23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Enflasyondaki ‘sınırlı’ yükselişin bir süre daha devam edeceğini kabul eden Merkez Bankası bu yıldan vazgeçti Hedef ancak seneye tutar Ekonomi Servisi Ağustos ayı fiyat gelişmelerini açıkladığı enflasyon raporunda, “Kısa vadede temel enflasyon göstergelerindeki sınırlı yükselişin süreceği tahmin edilmektedir” diyen Merkez Bankası, enflasyon hedefinin tutturulmasını 2012 sonuna bıraktı. Banka önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde, elindeki bütün politika araçlarını “genişletici yönde” kullanacak. Merkez Bankası dün açıkladığı Enflasyon hedefinin tutturulmasını 2012 yılı sonuna bırakan Merkez Bankası, küresel ekonomideki sorunlar daha da derinleşir ve Türkiye ekonomisindeki yavaşlama daha da belirginleşirse, elindeki bütün politika araçlarını “genişletici yönde” kullanacak. ağustos ayına ilişkin enflasyon değerlendirme raporu ile Ankara’da banka ekonomistlerine düzenlediği bir toplantıda yaptığı sunumda, önümüzdeki döneme ilişkin bazı ipuçları verdi. Buna göre, küresel büyüme giderek hız kaybediyor. Dış talep zayıf seyrini koruyor. Yurtiçi nihai talepte yılın ikinci çeyreğinde başlayan yavaşlama eğilimi sürüyor. Gerek kredilerde ve yurtiçi talepte gözlenen yavaşlama gerekse döviz kuru hareketleri iç ve dış talebin dengelenmesine katkı yapıyor. di. Yılın son çeyreğinden itibaren baz etkisinin ortadan kalkmasıyla beraber kur etkisinden arındırılmış kredi artışının yıllık yüzde 25 seviyesinde gerçekleşecek. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesinde kayda değer bir iyileşme olacak. Bu arada artan döviz fiyatlarının da etkisiyle kısa vadede temel enflasyon göstergelerinde sınırlı yükseliş süre Bakan hâlâ ümitli Toplam kredilerdeki artış eğilimi geçmiş dönem ortalamalarını altına in cek. Ancak, “Temmuz Enflasyon Raporu”nda öngörülen seviyelerin geçici olarak bir miktar üzerinde seyretse de “2012 yıl sonu için enflasyon görünümü yüzde 5 hedefi ile uyumlu olacak.” Bilindiği gibi bu yıl yüzde 6.9 dolayında bir enflasyon hedefleniyor. Ancak dün açıklanan verilerden sonra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, piyasadaki genel kanaatin tem tersine, “2011 yılında da enflasyon rakamının belirlenen hedefler aralığında olacağını” ileri sürmüştü. Jackson Deliği, Yeniden Bayram tatili süresinde küresel ekonomiyi ilgilendiren önemli gelişmelerden birisi de dünyanın önde gelen merkez bankalarının başkan ve araştırmacılarının Amerika’nın Wyoming eyaletinde, Jackson Hole şehrinde bir araya gelmesi ve küresel ekonominin içinde bulunduğu durgunluktan çıkış çarelerini tartışmasıydı. Bundan tam bir sene önceki toplantının hemen hemen benzerinin tekrarlandığı Jackson Hole buluşmasının ana aktörü, kuşkusuz, dünyanın merkez bankası işlevini yürüten ABD Federal Rezerv Sistemi Başkanı Ben Bernanke idi. Bundan bir sene önceki toplantıyı bu köşede tartışırken bir sözcük oyununa başvurmuş idim. Tekrarlamakta sakınca görmüyorum. Şöyle ki, “Hole” sözcüğünün İngilizceden Türkçemize tam çevirisi “delik” anlamını taşıyor. Dolayısıyla Jackson Hole şehrinin Türkçedeki tam çevirisi Jackson Deliği olarak yazılabilir. Bu mecaz, neoliberal öğretinin içinde bulunduğu aymazlığı ve küresel ekonominin sürüklenmiş olduğu büyük durgunluk karşısındaki çaresizliğini de bir çırpıda özetliyor. Jackson Deliği toplantısı bir “merkez bankacılar” buluşması olmasına karşın, bu seneki toplantının gündemi parasal iktisat konularını kat kat aşmış durumda idi. Toplantı, küresel ekonominin yeniden durgunluğa sürüklendiği koşullarda gerçekleşmişti. Örneğin, toplantının yapıldığı günlerde ABD ekonomisinin yıllık büyüme hızının yüzde 2.3’ten yüzde 0.4’e gerilemiş olduğu haberleri gelmekte; Amerikan işgücü piyasalarında yeni istihdam artışının ise yüzde 0’a yakın olduğu duyurulmakta idi. Dolayısıyla Jakcson Deliği toplantısının katılımcıları küresel durgunluk ve işsizlik karşısında istikrar araçlarının sadece parasal tedbirlerle değil, yapısal nitelikli bir dizi müdahale ile kurgulanabileceğinin bilincinde gözükmekte idiler. Ancak bu “yapısal müdahale araçlarının” neleri kapsayabileceği; ve daha da önemlisi, artık IMF dahil birçok uluslararası kurumda finansal sistemin sahte değerler dünyasına karşı yüksek sesle düşünülmekte olan tedbirlerin finansal spekülatörler tarafından nasıl karşılanacağı merak konusuydu. Nitekim, Ben Bernanke liderliğinde Amerikan Fed sistemi 2008/2009 durgunluğunu aşmak için kısa vadeli faiz oranlarını yüzde sıfır sınırına ulaştıran parasal genişlemeye imza atmış ve Amerikan para piyasalarına 1.5 trilyon dolara yakın likidite sunmuş idi. Geçen yılki toplantıda ise Ben Bernanke faizlere yönelik bir müdahale yerine, doğrudan doğruya bono piyasasına yönelmeyi tercih edeceğini açıklıyordu. Fed, bilançosunda 2.05 trilyon dolarlık bir fon ayırarak Amerikan hazine kâğıtlarına yeni bir kaynak oluşturacaktı. İktisatçıların renkli sözcükler dünyasında birinci ve ikinci nicel yumuşama (quantitative easing) olarak anılan bu parasal genişleme politikasının, krizi sadece başka biçimlere büründürmekten öteye gitmeyerek, ertelemekten ibaret olduğu görülünce şimdi üçüncü nicel yumuşatma tedbirleri düşünülmeye başlandı ve Avrupa bölgesinin (çoğunlukla batık) hisse senedi ve diğer mali varlıklarını yeniden değerlendirmeye yönelik bir satın alım planı uygulanacağı öne sürüldü. Ancak artık bütün fişekleri tükenmiş olan Amerikan ve Avrupa merkez bankalarının bu yeni paket önerisi küresel finans titanlarını tatmin etmekten uzak kaldı. Geçen seneki yazımızı şu sözlerle bitirmiş idik. Tekrarlamaktan başka bir çare göremiyorum: “Küresel krizi sadece ‘piyasa oyuncularının’ aşırı hırs ve teknik hatalarına indirgeyerek, kapitalist sistemin içinde bulunduğu birikim krizinin nedenlerini görmezden gelen neoliberal öğreti açısından gelinen durum tam bir karmaşa ve bilimsel anlamda bir tıkanmayı ifade etmektedir. Kapitalizmin küresel parasını yönlendirme uğraşı içinde bulunan merkez bankalarının başkanlarının bir ‘delik’te toplanmasının tarihsel anlamı, kara mizah öğeleri taşıyan bir mecazın, kuşkusuz, çok ötesindedir.” KUTLAMA PROGRAMINDA YER ALDI Yüzlerce kişinin katılımıyla yapılan açılış, Makedonya’nın bağımsızlığını kazanmasının 20. yılı kutlamalarının en önemli etkinlikleri arasında yer aldı. Gruevski, “Balkanlar’da etkili merkez haline gelmemizi sağlayacak havalimanına sahip olduk. Başkente ve adına yakışır bir havalimanına kavuşmamızda emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi. TAV, Üsküp’te 4 milyon yolcu uçuracak Türkiye’nin 1 milyar dolarlık 12 şirketi var Ekonomi Servisi Marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance dünyanın ve Türkiye’nin en değerli markalarını açıkladı. Buna göre, ilk sıralarda bilişim, telekomünikasyon ve bankacılık sektörlerine ait markalar yer aldı. İlk 100’ü oluşturan markaların değerinde geçen yıla göre yüzde 10’luk bir artış gözlendi. Banka marka değerlerindeki artış yüzde 40’lara ulaştı. “Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasının son 5 yıldaki değerlendirmesinin ele alındığı basın toplantısında konuşan Brand Finance Türkiye Direktörü Muhterem İlgüner; 5 yıl önce 100 markanın toplam değeri 23 milyar dolarken bugün yüzde 43 artışla 33 milyar dolara çıktığını belirten İlgüner, “5 yıl önce değeri 1 milyar doların üzerinde olan marka sayımız 4 iken bugün 12’ye yükseldi” diye konuştu. BİM’in 5 yılda yüzde 500 artışla Türkiye’nin değeri en fazla yükselen markası olduğuna işaret eden İlgüner, bunu yüzde 400 artışla THY’nin izlediğini, THY’nin Türkiye’nin ilk küresel markası olmasının işaretlerini verdiğini kaydetti. Brand Finance Üst Yöneticisi David Haigh da markaların iç pazarda güçlü hale geldikten sonra dünyada önemli yer tutacağını söyledi. Dünyanın en değerli markası, marka değeri 48 milyar dolar olan Google olurken onu 39.3 milyar dolarla Apple izledi. Microsoft, IBM, Wal Mart, Vodafone, GE, Toyota, at&t ve HSBC de ilk 10 arasında yer alan diğer markalar oldu. ÖZCAN YAŞAR ÜSKÜP TAV Havalimanları, Makedonya’nın başkenti Üsküp’te inşa ettiği Büyük İskender Havalimanı’nın yeni terminal binasını, Başbakan Nikola Gruevski’nin katıldığı törenle hizmete açtı. TAV, 100 milyon Avro’luk yatırımla hizmete açtığı havalimanını Mart 2030’a dek 20 yıl süreyle işletecek. TAV İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, “Merhaba Rumeli” diyerek başlattıkları projeyi başarıyla tamamlamanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Bu projeye Finacial Times’ta gördüğü bir ilan üzerine giriştiklerini belirten Şener, kısa sürede sonuca ulaş TAV, yapımı 18 ay 5 günde tamamlanan ve Makedonya’nın 20. bağımsızlık gününde Üsküp’te hizmete açtığı Büyük skender Havalimanı ile 4 milyon yolcuya hizmet verecek. tıkları için mutlu olduklarını belirtti. Başkent Üsküp’ün giriş kapısını, ülkenin dinamik ve modern yapısını yansıtacak şekilde yenilediklerini ifade eden Şener, bu vesileyle kültürel bağların köklü geçmişe dayandığı Makedonya’nın gelişmesine katkı sunmaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi. Şener, hedef bölge gördükleri coğrafyalarda akıllı şekilde büyümeye devam edeceklerine dikkat çekerek, “Hızlı karar alma yeteneğimizi ve küresel ekonomideki başarımızı perçinlemeye devam edeceğiz” dedi. TAV Havalimanları, başkent Üsküp’te 6 yolcu köprülü 40 bin metrekare yeni terminal binası ile havalimanının yıllık yolcu kapasitesini yaklaşık 4 milyona çıkardı. Projeyle, yıllık 40 bin ton kapasiteli kargo hangar, yeni yangın istasyonu, 5 bin metrekare yönetim binası, 1300 araçlık otopark ve 23 checkin kontuarı yapıldı. Mevcut pist de 500 metre uzatıl dı. Havalimanında gümrüksüz satış hizmetini ATÜ, yiyecekiçecek hizmetini BTA Catering Services sunacak. Yapımı 18 ay 5 günde tamamlanan yeni terminalin stratejik konumuyla Balkanlar’ın ulaşım merkezi olması öngörülüyor. Dünyanın önde gelen havalimanı işletmecileri arasında yer alan TAV Havalimanları, Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa havalimanları, İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali ve Antalya Gazipaşa Havaalanı’yla Makedonya, Tunus ve Gürcistan’da ikişer havalimanının işletmesini yürütüyor. TAV, 2010’da 420 bin uçak seferine ve 48 milyon yolcuya hizmet sundu. Akfen halka arz gelirini otele yatırıyor Karaköy ve Moskova’nın da aralarında olduğu 3 yeni oteli 2015’te bitirmeyi hedefleyen Akfen, Başkent Doğalgaz’la da ilgileniyor. Ekonomi Servisi Akfen GYO (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı) Genel Müdürü Orhan Gündüz, halka arzdan sağlanan gelirlerle otel yatırımlarına devam ettiklerini, 2015 sonuna kadar gerçekleştirecekleri 3 yeni otel projesi ile portföylerinin 22 otel ile bir ofise ulaşacağını ve 2016’da kira gelirlerinin 120.8 milyon TL’ye yükseleceğini açıkladı. Akfen GYO Yönetim Kurulu BaşYeni yatırım planlarının açıklandığı toplantıkanı Süha Güçsav (solda) ve Geda Gündüz ve Akfen GYO Yönetim Kurulu Başnel Müdür Orhan Gündüz, yeni kanı Süha Güçsav, özetle şu bilgileri verdi: yatırım planlarını açıkladı. Karaköy’e otel: Karaköy Rıhtım Caddesi’nde, Vakıflar’a ait, Kozluca Han olarak bilinen arsanın 49 yıllığına kira sözleşmesi devralındı. Burada 5 yıldızlı Novotel Karaköy, 2014’te işletmeye açılacak. Yatırımlar: Faaliyetteki 10 otelin maliyeti 145 milyon Avro, yatırımları devam eden 9 otel ve 1 ofis projesinin toplam maliyeti 180 milyon Avro. Projelerle 325 milyon Avro yatırım portföyüne ulaşılacak. Rusya’da atak: 177 odalı Yaroslavl İbis Otel, bu ay, Samara Ofis projesi ve Samara İbis Otel Ekim 2011, Kaliningrad İbis Otel’in Ocak 2013, Moskova İbis Otel de 2014’te tamamlanacak. Başkent Doğalgaz: Başkent Doğalgaz ihalesi ile ilgili risk iştahımız devam ediyor. Ancak ortaklık konusunda somut bir görüşme yok. GÜNÜN İ Ç İ NDEN Yan odadan bile duyulmayacak kadar sessiz çalışan torbasız elektrikli süpürgeler, tam donanımlı kahve makineleri, verimli su yönetimi ve kurutma sistemi ile göz alıcı bulaşık makineleri, böğürtlen kırmızısı mutfak robotları, içine konulan çamaşırların hacmine göre deterjan miktarını kendi ayarlayan çamaşır makineleri, akıllı ütüler... Bitmiyor, ev sinema sistemleri, binbir çeşit dijital alet, akıllı ev ve ofis gereçleri, güvenlik mekanizmaları... Devasa stantlarda dolaşıyoruz. Berlin’de dünyanın en büyük tüketici elektroniği ve ev aletleri fuarı İFA’dayız. Yeni teknolojilerin yenilikçi çözümlerin, farklı tasarımların görücüye çıktığı bir mekân burası. Birkaç ay içinde küresel dünyanın birçok noktasında satışa sunulacaklar. Değişen dünyanın, yeni gelişen orta sınıfların, yaşam standartlarını bir kademe daha ileriye taşımak isteyen herkes bu ürünlerin potansiyel müşterisi. Ürünlerin birçoğunun ortak özelliği çok daha çevreci, daha performans odaklı, enerji verimliliğine odaklı olmaları. Bu ise insanın aklına ister istemez “çevre artık pazarlamanın baş aktörü oldu” saptamasını getiriyor. Ama sonuçta bu paradigma değişikliği herkesin yararına değil mi? Bosch ve Siemens ortaklığında kurulan BSH Grubu’nun yöneticileri ile stantlarda geziniyoruz. BSH Ev Aletleri Grubu İcra Kurulu Üyesi Jean Dufour, “Tüketici daha az enerji kullanarak tasarruf yapıyor, ürünler ise giderek daha zengin, daha performanslı ve daha verimli hale geliyor” diyerek durumu özetliyor. Dufour’un da vurguladığı gibi ‘Orta Sınıf Büyüyor, Alışkanlıklar Değişiyor’ aslında yapılan “yeni teknoloji yaratmaktan çok, ürünleri sürekli ve sürekli olarak geliştirmek”. Konu ilginç çünkü tüketici alışkanlıklarından yeni orta sınıfın küresel dünyadaki konumuna kadar birçok şeyi bünyesinde barındırıyor. Dufour’a Avro Bölgesi’ndeki krizin satışları ne kadar etkilediğini soruyorum. “Avrupa’yı mevcut gelişmeler ışığında 3 bölge olarak değerlendirirsek başta Yunanistan olmak üzere İspanya ve Portekiz’in de içinde bulunduğu Güney Avrupa’da pazar aşağıya doğru gidiyor, yatırımlar azaldı, Orta Avrupa’da da pazar durgun artık büyümüyor ama Rusya, Türkiye, Polonya’nın başı çektiği Doğu Avrupa inanılmaz hızlı büyüyor” diyerek bu yıl en çok bulaşık makinesi sattıklarını çünkü birçok insanın evine ilk kez bulaşık makinesi aldığını söylüyor. Belli ki orta sınıfın yükselişi ve gelişmekte olan ülkelerin dinamizmi hâlâ sektör için en önemli itici güç. Küresel tüketici eğilimlerinde bir diğer önemli değişim ise alışkanlıklar. Eskiden ev aletleri insanların ihtiyacı olduğu için satın aldıkları ürünlerdi. Şimdi ise bir “yaşam tarzı” haline geldiğini görüyoruz. Evlerdeki televizyonların değişmesinden, birçok fonksiyonu bünyesinde barındıran saç kurutma makinelerine kadar. Dufour 2 bin Avro’ya tam donanımlı kahve makineleri sattıklarını, insanların kendi ağız tatlarına uygun kahve içmenin keyfini sürmek istediklerini anlatıyor. SH 3. ArGe merkezini Türkiye’de kuruyor Yıllık 10 milyar Avro ciroya sahip olan BSH Grubu bu cirosunun yüzde 3’ünü ArGe ve ürün geliştirme dediğimiz ÜrGe’ye ayırıyor. Dufour, “2 bin 500 mühendis bu iş için çalışıyor. En büyük ArGe merkezimiz tabii Almanya’da. İkincisi Çin’de ve 3.’sünü de Türkiye’ye kuruyoruz” diyor. Beyaz eşya ve B küçük ev aletleri alanında dünyanın önemli şirketleri arasında olan BSH 13 ülkede ve 41 fabrikada üretim yapıyor. Türkiye’de de buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi üreten 4 fabrikası bulunuyor. BSH Ev Aletleri Türkiye CEO’su Norbert Klein Çerkezköy’de kurulmaya başlanan merkezde ilk aşamada 100 mühendisin çalışacağını, İTÜ ile ortak çalışmalara şimdiden başladıklarını belirtiyor. Öncelikli olarak yüksek verimli bir buzdolabı modeli geliştirmeye başladıklarını söyleyen Klein bu ürünü hem Türkiye’ye hem de Avrupa’ya satacaklarını anlatıyor. Ayrıca küçük ev aletleri üretiminin de başlayacağını belirtiyor. Bir diğer önemli gelişme de Türkiye’nin temmuz ayından beri BSH’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin satış merkezi haline gelmesi ve bölge lideri olması. Belli ki Türkiye BSH Grubu içindeki rolünü giderek arttırıyor. Dufour bunun nedenini, “Hem Türkiye’nin jeopolitik konumu, hem de son derece kaliteli üretim yapması ve pazarlama yeteneği” olarak açıklıyor. Ve ekliyor: “Son 5 yıl içinde BSH Türkiye’ye 700 milyon Avro yatırım yaptı. Önümüzdeki 4 yıl 300 milyon Avro daha yatırım yapacağız. 10 yılda Çin dışında bu kadar çok yatırım yaptığımız başka ülke yok”. ‘Yerli malı kullanın’ çağrısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir genelge yayımlayarak kamu kurum ve kuruluşlarının mal alımlarında Türkiye’de üretilen ürünlere öncelik vermelerini istedi. Başkent’in talibi çok Teklif verme süresi 31 Ekim’de sona erecek olan Başkent Doğalgaz özelleştirmesi için alınan şartname sayısı 10’a yaklaştı. İlgilenenler arasında Koç, Sabancı, Akfen, Aksa, STFA ve İsyanyol bir grup var. OYAK hedefine ulaştı OYAK Çimento Grubu, 2011 ilk yarı sonuçlarına göre verimliliği, kârlılığı, yüksek temettü oranları ile sektörünün en başarılısı olduğunu duyurdu. Grup, cirosunu yüzde 11 arttırarak 536 milyon TL’ye, vergi öncesi kârını da yüzde 28 arttırarak 145 milyon TL’ye çıkardı. Benzine 10 kuruş zam Akaryakıt ürünlerinden 95 ve 97 oktan benzinin satış fiyatına, dünden geçerli olmak üzere litrede 910 kuruş zam yapıldı. Bazı büyük akaryakıt dağıtım şirketlerinde 95 oktan kurşunsuz benzinin litre satış fiyatı Ankara ve İstanbul’da 4.33 liradan, 4.42 liraya yükseldi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle