Katalog

4 ŞUBAT 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA OTOMOBİL Maserati Ghibli ile satışları 3’e katlayacak FerMas, Mercedes ESerisi, BMW 5Serisi ve Audi A6’ya rakip olacak, ancak daha sportif özellikleriyle ön plana çıkacak Ghibli ile bu yıl hedeflerini büyütüp satışlarını 3’e katlamayı istiyor. Fermas Satış ve Pazarlama Müdürü Ferhat Albayrak, geçen yıl 18 adetlik Maserati sattıklarını hatırlatırken, bu yıl yenilenen Quattroporte ve Ghibli ile birlikte toplam satışlarını üçe katlayacaklarını söyledi. Albayrak, 3.0 litre dizel ve benzinli motorlarla getirilecek Ghibli’den, 30 adet satmayı, toplam satışları da 50 adede taşımayı planladıklarını ifade etti. 2013’ün Maserati açısından “sedan” atılımı yaptığı bir yıl olacağını vurgulayan Albayrak, Ghibli’nin, bu yılın ikinci yarısından itibaren Türkiye yollarına çıkacağını, fiyatının ise 160180 bin Avro arasında olmasını beklediklerini bildirdi. 7 2 Türk davet edildi Ferrari’nin sadece çok özel müşterilerine sattığı “Special Limited’ serisinin en yenisi 740 beygirlik 6.3 milyon TL’lik F150 için Türkiye’den davet edilen iki kişinin de aracı satın alacağı belirtti. Daha önceki özel modellerde olduğu gibi Ferrari, bu araç için de dünya çapında titiz bir araştırma yaparak “satın almasını uygun bulduğu” yaklaşık 500 kişi seçti. Gurbetçiye iyi haber Vatandaşlıktan çıkana emeklilik hakkı ALİCAN ULUDAĞ Ford İnönü Fabrikası’nda üretmeye başladığı Cargo 1846T’yi 3 kıtaya ihraç edecek 75 milyon dolarlık yatırım F ord, İnönü Fabrikası’nda üretmeye başladığı Yeni Ford Cargo 1846T çekiciyi tanıttı. Satışa sunulduğu tüm pazarların standartlarına uygun olarak Türk mühendisleri tarafından geliştirilen Ford Cargo 1846T çekicinin güç, konfor, verimlilik ve dayanıklılık özellikleriyle dikkati çektiğini belirten Ford Otosan Kamyon Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Kınay, 400 mühendisin kâğıt üzerinde sıfırdan tasarlayarak hayat verdiği çekicinin 3 kıtaya İnönü Fabrikası’ndan ihraç edileceğini dile getirdi. Kınay, 2013 yılı sonunda kadar 500’ü ihracat olmak üzere 3 bin adet Yeni Cargo 1846T çekici satmayı hedeflediklerini belirtti. Ford’un ağır ticari araç ürün geliştirme ve tasarım merkezi konumunda olduklarını belirten Kınay, “Türk mühendisliği ile geliştirilen Ford Cargo ile kamyon pazarında küresel bir marka yarattık. 1960 yılında başladığımız kamyon üretiminde 53 yıllık tecrübemizle 180 bin adedin üzerinde üretim yaptık. Küresel mühendislik merkezimizdeki 1240 mühendisimizin 400’ü sadece Ford Cargo için çalışıyor. Yeni çekicimiz için 75 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. Üç sene çalışarak geliştirdiğimiz yeni Ford Cargo 1846T’yi Avrupa, Amerika ve Asya olmak üzere 3 kıtada, yol ve iklim şartları birbirinden farklı olan 8 ülke ve 12 lokasyonda test ettik” dedi. Ford Otosan’ın Ford Cargo’ya ilişkin 2013 yılı hedeflerini de açıklayan Kınay, 2013 yılı sonuna kadar 500’ü ihracat olmak üzere toplam 3 bin, 2020’ye kadar ise yıllık ortalama 6 bin 500 adet çekici satmayı planladıklarını söyledi. Kınay, “Yeni Ford Cargo için 16 pazarda yeniden yapılandık ve bu pazarlarda bizzat Ford Otosan olarak var olacağız. 2013’te, iç pazarda geçen yıla göre yüzde 20 artışla, yüzde 24’lük pay almayı hedefliyoruz. İhracatımızı ise yüzde 60 artışla 1600 adet olarak belirledik” diye konuştu. Yeni Skoda Octavia ‘Markanın kalbi’ “Markanın Kalbi” olarak nitelendirilen yeni Skoda Octavia, üçüncü nesliyle yollara çıkmaya hazırlanıyor. Sınıfının standartlarını yeniden belirleyen Octavia, yolcularına sunduğu geniş iç hacmi, bagaj kapasitesiyle yine benzersiz olacak. Orta sınıf otomobil kalitesini kompakt otomobil fiyatlarında sunacak yeni Octavia, rafine tasarımı, eksiksiz güvenlik donanımları, markanın sloganıyla uyumlu olarak “tek kelimeyle akıllıca” dedirtecek pratik özellikleri, yenilikçi konfor ve eğlence sistemleri, güçlü ancak tutumlu motor seçenekleriyle dikkatleri üzerine çekecek. Yüce Auto Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü Emir Berduk Marşan, geçen yıl Türkiye’deki Skoda satışlarında daralan pazara rağmen bir önceki yıla göre yüzde 33’lük bir artış yakaladıklarını belirterek “Bu başarı da Octavia’nın rolü büyük oldu. Satışlarımızın yüzde 30’unu Octavia modelimiz oluşturdu. Yeni Octavia ile birlikte bu yılda da çok büyük bir ilerleme kaydedeceğimizi bekliyorum” dedi. Yeni Octavia’da tamamı TSI teknolojisine sahip 4 benzinli ve dört modern commonrail TDI dizel motor seçeneği bulunuyor. Benzinli ve dizel motorların baz versiyonları dışında, tüm motorlar startstop ve enerji geri kazanım sistemine sahip “Green tec” versiyonuyla piyasada olacak. Octavia motor gamının en üst versiyonuysa 1.8 TSI ve 177 beygir. Modern manuel ve otomatik DSG şanzıman seçeneklerinin yanı sıra 4 tekerlekten çekiş sistemli versiyonlar da bulunacak. Transporter Comfortline yollarda Yeni Transporter Comfortline olarak satışa sunulan ve 59 bin 890 TL’den başlayan fiyatlarla alınabilen model, konforlu sürüş ve yolcular için maksimum özellik sunuyor. City Van ve Camlı Van versiyonlarıyla satışa sunulan Yeni Transporter Comfortline’ın iç donanımında sunulan konfor öğeleri, standart MediaIn USB bağlantısıyla artırılırken, dış görünümdeki özellikler de, hemen göze çarpıyor; gövde rengi tampon, yan aynalar ve kapı kolları, karartılmış arka camlar ve alüminyum alaşımlı jantlar yeni modelin ayırt edilen özellikleri arasında yer alıyor. Shell Helix’ten biyoyakıt uyumlu yağ Yapılan testler, Shell Helix Ultra’nın benzin ve dizel yakıtlarda olduğu gibi biyoyakıtlarla da etkin şekilde çalıştığını ortaya koydu. Shell Helix Ultra 5W30 ve Shell Helix Ultra 5W40, ayrıca ilk defa uygulanan ve biyoyakıt kullanımında yağların performanslarını analiz eden CEC L105 Düşük Sıcaklıkta Pompalanabilirlik Testi’ne tabi tutuldu. Shell Helix Ultra, enerji çeşitliliğinde biyoyakıtların artan öneminin altını çizen bu testi de başarıyla geçti. ANKARA Yargı, Türk vatandaşlığından Bakanlar Kurulu’nun izniyle ayrılan kişilerin Türkiye’de emekli olabilmesi konusunda önemli bir karara imza attı. Ankara 5. İş Mahkemesi, Türk vatandaşlığından ayrılan kişinin Almanya’da çalıştığı süreleri “sigortalılık süresinin” olarak tespitine karar verdi. Türk vatandaşlığından ayrılsa da “kazanılmış hak” olduğu gerekçesiyle kişinin yurtdışında çalıştığı süreleri “borçlanma hakkı” sayan mahkeme, “Bu kişinin, Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanması gerekir” dedi. Almanya’da yaşayan 48 yaşındaki Aziz Çetinkaya, Bakanlar Kurulu’nun izni ile Türk vatandaşlığından ayrıldı. Almanya’da çalışarak hayatını sürdüren Çetinkaya, Türkiye’de emekli olabilmesi için SGK’ye başvurarak yurtdışında çalıştığı sürelerin “borçlanma hakkından” sayılmasını istedi. SGK ise talebi reddetti. Çetinkaya, bunun üzerine avukatı Gülay Koçyiğit aracılığıyla yargıya başvurdu. Talebi haklı bulan Ankara 5. İş Mahkemesi, SGK’nin işlemini iptal etti. Mahkeme, Aziz Çetinkaya’nın 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’a göre yurtdışındaki çalışmalarının borçlanmaya hakkı olduğunun da tespitine karar verdi. Yargıç Gülsüm Mısır, “kazanılmış hak” diyerek şu gerekçeyi açıkladı: “Türk vatandaşlığından izin ile çıkan ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşlığını haiz olmayan davacının Türk vatandaşlığından izin ile çıkmadan önce yurtdışında gerçekleşen çalışma sürelerine ilişkin borçlanma hakkı, Türk Vatandaşlık Kanunu ile kişinin doğuştan kazandığı statüden doğan kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönmüş, kazanılmış haktır. Bu husus hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar anayasanın 2. maddesindeki ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal hukuk devletidir’ hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur. (Bu durum) kabul edilemez. Hal böyle olunca davacının yurtdışında çalıştığı süreleri 3201 sayılı kanun uyarınca borçlanabileceği ve Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanması gerektiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur.” yÖK yaSa taSLaĞI’Na tePKi ÜKD: Zorbalığa teslim olmayın EMRE DÖKER Honda’dan rekor üretim ve satış Clio en güvenli süpermini Euro NCAP, Yeni Renault Clio’yu ‘süpermini’ sınıfında “2012’nin En İyi Otomobili” seçti. Bu ödül aktif ve pasif güvenlik alanlarında Renault’nun uzmanlığının bir başka kanıtı. Renault, 2007 yılında Laguna 3 ile Euro NCAP derecelendirmesinde beş yıldız alan ilk Avrupalı Otomobil üreticisi oldu. İlk jenerasyon lansmanından itibaren 11 milyondan fazla Renault Clio satışı gerçekleştirildi. Kariyeri boyunca model, geçmişte sadece üst segmente ait olduğu düşünülen özellikleri ve güvenlik ekipmanlarını daha geniş kitlelere sunmaya devam ediyor. Dünya genelinde gerçekleştirdiği en yüksek üretim ve satış rakamları ile Honda 2012 yılında yeni bir rekora imza attı. Otomobil alanındaki tüm zamanların en yüksek üretim, satış ve ihracat rakamlarını açıklayan Honda, Japonya ve diğer ülkelerdeki üretiminin 4 milyonu geçtiğini ve bunun da bir rekor olduğunu belirtti. Bu rakamla Honda’nın dünya genelindeki üretimi 2011 yılı ile karşılaştırıldığında yüzde 41.3 artmış oldu. Michelin, Güney Amerika’da düzenlenen 2013 Dakar Rallisi’nde Otomobil ve Motosiklet kategorisinde elde ettiği birincilikle yetinmeyip Kamyon kategorisinde de 3’te 3 yaptı. Peru’nun başkenti Lima’dan start alan ve 8 bin kilometre boyunca devam eden 2013 Dakar Rallisi’nde Michelin 3 kategoride başarının altına imzasını attı. Michelin, 2013 Dakar Rallisi’nin Otomobil kategorisinde Stephane Peterhansel’ı, Motosiklet kategorisinde Cyril Despres’i, Kamyon kategorisinde ise Eduard Nikolayev’i birinciliğe taşıdı. Michelin, Dakar’da birincilik kürsüsünde İZMİR Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD), üniversitelerden saçılan yolsuzluk dosyalarının ardından, YÖK Yasa Taslağı’yla nereye varılmak istendiğinin görüldüğünü açıkladı. Ocak ayı yönetim kurulu toplantısını İzmir’de gerçekleştiren ÜKD, akademisyenler, öğrenciler, üniversite emekçileri ve yurttaşlara, “Karanlığa ve zorbalığa teslim olmayın” çağrısı yaptı. Toplantının ardından yapılan açıklamada, YÖK dosyalarının ortaya saçılmasıyla birlikte üniversitelerde çok sayıda yolsuzluk olayının yaşandığının anlaşıldığı belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “AKP’nin, YÖK’ü ve rektör atamaları yoluyla üniversiteleri ele geçirmesinin önemli sonuçlarından biriyle karşılaşmaktayız. Yaşanan çürümeyi üniversitelerin ticarileştirilmesi, talan ekonomisinin meşru sayılması, yargıyı da elinde tutan bir güçlülük özgüveni ve akademik liyakatin dışında bir niteliksizleşmeyle açıklamak mümkün. Bu durum aynı zamanda bize, YÖK yasa taslağının ne vaat ettiğini de açıklıyor. Asalak bir sermaye sınıfına üniversitelerin doğrudan teslim edilmesi, üniversite etkinliklerinin ticarileşmesi ve kısa erimli kâr hırsına teslim edilmesi, toplumsal sorumluluktan arındırılmış ve öğretim elemanlarının patrona kölelik etmek zorunda kaldığı bir üniversitenin ne kadar çürütülebileceği konusunda sağlam bir fikir veriyor.”