17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2013 CUMARTESİ 4 HABERLER Barzani’nin Diyarbakır’a yapacağı ziyaretin çözüm sürecine katkı sağlayacağı mesajları verildi Yasal Kurum Olarak Mahalle Baskısı Okurlarımdan Şükrü Kır’dan, mahalle baskısı konulu yazımla ilgili bir ileti aldım. Sayın Kır, mahalle baskısının benzerinin toplu taşıma araçları, stadyum, park, meydan, kamusal ve özel işyerlerinde, devlet dairelerinde de geçerli olduğunu söylüyor ve bu durumda daha kapsayıcı olarak “mahalle baskısı” yerine “çevre baskısı”nı öneriyor. Değerli okurumun, önerisinin değerlendirmesini konunun uzmanlarına bırakırken bir noktayı vurgulamak istiyorum: Aslında ister mahalle baskısı deyin, ister çevre baskısı, söz konusu baskının devletten veya herhangi bir resmi kurumdan gelmeyip, aşağıdan kendiliğinden oluşan bir tepki şeklinde kendini göstermesi gerekirken, her kavramı kendimize özgü yapımıza uyduran bizde öyle olmayıp tepeden oluşturulur. Şu öğrenci evleri meselesine bakın! Vahim olduğu kadar da komik değil mi? Nereden çıktı tartışma, muhafazakâr basından mı? Kızerkek bir arada kalınan “öğrenci evleri”ne karşı, Anadolu’nun dört bir yanında halktan yükselen tepkilerden mi? Her yerde kızerkek birlikte kalınan öğrenci evleri mi var? Yooo! Ne yandaş medyada böyle bir konu vardı ne de herhangi bir yerde böyle bir tepki... HHH Bütün tartışma Başbakan’ın bir konuşması üzerine başlayıp, alevlendi ve bacayı sardı. Kısacası, aşağıdan gelen sivil bir tepki değil söz konusu olan. Tam tersine, devletin tepesinden gelen uyarı ile tahrik edildi tartışma ve böyle bir olay olup olmadığına bakılmaksızın, ateş bacayı sardı. Burada da mış gibi sistemiyle yönetilen Türkiye’de yeni bir çarpıtma daha yaşandı, tabandan gelen sivil tepki olması gereken baskı doğrudan devletten gelen resmi bir davet ile oluşturulmaya çalışıldı. Çarpıklık ortada, artık buna ne mahalle ne de çevre baskısı denir, bu doğrudan doğruya despottan sadır olan, resmi bir baskıdır. Halktan kaynaklanmaz. Halk bindirilmiş kıtalar gibi, devletin çağrısıyla harekete geçer. Olay bana bu sütunlarda başka vesilelerle sözünü ettiğim Ray Bradbury’nin “Fahreinheit 451” adlı yapıtını anımsattı. Eserde kitabın yasaklandığı, kitap okuyanların ötekileştirildiği ülkede devletin itfaiyecilerinin durumu anlatılır. Devlet itfaiye teşkilatını kurarken yangını söndürmeyi amaçlamak yerine kitapları takip edip, bulunduğu yerde yakma işlevini ona yüklemiştir. Tıpkı bizde mahalle ya da çevre baskısı karşısında azınlığın hakkını korumak için harekete geçerek onları bastırmakla mükellef olan devletin baskıyı tahrik etmesi gibi... Hani neredeyse sistemimizde mahalle baskısı bir anayasal kurum halini alacak. HHH Tek parti döneminin ünlü siyasetçilerinden biri şöyle demişti: Biz bize benzeriz. Herhalde, biz hiçbir şeye benzemeyiz demek istemiyordu hazret. Her neyse, tartışmayı bir yana bırakalım da. Osmanlı dönemindeki mahalle baskısı fıkrasıyla gülelim: Osmanlı’nın son dönemlerinde, bir zamanlar Dahiliye Nazırlığı da yapmış bulunan bir paşanın oğlu, Paris’te resim tahsilini tamamlayıp memlekete dönmüş. Saf delikanlı, Pera’da değil, muhafazakâr bir semtte atölye tutmuş, kısa süre sonra gelen giden modeller, mahallelinin tepkisini çekmiş. Nihayet bir gün, başta imam efendi, zaptiyeler, mahalle halkı basmışlar atölyeyi, ressam ile birlikte cıbıl modeli alıp, ite kaka karakola götürmüşler, komiserin önüne çıkarmışlar. Ne yaptıkları sorulduğunda resim yapıyorduk diyen paşazade ressam kendini tanıtınca, komiserde şafak atmış, dönmüş oradakilere azarlamış: Adam resim yapıyor, sanat bu be sanat!.. Bre yıkılın karşımdan cahil herifler! Mahallenin külhanisi olaya mim koymuş. Bir gün gacosunu almış yanına, tam âleme dalmışlar ki, zart baskın!.. Çıkarmışlar zaptiyenin huzuruna durumu anlatmışlar, zaptiye sormuş: Ne yapıyorsun bre gavat? Bizimki yılışmış: Eee biz, hayatta hiç resim yapmayacak mıyız be komserim!.. BDP ve DTK yumuşadı u Erdoğan ve Barzani’nin programlarına belediye ziyaretini de eklemelerinin ardından BDP ve DTK’den da daha ılımlı mesajlar geldi. Ahmet Türk, ‘Barzani’nin ziyareti çözüme katkı sunar. Süreç diyalog sürecidir’ dedi. MAHMUT ORAL BAYDEMİR: NEZAKETTE KUSUR ETMEYİZ Sterk TV’ye konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de “Biz nezakette asla kusur etmeyeceğiz. Kürt halkının bir evladı olarak Diyarbakır da benim, Kamışlı da benim, Hewler (Erbil) ve Süleymaniye de benimdir. Her Kürt siyasetçisinin böyle düşünmesi lazımdır. Her Kürdistan’ın parçası için diğer parçanın özgürlüğü önem arz etmelidir. Her parçanın liderinin özgürlüğü ve saygınlığı diğer parçaların liderinin özgürlüğü ve saygınlığı doğrudan ilgili ve paraleldir” diye konuştu. l KUBANİ’DEN BARZANİ’YE: Herhalde düğüne gidiyormuş ÖZGÜR ULUSOY DİYARBAKIR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile birlikte Diyarbakır’ı ziyaret edecek. Kürt sanatçı Şivan Perwer de 37 yıl sonra ilk kez Türkiye’ye gelecek. Erdoğan ve Barzani’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni de ziyaret edecek olması ziyarete tepki gösteren BDP ve DTK’yi de yumuşattı. DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, ziyaretin çözüme katkı sunacağını söyledi. Erdoğan’ın 2 günlük Diyarbakır programı bugün başlıyor. BDP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Erdoğan’ı Diyarbakır Havaalanı’nda karşıladıktan sonra Erdoğan da Baydemir’i makamında ziyaret edecek. Daha sonra valiliğe geçecek olan Erdoğan, ardından Kantar Kavşağı’nda düzenlenecek toplu açılış törenine katılacak. Erdoğan akşam da toplu nikâh törerine katılacak ve sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile bir araya gelecek. Erdoğan’ın davetiyle Diyarbakır’a gelecek Barzani ise Perwer ile bu akşam toplu nikâh törenine katılacak. Barzani, yarın da resmi programında yer almamasına karşın Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret edecek. “Kızlı erkekli öğrenci evleri” tartışmasında Başbakan ile arası açılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Erdoğan’ın Diyarbakır programına katılacak. DTK Eşbaşkanı ve Mardin Bağımsız Milletveki li Ahmet Türk, Barzani’nin Diyarbakır’da belediyeyi de ziyaret edeceğini anımsata ‘Biz çevreciyiz be!..’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen 5 milyon üniversite öğrencisi için 5 milyon fidan dikim töreninde yaptığı konuşmada, “Ağaç dikme konusunda kimse bizi eleştiremez. En çok ağacı biz diktik. Biz çevreciyiz be...” dedi. Gazi Üniversitesi Gölbaşı Kampusu’nda Erdoğan’ı AKP Gençlik Kolları ve üniversiteli öğrenciler “ODTÜ’ye aldırma AK Gençlik burada”, “Partililer burada, çapulcular nerede” sloganlarıyla karşıladı. Erdoğan, 43 üniversite ile ağaç dikim protokolleri imzalandığını belirtti. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber ise “Biz hiçbir zaman nankör üniversite olmadık” diye başladığı konuşmasında Başbakan’a teşekkür etti. rak “Süreç diyalog sürecidir. Bugüne kadar biz hep şeffaf politikalar izledik. Sorunun birbirimize değer vererek, diyalog kurarak çözelebileceğini ifade ettik. Erdoğan ve Barzani’nin belediyeye yapacağı ziyaret, çözüm sürecine ve kalıcı çözüm için önemli bir mesaj olacaktır. Sayın Barzani misafirimizdir. Biz belediyemizle, örgütümüzle kendisini karşılayıp görüşeceğiz” dedi. iyaset değil barış için’ ‘S ni belirtti. Yazılı bir açıklama yapan Perwer, “Türkiye’deki bütün kesimleri barışa destek sunmaya davet ediyorum ve sadece bunun için yarın Diyarbakır’dayım. Oraya ani gelişim herhangi bir siyasi partiye veya harekete karşıt veya destek olarak sunulması doğru değildir. Fedakâr halkımın evlatlarının beni anlayacaklarına ve provokasyonlara gelmeyeceklerine inancım tamdır” ifadelerini kullandı. Perwer ise barış sürecine destek vermek için geldiği 26 STK’den tepki Öte yandan Diyarbakır’da TMMOB, KESK, DİSK, 78’liler Derneği, İHD, TUHADDER, MEYADER, KURDÎDER, Engelliler Meclisi ve Barış Meclisi’nin de aralarında bulunduğu 26 sivil toplum kuruluşu dün Sümerpark’ta yaptıkları açıklamayla Barzani ve Perwer’in üzerine Diyarbakır’a yapacağı ziyareti eleştirdi. Yapılan açıklamada “Perwer, Roboski katliamcılarının seçim kampanyasına alet olmamalıdır. Sayın Mesud Barzani ve Şivan Perwer’in AKP iktidarının kirli ve çıkarcı politikalarına prim vermeyeceğini temenni ediyoruz” denildi. PKK’den Diyarbakır ziyareti öncesi saldırı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a yapacağı ziyaretin bir gün öncesinde PKK askeri konvoya saldırdı. Mardin’in Nusaybin bölgesinde askeri konvoya gerçekleşen saldırı sonrasında ölen ya da yaralanan askerin olmadığı açıklandı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Nusaybin/Üçköy Jandarma Karakol Komutanlığı’nda bulunan iki adet jandarma özel harekât timi ve dört adet taktik tekerlekli zırhlı araçtan oluşan unsura, görev dönüşünde, anılan bölgede pusu kurdukları anlaşılan bölücü terör örgütü mensupları tarafından, 15.20 sularında uzun namlulu silahlarla 100150 el ateş açılmış, ayrıca konvoy gerisindeki taktik tekerlekli zırhlı araca bir adet RPG7 roketi atılmış, roket araca isabet etmemiştir. Açılan bu ateşe, meşru müdafaa kapsamında makineli tüfekler ile derhal karşılık verilmiş, unsurlarımızın karşı ateşi üzerine terörist ateşi kesilmiştir. Konvoyun Üçköy Jandarma Karakolu’na dönüşünü müteakip yapılan kontrolde, unsurdaki üçüncü taktik tekerlekli zırhlı araca 30 adet, dördüncü taktik tekerlekli zırhlı araca ise 40 adet hafif silah mermisi isabet ettiği görülmüştür.” PYD yetkilisi Zuhat Kubani, AKP’nin Mesud Barzani’yi Diyarbakır’a getirerek, kaybettiği Kürt oylarını kazanma hesabı yaptığını söyledi. PYD’nin Dış İlişkiler Sözcüsü ve Kürt Yüksek Konseyi Dış İlişkiler Komite üyesi Kubani, Barzani’nin ziyareti için “Sanki hiçbir şey olmamış gibi AKP’nin İslami projesine katılacaksan bu kabul edilemez” diye konuştu. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Kubani, ziyarete ilişkin şöyle konuştu: “Barzani, herhalde düğün varmış ona gidecekmiş. Şivan Perwer de gidecekmiş. Oyun oynayacaklar herhalde. Umarım iyi oyun olsun, Kürtleri parçalayan oyunlar olmasın. O düğünde mi, sünnette mi, iyi mesaj versinler. Ahmet Türk söyledi, daha önce Nevruza davet ettik gelmedi, diye. Barzani’nin gelişi Kürt kamuoyunda çok tartışılacak.” Suriyeli Kürtlerin, PKK’ye yakınlığıyla bilinen partisi PYD’nin yetkilisi Kubani, AKP’nin Barzani’nin ziyaretini seçim yatırımı olarak gördüğü iddialarına ilişkin olarak da şu görüşleri dile getirdi: “AKP Kürtleri kaybetmiş, şimdi seçim hazırlığı yapıyor. Barzani Türkiye’ye gelecek, AKP bölgedeki Kürt oylarını alacak. Barzani’yi getirerek, ErdoğanBarzani ittifak mesajı vermek istiyorlar. Ama Kürtler ittifak ne demek biliyorlar, 90 yaşındaki bir Kürt’e sor, onlar bu işi çözmüşler. Barzani, AKP oyları yükseltsin diye geliyorsa, bu iyi bir şey değil. AKP’nin İslami projelerini, Fethullah Gülen projelerini desteklemesine Kürtler tepki gösterecektir. 25 milyon halkın sorunları var. Sanki o bölgede hiçbir şey olmamış gibi, gelip AKP’nin İslami projesine katılacaksan, bu kabul edilmez. Kürtler artık politiktir, her şeyi hesaplıyor artık. Türkiye demokratları, solcuları, Kürtler de bunu tartışıyor.” Zuhat Kubani, Rojava’da ilan ettikleri geçici yönetim ve Cenevre 2 süreciyle ilgili soruları yanıtlarken de ülkede fiili olarak 3 bölgeli bir yapının bulunduğunu, bir kısmında Kürtlerin, bir kısmında cihatçıların, bazı yerlerde ÖSO’nun bulunduğunu, Suriye rejiminin de genellikle Alevilerin çoğunlukta bulunduğu yerlerde hâkimiyetini koruduğunu kaydetti ve PYD olarak sadece bu fiili durumu resmileştirdiklerini vurguladı. KDP’yle ilişkilerini güçlendiren AKP’nin, Suriye’de KDP’ye yakın partileri kendine çekmeyi başardığını, KDP’ye yakın partilerin AKP yönetiminde olduğunu belirten Kubani, buna karşın Suriye Ulusal Kürt Meclisi’nden bile 3 partinin (Sol Demokrat Kürt Partisi, Suriye Sol Kürt Partisi ve Suriye Kürt Partisi) sürece katıldığını, koalisyona gitmediğini ifade etti. rına dayanak gösterilen kanun maddesinin ilgili bendlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Başvurunun ilk incelemesini yapan Anayasa Mahkemesi, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisizliği nedeniyle başvuruyu reddetti. AYM’nin kararı uyarınca olağan koşullarda Mehmet Ağar’ın kalan 1 yıllık cezasının infazı için cezaevine girmesi gerekecek. Ağar’a cezaevi yolu göründü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Mehmet Ağar’ın infazını durduran Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin denetimli serbestlikle tahliye olanların yeniden soruşturma veya kovuşturma geçirmesi halinde cezaevine geri dönmelerini öngören yasa maddesinin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddetti. Ağar, Susurluk davası kap samında hapis cezası almış ve Aydın’ın Yenipazar Cezaevi’nde 1 yıl kaldıktan sonra denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanarak cezaevinden çıkmıştı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Altındağ Nüfus Müdürü Macit Baskın’ın 1993’te öldürülmesiyle ilgili iddianamenin kabul edilmesi üzerine Ağar hakkındaki denetimli serbestlik uygulanması kaldırılmıştı. Bunun üzeri ne Muğla İnfaz Hâkimliği, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun gereğince Mehmet Ağar’ın yeniden kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar vermişti. Bu karara Ağar’ın avukatlarının yaptığı itirazı değerlendiren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ağar hakkındaki “infazın durdurulmasına” karar vermiş ve infaz hâkimliğinin kara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle