18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Suriye Çıkmazı... Bataktan Çıkış OLANLAR, bölgenin tarihteki şanına hiç yakışmıyor. Bir bölge ki, büyük uygarlıkların kaynağı ve beşiği olmuştur, insanlığın çoğunluğunca benimsenen dinler buradan çıkmış, tasavvufun derinliklerine burada inilmiş, peygamberlerin bu ülkelere barış ve huzur getirmek için gönderildikleri söylenmiştir. Başkalarının akıl almaz hesapları yüzünden birbirini yemek ve aptalca heveslerle komşu insanların yaşamlarını zehir etmek, böyle bir bölgenin ülkelerini yönetenlerine yakışıyor mu? Başka yerlerde olmasa da, hiç değilse bu topraklarda aklın, sağduyunun, insancıl düşüncenin egemen olması beklenir; coğrafyaya ve tarihe uygun düşen budur. uriye sorunu” denen çekişmenin yarattığı şu anlamsız tabloya bir bakın: Yüzyılların deneyimlerini yaşamış toplumları yöneten koskoca devlet adamlarının bir an durup nasıl bir saçmalık batağında debelenmekte olduklarını şöyle bir düşünmeleri gerekmez mi? Beşşar Esad’la Tayyip Erdoğan’ın sıcak bir yakınlığın havasından çıkarak bugünkü kopukluğa sürüklenişleri insanlar arası bir davranış bozukluğu olarak ilgi çekicidir. Daha da ilginç olanı, ikisinin de, neredeyse çocukça denecek bir inatla tutumlarını sürdürmeyi tam bir onur konusu yapmaları değil mi? Hele olanların, asıl ateş altında ölenlere ve sığınmacılığın acılarını yaşayanlara olmakta olduğu düşünülürse. ereket, bu acıklı siyaset sahnesinin bir köşesinde yine aynı bölgenin bir başka insanından ilginç bir ses yükseldi: İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi “Artık yeter” diyerek, siyasal sorumluları el ele verip ortak akıl ve sağduyuyla bölgeye barış ve istikrar getirmeye çağırdı. Ankara’ya gelen Salihi, bizim Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla görüşmesinin ardından Cumhuriyet’e konuşarak aslında çok ciddi ve önemli bir girişimin ışığını yakmış olmaktaydı: “Dikkatli olmazsak daha beter bir noktaya sürüklenebiliriz” diye, son zamanların gerilimli havasını giderecek sözler ederek. Ankara, Salihi’nin bu adımından kalkarak Türkiye’yi çıkmazdan kurtaramaz mı? Çünkü, başka türlüsü, ABD’nin çıkarları uğruna saplanılan batakta büsbütün batmaktan başka sonuç getirmeyecektir. Esad ve Erdoğan, onurlarını korumak uğruna sorunu içinden çıkılmaz duruma getirebilirler. Her iki tarafla iyi ilişki sürdürebilmiş bir İran’ın olaya el atması herhalde Batılı bir devletin, hatta Birleşmiş Milletler’in ya da başka herhangi bir kuruluşun işe karışmasından çok daha etkili olacaktır. Kaldı ki böylesi, aynı coğrafyanın içinden gelen bir girişim olarak, bölgenin tarihteki önemine ve şanına uygun düşen anlamlı bir davranış olma niteliğini de kazanmış olacaktır. Artık Suriye sorunu, Ortadoğu’daki bir yerel sorun olmaktan çıkmıştır. Suriye sorunu, Suriye’nin içindeki bir özgürlükler sorunu olmaktan ziyade, Ortadoğu coğrafyasında ABDRusya rekabeti olarak koşullarını dayatmaktadır. ABD ve Ortadoğu ABD çok hareketli, Clinton geçen ay geldi. Geçen hafta ABD Savunma Bakanı Panetta Ortadoğu’daydı. Yine geçen hafta ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon İstanbul’daydı. Bu hafta sonu, 12 Ağustos’ta Clinton tekrar İstanbul’a geliyor. Suriye’nin giderek üçe, hatta dörde bölüneceği belirtiliyor. Bu bölünme, komşu ülkeler, özellikle Türkiye ve Lübnan’daki gelişmeleri tetikleyecektir. Hizbullah’ın Güney Lübnan’da bağımsız bir oluşum yaratmasıyla, İsrail’in istikrarlı yaşamı tehlikeye girebilir. Öte yandan bu bölünme Ortadoğu’da korkunç bir SünniŞii çatışmasına da yol açabilir. Bu korkunç kaos, acaba ABD’nin aklını başına getirdi mi, sorusu yabancı yorumcular tarafından soruluyor... Geçen hafta ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, “Esad rejimi giderken, Suriye içinde bölünmeye karşı olduklarını” söyledi. Suriye’nin kuzeyinde otonom bir Kürt yapılanmasına karşı olduklarını, böyle bir girişimin konuyu kaygan bir zemine götürdüğünü belirtti. Hem Suriye’nin muhaliflerine her türlü destek verilecek, hem Esad’ın gitmesi istenecek hem de Suriye içinde bölünmeye karşı olunacak. Bu nasıl olacak! Sayın Gordon’a sormak gerekir... Tüm bu oluşumlar içerisinde, PKK de Şemdinli’de kurtarılmış bir bölge yaratmak için geçen hafta harekete geçti. Buradaki yakıcı soru şudur: PKK Şemdinli’de bu derece büyük bir harekete girişmek için lojistik desteği nasıl sağladı?.. Şemdinli’ye o silahlar Kuzey Irak’tan, Kandil’den geliyor. Bunların gelişini Barzani görmüyor, engellemiyor. Ama Barzani şu anda en büyük dostumuz. Bu silahların ve teröristlerin gelişini, Kuzey Irak’ı denetleyen ABD görmüyor. Bize bilgi vermiyor. Üstelik TSK’nın Kandil’e girmesini de engelliyor. Ama Bayan Clinton önümüzdeki hafta, teröre karşı olduklarını ve Türkiye’nin ABD’nin en kıymetli stratejik ortağı olduğunu tekrar açıklayacak. Türk halkı da bunları TV’lerden izleyecektir... Ankara konumunu iyi değerlendirmelidir. Rusya’nın tutumunu, Ortadoğu’daki nazik yapıyı, sınırlarımızdaki güvenliği göz önünde tutmalıdır. Şahinliği bırakmalı, ağırbaşlı hareket etmeli ve herkesi sakin olmaya davet etmelidir. Eğer yapabilirse... Alev COŞKUN u yazının başlığını, Emre Kongar’ın “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı” adlı son kitabından ödünç aldım. Ortadoğu sorununu makro açıdan değerlendiren, bölgedeki değişimin boyutlarını analiz eden bu kitapta Kongar, Suriye konusunu anlattığı bölüme “Suriye Çıkmazı” adını vermiş, gerçekten çok doğru bir tanım... Suriye’de giderek tırmanan, uluslararası bir çatışma ile karşı karşıyayız... İlk aşamada, en önlerde yer alan Ankara, bir süredir daha “temkinli” davranmaya başladı. Çünkü anlaşıldı ki, Suriye bir Mısır, bir Tunus ve Libya değildir. Suriye, Ortadoğu denkleminin kilit taşıdır. Suriye’nin arkasında sadece İran değil, Rusya ve Çin gibi bugünkü koşullarda dünyanın en önemli devletleri vardır. Artık Suriye sorunu, Ortadoğu’daki bir yerel sorun olmaktan çıkmıştır. Suriye sorunu, Suriye’nin içindeki bir özgürlükler sorunu olmaktan ziyade, Ortadoğu coğrafyasında ABDRusya rekabeti olarak koşullarını dayatmaktadır. Suriye sorunu artık uluslararası düzeyde bir yanda ABD ve NATO, öte yanda Rusya ve Çin satrancına ve savaşına dönüşmüştür. B Mr. Sakar... Esad’a karşı para bizden... Roket bizden... Havan bizden... Top bizden... Tüfek bizden... Fişek bizden... Suriye’nin yarısını PKK aldı, iyi mi?.. ? Askerlikte karavana atanlara bir söz vardır, en uygunu: “Ya tüfekten, ya fişekten, ya eşekten...” ? Bu sakar... Suriye’nin bir bölümünü nasıl yaptıysakoparıp PKK’ye veriverdi... NATO, BM, AB, dünya bir araya gelse bunu hiçbir zaman başaramazdı... Ve Suriye yönetimine karşı, Türkiye’nin bir bakıma cephede yandaşı kim? PKK... ? Beysbol sopasının sırrıdır bu... Beyaz Saray’dan “Mr. ile görüşme anı” diye beysbol sopalı resmi görünce anlamışsınızdır... Hani insan resim çektirip gönderirken önüne saksı koyar... Ya da eline çiçek falan alır... Bunun elinde sopa... Daha ne desin?.. İyi ki başka bir şey göstermedi... ? Eğer Mr. Sakar’ı göndermek için seçimlere kadar beklerseniz, çok geçmez Türkiye paramparçadır... Çünkü: İçeride hata yapılınca bir şey olmuyor... Yargı bittiyse, Cumhuriyetçiler içeride, biz dışarıda oturuyoruz işte... Milli Eğitimi tükendiyse, imamlar derse başladı bile... Ormanları satıldıysa faturasını ağaçlar, dereler, kuşlar öder... KPSS’de cemaat soruları dağıttıysa, kebapçıda çalışırsın... Köprüyü kapattılarsa, siz de geçmezsiniz olur... Depremde, selde çadır gönderemedilerse, kısa kol tişörtler gitti... Tiyatrolar kapatıldıysa, diziler var... Ucube heykeller yıkıldıysa, Hüseyin Çelik’e bakın siz de... ? Ama dış politika öyle değil... Bilgi ister... Donanım ister... Çap ister... Yoksa “Esad’ı yıkıyorum” derken, her gün çocuklarını öldüren PKK’ye hizmet ederken bulursun kendini... Bir de bakarsın ki Suriye’nin yarısını PKK’ye sunuvermişsin... ? Düzeltemez de Mr. Sakar... Bir sabah kalktığınızda Türkiye’nin yarısı gitmiş görmeyin... çıkınca, Suriyeli Kürtleri destekleme kararı aldığını bütün dünyaya açıklayan, Suriye’deki Kürtleri eğitiyoruz diyen o Barzani değil miydi? Hiçbir Kürt oluşumuna karşı gelmem, Kürtlere karşı silah kullanmam, diyen o Barzani değil miydi? İşte ünlü Davutoğlu’nun stratejik derinliği bu kadar... RusyaSuriye ikilemi Başbakan Erdoğan’ın geçen ay Moskova’da Putin’le görüşmesi Suriye konusunun önemli sınır taşlarından birisidir. Rusya’nın Suriye konusundaki tutumu açıktır ve Suriye’ye dışarıdan bir askeri müdahaleyi kabul etmeyeceğini açıkça belirtiyor. Şimdi Türkiye, adeta iki güç arasında sıkışmış gibidir. Bir yanda siyasal iktidarını bağladığı ABD, öte yanda Türkiye’nin kuzey komşusu ve en büyük dış ticaret ortağı Rusya. Şu noktalar unutulmamalıdır: Türkiye enerjide büyük oranda Rusya’ya bağımlıdır. Özellikle Rusya’dan gelen doğalgazın güvenilir, kesintisiz ve ucuz olarak sürmesi gerekir. Tersi, Türk sanayisi ve günlük yaşamı için felaket olur. Öte yandan Rusya pazarı, öncelikle Türkiye’nin tarım ürünleri ve dayanıklı tüketim malları ihracatımızda çok önemlidir. 2011 yılında Rusya’dan 24 milyar dolarlık enerji ithalatı yaptık. Aynı yıl bu ülkeye yaptığımız 6 milyar dolarlık ihracatımızla Rusya Türkiye’nin dış ticaretinde 7. sıradadır. Dış ticaretimizde bu derece ağırlığı olan Rusya ile olan ilişkiler, Suriye uğruna soğutulabilir mi? “S Temel Konu Suriye konusu aslında Ankara için en temel, en birinci konu haline gelmiş bulunuyor. Suriye ordusunun terk ettiği bölgelerde Kürt oluşumlarının patlak vermesi, konunun Türkiye yönünden ne derece önemli olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur. Aslında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun bunu öngörmesi gerekirdi. Ama Stratejik Derinlik kitabının yazarı ve her vesileyle Suriye’ye en ağır çıkışlarda bulunan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ne yazık ki Suriye dağılırsa, bunun Türkiye için ne gibi sıcak etnik ve mezhepsel sorunlar doğuracağının boyutlarını hesaplayamamıştır. Ankara, bu karmaşıklık arasında sıkışmış durumda, bir tarafta ABD, öte yanda kuzey komşu Rusya, doğuda İran ve kendisini direkt olarak etkileyen Kürt sorunu... Suriye kuzeyindeki yeni Kürt oluşumuna çözüm için, Davutoğlu’nun bulduğu çare, Barzani’ye gitmek!.. Kuşkusuz, her hükümet bu gibi konularda herkesle konuşabilir. Ama üst düzey bir heyetle, gösterişli bir biçimde, Erbil’e özerk bölge başkanına gidip “yardım dilemek” durumuna düşüldü... Oysa, Kuzey Suriye’de Kürt oluşumu ortaya Şemdinli hareketi B ABD’nin tutumu ABD’nin Suriye konusundaki tutumunda son günlerde ufak bir çizgi kayması görülüyor. Hatay’daki sınır ihlallerini Türkiye’nin kırmızı çizgisi olarak ilan eden, böylece bizim milli çıkarlarımızı bize işaret eden ABD Dışişleri Bakanı Clinton değil miydi? Suriye’nin kuzeyinde baş veren Kürt oluşumundan sonra, Türkiye Suriye sınırına doğal olarak askeri yığınak yapmaya başladı. Bu hareketliliğe karşı ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ventrell, “Şu anda durumu daha fazla askerleştirmenin ilerleyecek yol olduğunu düşünmüyoruz” dedi. Gazeteler bu açıklamayı, “ABD bile Türkiye’nin askeri hareketliliğini fazla buldu” diyerek verdiler. (3 Ağustos 2012) Esenliğe Yöneliş Yılmaz ÜLGER ayatta çaba sarf etmemizi gerektiren bir şey yapmakla, kolayına kaçıvermek arasında bir seçim yapmamız gerektiğinde, egomuz bizi hemen kolaycılığa yöneltir. Halbuki her zorlukta öğrenilecek faydalı yeni şeyler vardır. Başarızsızlıklarda da ego olumsuzlukları başkalarına yüklemekten yanadır. Düşünsel olarak başkalarını suçladığımızda egoya ödül sunmuş oluruz. Ego fevkalade gururlu bir duygu özel hayatımızda olup bitenlerle ilgili olarak suçlayacağımız kimse yok. Kimliğimiz egonun taraflı yorumlarıyla manipüle edilir. Duygularımızı düşüncelerimiz yaratır. Ne olmuşsak bu düşüncelerimizin sonucu. Hayatlarımız düşüncelerimizin yarattığı bir sonuç. Kim olduğumuz konusunda sorumluluk zihnimizde. Zihnin bedeni kontrol ettiği gerçeği tartışma götürmez. Zihnimizi pozitif düşüncelerle doldurma konusunda özgürüz. Düşüncemizi yaşamı daha iyi nasıl koşullandıracağımız konusunda yoğunlaştırınca kendimizi daha esenlikli hissederiz. Hiç birimiz mükemmel değiliz. Ancak hiç bir şey onu yapmayı aklına koymuş biri için zor değildir. İyi yaşamak bu düşünceyi besleyen bir yaşam şeklini oluşturmaktır. Hayatımızı başarıya ve sağlığa ulaşılabilecek düşünce kalıplarımızla yönlendirebiliriz. H C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle