19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MAYIS 2012 PAZAR 10 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 22 25 21 21 23 23 23 17 19 20 23 21 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 21 21 23 20 27 26 28 29 28 28 25 21 20 Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra B AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin B Budapeşte B Madrid Y Viyana B HABERLER 16 17 19 18 20 19 19 24 24 26 28 19 25 Belgrad PB 26 Sofya Y 21 Roma Y 21 Atina PB 23 Zürih B 25 Moskova PB 27 Aşkabat Y 35 Taşkent B 28 Baku B 31 Bişkek Y 23 Tiflis Y 23 Kahire B 29 Şam B 27 Ülke genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun batısı, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Anamur dışında Akdeniz ile Çankırı ve Sivas çevrelerinin aralıklı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı olacağı tahmin ediliyor. Yağışların, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Bursa, Bilecik, Eskişehir, Bingöl ve Tunceli çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.Güneydoğu Anadolu’da toz taşınımı bekleniyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Mayıs GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada refakatinde, Amerika’ya gidişini bir gün olsun erteleyemedi... Giderayak, Uludere dramını Predatorlar mı, Heronların verdiği istihbarat mı yarattı tartışmasına katıldı. Yakın destekçileri Star’daki başlığa göre, demecinde, “Kendi kaynaklarımıza niye güvenmeyelim?” dedi. “Kendi kaynaklarımıza neden güvenilmediğinin” yanıtını almadan tam gaz ABD’ye uçtu. ??? Oysa “kendi kaynaklarımız” dediği hükümetin, hükümetle içli dışlı davranışlar sergileyen, bir zamanlar doğruları içerdiğine inanılan her sözüne saygı duyulan “karargâhın” açıklamaları güven vermiyor. Yerli malı insansız uçak Heronlar sınıra yürüyen kaçakçıları saptadı, pekâlâ. Ama 34 kişiyi öldüren saldırı emrini kim verdi sorusuna sıra geldi mi; hükümet de Genelkurmay da es geçiyor. Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Org. Necdet Özel’in son ziyaretiyle ABD ile dostluğu yineleyip pekiştiren Genelkurmay’ı kamuoyu önünde terse düşürecek resmi bir açıklama yapmamaya özen gösteriyor Pentagon da Beyaz Saray da… Pentagon sözcüsü de soru üzerine, Wall Street’in haberi doğrudur demiyor, diyemiyor, sol kulağı sağ elle kaşımaya benzeyen kısa bir açıklama yapıyor. Haber sızdırmanın önüne geçilemediğinden yakınıyor; ilgili soruyu istihbarat bizden, katliam emri Türk yetkililerden demeye gelen bir yanıtla geçiştirmeye çalışıyor. Hele Başbakan RTE ile AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in kimi özdeyişlerle kucaklaşan güven verdiği iddiasındaki açıklamalarına ne demeli? RTE, Wall Street’in haberini Başkan Obama’yı seçim öncesi zora düşürmek amacıyla uydurduğunu söyledi. Hüseyin Çelik de haberin Predatorları satın almamızı önlemek için uydurulduğunu açıkladı. Kel başa şimşir tarak açıklamalar... ??? 19 Mayıs’ı gerçek anlamından uzaklaştıran yeni, uydurma törenleri eğitim düzeyi ortanın altında olan, her şeyi Allah’tan bekleyenlere yutturabilirsin ama; aydınlığa koşan, Atatürk’le kucaklaşan milyonlara yutturamazsın! Dünkü Radikal’in sayfalarını karıştırırsanız kim olduğunu göreceksiniz. Dünden bugüne dönme dolap, ama yandaşlığın sınırlarını zorladığı için günümüzün itibarlı bir yazarının yazdıklarına bakınız: “19 Mayıs nedeniyle Ulusalcı/ Kemalist kitle ayakta” imiş! “Bizim (yani yazarın değil) Milli Mücadele tarihimizi yok etmek istiyorsunuz, buna izin vermeyeceğiz sloganıyla harekete geçmiş durumdalar”mış... “19 Mayıs’a kutsallık yüklemek noktasında eskisinden de yüksek performans ortaya koyuyorlar”mış! RTE ve rejimi düştüğü gün, uyguladığı rejimi de korku imparatorluğu uygulamalarını da yerden yere vuracak bukalemun kişilikler bunlar. ??? Samsun’a hareketinden önce: Düşman donanmasının Boğaz’a demir attığını gören Mustafa Kemal ne dedi: “Geldikleri gibi giderler!” Laikliğe, bağımsızlığa Atatürk düşüncesine karşı olan AKP de, RTE de geldikleri gibi gidecekler! Güvenimizin, güvencemizin temeli; “Sarı saçlım, mavi gözlüm” Mustafa Kemal’imin çocukları… Sivas’ta, Erzurum’da ikinci Kurtuluş Savaşı’nın temellerini atarak… …ve AKP’nin kalıcı sandığı izleri silerek… 19 Mayıs’larda Samsun’dan Ankara’ya yürüyecek! Ölümsüz Atatürk’le birlikte... Hükümetin ulusal bayramların kutlama prensiplerini değiştiren adımı sonrasında ilk bayramı dün yaşadık. Anadolu’da kutlamaların nasıl yapıldığını Adana ve İzmir’de resmi törenlere katılan iki muhalefet milletvekili ile konuşarak öğrendim. İşte tablo... Adana... CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu seçim bölgesindeki iki resmi törene de katılmış. Sabah Atatürk Parkı’ndaki ilk törene ne devletin temsilcisi vali ne de garnizon komutanı gitmiş. Sadece il spor müdürü bir çelenk koymuş. Uğur Mumcu Meydanı’nda yapılan ve gençlerin gösterilerinin yer aldığı törende ise bir başka tuhaflık var. Sabahkinin aksine orada resmi protokol hazır. Ama bu kez de vatandaş yok. Çünkü meydana alınmamışlar. Polisler, Loğoğlu’na “Kimse alınmayacak talimatı geldi” bilgisini vermişler. Bir baba ve oğlu gösterileri izlemek için alana girmek isteyince, “Sadece çocuğa izin veririz” denmiş. Çocuk da “Babam yoksa ben de izlemem” deyip kestirip atmış. Loğoğlu’na göre “vatandaşsız” 19 Mayıs ‘Vatandaşsız’ 19 Mayıs kutlamalarının anlamı açık: “Bilinçli olarak bunu yapıyorlar. Amaç, halkı buna alıştırmak ve seneye hiç gelmemelerini sağlamak.” ??? İzmir... CHP Milletvekili Aytun Çıray da eşiyle birlikte elinde CHP çelenkiyle Atatürk Anıtı’na gitmiş. Yine sadece il spor müdürü var. Etraflarında da 100’den fazla polis... Önce “İzinsiz çelenk koyamazsınız” deyip durdurmuşlar. Sonra önünü açmışlar. Onun izlenimi de şöyle: “Gerek katılım seviyesi gerekse anıtın duvarındaki iki çelengin görüntüsü. Çok trajikti.” ??? Hükümetin bu tutumunu protesto için, sadece Adana ve İzmir’de değil, Türkiye’nin dört bir yanında vatandaşların bir bölümü bağımsız kutlamalar yaptı. Yürüyüşler, şenlikler düzenlendi. Biz başkentliler mesela, Tandoğan’daki yürüyüşe ve sonrasında Çankaya ve Yenimahalle’de düzenlenen ücretsiz halk konserlerine katıldık. Ancak... Ortaya çıkan bu görüntü, iktidarıyla muhalefetiyle hepimizi düşündürmesi gereken önemli bir sakınca içeriyor: Ulusal bağımsızlık savaşımızı kutladığımız gün dahi artık toplumda yeni bir “bölünme” aracı haline dönüşmüş durumda! GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Uludere’de hükümetten beklenen Uludere’de kaçakçı konvoyuna düzenlenen hava saldırısına ilişkin Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde yer alan ayrıntılı haberin gerçekten Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi Amerikan iç politikasıyla ilgili boyutları olabilir. Ancak bu, Türk halkına Uludere konusunda doğruların söylenmediğini bu haberle öğrendiğimiz gerçeğini değiştirmez. TSK olaydan sonra yaptığı açıklamada istihbaratın “milli” olduğunu bildirmişti. Ancak hem WSJ haberi hem de bu haber sonrasında meslektaşlarımızın elde ettiği bilgiler, hava saldırısı öncesinde Amerikan insansız hava araçlarından da istihbarat alındığını ortaya koyuyor. Gelinen noktada hükümete düşen sorumluluk; Amerikan basınındaki haberlerin olası gizli amaçlarını tespit etmek yerine, başta ölen 34 kişinin yakınları olmak üzere Türk halkına bu vahim hatanın gerekçelerini anlatmak ve sorumlularını cezalandırmaktır. ‘Sahte belgeler dikkate alınmadı’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında tutuklu Orgeneral Bilgin Balanlı, “Savcının mütalaası, iki yıldır dava dosyasına giren lehte delillerle ilgili hiçbir şeyi içermiyor. 1500’ü aşkın sahtecilik kanıtlarından biri bile savcı tarafından dikkate alınmadı. Bu dijital komplo, üniversitelerden, Amerika’da bilirkişi olarak hizmet sunan bilişim kuruluşu Arsenal’den alınan raporlarla kanıtlandı” dedi. Balanlı, cezaevinden gönderdiği mektubunda, yargılamanın, soruşturma aşamasından itibaren evrensel hukuk kurallarının yanı sıra Türkiye’deki hukuk kurallarını da hiçe sayarak sanki peşinen verilmiş bir karara ulaşmak için keyfi bir tutumla yürütüldüğünü savundu. Türkiye’nin ve TSK’nin yeniden şekillendirilmesi adına, rehin tutulduklarını ifade eden Balanlı, “Bu komployu kim yaptı? Asıl sorulması gereken soru bu. Gazeteci Alper Görmüş, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen 2004 yılı Abant toplantısında, TSK ile mücadelenin stratejisinin görüşüldüğünü ve belirlendiğini ifade ediyor” dedi. Görmüş’ün yazısını “TSK’ye karşı girişilen Orgeneral Bilgin Balanlı, Balyoz davasının peşin hükümle yürütüldüğüne vurgu yaptı komplonun ayak izleri” olarak nitelendiren Balanlı, Taraf gazetesinde 20 Ocak 2010’da “Fatih Cami’si bombalanacaktı” başlıklı sansasyonel haberlerin yayımlandığını anımsattı. Taraf’taki haberlerin yayımlanmasından üç gün sonra Mahir Kaynak’ın Star Gazetesi’nde“Balyoz Planı” başlıklı bir yazı kaleme aldığına işaret ederek, Kaynak’ın 23 Ocak 2010’da yayımlanan yazısında, doğru bir şekilde olacakları tahmin ettiğine dikkat çekti. Balanlı, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu Orhan Aykut’un 13 Aralık 2010’da Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade vererek, Balyoz soruşturmasında delil olarak kullanılan belgelerin “üretildiğini” söylediğine dikkat çekti. Balanlı, Türkiye Cumhuriyeti’nin, tüm yasal organlarıyla kendi ordusuna yapılan, “vicdanları kanatan bu sahtekârlığı” ve bunu yapanları ortaya çıkarmak zorunda olduğunu ifade ederek, “Her aydın, demokrat ve vatansever de ‘Bu sahte dijital verileri kim üretti?’ sorularının cevabını aramalıdır” dedi. KOMPLONUN AYAK İZLERİ Görmüş, “Büşra Ersanlı, Bugün, Samanyolu” başlıklı yazısında özetle şöyle söylüyor: “2004’ün bahar aylarıydı... O dönemde hem Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor hem de Kürşat Bumin ile Yenişafak’ta ‘Kronik Medya’ sayfasını hazırlıyorduk. Bir gün okuldaki odamda çalışırken, Fethullah Gülen gönüllülerinin kurup yönettiği Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan aradılar. Vakıfta, 1015 kişilik bir akademisyen gazeteci grubu ile birlikte ‘askeri vesayet ve demokrasi’ konusunu tartışacaklarını söyleyip, tartışmaya benim de katılmamı istediler... Toplantının ‘radikal demokrat’ atmosferi hepimizi etkiledi, hepimiz biraz uçtuk... Aramızdan biri, belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın yegane yolunun, başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu savundu. Bunun gibi bir sürü fikir, temenni, öneri birbiriyle çarpıştı...” Cevap aranmalı Albay törende gözaltına alındı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) “Kafes soruşturması” kapsamında tutuklanan, 2010 yılı Temmuz ayında tahliye edilen Güney Deniz Saha Komutanlığı Muayene Komisyon Başkanı Kıdemli Albay Levent Gülmen, İzmir’in Foça ilçesinde, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları sırasında yeniden gözaltına alındı. Törene sivil kıyafetle katılan Albay Gülmen, Foça Merkez Komutanlığı’nda görevli askerler tarafından alınıp sağlık muayenesinin ardından Foça Adliyesi’ne sevk edildi. Gülmen’in avukatı Murat Ergün, “Müvekkilim, 2009 yılında hakkında çıkarılan, gözaltına alınmasıyla kaldırılan yakalama kararına istinaden yanlışlıkla gözaltına alındı” dedi. “Silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak Kafes Eylem Planı’nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasadışı örgütlenmenin üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklu yargılanan Levent Gülmen’in, 5 Temmuz 2010’da tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildiğini anlatan Ergün, “Herhalde sisteme girmemiş bürokratik bir hata var” dedi. Zaman kavramının “gün, hafta”dan, “dakika, saniye”ye kadar kısaldığı bu medyada önümüzdeki birinci yıldönümünde nasıl bir tablo oluşacağını çok merak ediyorum. Çin atasözü şöyle der: Değişim rüzgârları esmeye başladığında aptallar duvar örer, akıllı insanlar değirmen kurar. Ben, örülmüş kalın duvarların arkasında da olsam medyadaki değişime kayıtsız kalmamaya karar verdim, kalamazdım. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde hocalarımızın öğrettiği haber tariflerinden biri şuydu: Yeryüzündeki hiçbir şey bir gün önceki haber kadar bayat değildir. Günümüzde bu tarifi şöyle değiştirmek gerekiyor: Yeryüzündeki hiçbir şey az önceki haber kadar bayat değildir! ??? Silivri’de 4’ü haber kanalı olmak üzere 25 televizyon kanalı izleyebiliyoruz. Silivri’de televizyon icat edildi ama, henüz internet icat edilmedi! Sadece haftada 2 saat, savunmalarımızı yazmak için bilgisayar odasına gitme hakkı var. Oradaki bilgisayarın da internet erişimi yok. Avukatlarım ve duruşma salonu dostlarım aracılığıyla sosyal medyada olup bitenlerden kısıtlı da olsa haber alabiliyorum. Bu kadarı bile sosyal medyanın büyüklüğünü, hızlı gelişimini anlatmaya yetiyor. Özellikle İzmir’den gelen dostlar her seferinde, açtıkları Facebook sayfalarında benimle ve son gelişmelerle ilgili paylaştıklarını kâğıda döküp getiriyorlar. Adresinde benim adımın yer aldığı pek çok Facebook sayfası gördüm. Onların güçlü bir şekilde devam etmesini dilerim. Ancak resmi olarak benim açtığım adresin bu salkımların ana tutamağı olması daha büyük buluşmayı beraberinde getirir diye düşünüyorum. Twitter sayfam da yine duruşma salonunda karşılıklı güvenle kurduğumuz dostluklarla gelişti. Burada her şeyi 140 karaktere sığdırmak gerekiyor. 1015 sözcükle karakterini ortaya koymalısın! En önemli özelliği anında karşılıklı iletişim sağlaması. Ben bunu el yazımla, avukatlarım ve salon dostlarım aracılığıyla yapacağım. İnternet sitesi için genel altyapı çalışmaları tamam. Bugüne dek toplam 50 saati bulan duruşma salonu konuşmalarımın, belge ve fotoğrafların yer aldığı kalıcı bir bilgilendirme merkezi de kurmuş olacağız. Sosyal medya yelpazemin adres listesi şöyle: twitter.com/balbaymustafa facebook.com/balbaymustafa İnternet sitesi: balbaymustafa.com (çok yakında). ??? Yeri geldikçe vurguluyorum, köküm Cumhuriyet gazetesi. Sosyal medyanın olumlu olumsuz bir dizi etkisi var. Bu anlamda yazılı basının geleceği de tartışma konusu. Ben, yazılı basının temel olarak kalacağına inananlardanım. Sütten pek çok ürün yapılıyor ama, süt ayrıca içecek olarak varlığını koruyor. Gazeteler de öyle olacak. Ancak gelişmelere ayak uydurmak şartıyla. Cumhuriyet bu kaygıyla internet gazeteciliğini de bünyesinde barındırıyor. Demir kapıların, beton duvarların arkasından sosyal medyada yer almak, toplumun içinde çoğaldığımı, çoğalacağımı hissetmek beni yeni heyecanlara yöneltiyor. Günümüze “iletişim çağı” diyoruz. Sosyal medyadaki hızlı gelişim bu kavramı bir adım daha ileri taşıyor. “Katılım çağı”na dönüşüyoruz. Hapishaneden böyle bir katılımın içinde yer almanın elbet zorlukları var. Avukatlarım, duruşma salonu dostlarım aracılığıyla gelen mesajları, kimi karşılıklı yazışmaları öğreneceğim. Onlara el yazısı ile karşılık ulaştırmaya çalışacağım. Bakarsınız, hep birlikte özgürlük şarkıları söyleriz... Bakarsınız, sesimiz daha gür çıkar... Halktan büyük güç yoktur; eğer bilinçli olarak bir aradaysa... Bakarsınız, sanal âlem gerçek âlem bir araya gelir, alanlarda vücut bulur... Bakarsınız, doldurur sesimiz yeri göğü: Özgürlüüüüüüüük... Balbay için tekrar oy atacaklar ? İstanbul Haber Servisi CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın milletvekili olarak seçildiği 12 Haziran öncesi, Balbay İçin Özgürlük Girişimi, Ada Gönüllüleri Derneği ve Adalar Belediyesi, “Balbay İçin 1 Milyon Oy” sloganıyla bir kampanya başlatıyor. Kampanyayla, okurları ve seçmenleri Balbay için, bu kez demir parmaklıklı sandıklara oy atarak onu parlamentoya göndermeye çalışacak. Kampanyanın ilk adımı bugün Büyükada’da saat 10.00’da başlayacak. ‘Kayıtlara ekler yapıldı’ Davada kullanılan dökümanların tahrif edildiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu İhsan Arslan, Ramazan Akyürek, Tuncay Güney ve Ferhat Sarıkaya hakkında suç duyurusunda bulunan Orhan Aykut, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesinde şunları söyledi: “Balyoz soruşturmasında delil olarak kullanılan belgeleri, bir çuval içinde, TSK’den uzaklaştırılmış uzun saçlı bir binbaşı ve Amerikalı senatör getirerek, İhsan Arslan’a teslim ettiler. Çuvalı ben Arslan’a ait otomobile taşıdım. Ankara’ya Arslan’a ait ofise götürdük. Askeri seminerle KAYNAK’IN TEORİSİ Kaynak, yazısında şu ifadelere yer vermişti: “Şimdi komplo teorisi de sayılabilecek bir proje sunuyorum. Silahlı Kuvvetler’den bazı dokümanlar ele geçirildi. Bunlar bir darbe hazırlığına uygun biçimde yeniden düzenlenerek kamuoyuna sunuldu. Darbe karşıtlığının yerleşmesi ve bu tavrın genelleşmesi ilgili bu belgeler arasındasağlandı.... Bu meselenin birinci safhasıydı... Orki kayıtlara, ilaveler yapıldunun prestiji korunmalıydı ve bölgede oynadı.” Arslan’ın Tuncay Güyacağı rol için güvenilir bir kurum haline gelney’e de 300 bin dolar vererek, meliydi... Şimdi çok akıllı bir biçimde yürüErgenekon soruşturmasında ifatülen projenin ikinci safhasındayız. Belde vermeye ikna ettiğini öne süren gelerin değiştirilmiş olduğu ortaya çıAykut, Zir Vadisi’nde ele geçirilen mükacak ve ne darbe kalacak ne de himmatı, oraya Ankara İstihbaratı’nda göordu düşmanlığı.” Radyolog için 4 hastane dolaştı ? İstanbul Haber Servisi Zeytinburnu’nda kolu asansörde sıkışan Özcan Kılıç (36) İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Nöbetçi radyolog olmaması nedeniyle, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülen Kılıç, burada beyin tomografisi çekildikten sonra, nöbetçi radyolog bulunmadığı için tekrar Araştırma Hastanesi’ne getirildi. Buradan Bakırköy Dr. Sadi Konuk Hastanesi’ne sevk edilen Kılıç’ın röntgeni çekildi. İl Sağlık Müdürlüğü inceleme başlattı. revli polislerin gömdüğünü iddia etti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle