23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 çalkantıların sonucudur… Henüz toplum yapıları ve siyasal yapılar tam olarak biçimlenmemiştir ama esas ideoloji, en azından şimdilik, Demokrasi ve İnsan Hakları gibi görünüyor. Ve bir benzerlik, siyasal bölünmeler: Birinci Dünya Savaşı konjonktürü, dintarım imparatorluklarını, ulusal (ve elbette ulusalcılığın miras aldığı dinselmezhepsel) ölçütler üzerinden parçaladı. Bugünkü Soğuk Savaş sonrası konjonktür, Birinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ulusal devletleri, yine aynı ulusal ve dinselmezhepsel kimlikler üzerinden parçalıyor ama, bu kez ideoloji, sadece ulusalcılık değil, (sözde de kalsa) Demokrasi ve İnsan Hakları. Elbette egemen ideolojiler ölmediği, yeni ideolojiler kendilerinden öncekileri de devraldıkları için, Demokrasi ve İnsan Hakları da genellikle, ulusal ve dinimezhepsel kimliklerle birlikte ele alınıyor… Mikro düzeyde etnik ve ulusal kimlik ile, yine mikro düzeyde din ve mezhep kimliği üzerinden bir Demokrasi ve İnsan Hakları sorunu, ulusal devletlerin altını oyuyor. Bu süreç nereye kadar etkili olacak, ne sonuçlar verecek, şimdilik belli değil… Çünkü çağımızın ideologlarından ve Küreselleşme’nin savunucularından olan Francis Fukuyama, bu oluşumun sakatlığına işaret etti ve ulusal devletlerin korunması gerekliliğini vurguladı bile! ??? Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu topraklarında ne Türklük bilinci ne de Kürtlük bilinci gelişmişti. Çünkü Osmanlı’nın Endüstri Devrimi’ni kaçırmış olması bu tür ideolojik oluşumları engellemişti… Türkçülük akımlarının Osmanlı’ya Kırım’dan, Kafkaslar’dan, Balkanlar’dan gelmesi rastlantı değildir; Batı’nın etkisini belirler! Evet bu topraklarda 1900’lerde, ulusal bilinçler gelişmemişti ama dünyayı yönetenlerin ve Osmanlı’yı mağlup edenlerin kafalarında etnik ve dinsel ayrımlar netti! Sevr, Anadolu’nun doğusunu Ermenilere, batısını Yunan’a, bugünkü sınırlar dışında kalan güneydeki Mezopotamya bölgesini ise Kürtlere veriyor, Müslüman Türklere de Ankara ve Konya’ya bırakıyordu… Böylece Türkiye’nin bugünkü sorunu, daha Birinci Dünya Savaşı sonrasında, egemen devletlerin belirlediği konjonktüre uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan, siyaseten tarihe geçirilmiş oldu. Ve tam o sıralarda Ortadoğu’nun petrol kaynakları keşfediliyordu! Not: Cumartesi günü Kuşadası D&R’da saat 18’de kitaplarımı imzalayacağım. Öldürüp başını kesti ISPARTA (Cumhuriyet) Isparta’nın Yalvaç ilçesi Koruyaka köyünde Nevin Yıldırım kendisine silah zoruyla sürekli tecavüz eden Nurettin Gider’i av tüfeğiyle öldürdü, başını kesip çuval içinde “Millet kelle görsün” diye bağırarak köy meydanına attı. Nevin Yıldırım, burada oturanlara bağırarak “Arkamdan konuşmayın. Namusumla oynamayın. İşte namusumla oynayanın kellesi” dedi. Yıldırım gözaltına alındı. Baronun atadığı avukat, hamile olan Yıldırım’ın bebeğinin babasının belirlenmesi için testi yapılmasını istedi. 14 yaşındaki çocuk 34 kişinin tecavüzüne uğramıştı Utanç bitmiyor MURAT UYGUN SAKARYA Sakarya’da geçen Haziran ayında aralarında iki üst düzey polisin de bulunduğu 34 kişinin tecavüze uğrayan 14 yaşındaki Ö.C ile ilgili davaya dün Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Kadın örgütleri ve kadın gazetecilerin de izlediği davada Sakarya Kadın Platformu üyeleri açıklama yaparken sanık yakınları “kızın rızasıyla oldu” diye sözlü sataşmada bulununca gerginlik çıktı, mahkeme gizlilik kararı aldı. Sanıklardan birinin babası olan Ekrem Y.’nin “Oğlum sporcu idi. Bugün futbol oynaması gerekirken cezaevinde. Bu kız okulda, sınıfta herkesle beraber olmuş. Bu kız mağdur oluyor, bizim çocuklar tecavüzcü oluyor” sözleri ise büyük tepki çekti. Tecavüz mağduru Ö.C duruşmaya getirilmezken Ö.C’nin anne ve babası duruşmaya katıldı. Koruma altına alınan Ö.C’nin duruşmalara katılmayacağı, mahkemede sosyal hizmet uzmanları tarafından alınan videosunun izleneceği bildirildi. Gizlilik kararı alan mahkeme duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi. Yurtdışına kaçan Sakarya Emniyet Şube Müdürü N.Ş. hakkında “Çocuğun basit cinsel istismarı, zincirleme çocuğun nitelikli basit istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” gibi suçlardan 60 yıl kadar hapis cezası istenirken diğer polis müdürü E.T. için de 30 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Diğer sanıklar için ise 20 ile 35 yıl arasında hapis cezaları isteniyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkiye’nin Sorunu Bugün 30 Ağustos: Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde… Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle… Sünnisiyle, Alevisiyle… Dünyayı yöneten güçlere karşı verilen bir savaşla kazanılan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna temel teşkil eden zaferin yıldönümü! Biraz aklımızı başımıza toplasak da bu toprakların tarihinden ders alsak… Anadolu üzerinde oynanan oyunları, yaşadığımız ülkenin geçmişinde ödenen bedelleri anımsasak… Kurtuluş ve Kuruluş dönemlerini küçümsemek yerine ödenen bedellere layık bir tutum ve davranış içinde olsak, farklılıklarımız yerine, ortak yanlarımızı öne çıkarsak, iyi olur diye düşünüyorum. Elbette benim ne düşündüğüm kimsenin umurunda değil… Ama olsun, ben kendi vicdanıma karşı sorumluluğumu yerine getireyim de… Kimsenin umurunda olmazsa olmasın! ??? Türkiye’nin sorunu, hiç kuşkusuz bugünün sorunudur: Bugünkü ulusal ve uluslararası koşullarda önümüzde duran, hayatımızı, varlığımızı, güvenliğimizi tehdit eden bu sorunun kökleri ise dünde yatmaktadır… Belki yarınlara da uzanacaktır. Bu açıdan bugün ile dünü iyi anlamalı, aradaki benzerlikleri ve farkları iyi algılamalıyız. Önce bir fark, ideoloji farkı: Dün, yani Birinci Dünya Savaşı ve sonrası, doğrudan doğruya Endüstri Devrimi’nin bir sonucuydu. Esas ideoloji ulusalcılık, ulusal devletti (ve tabii ulusal devlet ideolojisi içinde, ulusal egemenlik, yani demokrasi ve insan hakları da filizleniyordu). Bu ideoloji, dintarım imparatorluklarından ulusal devletlere geçişi simgeliyordu… İmparatorlukları, Endüstri Devrimi’nin yarattığı yeni toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıya uygun olarak parçalıyor, yeni küçük devletler yaratıyordu. Bugün, yani Soğuk Savaş sonrası Küreselleşme ya da Yeni Dünya Düzeni, Bilişim Devrimi’nin üretmekte olduğu Adli Tıp tacizciyi korudu SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun’da ilköğretim okulu öğrencisi 12 yaşındaki A.Ö, rehber öğretmenine yazdığı mektupta beden eğitimi öğretmeni M.Ö’nün 13 yaşındaki arkadaşı D.A’yı dudaklarından öptüğünü öne sürdü. Soruşturma devam ettiği sırada 12 yaşındaki E.G. de aynı şikâyette bulundu. Öğretmen tutuklandı. Davada İstanbul Adli Tıp Kurumu, iki kız öğrencinin ruh sağlığının bozulmadığı yönünde rapor verdi. Öğretmen M.Ö, “cinsel istismar” suçundan toplam 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde kaldığı yaklaşık 8 aylık süre nedeniyle tahliye edildi. Jet hızıyla onardılar 13 yaşında hamile Gelin çocuk damat tacizci ADANA (Cumhuriyet) 13 yaşındaki B.B, ailesi tarafından kendisinden 21 yaş büyük M.K. ile “başlık parası” adı altında para karşılığı imam nikâhıyla evlendirilerek Konya’dan Adana’nın Ceyhan ilçesine gönderildi. Çocuk gelin B.B, evlendirildikten 4 ay sonra jandarmaya telefon ederek ihbarda bulundu. Eve giden jandarma ekipleri M.K’yi gözaltına aldı. Hastaneye götürülen B.B’nin hamile olduğunun anlaşılması üzerine M.K, “Çocuk yaştaki birine cinsel istismar” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Psikiyatrist eşliğinde ifadesi alınan B.B, M.K. ile evli kalmak istemediğini, kendisini zorla evlendiren babasının evine de dönmeyeceğini belirtti. Bunun üzerine B.B, kadın yaşam evine yerleştirildi. ? Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Karamürsel ilçesinin Ereğli sahiline yaptığı ve tahta paravanlarla kapattığı tesettür plajı fırtınadan yıkılmıştı. Belediye, halkı paravanları yıkmakla suçlarken belediye ekipleri, gece yarısına kadar çalışarak yıkılan paravanları onardı, gevşetildiği ileri sürülen civatalar da yerinden çıkmaması için bu kez kaynak yapılarak sağlamlaştırıldı. Çevreye nöbetçi zabıta ekibi bırakıldı. Plajın içinde ise iki kadın güvenlik görevlisinin görev yaptığı belirtildi. Almanya’dan Ereğli’ye tatile gelen Dilek Can, “Burası çok saçma. Orda kadınlar kapalı yerde yüzüyor, ama etrafında yine erkekler var. Tekneler geçiyor onları görüyorlar. Kenardan yüzenler tahta paravanı geçip yine onları görüyor. Buradaki iskeleden de görünüyor” dedi. Burada yazlıkları olan birçok vatandaşsa “Biraz ileride belediyeye çok yakın olan kişilerin evleri var, oraya niye yapılmadı? Bunun cevabını versinler” diye konuştu. (AHMET KURT KOCAELİ) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle