Erdoğan’ın Twitter yasağıyla Türkiye’yi tüm dünyaya rezil ettiğini söyledi. Twitter yasağına ilişkin gençlere “140 karakterden korkan bir başbakan yarattınız” diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ı “adam yerine koymadığını” dile getirerek, “Ayakkabı kutusundan da korkan adam. Ona ayakkabı kutusu gösteren kadın, o zata ne mal olduğunu da gösterdi” diye konuştu. Kılıçdaroğlu yolsuzluk operasyonu ile ilgili olarak “17 Aralık operasyonunun bir özelliği var. Devletin 4 bakanını İran’dan gelen bir adam satın alıyor” dedi. Miting katılımcılarına, yaptıkları hizmetleri aktararak Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu alkışlatan Kılıçdaroğlu, “İzmir’i sindirmek, parayla satın almak istiyorlar. Hasan Tahsin’in, Kuvayi Milliye’nin çocukları buna izin vermez. Yedi düveli denize döken İzmir, sana mı eyvallah diyecek? Korkmuştur bu mitingten.Korksun. İzmir mademki sel oldu, o selin adı demokrasi selidir” dedi. Kılıçdaroğlu bugün yapılacak YGS ‘yle ilgili olarak da sınav sorularının cevaplarının açıklanmayacak olmasını eleştirdi. CHP lideri “Çocuklarımız YGS sınavına girecek. Ne gariptir eskiden sınavdan hemen sonra sınav sorularının cevapları açıklanırdı. İlk kez şimdi yasaklanıyor. Neden yasaklanıyor? Eğer iktidar şaibeli olursa, onun kararları da şaibeli olur” diye konuştu. Körfezdeki irili ufaklı tekneler de coşkuya renk kattı. Alanda CHP bayraklarının yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk ve Türk bayrakları dalgalandıran, özellikle kadın katılımcılar dikkat çekti. (DHA) MİTİNGDEN NOTLAR... Tape dinleyerek beklediler Kayseri’den gelen var mı! HP’nin İzmir mitingi, İzmirlilerin katılımıyla yapıldı. Geçen hafta AKP’nin, yurdun dört bir yaC nından insan taşıdığı Gündoğdu, genelde kendi olanaklarıyla alana gelenlerin oluşturduğu bir kalabalıkla yapılan bir mitinge tanıklık etti. Kemal Kılıçdaroğlu da Gündoğdu’daki kalabalığın niteliğine dikkat çekerek başladı konuşmasına, “İçinizde Konya’dan, Ankara’dan, Kayseri’den gelen var mı” diye sorması, zaten geçen haftaya başlı başına göndermeydi. l Geçen hafta AKP’lileri “kafese sokmak” için konulan çelik teller, Alsancak’ı bilen ve farklı noktalardan alana girmek isteyen İzmirliler için “bariyere” dönüştü. Özellikle Karşıyaka’dan deniz yoluyla gelenler, meydanın ortasına konan kürsünün arkasında kaldı. Buradaki kalabalığa Alsancak Limanı tarafından gelenler de eklenince, alan neredeyse ikiye bölündü ve CHP “duble miting” yapmak durumunda kaldı. Üstelik Kılıçdaroğlu’nun Manisa programı ve Aydın mitingi nedeniyle Ege’den gelmek isteyenler de İzmir yoluna düşemedi. l Berkin Elvan’dan Ali İsmail Korkmaz’a kadar “Gezi şehitleri” de o kalabalık arasında yerlerini aldı. Çünkü geçen hafta protesto bayraklarının sallandığı yerde, şimdi onların zihinlere kazınan görüntüleri dalgalandı. Alanda Kılıçdaroğlu’nu bekleyenler, zamanı, son günlerin gözde tapelerini dinleyerek değerlendirdi. l Oluşan büyük kalabalığa karşın geçen haftaki gerginlikten eser yoktu. Neredeyse polise bile “cemre düşmüş” gibiydi! Geçen hafta tekbir eşliğinde taşlanan restoranlar, bu kez miting kalabalığından kendine yer arayanlara sığınma adresi oldu. Zaten bölge esnafı, mitingin ardından “bahar bayramı” yaşadı. Geçen haftaki “iç turizm hareketliliğinin” aksine, belediye otobüsü duraklarının kalabalığı dikkat çekiciydi. l İzlenimler / SERDAR KIZIK Okullarımıza öğrenci alımı; Kılıçdaroğlu’na ayakkabı fırlatan serbest bırakıldı GAZİANTEP (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Gaziantep’teki mitingi sırasında ayakkabı fırlattığı iddia edilen Mehmet Y, serbest bırakıldı. Demokrasi Meydanı’nda dün düzenlenen mitingdeki konuşması sırasında Kılıçdaroğlu’na ayakkabısını atan, daha sonra gözaltına alınan Mehmet Y. (31) Emniyet’teki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Mehmet Y’nin ifadesinde, işsiz olduğunu ve dikkati çekmek için bu olayı gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi. CHP, İzmir’de tam bir gövde gösterisi yaptı. Geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın korumaları tarafından evi basılan Filiz Akıncı’nın Kordon’a açılan balkonundan izledim mitingi. Milletvekili Birgül Ayman Güler, eski CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır yanımda. Önce balkondan başlayayım anlatmaya. Filiz Hanım tam bir İzmirli Cumhuriyet kadını; bilgili, bilinçli, korkusuz ve coşkulu. AKP’nin mitingini katlayan Gündoğdu’daki kalabalığa bakıp sordum: Nasıl buldunuz? Heyecanla, “ Harika... Medeni bir buluşma” diye başladı, sözü geçen hafta yaşadıklarına getirdi: “Erdoğan’ın otobüsü evimizin önünden geçiyordu. Hakaret etmeden, kötü söz söylemeden, ellerimi iki yana açıp, ‘Ne işiniz var İzmir’de’ anlamında gülümseyerek bir espri yaptım beden diliyle. Başbakan gördü, otobüsü durdurdu. Üç koruma geldi önce, Erdoğan’ın beni çağırdığını, derdimin ne olduğunu öğrenmek istediğini söyledi. Ardından da ‘Özür dileyeceksin’ dediler. Hakaret etmediğimi söyledim, ‘Derdimi öğrenmek istiyorsa buyursun kendisi gelsin’ dedim.” Demiş de 15 koruma birden dalmış ardından eve. Sonra... Alsancak Polis Merkezi’nde gözaltı, hakaretler, Berkin Elvan anımsatmaları ve söylemediklerinin, yapmadıklarının yer al İzmir İşi... dığı, peşin peşin hazırlanan ifade tutanağına zorla imza attırma çabaları. Atmamış tabii... İzmir işi, sempatik sayılacak bir tepkinin bedeli ağır hakaretler, altı saat gözaltı... Filiz Hanım böylesi bir davranışa uğramamak için miting alanına yürüyor, olanak bulursa Kılıçdaroğlu’na bir merhaba diyecek. Biz miting alanında turlamaya devam ediyoruz, izlenim için. HHH İzmir işte, farklı. Öyle taşıma suyla, yevmiyelerle gelen bir kalabalık değil bu. Midyenin içiyle birlikte kabuğunu yemeye çalışanlar değil. Değil bunlar; Erdoğan’ın mitinginde olduğu gibi uzak illerden gelip yolunu kaybedenler, otobüslere ulaşmak için adres soranlar... Bırak AKP mitingine İstanbul’u, Ankara’yı, Bursa’yı, Antalya’yı, Manisa’dan, Aydın’dan bile getirilen toplama kalabalıklar değil... Çünkü aynı gün Kılıçdaroğlu hem Aydın hem Manisa mitingi düzenlemiş. Sonuç olarak yakın iller bile yok, İzmir’in özü Gündoğdu’da. İl yönetimi daha düzenli çalışsa, 2. Kordon’da, ara sokaklarda kalanlar miting alanına sokulabilse, daha büyük bir görkem olacak. Göndoğdu’nun yakın çevresinde kafelerde biraları içip güzel havanın keyfini çıkarırken bir yandan da televizyonlardan Kılıçdaroğlu’nu izleyenleri saymıyorum bile... Ne de olsa İzmir işi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle