18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 30 NİSAN 2013 SALI 14 KÜLTÜR ‘Piri Reis’ten Önce ve Sonra: Topkapı Sarayı’nda Haritalar’ sergisi açıldı Zeliha Berksoy adında bir diva u Berksoy’un önde gelen bir özelliği de sahne yaşamında yıllar önce ulaştığı ‘yıldız’ konumuna karşın, tiyatronun pek çok başka cephesine de emek akıtmış/ akıtmakta olmasıdır. Zeliha Berksoy, Nâzım’ın 50. ölüm yılında, “Jokond ile SiYaU” şiirini “tek kişilik bir gösteri” olarak sahneye çıkartıyor. Yapıtın 1978’de Ergin Orbey’in rejisiyle sunulan ilk sahnelemesinde “söz”e odaklanıyordu Berksoy. 2013 yapımında ise uygulama farklı. Yıllar öncesine dönüyorum belleğimde. Zeliha’nın ilk “Jokond” performansı gözlerimin önünde. Nâzım’ın “Tarantu Babu” şiiriyle başlayıp ikinci bölümde “Jokond”la süren bir resital... Sahneye yakışan, sahneyi kendisine yakıştırmayı bilen, güçlü olduğu denli zarif bir genç kadın. Sesiyle, yüzüyle, bedeniyle sahneyi tek başına dolduruyor. Soluklu, aynı zamanda incelikli bir yorum sunuyor. O günlerden birinde tanışıyoruz. Korkunç bir diş ağrısı çekiyor. Belli etmemeye çalışıyor. Sabırlı, alçakgönüllü... Ama daha öncesi de var. Ankara’da özgün Almanca sözleriyle seslendirdiği Brecht şarkılarından oluşan konserleri, kimi zaman ayakta, coşkuyla izleyişimiz... Konservatuvarı bitirip Devlet Tiyatroları’na girdikten 2 yıl sonra kurum tarafından Berlin’e gönderilmiş Berksoy. Brecht tiyatrosuna ilişkin deneyimini, Berliner Ensemble topluluğunun çalışma ortamında oluşturmuş... Daha da eski yıllara, 70’lerin en başına gidince, Asiye’ye ulaşıyoruz. Vasıf Öngören’in ilk kez Ankara Birliği Sahnesi’nde sahnelediği ölümsüz oyunu “Asiye Nasıl Kurtulur”daki başrolü yorumlayan Zeliha Berksoy, henüz gencecik bir oyuncuyken doruğu yakalamıştır. Kişiliksiz, yoksul bir öğrenciden, toplumca nasıl yaman bir fahişe yarattığımızı izlemek için o günlerin ya da 1986’da sunulan Dostlar Tiyatrosu yapımının Zeliha’sının oyunculuğuna dönmek gerekir. 1970’ler 80’li yıllara uzanırken bu kez, Mehmet Ulusoy’un Dostlar Tiyatrosu’nda sahnelediği Brecht’in “Kafkas Tebeşir Dairesi”nin Grusha’sı olarak usZeliha Berksoy, Nâzım’ın 50. ölüm yılında, “Jokond ile SiYaU” şiirini “tek kişilik bir gösteri” olarak sahneye çıkardı. Tİ YATRONUN HER CEPHESİ N D E K A TK ISI VA R Kültür Servisi Osmanlı coğrafyacı ve haritacılarına yol gösteren eserleri bir araya getiren “Piri Reis’ten Önce ve Sonra: Topkapı Sarayı’nda Haritalar” sergisi, Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusundaki Has Ahırlar’da ziyarete açıldı. Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü’nce hazırlanan sergide, Osmanlı coğrafyacı ve haritacılarına kaynaklık eden, Doğu ve Batı kaynaklı harita ve coğrafya kitaplarının yanı sıra, özgün Osmanlı eserlerinden oluşan toplam 63 eser, ilk kez farklı bir tema ile bir araya getirildi. Üç ana bölümden oluşan serginin ilk bölümü, Doğu ve Batı kaynaklı harita ve coğrafya kitapları ile ünlü n18 coğrafya kitabı, Osmanlı coğrafyacılarının eserlerinn Ali Macar Reis den oluşuyor. Bu bölümde 1419’unAtlası’nın olduğu dört cu yüzyıllar arasına tarihlenen 41 eser atlas, gösterime sunuluyor. Kale kuşatma n Nadir baskı planları ve çeşitli krokilerden oluşan dört resimli İstanbul ikinci bölümde ise yedi esere yer veharitası, 5 plan, 2 riliyor. Saray arşivi koleksiyonlarına kroki, ait kroki ve planlar ilk kez bu bölümde ziyaretçilerle buluşuyor. n Aralarında Piri 13 esere ev sahipliği yapan serginin Reis’e ait iki ünlü üçüncü bölümünde ise, Pîrî Reis’in haritanın da olduğu 13 Kitâbı Bahriyye’sindeki Alanya tasharita, viri ile Osmanlı resmine sızan Matn 3 suyolu haritası, rakçı Nasuh ile birlikte, Osmanlı ren 9 resimli Osmanlı sim sanatının yeni ve özgün bir konu tarih kitabı, olarak 16’ncı yüzyılda kazandığı ton Topografik pografik resimler yer alıyor. Sergi, 20 resimlere sahip 5 dini Mayıs’a kadar ziyarete açık. içerikli eser. 600 yıllık haritalar İstanbul’da n Kültür Servisi Arp Sanatı Derneği, mayısta birbirinden farklı etkinliklere imza atıyor. Bu kapsamda “Modern Türküler” konseri, 6 Mayıs Pazartesi saat 20.00’de Ankara Gençlik Parkı Tiyatro Salonu’nda olacak. “Güneş Hızlılar Arp Resitali” ise 10 Mayıs Cuma günü saat 17.00’de Doğuş Üniversitesi Acıbadem Kampusu, Büyük Salon’da. Arp sanatçısı Meriç Dönük’ün keman virtüözü Erman Türkili ile birlikte vereceği “Baharın Renkleri” konseri ise 15 Mayıs Çarşamba saat 18.00’de Kadıköy Süreyya Operası’nda izlenebilir. n Kültür Servisi İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın 27.’sini düzenlediği Uluslararası İzmir Festivali, 189 yaşındaki New York Filarmoni Orkestrası konseriyle 2 Mayıs’ta kapılarını açıyor. Orkestranın, müzik direktörü Alan Gilbert yönetiminde, Emanuel Ax’ın piyano başında olacağı konserinde, Mozart yorumları dinleyiciyle buluşacak. Bu yıl 30. yaşını kutlayan İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının Verdi ve Wagner’in eserlerinden örnekler sunacağı festival, 16 Temmuz’a kadar Minquet Quartet, Apollon Musagete Quartet, Harlem Dans Tiyatrosu ve ünlü çellist Mischa Maisky gibi sanatçı ve toplulukları ağırlayacak. Arp Sanatı Derneği etkinlikleri İzmir’de festival zamanı Sergide yer alan eserler: Ferhan Şensoy’un Brecht’ten uyarladığı, “Anna’nın Yedi Ana Günahı” adlı oyunda Zeliha Berksoy ve Cihat Tamer rol almıştı. GİO ÖDÜLLERİ VERİLDİ En İyi Roman ‘Şairin Romanı’ ni söyledi. Giovanni Scognamillo’nun da katıldığı törende, Gülbike Berkkam’ın “Balanka Olmak” adlı öyküsü, “en iyi öykü” dalında birincilik ödülüne değer görüldü. Aynı dalda, Mehmet Berk Yaltırık, Sevgi Saygı, Hakan Balcı ve Gürkan Uluçhan, dereceye giren diğer isimler oldu. Gio Ödülleri’nin illüstrasyon dalında birincilik ödülü ise Mehmet Özen’in oldu. Dereceye giren diğer isimler ise Selçuk Koçman, Melih Yılmaz, Ömer Tunç ve Ahmet Oğuz Demir oldu. Kültür Servisi Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’nin (FABİSAD) ilkini düzenlediği GİO Ödülleri, İtalyan Kültür Merkezi’nde sahiplerini buldu. Adını, eserlerinin büyük bir bölümünü fantastik edebiyat, korku ve bilimkurgu gibi türlerin gelişimine adamış Giovanni Scognamillo’dan alan ödüllerde, Murathan Mungan “Şairin Romanı”yla En İyi Roman Ödülü’nü kazandı. Mungan, burada yaptığı konuşmada, daha önceki kitaplarında fantazya ve bilimkurgunun koridorlarında gezdiği Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı”nda Zeliha Berksoy Zilha karakterini canlandırmıştı. talıklı bir yorum sunan sanatçı, birkaç yıl sonra Ortaoyuncular’da Ferhan Şensoy’un Brecht’ten uyarladığı, “Anna’nın Yedi Ana Günahı”yla seyirci karşısındadır. 1987’de ise yine Şensoy’un İBBŞT’de sahnelediği, Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı”nın Zilha’sıdır. 1994’te SophoklesBrecht’in Robert Sturua tarafından sahnelenen ‘Antigone’ oyununun, 1996’da ise Strindberg’in ‘Bayan Julie’sinin başkişilerini canlandıracaktır. Kalabalık kadrolu oyunlarda taşıdığı başroller yanında, Berksoy’un “solist” kimliği de sahne yaşamının öndüzeyindedir. İlk tek kişilik gösterisini 1973’te Georg Kreisler’in müzikal kabaresi “Lola Blau”da soluk kesici bir enerjiyle yorumlayan Berksoy, 1979’da Genco Erkal ile (şarkıların ‘long play’i de yapılan) “Brecht Kabare”yi ve 1986’da “Ben Bertolt Brecht”i “iki kişilik gösteri” biçiminde, daha sonra da Erkal’ın Brecht’ten derleyip yönettiği “Yosma”yı tek kişilik müzikal olarak sunuyor, 2002’de ise yine tek kişilik ‘Marlene’de ünlü Marlene Dietrich’i getiriyordu sahneye. Berksoy’un önde gelen bir özelliği de sahne yaşamında yıllar önce ulaştığı ‘yıldız’ konumuna karşın, tiyatronun pek çok başka cephesine de emek akıtmış/akıtmakta olmasıdır. Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın kurucusugenel sanat yönetmeni, Beşiktaş Belediyesi kültür sanat platformunun kurucusuyöneticisi, annesi Semiha Berksoy adına kurulan vakfın başkanı, birçok yapımın yönetmeni, birçok yetkin sanatçı yetiştirmiş bir tiyatro profesörü olarak yıllar boyunca hedeflerini kovalamaktan yılmayışı... Berksoy, 2013 yapımı ‘Jokond ile SiYaU’ ile tiyatroda hem solist, hem sahneleyici olmanın coşkusunu yaşıyor. “Anlatıcı” ve “yansılayıcı” olarak epik/göstermeci yaklaşımı uygularken ‘teatral’ bir dünya yaratıyor. Nâzım’ın söylemi, kat kat tüllerden oluşan dekor, ışığın devinimi, müziğin katılımı, ‘sahne asistanı’ kullanımı, Batı ile Uzakdoğu tiyatrosunu buluşturan başka öğelerle harmanlanıyor. Şiir, SiYaU’nun, Jokond’un kucağına yuvarlanıveren, kesilmiş kırmızı tülden başı, Jokond’un bir ‘resimkadın’ olarak, ateş rengi tüllerin içinde yanıp kül oluşu gibi anlatımlarla görselleştirilirken Zeliha Berksoy ‘Jokond’u seyirciyle bir kez daha kucaklaştırıyor. Nice hedeflere, nice güzelliklere doğru… Eskişehir’de sinema zamanı n Kültür Servisi Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin bu yıl 15.’sini düzenlediği “Uluslararası Eskişehir Film Festivali”, 3 Mayıs’ta kapılarını açıyor. 12 Mayıs’a kadar sürecek festivalde, Kim Mordaunt, Miguel Gomes ve Emir Baigazin gibi isimlerin 50 uzun ve 58 kısa metraj filminin yanı sıra, usta sinemacıların katılımıyla söyleşiler, atölyeler, paneller, konserler ve daha birçok etkinlik düzenlenecek. Festivalin bu yılki Onur Ödülleri Türk sinemasının unutulmaz oyuncularından Ayşen Gruda, Münir Özkul ve Halit Akçatepe’ye; Emek Ödülleri ise, Sami Şekeroğlu; Ahmet Boyacıoğlu ve Başak Emre’ye verilecek. n Kültür Servisi ABD’li ünlü yönetmen ve aktör Clint Eastwood, Tribeca Film Festivali kapsamında düzenlenen bir konuşmaya katıldı. 105 yaşındaki Portekizli yönetmen Manoel de Oliveira’ya duyduğu hayranlığı dile getiren Eastwood, 105 yaşında olup hâlâ film çekmenin çok güzel olabileceğini söyledi. 82 yaşındaki aktör, en son 2011 yapımı “J. Edgar” adlı filmi yönetmişti. Eastwood’un gelecek planı n Kültür Servisi Paris VIII Üniversitesi Müzik Bölümü öğrencilerinden oluşan SaintDenis Korosu, 2 Mayıs’ta saat 19.30’da Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde müzikseverlerle buluşacak. Denis Gautheyrie’nin yönetimindeki koro, klasik eserlerden çağdaş eserlere ulaşan özgün bir repertuvarla dinleyici karşısında olacak. SaintDenis Korosu’ndan konser PORTAKAL BAHAR MÜZAYEDESİ 4 MAYIS’TA CONRAD İSTANBUL’DA Bir tablonun hikâyesi Kültür Servisi Portakal Kültür ve Sanat Evi, 4 Mayıs’ta Conrad Otel’de gerçekleşecek Bahar Müzayedesi’ne hazırlanıyor. Klasik resmin ünlü tablolarından günümüz sanatının dünyaca ünlü isimlerine kadar zengin bir içerik sunan müzayedede satışa sunulacak eserler, Portakal Kültür ve Sanat Evi’nde sergilenmeye devam ediyor. Müzayedede birbirinden değerli pek çok eser var. Ama biz, bu kez, Portakal ailesiyle ortak bir geçmişi ve hikâyesi olan eserlerden birini, 19. yüzyıl ressamı Etienne Raffort’un müzayedede 2.000.0002.200.000 TL’den satışa sunulacak “Yeni Cami ve Haliç” adlı tuval üzerine yağlıboya tablosunu (101 x 163 cm) gündeme taşıyalım dedik. Raffi Portakal anlatıyor: “Tıpkı dedem Yervant Portakal gibi babam Aret Portakal da sanat ve kültür hayatında zamanının vazgeçilmez tiplerindendi. Özellikle dedemin vefatından, yani 1947’den itibaren... En az 30 yıl bir yıldızdı Türkiye’de. Önemli dostlukları, müşterileri ve koleksiyonerleri vardı. Sanat ve kültür adamlarına hayatınızda sıkça başvurursunuz. Güzel eser almaya, bakmaya ya da paylaşmaya gidersiniz. Onlardan biri de ünlü Ragıp Sarımahmutoğlu’ymuş. Babam bize ‘Ragıp Sarımahmutoğlu çok önemli bir koleksiyonerdir. Aynı zamanda dostumdur. Kızının düğününde de bulundum’ diye anlatırdı. Derken, 1975’lerde Ragıp Sarımahmutoğlu rahmetli oldu. Ve kızı Bisan Hanım’la babasından gelen, büyük ço19. yüzyıl ressamı Etienne Raffort’un ‘Yeni Cami ve Haliç’ tablosu, zamanının önemli koleksiyonerlerinden Ragıp Sarımahmutoğlu’nun koleksiyonundan geliyor. Tablonun Portakal ailesi için 1970’lere uzanan bir hikâyesi var. Birbirinden değerli isimler Müzayedede, Etienne Raffort’un “Yeni Cami ve Haliç”i gibi yıldız eserleri arasında, Fausto Zonaro’nun “İnci Dizen Kız”; Ayvazovsky’nin de “Fırtınada Gemi” adlı eserleri de yer alıyor. 9 parçadan oluşan ve 40 yıl içinde toplanan görkemli bir gümüş koleksiyonunun da satışa sunulduğu Bahar Müzayedesi’nde ayrıca Marc Quinn, Sam Francis, Dali, Miro, Matisse ve Picasso’nun yanı sıra Hüseyin Zekâi Paşa, Hoca Ali Rıza, Nâmık İsmail, Hikmet Onat, Mahmut Cuda, Burhan Uygur, Adnan Çoker ve Alaettin Aksoy’un eserlerini görmek mümkün. ğunluğu babamdan satın alınan eserleri bir müzayede yaptık. Bu müzayede Site Sineması’nın sırasındaydı. İnanılmaz güzel eserler vardı. Ellerinde bir de Etienne Raffort vardı ama hanımefendi bunu müzayedeye koymamıştı... Bu arada Bisan Hanım 1970’lerin tarım bakanlarından Orhan Dikmen’in eşiydi. Ve bundan 1.5 ay önce telefonum çaldı. Hikmet Dikmen arıyor... Benimle gö rüşmek istedi ve yanına gittik. Bomboş bir eve girdiğimde karşımda çok yakışıklı, 60’larında ama genç bir adam duruyordu. Evde bir tek tablo vardı: Etienne Raffort. Ben bu tabloyu gördüm, bir kez daha hayran oldum. Onun Orhan ve Bisen Dikmen’in oğlu olduğunu öğrendiğimde birbirimize sarıldık. İşte böyle bir anısı var bu eserin. Ve bunun gibi çok sayıda eserin...”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle