18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a Uludere konusunda hangi AKP’linin yanında durduğunu sordu: 5 “İçişleri Bakanı Şahin’in açıklaması yüreklere su serpmiştir...” Türkiye, PKK terörüyle mücadele edecek, buna kimsenin karşı koyduğu yok. Daha dün Ağrı’da yol yapımında çalışan 10 kişiyi kaçırdı eli kanlı PKK... 14 yaşında dağa çıkan Kürt çocukları, dağda en fazla 2021 yaşına değin yaşıyor... Dağ kadrosunu yönetenlerin ise bir eli yağda bir eli balda... Olan Türk ve Kürt analarına oluyor, kardeş kardeşi öldürüyor. AKP, halkın nabzını iyi tutuyor; o nedenle Erdoğan’ın kurmayları nerede, ne zaman, hangi konuları öne çıkaracağını saptıyor. Bakın dün “kürtaj” ve “sezaryen” konusuna hiç değinmedi... Neden? Kadınların tepkisini almamak için! ??? AKP iktidarı gerçekten demokrasi ve özgürlükleri bir yaşam biçimi olarak görüyor mu? Hiç sanmıyorum! 12 Eylül darbecilerinin çıkardığı yasalar yürürlükte. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, Siyasi Partiler ve Seçim Yasası, yargıçların bağımsızlığı... AKP 10 yıldır bu yasaları değiştirmek için adım atmadı ve atmıyor. Parti içi demokrasi bile yok AKP’de. CHP’nin il kongrelerinde en az ikiüç aday yarışırken, AKP’de tek adayla il kongre seçimleri yapılıyor... Sıkıysa ikinci bir aday çıksın bakalım! Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nı değiştirmemekte kararlı olan AKP, demokratik ve özgürlükçü bir anayasayı Meclis’ten CHP, MHP ve BDP’nin desteğiyle çıkarabilir. Çıkarabilir ama çıkarmaz! İşine gelmez seçim sistemini değiştirmek! YÖK’ü kaldırır mı? Kaldırmaz! YÖK, 12 Eylül darbecilerinin ürünü değil mi? Ürünü! Bugün YÖK, AKP’nin elinde, o yüzden YÖK’ten hoşnut! ??? Peki yurdumun insanı demokrasi ve özgürlükler konusunda ne düşünüyor? Bana sorarsanız umrunda bile değil... Türkiye’de güçlü, Türk ve Kürt emekçilerini kucaklayan bir sol partiye, güçlü bir muhalefete gereksinim var... Gerisi fasa fiso! Şahin mi Çelik mi? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” sözlerine “En son ihtisası kadın doğum uzmanlığı” diye tepki gösterirken “İdris Naim Şahin’in mi, Hüseyin Çelik’in mi yanında duruyorsun açıkla” çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu grup toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” sözleri grupta “yuh”lanırken CHP liderinin yaptığı değerlendirmeler özetle şöyle: Cemil Çiçek’e tepki: Cemil Çiçek’in sitemine bakın. Elimden bir şey gelmiyor. Gelmiyorsa niye boyundan büyük işlere kalkışıyorsun? Üç partinin grup başkanvekillerini çağırıyorsun, niye AKP’yi çağırmıyorsun? Efen ? Erdoğan’a ‘’Çıkıp açıkça özür dilemediğin sürece Uludere olayı senin yakandan düşmeyecektir’’ diyen Kılıçdaroğlu, hükümetin olay için Deniz Feneri gibi uygun bir mahkeme aradığını belirtti. AKP sözcüsü Çelik ve İçişleri Bakanı Şahin’in konuya ilişkin açıklamalarındaki çelişkiye dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın hangi görüşün yanında olduğunu açıklamasını istedi. dim üçü anlaşamaz da AKP’nin eline koz vereceğiz. Anlaştılar, ne oldu? Sayın Başkan seni istiskal ettiler, artık sen TBMM Başkanlığı koltuğunda rahat oturamazsın. Bu süreç, parlamentoyu yönettiği gün, Başbakan’ın “Bu milletvekillerini sen mi susturacaksın, ben mi” dediği gün başladı. ‘Tasmayı’ sindiremedim: Bekir Coşkun’a hakaret yip Erdoğan’a övgü var. Medya özgürlüğünün olmadığını biliyoruz da, ya “boynunuzda tasma var” diyen bir Başbakan var, en azından bunu içinize sindiremediğinizi söyleyin. Ben bunu içime sindiremiyorum. Medyanın da içine sindirememesi lazım. Basın da sınıfta kalmıştır kusura bakmayın. Say’ın yargılanması: Fazıl Say, dünyaca ünlü bir sanatçı. 1.5 yıl hapisle yargılıyoruz. Fazıl Say, hayatının 340 gününü neredeyse yurtdışında geçiriyor. Türkiye’yi tanıtıyor. Siz bunu hapse atacaksınız... Atmazsanız namertsiniz. Atın bakalım ce sursanız. O savcı sanat, kültür nedir biliyor mu, Fazıl Say kimdir biliyor mu acaba? Siyasi otoriteden talimat alana savcı denmez, onlar olsa olsa kapı kullarıdır. Yargıçlar hesap veremeyecek: Özel yetkili mah edildi, basının büyük kısmı sessiz kaldı. Postmodern diktatörümüz bundan cesaret aldı. Sizin boynunuzdaki tasmaları ben çıkardım, dedi. Ertesi gün gazetelere bakıyorum, bir iki yazar dışında tamamında Tay kemeler AKP’nin korku imparatorluğunun anahtarı, AKP’nin toplum üzerindeki sopası bunlar. Savunmanın kutsal olduğunu herkes bilir. Avukatlar, bilirkişi görevlendirin, diyor. Hayır. O zaman duruşmaya girmeyeceğiz, diyorlar. Kanun çıkarırız, siz olmadan karar veririz diyorlar. O yargıçlar çocuklarına bile hesap veremeyecekler. Naim Şahin çıktı TV’lerde açıkladı, açıkladığı kendi düşüncesi değil, kapalı kapılar ardında AKP’lilerin, Başbakan’ın konuştukları. Tepki gelince sazı başkası eline aldı, Sayın Hüseyin Çelik; insani değilmiş bakanın açıklamaları. Bunlar şimdi Bakanlar Kurulu’nda oturacaklar, hepsi insani, bir kişinin düşünceleri insani değil, nasıl karar verecekler. Sayın Başbakan’a soruyorum; sen İdris Naim Şahin’in dediğini mi haklı görüyorsun, Çelik’in mi? Kimin yanında duruyorsun söyle. ‘Kürtaj Uludere’dir’ açıklaması: Uludere’yi unut Uludere katliamı: İdris Güçlü Sol Parti, Güçlü Muhalefet... Başbakan Erdoğan Meclis’te, AKP grup toplantısında konuşurken neler düşündünüz? Başbakan, bir Türkiye gerçeğini dile getirirken, ben televizyon ekranlarından konuşmasını izleyen Anadolu insanımızı düşündüm... Ege’de, Karadeniz’de, Trakya’da, Marmara’da, Orta Anadolu’da yaşayan halkımız şöyle düşündü: “Helal olsun, çok güzel konuştu!” Erdoğan’ın, PKK terörünün acısını içine gömen, AKP’ye oy vermemiş, her CHP’li ve MHP’li seçmeni etkilediğinden hiç kuşkum yok. Başbakan gerçekten, “kuzu çevirme” ustası değil, “gündem çevirme” ustası... Pazar günü İstanbul’da hırçın ve nefret içeren bir konuşma yapan, medyaya vuran, gazetecilere “Üniformalıların taktığı tasmayı biz çıkardık” diyen Başbakan, bu kez halkın en duyarlı olduğu, terör örgütü PKK’nin yaptığı kanlı eylemlere değindi. Onun için de böyle bir yol izledi... Hem CHP’ye hem de BDP’ye vurdu, MHP’yi eleştirmedi... Amacı CHP ve MHP’li seçmeni etkilemekti. Bana sorarsanız etkiledi CHP’li ve MHP’li seçmeni... ??? On yıldır iktidarda olan AKP gerçekten demokrasi ve özgürlükleri getirdi mi? Başbakan, Dersim, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan emuhtırasının üzerine gittiklerini, Türkiye’nin dört bir yanında işlenen faili meçhul cinayetleri aydınlatacaklarını söylerken düşündüm... Uludere’de 34 kaçakçının terörist sanılması bir kaza mıydı? Elbet terör örgütüne karşı mücadele edilecektir... Ancak Uludere olayının soruşturması neredeyse 5 aydır sürmesine karşın bugüne değin bir sonuç alınamadı. Özellikle yandaş medya bu konuda bir komutanı hedef gösteriyor... Neden ve niçin? Bahçeli, Erdoğan ile sonunda aynı çizgide buluştu, o da grup toplantısında İçişleri Bakanı Şahin’e sahip çıktı: ÇİÇEK’E BAŞVURACAK CHP’den teröre iki komisyon önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, “terör sorunu”nun çözümü için TBMM’de “toplumsal mutabakat” ve TBMM dışında da “akil insanlar” komisyonu kurulması için yarın TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e önerilerini iletecek. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, uzun süredir “Terör sorununun çözümü toplumsal uzlaşmadan geçer. Bu sorun silahla çözülmez. Sorun gizli kapaklı kapılar ardında çözülmez. Nasıl anayasa için uzlaşma komisyonu kurulduysa TBMM’de onun gibi bir komisyon kurulmalı” açıklamaları yapıyordu. CHP genel başkan yardımcıları Faruk Loğoğlu ile Sezgin Tanrıkulu, bu konudaki isteklerini yarın “resmen” TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e iletecek. Kılıçdaroğlu konuşmalarında “terör sorunu” derken, CHP’nin hazırladığı dilekçede “Kürt sorunu” ifadesinin de yer aldığı öğrenildi. Sezgin Tanrıkulu, “Biz bir çözüm önerisi iletmiyoruz, çözüm için bir mekanizma başlatılmasını istiyoruz” dedi. Faruk Loğoğlu da, “Biz bir süreç, bir mekanizma öneriyoruz. İçeriğe yönelik bir rapor söz konusu değil” derken önerilerini şöyle özetledi: “TBMM çatısı altında bir toplumsal mutabakat komisyonu kurulsun istiyoruz. Bu komisyon her partiden 2’şer üyeden oluşsun. Buna paralel ve bağlı olarak çalışacak Meclis dışında da bir ‘akil insanlar’ grubu oluşturulmasını istiyoruz. Orada da partiler üçer üye gösterecekler, toplam 12 kişi olacak. Akademisyenler ve kanaat önderlerinden oluşacak. Onların ilk işi Meclis’te temsil edilmeyen partilerle görüşmek olacak. Bu kabul edilirse, 6 aylık süre içerisinde ön çalışmalar tamamlanacak. İki komisyonun oluşturacağı düşüncelere bakılacak ve sonunda toplumsal mutabakat komisyonu bir öneriler paketi hazırlayacak. Bunların bir kısmı mevzuat, yasa önerileri olabilir, bir kısmı da kültürle ilgili öneriler olabilir. Bu rapor Genel Kurul’a sunulup bir irade beyanı ortaya çıkacak. Meclis olarak şu konularda mutabık kaldık, hükümet bunları uygulasın, diye bir süreç öneriyoruz.” CHP’nin dilekçesinde, “Türkiye’nin son 40 yılda en temel sorunu, çözemediği, bir kuşaktan ötekine aktardığı sorunu terördür. Terörle mücadelede geçmiş hükümetler çaba harcadılar ancak bu çaba toplumsal uzlaşma olmaması nedeniyle neticelendirilememiştir. CHP çeşitli raporlarında bu sorunu gündeme getirmiştir, getirmektedir. Terör sorunu bir siyasi partinin tek başına çözeceği bir sorun olmaktan çıkmıştır. Bütün siyasal partilerin bu sorunu çözmek için ortak çaba harcaması gerekmektedir” deniliyor. turacak ya. Ya kürtajla, savaş uçaklarının bir başka ülkede 34 insanımızı öldürmesi arasında ne ilgi var? Açık ve net çıkıp bu milletten özür dilemediğin sürece Uludere olayı senin yakandan düşmeyecektir. Bir mahkeme arıyorlar, o mahkeme Deniz Feneri gibi olacak, sonunda gariban iki pilotu bulacaklar, siz sorumlusunuz niye bomba attınız diye. Zamanaşımı yoktur, eninde sonunda bu işin hesabını vereceksin. Bu iktidar döneminde 139 kişi faili meçhule gitti, dur ihtarına uymadığı için öldürülen kişi sayısı 428. Gözaltında ölenlerin sayısı 322. İşte insan hakları karnemiz bu. Öğretmenlerin maaşı: Her konuda konuşuyor, en son ihtisas alanı kadın doğum uzmanı. Öğretmenlere çattı, çok büyük paralar alıyorlarmış, insaf. Verdiğin 1.600 lira, onu da başına kakıyorsun. “Mızıkçılık” yanıtı: Anayasa konusunda mızıkçılık yapan aslından AKP. Sen meraklanma çağdaş anayasa nasıl getirilir göreceksin. Sana rağmen yapacağız bunu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi. (Fotoğraf: Necati SAVAŞ) Kışanak’tan kendilerini “nekrofili” ile suçlayan Erdoğan’a sert tepki ‘AKP en kalleş iktidar’ ? Erdoğan’ın Uludere’ye ilişkin sözleriyle “34 kişinin ölü bedenlerine tecavüz ve hakaret ettiğini” belirten BDP Eşbaşkanı Kışanak, “Başbakan, Hitler hastalığına yakalanmış” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Uludere konusunda partisini “nekrofili (ölü sevicilik)” ile suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin bombalama sonucu yaşamını yitiren 34 kişiye “hakaret” olduğunu belirterek “Onların ölü bedenlerine yapılan tecavüzden, hakaretten başka bir şey değildir” sözleriyle tepki gösterdi. Kışanak, partisinin grup toplantısında AKP hükümetinin baskıcı uygulamalarına tepki göstererek “AKP, Cumhuriyet tarihinin en sahte, en kalleş iktidarıdır. Utanmadan sıkılmadan her gün yalan söyleyerek halkın karşısına çıkıyorlar” dedi. AKP’nin “kutsal devlet anlayışını yıkarak geldik” sözlerinin de hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını kaydeden Kışanak, 10 yıldır iktidarda olan ve polisi, yargısı, bürokrasisiyle kendisi “devlet” haline gelen AKP’nin daha otoriter bir yapıyla kutsal devlet anlayışının temsilcisi haline geldiğini kaydetti. Ülkede Meclis dahil, bütün kurumların “AKP diktatörlüğü altında” olduğunu kaydeden Kışanak, “Bunun adı Hitler hastalığıdır ve Hitler’in ruhu AKP’de yaşıyor” dedi. n seviyesiz siyasetçi’ Erdoğan’ın Uludere olayında “yavuz hırsız” gibi davrandığını kaydeden Kışanak, dünkü grup konuşmasının bir kez daha katliamın arkasında Erdoğan’ın olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti. “Siyasi tarihin en seviyesiz siyasetçisiyle karşı karşıyayız” diyen Kışanak, Erdoğan’ın “nekrofili” sözlerini kastederek “Siyaset tarihinde bu kadar seviyesiz üslup kullanan bir siyasetçi çıkmamıştır” görüşünü savundu. Kışanak, şu görüşleri ‘E dile getirdi: “Bu sözlerle bizi karaladığını sanıyor, ama bu kelimenin kendisi bizatihi Başbakan’ın emriyle katledilen 34 insana hakarettir. Onların ölü bedenlerine yapılan tecavüzden hakaretten başka bir şey değildir.” Erdoğan’ın Uludere’de kaçakçılık yapan insanları suçladığına dikkat çeken Kışanak, “Daha büyük kaçakçılık var ki o da servet kaçakçılığıdır ve çalışarak kazanılamaz. Bu da Başbakan’da vardır. 18 yıl önceki mal beyanında 5 bin liralık mal varlığı 18 yılda 3 milyon 300 bine çıkmış. Çalmasa bu kadar servet olmaz” dedi. Erdoğan’ın Uludere olayını unutturabilmek için “cambaza bak” taktiğiyle “kürtaj ve sezaryen” tartışması başlattığını belirten Kışanak, tüm kadınları, özellikle de AKP’li kadınları “Başbakan bedenimden elini çek” demeye çağırdı. CHP VE AKP’NİN ‘MASADA KALMA’ POLEMİĞİ Yeni anayasada taktik savaşları AYŞE SAYIN GÜL, YÜKSEK MAHKEMENİN KURULUŞUNUN 150. YILDÖNÜMÜNDE TBMM’YE ÇAĞRI YAPTI: Sayıştay’ı ayak bağı görmeyin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin son yıllarda yaptığı en köklü reformlardan birinin Sayıştay Yasası’nı çıkarmak olduğunu belirterek Meclis’te de Sayıştay Komisyonu kurulmasını istedi. Sayıştay’ın 150. kuruluş yıldönümü dolayısıyla dün düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek katıldı. Gül, Sayıştay’ın devlet içerisindeki önemine değinerek icracı kurumların Sayıştay’ı “ayak bağı” gibi görmemeleri gerektiğini vurguladı. Kaynakların doğru veya yanlış kullanıldığı noktada siyasi iradenin millete hesap vereceğini anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayıştay’ı hiçbir zaman ayak bağı olarak görmememiz gerekir. Öyle gördüğümüz andan itibaren yanlışlara girmiş oluruz. Ancak mali ve idari konularda hesap vermemek diktatörlüklerde ve oligarşilerde söz konusudur. Demokrasiyle idare edilen ülkelerde muhakkak bu konularda yeri geldiğinde hesap verilecektir. Birçok ülkede halkın isyanlarının söz konusu olduğu dönemlerde hatta son olarak Arap Baharı olarak adlandırılan ayaklandırmalarda bile hesap verilmeyen harcamaların, hiç kimseye karşı sorumluluk hissetmeden yapılan ekonomik faaliyetlerin etkisinin olduğuna inanmaktayım.” Fotoğraf:AAEVRİM AYDIN ANKARA Yeni anayasanın temel hak ve özgürlükler bölümünde eşcinselleri de kapsayacak “cinsel yönelim” kavramında kilitlenmesi, iktidar ile muhalefet partileri arasında “taktik savaşı”na yol açtı. AKP’nin, cinsel yönelim nedeniyle masadan kalkması durumunda “neden kalktığınızı halka açıklarsınız” kozuyla sıkıştırmaya çalıştığı CHP, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2003 yılında “eşcinsellerin” de hakkının savunulması yönündeki açıklamasını anımsatacak, AKP bunda da ikna olmazsa, “Maddenin neden atlandığını kamuoyuna açıklayın” diyecek. Anayasa Uzlaşma Komisyonu bugün TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında toplanacak. Toplantıda 2 haftadır CHP ve BDP’nin “temel hak ve özgürlükler” bölümünün “eşitlik” kavramının tanımlandığı başlığı içinde “cinsel yönelim hakkı”nın da konulması yönündeki talebine direnen AKP, bu başlığın “atlanması” önerisiyle masaya geliyor. CHP ise “eşitlik” kavramının anayasanın en önemli bölümünü oluşturacağına dikkat çekerek sorunun şimdiden çözümlenmesi gerektiğini savunuyor. CHP ve BDP, cinsel yönelik hakkının, gerekçeye yazılmasına ? Cinsel yönelim tartışması nedeniyle tıkanan anayasa yazım sürecinde AKP’nin maddeyi “atlama”da ısrar etmesi durumunda CHP, kamuoyuna açıklama yapılması koşulunu isteyecek. da onay vermesine karşın, AKP buna da karşı çıkıyor. rdoğan da savunmuş E CHP kanadı ise kendi arasında bir değerlendirme yaparak bugünkü toplantıyla ilgili tavrını netleştirdi. CHP, hem AKP’nin “başkanlık sistemi” önerisini getirme olasılığına karşı hem de AKP’nin “özgürlükleri savunan bir parti olmadığını” göstermek amacıyla “cinsel yönelim” ifadesi nedeniyle masadan kalkan taraf olmayacak. CHP ayrıca Erdoğan’ın 2003 yılında katıldığı bir televizyon programında eşcinsellere ayrımcılık yapıldığı ve onların da haklarının korunması gerektiğini söylediğini anımsatarak “Bugünkü tavrınız samimiyetsizliğinizin göstergesidir. Bizim açımızdan bu samimiyetsizliğinizi kamuoyuna anlatma hakkı doğmuştur” kozunu kullanacak. Ancak AKP’nin ikna olmaması ve maddenin atlanmasını istemesi durumunda CHP bunu “açıklama yapma” koşuluyla kabul edecek. CHP, “Tamam maddeyi atlayalım. Ama niye atlandığı konusunda kamuoyuna bir açıklama yapın. Eğer yapmazsanız, herkes kendi açıklamasını kendi yapar, niye atlandığını anlatır” diyecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle