18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] EMEK Kültür SanatSen’den tüzük isyanı Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, Devlet Tiyatroları Tüzüğü’nün, 1970’ten bu yana çıkarılmamasına tepki gösterdi. Demirkaya, “Taslak, yetkili sendika ve meslek kuruluşlarıyla bir arada çalışma sözünü geri çekme yönünde bir gösterge olduğu gibi, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde sanat ve sahne uygulatıcıları pozisyonunda çalışan personelin kazanılmış haklarının ihlali konusunda da bir çözüm getirmemiştir” dedi. 15 Eski DİSK Genel Başkanvekili ve Sosyalİş Sendikası eski Genel Başkanı Özcan Kesgeç, ölümünün 4. yılında Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı. Kesgeç için Karşıyaka Mezarlığı’nda ailesi ve sendika temsilcileri tarafından bir anma töreni düzenlendi. Saygı duruşuyla başlayan törene DİSK ile bağlı sendikaların bazı yöneticileri ve üyeleri katılırken, anma töreninde konuşan Sosyalİş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk, Kesgeç’in kaybının ardından geçen 4 yılda onun acısının azalmadığını ifade etti. MasDaf işçisi yeniden Ankara yolunda Önceki gün yola çıkan ancak jandarma baskısıyla ara verilen Ankara yürüyüşüne dün yeniden başlandı D SK’e bağlı Birleşik Metal ş Sendikası’na üye oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler, daha önce de 9 günlük bir stanbul yürüyüşü düzenlemişti. Birleşik Metalİş Sendikası’nda örgütlendikten sonra işten atılan 120 işçinin direnişi beş aydır sürüyor. 4 Nisan’da işten atılan ve o günden beri seslerini duyurmaya çalışan işçiler dün bir kez daha Ankara yürüyüşü için yola çıktı. Daha önce Düzce’den başlayıp 9 gün süren bir İstanbul yürüşü gerçekleştiren işçiler, önceki gün Ankara yürüyüşünü başlatmış ancak jandarma müdahalesi ile ara vermek zorunda kalmışlardı. Grup adına açıklama yapan Birleşik Metalİş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, “Düzce’de MasDaf işvereni sendikal hakları öğrenecek. Yerel yönetimler sendikal hakları öğrenecek. Biz tüm Türkiye’ye sendikalı olmanın yasal hak olduğunu öğreteceğiz” dedi. Açıklamanın ardından işçiler adına 30 kişilik grup, dövizlerle slogan atarak 1. OSB’den Ankara’ya yürüyüşe geçti. İşçilere Serdaroğlu’nun yanı sıra diğer sendikaların temsilcileri de eşlik etti. İşçilerin 10 gün sonra Ankara’ya ulaşması bekleniyor. Kesgeç anıldı ş kazalarına 3 kurban daha Patronların kâr hırsı hükümetin duyarsızlığıyla birleşiyor, işçiler ölmeye devam ediyor. Sadece Haziran 2011’de 52 kişinin yaşamı iş kazaları nedeniyle sona erdi. Dün meydana gelen üç iş kazasında da işyerleri işçilerin mezarı oldu. Bursa organize sanayi bölgesinde İlkersan isimli sunta fabrikasının kazan dairesinde patlama sonucu Enver Memiş isimli işçi yaşamını yitirdi. Kızılbayrak’ın haberine göre, Anamur Endüstri Meslek Lisesi üçüncü sınıf öğrencisi olan Abdülkadir Akbulut stajı sırasında hayatını kaybetti. Dilovası’nda faaliyet gösteren Çolakoğlu Limanı’nda portif sürücüsü olarak çalışan 67 yaşındaki Adıgüzel Yanmaz, dengesini kaybederek iş makinesinin altında kaldı. Ev Emekçileri Sözleşmesi Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (UÇÖ) yasama işlevi gören organı Uluslararası Çalışma Konferansı (UÇK), 100. toplantısında tarihsel bir adım attı. 50 yıl önce başlayan tartışmalardan, özellikle göçmen ve kadın örgütlerinin uzun savaşımlarından sonra, kurallar sisteminin dışında bıraktığı kayıt dışı ekonominin kalesinde çok önemli bir gedik açtı. Her tür korumadan yoksun ev emekçileri için, uluslararası sendikal çevrelerce “modern köleliğin sonu” olarak karşılanan bir düzenleme yaptı. UÇÖ sözleşmeleri, ilkece tüm çalışanlara uygulansa da, ev emekçilerine özgü güvence kurallarıyla, onları “ikinci sınıf emekçiler” olmaktan çıkarmanın kapısını araladı. 16 Haziran 2001’de kabul edilen 27 maddelik 189 sayılı sözleşme ile onu tamamlayan 26 maddelik 201 sayılı tavsiye, UÇB verilerine göre, dünyadaki sayısı en az 53 milyon olan, uzmanlara göre ise 100 milyonun üstünde olduğu sanılan bu “görünmeyen işgücü”nü korumayı amaçlıyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (USK / ITUC) ise, dünyadaki 2.1 milyon göçmen ev emekçisinin, çoğu göçmen olan %83’ünün kadın ya da genç kız olduğunu ve dünya ücretli kadın emeğinin en az %7.5’ini oluşturduğunu belirtiyor. Tüm ev emekçilerine uygulanan sözleşme, evde çalışmayı “bir ya da birçok evde ya da ev için yapılan çalışma”; ev emekçisini / işçisini ise, ister kadın ister erkek olsun, bir iş ilişkisi çerçevesinde ev çalışması yapan tüm kişiler olarak tanımlıyor. Ev işçiliğini “meslek” edinmeksizin rastlantısal ya da zaman zaman (düzensiz biçimde) yapanları kapsam dışında tutuyor. Sözleşmenin, üye devletlerce alınması öngörülen önlemlerin ve sağlanması gereken güvencelerin ilişkin olduğu çalışma koşullarından kimileri, özetle şunlar: Tüm ev emekçilerinin insan haklarının gerçekten geliştirilmesi ve korunması; 8 sözleşmenin güvenceye aldığı temel çalışma ilke ve haklarına saygı gösterilmesi, bu insan haklarının geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesi; 138 ve 182 sayılı sözleşmelerle bağdaşan bir asgari yaş saptanması ve 18 yaşından küçük olanlar ile asgari işe girme yaşını dolduranların zorunlu öğrenimden yoksun bırakılmaması; her tür istismar, taciz ve şiddete karşı gerçek bir koruma sağlanması; istihdam koşulları konusunda uygun araçlarla (yazılı bir sözleşme yoluyla) bilgilendirilmeleri; ev emekçileri ile tüm çalışanlar arasında işlem eşitliği ilkesinin sağlanması; sosyal güvenlik konusunda çalışanlar için geçerli olanlardan daha az elverişli olmayan koşullardan yararlanmanın sağlanması; kendilerini işe alan ve yerleştiren özel iş bulma bürolarına karşı korunmalarının sağlanması; ev işçiliğine ilişkin ulusal düzenlemelere uyulması için etkili ve erişilebilir şikâyet mekanizma ve araçları oluşturulması, iş teftişi ve yaptırımlar oluşturulması ve iş müfettişlerinin eve girmelerine izin veren önlemler alınması. Sözleşme, günlük iş süresini belirlememiş olsa da, eşit işlem ilkesi gereğince bu konudaki genel kurallar ev emekçilerine de uygulanacaktır. Beklemeyi iş süresinden sayan sözleşmenin, öteki çalışanlara tanınan haklardan ev emekçileri için öngördükleri arasında; örneğin haftada en az 24 saat aralıksız dinlence, asgari ücret rejiminden yararlanma, ücretin cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılmaksızın belirlenmesi, ödemenin düzenli aralıklarla ve en geç ayda bir kez doğrudan parayla yapılması, güvenli ve temiz bir iş çevresi hakkı sağlanması bulunmaktadır. Sözleşme, uluslararası işgücünün çoğu kaçak göçmen ve kadın olan ev emekçilerini kayıt dışı sektörden çekebilir mi? Hiç de kolay değil. Öngörülen güvencelerin gündelik yaşama yansıması, burada sıralayamadığım birçok koşula bağlı. Onaylanmış sözleşmelere bile tam uyumun sağlanamaması gerçeği karşısında, temel kaynağı yasadışı göçmenlik ve / ya da etnik azınlık olan “XXI. yüzyılın köleleri”nin düzenli ve güvenceli istihdama çekilmesinin önünde, gerçekten “uzun ince bir yol” var. Sözleşmeleri kabul ederken cömert olan devletlerin, onay ve iç hukuka aktarma sürecinde ayak sürümesi, etkili ve caydırıcı bir denetim sisteminin bulunmaması, hukukun güvenceye aldığı haklardan eylemli olarak yararlanılmasını engelliyor. Ev emekçileri, onaylanmasını beklemeksizin, kendilerini güvenceli ve düzenli çalışanlarla eşdeğer gören sözleşmenin içeriği konusunda bilgilen(diril)meli, 87 sayılı sözleşmeye dayanarak örgütlenmeli ve sendikal örgütlerin desteğini alarak süreci hızlandırmalıdır. Önceki günkü yürüyüşte 15 kişi gözaltına alınmıştı. Her yerde direniş var SEVD YE ERGÜRBÜZ Demokrasi kabul edilecek Konu ile ilgili bir açıklama da Genel İş’ten geldi. Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genelİş) Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, “Ama bu durumu kabul etmeyeceğiz. İşçi sınıfı, kararlı mücadelesiyle sendikal haklarını geliştirecek ve herkese gerçek demokrasiyi kabul ettirecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın” görüşlerine yer verildi. Ayrıca, Fransız şirketi Schneider’ın Türkiye’deki 4 işletmesindeki sendika üyesi işçiler de “sendika hakkı” için nöbet tutuyor. Manisa, İzmir/Çiğli, Koceli/Gebze ve Çayırova’da işçiler, fabrikaları terk etmiyor. 4 fabrikada yaklaşık 1000 işçi çalışıyor. Çalışanların örgütlenme hakkı anayasa ile güvence altına alınmış olmasına karşın, birçok işyerinde örgütlenen işçiler, işveren tarafından işten atılıyor, örgütlenme hakkı hiçe sayılıyor. Yurt genelinde hukuksuz işten çıkarmalara ve güvencesiz çalışmaya karşı sürdürülen işyeri ve işyerlerinde işçi sayıları şöyle: Samsun Gazi Devlet Hastanesi: 26 Ocak 2011’de 2 işçiyle başlayan direniş, 30 Haziran’dan beri 3 işçinin katılmasıyla sürüyor. Gebze Legrand Fabrikası: 18 Mayıs 2011’de 2 kadın işçinin işten çıkarılmasıyla greve başladı. İzmir Form Mukavva Fabrikası : 23 Haziran’dan beri Selülozİş üyesi oldukları için işten çıkarılan 16 işçi İzmir Ayrancılar’daki fabrika önünde direnişte. Burger King Çağrı Merke zi: 23 Mayıs 2011’de Burger King’in çağrı merkezinde Tez Koopİş üyesi oldukları için 4 işçi işten çıkarıldı. Tuzla Kubatoğlu Fıratpen Fabrikası: 7 Mayıs’ta işten çıkarılan 15 işçiden biri Caner Timtik, 12 Mayıs’ta başladığı direnişini tek başına sürdürüyor. 2011’de 11 işçinin işten çıkarılmasıyla tekrar greve başladı. Taşeron PTT işçileri: İşten çıkarılan 10 işçi, 5 Ocak’tan beri mücadele ediyor. Darıca Berikap Fabrikası: 25 Aralık 2011’de 4 işçiyle başlayan direniş sürüyor. Balıkesir İşbir Sentetik Do şçi konfederasyonlarından alınan bilgiye göre Türkiye’de 2011 Mart dönemi itibarıyla 2 milyon 816 bin işsizin yüzde 15.3’ünü, yani yaklaşık 430 bin kişiyi işten çıkarılanlar oluşturuyor. OntexCanbebe Fabrikası: 17 Şubat’tan beri İstanbul Yenibosna’daki fabrika önünde, sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan 16 işçi grevde. DESA işçileri: 2008’den beri direnişleriyle sürekli gündeme gelen DESA işçileri, 18 Ocak kuma Fabrikası: Sendikal örgütlenme nedeniyle işten atılan işçilerden 40’ı fabrikada grevde. Zonguldak Star İnşaat ve Ticaret AŞ: Kozlu Müessese Müdürlüğü maden ocağında bir inşaat işini yürüten taşeron firmada çalışan 200 işçi iş güvenliği önlem lerinin alınmaması ve maaşlarının düzenli ödenmemesi nedeniyle 24 Haziran 2011’de iş bıraktı. Sonuç alınmazsa açlık grevine başlanacak. İstanbul Casper işçileri direnişi: 21 Şubat 2011’te Birleşik Metalİş üyesi oldukları için işten çıkarılan 8 işçi işe geri dönmek için mücadele ediyor. Çorlu Polyplex Europa Fabrikası: 23 Kasım 2010 tarihinde, Petrolİş Sendikası’na üye oldukları için ilk olarak 5 işçi, sonra 16 işçi ve son olarak bir işçi daha işten atıldı. Direniş, 22 işçiyle 220 günü geride bıraktı. Gebze GEA Klima Fabrikası: İş küçültme gerekçesiyle işten çıkarılan 4 işçi 1 Haziran’dan beri fabrika önünde mücadelede. Tuzla Kampana Deri Fabrikası: Deriİş üyesi oldukları için işten çıkartılan 2 kadın işçinin 21 Mart 2011’de başlattığı direniş, 16 işçi ile sürüyor. DevSağlık ş’ten destek nöbeti Dev Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde 150 bin taşeron sağlık işçisi olduğunu belirterek, “Kamuda en büyük taşeron Sağlık Bakanlığı’dır” dedi. Taşeron çalışmanın AKP’nin sağlıkta dönüşüm programıyla hız kazandığını belirten Çerkezoğlu, “Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde resmi rakamlarla 120 bin taşeron sağlık işçisi var. Buna üniversite hastaneleri ve birinci basamak hastaneleri de eklendiğinde görülüyor ki; sadece sağlıkta kamuda 150 binin üzerinde taşeron sağlık işçisi çalıştırılıyor. Aslında kamuda taşeron Sağlık Bakanlığı ve kamu alanında en fazla taşeron işçi çalıştıran da Sağlık Bakanlığı” dedi. Çerkezoğlu, Sağlık Bakanlığı ve hükümetin sağlıkta taşeron çalıştırmanın hukuksuzluğu ve uygulanamaz hale gelmesini görmesiyle birlikte sendikalarına yönelik baskıların arttığı görüşünde. Samsun Gazi Devlet Hastanesi’nde 175 gündür direnen 5 işçinin saldırıya uğradığını anımsatan Çerkezoğlu, “Ardından Adana Ballıca Devlet Hastanesi’nde yaşananlar var. Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde yine arkadaşlarımız bir eylem süreci başlattılar. Sonuç olarak sağlıkta taşeron çalıştırma sistemi çökmüştür ve bir taraftan bunun farkındalar, bunun sonucunda saldırıları arttırdılar” dedi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) stanbul Haber Servisi Devrimci Sağlık ş Sendikası (DevSağlık ş) üyesi bir grup, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki işine son verildiği için tek başına 8 gündür direnişte olan DevSağlık ş Sendikası üyesi Güllü Hanoğlu’na destek amacıyla dün 24 saatlik nöbete başladı. Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde direnişini sürdüren Hanoğlu’nu dün DevSağlık ş üyeleri ile birlikte CHP stanbul l Başkanı Bahri Şahin, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), TekstilSen ve Halkevleri üyeleri, sağlık çalışanları ziyaret etti. Ziyaret sırasında AKP hükümeti ile birlikte taşeron işçi sayısının hızla arttığı ve işçiler üzerinde baskıların yapıldığı belirtildi. DevSağlık ş Sendikası Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, “Artık fiilen ve hukuken taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılan sağlık emekçilerinin ilk işbaşı yaptığı tarihten itibaren hastanenin işçileri olduğu Çalışma Bakanlığı ve yargı kararlarıyla kesinlik kazanmıştır. Kıdem tazminatı tartışmalarının gündemde olduğu bugünlerde diyoruz ki kıdem tazminatının tartışılacağı gerçek zemin burasıdır” diye konuştu. ‘En büyük taşeron Sağlık Bakanlığı‘ Tazminata karşı genel grev kozu OZAN YAYMAN İZMİR Hükümetin kıdem tazminatıyla ilgili yasal düzenlemeye karşı işçi örgütleri, genel grev kozunu ortaya koyuyor. Kıdem tazminatlarını oluşturulacak fona devretmek istediğini ilgili bakanlar aracılığıyla kamuoyu ile paylaşan AKP hükümetine, konuyla ilgili sert tepki geliyor. DİSK’in önceki dönemlerde genel sekreterliğini yapan ve şu an CHP İzmir Milletvekili olan Musa Çam gelişmelerle ilgili olarak, “Kıdem tazminatı çalışanların en büyük haklarından birisidir. 12 Eylül askeri darbesinin bile kaldırmaya cesaret edemediği bu hakkın AKP iktidarı tarafından yok edilmek istenmesi kabul edilebilecek düzenleme değildir” diyor. Çam, AKP’nin kıdem tazminatlarını oluşturulacak fona devretme girişiminin, çalışanların kazanılmış haklarına karşı başlatılan yeni bir operasyon olduğunu söyleyerek, “Oluşturulacak olan kıdem tazminatı fonu da yine siyasi iktidar tarafından kaynak olarak kullanılacak. Sendikaların ve yanı sıra tüm meslek örgütlerinin, STK’lerin bu sürece karşı duyarlı olması gerekiyor” dedi. Türk İş 3. Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı, kıdem tazminatlarında geriye doğru bir gidişi genel grev kararı sayacaklarını bildirdi. DİSK Ege Bölge Temsilcisi Ali Çeltek, kıdem tazminatının ortadan kaldırılması uygulamasının sermayenin bitmez tükenmez aşkı olduğunu söylüyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle