23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MAYIS 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada 13 Ama iki tarafın devlet adamlıkları, benzer ulusal çıkarları ve dostça birlikteliğin her iki ülke halklarına sağlayabileceği huzurla, ortak ekonomik yararların bu farklılıkları ikinci plana itmesi ve güçlüklerin dostça aşılması beklenirdi. Peki, Erdoğan’ın şimdiki kızgınlığı neden? öyle bir senaryo akla geliyormuş: Arap Baharı’nda bölge ülkeleri teker teker ABD’nin çizgisine düşmektedir ve sıra Suriye’ye gelince Türkiye Başbakanı her zamanki Osmanlıcı yaklaşımıyla aynı sürecin bu aşamasında görev üstlenerek o zamana kadarki başarıları gölgede bırakacak parlak bir sonuç vaat etmiş ama Suriyeli Başkanı’nın direnişini gururuna yediremeyip köprüleri atmaya karar vermiş. Suriye’deki halkı makus talihine terk ederek ve Şam’la bozuşmanın Türk ekonomisine vereceği zararı ve dışsatım yollarına getireceği engelleri de hiçe sayarak hiç olmazsa “ego”sunu korumuş. “Osmanlıdır, yapar” deniyormuş Şam’da. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK 14’üncü ABD seferinin zaferlerle sonuçlandığını duyuruyordu. Esad’ın gönderilmesini sağlamak için Türkiye’ye yandan, önden, arkadan, somut işbirliği içermeyen, yüce Başkan Obama’nın iki yıldır ağzında gevelediği... …“Suriye konusunda RTE ile tam mutabakatız” cümlesini gazetelerimiz; “buldum buldum” diye banyo küvetinden çırılçıplak fırlayan Arşimet misali; yepyeni bir ABD güvenceymiş, desteğiymiş gibi şırrak diye manşetlere geçiriverdi. Beyaz Saray’da o ne görkemli programdır. Başkan’ın konuşmasında o ne anlamlı övgüdür; RTE’nin yerinde kim olsa, kendinden menkul üstün yeteneklerine Amerika’nın da şapka çıkarmasından öylesine gurur duyar ki, gece yatağa uzanınca “Yahu, ben neymişim meğer” diye keyiflenir elbette. Oysa ne yazık ki Obama’nın övgü yağmuru arasına sıkıştırdığı “Diktatör iki yıl önce gitmeliydi” cümlesini RTE, tabii işitmezden geldi... Oysa bu cümle, Suriye politikasının, Esad karşısında onca gayretine karşın başarısız, eli kolu bağlı kalışını yüzüne vuruyor.. HHH Gazetelerdeki haberler ve başlıklar; RTE’nin ABD’den işe yarar dişe dokunur yeni bir söz almadan dönmekte olduğunun kanıtı! Görkemli bir programla RTE’yi allayıp pullayıp kadim dost ayağına yatırarak ülkesine dönmesini sağlıyorlar. Oval Ofis’te her şey konuşulmuş; Obama, RTE’den kızlarını nasıl eğittiğini, yaşları daha küçük kendi kızlarına neler öğütleyebileceğini veya uygulayabileceğini sormuş. RTE’nin bu konuda neler söylediği görünmüyor haberlerde. Örneğin RTE Obama’ya, sabah akşam İncil okutmasını, kızlarını bu yoldan eğitebileceğini ve.. bizde örtünüyor kızları, Obama’ya pekâlâ kızlarının rahibe giysileriyle okula giderek Amerikan toplumuna örnek olabileceklerini tavsiye etmiş olabilir. HHH Amerika, geçen yüzyılda içkiyi yasakladı. Ama yasak başarılı olamadı. Bizde uyguladığı başarılı modeli Obama’ya anlatmış olabilir RTE. Bak Obama: Türkiye’de önce bira ilanlarını yasaklıyorum. Zaten yer yer uygulanan içkili lokanta ruhsatlarını daha da sıkıya alıyorum. Tabii bu yasal girişim, daha sonra gelecek içkiyi tamamen yasaklamayı içeren (İslamda uygulanan) planın alıştırma aşaması… Diyeceksiniz ki Türk halkı bu yasağı sindirebilir mi? İşte burada halkın yüzde 99’unun Müslüman olması, içki yasağı konusunda şayet sıkışırsa, peygamberimizin kimi söylemleri devreye giriyor: Müslüman halka şu şu konularda, örneğin içki konusunda yasağı, “Kuran ve Peygamberimiz emrediyor” dedi mi, akan sular o an duruverir. Peygamberimiz iki hadisinde; “İçkiden kaçının, çünkü o bütün kötülüklerin anasıdır” ya da “İçki ilaç değil, kendisi bir hastalıktır” buyurmuşlardır ki; şimdilik yasak getiren yasanın gerekçesine yazdırmadığı bu sözleri, içkiyi tümüyle yasakladığını halkına açıkladığı zaman, adı gibi biliyor; büyük kentlerdeki kimi zındıklar dışında Müslüman çoğunluk peşinden gelecek!.. Hep söyledi, yine de söyler: Dünyevi bütün sorunların çözümü Kuran’da mevcuttur! Sonuç: İlim adamlarının içkiyle ilişkili açıklamaları Kuran’ın, hadislerin yanında fasa fiso!.. HHH Bu söylediklerine karşı, Obama’nın hayranı olduğu Osmanlı’nın pek çok padişahının şaraba düşkün olduğunu tarihsel eserler yazıyor demiş olma olasılığı, RTE’yi birden uyandırmış olabilir. Şiddetli içki yasağı koyan ve bunu amansız biçimde uygulayan IV. Murat’ın, yasağı halka duyuran şu sözlerini; ileride gerekçe olarak olası yasaya koymak ve halkına söylemek amacıyla kuşkusuz bir yerine not etmiştir RTE: “Dengeli, sağlam nesilleri yetiştirmek, halkın geleceğini güvenceye almak için; yaşlı, genç, kadın, erkek, müslim, gayrimüslim hiç kimse rakı gibi, şarap gibi, akla pusu kurup imanı avlayan, afyon gibi esrar gibi iradeyi kıskıvrak bağlayıp hayali azdıran nesneleri ağzına koymayacak!” HHH Bir de her sokak başına cami yaptırabilse, sabah akşam halkın Kuran okumasını zorunlu kılsa, toplantılarla Meclis oturumları başkanın bismilllah demesiyle açılsa ve de meyhaneleri yıktıran IV. Murat gibi içki içilmesi olası diye lokantaları da kapatabilse… …yüzde yüz cennetlik! T DEĞERLİ diplomatımız ve dış politika yazarımız emekli Büyükelçi Onur Öymen’in de hep vurguladığı gibi devletler arası ilişkilerin temel kavramı hâlâ ulusal çıkarların savunulması olmayı sürdürüyor. Belki, “kavram” kavramı yerine “öz, amaç, hedef” gibi başka kavramlardan söz etmek daha doğru olabilir. Her neyse, şöyle ya da böyle ulusal yarar sözü etmeden günün dış ilişkilerini, diplomasisini tanımlamak kolay olmuyor. Değişen boyutlara ve koşullara karşın. abii, ulusal çıkarın ya da çıkarların ne olduğunu iyi bilerek, doğru tanımlayarak ve başka şeylerle karıştırmadan... Çünkü, çok kişi, devlet adamı yahut diplomat da olsa, kendi bilinçaltını işine, resmi görevine karıştırmadan, onu yerli yerine, yani benliğinin derinliklerine itmeden duramaz ve sinsi etkisine kapılır. Çoğu zaman farkına bile varmadan. Böyle düşününce, devletler arası politika gibi yüksek düzeydeki bir alanın kişilerin tutumlarını ve davranışlarını anlamak kolaylaşır, n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Politika ve Ruhbilim Ö anlam verilemeyen tutumlar berraklaşır, yanıtsız sorular yanıt bulur. rneğin, birkaç yıldır içte ve dışta şu soru var: Vaktiyle Erdoğan ile Beşşar Esad arasında müthiş bir yakınlık ve ailece muhabbete dönüşen bir sıcaklık vardı. Sonra ne oldu da Erdoğan’ın muhabbeti husumete, sıcaklığı buz gibi soğukluğa dönüştü? Yanıt olarak elbet Suriyelinin gaddarlığından, diktatörlük eğiliminden, aradaki mezhep ve tarikat farkından söz edilecektir. Ş Başbakan Erdoğan’dan ABD’de ‘başkanlık sistemi’ değerlendirmesi: Olmazsa olmaz değil FIRAT KOZOK WASHINGTON Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Brüksel’de kendisini Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile bir tutmasıyla ilgili sözlerine ilişkin, konuyu avukatlarına havale ettiğini belirtti. Erdoğan, yeni anayasa yazım sürecine ilişkin ise “Yeni anayasa süreci yaklaşık 1.5 yıl oldu ve son seçimde bütün siyasi partilerin aslında halkımıza bir sözüydü. Bizim derdimiz bağcıyla uğraşmak değil, bizim derdimiz üzüm yemek. Yeter ki yeni anayasayı hazırlayalım ve bu askeri dönemin hazırlamış olduğu darbe anayasasından ülkemizi kurtarmak suretiyle bir sivil anayasaya kavuşturalım” ifadelerini kullandı. Bu süreçte muhalefet partilerinin olumlu yaklaşımlarını göremediklerini belirten Erdoğan, “Şu anda böyle bir imkân var mı, bir referanduma gidebilme imkânı var mı? Buna baktığımız zaman görünmüyor” dedi. Başbakan Erdoğan, Washington’daki 3. gün temaslarına ABD’li Brookings Enstitüsü’ndeki “AKP iktidarları ve Türkiye’nin dönüşümü” başlıklı konferansa katıldı. Erdoğan kon ‘Görevden alma idari tedbir’ Erdoğan, Hatay Emniyet Müdürü’nün alınmasına ilişkin soruya ise bunun soruşturmanın sağlıklı yürümesi bakımından idari tedbir olarak her zaman geçerli olduğunu ve yapılabileceğini söyledi. Reyhanlı’da soruşturmanın sağlıklı yürümesi açısından valiliğin böyle bir tasarrufta bulunduğunu ifade eden Erdoğan, bundan daha doğal ve tabii bir şey olamayacağını vurguladı. Erdoğan, “Bu patlamayla alakalı konu ise biliyorsunuz patlayan araçlardan bir tanesinin daha şoförü şu anda yakalanmış durumda, teslim olmuş durumda, soruşturmalar devam ediyor. Ne gibi ipuçları verecektir onu da bugünlerde göreceğiz” dedi. feransta yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin geçmiş 90 yılını eleştirirken, “Sivil ve askeri bürokrasi kendisini zaman zaman siyasetin üzerinde görmüştür. Bu anlamda çok zorlu 90 yıl yaşadık. Egemenlik tartışmaları çok ağır bedeller ödetti. Ekonomiden iç politikaya, sosyal yaşamdan dış politikaya kadar ağır travmalara şahit olduk. Cumhuriyetin ruh ve birlikteliği zaman içerisinde ağır yaralar aldı. Çok kötü hatıralarımız olduğu kadar dönüm noktalarımız da oldu. 10 buçuk yıl önce gerçekleştirilen seçimler Türkiye’nin 90 yıl içerisinde yaşadığı önemli değişim noktalarından biri olmuştur” dedi. Erdoğan, konferansın çıkışında ga zetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, başkanlık sistemiyle ilgili bir soruya başkanlık sisteminden yana olduğunu yineleyerek, “Bunun için illa da ABD’deki başkanlık sistemi olacak diye bir şey yok. Bu konuda dünyada 100’ü aşkın ülkede başkanlık sisteminin uygulamaları var. Tüm bunları inceleyip bunlardan şöyle orta noktada bir başkanlık sistemi tezi çıkarılabilir. Bizim olmazsa olmazımız değildir. Eğer parlamento veya milletimiz ‘evet, bu sisteme geçiyoruz’ diyorsa bu sisteme geçilir. Çünkü şu andaki mevcut sistemimizin bizi getirdiği nokta ortadadır. Demek ki bu işin reforme edilmesi gerekir” dedi. Gazi’de üstgeçit eylemi n İstanbul Haber Servisi Gazi Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar, son dönemde Adem Yavuz Caddesi üzerindeki Dostluk İlköğretim Okulu’nda okuyan öğrencilerin trafik kazalarında yaralanmasına tepki göstererek üst geçit yapılmasını istedi. 10 Mayıs’ta meydana gelen kazada 8 aylık hamile bir kadının beton mikseri altında kaldığını anımsatan veliler,“Üstgeçit olmaması nedeniyle 15 öğrenci sakat kaldı. Yetkililer daha kaç canın gitmesini bekliyor” dedi. n İstanbul Haber Servisi Avcılar’da bir banka şubesine dün öğlen saatlerinde gelen silahlı ve kar maskeli soyguncu çalışanları etkisiz hale getirdi. Bu sırada bankada bulunan bir müşteriye silahını doğrultan soyguncu, silahı ateşlemekle tehdit ederek güvenlik görevlisinin silahını aldı. İki silahla vezneye yönelen soyguncu 25 bin 300 TL’yi alıp, güvenlik görevlisinin silahını da yere atarak kayıplara karıştı. Tuzla’da göz göre göre ölüm İstanbul Haber Servisi Sık sık işçi cinayetleriyle gündeme gelen Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde meydana gelen patlama sonucu emekli ve kadrolu olarak çalışan Ali Yakar isimli işçi yaşamını yitirdi. Yakar ile birlikte bu yıl tersanelerde ölen işçi sayısı 5’e yükselmiş oldu. Tersanelerde ölen toplam işçi sayısı ise 159 oldu.Tersan Tersanecilik’te dün sabah saat 05.00 sıralarında “PACIFIC M” isimli tamir gemisinin daha önce iptal edilen VOLTRANS’ında, kaynakların çatlaması sonucu sızan suların engellenmesi için yapılan kaynak işlemi sırasında patlama meydana geldi. Limterİş Sendikası Başkanı Kanber Saygılı, iş cinayetine bile bile davetiye çıkarıldığına dikkat çekti. Saygılı, “Çünkü geminin bu türden kapalı alanlarında kaynak işlemi yapılmadan önce kapalı bölgenin mutlak şekilde havalandırılması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı gibi gaz ölçümü de yapılmamış” dedi. Avcılar’da banka soygunu adalet mitingleri” düzenleme kararı almasından duyduğum sevinci geçen hafta paylaşmıştım. Bu sevincin üstüne Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Gökhan Günaydın ve Umut Oran ziyaretimize gelince ister istemez ana konumuz bu oldu. Kısıtlı zamanda en geniş dilimi bu oluşturdu. Hapiste böylesi ziyaretler yarım tahliye demektir. O nedenle önce buluşmanın tadına varılır ama, ona da zaman ayırmadan sözü meydanlara getirdik. Medyanın toplumun bilgi edinme hakkını kullanması değil, kullanmaması için önemli bir işlev gördüğü günümüzde, ana muhalefet partisinin toplumla meydanlarda buluşması doğrudan iletişim açısından da önemli. Kaldı ki teknik olarak iletişim araçları ne kadar güçlenirse güçlensin, iktidara giden yol meydanlardan geçer. CHP’nin Aydın mitinginin bu yolda önemli bir başlangıç olmasını diliyorum. HHH Bugün ben de Aydın’da olmak isterdim. Yazıya siyasal başladık ama sosyal devam edelim. 14 Mayıs Salı günü mahkemenin deyişiyle “son savunmamı” yaptıktan sonra İzmir’den gelen arkadaşlara Aydın mitingiyle ilgili bilgi sordum. Az sonra 18 Mayıs’ta saat 18.00’de istasyon meydanında yapılacağını söyleyip ayrıntıları anlattılar. O an Aydın’ın tren istasyonu, üniversite yıllarımın İzmirNazilli tren yolculuğunun tüm panoraması gözümün önüne geldi. Kitap okumayla çevre seyri birleşince tren tıkırtısı konser gibi olur. O yolculukları hücrede de sık sık yaparım. Mevsim değişikliklerinde daha sık. Bugün ben de Aydın’da olmak isterdim. Kim bilir belki bir gün önceden giderdim. O zaman annembabam şakayla karışık söylenirdi, “Vay, demek oğlumuz neredeyse 24 saat burada kalacak” derdi. Belki sabah erkenden lise yıllarında koştuğum zeytin, incir döşeli, koynundan derelerin doğduğu dağ eteklerine giderdim. Bugün ben de Aydın’da olmak isterdim. Belki miting saatine dek uğranacak onlarca dostu bir arada görür, oradan Tralles tepesine giderdim. Nazilli Lisesi kros takımıyla birlikte katıldığımız 7 Eylül Aydın’ın kurtuluş günü yarışmalarının terini sırtımda hissederdim. Bugün ben de Aydın’da olmak isterdim. Özgürlükte en son dostum, kardeşim Kurtuluş’un aracılık etmesiyle katıldığım panel ve sonrasındaki gibi insanlarla yüz yüze sohbet eder, dertleşirdim. Kimbilir belki “gönül umduğuna söylenir” deyip CHP beklentilerini sesini yükselterek söyleyen olursa ortamı yumuşatmak için Ege şivesine döner, “dendi gari bizim oğlan, madem çok şey bekleyon bi ucundan da sen dutuve” derdim. Bugün ben de Aydın’da olmak isterdim. Büyük olasılıkla eskimeyen dostum Erol Ertuğrul’u da görürdüm, “Mektubunuzu aldım, kitabınızın önsözünü benim yazmamı istemişsiniz, beni onurlandırmışsınız. Seve seve yazarım” derdim. HHH Aslında yarın da Aydın’da olmak isterdim. Zamanı biraz geniş kullandık ya, aile boyu gelmiş olurduk Nazilli’ye. Yarın da, antik çağda Anadolu deyince ilk aklıma gelen yerlerden olan Karacasu’nun hemen ötesindeki Afrodisias antik kentine giderdik. Altı yüzyıl boyunca Roma İmparatorluğu’nun başlıca heykel merkezi olmuş Afrodisias’ın 30 bin kişilik antik stadyumunda, Halikarnas Balıkçısı’ndan okuduğum yarışma öyküsünü anlatırdım çocuklarıma: Roma dönemi... Mermer üzerine kabartma yarışması yapılmış. Son iki eser finale kalmış. İlki bir dalında bir salkım üzümmüş. Öylesine gerçeğe yakınmış ki, bir kuş konup gagalamaya başlayınca Afrodisias’ın 30 bin kişilik stadyumunda herkes sanatçıyı birinci ilan edip alkışlamış. Sonra ikinci eser getirilmiş. Herkes eserin önündeki perdenin açılmasını bekliyormuş. Sanatçı açmayınca seyirciler, ilk eserin kazandığını, onun da kabul ettiğini düşünmüş. Bir süre sonra anlaşılmış ki, ikinci sanatçının mermere işlediği eser, perdeymiş. HHH Özgürlükte katıldığım konferansların bazılarının önünearkasına yukarıda hayalini kurduğuma benzer bölümler eklerdim. CHP’nin bugünkü Aydın mitinginde ben de olmak isterdim. Önünearkasına da işte böyle ekler yapmak isterdim. Aydın’a selam olsun. İstasyon meydanı binlerce yurtseverle dolsun... ‘Engelsiz Türkiye İçin’ AÇIKLAMA Gazetemizde 3 Mayıs tarihinde yer alan “Alkolsüz Güvenlik Kuvvetleri” başlıklı haberde ismi geçen Eskişehir Tepebaşı Subay Orduevi’nin alkol ruhsatını yenilenmediğine dair ifadeye açıklama yapıldı. Orduevi müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Eskişehir Subay Orduevi Müdürlüğü’nde alkollü içki satışı TAPDK’nin 31 Mart 2003 tarihli açık alkollü satış izin belgesi ile yapılmaktadır. En son 12 Mart 2013 tarihinde yenilenerek bir yıllık süre uzatım işlemi gerçekleştirilmiştir. 3 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanan gazetede, içki ruhsatını yenilemeyen işletmeler arasında Eskişehir Tepebaşı Subay Orduevi Müdürlüğü’nün de yer alması, gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyuna duyurulur.” n İstanbul Haber Servisi Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dilek Sabancı’nın önderliğinde ve Sabancı Üniversitesi yürütücülüğünde hazırlanan “Engelsiz Türkiye İçin: Yolun Neresindeyiz?” başlıklı rapor açıklandı. Raporda engelli bireylerin toplumsal yaşama aktif katılımlarının önündeki kısıtlar hem bir insan hakları sorunu hem de bir kalkınma sorunu olarak ele alınıyor. n İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi, sürekli basın kartı sahibi gazeteci Mustafa Yalçın dün hayatını kaybetti. Mustafa Yalçın’ın cenazesi dün Kartal Mevlana Camisi’nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. 19 Mayıs için geri sayım Haber Merkezi 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, yurt genelinde düzenlenecek tören, etkinlik ve yürüyüşlerle kutlanacak. Yurttaşların yoğun ilgi göstermesi beklenen etkinliklerden bazıları şöyle: l SAMSUN: Kutlamalar İlkadım ilçesindeki Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı Kurtuluş Yolu’ndan Uğur Mumcu Parkı’na kadar yapılacak yürüyüşle başlayacak. Uğur Mumcu Parkı’nda yapılacak konuşmaların ardından Grup Özgürlük bir konser verecek. ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ve Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu 19 Mayıs Pazar günü Samsun’da gerçekleştirilecek olan “Büyük Samsun Buluşması”nda bir araya gelecek ve kitlelere seslenecekler. l İSTANBUL: Yarın, GençTürk tarafından “Atatürk Sizi Çağırıyor 19 Mayıs’ta Çılgın Türkler Taksim’e!” çağrısıyla bir etkinlik düzenlenecek. Etkinlik için saat 13.00’da İstiklal Caddesi Tünel meydanında toplanılacak. l İZMİR: Cumhuriyet İçin Güçbirliği Platformu üyeleri yarın saat 13.00’ten itibaren büyükşehir belediyesi önünde toplanacak. Daha sonra Cumhuriyet Meydanı’na Tam Bağımsızlık Yürüyüşü gerçekleştirilecek. “19 Mayıs Yol Koşusu” ise yarın saat 09.00’da Güzelyalı İskele’den başlayacak. Yarın ayrıca gençler için bisiklet turu Bostanlı Rekreasyon Alanı’ndan saat 17.00’de başlayacak. İnciraltı Kent Ormanı’nda ise bir kano gösterisi düzenlenecek. Karadon’da 30 madenci anıldı Yurt Haberleri Servisi Zonguldak’ı Kilimli beldesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında 17 Mayıs 2010’daki grizu patlamasında hayatını kaybeden 30 madenci, facianın yaşandığı Yeni Karadon servis kuyusunun önünde anıldı. TTK Genel Müdürü Burhan İnan, “Amasra’daki müessesede ilk defa makinenin kazı yaptığı bir sistemi deniyoruz. Onu başarırsak iş sağlığı ve güvenliğini önemli ölçüde tesis edeceğiz” dedi. Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş da “Taşeron sisteminin TTK’de uygulanmasıyla bu tür üzücü kazaları yaşama başladık. Yeraltında bu uygulama olmaz. Taşeron sistemine son verilmesini ve bu tür kazaların bir daha yaşanmamasını istiyoruz” diye konuştu. Gazeteci Yalçın öldü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle