23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2014 PAZARTESİ 14 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Katalonya’da bayram Madrid’de öfke var İspanyol kimlikleriyle oy atan Katalanlar uzun kuyruklar oluşturdu. AKP’nin Esas Dayanakları AKP hareketinin son 10 yılında üç dayanak bulunmaktadır: 1) Cumhuriyet döneminde kendisini dışlamış hisseden dinci ve aşırı tutucu oluşumların kendilerine “alternatif bir yol ve ortam hazırlamaları”... 2) İkinci dayanağı AKP’nin “Cumhuriyet’in birikimlerini çözerek, özelleştirerek hatta yabancılaştırarak” bunlardan, geçici bir süre için bile olsa büyük kaynak ve “dışsallıklar sağlamasıdır”... 3) AKP’nin üçüncü dayanağı ise “1990 sonrasının yeni küresel (ve emperyalist) ortamında” kendine dış destek bulmasıdır. Küresel konjonktür, postmodern yeşil kuşağın (Ilımlı İslamın) oluşması ile ortaya çıktı. Ortadoğu BOP ile yeniden şekillendirilirken AKP bu oluşumda önemli bir misyon üstlendi. Bu üç faktör AKP’nin “uzun süre ve oldukça güçlü bir konumda” iktidarda kalmasına yol açtı. Bu süre içinde AKP aynı zamanda AKP’ye (ve Erdoğan’a) has yeni bir yapılanma içine girdi. Ekonomik çözüştürmelerle Cumhuriyetin bütün iktisadi birikimlerinin mobilizasyonu... Doğan değerlerin piyasaya çıkarılıp satılmaları... Büyük inşaat ve imar projeleri ile yaratılan olağanüstü rantlar... Ekonominin bir arka bahçe anlayışı içinde küresel kapitalizme entegrasyonu AKP için büyük dışsallıklar yarattı. Ancak bu dışsallıklar “mevcut birikimleri tüketip pazarlayarak sağlanmakta”. Öte yandan dış borçlar ve açıkla finanse edilmektedir. Bütün bunlar AKP’ye (ve Erdoğan’a) has bir yeniden yapılanmanın ortaya çıkmasına yol açtı. Sadece iktisadi değerler değil, demokrasi ve ahlaki değerler de değiştirildi. Böylesine büyük ve sistemi altüst eden yeni yapılanma ve “yeni Türkiye”, ancak demokrasiden uzaklaşılarak sağlanabilirdi. Çünkü bütün bu gelişmeler hukuk düzeninin ve ahlaki değerlerin zayıflaması sonucunu doğurmak zorundaydı. Yeni Türkiye şu sonuçları doğurmak zorundaydı: Çağdaş küresel uygarlık değerlerinden uzaklaşıldı... Ahlaki değerler bozuldu... Hukukun üstünlüğü kayboldu, öz değerlerine karşı çıkıldı... Dini değerlerin yerini dinci değerler aldı. Din siyasetin aracı oldu... Demokrasinin vazgeçilmez öğesi laiklikten uzaklaşıldı... Atatürkçülük ve Cumhuriyetin öz değerlerine karşı çıkıldı. AKP’yi güçlendiren dayanaklar aynı zamanda AKP’yi zayıflatacak işlevselliklere sahiptirler: Dindarlıktan dinci yapılanmaya gidiş İslamın pozitif değil, negatif öğelerinin çalışması sonucunu doğurur. Kapanmayı, kutuplaşmayı ve akılcılıktan uzaklaşmayı gerektirir. İktisadi olarak dış ilişkilerde “eksi ekonomiler” çalışmaya başlar. Aşırı dış bağımlılığın ve açıkların yarattığı sakıncalar görülür. Kamusal yarar ve bireysel yarar arasındaki dengeler çökmeye başlar. Kamusal yarar alanında tahribat yaygınlaşır. Demokrasiden uzaklaşmanın yarattığı olumsuzluklar yaygınlaşır, toplumda hoşnutsuzluklar artar. AKP iktidarı başta saydığım üç faktöre bağlı olarak sağladığı “dışsallıklar” dönemini tamamlamıştır. Süreç artık tersine dönmüş bulunuyor. Ancak sıraladığım yapay dışsallıklar kısa bir süre daha etkisini sürdürebilir. Eğilimlerin (trendin) tersine döndüğü kesindir. Türkiye iç ve dış dinamikler açısından yeni bir sürece girmiştir. Dış siyasi ve iktisadi ilişkilerde bunun sonuçları ortaya çıkmaya başladı. “Korkuyu üzerinden attığında neler yapabileceğini biliyor musun?” Barselona’nın orta sınıf mahallelerinden “Eixample Esquerre”de gördüğüm bir duvar yazısı böyle diyor. Katalonya’nın dünkü “gayri resmi bağımsızlık referandumu”na damga basan duygu tam buydu. Katalanlar Madrid’den gelebilecek olası bir engelleme tepkisinin korkusunu nitekim dün yendi ve bölgenin gelecekteki statüsünü belirlemek amacıyla, sivil toplum öncülüğünde yapılan referandumda yüz binlerle ifade edilen rakamlarla oy kullandılar. Bu satırların dizgiye girdiği saatlerde henüz “oy verme süreci”(!) tamamlanmamıştı… “Kafeinsiz referandum” “çakma referandum” olarak da adlandırılan bu gayri resmi oy sürecini, söz ettiğim mahallede bir sım” tarihi de, bu arada bir rastlantı değil. Katalanlar, “9 Kasım”ı, Doğu Almanların yaptığı gibi, “Madrid Duvarı”nı yıkmak amacıyla Berlin Duvarı’nın çöküşünün 25. yılına isabet ettirmişler... ilkokulda oy verenlerle birlikte kuyruğa girerek izledim. Sandığa ulaşmak her şeyden önce yarım saatimi aldı. Okuldan içeri adım attığımda, toplam 40 bin kişilik bir gönüllü ordusuyla hayata geçirilen sandık disiplini karşısında hayret yaşadım. Madrid, anayasa mahkemesi yoluyla, hukuki sonuçları olan gerçek bir referandumun önünü tıkayınca; gönüllüler, Katalan yerel hükümetinin yol göstericiliği altında internette örgütlenmişler… Görüştüğüm sandık sorumlusu bir kişi, elindeki ayrıntılı şemayla, bana inanılmaz organizasyonu anlattı. Normal, resmi seçimlerde olduğu gibi bayağı her sandığın arkasında sandık sorumluları ve bu sorumluların koordinasyonunu sağlayan üst yöneticileri var. Çifte oy kullanımını engellemek için her önlem alınmış; merdiven çıkamayan engelliler, yaşlılar için ise her çeşit kolaylık sağlanıyor. İcabında sandık ayaklarına gidiyor. Bu müthiş organizasyon için gereken para, gene internet üzerinden gönüllü finansmanla temin edilmiş… Üzerlerinde 1) Katalonya’nın bir devlet olmasını istiyor musunuz? 2) Cevap olumluysa bu devletin bağımsız olmasını istiyor musunuz, sorularının bulunduğu oy pusulalarını ise Katalan yerel hükümeti; anayasa mahkemesinden “süreci durdurma kararı” çıkmadan az önce, zamanla yarışarak hazırlayıp seçmenlere yollamış... Katalanlar; “9 Kasım”ı böyle bir yeni demokrasi bayramı olarak kutlarken; İspanya’nın başkenti Madrid’de tedirginlik ve öfke var. Madrid’de muhafazakâr hükümet lideri Rajoy, hem kendi partisi içinde “önüne geçemediği bu çakma referandumun” hesabını vermek zorunda kalırken; bir taraftan da, başta Bask bölgesi olmak üzere İspanya’nın diğer bölgeleri üzerinde olası “özendirici etkilerin” önünü almak durumunda. Tarihi “ayrılıkçı geçmişleriyle” bilinen Basklar; Madrid ve Katalonya arasındaki bu kıyasıya bilek güreşini ilgiyle izliyor. “Çakma referandum” sonunda, Katalonya’ya Madrid tarafından yapılan herhangi bir ek açılım, Baskları da özendirecek ve cesaretlendirecek. Basklar da izliyor… Gönüllüler önde Kasım’ın ‘duvar’ göndermesi Katalonya’nın statüsünde federatif bir çözüm için, Madrid’le yeniden müzakereye oturmak maksadıyla girişilen bu çok tartışmalı “oylama süreci”nin, olaya bizim gibi dışarıdan bakanlar için ilginç yanı; sivil toplum örgütlenmesinin ulaştığı sofistikasyonu/kerteyi sergilemesi. “Saint Josep Oriel” ilkokulunda oy kuyruğunda beraber beklediğim seçmenlerden Alexandre Checchi bu bağlamda, “Çok ama çok mutluyum!” diye konuşuyor: “Bu süreç içinde insanlara daha çok güvenebileceğimi öğrendim!” Oylama için seçilen “9 Ka 9 Çağdaş değerler ne durumda? Dış Haberler Servisi BM Suriye temsilcisi Staffan De Mistura, Suriye’yi ziyaretinde hükümet güçleri ile silahlı muhalifler arasındaki çatışmalarda “müzakere zemini” aramak ve yardım faaliyetleri için “dondurulmuş bölgeler” kurulmasını önerdi. Şam’da Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’le görüşen De Mistura, bu bölgeler arasına Halep’in de katılmasını istedi. Suriye resmi haber ajansı SANA durumu “Yerel düzeyde dondurulmuş bölgelerin kurulması meselesi De Mistura’nın birkaç başkenti ziyaretlerine ve BM Güvenlik Konseyi’ne önereceklerine odaklandı” diye aktardı. Suriye’yi temmuzda göreve başladıktan sonra üçüncü kez ziyaret eden BM temsilcisi “eylem planını” Rusya’ya da sunmuştu. De Mistura’dan ‘dondurulmuş bölge’ Berlin Duvarı’nda çeyrek asır sonra yıkım partisi Dış Haberler Servisi Almanya, Soğuk Savaş’ın sonunu getiren Berlin Duvarı’nın yıkılmasının 25’inci yıldönümünü kutluyor. Brandenburg Kapısı ve duvarın kalan kısımları boyunca dev bir açık hava partisi düzenlenirken, eski Doğu Almanya vatandaşı Başbakan Angela Merkel kutlamalara katıldı. Bir zamanlar duvarın bulunduğu hat boyunca 100 bini aşkın Berlinli ve turist toplandı. Aynı hatta yerleştirilen 7 bin balon serbest bırakılarak, duvarın yıkılışı sembolize edildi. Kutlamalar sırasında AB marşı Beethoven’in dokuzuncu senfonisinden “Neşeye Övgü” çalınırken, ziyaretçiler duvar önünde fotoğraf çektirme yarışına girdi. El Bağdadi’nin akıbeti araştırılıyor deoloji ve düşmanlık duvarlarını yıkmak’ Merkel, öncesinde duvarın “tek kurşun atılmadan yıkılmasıyla” ilgili anılarını anlattı. 9 Kasım 1989’da gittiği saunadan evine dönerken kalabalığı görüp katıldığını anlatan Merkel, kendisini Batı Berlin’de hiç tanımadığı insanlarla kutlama yaparken bulduğunu söyledi. Merkel, törende yaptığı konuşmada da duvarın yıkılışının “hayallerin gerçek olabileceğini” gösterdiğini söyleyerek “Bu, bugün ve gelecekte duvarları, diktatörlük, şiddet, ideoloji ve düşmanlığın duvarlarını yıkabileceğimizin mesajıdır” dedi. Merkel’e, Polonya’da eski rejimin yıkılmasına öncülük eden Dayanışma Sendikası’nın lideri ve eski Devlet Başkanı Lech Walesa ve Sovyetler’in son lideri Mihail Gorbaçev eşlik etti. 155 kilometrelik duvarın bugün yalnızca 3 km’si ayakta. Doğu Almanya’dan Batı’ya kaçışları önlemek için 1961’de inşa edilen duvarı aşmak için 136 kişi hayatını yitirmişti. ‘İ Dış Haberler Servisi Filistin’in efsanevi lideri Yaser Arafat’ın 10’uncu ölüm yıldönümünde salı günü Gazze’de düzenlenecek anma törenleri Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu Hamas’a takıldı. Gazze’de araçlar ve bazı evlerde esrarengiz patlamaların ardından Hamas’ın güvenliği garanti edemeyeceğini El Fetih örgütüne ilettiği kaydedildi. İçişleri Bakanlığı da durumu doğruladı. Gerçekleşseydi Arafat 2007’de bölgede Hamas egemenliği başladıktan sonra ilk kez anılabilecekti. Filistin’de Hamas ve El Fetih örgütleri yıllar sonra ilk kez ortak birlik hükümetinde anlaşma sağlamıştı. Ancak bir dizi zorluk yüzünden anlaşma tümüyle hayata geçirilebilmiş durumda değil. Gazze’de Arafat anması yok! Dış Haberler Servisi ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin önceki günkü hava saldırılarının ardından El Kaide lideri Usame bin Ladin’in “hakiki mirasçısı” olarak görülen Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) lideri Ebu Bekir el Bağdadi’nin akıbeti merak konusu. IŞİD’le bağlantılı Twitter hesapları olayı yalanlayıp Bağdadi’nin durumunun iyi olduğunu duyurdu. El Hadath ve El Arabiya televizyonları, aşiret kaynaklarına dayanarak ABD hava saldırısının Suriye sınırındaki El Kaim’e toplantı için giden IŞİD liderlerini hedef aldığını duyurdu. El Hadath, Bağdadi’nin de heyette olduğunu, saldırıda ya öldüğü yahut da ağır yaralanmış olabileceğini öne sürdü. Iraklı kaynaklar IŞİD üyelerinin El Kaim’e giden yolları kestikleri ve yaralılarını hastaneye taşıdıklarını aktarırken, Musul’daki morg yetkilisi 50 IŞİD militanının cesedinin getirildiği bilgisini verdi. El Arabiya iki görgü tanığının El Kaim yakınındaki bir evin vurulduğunu aktardı. ABD ordusu ise Musul yakınında IŞİD liderlerini taşıdığına inanılan 10 araçlık bir konvoy ile El Kaim’de iki kontrol noktasının vurulduğunu duyurdu. Merkez Komutanlık (CENTCOM) sözcüsü Patrick Ryder, Bağdadi’nin öldürülenler arasında olup olmadığını doğrulayamayacaklarını söyledi. Britanya Genelkurmay Başkanı General Nicholas Houghton BBC’ye “Bağdadi’nin durumunu kesin olarak doğrulayamam” diyerek bunun birkaç gün alacağını ekledi. Iraklı askeri ve istihbarat kaynakları da El Bağdadi’nin ölüp ölmediğini araştırıyor. Üst düzey bir Iraklı istihbarat yetkilisi “Şu ana kadar güvenilir bir enformasyon bulunmuyor. Gelen enformasyon gayri resmi kaynaklardan ve doğrulanmış değil ve bu konuda çalışıyoruz” dedi. Eylül ayındaki bir saldırıda da öldüğü öne sürüen El Bağdadi’nin başına 10 milyon dolar ödül konulmuş durumda. Tersine dönenler Dış Haberler Servisi Çin ve Rusya, enerji işbirliğinde yeni bir mutabakat bildirisine imza koydu. Pekin’de bu hafta düzenlenen Asya Pasifik İşbirliği (APEC) zirvesi için buluşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in katılımıyla imzalanan bildiride mayısta imzalanan yıllık 38 milyar dolar doğalgazın Çin’e satışını içeren 400 milyar dolarlık anlaşmanın ardından ikinci boru hattı inşasını içeriyor. Putin, Çin’le işbirliklerine atfen “Uluslararası yasalar temelinde daha istikrarlı bir dünya için çalışıyoruz” derken, Şi “RusyaÇin ilişkilerinin meyvelerini toplama zamanı” olduğunu belirtti. Rusya ile Çin yeni anlaşmanın eşiğinde İran’la nükleer anlaşma için geri sayım başladı Dış Haberler Servisi BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, Britanya, Fransa, Rusya ve Çin ile Almanya’dan oluşan 5+1 Grubu ile İran arasındaki nükleer müzakerelerde, 24 Kasım mühleti konulan kapsamlı nihai anlaşma için geri sayım başladı. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve AB Dış Politika şefi Catherine Ashton, geçen yılki ön anlaşmanın yolunu açan gizli temasların merkezi olan Umman’ın başkenti Muscat’ta buluştu. İki taraf da görüşmeleri tarihi bir anlaşma için fırsat görüyor. Nükleer programının barışçı olduğunda ısrar eden İran’la geçen yıl yapılan ön anlaşma uyarınca yaptırımların az bir kısmı kaldıcımız var. Batı böyle bir çözümle ilgilenirse 24 Kasım’dan önce sonuç alma olasılığı var” dedi. ABD Başkanı Barack Obama’nın İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e nükleer anlaşma karşılığı IŞİD’e karşı savaşta işbirliğine vurgu yaptığı mektubu ortaya çıkmışken, ABD Dışişleri Bakanı Kerry de iki konunun birbirinden bağlantısız olduğunu savundu. Hamaney’in Muscat’a yardımcısı Ali Ekber Velayeti’yi göndermesi de dikkat çekti. Muscat’ın ardından müzakereler 18 Kasım’da Viyana’da devam edecek. Taraflar temel konuları çözerse, teknik detaylar için 24 Kasım tarihi de uzatılabilir. IŞİD ile nükleer ayrı Meksikalı gençlerin öfkesi saray yaktırdı Dış Haberler Servisi Meksika’da kaçırılan 43 öğrencinin polis tarafından çetelere teslim edilerek katledilmesini protesto eden göstericiler devlet başkanlığı ofislerinin bulunduğu ulusal sarayı ateşe verdi. Olaylar Başsavcı Jesus Murillo Karam’ın gazetecilerin katliamla ilgili soruları karşısında, “Yeter artık yoruldum” demesinin ardından geldi. Bu sözler sosyal medyada protesto çağrılarına neden oldu. Başkent Mexico City’de ulusal saraya girmeye çalışan göstericiler ellerindeki meşalelerle yangın çıkardılar. Geçen eylül ayında öğretmen haklarıyla ilgili bir eyleme katılan 43 öğrenci Guerrero eyaletinde ortadan kaybolmuştu. Zanlılardan birinin itirafıyla öğrencilerin kurşuna dizildiği, cesetlerin yakıldığı, geri kalan ceset parçalarının çöp poşetlerine konulup bir nehre atıldığı ortaya çıkmıştı. rılmışken, Tahran, son dönemde Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’yla (UAEK) işbirliğini artırdı. Ancak nükleer programıyla ilgili bazı sorulara tatmin edici yanıt vermediği belirtiliyor. Tahran, sanayi düzeyinde uranyum zenginleştirmekte ısrar ederken, Batılı ülkeler bunun silah yapımına elverecek bir düzeyde olmasını sınırlamaya çalışıyorlar. Muscat’ta İran Dışişleri Bakanı Zarif “Karşılıklı saygı ve işbirliği temelinde bir çözüme ihtiya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle