26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 MAYIS 2011 PAZARTES [email protected] 12 DIŞ HABERLER Libya hükümet sözcüsü, Kaddafi’nin oğlu ve üç torununun bombardımanda öldüğünü açıkladı NATO güçleri aileyi vurdu Libya liderinin konutu, NATO’ya ateşkes çağrısı yaptıktan bir gün sonra bombalandı. NATO saldırılarda sivillerin hedef alınmadığını iddia ederken Rusya Parlamentosu Dış lişkiler Komitesi Başkanı, olayı “NATO güçlerinin sivilleri korumak için orada bulunmadıklarının kanıtı” olarak değerlendirdi. Dış Haberler Servisi Libya lideri Muammer Kaddafi’nin en küçük oğlu Seyfülarap Kaddafi ve yaşları 8 ile 12 arasında değiştiği belirtilen üç torununun, NATO güçlerinin önceki gece yarısı düzenlediği hava saldırısında öldüğü bildirildi. Libya hükümeti sözcüsü Musa İbrahim yaptığı açıklamada, bombardıman sırasında Muammer Kaddafi ve eşinin de aynı binada olduklarını ancak saldırıdan kurtulduklarını belirtti. Saldırının Libya liderinin NATO’ya ateşkes önerisinde bulunmasından bir gün sonra gelmesi dikkat çekti. Libya hükümeti sözcüsü İbrahim, yaptığı açıklamada, binada Libya liderinin bulunduğu bilgisinin NATO güçlerine sızdırıldığını iddia ederek, “Bu, ülkenin liderine yönelik doğrudan bir suikast operasyonudur” derken, askeri noktaları hedef aldıklarını belirten NATO, Kaddafi ya da ailesini hedef aldıkları iddialarını yalanladı. Hedeflerinin, siviller için tehdit oluşturan Libya askeri komuta merkezleri olduğunu kaydeden NATO güçlerinin Kanadalı komutanı General Charles Bouchard, “Henüz doğrulanmamakla beraber, söz konusu ölümler gerçekleşmiş olabilir. Yaşamını kaybedenler için üzgünüm” demekle yetindi. Öte yandan NATO hava saldırısında down sendromlu çocukların tedavi gördükleri bir hastane de hedef oldu. Reuters’in Libya Sivil Toplum Konseyi Başkanı Muhammed el Mehdi’ye dayanarak verdiği bilgiye göre hastane, saldırı sırasında büyük tahribata uğradı. Çocukların akibetinin ne olduğu konusunda ise herhangi bir bilgi verilmedi. Kaddafi’nin oğlu ve üç torununun öldürüldüğüne ilişkin haberler tepkilere yol açtı. Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Kaddafi’nin EN AZ TANINAN OĞLU yetkililer bombalanan binayı gazetecilere gösterdi. (AFP) Ankara’nın Ortadoğu Politikası ‘Arap Uyanışı’ ile Engellendi mi? AKP hükümeti özellikle son 34 yıl içinde Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan ve bazı Körfez ülkeleri ile iktisadi, siyasi ve kültürel işbirliğini “hem geliştirdi hem de derinleştirerek altyapı girişimleri yürüttü”. Hükümet Türkiye’deki iş çevrelerini Ortadoğu’ya yöneltti. Ticaret, sermaye hareketleri, inşaat ve turizm alanında “ileriye yönelik” önemli gelişmeler oldu. Türkiye’nin patronajında, Arap ülkeleri ile bölgesel işbirliğinin altyapısı hazırlanmaya çalışılıyordu. Başbakan Ortadoğu’yu, bölgenin Avrupa Birliği gibi sunmaya başladı. AKP hükümetinin bu tutumu ABD ve AB çevrelerinde genellikle olumlu karşılandı. ABD ve İngiltere, “özellikle Ankara’nın Bağdat ve Erbil’le olan yeni yakınlığını” destekliyorlardı. Buna karşılık “Suriye konusunda” tereddütleri vardı. AKP hükümeti Arap ülkeleri ile gelişen ve derinleşen ilişkilerini, “Batı’ya karşı örtülü bir koz” olarak görüyordu. “Ortadoğu planlarınızı Ankara’sız (ve AKP’siz) yapamazsınız” havası, dolaylı olarak yansıtılıyordu. “Ben size ne kadar muhtaç isem sizin de bana aynı şekilde ihtiyacınız var” mesajları veriliyordu. 2010 yılında Sudan’da gelişen ve sonra Tunus, Mısır, Yemen, Bahreyn, Libya, Ürdün ve Suriye’ye yayılan (Arap Uyanışı) ve kargaşası ile Ankara’nın uçan halısı altından çekiliyordu. Son 45 yıldır Afrika ve Ortadoğu’da işlerini genişleten Türk firmaları Libya, Mısır, Tunus, Sudan ve Suriye’den kaçmaya başladılar. Libya’da 15 milyar doların üzerindeki iş hacmi ve 25.000 Türk apar topar döndüler ve bir daha da kolay kolay gidemeyecekler. 1991 sonrası Kuveyt örneğinde olduğu gibi bizimkilerin yerini yeni işgalci ülkelerin şirketleri alacak. Kısacası AKP hükümetinin; hem ABD ve AB’ye karşı örtülü koz olarak kullandığı, hem de kendi felsefesi gereği “geliştirmeye çalıştığı Arap Ortadoğusu boyutu ve derinliği”, yine ABD ve kimi AB ülkeleri tarafından elinden alınıyordu. Avrupa’da İngiltere, Fransa ve İtalya’yı özellikle saymak gerekir. Kendi geleneksel nüfuz alanlarında, Türkiye’nin (ve AKP’nin) kendilerine zarar verecek etkiye ulaşmasına izin vermeyeceklerini fiilen gösterdiler. Hem de Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO’yu kullanarak; hem de İzmir NATO karargâhını kullanarak bu operasyonu yürütüyorlar. Libyalı Chavez’den sert tepki oğlu ile 3 torununun NATO hava saldırısında ölümünü kınadı. “İspanya, Fransa ve İtalya gibi bazı Avrupa ülkelerinin liderleri nasıl Libya’ya yönelik hava saldırısına destek verebilirler?” diyen Chavez, bu ülkeye askeri müdahaleyi “delilik” olarak nitelendirdi ve NATO askerlerine Kaddafi’yi öldürme emri verildiğine inandığını belirtti. Rusya Parlamentosu Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosachev de tepkisini “NATO güçlerinin bu son eylemi, sivilleri korumak için orada bulunmadıklarının kanıtıdır” sözleriyle dile getirdi. Kosachev, NATO güçlerinin, Kaddafi’yi fiziksel olarak or (REUTERS) tadan kaldırmak isteyen Libya karşıtı koalisyon tarafından “gelişigüzel” biçimde kullanıldığını da iddia etti. NATO’nun belirli kişileri hedef almadığını söyleyen İngiltere Başbakanı David Cameron ise, Kaddafi’nin bir oğlu ile 3 torununun NATO saldırısında öldüğüne ilişkin “teyit edilmemiş bir bilgi üzerinde” yorumda bulunmak istemediğini kaydetti. Bu arada İngiltere’nin Trablus’taki büyükelçiliğine yönelik saldırılardan sonra Libya’nın Londra büyükelçisini sınır dışı etme kararı aldığı bildirildi. El Cezire’nin Libya’daki muhabiri söz konusu ölümlerin “uydurma” olduğunu iddia etti. Haberde, muhaliflerce kurulan Ulusal Konsey’in sözcülerinden Abdul Hafız Goga’nın, Kaddafi’nin oğlu ve üç torununun öldürülmesinin, Libya liderine sempati kazandırma amacıyla uydurulmuş bir haber olduğunu söylediği ileri sürüldü. Kaddafi yanlısı 420 kadar aşiretin temsilcilerinin muhaliflere NATO’ya karşı kendileriyle birlik olmaları çağrısında bulundukları bildirildi. Öte yandan BM dün yabancı personelinin Trablus’tan ayrılmaya hazırlandığını duyurdu. Dış Haberler Servisi Önceki gece gerçekleştirilen NATO hava saldırısında hayatını kaybettiği belirtilen Seyfülarap Kaddafi, Libya liderinin, yönetimde sınırlı rolü bulunan ve profili “en düşük” olarak tanımlanan oğlu. Almanya’da eğitim gören genç Kaddafi, Almanya’da polisle başı belaya girdiği için birçok kaynağa göre ailenin “kara koyunu” kabul ediliyordu. Seyfülarap Kaddafi, bir gece kulübünde bir Alman polisiyle ağız dalaşına girmiş ve medyaya konu olmuştu. Muammer Kaddafi, saldırıdan kısa süre önce yaptığı açıklamada ABD ve Kaddafi’nin salFransa ile dırıdan kurtulönkoşulsuz duğu bildirildi. görüşmeye hazır olduğunu bildirmişti. Ve Arap uyanışı!.. aha önce de kızı öldürülmüştü Kaddafi’nin Trablus’taki konutu Bab el Aziziye Sarayı ABD tarafından 1986 yılında bombalanmıştı. Saldırıda eşi ve oğlu yaralanan Kaddafi’nin evlatlığı olduğu belirtilen 18 aylık kızı Hana ölmüştü. Dönemin İtalya Başbakanı Bettino Craxe’nin saldırıyı önceden haber verdiği için Kaddafi’nin yara almadan kurtulduğu ileri sürülmüştü. El Arabiye’ye göre ise Hana olaydan sonra pek çok görgü tanığı tarafından görülmüştü. D Aşiretlerden NATO karşıtı çağrı Trablus’ta bazı gruplar Seyfülarap Kaddafi’nin fotoğraflarıyla sokaklara döküldü. Suriye’ye gelince... OPERASYONLAR SÜRÜYOR Dera’da hayat durdu Dış Haberler Servisi Suriye’nin Dera kentinde hükümet güçlerinin silahlı gruplara yönelik operasyonunda bir asker ve 7 muhalifin hayatını kaybettiği, 7 güvenlik görevlisinin de yaralandığı ileri sürüldü. Operasyonlarda 149 kişinin tutuklandığı bildirildi. Edinilen bilgilere göre, El Ömeri Camisi dahil, birçok noktaya operasyon yapan hükümet güçleri çok miktarda silah ve mühimmat ele geçirdiler. Kentte silahlı Selefi grupların iki askeri rehin aldıkları ve operasyonlar sırasında bu askerlerin de kurtarıldığı duyuruldu. Görgü tanıklarının ifadelerine göre kentte çok sayıda tutuklama gerçekleştiren Suriye askerleri, kent sakinlerinin dışarıya çıkmalarına izin vermiyor. Muhalefet kaynaklarına göre, isyanın başladığı mart ayından beri ülkede ölenlerin sayısı 600’ü buluyor. Geçen cuma günü de çoğunluğu Dera’da olmak üzere 66 kişinin yaşamını yitirdiği belirtilmişti. Esad rejimine karşı en sert muhalefetin yapıldığı, su ve elektrik hizmetinin de durdurulduğu Dera’da telefon hatları da kesilmiş durumda. Kente yabancı gazetecilerin girmesine de izin verilmiyor. Yemen’de barışa erteleme Dış Haberler Servisi Yemen’de aylardır süren yönetim karşıtı protestoları sona erdireceği umut edilen Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) barış planı için dün öngörülen imza töreni iptal edildi. El Cezire’nin haberinde, istifa çağrılarına direnen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in anlaşmayı imzalamayı reddettiği belirtildi. Yemen muhalefeti, planın başarısız olmasından Salih yönetimini sorumlu tuttu. Devlet Başkanı Salih’in, Körfez şbirliği Konseyi’nin muhalefetle uzlaşı planını imzalamayı reddettiği savunuldu muhalefetin bir uzlaşı hükümeti kurmasını ve Salih’in bir ay içinde görevini bırakmasını öngörüyordu. Plan, Salih’in istifasından sonra iki ay içinde devlet başkanlığı seçimi yapılmasını da içeriyordu. Yemen’de 32 yıldır iktidarda olan Salih’in görevi bırakması talebiyle ocak ayından bu yana yapılan gösteriler nedeniyle yaşanan şiddet olaylarında bugüne kadar 150’ye yakın kişi öldü. Öte yandan Yemen’in Zinjibar kentinde dün resmi bir binaya düzenlenen saldırıda 3 Yemenli askerin öldürüldüğü bildirildi. Saldırının El Kaide militanları tarafından düzenSana sokaklarında dün de Salih karşıtı gösteriler vardı. (REUTERS) lendiği belirtildi. arttıracaklarını söyledi. KİK üyesi Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman ve Katar dışişleri bakanlarının katılacağı törenle imzalanması beklenen barış planı, Zayani’nin Devlet Başkanı Salih ile dört kez görüştüğünü, ancak Salih’in her seferinde yeni şartlar öne sürdüğünü savundu. Muhalif kanat Salih’in istifasına yönelik baskılarını alih yeni şartlar öne sürdü’ Muhalefetin temsilcilerinden Muhammed el Sabri, KİK Genel Sekreteri Aldüllatif el Zayani’nin önceki gün Yemen’deki görüşmelerinin sonuca ulaşmadığını söyledi. El Sabri, iktidar ve muhalefetin davetlisi olarak Yemen’in başkenti Sana’ya gelen El ‘S ‘Mübarek idam edilebilir’ Dış Haberler Servisi Mısır Adalet Bakanı Muhammed el Gindi, devrik devlet başkanı Hüsnü Mübarek’in, ülkedeki protestolar sırasında ateş açılması emri vermekten suçlu bulunması halinde ölüm cezasıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. El Gindi, El Ahram gazetesine verdiği demeçte, bu davayla ilgili kilit ismin, soruşturma altında olan eski İçişleri Bakanı Habib el Adli olduğunu belirterek El Adli’nin, Mübarek’in göstericilere ateş açılması emri verdiği yönünde ifade verme olasılığının bulunduğunu kaydetti. avutoğlu: Hâlâ şans var Muhalif ve hükümet güçlerinin çatışmalarına sahne olan Suriye’de gerginlik sürerken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, adı geçen ülkeye uluslararası müdahale olmaması için çalışılması gerektiğini, böyle bir müdahalenin istenilmeyen sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Konya gezisi sırasında basına yaptığı açıklamada Davutoğlu, “Suriye komşumuz ve egemen bir ülke. Biz böyle bir şeyin Suriye içinde çözülmesine büyük önem veriyoruz. Hâlâ bunun için şans vardır, ama bu şansın zorlanmaması ve kaçırılmaması lazım” ifadesini kullandı. D Ahmedinejad boykotunu bitirdi EKBER KARABAĞ AFGAN STAN TAHRAN Yaklaşık son iki haftadır ortalıkta gözükmeyen, devletin resmi toplantılarına katılmayan ve cumhurbaşkanlığı sarayındaki çalışma bürosuna gitmeyen İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, dün yapılan bakanlar kurulu toplantısına katıldı. Haber Online sitesi, toplantıya İstihbarat Bakanı Haydar Muslihi’nin katılmadığını duyurdu. Bir grup milletvekili ve üst düzey din adamının önceki gece Ahmedinejad’ın evine giderek kendisinden görevinin başına dönmesini istediği öne sürüldü. 17 Nisan’da Bakan Muslihi, Ahmedinejad’ın yakın akrabası ve hükümetin etkili unsularından biri olan İsfendiyar Rahim Meşai ile yaşadığı anlaşmazlık sonucu görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı. Ahmedinejad, bakanın istifa talebini kabul ederken kısa süre sonra dini lider Ayetullah Hamaney, karara karşı çıkarak bakandan görevine devam etmesini istemişti. Bu olayın Ahmedinejad ile Hamaney’in arasını açtığı kaydediliyordu. Çocuğu canlı bomba yaptılar Dış Haberler Servisi Afganistan’ın Pakistan sınırı yakınındaki Paktika vilayeti yakınlarında dün düzenlenen intihar saldırısında 4 kişi öldü. Bir Afgan yetkili, pazar yerinde meydana gelen intihar saldırısını düzenleyen kişinin 12 yaşında olduğunu belirtti. Çocuğun beline patlayıcı kemerin sarılı olduğu kaydedildi. 12 kişinin yaralandığı saldırıda ölenlerin arasında kasabanın konsey başkanının da bulunduğu açıklandı. Gazne’de düzenlenen diğer bir saldırıda ise Taliban militanlarının bir polis aracını hedef aldığı, 2 sivil ile 2 polisin öldüğü belirtildi. niversitede çarşaf zorunluluğu Öte yandan İranlı birçok din adamının eğitim aldığı ve Şiiliğin önemli merkezlerinden biri sayıldığı Kum eyaletinde, üniversiteli kız öğrencilere çarşaf kullanma zorunluluğu getirildi. İl Genel Kültür Konseyi tarafından alınan kararda ildeki tüm üniversitelerde çarşaf giymenin zorunlu olduğu kaydedildi. Ülkedeki üniversitelerde ilk kez çarşaf zorunlu örtünme tipi oluyor. Ü Bugün Libya’ya yapılanların yarın Suriye’ye de yapılmayacağını kimse garanti edemez. Bu arada geçen haftaki Die Welt’te Suriye bağlamında ilginç yorumlar yer aldı: Suriye’deki Arap uyanışının gerisinde, Arap’tan çok “Kürt uyanışı” var. Suriye’de çıkan (ve çıkarılan) karışıklıklar Suriye Kürtlerine bağımsızlık sağlamaya yönelik. Irak’ın kuzeyinde iş çoktan bitirildi. İşte bu nedenle Türkiye, Suriye’deki kargaşadan büyük rahatsızlık duyuyor. İş sadece Türkiye’de bitmiyor, İran’a kadar da uzatılmak isteniyor, diyerek yorumunu tamamlıyordu. Almanya’nın, Kürdistan projesine ABD, İngiltere ve Fransa’dan biraz farklı baktığını kabul etmek gerekir. Aynı şey Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Arap hareketleri için de geçerli. Projenin sonucunda aslan payının ABD, İngiltere ve Fransa arasında paylaşılacağını gördüğü için gelişmelere mesafeli duruyor. Geçen hafta yapılan MGK toplantısında Suriye’deki gelişmelerin birinci sırada yer almasının gerisinde Die Welt’in yorumu yatıyor. Proje Irak’ta çoktan bitirildi. Türkiye’de 1980’li yıllardan beri altyapısı hazırlanıyor. Ankara tam da “Ben Kuzey Irak’ı iktisadi olarak denetimim altına alıyorum” derken, birdenbire Suriye’de olaylar patlak veriyor. Hem de AnkaraŞam ilişkileri en sıcak ve olumlu biçimde gelişirken, Ankara hükümetinin ve Şam yönetiminin elindeki kozlar birdenbire ellerinden alınıyor. Yarın 877 km. uzunluğundaki TürkiyeSuriye hududunda nelerin yaşanacağını kimse tahmin edemiyor. İlk iltica hareketleri başladı bile. Vizeler kalktı, AnkaraŞam hükümetleri ortak toplantı bile yapmıştı, ticaret fırladı, Türk şirketleri Suriye’ye doluştu.. derken birdenbire her şey siyahla beyaz gibi birileri tarafından tersyüz edilmeye başlandı. El Cezire ve Batı’nın Arap Uyanışı (Arab Aweakining) olarak adlandırdığı kalkışmaların neyin uyanışı olduğu yavaş yavaş daha iyi anlaşılacak. Yalnızca bölge ülkeleri arasındaki işbirliği engellenmiyor. Ayrıca ülkelerde iç kargaşa, çatışma ortamı ve bölünmeler yaratılıyor. Demokrasi mi? Onun sadece sözü ediliyor, uygulanmasını kimse istemiyor; zavallı bölge halklarından başka. İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar büyük devletlerin Ortadoğu’ya yönelik operasyonlarına baktığımız zaman, bunların hiçbirinin demokrasi getirmediğini görürüz. Aksine savaş, ölüm ve bölünme getirmişlerdir. Süreç bugün de yürüyor. Maldivler’de protesto Dış Haberler Servisi Maldivler’de dün hükümet karşıtı gösteriler düzenlenirken protestoculara güvenlik güçlerinin sert müdahalede bulunduğu, çıkan olaylarda en az 30 kişinin yaralandığı bildirildi. BBC’nin haberine göre, başkent Male’de bini aşkın kişi giderek kötüleşen ekonomik koşulları protesto ederek Devlet Başkanı Muhammed Naşit’e istifa çağrısı yaptı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle