14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EYLÜL 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER KESK’in 4+4+4’e karşı düzenlediği eylem nedeniyle 502 kişi yargılanacak 5 Doğaya sahip çıkan ODTÜ’lü gençlerin üzerine TOMA’larla, biber gazıyla polisi saldırtıyoruz! Ne çabuk unuttuk Mardin’de gözaltına alınan beş çocuklu annenin, babanın yanında çırılçıplak soyulup dövüldüğünü, tazyikli su sıkıldığını, orasına burasına cop sokulduğunu! Hastaneden alınan düzmece raporlar... O raporları imzalayan doktorlar... Tanrı aşkına söyleyin bana, bu bir insanlık suçu değil de nedir? HHH 14 yaşındaki Berkin... Kafasına isabet eden gaz kapsülü... Acılı anne ve baba... Gözyaşları... Bu devlet 33 yıl önceki İzmir İnciraltı Katliamı davasının dosyalarını kaybetmiş. Türey Köse Cumhuriyet’te yazdı pek bilinmeyen bu katliamı... İsmail Baytak, Mustafa Uslu, Ali İhsan Tan, Mehmet Ali Arun ve Hüseyin Akdağ... Tümü üniversite öğrencisiydi... Kimi Türk, kimi Kürt, kimi Boşnak. Bu katliamın tanığıyım ben. 33 yıl önce katliamın aydınlanması için çok çaba gösterdim. Üç ay sonra 12 Eylül darbesi oldu... Yaşları 1823 arasındaki beş genç, başlarından ve sırtlarından jandarma timlerince vurularak öldürüldü. HHH Susurluk’un duvarını yıkamayan ya da duvardan bir tuğla çekmekten korkan devlet, bugüne denk hangi katliamı, cinayeti aydınlatabildi? Uğur Mumcu, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink cinayetlerini mi, hangisini? Tetikçiler bulundu Dink cinayetinde olduğu gibi... PKK’ye karşı Hizbullah canavarını yaratan devletin Anadolu coğrafyasına kök salmış kolları, bir çırpıda Doğan Öz, Cevat Yurdakul’u katledenlere yol verdi, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Turan Dursun cinayetlerinin üzerini örttü... HHH Dünün darbe destekleyicileri, Kenan Evren’in kuyrukçuluğunu yapanlar bugün başımıza demokrat ve özgürlükçü kesildi, muhalif yazarlara ayar vermeye başladı. Daha doğrusu insanlık öldü arkadaş, öldü! Rekor dava ALİCAN ULUDAĞ İnsanlık Öldü! Hayat insana bir şeyler öğretir hep... Vicdanı! İnsan olmayı! Düşünmeyi! Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamayı! Biz acılar denizinde yaşadık tıpkı çocuklarımız gibi. Darbeler gördük, gözaltına alındık, işkencelerden geçtik, zindanlara atıldık. Kırıldık gecelerin karanlığında... Pusularda öldürüldük... Mavi bir gök altında yürürken, babaları anaları düşündüm, başına gaz bombasının kapsülü isabet eden Berkin’i. Kahvemi yudumlarken güneşe karşı, Mardin’de cezaevi önünde öldürülen üç çocuğu ve iki kadını düşündüm. Annesinin üzerine yattığı, kurşunlardan korunmaya çalışılan çocuk, başından vurularak nasıl öldürülür, onu düşündüm. Bu vicdansızlık, öç alma duyguları niçin böyle alevlenir? İnsanın içinde bir başka insan mı vardır, yoksa kanla beslenen bir yaratık mı? Dünyada yaşanan acılar, İslam dini adına yapılan katliamlar... Irak, Pakistan, Kenya’da patlayan bombalar... Kiliselerde ve AVM’lerdeki o can pazarı... Nefret duygusunun dünyayı kuşattığı bir dönemde artan kaygılarımız... HHH Filistin, Irak, Suriye ve Kenya’da öldürülen insanlar, çocuklar için adalet arayan bizler, kendi çocuklarımız ve insanlarımız için niye adalet aramıyoruz? Niçin lanetliyoruz kendi insanlarımızı ve çocuklarımızı? Bizi kendi kendimize düşman yapan, kin, intikam, nefret, acımasızlık fitilini ateşleyen nedir Tanrı aşkına, söyleyin bana! İnancımız, ırkımız, mezhebimiz, rengimiz, dinimiz ne olursa olsun, “benim ölüm senin ölün” diye birbirimizi boğazlayan bizler değil miyiz? Akan kandan, gözyaşından ne kazandık bugüne kadar? 17 yaşındaki Esma için ağlayan, yas tutan biz, Ethem için, Ahmet için, Ali İsmail için “Oh iyi oldu, teröristler öldürüldü” diyoruz. ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, KESK’in geçen yıl mart ayında Kızılay’da yaptığı ve iki gün süren olaylı 4+4+4 eylemine ilişkin 502 kişi hakkında dava açtı. Bu rakam, neredeyse eyleme katılanların yarısını oluşturdu. KESK, o dönem TBMM gündeminde olan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda değişiklik öngören tasarı ile eğitimde 4+4+4 sistemi getiren yasaya karşı 2829 Mart 2012 tarihinde eylem yapmak istedi. Ancak Ankara Valiliği, Kızılay’da yapılacak eylemi yasakladı ve şehir dışından gelenlerin kente girişine izin vermedi. 28 Mart günü yaklaşık 1000 kişilik grup, Anakent Belediye Binası önünde topla Savcılık, KESK’in geçen yıl mart ayında düzenlediği, iki gün süren ve polisin müdahale ettiği olaylı eyleme katılan 502 kişiye dava açtı. 64 sayfalık iddianamenin 44 sayfasını sanık listesi oluşturdu. narak Hipodrom Caddesi üzerinden, Tandoğan Meydanı’na doğru yürüdü. 1500 kişiye ulaşan grup, GMK Bulvarı üzerinden Kızılay’a doğru hareket edince polis tarafından biber gazı ve tazyikli su ile müdahale edildi. Yeniden toplanan grubun eylemi, akşama kadar sürdü. 28 Mart günü sabah başlayan eylem, ertesi günü akşam saatlerine dek devam etti. Ankara Basın Savcılığı, söz konusu eyleme ilişkin yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Asliye ceza mahkemesine gönderilen 64 sayfalık iddianamede, arasında KESK Başkanı Lami Özgen, Genel Sekreter İsmail Hakkı Tombul, Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız’ın bulunduğu 502 kişi şüpheli oldu. İddianamede, sendika yöneticilerinin “grubu provoke edici konuşmalar yaptığı” öne sürülürken polisin “ölçülü gaz ve tazyikli su kullandığı” öne sürüldü. Eylemcilerin, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na aykırılık, kamu görevlilerine cebir ve şiddet kullanma, kamu ve özel mallara zarar vermek” suçundan cezalandırılmaları istendi. İddiana 44 sayfa isim sıralandı menin 44 sayfası sadece şüphelilerin isimlerinden oluştu. Davanın açılmasyla birlikte eyleme katılan 23 milletvekilinin dosyaları ayrılarak Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu’na gönderildi. Bu vekiller hakkındaki soruşturmaya bu büroda devam ediliyor. Dosyası ayrılan milletvekillerinin isimleri şöyle: CHP: Orhan Düzgün, Mehmet Şeker, Mevlüt Dudu, Selahattin Karaahmetoğlu, Süleyman Çelebi, Kadir Gökmen Öğüt, İsa Gök, Musa Çam, Veli Ağbaba, Özgür Özel, Melda Onur, Hüseyin Akgün, Sakine Öz, Tufan Köse, Ramazan Kerim Özkan, Gürsel Tekin, Bihlun Tamaylıgil, Levent Gök ve Aytuğ Atıcı. BDP: Demir Çelik, Halil Aksoy, Sabahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü. ‘Mobbing’le başladı CHP Sözcüsü Koç, derbideki olaylardan AKP’yi sorumlu tuttu Dışişleri şikâyet sevmiyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA Melbourne Başkonsolosluğu’nda başlayan bir mobbing soruşturması, içinde sendika ve iletişim özgürlüğünün ihlalinden özel yaşama müdahaleye kadar çok sayıda ilginç olayı içinde taşıyarak mahkemelik oldu. Dışişleri’ni mahkemelik yapan olay, mobbing için yapılan şikâyetle başladı. Melbourne Başkonsolosluğu Makam Sekreteri iken giriş kapısına atanan ve özel hayatına dair dedikodular çıkarılan Rengin Sel, yaşadığı mobbing nedeniyle kızıyla ilgilenemediğini belirtip konuyu Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’ya iletti. Eylül 2012’de başkonsolos olarak atanan Mehmet Apak’ın mobbing uyguladığını belirtti. Koru ise Teftiş Kurulu Üyesi Büyükelçi Akif Ayhan’ı göndererek soruşturma başlattı. Akif Ayhan, soruşturma sonunda Rengin Sel ve Melburn’de görevli şoför Soner Gökkurt’u suçlu buldu ve bu iki kişinin işlerine 31 Ağustos’ta son verildi. Sel, mahkemeye taşıdığı davasında Apak’ın kendisinden konsoloslukta görevli olan Serdar Kılınç ile görüşmemesini istediğini ve “Kimin tarafında olacağına sen karar ver” dediğini öne sürdü. Hakkındaki “yasadışı ilişki” iddiaları nedeniyle de Kılınç, yurtdışı görevinden 6 ay önce merkeze çekildi. Sendika temsilcisi de olan Gökkurt’a yönelik suçlamalarda ise “küfürlü konuşmaları, tacizkâr davranışları ve sendikacılık faaliyetlerini meslektaşlarına karşı kırıcı bir üslupla yürütmesi” gerekçeler arasında sıralandı. Gökkurt ise işe geri dönmek için açtığı davaya soruşturmayla ilgili yeni iddialar da ekledi. Bunlar arasında kendisinin yerine Kavas Barış Talan’ın alınacağı, Talan’dan boşalan yere de Sevgi Talan’ın atanacağını belirtti. Başkonsoloslukta beklenen kadro değişiklikleri gerçekleşirken bir kez de mayıs ayında soruşturmayı yürüten Büyüküleçi Ayhan ile ilgili iddialar dikkat çekti. Bu iddialar arasında “Müfettişin kahvaltısının her sabah rezidanstan gönderilmesi, öğle yemeğini Başkonsolos Apak ile yemesi, Konut’ta ve kulüplerde ağırlanması’ da eklendi. Ayrıca ifadeleri alınan personele önceden hazırlanan zarflar verildiği ve ifade verdikleri odanın yanındaki odadan ifadelerin dinlendiği öne sürüldü. erbest Kürsü takipte Soruşturmadaki soru işaretleri Dışişleri Bakanlığı’nın diplomat ve çalışanlarını aynı platformda buluşturan iletişim ortamı Serbest Kürsü’ye taşındı. KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası’nın Yurtdışı Temsilcisi olan ve Türkiye’nin Brüksel Büyükelçiliği’nde sekreter olarak görev yapan Hülya Arslan, Melbourne’de işten atılan iki sendika üyesini savunmak için Serbest Kürsü’ye, “Tacizsever ve işbirlikçilerini TİP sözleşmelerini ısrarla yenilemeyerek çağdaş kölelik düzenini sürdüren, sözleşmeli personeli kirli bir mendil yerine koyarak fırlatıp atan, emeğe saygısı olmayan zihniyeti en güçlü şekilde kınıyorum” yazdı. Ancak yazdığı mesajdan 20 gün sonra Arslan hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. Sendikanın Dışişleri İşyeri Baştemsilcisi Muzaffer Çelikkol da “Şikâyeti yapan, mağdur olan çalışan işten atılıyor. Sendika personelini hedef alan bu tip girişimlerden endişeliyiz” dedi. ‘İktidar komplosu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı, CHP Sözcüsü Haluk Koç, BeşiktaşGalatasaray derbisinde yaşanan olayları “iktidarın komplosu” olarak nitelendirdi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün durumuyla ilgili soruya da Koç, “CHP, bizzat Sayın Genel Başkan, tüm yetkilileri çok açık, çok net söylemlerle böyle bir iradeyi ortaya koydular. Hiçbir hareket siyasette tek taraflı iradeyle olmaz. Bir siyasi nikâh yapılacaksa, çift taraflı iradeyle olur” karşılığını verdi. CHP MYK dün toplandı. Toplantı sürerken bir basın toplantısı düzenleyen Koç, “iktidarın varlığını sürdürmek için toplumda gerginlik yarattığını, hemen her olayda toplumu kutuplaştıran eylemlere tanık olunduğunu” söyledi. Başbakan Erdoğan’ın partilerini terör örgütleriyle ilişkilendirmesine de tepki gösteren Koç, “Bunu El Nusra’nın, El Kaide’nin hamisi yapıyor. Bunu Sudan’daki diktatörün kadim dostu, El Beşir’in dostu Erdoğan yapıyor” diye konuştu. Demokratikleşme paketiyle ilgili kimsenin bilgi sahibi olmadığına dikkat çeken Koç, “Bir diktatörden, demokratikleşme beklenemez” dedi. Koç, “Türkiye’de son günlerde AKP kadrolarından talimat aldığı belli olan, birtakım yarı sivil görünümlü, paramiliter güçlerin türemeye başladığını” vurguladı. Muhalif çizgisinden dolayı Çarşı’ya karşı açıkça bir komplo yapıldığını ifade eden Haluk Koç, şu görüşleri dile getirdi: “Amaç ‘Beşiktaş maçlarını seyircisiz oynasın, hükümete dönük protesto sesleri yükselmesin’. Diğer tüm muhalif odaklar Başbakan’ın şiddet senaryoları içerisinde hedeftir bundan sonra. Başbakan gençlere ‘Barbarlık karşısında pısmayın’ diye sesleniyor. Bu, Başbakan’ın ağzından, doğrudan şiddete çağrı demek.” Erdoğan gazetecileri atlattı İstanbul’da bulunan ve dün herhangi bir resmi programı bulunmayan Başkakan Tayyip Erdoğan, sabah saatlerinde Üsküdar Kısıklı’daki evinden ayrıldı. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ne gitmesi beklenen Erdoğan’ın konvoyu sürpriz bir şekilde TEM’e çıkarak Beykoz’a doğru ilerledi. Bu sırada yolu kesen güvenlik görevlileri, gazetecilerin geçişine izin vermediği gibi bütün trafiği de durdurdu. Yol yaklaşık 15 dakika boyunca açılmadı. Özel bir programı olduğu açıklanan Erdoğan’ın aracında siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın olması dikkat çekti. Bir süre sonra Beykoz Kasrı’nda olduğu öğrenilen Erdoğan’ın makam aracı bölgeden boş olarak ayrıldı. Erdoğan’ın ise kasra ait iskeleden denizyolu ile Dolmabahçe’ye geçtiği kaydedildi. Dolmabahçe’de yeniden makam aracına binen Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile birlikte Yıldız Parkı’ndaki Yıldız Şale Müzesi ve Yıldız Sarayı’na giderek incelemelerde bulundu. KIRMIZI PLAKAYLA ADAYLIK İSTEYENLER VAR ‘Başbakan gençleri bölüyor’ CHP’den ‘pısıp geri adım atmayın’ sözüne tepki MERT TAŞÇILAR ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “inançlarına bağlı” gençlere, Gezi Parkı Direnişi’ne katılan gençleri adres gösterek, “Birilerinin sesi çok çıkıyor diye, birileri arsız diye, birileri barbarca yakıp yıkıyor diye pısıp geri adım atmayacaksınız” şeklindeki sözlerine CHP’nin ilahiyatçı milletvekili İhsan Özkes tepki gösterdi. Özkes, Erdoğan’ın sözlerini değerlendirirken “Başbakan’ın dini istismar ettiğini” belirtti. Özkes, gençlerin kendi haklarını savunurken şiddete, baskıya ve zulme uğradıklarına dikkat çekti. “Taş atsınlar demiyorum ama sanki o gençlerin hiç nedenleri yokmuş gibi konuşması, demagoji yaparak bu memleketin asıl sahipleri biziz diyerek konuşuyor” diyen Özkes, Başbakan’a şöyle yanıt verdi: “Yine dindar nesli vurguluyor. Bu açıklamalar, gençleri bölüyor. Din de, insan da, insanların ölmesi de iktidarın umrumda değil. Tek dertleri kendi iktidarlarını sağlam tutmak. Bu ülkede bir kişi de olsa hakkını arayabilir. Bunlara marjinal diyerek hak aramanın üstünü kapatıyorlar. Bundan nemalanıyorlar. İnsanların manevi değerlerini onları kutuplaştırmak için kullanıyor. Mısır’da ölen kız için ağlıyor. Ancak Ethem Sarısülük’ün başından vurulduğu alenen ortadayken ölenler için bir rahmet bile dilemedi. Başbakanın ölenlerden gözü çıkanlardan en ufak bir üzüntüsü yok.” AKP’de bakanların kafası karışık EMİNE KAPLAN S ANADOLU KADIN HAREKETİ LİDERİ TEMİR’DEN SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI ‘Kadınları cesaretlendirin’ İstanbul Haber Servisi Anadolu Kadın Hareketi lideri Birsen Temir yerel seçimler için yüzlerce kadının aday adayı olduğunu belirterek partilere “Kadınların cesaretini kırmayın, aday gösterin” çağrısı yaptı. Birsen Temir yaptığı yazılı açıklamada, belediye başkanlığı, belediye ve il genel meclisi üyelikleri için yapılacak seçimlere kadınların ilk kez bu kadar yoğun ilgi gösterdiğini ifade ederek “Aday adayı olmak isteyen kadınlar için CHP’nin başvuru ücreti almaması, AKP’nin ise yüzde 50 indirim yapması da teşvik etmiştir. Yerel yönetimlerde görev almak üzere aday adayı olma cesaretini gösteren kadınlarımız için siyasi partilerimizden beklentimiz, kadın kota oranlarını en az yüzde 40’a çıkarmaları, adaylığı düşünen kadınları cesaretlendirip teşvik etmeleridir” dedi. Türkiye’deki 3 bin civarında belediyede yalnızca 26 kadın başkan olduğunu anımsatan Birsen Temir, “Kadınlarımızın nüfusları oranında temsil edilmeleri için siyasi partilerimiz onları görmezden gelmekten vazgeçmelidir” dedi. ANKARA AKP’de bazı bakanların belediye başkanlığı adaylığına koşut olarak kabinede revizyon beklentisi sürerken parti içinde bakanların koltuklarını koruyaadakat anketi rak da aday olup olmayacaklarının AKP’nin önceki gün yapılan formülleri tartışılıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “istifa gere MYK toplantısında son anketler kebileceği” yönündeki açıklama ve yerel seçim çalışmaları masaya sına karşın yerel seçimlere ilişkin yatırıldı. AKP’ye adaylık başvuruları için daha önce 21 yasada bu konuda açık Ekim olarak açıklabir hüküm bulunmadıu Başbakan Erdoğan, nan başvuru tarihi 1 ğına dikkat çekiliyor. Ekim1 Kasım tarihErdoğan’ın, bazı il‘Bakanlar belediye leri olarak belirlendi. lerde bakanları beledibaşkanlığına aday AKP’nin yaptırdığı ye başkanı adayı gösterebileceklerini, bakanların olursa istifa eder’ dedi “sadakat anketi”yle bunun için istifa etme ancak yasalarda kesin ilgili veriler MYK üyelerine sunuldu. leri gerektiği yönündehüküm olmaması konusu anket soki açıklamasının ardınnedeniyle parti içinde Söz nuçlarına göre “başdan partide gözler kabine revizyonuna çevrilmiş ‘kırmızı plakalı adaylık’ ka bir partiye oy verebilirim” diyenleti. Ancak Erdoğan’ın bu isteyenler de var. rin oranı CHP seçaçıklamasına karşın bameninde yüzde 20, kanların istifa edip etmemesi gerektiği konusu parti içinde MHP seçmeninde yüzde 15, AKP tartışılıyor. Bazı parti yöneticileri, seçmeninde yüzde 11, BDP seçyerel yönetim seçimlerine ilişkin meninde ise yüzde 9 çıktı. Paryasada bu konuda açık bir hüküm tilerin yaş aralıklarına göre seçmen dağılımında ise 1824 aralıolmadığına dikkat çekiyor. Parti içinde bakanların istifa et ğındaki seçmen grubunun en çok mesi gerekmesi durumunda bunun MHP ve BDP’ye oy verdiği bene zaman gerçekleşeceği konusu da lirtildi. AKP seçmenleri arasında tartışılıyor. Bakanların YSK takvi 65 yaş üstündekiler yüzde 65.3, mine göre memurların istifa ede 4454 yaş aralığındakiler yüzde ceği tarihe tabi olması durumunda 48.4, 3844 aralığındakiler yüzkabine revizyonunun aralık ayı ba de 52.5, 1824 yaş aralığındakiler şında olması, YSK’ye kesin aday ise yüzde 48.5 olarak sıralandı. listelerinin sunulacağı tarihte olması durumunda ise şubat ayına sarkabileceği dile getiriliyor. Bakanların istifa edip etmeyeceği konusunda YSK’nin görüşüne başvurulabileceği kaydediliyor. S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle