28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y B Y B B B B Y Y Y Y Y Y 14 14 13 14 17 15 16 12 12 11 14 11 10 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y B Y Y Y Y Y Y B B B 10 10 9 20 20 20 17 17 14 16 10 8 8 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamB Brüksel Y Paris Y Bonn PB Münih PB Berlin B Budapeşte A Madrid Y Viyana B 10 11 10 18 19 18 16 16 16 16 16 19 16 Belgrad B 15 Sofya B 15 Roma PB 19 Atina B 17 Zürih B 17 Moskova PB 6 Aşkabat B 11 Taşkent B 16 Baku Y 11 Bişkek B 12 Tiflis B 9 Kahire Y 27 Şam PB 21 Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Batı Karadeniz, Orta Karadeniz kıyıları ile Sakarya, Kocaeli ve İstanbul’un kuzey ve doğu kesimleri yağmur ve yer yer sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. İç Anadolu’nun kuzeyi ile Doğu Anadolu’da yer yer buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. 4 KASIM 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada dostluk, arkadaşlık gırla. Tökezlemeye gör, dostluk, arkadaşlık rafa kaldırılıyor. Dostlar, arkadaşlar, leş kargaları gibi, dün övdükleri ülkenin üzerine gidiyor... Bu saptama, tarihsel kimi örnekleri akla getiriyor. Örneğin ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey; bir Türk atasözüyle, “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” diye başladı söze. “Türk halkının arkadaşımız olduğunu söylemekten gurur duyuyoruz. Türkiye gerçekten güçlü bir arkadaş” diye devam etti ve “arkadaşımız ABD’nin kim olduğunu”, kimliğini anımsamamıza vesile oldu. ??? Bugün arkadaşlığımızla gurur duyan ABD; bu ülkede 27 Mayıs dışında 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin ya kışkırtıcısı ya da hazırlayıcı rolünü başarıyla oynadı. 1994’te, Kıbrıs’a uluslararası antlaşmalardan doğan müdahale hakkımızı kullanmamıza karşı çıkmakla yetinmedi, Barış Harekâtı’ndan sonra ekonomik bunalım geçiren Türkiye’yi, uluslararası finans çevrelerinde ağırlığını kullanarak daha diplere itmeyi marifet bildi. ABD’nin dostluğu, arkadaşlığı tehdit içeren açıklamalarıyla eşdeğerdir. Örneğin 1964’te Kıbrıs’a olası askeri harekâtımızı engellemek için 6. Filo’yu üzerimize göndereceğini duyurarak tehdit etti. Gençliğini zehirleyen uyuşturucuların baş kaynağı olarak Türkiye’yi ilan etti. Afyon ilinde haşhaş üreten bölgeleri buldozerlerle dümdüz edebileceğini açıklamaktan çekinmedi... Bu olaylar, ABD’nin Türkiye ile “güçlü arkadaşlığının değişkenliğine” örnek, tarihsel kanıtlarıdır. ??? Uluslararası ilişkilerde dostluk ve arkadaşlık gününe göre değişir. Bugün ABD, Ortadoğu’da elinden kaçırdığı etkenliği yeniden eski düzeye getirmek için “güçlü bir arkadaşa” Türkiye’ye gereksiniyor. Arap ülkelerine model ülke diye satmayı düşündüğü Türkiye’yi yarı Arap kimliğine dönüştürmeyi öngören ABD’nin ılımlı İslam programı iflas etti. AKP iktidarının çarpıtma çabalarına karşın laik düzen ayakta kalabildi. Şimdilerde ise İslamla demokrasinin bir arada yaşayabileceğini Türkiye üzerinden Arap ülkelerine satmaya çalışıyor... Bu konudaki kozu, “güvendiği, arkadaşı” Başbakan RTE de; Arap ülkelerini turlarken demokrasi ile İslamın birlikteliğini, dinle devlet işlerini ayırmanın erdemini, laikliğin asla dine karşı olmadığını vurgulayan, öven konuşmalarıyla ABD’nin Arap dünyasıyla ilgili yeni stratejisine yardımcı oldu... ??? Tabii çeşit çeşit dostluk var, arkadaşlık var ülkeler arasında. Bir başka örnek; Almanya ile dostluğumuz, arkadaşlığımız. Tarihsel bir geçmişi var. Bir yandan da toplumsal ve ekonomik çıkarlarımız örtüşüyor. En fazla ihracatımız, işçimiz Almanya’da. Devlet olarak, hükümet olarak Almanya, Türkiye’nin terörle mücadelesine tam destek veriyor. Ama ufacık sakıncalı bir yanı var arkadaşlığın, dostluğun. Ne hikmetse Angela Merkel hükümeti, örgütün Almanya’da bir yılda topladığı 6 milyon Avro ile PKK’yi maddi açıdan destekleyen, güçlendiren olayları ilgilenmeye değer bulmuyor.. PKK terörüne karşı olmak, lakin örgütün Almanya içinde cirit atmasına, 6 milyar Avro toplayacak kadar rahat çalışmasına göz yummak… ….Berlin’in “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” politikası gereği mi acaba? Kendilerine ‘Hacettepe Tıp Sivil İnisiyatifi’ adını veren ve alanlarında Türkiye’nin en iyi doktorları olan 40’a yakın Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi (HÜTF) öğretim görevlisi, önceki akşam gazetecilerle bir araya gelerek AKP hükümetinin sağlıkta dönüşüm projesine ilişkin kaygılarını aktardı. HÜTF mensupları, sağlıkta dönüşüm projesinin ‘başarılı’ olduğu yönünde iç ve dış kamuoyunda ortaya çıkan genel algının doğru olmadığı inancında. Bu konuda bizlere çarpıcı bilgiler de verdiler. Örneğin, AKP’nin sağlık programının başarısına kanıt olarak gösterilen ‘bebek ölüm hızındaki azalma’ konusunda, Hacettepeli doktorlar şöyle düşünüyor: “Bebek ölüm hızını azaltan annenin okuryazarlığı ile kişi başı milli gelirdeki artıştır. Nitekim sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bu oran 1993’ten bu yana azalma trendindedir.” hastanelerine aktarılan miktarın çok üzerinde. SIR GASS, AFGANİSTAN VE NATO rgan nakli merkezi kapandı Hacettepeli doktorlardan aldığımız bilgilere göre ‘A sınıfı’ ağır ameliyatların yapıldığı bir diğer merkez, üniversite hastaneleri. Her biri saatler süren bu ameliyatları yapan doktorların, yürürlükteki performans sistemine göre çok fazla puan toplamaları mümkün değil. Tamgün yasası ile seçim yapmak zorunda bırakılan bu doktorlar, üniversite hastanelerinden özel sektöre yani muayenehanelere ya da özel hastanelere gitmek zorunda bırakılıyor. Bu trendin en trajik örneği, başındaki tek doktorun özel sektöre geçmesi nedeniyle Hacettepe Karaciğer Transplantasyon Merkezi’nin kapanmak zorunda kalması olmuş. ??? HÜTF sivil inisiyatifinin bir de korkusu vardı. Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat yapısını düzenleyen KHK’ye “Lüzumu halinde üniversite hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na devredilir” ifadesinin eklenmesi gündemdeydi. Taslakta var olan ifade dün yayımlanan KHK’nin son halinde yer almadı. Hacettepeli doktorlar bu durumdan memnun olmakla beraber, sağlıkta dönüşüm projesiyle ilgili dile getirdikleri kaygılarının, kamuoyu tarafından ve özelikle de sağlık politikalarına yön veren siyasetçiler tarafından dikkate alınması umudunu taşımaya da devam ediyor. O Sağlıkta Dönüşüme Doktorların İsyanı kriterine karşı. Bu uygulamanın sağlık sistemimizde yaratmakta olduğu sonuçlar konusunda da son derece kaygılı ve karamsarlar. Verdikleri bilgilere göre; nedeniyle tıp fakültelerindeki öğretim görevlilerinin akademik yayın sayısı azalmış durumda. Basılan makalelerin büyük çoğunluğu da ‘düşük etkili’ yayından ibaret. ‘Dikkatli bir umutluluk’ içinde olmak ? NATO’nun Afganistan’daki üst düzey sivil temsilcisi Büyükelçi Sir Gass anlattıklarıyla NATO’nun Afganistan operasyonlarında ve ülkeye demokrasi götürme hedefinde pek de başarılı olamadığını itiraf etmiş oldu. LEYLA TAVŞANOĞLU pandisit ameliyatları 4 kat arttı  Daha fazla hasta görmeyi teşvik eden bu sistemde en az 15 dakika olması gereken hasta muayene süresi 2 dakikaya düşmüş durumda.  Daha fazla ameliyat teşvik edildiği için operasyon sayısında patlama var. 2010 yılında her 1000 kişiden 116’sı ameliyat oldu.  En fazla operasyon ‘E sınıfı’nda (alçı, ben alınması, sünnet vs) yaşanmış. Örneğin, apandisit ameliyatları (apandektromi) 4 katına çıkmış durumda. Safrakesesi bitmiş hastalar gereksiz yere ameliyat ediliyor.  Muayenelerin niteliği kalktığı için hasta memnuniyetsizliği ve mükerrer muayenelerde artış var. Bu yüzden kişi başına muayene sayısı 2’den 7’ye çıkmış durumda.  Performans kaygısı A ağlık hizmeti özelleştiriliyor  Yapılmaması gereken tetkikler arttığı için sağlık harcamaları artmış durumda. Bundan kârlı çıkan özel tetkik kurumları ve laboratuvarlar.  Sistemin başarısızlığı şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklarla mücadelede kendini gösteriyor. Göstergeler ortalama değerlerin altında.  Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ağırlıklı olarak küçük ameliyatlar yapılırken ‘A sınıfı denen’ ağır ameliyatların (Transplantasyon, kalp ameliyatları vs) önemli bölümünün özel hastanelerde gerçekleştirilmesi, sistemin özel sektörü destekler niteliğini ortaya koyuyor. Nitekim Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan özel hastanelere ödenen fatura tutarları üniversite S itelik yerine nicelik önde Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin en tartışmalı ayaklarından biri doktorların ücretlerinin belirlenmesinde ‘performans’ kriteri getirmesi. Önce Sağlık Bakanlığı hastaneleri, ardından da üniversite hastanelerinde zorunlu hale getirilen uygulamaya göre, doktor maaşları baktıkları hasta sayısı ile yaptıkları ameliyatların çokluğu ölçüsünde artıyor. HÜTF mensupları “hasta bakımında niteliği değil niceliği öne çıkardığı” gerekçesiyle performans N Dicle Üniversitesi öğrencilerine kaldıkları yurtlarda ‘özel hayatları’ soruldu ‘Namus’ anketi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK), Konya Selçuk Üniversitesi’nde yaptırdığı anketlerin ardından Dicle Üniversitesi (DÜ) öğrencilerine de kaldıkları yurtlarda “Doldurmak zorundasınız” denilen imzasız anket dağıttığı iddia edildi. Ankette kız öğrencilerin özel yaşamına ilişkin sorular sorulması tepki çekti. KYK’nin DÜ yurtlarında, KYK anteti bulunmadan yapıldığı iddia edilen ankette, “daha önce kaç birliktelik yaşadığı”, “Hiç canlı doğum yaptınız mı? (düşük, kürtaj ve ölü doğumlar hariç)” ve “1 Ocak 2005 tarihinden sonra şu an canlı olsun ya da olmasın canlı doğum yaptınız mı?” gibi soruların sorulduğu kaydedildi. Soruları cinsiyetçi ve ayrımcı olarak niteleyerek reddeden öğrencilere ise yurt görevlileri tarafından 500 TL disiplin cezası kesildiği de iddia edildi. Dicle Üniversitesi İnşaat Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi ve Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) üyesi Rojda Varhan, bireyin nerelerde çalışmak istediği yönündeki eğilimlerini sorgulayan bir şekilde devam ettiğine işaret ederek, “Böylelikle anketi yapan odaklar, öğrencinin geçmişi ve geleceği hakkında genel bir perspektif sahibi oluyorlar” dedi. Soruların kimler tarafından yapıldığının kendilerine söylenilmediğini belirten Varhan, öğrencilerin ısrarla isim istemeleri üzerine yurt görevlilerinin, Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) adres gösterdiğini belirtti. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi olan Kübra Gündüz ise Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Yurdu’nda kaldığını belirterek üniversitenin açıldığı ilk hafta yurt görevlilerinin ellerinde anketlerle oda oda gezdiğini söyledi. Gündüz, anketi, AKP MYK üyesi ve Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mazhar Bağlı’nın öğrencilere dönük geliştirdiği “taciz” uygulamasının bir uzantısı olarak nitelendirdi. EğitimSen Diyarbakır Şubesi yöneticileri ise konuyu genel merkezlerine taşıdıklarını belirterek kısa süre içerisinde durum ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaşacaklarını duyurdu. Arslan’ın ailesi Türk bayraklarıyla donattıkları evlerinde taziyeleri kabul etti. (AA) NATO 2014’e kadar Afganistan’da olumlu gelişmeler olmasını iyimserlikle umuyor. Ancak anlaşılan o ki Afganistan’daki hedefleri konusunda NATO üst düzey yetkililerinin kafaları hiç de net değil. Turkish Policy Quarterly dergisiyle Alman Friedrich Naumann Vakfı’nın ortaklaşa, NATO’nun sponsorluğunda düzenlediği “Afganistan’da Geçiş Dönemi” konulu yuvarlak masa toplantısının konuşmacısı NATO’nun Afganistan’daki üst düzey sivil temsilcisi Büyükelçi Sir Simon Gass’tı. Yuvarlak masa toplantısının İstanbul’da iki gün süreli Üçlü Afganistan Zirvesi’nin hemen ardından yapılması da dikkat çekiciydi. Büyükelçi Gass konuşmasına, son aylarda Afganistan’ın uluslararası gündemin birinci maddesi olmaktan çıktığını, Libya’daki gelişmelerin gündemin en tepesine oturduğunu söylemekle başladı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “İki yıl önce Afganistan’da durum çok ciddi ve vahimdi. O nedenle operasyonlarımıza devam ettik. Bugün ise geriye doğru baktığımızda göreceli bir iyileşme olduğunu görüyoruz. 2009’da Afganistan’da görevli olan generaller bugünleri görselerdi herhalde çok mutlu olurlardı.” Gass daha sonra şunları söyledi: “Bugün ülkede hâlâ isyanlar olmasına, olaylar çıkmasına rağmen bunlar artık merkezi hükümete tehdit oluşturmuyor. Artık bir geçiş dönemi başlayacak. Bu geçiş döneminde Afganistan’a askeri yardımın yüzde 50’si Afganistan’ın kendi bütçesinden karşılanacak. Öte yandan ülkenin ekonomi cephesinde çok dikkat çekici bir ilerleme ve gelişme kaydedilmemekle birlikte en azından istikrar sağlandı.” Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai’nin yakında yeni geçiş dönemi konusunda açıklamalar yapacağına işaret eden Gass şu ifadeleri kullandı: “Hedef 2014’e kadar operasyonları tamamlamak. 2014’e kadar Afgan halkı için istikrarlı bir platform oluşmasını umuyoruz.” Afganistan’ın sınır komşusu Pakistan’la da sıkıntıların olduğuna dikkat çeken Gass sınır ötesindeki Peştun isyancılarına şu sözlerle gönderme yaptı: “Burada ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın sözü çok önemli. Clinton, ‘Arka bahçenizde zehirli yılan beslerseniz günün birinde sizi soktuğunda bundan yakınmayın,’ demişti.” Afganistan’daki her sektörde düzeltme yapılmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Gass’ın şu sözleri dikkat çekici: “Ülkede yargının durumu sıkıntılı. Bu da bizim Afganistan’daki görevimizi güçleştiriyor. 2014’ten sonra Afganistan’daki NATO güçleri ve ortaklarının rolleri değişecek. Afganistan ordusuna maddi yardım devam edecek. Bunu yapmazsak sonuçları şimdiden bellidir.” Gass İslam dünyasına da şöyle bir çağrıda bulundu: “Afganistan’a yardımda bulunmayı planlayan İslam ülkeleri artık ellerini çabuk tutmalıdırlar.” Ülke içinde Peştun isyancılar ve Taliban’ın faaliyetlerine atıfta bulunan Gass şu bilgileri verdi: “İsyancıların barış masasına oturup oturmayacaklarını bilmiyoruz. 2014’e kadar bunu yapmazlarsa Afganistan NATO’dan destek almaya devam edecektir.” Gass bu sözleriyle bir anlamda NATO’nun Afganistan operasyonlarında ve ülkeye demokrasi götürme hedefinde pek de başarılı olamadığını itiraf etmiş oldu. Gass’ın konuşmasının sonunda söyledikleri de hayli ilginçti: “Ben 2014 sonuna kadar Afgan hükümetinin kademeli olarak ülke güvenliğini üstleneceği konusunda dikkatli bir umutluluk içindeyim.” ‘Geçiş dönemi başlayacak’ Pakistan ve Clinton’ın mesajı ‘Başka evlatlar ölmesin’ MUŞ (AA) Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde terör örgütüne yönelik operasyonda öldürülen Sezer Arslan’ın babası Mehmet Arslan, “Oğlumu okuması için Hakkâri’ye gönderdim. Orada kandırıp dağa çıkardılar. Oğlumu öldürdüler, başkaları ölmesin” dedi. Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde terör örgütüne yönelik operasyonda öldürülen Sezer Arslan’ın babaevinin bulunduğu Muş’un Korkut ilçesine bağlı İçboğaz köyünde oluşturulan taziye evi Türk bayraklarıyla donatıldı. Baba Mehmet Arslan, oğlunun kandırılarak dağa çıkarıldığını belirterek “Bizim ordumuz, bayrağımız birdir. Biz hain değiliz. Oğlumu öldürdüler, başkaları ölmesin istiyoruz” dedi. Arslan’ın amcası Halil Arslan da, yeğeninin Hakkâri Anadolu Öğretmen Lisesi’nde eğitim gördüğünü ve 2009 yılında törer örgütüne katıldığını belirterek, “Biz Çanakkale’de yedi düvelle savaştık ve devletimizi kurduk. Artık kimseyle savaşmayacağız. Kürt kökenli bir vatandaş olarak Türkiye’nin batısında ne varsa doğusunda da olmasını isterim” diye konuştu. PKK’li canlı bomba Nazlı Görer’in cenazesi de ailesine teslim edildi. Aile, defin için memleketleri Erzurum’a döndü. DAVUTOĞLU’NDAN BARZANİ’YE ‘Evimiz evinizdir’ MUSTAFA K. ERDEMOL Cenaze aileye verildi Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani, Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu ile görüştü. Basına kapalı yapılan ve başta PKK’yle mücadele konusu olmak üzere, Irak ve Kürt bölgesiyle ilişkilerin konuşulduğu toplantıdan sonra açıklama yapan Davutoğlu, TürkKürt kardeşliğine kimsenin darbe vuramayacağına inandığını vurguladı. “Kuzey komşumuzdan teröre karşı aktif tutum almasını beklemek hakkımız ve sorumluluğumuzdur” diyen Davutoğlu, Barzani’ye “Hoş geldiniz. Evimiz evinizdir” dedi. Barzani de dostluk vurgusu yaparak, “Bölgemizde güvenliğimiz birbirimize bağlıdır” diye konuştu. DEPREMDE YARDIMA KOŞAN ASKERLERE SALDIRDILAR BİTLİS (Cumhuriyet) Van’daki depremde can kurtaran Siirt İstihkâm Taburu’na ait askeri konvoya BitlisDiyarbakır karayolunun 20. kilometresinde PKK’li terörist tarafından taciz ateşi açıldı. Askerlerin karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada bir asker ayağından yaralandı. Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz, “Van’daki depremde işini tamamlayan askeri konvoydaki iş makinelerine taciz ateşi açıldı” dedi. Öte yandan, HakkâriVan karayolu üzerinde zırhlı polis aracının geçişi sırasında PKK’li teröristler tarafından yola döşenen mayın uzaktan kumanda ile patlatıldı. Patlamada 1 polis memuru yaralandı. Her iki bölgede operasyon başlatıldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle