19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 9 MAYIS 2011 PAZARTES 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk Kötü Şeyler GÜNEYDOĞU sorunundaki kıpırdanışlar üzerine, o bölgedeki ayrılıkçı örgütlenmelerin “ortak tepe kuruluşu” olan Demokratik Toplum Kongresi’nin Eşbaşkanı Aysel Tuğluk “kötü şeyler olacak” demişti. Devlet başkanının “iyi şeyler olacak” sözüne bir tepkiydi bu. Tuğluk bununla da yetinmedi ve AKP’nin tutumuna tepki olarak “Çözüm bu tutuma rağmen gelişecektir. Devletle olmuyorsa, halkımız kendi demokrasisini kuracaktır. Mısır gibi mi olur, Suriye gibi mi bilinmez, ancak bir statü kazanılacak” demekten kendini alamadı. Kısa bir süre sonra Barış ve Demokrasi Partisi’nin Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile eski KADEP’in Genel Başkanı Şerafettin Elçi birlikte demeç verip “Güvenlik güçlerinin bölgedeki operasyonlarında olağanüstü artış” olduğunu vurgulayarak, “Güneydoğu’da seçim havası yok, tedirginlik var. Böyle giderse 40 gün sonraki seçimlerde buralara kimse sandık kuramaz. Biz de siyaset yapamayabiliriz” diye konuştular. Ayrıca, İmralı’daki de, “Sokaklara çıkın, ben durdurmam; iktidarla görüşmelerimden seçim sonrasına kadar olumlu sonuç çıkmazsa kıyamet koparırız” biçiminde dehşetengiz bir demeç patlattı. ütün bunların anlamı nedir? Asker silah bırakmazsa PKK de bırakmaz tutumu, hem PKK ile bütünleşmenin itirafı hem de PKK adına bir tehdidi dillendirmek olmuyor mu? Devletin silahlı gücü olarak tanımlanan askerin silah bırakması kadar saçma bir kavram olabilir mi? Hazret, sanki meydan muharebesinde zafer kazanmış da karşısındakinin kayıtsız şartsız teslimini istemekte. Seçim günü PKK yurtiçi sefere çıkıp her yerde dilediğini yapma hakkını kendinde bulacak, güvenlikçiler ise tedirginlik olmasın diye tüfek çatıp bakacak, öyle mi? Dünyanın hangi köşesinde böyle bir uzlaşma görülmüştür acaba? Öte yandan, hem sert demeçle tedirginlik yaratılacak hem de “tedirginlik sürdürülürse seçimleri boykot ederiz” türünden üstü örtülü tehditler savrulacak, olacak iş mi? Sanki bütün Türk kamuoyu “Aman ayrılıkçı kardeşlerimiz oy kullanmazsa demokrasimiz çöker” endişesiyle devletin temel felsefesine aykırı emeller peşinde koşanların her istediklerini yerine getirecek, öyle mi? Nerede görülmüş böyle demokrasi? çılım maçılım diye diye ne durumlara geldiğimiz açıkça görülmüyor mu? Başlangıçta, bu sütun da dahil olmak üzere, çeşitli çevrelerce yapılan uyarılara kulak tıkayarak etnik temeller üzerinde politika yapmaya kalkışmanın, AB’nin ve dıştaki kötü niyet sahiplerinin hoşuna giderek ilericilik, çağdaşlık, insancıllık taslamanın nerelere varacağı, hangi tehlikeleri körükleyeceği belli değil miydi? Çare, elbet geçmişte yapıldığı gibi “Kürt” sözünü bile yasaklamak olamaz ama, üzerinde aynı sözün yazılı olduğu bütün kartlarla iskambil oynar gibi ülkenin ve devletin kaderiyle oynamak da olamaz herhalde. PENCERE Elinizdeki Bu Gazete... Her gazete bir zaman ve mekânda kurulur... Cumhuriyet 20’nci Yüzyılın ilk çeyreğinde kuruldu... Şimdi 21’inci Yüzyılın ilk çeyreğini yaşıyoruz... Ancak, gazete olarak, geçmişimizi anımsadığımız ve geleceğimizi düşündüğümüz zaman hem özelliğimizi hem de kimliğimizi saptamak olanağını bulabiliriz... Cumhuriyeti Atatürk’ün isteğiyle kuran Yunus Nadi kimdir?.. Bir anı: 1920’de işgal polisi İstanbul’a egemendir. Türk subayları yolda gördükleri işgal subaylarına selam vermek zorundadırlar... İşte böyle bir zamanda ve mekânda bir gün işgal polisi Yunus Nadi’nin evini basar... Yunus Nadi bir sandığa saklanır, eşi Nazime Nadi sandığın üstüne oturur... Evi basan polis ortalığı denetlerken Nazime Nadi yerinden kımıldamaz... İşgal polisi gittikten sonra Nazime Hanım oturduğu yerden kalkar, sandığın kapağını açar... Yunus Nadi, Nazime Hanım’ı ve çocuklarını İstanbul’da bırakarak Ankara’ya kaçar; o günlerde sonu belirsiz bir macera sayılan Kemalist direnişe katılır... Peki, bu anı bize neyi anlatıyor?.. Cumhuriyet gazetesinin tarihçesinde Ulusal Kurtuluş Savaşı direnişiyle Kemalist devrimin harcı karılmıştır... Bugün Cumhuriyet gazetesinde çalışanlar hangi tarihte ve hangi mekânda çalıştıklarını çok iyi biliyorlar... Bilmek yetmez... Bilginin bilincini hem beyinlerinde, hem yüreklerinde taşıyorlar... Yunus Nadi Cumhuriyet gazetesini kurdu... Nadir Nadi bu kuruluşu binbir zahmet ve dirençle kurumlaştırdı... Bugünkü Cumhuriyet çalışanları bu tarihin mirasını üstlenmişlerdir... Cumhuriyet yalnız Türkiye’de değil, dünya ölçeğinde, bir eşi daha bulunamayacak bir tarihçeye sahiptir... Bizim yüzümüz bu tarihçede mayalanmış bir geleceğe dönük... Okuruyla, yazarıyla, çalışanıyla kurumlaşan Cumhuriyet, kendi varlığının Atatürk Cumhuriyetiyle özdeş olduğunu çok iyi biliyor... Atatürk Cumhuriyeti bittiği gün Cumhuriyet de biter... Ve ne yazık ki 20’nci Yüzyılın ilk çeyreğinde kurulan gazetemiz, 21’inci Yüzyılın ilk çeyreğinde bu tehlikeyle karşı karşıya... Ancak biz, bugünkü koşullar ne olursa olsun, Atatürk Cumhuriyeti’nin yaşama gücünü koruduğuna ve varoluşunu savunduğuna inanıyoruz... İşte bu inancın heyecanıyla 85’inci yılımızı kutluyoruz... Okurlarımızla birlikte geleceğe Atatürk’ün laik Cumhuriyetinde yürümek istencimiz tamdır... 85’inci yılımız hepimize kutlu olsun... Halit Çelenk’in meslek yaşamının en yoğun yıllarını yaşadığı dönem, Türkiye’nin çok şiddetli toplumsal ve siyasal çalkantılardan geçtiği bir dönem. şte bu ortamlarda, Halit Bey’in hukuk, demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak üstlendiği görevlerin çetinliği daha bir belirginleşiyor. Rona AYBAY H B A alit Çelenk’i, Muammer Aksoy’un başkanlığındaki Türk Hukuk Kurumu’nun genel sekreteri olduğum yıllarda tanıdım; yönetim kurulu üyesi idi. Sakin, az konuşan ama hiçbir şey söylemese bile duruşuyla çevresinde hemen saygı uyandıran bir insandı. O yönetim kurulunda birlikte çalıştığımız Muammer Aksoy da, Uğur Mumcu da “faili meçhul” denilen alçakça tertiplerin kurbanı oldular, daha sonra… Halit Bey’le temaslarımız çok yakındı diyemem; daha çok ortak dostlarımız aracılığıyla birbirimizden haber alır, selam, saygı gönderirdik. 1990’lı yıllarda, sanırım, artık yaşımın da “kemale ermesi” üzerine; özellikle 1980 darbesinden sonra yetişen gençlerin, kendilerinden önceki kuşakların, inançları uğruna çektikleri kahırlar ve karartılan yaşamları konusundaki bilgisizliği ve ilgisizliği beni çok düşündürmeye başladı. Halit Çelenk’in, bir simge olarak, yeni kuşaklara tanıtılmasının yararlı olacağını, bunu yapmanın bizler için bir görev olduğunu düşündüm. Öğrencim Av. Ümit Altaş’la 70’e yakın yazarın, Halit Çelenk üzerine yazdıklarını topladığımız ve Halit Bey’le ilgili belgesel nitelikte bilgileri ekleyerek yayımladığımız “Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk” adlı kitap bu düşüncemin ürünü oldu. Halit Bey’in yanı sıra çileler çekmiş, işkence görmüş, giderek can vermiş daha nice kişi var, elbette. Onların her biri için böyle kitaplar yazılmalı; ama biz şim dilik, Halit Çelenk’le ilgili olarak üzerimize düşeni yapalım dedik ve işe giriştik. Kitabın önsözüne şunları yazmışım: Kitaba yazı veren yazarların her biri; hukuk, siyaset, basın, üniversite, sanat, kültür gibi alanlarda Türkiye’nin yakın tarihinde yeri ve etkisi olmuş aydın insanlar... Halit Çelenk, çoğunun en zor zamanlarında yanında olmuş, olağanüstü dönemlerin yargı organları önünde en güç koşullarda savunmalarını üstlenmiş, ama kimi zaman da hapishanede koğuş arkadaşı olarak birlikte yatmış!.. Her kişi gibi, Halit Çelenk de çeşitli açılardan değerlendirilebilir tabii... Bu 70’e yakın yazıda, her yazar kendi açısından bir değerlendirmesini yapıyor Halit Bey’in... Kimi yazar daha duygusal, kimi yazar daha gerçekçi... Yazıların bazısında Halit Bey’in ‘hukukçu’ yönü vurgulanıyor, bazısında ise ‘insan’ yanı öne çıkıyor. Kimi yazar da Halit Bey’in “sosyalist” kimliğine ağırlık veriyor. Ama bu yazıların hepsinin toplamından ortaya çıkan bir tek sonuç var: Halit Çelenk, ciddi, dürüst, tutarlı, en zor koşullar altında bile güvenilir bir insan ve nice çilelerle dolu aşamalardan, çetin sınavlardan geçip çelikleşmiş dört dörtlük bir hukukçu...Halit Çelenk’in meslek yaşamının en yoğun yıllarını yaşadığı dönem, Türkiye’nin çok şiddetli toplumsal ve siyasal çalkantılardan geçtiği bir dönem. İşte bu ortamlarda, Halit Bey’in hukuk, demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak üstlendiği görevlerin çetinliği daha bir belirginleşiyor. Hele olağanüstü dönemlerde orta ya çıkan türlü kaypaklıklar, ihanetler, ahmaklıklar, döneklikler düşünülürse, Halit Bey’in sağlam kişiliği, insanın gözünde anıtlaşıyor; içimizi aydınlatan bir umut, gelecek kuşaklara övünçle göstereceğimiz saygın bir örnek oluşturuyor. Halit Bey’in Şekibe Hanım’la evliliği de bu saygın yaşamın bir başka örnek yönünü simgeliyor. Hukuk fakültesindeki öğrencilik yıllarında başlayan Halit Şekibe yakınlığı, siyasal görüşte, eylemde, hukuk savaşımında omuz omuza bir yaşam birlikteliğine dönüşüyor. Halit Çelenk, bir hukukçu; çok iyi bir hukukçu hem de... Ama “hukuk”u sadece bir meslek alanı olarak görmenin dar kalıpları içinde kalmıyor. Hukukçu olarak “var olan” hukuk kurallarını, kanun maddelerini çok iyi izliyor, değerlendiriyor; ama ufkunu hep geniş tutup, o kuralları, insanlığın geleceğinin daha aydınlık, daha mutlu olmasına katkıda bulunacak yönde değerlendirip yorumluyor. Başka bir deyişle “kanun”u gözardı etmiyor ama hep “hukuk”u arıyor; “var olan”ı, “olması gereken”e ulaştırmaya çalışıyor. Bu bir savaşım... Bu savaşımda, Halit Bey’in karşısında hukuku ciddiye almayan, yasa maddelerinin sözüne takılıp çağdaş yorumlarla onları aşmaya çalışmayan; giderek, hukuku zulmün, baskının basit bir aracı olarak görenler var; üstelik bunların çoğu da “hukuk diploması” almış kişiler. Halit Çelenk ise hukuk tanımazlığın, dar görüşlülüğün adeta taştan bir duvar gibi karşısına dikildiği zamanlarda bile hep, olgun ama dirençli bir tavırla görevinin gereğini yerine getirmiş bir örnek ve saygın bir kişilik olarak kalmayı başarıyor. Halit Çelenk artık, ona en büyük çaresizlikleri yaşatmış bir “hukuk tanımazlığın” kurbanı olan üç fidanın mezarlarının yanında; hukukun, adaletin ve bilgeliğin simgesi olarak yerini almıştır. lhan Selçuk’un 8 Mayıs 2009’da yayımlanan son yıldönümü yazısı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle