15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER IKYB Başkanı Mesud Barzani, barış için zamana ihtiyaç olduğunu vurguladı Kandil’e net mesaj Barzani’nin haritası Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da ‘Kürdistan lideri’ diyerek selamladığı Mesut Barzani’nin partisi KDP’nin Facebook sayfasında yayınlanan ‘Kürdistan’ haritasında Türkiye’nin 21 ili de yer aldı. Barzani’nin Diyarbakır konuşmasının videolarının da paylaşıldığı sayfada yayınlanan haritada ‘Kürdistan’a geniş bir coğrafya dahil edildi. Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tamamı, Doğu Anadolu’nun da büyük bir bölümü ‘Kürdistan’ sınırları içinde gösterildi. Haritaya sosyal medyada tepki yağdı. Büyütülmeyen Çocuk Sendromu… Önemli bir kültür sorunumuz budur: Çocukları büyütmemek. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar, onları çocuk görmek. Bu olgunun görünmeyen yüzü: Annelik babalıktan vazgeçmemektir. Anne baba rolleri, çocuğu korumak görevini yükümler. Korurken de kontrol etme hakkını verir. Bu korumakontrol etme hakkı, sessizce ömür boyu yetkiye dönüşür. Aile içindeki ilişkileri belirleyen, zaman zaman çatışmalara yol açan kültürel yapımız budur. Koruma döneminde kabul edilen bu analık babalık yetkisi, çocuğun bağımsızlık istediği dönemde çatışmaya yol açar. Ama bu korumadan hoşnut kalan çocuk, durumu kabul ederek erişkin olmaktan sessizce vazgeçer. Bu nedenle toplumumuz her alanda “baba” arayan “çocuk”larla doludur. “Baba patron”, “başkan baba”, “babalık etme”, “babacan”, “babalık hakkı”, “babaya güvenme” hep bu “şefkatli koruyuculuk” özelliğine sığınmanın açıklamalarıdır. Çocukluğun böylesine uzatıldığı toplumlarda her yerde bir “baba” aranması doğaldır. Baba otoritedir. Şefkatli, koruyucu ama son sözü söyleyen otorite. Onun için de bizim sosyal kültürümüz her alanda kolayca “otoriter yapı” yaratır. Çünkü, bu “otoriter yapı”da rahat eder. Rahatlık, sorumluluk almamaktan geçer, karar yetkisini otoriteye devretmiş olmaktan geçer. Sadece itaat eder ve hayatını sürdürür. Geleneksel kültürlerin özelliği budur. Karar veren otoriter baba, itaat eden uslu çocuklar. HHH Başbakan ile yardımcısı Bülent Arınç arasındaki sorun da böyle bir ilişkiden kaynaklanmıştır. Baba, kardeşinin orada burada konuşmasına kızmış, onu açık düşürmüştür. Kardeş de “ama olur mu? Bana neden böyle yapıyorsun, herkesin önünde kalbimi kırıyorsun” diye sızıldanmış ama baba aldırmamış, “düşüneceksin böyle şeyleri, önüme geçmeyeceksin” demiştir. “Muhafazakâr demokrat” tanımı, “otoriterpatriyarkal” terimi ile eşdeğer kullanılmaktadır. Siyasal iktidar yetkilileri de uygulamalarını bu doğrultuda sürdürmektedir. Birey yetiştirmeyen, bireysel davranışları olumlamayan, çocuğu erişkin yapamayan kültürler “modern toplum” yaratamazlar. Modern toplumların özelliği olan “bağımsız kişilik”, “kendi kararını veren birey”, “karar sorumluluğunu alan karakter”, “sorumluluğunun bedelini ödeyen kişi” bu kültürlerde yetişmez. Kendini bu kültüre karşın yetiştiren kişi de çok sıkıntı çeker, çok mücadele etmek zorunda kalır. Böyle bir kültürün politikasında da “babaçocuk” söylemi başarı kazanır, otoriter yaklaşımlar onaylanır, otoriter figürler öne geçer. Onun için de bu kültürler “çağdaş demokrasileri” kurup yaşatamaz. Göstermelik seçim demokrasileri “otoritersağcı” tarafın iktidar olmasına daha yakındır. Duygusal sürüklenmeler kitleleri etkiler, akılcı yaklaşımlar insanların karar mekanizmalarına uzak kalır. Modern toplum, “erişkin bireyler”e dayanır, “sağlıklı örgütlenme” de bu bireylerle olur. Demokrasi de bu bireylerle bu örgütlerin sistemidir. Erişkin kişinin özellikleri nedir? Akıl gücünün muhakeme yolunun bağımsız olması, Duygularını (sevinç, üzüntü, öfke, korku vb.) yönetmesi, Dürtülerini (yeme, içme, cinsellik vb.) kontrol etmesi, Sosyal güdüleri dengeli değerlendirmesi, Bu özelliklerini yaşam gücüne katabilmesi. Bu özellikleri kazanamamış kişiler “erişkin olamamıştır.” Ya çocuk kalmış ya da uzamış ergenlik dönemindedir. Bu dönemlerdeki kişi de kaç yaşında olursa olsun, “bağımsız kişiliğin aklını, özgür iradenin gücünü” kullanamaz. Bu durum da kişinin yaşamını başka akıllara, başka iradelere bırakması ile sonuçlanır. “İpotekli akıl”, “ambargolu irade.” Bu durum hiç değişmeden sürüp gider mi? Ya da nasıl değişir? Kişiliğin gelişimi nasıl sağlanır? Aile içi davranışlarla mı? Eğitimle mi? Sosyal ortamın değişimi ile mi? Hepsi ile mi? Başka etkenlerle mi? İrdelemeyi sürdürelim… Kemal Burkay: Halkın umudu Kandil’i etkiler Barzani Diyarbakır’da sadece BDP ile görüşmedi. PKK’ye mesafeli duran HAKPAR Genel Başkanı Kemal Burkay’ın da aralarında bulunduğu bazı Kürt siyasetçilerle de yemekte buluştu. Barzani’nin uğurlanışının ardından konuştuğumuz Burkay, “Ziyaret çözüm ve barış umutlarını artırdı. Halkın bakışı olumlu. PKK halkın çözüm arzusuna karşı durup yeniden şiddet yolunu seçemez” değerlendirmesini yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin önceki gün Diyarbakır Kantar Kavşağı’ndaki törenden yaptıkları konuşmalarda hiç gündeme gelmeyen bir isim vardı: Abdullah Öcalan. Başbakan’ın bahsetmemesi normaldi ama BDP ve diğer Kürt gruplar Barzani’nin çözüm sürecine tam destek veren açıklamalarında Öcalan’a bir selam dahi verilmemesinden rahatsız olmuştu. BDP bu rahatsızlığını dün Barzani’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne yaptığı ziyaret sırasında kendisine hissettirdi. Belediye Başkanı Osman Baydemir, “Öcalan’ın da bu süreçte payı var. Nevruz’da barış çağrısı yapan oydu” hatırlatmasını yapınca, Barzani hem görüşmede hem de çıkışta belediye önünde yaptığı açıklamada ‘Erdoğan’ın yanı sıra Öcalan’ı da takdir ettiğini’ vurguladı. Öcalan’ı ‘unutan’ bir başka isim de 38 yıl aradan sonra memleketine dönen Kürt sanatçı Şivan Perwer oldu. Diyarbakır meydanından Erdoğan’a teşekkür eden Perwer de Barzani gibi Öcalan’a selam ve teşekkürlerini dünkü basın toplantısında iletti. Bakan Güler: Başbakan özlemini dile getirdi Başbakan Erdoğan’ın ziyaretine eşlik eden İçişleri Bakanı Muammer Güler ile de Diyarbakır mesajları üzerine sohbet fırsatı bulduk. Güler, Erdoğan’ın kamuoyunda tartışma yaratan ‘cezaevleri boşalacak’ sözü için şu değerlendirmeyi yaptı: “Şu anda olacak bir iş değil. Başbakan orada özlemini dile getirdi. Bölgedeki gerilimin sıfıra inmesi lazım. Burada neredeyse her ailenin ya dağda bir bireyi var ya da cezaevinde tutuklu bir yakını var.” Barzani’nin gelişinini üç açıdan önemrinden mesaj göndererek, “Barış sabır gerektiren, uzun soluklu bir mücadele. Çok kısa zamanda sonuç beklemek olmaz. Kamuoyunun hazırlanması lazım. Bakın ben buraya yıllardır gelemiyordum. Ancak şimdi Türkiye bizim gerçeğimizi kabul ediyor. 100 sene de çatışma olsa hiçbir sonuç alınamaz. Biz bunu li olduğunu belirten Güler, “Bu tür ikili temaslar ekonomik ilişkilerin gelişmesi açısından çok önemlidir. Şimdi bu ziyaretten sonra Irak merkezi yönetimi ile ilişkimiz daha da düzelecektir. Ziyaret çözüm sürecine de destek anlamı taşıyor. Tabii gelmeden önce PYD’ye yaptığı uyarılar çok yerindedir. O da olayın sadece Kürt meselesi olmadığını, arkasında Şam rejimininin olduğunu biliyor. Esad ve PYD ilişkisi ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ ilişkisi gibi” dedi. ce Erbil’de Suriye’deki tüm Kürt gruplar toplandı ve bir uzlaşmaya vardı. Ancak PYD bu uzlaşıya uymadığı gibi oradaki diğer Kürt partilerini de katlediyor. Hem de Şam rejiminden silah alarak bunu yapıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Ya Erbil’i ya da Şam’ı tercih etmek zorundalar” diye konuştu. Saddam’dan biliyoruz” dedi. BDP üzerinden Kandil’e mesaj Barzani görüşmede ‘sürecin ağır gitmesini’ eleştiren PKK’ye de BDP üze BDP kanadı görüşmede Suriye’nin kuzeyinde kontrolü ele geçiren PYD’ye Ankara ve Barzani’nin olumsuz bakışını da gündeme getirdi. Barzani, PYD ile ilgili olumsuz görüşünü koruyarak, “İki yıl ön PYD Esad’ın kontrolünde HİKMET SAMİ TÜRK: Erdoğan’ın genel af sinyali seçim yatırımı olarak nitelendirildi Yasa değişmeden Öcalan çıkamaz ALİCAN ULUDAĞ Muhalefet temkinli AYŞE SAYIN ANKARA “Rahşan Affı” olarak bilinen 2000 yılındaki şartla salıverme yasası döneminde Adalet Bakanı olan Hikmet Sami Türk, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da işaretini verdiği af konusunda, “Af çıkarmak için 330 milletvekilinin oyu gerekiyor. AKP bunu tek başına yapamaz. BDP’nin desteğine ihtiyacı var” değerlendirmesini yaptı. “Af çıktığı zaman oy oranı da artar mı? Rahşan Affı’nı çıkaran yasa DSP’ye hiçbir şey kazandırmamıştır. Belki de oy kaybına neden olmuştur” diyen Türk, genel af çıkması durumunda terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın bundan yararlanamayacağını, “ölüm cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçlularının, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamayacaklarına” ilişkin düzenlemenin kaldırılması gerektiğini söyledi. Erdoğan’ın cezaevlerinin boşalacağından bahsettiğini dile getiren Türk, “Bu şartla salıverme mi olacak yoksa afla mı gerçekleşecek bilemiyoruz. Başbakan, ‘cezaevleri boşalacak’ dediğine göre genel af düşünülüyor. Genel af deyince herkesin yararlanacağı düşünülen bir şey zannediyoruz. Başbakan’ın söz ettiğine göre bütün hükümlü ve tutukluları kapsayacak bir af olduğu düşünülebilir. ‘Dağdakiler inecek’ dediğine göre de daha çok bölücü terör örgütünde Türkiye’ye karşı suç işlemiş olan insanların yararlanması düşünülüyor” dedi. Türk, af çıkarmanın zorluğuna da dikkat çekerek “Genel veya özel af için TBMM üye tamsayısının 5/3 oyu gerekiyor. Yani af ilanı anayasa değişikliği için gerekli olan 330 milletvekili şartına bağlı. Bunu AKP’nin tek başına yapması mümkün değil. Bir af için BDP’nin desteğini alabilirler” dedi. ANKARA Muhalefet, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da “cezaevleri boşalacak” sözleriyle “genel af” sinyali vermesini “seçim yatırımı” olarak değerlendirirken bu öneriye farklı gerekçelerle “mesafeli” yaklaştı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, genel affın ancak “toplumsal mutabakatla” olabileceğini ve kararı da Erdoğan’ın değil, halkın verebileceğini belirtti. CHP’li Altay, AKP hükümetinin her seçim öncesinde yürüttüğü gizli pazarlıklarla PKK’nin “geçici ateşkes”i devreye soktuğuna dikkat çekti. Ancak her seçim sonunda da AKP’nin bu sözlerini tutmaması nedeniyle kan dökülmeye devam ettiğini ifade eden Altay, teröristlerle “doğrudan” temasın dünyanın hiçbir yerinde olumlu sonuç alınmasını sağlamadığını ifade etti. Şimdi Erdoğan’ın “genel af” kartını açtığına işaret eden Altay, şu görüşleri ile getirdi: “Genel af, Başbakan’ın iki dudağıın ucundan çıkacak bir kelimeyle bir ifadeyle yapılabilecek bir şey değil. Genel afta ulusaltoplumsal mutabakat gerekir. Bu mutabakat varsa, kaçınılmazdır. Yoksa genel af telaffuzu kamuoyu vicdanında rahatsızlık yaratır. Yani Başbakan’ın ‘cezaevleri boşalacak’ demesi af için yeterli değildir. Ben bugün böyle bir genel affın toplumda karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Bir kere PKK’nin çekilmeden, silah bırakmadan affın konuşulması da bana göre mümkün değildir. Şimdi Ergenekon’dan, Balyoz’dan yatanları da kurtaralım diye, 30 bin kişinin katilini, toplumsal mutabakat olmadan salamazsınız. Bu yetki Başbakan’da da, Meclis’te de değil BDP: DİYARBAKIR’I ALMA HESABI na ‘af’ denmesini doğru bulmuyoBDP Grup Başkanvekili Pervin Bulruz, sonuçta kimin kimi affedeceği dan Diyarbakır’daki açıklamalarda tartışma konusudur. ‘Yasal düzenleçözüm sürecini başlatan kişi olarak me’ demek daha doğrudur. Bunu daÖcalan’ın hiç isminin anılmamasıha çok seçim yatırımı olarak görüyonın büyük eksiklik olduğunu söyledi. ruz. Çünkü Başbakan Diyarbakır’da Buldan, “Kürt halkının taleplerini yefarklı konuşuyor, Bismil’de yine ‘tek rine getirmeden, sadece ‘dağdakiler millet, tek devlet’ diyor. Şu anda geinecek, cezaevleri boşalacak’ sözlenel afla ilgili sözlerinin yasal zemini ri çok gerçekçi değil, çünkü yok. Bize göre Diyarbakır’daki bu çıdağdaki insanların, Kürtkarma, Diyarbakır’ı istemek anlamılerin dili, kültürü ve elna geliyor” dedi. bette kendi konumlarıyla ilgili talepleri kabul arzani kaybedecek’ edilmediği sürece dağdan ineceğini sanmıBuldan, önceki gün Twitter heyorum. Başbakan önsabından eleştirdiği Mesud celikle, bu insanların Barzani’nin Diyarbakır mesajlainişi için nasıl bir yarına da tepki gösterdi. Buldan, sal zemin oluştura“Rojava devrimini görmezden cağını açıklamagelen tutum, Barzani’ye lıdır. Ayrıca adıkaybettirecektir” dedi. Pervin Buldan ‘B ‘Gündem hastası’ Erdoğan’ın bu çıkışının altında da “gündem yaratma hastalığı ve hatta bağımlılığının” yattığını savunan Altay, “Önce türban tartışması, ardından kızlıerkekli muhabbeti başlattı, sonra dershane işi gündeme geldi. Bunlardan gol yedi, tabiri caizse, kendi ayağına sıktı. Şimdi de Diyarbakır çıkarması ile kendince gündemi elinde tutmaya çalışıyor” dedi. Olası bir genel affın hangi suçları kapsayacağı soru işareti yarattı MHP: Teröristlerin başarısı dir, bu halkın kararı, toplum vicdanının kabul etmesiyle olabilir.” MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu ise “Bu af kapsamına Öcalan’ın girip girmeyeceği de tartışmalı hale geldi. Bu aslında silahla devlete karşı mücadele edenlerin başarıya ulaştıklarının kanıtıdır Bize göre, eline silah almış, teröristlerin, insanımızı katledenlerin affedilmesi, yaptıklarının yanına kâr kalacağı anlamına gelir. Biz böyle bir genel affa karşıyız, kim kimi hangi sebeple affediyor? Benim oğlumu, kardeşimi öldürmüş bir kişiyi affetmek, devletin hakkı değildir” görüşünü dile getirdi. Genel af ama kime çıkacak? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak” açıklaması “genel af” tartışması yarattı. Hükümetin çıkaracağı olası bir genel affın, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin kaçını ve hangi suçları kapsayacağı soru işareti yarattı. Cezaevlerinde terör suçlusu yaklaşık 8 bin kişi bulunuyor ve “çözüm süreci” uyarınca çıkarılacak bir affın bunları kapsaması bekleniyor. Ancak genel bir af durumunda cezaevinde çoğunluğu oluşturan adam öldürme, uyuşturucu, hırsızlık ve cinsel suçlara tahliye olup olmayacağı ise bilinmiyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde yer alan istatistiklere göre 4 Kasım tarihi itibarıyla içeride 141 bin 161 tutuklu ve hükümlü yatıyor. Bunların 112 bin 502’sini hükümlüler, 28 bin 659’u ise tutuklular oluşturuyor. Erdoğan’ın açıklaması cezaevlerinde heyecan yaratırken, kapsamın ne olacağı ise soru işareti yarattı. Özellikle genel af kapsamında adam öldürme ve ırza geçme gibi toplumun tepkisini çeken suçlara da af getirilip getirilmeyeceği bilinmiyor. Geçen aylarda CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı verilere göre tutuklu ve hükümlü sayısı şöyle: Adam öldürme: 27 bin 730. Uyuşturucu: 22 bin 434. Hırsızlık: 17 bin 952. Yağma/gasp: 15 bin 958. Yaralama: 13 bin 103. Cinsel suçlar: 9 bin 795. Terör: 7 bin 884. Sahtecilik: 4 bin 178. Dolandırıcılık: 2 bin 925. Adam öldürmeye teşebbüs: 2 bin 114. Fuhuşa teşvik etmek/yaptırmak/aracılık etmek: 1322. Diyarbakır’da polise DİYARBAKIR (DHA) Diyarbakır’da önceki gece yol kapatmaya çalışan gruba müdahale etmek için giden polis ekibine ateş açıldı. Saldırıda yaralanan olmazken teröristleri yakalamak için çalışma başlatıldı. Merkez Sur ilçesi Fiskaya semtinde önceki gece yolu trafiğe kapatan bir grup, gösteri yaptı. Grubu dağıtmak için olay yerine giden polis ekiplerine, el yapımı patlayıcı ve havai fişekler atıldı. Polisin gruba müdahale ettiği sırada açılan ateşte polis zırhlı aracına 2 kurşun isabet etti. Saldırıda ölen ve yaralanan olmazken saldırganlar kaçarak izlerini kaybettirmeye çalıştı. Polis, düzenlediği operasyonda 2 kişiyi gözaltına aldı. İki kişiyle ilgili soruşturma sürerken polis diğer saldırganları yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor. silahlı saldırı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle