23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALIK 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Belgesellerinde kontrolsüz kentleşmeyi ve kentsel dönüşümün etkilerini anlatan yönetmen İmre Azem ‘Kentler sistemin aynası’ ASLI ULUŞAHİN Hain Kurtlardan Korkmayanlar… Yer: Oyun Atölyesi (Moda); tarih: 25 Aralık Çarşamba akşamı. Saat 20.30’da dünyaca ünlü Amerikalı yazar Edward Albee’nin kendisi kadar ünlü oyunu “Kim Korkar Hain Kurttan”ın ilk gösterimi yapılacak. Oyun, tam bir çetin ceviz! Albee’nin bu oyunu kaleme aldığı 60’lı yıllar, Amerika’nın ve Amerikan tiyatrosunun Avrupa’da sesini gittikçe daha çok duyurduğu “absürt tiyatro” akımının dışında kaldığı, kalmaya çabaladığı bir dönem. Çünkü Avrupa kültürü, iki büyük savaşın ardından bütün eski değer yargılarının yerle bir olduğu, savaşlardan önceki bütün ideallerin ve düşlerin birer yanılsamaya dönüştüğü bir ortamdan kaynaklanan büyük kültür şokunu yaşamakta. Absürt Tiyatro’nun yaratıcıları ise Ionesco’nun deyişiyle “on dokuz yüzyıl boyunca biriken bütün izm’lerin nasıl olup da dünyayı iki büyük savaşın kucağına attığının” gerçekçi hesabını çıkartmak peşinde. Oysa Amerikan toplumu en azından görünüşte hâlâ “Amerikan Rüyası”nın bütün olumsuzlukların üstesinden gelebileceği inancında. Böyle bir ortamda Albee, önce “Bir Amerikan Rüyası”, ardından da “Kim Korkar Hain Kurttan” adlı oyunlarıyla, Amerikan kökenli rüyaların ve yanılsamaların peşinden koşma gibi bir tutumun aksine, Avrupa kökenli Absürt Tiyatro geleneğinin zincirine yeni halkalar eklemek peşinde. Ve bu çabayı, Amerikan toplumu gibi bütün aile “değerlerine”, bu değerlerin zaman içersinde değer olmaktan çıkıp çıkmadığını denetlemeye gerek görmeksizin bağlı kalan bir toplumda Albee, büyük hesaplaşmasına bu değerlerle ilgili eleştiri oklarını hep damardan saplayarak başlıyor. Hemen burada “Kim Korkar Hain Kurttan”ın çetin cevizliğinin en güçlü kanıtlarından biri olarak bir noktaya daha dikkati çekmek gerekiyor: Albee, oyununda antikçağ Yunan trajik düşüncesindeki “ya komedi, ya trajedi” tarzındaki siyah/beyaz ayrımına katılmak yerine, trajik düşüncenin özünü Euripides’in ünlü söylemine katılıyor: “Hayat, ne sadece komiktir, ne de sadece trajik; hayatın gerçekliği, trajikomik olmasındadır…” Ve işte “Kim Korkar Hain Kurttan”, bu yanıyla da çetin mi çetin. Yönetmen ve oyuncular olarak, hem Albee’nin rüyalarla gölgelenmeyen gerçekliğini, hem de komik ile trajik arasındaki kaynaşmayı seyirciye yaşatabilme zorunluluğu var. Ve “Oyun Atölyesi”nde bu oyunu sahneleyen ekip yönetmen Hira Tekindor ile oyuncular Zerrin Tekindor (Martha), Tardu Flordun (George), Şükrü Özyıldız (Nick) ve Nilperi Şahinkaya (Honey), seyirciyi üç perde boyunca tek perdelik bir oyunun sürükleyiciliğine sahip bir yolculuğa çıkartarak Albee’nin ve, haydi saklamayalım: Hepimizin! gerçekliği ile buluşturmayı neredeyse kusursuzluk düzeyinde başarıyor. Bu arada lütfen son perdeye, konuklar gittikten sonra Martha ile George’un baş başa kaldıkları final sahnesine iyice dikkat: Bu finalde iki sanatçının sergilediği trajikomiklik doruğu ile seyirciden, sanki ilk iki perdedeki bütün kahkahalarının hesabını vermesi isteniyor ama tiyatronun o soylu mu soylu diliyle! “Hain kurtlardan korkmayanlar”dan oluşan “Oyun Atölyesi”, bu oyunu da yaşadığımız bütün bireysel ve toplumsal hainliklere yönelik bir direnme ruhuyla sergiliyor! 2011 yılında çekilen “Ekümenopolis Ucu Olmayan Şehir” belgeseli, İstanbul’un kontrolsüzce büyümesini anlatıyor. Film Ayazma ve Sulukule’de kentsel dönüşüm nedeniyle mahallelerinden zorla sürülenenlerin yaşadıklarını, 3. köprü gibi süregiden projelerin yol açacağı olumsuz sonuçları göstererek şu soruyu soruyordu: “İstanbul’daki ekolojik eşikleri aştınız. Nüfus eşiklerini aştınız. Ekonomik eşikleri aştınız. Peki nereye gidecek bunun sonu?” Belgesel ekibinin, çeşitli merkezlerde gösterilmeye başlanan yeni filmi “Agorafobi” ise Türkiye’ye gelen üç Hollandalı, bir Perulu mimar ve şehir plancısının İstanbul, Ankara ve Bursa’daki kentsel dönüşüm noktalarına yaptıkları seyahati konu alıyor. Mimarlar dönüşüm alanlarını gezip, TOKİ konutlarını gördüklerinde şunu soruyor: “Bunlar, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan konutlara benziyor. Dünya artık bu modelden vazgeçti. Türkiye’nin gerçekten bu kadar eksi bir model uygulanarak yapılan, böylesi konutlara ihtiyacı var mı?” Filmlerin yönetmeni İmre Azem tüm bu soruların yanıtının kapitalizmle ilgili olduğu söylüyor. Niye kent meselesiyle uğraşıyorsunuz? Kent meselesi kapitalizmin hayatımıza olan etkisi anlamında, en önemli alan. Hepimizi derinden etkiliyor. Yaşadığımız mekân ve bu mekânın üretimi, kapitalizmin hayatımız üzerinde kurmaya çalıştığı hegemonyanın göstergesi. En basiti, gelir dağılımındaki eşitsizliği kentte bire bir görebilirsiniz. Yoksulların mekânlarıyla zenginlerin mekânları tamamen ayrışmış durumda. Kente sistemin aynası diyebiliriz. Sistemde ne oluyorsa, nasıl bir mekanizma varsa, kentte yansımasını görmek mümkün. O yüzden “Ekümenopolis” de “Agorafobi” de aslında kent üzerin ‘Yaşadığımız mekân ve bu mekânın üretimi, kapitalizmin hayatımız üzerinde kurmaya ği haklardan ve barışçıllığından gelen çalıştığı hegemonyanın göstergesi. Gelir dağılımındaki eşitsizliği kentte bire bir görebilirsiniz. meşruiyet daha uzun seneler bu halk hareketini etkili kılacaktır. Yoksulların mekânlarıyla zenginlerin mekânları tamamen ayrışmış durumda.’ Kent hakkı mücadelesi yürüten den yapılan bir sistem eleştirisi. “Ekümenopolis” geniş bir kesime ulaştı. Nasıl bir etki yarattı? Ya da şöyle sormalı: Belgeselin bu anlamda nasıl bir gücü var? Filmin yönetmeni olarak bu soruyu yanıtlamam güç. Ancak gösterimler sonrasında yaptığımız söyleşilerde görüyorum ki insanlar bu konularda çok dolu. Herkes birçok şeyin farkında ve söyleyecek çok şeyleri var. Ancak kısıtlı bazı çevrelerin dışında ortada bir tartışma yoktu. “Ekümenopolis” neoliberal kentleşme tartışmalarına bir çerçeve sundu, tartışmanın daha geniş kitleler tarafından yapılmasını sağladı. Diğer taraftan, film gösterimlerinin çoğu bir kurumun, üniversitenin ya da mahalle derneğinin bünyesinde yapıldı. Bu anlamda onların örgütlenmesinin de bir aracı oldu. Siz örgütlü müsünüz? İMECE Toplumun Şehircilik Hareketi’nin bir üyesiyim. Bana “Biz ne yapalım” diyen insanlara ilk söylediğim, örgütlenmeleri gerektiği. Örgütleneceksiniz; araştırmanızı, okumanızı beraber yapacaksınız; tartışacaksınız; sonra üretimde bulunacaksınız. Bireysel çabaların pek anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Peki filmin adının “Agorafobi” olmasının nedeni nedir? İsim önerisi filmin yapımcılarından Merve Bedir’den geldi. “Agora” meydan demek. Yani “meydan korkusu” olarak tercüme edilebilir. Buna sokak korkusu da diyebiliriz. TOKİ modeli neoliberal kentleşmenin en belirgin özelliklerinden biridir meydanların olmaması veya kitlelere kapatılması. Gezi’de olduğu gibi her tür baskıya karşı haklarını, özgürlüklerini elde etmek için insanların sokaklara çıkması egemenler için en büyük tehlike. Çünkü o noktada kontrol sibopları devre dışı kalıyor. Böyle bir halk hareketinin nereye gideceğini kestiremezsiniz. Buna rağmen Haziran Ayaklanması, dünya tarihinde ender rastlanan, büyüklüğüne ve karşısındaki polis şiddetine rağmen barışçıl kalmayı becerebilmiş bir meydan okumadır. Talep etti Meydan korkusu Sistem eleştirisi filmler biri olarak, gündemdeki yolsuzluk operasyonunu, özellikle imar usulsüzlükleriyle ilgili iddiaları nasıl yorumluyorsunuz? Bu operasyonlarla kent suçlarının gerçekten adaletli bir şekilde yargılanabileceğini düşünmüyorum. Siyasi, düzen içi bir hesaplaşma bu. Ortaya dökülenlere de maalesef güvenemiyorum. Balyoz’da, Ergenekon’da, Odatv’de, KCK’de de akıl almaz delil üretimi söz konusuydu. Yargının siyasallaşmasının algıda yarattığı böyle bir sorun var. Örneğin Ali Ağaoğlu’nun gerçekten işlediği suçlardan yargılanmasını isterdim. Onun gözaltına alındığını duyunca açıkçası sevinmedim. Aklanıyormuş ve elimizden kaçırıyormuşuz gibi bir his oluştu bende. Bir noktada cemaat ve AKP uzlaşınca bu soruşturmalar da sonlandırılacak. İstanbul Kent Mitingi bileşenlerinin yolsuzluk operasyonundan bir gün sonra yaptığı bir basın açıklaması var. Orada da şu söyleniyor: “Bu sistem kendi kendini yargılayamaz, onu ancak halk yargılayabilir.” Yasmin Levy İstanbul’da Kültür Servisi İsrailli sanatçı Yasmin Levy, 2014’ün ilk konserini 11 Ocak’ta İstanbul Kongre Merkezi’nde verecek. Latin ve Sefarad müziğinden Endülüs flamenkosuna, Türk ezgilerinden Arap etkilerine pek çok unsuru müziğinde kullanan Levy, albümünde üç farklı kültürden müzisyenleri bir araya getirerek kültürler arası diyaloğu desteklemesiyle nedeniyle de 2006 yılında Anna Lindh Ödülü’ne layık görülmüştü. Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında gerçekleşecek konserin biletleri, Biletix’ten temin edilebilecek. yurttaş lar B akan Ç eli k’i el eş t i ri yağ muruna t ut t u. . . ‘Sanatla uğraşın Bakan Bey’ SELDA GÜNEYSU ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi Facebook sayfasındaki Bakan Ömer Çelik’in yerel seçimlere ilişkin sözlerinin yer aldığı gazete haberleri, sayfayı ziyaret eden yurttaşlar tarafından tepkiyle karşılandı. Yurttaşlar, söz konusu haberlerin neden bakanlığın sayfasında yer aldığını sorarken “Burası siyaset sayfası mı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sayfası mı? Bakan Bey, siyaset yapacağınıza sanatla uğraşın” şeklinde yorumlarda bulundular. Bakan Ömer Çelik’in Adana’da yerel seçimlere ilişkin yaptığı konuşmanın haberinin altına Sanat Tarihi Arkeoloji adlı kullanıcısı, “Burası siyaset sayfası mı, yoksa Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sayfası mı? Yazıklar olsun size. Sanat tarihi ve arkeolojiden atama yapmayın, 24 saat siyaset yapın yeter. Sanat tarihi liselerde zorunlu ders olsun, onun için uğraşın Bakan Bey, 24 saat siyaset yapacağınıza” yorumunda bulundu. Aynı habere ilişkin Şükrü Nesim İbrahimhakkıoğlu adlı başka bir kullanıcı ise “Ne olursa olsun bir bakanlık sayfası, siyaset sayılabilecek bir mesaj atmamalıdır. Bu hiç doğru değil. Mevzuat açısından uygunluğu hiç önemli değil. Devlet memuru, herkese eşit mesafede görevini yapabilmek için tarafını belli etmeden hizmet isteyeni cesaretlendirecek müşfik tavra sahip olmalıdır” diye yazdı. T.C. MUDANYA İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2013/663 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Tapu Kaydı: Bursa ili, Mudanya ilçesi Halitpaşa Mah. cilt: 2. sayfa: 163. 1258 Ada, 1 Parselde kayıtlı, 820,00m2 alanlı, iki adet kargir dubleks bina ana taşınmaz nitelikli, 2. blok zemin kat ve 1. kattan müteşekkil, 2 bağımsız bölüm nolu, 1/2 arsa paylı, dubleks daire bağımsız bölüm nitelikli olarak, tam hissedir. Taşınmaz üzerinde ipotek ve icra’i haciz şerhleri bulunmaktadır. Özellikleri: Satışa konu taşınmaz, Mudanya Halitpaşa Mah. Goncagül Sok. Üç Mühendisler Dörtçelik Sitesi No. 15 adreslidir. Taşınmaz, bodrum kat, zemin kat, normal kattan müteşekkil b.a.karkas iskelet sistemli villa nitelikli konut amaçlı bir yapıdır. Bodrum katta, banyo, tuvalet, antre, hol. 1 oda. yakıt ve su deposu bulunmaktadır. Döşemeler seramik, duvarlar plastik badana, kapılar ahşap presedir. Bu kat yaklaşık 60m2 alanlıdır. Binanın ana girişi zemin kattandır. Bu katta, hol, salon, banyo, mutfak, tuvalet ve iki cepheyi dönen büyük bir veranda bulunmaktadır. Döşemeler salonda ahşap rabıta ıslak hacimlerde seramiktir. Dış ve iç kapılar ile pencereler ahşap doğramadır. Mutfakta mermer tezgâh, ahşap möble dolap, banyoda duşa kabin ve ahşap kaplamalı dolap, salonda şömine bulunmaktadır. Binanın dahili merdiven basamakları ahşap kaplamalıdır. Bu kat yaklaşık 65m2’dir. 1. katta, üç oda, banyo ve bir adet balkon bulunmaktadır. Döşemeler ahşap parke, duvarlar saten boyalıdır. Bu kat yaklaşık 60m2’dir. Yapı mazot yakıtlı kat kalorifer ısıtmalıdır. Villa tipindeki yapı fevkalade geniş açılı deniz manzarasına sahiptir. Site girişinde güvenlik vardır. Denize sahili ve iki adet müşterek yüzme havuzu olan ve yamaca yerleştirilmiş konumlu olan site, eski ancak bakımlı olup 100 adedi aşkın villayı kapsamaktadır. Mudanya ilçe merkezine yaklaşık 3,5km mesafede, Trilye yolu ile irtibatlı konumdadır. Ulaşımında güçlük bulunmamaktadır. Toplam yapı alanı yaklaşık 185m2’dir. İmar Durumu: Taşınmaz 1/1000 Ölçekli Mudanya İlçesi Uygulama İmar Planında. Ölçekli Alan İçinde E:0,30, Ayrık Nizam 2 kat, Ön Bahçe mesafesi 5m, Yan Bahçe Mesafesi 3m yapılaşma şartlarıyla yer almaktadır. Kıymeti: 414.950,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: Dosyasında 1. Satış Günü: 20/02/2014 günü 10.5011.00 arası 2. Satış Günü: 17/03/2014 günü 10.5011.00 arası Satış Yeri: Mudanya Adliyesi Çay Ocağı Önü Madde 127 (Değişik: 2/7/20126352/30 md.) İlanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması halinde, varsa adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilir. Bunların dışında ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanı tebligat yerine geçer. Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/663 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.20/12/2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 80450) ‘Ekümenopolis’ filminden
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle