23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Türkiye’nin en zengini Özyeğin Hüsnü Özyeğin, 3 milyar dolarlık servetiyle Forbes’un ‘En zengin 100 Türk’ listesinde ilk sırada yer aldı. 2012’nin en çok kaybedeni Mehmet Emin Karamehmet bu yıl ikinci sıraya indi. Ekonomi Servisi Forbes dergisinin ‘En Zengin 100 Türk’ sıralamasına göre, Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin birinci olurken Forbes 100’de yer alan ‘en zengin Türklerin’ toplam serveti 104 milyar dolardan 95 milyar dolara inerek yüzde 8.6 azaldı. Bu yıl 95 milyar dolarlık toplam servetin 37 milyar doları halka açık şirketlerden geldi. Derginin En Zengin 100 Türk listesi özetle şu sonuçları ortaya koydu: ? Listeye göre, rekor yılı olan 2011 Forbes 100’de 39 dolar milyarderi sayısı, 2012’de 35’e düştü. ? Geçen yıl ilk sırada yer alan Mehmet Emin Karamehmet ikinci, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker de üçüncü oldu. ? Listede yer alan ilk 10 isimle, son 10’unda yer alanlar arasındaki servet farkı 6.4 kattan 7.2 kata yükseldi. ? Toplam servetin yüzde 73’ünü, listenin zirvesinde yer alan 50 isim, kalan yüzde 27’yi listenin son 50 sırasında yer alanlar paylaştı. ? Forbes 100’deki isimlerin yarısından çoğu enerji, gayrimenkul ve tu rizm sektöründe faaliyet gösteriyor. ? Bu yıl tarım ve hayvancılık yatırımlarından kaynaklı servet dikkati çekerken Ali Metin Kazancı, Ethem Sancak ve Necati Kurmel’in toplam 35 bin ineği bulunuyor. ? Serveti 1.4 milyar dolardan 1,2 milyar dolara inen Bülent Eczacıbaşı ile 1.3 milyar dolardan 1.1 milyar dolara düşen Faruk Eczacıbaşı, sıralamada gerileyen işadamları arasında. ? Listeye Koç Ailesi’nden Ömer Koç ve Ali Koç ile Sabancı ailesinden Çiğdem Sabancı Bilen ve Serra Sabancı giremedi. Büyük Durgunluk Sürerken Küresel kriz dördüncü seneyi de geride bırakmış durumda. 2009’da küresel ekonomi topyekun olarak, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa daralma içine girmiş idi. 2010’daki ayrışma diye anılan farklı toparlanma deneyimlerinden sonra 2011’de Avrupa Birliği ekonomileri bir kez daha negatif büyüme hızlarına sürüklendi. IMF, bölgedeki daralmanın 2012 yılında da süreceğini ve büyüme hızının eksi 0.5 olacağını öngörmekte olduğunu açıkladı. Geçen günlerde İngiltere ekonomisinin de bu durgunluktan payını alacağı açıklandı. İngiliz Ulusal İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün tahminlerine göre İngiltere ekonomisi son üç aylık dönemde yüzde 0.2 gerilemiş durumda. 2012’de de durgunluğun süreceği ve İngiliz ekonomisinin yüzde 0.1 oranında gerileyeceği tahmin ediliyor. Dahası, Enstitü’nün verilerine göre, İngiliz ekonomisinin mevcut kriz konjonktüründen son dört yıldır çıkamadığı anlaşılıyor. 2008sonrasının mevcut küresel krizini, bundan önce yaşanmış olan dört büyük kriz dalgası ile karşılaştırdığımızda, İngiltere’nin uzun süreli bir durgunluk içine sıkışmış olduğunu gözlemliyoruz. Aşağıda enstitü verilerine dayanarak elde ettiğimiz grafik bu olguyu özetlemekte. KISA... KISA... Samsung’da miras kavgası büyüyor Güney Koreli elektronik devi Samsung’un zirvesinde kardeşler arasında patlayan miras kavgası derinleşiyor. Yönetim Kurulu Başkanı Lee Kunhee hakkında, ağabeyinin ardından kız kardeşi de dava açtı. Lee Sookhee, 70 yaşındaki ağabeyinden 169 milyon dolar talep ediyor. Lee Maenghee, kardeşini, babaları Lee Byungchull’un ölümü ardından bazı hisseleri saklamak ve daha sonra zimmetine geçirmekle suçlamıştı. Dava konusu hisselerin değeri 600 milyon doları aşıyor. Lee Kunhee, Forbes tarafından, sahip olduğu 8 milyar dolar değerindeki net mal varlığıyla, 2010’da Güney Kore’nin en zengin kişisi olarak ilan edilmişti. Patronlar kongrede çalışanlar eylemde Yatırım kapasitemiz var ŞEHRİBAN KIRAÇ Timuray ve ekibi dönüşümün kalbi Kurtarma fonuna Almanya freni Euro Bölgesi, Almanya’nın itirazı nedeniyle krizle mücadele fonunun sermayesinin 750 milyar Avro’ya yükseltilmesini erteledi. Türk şirketi SAAB’ı almaktan vazgeçti Türk yatırım şirketi Brightwell Holding’in İsveç otomotiv firması SAAB’ı almak için verdiği teklifi geri çektiği bildirildi. Vodafone Avrupa Bölgeyenilenecek toplusözleşme şartlarında taşeron sinden Sorumlu Üst Yönetisi oranının yüzde 10’a indirilmesi, 2011’deki sü(CEO) Michel Combes, bir BARSELONA Dünyanın en büyük mobil iletişim reli çalışanların kadroya alınması, haftalık süredir Vodafone Türkiye İcra fuarı olan Barselona’daki Mobil Dünya Kongresi çalışma saatinin 40’ı aşmaması gibi şartların Kurulu Başkanı Serpil Timudünyanın dört bir yanından ziyaretçileri kabul eder yerine getirilmesini istiyor. 20 yılda 55 bin Genel Müdürü Süreyya Ciray’ın Türkiye’den başka bir ülken Avrupa ekonomisinin kötü gidişatı ve İs kişiyi işten çıkartan Telefonica, 100 bin kiliv, Turkcell’in Telefonica’yı keye atanacağı söylentilerine son panya’da 25 yaş altında yüzde 20’ye varan iş şiyi de kadrodan çıkartarak sözleşmeli çasatın alma düşüncesiyle ilgili söynoktayı koydu. Combes, “Serpil sizlik oranı ülkede birçok greve sahne oluyor. lıştırmak istiyor. letilere ilişkin olarak “Şu an öyle bir Timuray ve ekibi Türkiye’deki Kongre başlamadan önce otobüs ve metFuardaki eylemlerde cep telefonu, planımız yok. Ama Turkcell’in fiVodafone dönüşümünün kalbi. ro çalışanlarının başlattığı grev, kısa süre tablet, bilgisayar, DVD çalar gibi cinansal olarak güçlü olduğu doğru. Bu nedenle böyle bir şey konude anlaşmaya varılarak çözülürken dün hazların üretiminde kullanılan koltan Yatırım yapabilecek kapasiteşulmuyor. Her şeyden önce Türyanın en büyük üçüncü genişbant ve te maddesinin, dünyanın yüzde 80 ihmiz var” diye konuştu. kiye’de daha yapılalekomünikasyon operatörü Telefoni tiyacını karşılayan Kongo’da iç sa1 Mart’a kadar açık kalacak cak çok iş var. Oksica’nın mobil operatörü Movistar çalı vaşa sebep vermesini ve bölgedeki olan Mobil Dünya Kongresi’nde jen’in büyük başarılaşanlarının eylemleri fuar süresince de goril nüfusunu ortadan kaldırması segazetecilerin sorularını yanıtlayan rı var. Türkiye, Vodavam etti. Kriz sonrası çalışma şartları bebiyle protesto eden ufak bir grup da Ciliv, mobil ödeme sistemlerinde iki fone Group’a katkı kötüleşen Movistar çalışanları, martta dikkat çekti. yılda yaptıkları uygulamalarla dünsağlamaya devam edecek. Vodafone Türkiyada örnek gösterilir hale geldikye’nin başarısı diğer lerini söyledi. Ciliv, Mastercard ülkelere örnek alınıişbirliğiyle iki yılda 2.5 milyon kullanıcıya yor” dedi. Vodafone ulaştıklarını ve 11 milyonun üzerinde işlem Grup’un küresel inovasyon meryapıldığı bilgisini verdi. Ciliv, “Biz Türkezi olan Oksijen’in geliştirdiği kiye dışındaki operatörlerde de bu sishibrit tarife Hesabını Bilen Tatemi kurmaya hazırız. Bunun için ekirife’yi yakında İrlanda’nın da bimizi oluşturuyoruz” dedi. Ciliv, kullanacağını belirten Com“Türkiye’de her yerde Turkcell’in bes, “Hibrit tarifenin Türakıllı telefonu T serisinden memkiye’de ocak ayında lansnuniyet söz konusu. Turkcell İlemanı yapıldı. Başarılı tişim Mağazaları’na girenlerin bir şekilde ilerliyor. yüzde 80’i internete giren akılDaha sonra diğer üllı telefon istiyor. 34.5 milyon kelerde de bu hizabonemizin 3.6 milyometi sunmayı nunda akıllı cihaz planlıyoruz” var” açıklamasını dedi. Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Konferansı süresince çalışma şartları kötüleşen dünyanın en büyük üçüncü yaptı. Kaynak: National Institute of Economic and Social Research (http://www.niesr.ac.uk/) Grafikte 1930, 1973, 1979 ve 1990 kriz dalgalarının süresi, 2008sonrası krizi ile karşılaştırılmakta. İngiltere ekonomisinde 1930 buhranı kabaca 46 ay sonra; 1973 krizi 40 ay; 1979 krizi 45 ay; 1990 krizi ise 39 ay sonra atlatılmış ve milli gelir kriz öncesi hacmine ulaşmış gözüküyor. Mevcut küresel kriz ise İngiltere ekonomisinde 48 ay geçmiş olmasına karşın, hâlâ etkisini sürdürmekte. ??? Neden? Küresel kriz “büyük durgunluk” olarak neden hâlâ kapitalizmin hükümran kalelerinde etkisini bunca süredir sürdürmeye devam etmekte? Büyük durgunluk diye anılan bu süreç neden hâlâ aşılamamış durumda? Bu sorunun yanıtı, kuşkusuz, bir köşe yazısının sınırlarına sığdırılamayacak derecede derin ve kapsamlı. Ancak gene de bazı ipuçlarını sergileyebileceğimizi umuyorum. Öncelikle, geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz üzere, sorunun özü kapitalist sistemin çarpık sermaye birikimi önceliklerinde yatıyor. Küresel finans kuruluşları tasarruf kaynaklarını reel sabit sermaye yatırımlarına dönüştüremiyor; spekülasyon ve kısa dönemli finansal rekabet, kıt fonların gene finansal spekülasyon oyunlarında, deyim yerindeyse küresel kapitalizmin kumarhane masalarında, çarçur edilmesine neden oluyor. İkinci olarak, ulusal ekonomilerin en önemli istikrar araçları arasında bulunan döviz kuru ve faiz oranları 1980’lerden bu yana sürdürülen arzyönlü (muhafazakârneoliberal) politika dönüşümleri uyarınca artık işlevlerini yitirmiş durumda. Döviz kurları artık reel ekonominin döviz arz ve talep dengelerinde değil, spekülatifyönlü beklentiler ve kısa dönemli spekülatif arbitraj hesaplarınca belirleniyor. Örneğin, günümüzde döviz piyasalarında sadece bir günde işlem gören döviz hacminin 4.8 trilyon dolara ulaştığı hesaplanıyor. Bu meblağ, dünya ticaret hacminin neredeyse bir yıllık toplamına yaklaşıyor. Dolayısıyla, döviz kurları, reel ekonomileri istikrara kavuşturmak üzere herhangi bir işlev yerine getirmekten uzak kalıyor. Kriz boyunca ne Avro/dolar ne de ülkemizde TL’nin reel olarak kalıcı bir şekilde değerinin anlamlı bir boyutta değişmediğini anımsayalım. Faiz oranları ise, gene “serbest” (spekülatiföncelikli) piyasaların kısa dönemli miyopik hesaplarına ve sürü içgüdüsü diye anılan sermaye hareketlerinin “kaprislerine” bağlanmış olarak, reel ekonominin kredi gereksinimlerinden kopmuş durumda gözüküyor. Bu şartlar altında krize intibak sağlayabilecek tek bir değişken kalıyor: istihdam ve buna bağlı olarak reel ücret düzeyi. Buradaki çöküş ise kapitalizmi toparlayacak kâr ve yatırım olanaklarına henüz el vermiyor. genişbant ve telekomünikasyon operatörü Telefonica’nın mobil operatörü Movistar çalışanlarının eylemlerine sahne oldu. 19 yaş grubunda olan kadınlar ortalama 4.4 yıl eğitim alırken bu rakam 2010’da 5.2 seneye ulaştı. Peki, ne yapılıyor? Tüm bu gerçekleri, tedirginlikleri dile getirmek suç sayılıyor. Öyle ki demokratik olduğunu iddia eden iktidarın kendini demokrat sanan Başbakan’ı, televizyonların karşısında tüm milletin önünde TÜSİAD’a haddini bildirmeye kalkışıyor. TÜSİAD’ın üzerinden herkese, hepimize açıkça tehditler savuruyor. Her aileyi, her bireyi yakından ilgilendiren bir konu bu Sayın Başbakan. Bu ülkede en çok takdir ettiğim şey ailelerin zengin yoksul ayrımı yapmadan tüm güçlerince çocuklarını okutmaya çabalamaları... Bu uğurda çürük bir sisteme, dershanelere, özel derslere avuç dolusu paralar dökmeleri... Ve bu kadar yaşamsal öneme sahip bir konuyu AKP olarak hiçbir yerde tartışmadan parlamentoya getirme cüretini buluyorsunuz. Bu bile başlı başına suç değil mi? Kamuoyunda büyük yankı olduğunu görünce geri adım atıyor, açıköğretim uygulamasını 4. sınıf yerine 8. sınıfın ardından başlatıyorsunuz. Okulöncesi eğitimin adı bile geçmiyor sözde eğitim reformunuzda. 11 yaşında bir çocuğun temel eğitimini tamamlamadan mesleğe yönlendirilmesi ne kadar doğru? Neden bir ülkenin geleceğini 28 Şubat’ın rövanşına kurban ediyorsunuz? Temel eğitimin kalitesini arttırmak ise sadece dağıtılacak tabletlerle ölçülüyor sizin iktidarınızda. Ve tutuyor TÜSİAD ve onun üzerinden karşı çıkan her kesime açıkça meydan okuyorsunuz... Açık açık “çeneni kapa” sözü çıkmadı ağzından ama açtı ağzını yumdu gözünü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP grup toplantısında TÜSİAD’a. “Çağdışısınız siz” diye başladı..“TÜSİAD”ın eğitimde statükoculuğu savunması ibretliktir. Kusura bakma senin arzun olmayacak, milletin arzusu olacak. Siz işinize bakın biz işimize bakalım. Sanayide, ticarette ne söyleyecekseniz onu söyleyin. TÜSİAD önce 28 Şubat’taki rolünü sorgulasın.. TÜSİAD’ın acilen değişmesini, kör ideolojisinden kurtulmasını tavsiye ediyorum...” diye sürdürdü. Televizyonda izledim konuşmasını... Gözlerinde nefreti gördüm Erdoğan’ın, kini gördüm... 28 Şubat’ın rövanşı için eğitimi nasıl alet ettiğini. Konuşmasındaki satır aralarına bir bakın: Biz AKP olarak eğitimde seçkinci yapıyı kırmak için mücadele ediyoruz. 8 yıllık kesintisiz eğitim Anadolu’nun şahlanışına karşı yapılmış bir müdahale. Biz bu eğitimin Türkiye’ye verdiği zararı telafi ediyoruz... Peki, ne demişti TÜSİAD? 12 yıllık kesintisiz eğitim öngören kanun teklifinin mevcut durumdan dahi geriye gidişe yol açacağını belirterek “Teklif gündemden çıkarılmalı. Türkiye’nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu değildir” demişti. Yalnız TÜSİAD mı? Birçok STK’den uyarılar geldi. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) “dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek ve çocuklarımıza uluslararası standartta eğitim fırsatları sunmak için tüm TBMM ‘Ey TÜSİAD!’ Çeneni Kapaman Gerekiyormuş... üyelerini bu yasa teklifini çekilmesi için irade beyan etmeye davet ediyoruz” dedi... Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı yasa teklifinin geri çekilerek paydaşlarla tartışılmasını ve yeniden değerlendirilmesini istedi... Televizyonlarda uzun tartışmalar yapıldı. Akademisyenler, köşe yazarları neden karşı çıktıklarını yazdılar. Sağduyulu her kesimin dile getirdiği sözler bunlar. Çünkü korkuyoruz hepimiz. Çünkü eğitim Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. 4+4+4 ile kız çocuklarının eve kapatılma, bugüne kadar elde edilen kazanımları kaybetme riski büyük... Çünkü tüm eğitimde kalite sorunlarına karşın 8 yıllık kesintisiz eğitimin kazanımları göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Her şeyden önce zorunlu eğitim hamlesi sayesinde 5. sınıftan sonra okul ile bağlantısı kopacak 3.5 milyon çocuk eğitimde tutuldu. Bunun sonucu olarak okullaşma oranı hızla yükseldi. 14 yaşındakiler için eğitime katılım 1993’te yüzde 43’ten 2008’de yüzde 78’e yükseldi. Zorunlu eğitim yalnız ilköğretimi etkilemekle kalmadı; mezun öğrencilerin ortaöğretime devamı da yüzde 3.2 oranında yükseldi. Zorunlu eğitim kızları da etkiledi. Dünya Bankası verilerine göre, 2000 yılında 15 Mühendislerin yüzde 25’i işsiz MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Her yıl ortalama 60 bin yeni mühendisin fakültelerden mezun olduğu Türkiye’de meslek alanında var olan işsizlik de yüksek boyutlara ulaştı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) üye sayısı 400 bini aşarken, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, mezun olan mühendislerin yüzde 25’inin ya işsiz olduğunu ya da kendi mesleği dışındaki alanlarda çalıştıklarını söyledi. TMMOB’nin Ücretli Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları ve İşsizlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi’nde de, milyonlarca çalışanın, örgütlenme hakkından mahrum, ekonomik ve sosyal bunalım içinde olduklarına dikkat çekildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle