15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 MART 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Perde Kalkınca Siyasal güçlerin sıralanışında yeni sayılabilecek gelişmeler var. Ülkenin tarihine iki tam, bir yarım, iki çeyrek müdahalede bulunmuş güç, yani TSK, artık devrede olmadığını ilan etmiş durumdadır. “Bu durum korunması gereken ve kuruluştan gelen kimi temel ilkeler bakımından tehlike yaratıyor” diyenler durumdan hoşnut olmasalar da böyledir. Bu hoşnutsuzluğun, eğer ülkenin geçmişine ve geleceğine nesnel bir bakış gerçekleştirebilirsek, gereksiz ve haksız olduğunu da söyleyebiliriz. İki tam, bir yarım, iki çeyrek müdahalenin 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’de gerçekleşenleri bugün karşı karşıya kaldığımız vahim tablonun temel nedenleridir. 12 Mart ve 12 Eylül, Türkiye’yi dinci bir kalkışmanın sabırla döşenmiş rayına sokan güçlerin palazlanmasına, aydınlanma felsefesinin zedelenmesine, solun tasfiyesine, böylelikle ülkenin vicdanının kirlenmesine yol açmışlardır. Her iki askeri darbe de zamanın genç kuşaklarının beynini dümdüz etmiş, günün “gereksinimlerine” yani sermayenin ve dış güçlerinin çıkarlarına uygun hale getirmiştir. Kimileri buna “zamanın ruhu” diyor da kendini rahatlatıyor, değildir; söz konusu olan genleriyle oynanmış zamandır. Şimdi ise artık farklı bir durumla karşı karşıyayız. Askeri darbe olasılığı, velev ki kuruluş felsefesinin ilkelerinin korunmasını amaçlamış olsun, kalmadığına göre, artık memleketin gerçek siyasal güçlerinin kendilerini gösterme, kendi güçlerine güvenme, kendi güçlerini oluşturma, harekete geçirme zamanı gelmiş demektir. O kuruluş felsefesi tehlikedeyse, ki tehlikededir, harekete geçecek olan güçler kendi kapitalizmlerine de kuşkuyla yaklaşmayı bilen gerçek liberaller, sosyal demokratlar ve komünistlerdir. Gerçek liberaller deyince okuyucularımdan bir kısmının şaşırdığını görür gibiyim. Haklılar, bu tür liberallerden o kadar az kaldı ki, ama benim öyle nitelememin nedeni, Türkiye’deki sermaye yapısının dışa bağımlılığı ve okumuş yazmışların, teşbihte hata aranmaz, kuşkusuz aydınlanmaya katkıları inkâr ve ihmal edilemeyecek kadar büyük “tercüme odası” doğuşlu olmasındandır. O anlayışın mirasına sahip çıkan, yani her “yeniliği” çevirerek öğrenenlerin pek çoğu, 80’li yıllarda solu, sosyalizmi ve eleştirel liberal düşünceyi hızla terk edip neoliberalizmin kaypak ruhuna kendilerini teslim ettiler. Şimdi oradan “askeri darbe karşıtlığı” maskesi altında dinci bir sivil vesayete aktif hizmet sunmaktadırlar. İşte tam bu nedenle artık askerin siyaset sahnesinden çekiliyor olması “hayırlara vesile” olacaktır. Baş başa kalacağız. O zaman bu arkadaşlar sivil diktatörlüğün savunulmasının zor bir iş olduğunu göreceklerdir. Bahaneleri kalmayacağı için, ya güce biatları tamama erecek, “biz farklıyız, yalnızca demokrasi için destek veriyoruz” mavalı işe yaramaz hale gelecek ya da “yahu biz ne yapıyoruz” demeye başlayacaklardır. Bu tablonun, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu dinci motiflerin zaman içinde koyulaşan rengiyle bezeli sivil vesayet ya da isterseniz sivil dikta deyin, tehlikesini daha açık, daha görünür hale getirdiği, getireceği kesindir. O zaman yapılacak iş; işçilerin, çalışanların, aydınların ülkenin ve kuşkusuz kendilerinin başına gelen ve gelecek olanı bir an önce görmeleri, gereğini yapmaları, yani örgütlenmeleri, kimseden de medet ummamalarıdır. Bunun için emperyalizm tahlilleri yeniden hatırlanmalı, kuruluş felsefesini, aydınlanmayı korumanın ve ilerletmenin başka yolunun olmadığı artık, nihayet kabul edilmelidir. Şimdi durum böyle bir uyanış, böyle bir hamle için uygundur. Çünkü gerçeği gizleyen perde ortadan kalkmış bulunmaktadır. [email protected] Türkiye, ABD’de yürüteceği ‘ikna diplomasisi’ni, 4 Mart’taki görüşmeden sonra başlatmayõ planlõyor Ankara’nõn umudu ObamaBAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - ABD Temsilciler Mec- lisi’nin Dõş İlişkiler Komisyonu’nda 4 Mart’ta görüşülmesi ve oylanmasõ beklenen 252 sayõlõ sözde soykõrõm ta- sarõsõ konusunda Ankara, umudunu ABD Başkanõ Barack Obama’ya bağladõ. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’õn 14 Nisan’da ABD’de yapõ- lacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde Türkiye’nin kaygõlarõnõ en üst dü- zeyde Obama’ya aktarmasõ beklenir- ken, bu süreçte Ermenistan’õn, Ana- yasa Mahkemesi kararõnõn protokol- lerin lafzõna ve ruhuna aykõrõ olmadõğõ konusunda Türkiye’ye yazõlõ güven- ce vermek istemediği öğrenildi. Türkiye’nin yaklaşõk bir aydan bu yana verdiği “Tasarı geçerse Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin nor- malleşmesi söz konusu olmaz. Ay- nı zamanda bu, Türkiye ile ABD arasında Afganistan’dan Irak’a, Nabucco’dan NATO’ya kadar ge- niş yelpazeli işbirliğinin de sıkıntı- ya girmesine neden olur” mesajlarõna karşõn, tasarõnõn Temsilciler Meclisi Dõş İlişkiler Komisyonu’ndan geç- mesine kesin gözüyle bakõlõyor. Bu ne- denle Ankara-Washington arasõndaki asõl “ikna diplomasisinin”, 4 Mart’tan sonra, yani tasarõnõn Dõş İlişkiler Ko- misyonu’nda görüşülmesinden sonra başlamasõ söz konusu olacak. Tasarõ- nõn Temsilciler Meclisi Genel Kuru- lu’nda ele alõnmasõndan önce Anka- ra’nõn Obama’yõ diplomatik markaja almasõ, sürecin Türkiye aleyhine şe- killenmemesi açõsõndan büyük önem taşõyor. Bu nedenle, halen yürütül- mekte olan alt düzeydeki diplomasi- nin yanõ sõra doğrudan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ya da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn devreye girmesi, Obama’nõn Temsilciler Meclisi’nde- ki Demokrat Partili üyeler üzerinde- ki etkisini kullanmasõ konusunda ken- disini ikna etmesi gerekecek. 24 Ni- san öncesinde, Başbakan Erdoğan’õn Nükleer Güvenlik Zirvesi marjõnda Obama ile ikili bir görüşme yapmasõ ve Türkiye’nin kaygõlarõnõ aktarmasõ bekleniyor. Diplomatik kaynaklar- dan edinilen bilgiye göre Washing- ton’daki görevine yeni başlayan Bü- yükelçi Namık Tan, hafta başõnda ABD’deki Yahudi kuruluşlarõnõn tem- silcileri ile bir araya gelip, tasarõnõn en- gellenmesi için girişimde bulunmala- rõnõ istedi. Söz konusu kuruluşlarõn temsilcileri de Tan’a, bundan Türki- ye-ABD ilişkilerinin etkilenmesi ve bunun da bölgeye yansõmasõna bağlõ olarak gelişmelere ilişkin duyduklarõ kaygõlarõ ilettiler. Öte yandan, Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşarõ Büyükelçi Feridun Sinir- lioğlu’nun ABD ve İsviçre’de yaptõ- ğõ temaslardan, Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin kararõna ilişkin olarak her iki ülkenin de Türkiye ile aynõ “hissiyatı” paylaşmadõğõ anlaşõldõ. ABD’nin konuya daha siyasi, İsviç- re’nin de daha teknik baktõğõ anlaşõl- dõ. Türkiye ise konunun Erivan yö- netiminin yazõlõ taahhüdü ile çözüle- ceğine inanõrken, Ermenistan şimdi- lik böyle bir taahhütte bulunmaktan uzak duruyor. Tasarı yeni değil... Geçen yõl mart ayõnda Demokrat Partili Kaliforniya milletvekili Adam Schiff tarafõndan hazõrlanan 252 sayõlõ tasarõnõn destekçileri sürekli artõyor. Bu da tasarõnõn Dõş İlişkiler Komisyo- nu’nun yanõ sõra genel kuruldan da geçmesi olasõlõğõnõ arttõrõyor. Bağlayõcõ niteliği olmayan tasarõda, “Amerikan dış politikasının Ermeni soykırı- mına ilişkin duyarlılığı yansıtması” isteniyor. 252 sayõlõ tasarõnõn aynõsõ 2007 yõlõnda Temsilciler Meclisi Dõş İlişkiler Komisyonu’nda 21’e karşõ 27 oyla kabul edilmişti. Ancak döne- min ABD Başkanõ George Bush, Amerikan Silahlõ Kuvvetleri ve Türk lobisinin çabalarõyla Amerikan basõ- nõnõn bu konuya yoğun ilgi göstermesi üzerine tasarõnõn genel kurul günde- mine alõnmasõ engellenmişti. Başbakan Erdoğan’õn 14 Nisan’da ABD’de yapõlacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde Türkiye’nin kaygõlarõnõ en üst düzeyde Obama’ya aktarmasõ beklenirken bu süreçte Ermenistan’õn, Anayasa Mahkemesi kararõnõn protokollerin lafzõna ve ruhuna aykõrõ olmadõğõ konusunda Türkiye’ye yazõlõ güvence vermek istemediği öğrenildi. ABD’ye giden heyette yer alan Mercan, Ermeni tasarõsõnõn geçmemesi için çalõşacaklarõnõ belirtti Washington’da TBMM lobisi ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Tem- silciler Meclisi Dõşilişkiler Komi- tesi’nin, Ermenilerin soykõrõm savlarõna yönelik tasarõyõ oylaya- cağõ 4 Mart öncesinde TBMM’den gelen heyet Washing- ton’daki temaslarõna başladõ. TBMM Dõşişleri Komisyonu Başkanõ Murat Mercan, 1915 olaylarõyla ilgili tasarõnõn oylan- masõ öncesinde ABD hükümetin- den daha fazla çaba göstermesini beklediklerini söyledi. Heyet ola- rak hükümet yetkilileriyle görüş- meyeceklerini, temaslarõnõ ağõrlõk- lõ olarak ABD’li milletvekilleri, basõn ve düşünce kuruluşlarõ çer- çevesinde yürüteceklerini ifade eden Mercan, tasarõnõn geçmeme- si için lobi yapacaklarõnõ bildirdi. Tasarõnõn Temsilciler Meclisi Dõ- şilişkiler Komitesi’nden geçme olasõlõğõ bulunduğunu ifade eden Mercan, ancak Genel Kurul’a gel- meyeceğini düşündüğünü belirtti. ABD hükümetinin Komite üzerin- de doğrudan bir etkisi olamayaca- ğõnõ söyleyen Mercan, yine de ABD yönetiminin Türkiye ile iliş- kilerin önemini Kongre üyelerine anlatabileceğini ifade etti. Yahudi kuruluşundan çağrı Merkezi Washington’da bulu- nan düşünce kuruluşu Ulusal Gü- venlik İşleri Musevi Enstitüsü, Ermeni tasarõsõnõn yenilgiye uğra- tõlmasõ gerektiğini belirtti. Açõk- lamada, tasarõnõn geçmesi halinde ABD’nin Ankara ve Erivan ara- sõndaki yardõmcõlõk rolünü engel- leyeceğine işaret edilerek şöyle denildi: “Türkiye, Hamas’ı An- kara’ya davet ettiğinde, İsrail ve komşuları arasında arabulu- culuk yapma önerisi İsrail’de artık hoş karşılanmamıştı. Bu, Ermeni tasarısı Kongre’ye gel- diğinde, ona karşı çıkmak için diğer bir neden.” ‘SENDİKASIZLAŞTIRMA ŞİRKETLERİ’ Drexler:Eğitimveriyorlar Ekonomi Servisi - Uluslarara- sõ Kimya, Enerji, Maden ve Genel İşçi Sendikalarõ Federasyonu (ICEM) Maden İşkolu Direktörü Joe Drexler, ABD’de “sendika- laşmayı yok etme” şirketleri bu- lunduğunu ifade ederek, “İşve- renler sendikal örgütlenmeyi engellemek için buralara baş- vuruyor. Bu şirketlerin yıllık 2 milyar dolar cirosu var” dedi. Sendikal örgütlenme sürecinde birçok işçinin canõnõn yandõğõnõ vurgulayan Drexler, “Bu şirketler, öncelikle sendikal örgütlenme yapılan işyerindeki müdürleri, şefleri eğitiyor. Bu eğitimlerde iş- çilerin nasıl tehdit edileceği, yer- lerinin nasıl değiştirileceği, nasıl izlenip takip edileceği anlatılıyor. Bir anlamda yasaya aykırı faa- liyetlerin nasıl yasal gibi göste- rileceğini öğretiyorlar. Örneğin, ABD’de sendikal örgütlenme sürecinde referandum meka- nizması var. Kimin referan- dumda sendikaya ‘evet’, kimin ‘hayõr’ diyeceğini öğrenebilece- ğimiz araştırmalarımız var di- yorlar. İşyerini kapatmakla, baş- ka bir yere taşımakla tehdit edi- yorlar. Öyle ki işçi referanduma ‘başõna silah dayanmõş’ atmosfe- rinde giriyor. Tüm bunlara rağ- men referandumların yüzde 50’sinden bizim istediğimiz so- nuçlar çıkıyor” dedi. Drexler, ‘sendikalaşmayı yok etme’ şirketlerinin ABD dõşõnda Kanada’da faaliyet gösterdiğini, ayrõca diğer Anglosakson ülkeler- de de bu yönde eğilimler bulun- duğunu belirtti. Drexler’in verdi- ği bilgiye göre ABD’de sendikal örgütlenme oranõ şu anda yüzde 12 düzeyinde. Özel sektörde bu oran yüzde 9’a geriledi. Oysa sendika- laşmanõn ABD’de en yüksek ol- duğu 50-60 yõl öncesinde bu oran yüzde 35 seviyesine kadar çõkmõştõ. ABD’NİN NARKOTİK DENETİM RAPORU Erdoğan: Kõbrõs’tan asker çekebiliriz ama... Dış Haberler Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kõbrõs’ta bir anlaşma sağ- lanmasõ durumunda, Türkiye’nin adadan as- kerlerini çekebileceğini belirtti. Yunan ve Kõbrõs Rum Kesimi basõnõna ko- nuşan Erdoğan, “Hedefimiz Kıbrıs sorunun- da kalıcı biz çözüme ulaşmaktır. Bu hedefe ulaşmak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Hiç kimse Türkiye’nin bu konuda- ki samimiyetinden şüphe edemez, etmeme- lidir” ifadelerini kullandõ. Kõbrõs Rum Kesi- mi’nde yayõmlanan Politis, Alithia ve Cyprus Mail ile Yunanistan’da yayõmlanan Elefteroti- piya gazetelerinde dün yer alan haberlere göre Erdoğan, bir anlaşma sağlanmasõ durumunda adadan asker çekilebileceğini, ama Türk aske- rinin adadan ivedilikle çekilmesine yönelik çağrõlara olumlu yanõt verilmeyeceğini dile getirdi. Erdoğan’õn sözleri Rum Kesimi’nde mesafeli karşõlandõ. Hükümet sözcüsü Stefa- nos Stefanou, Türkiye’nin limanlarõnõ ve ha- vaalanlarõnõ Rum Kesimi’ne açmasõna yönelik AB’nin çağrõlarõna olumsuz cevap verdiğini ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarõnõ ihlal ettiğini savundu. Stefanos Stefanou, “Türkler sözleri eyleme dökmeli” dedi. Türkiye’nin Kuzey Kõbrõs’ta halen 30 bin civarõnda askeri bulunuyor. Kõbrõs’ta iki top- lum lideri arasõnda Eylül 2008’de yeniden başlayan müzakerelerde halen önemli bir iler- leme kaydedilemediği belirtiliyor. ‘Türkiyeönemligeçişyolu’ ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Dõşiş- leri Bakanlõğõ’nõn “2010 Ulus- lararası Narkotik Denetim Stra- tejisi Raporu”nda Türkiye’nin uluslararasõ uyuşturucu kaçakçõlõ- ğõnda önemli bir geçiş yolu olma- yõ sürdürdüğü ve kara para aklama konusunda da endişe veren ülke- ler arasõnda yer aldõğõ belirtildi. Raporda, Türkiye’nin özellikle Güneybatõ Asya ve Avrupa ara- sõndaki uyuşturucu ticaretinde önemli bir merkez olduğu vurgu- lanõyor. Afganistan’dan gelen uyuştu- rucunun Avrupa ve Rusya’ya Tür- kiye üzerinden gönderildiğinin ifade edildiği raporda Türkiye’de yerleşik en önemli uyuşturucu ka- çakçõlarõnõn bu işi yõllardõr yapan Kürtler ve İranlõlar olduğu belir- tildi. Bunun yanõ sõra Türkiye’nin Balkan rotasõ üzerinden Batõ Av- rupa’ya yollanan uyuşturucunun da merkezi dağõtõm noktasõ olduğu ifade edildi. Raporda ayrõca Türkiye’nin Uzakdoğu’ya gönderilmek üzere İran’da üretilen metamfetaminde geçiş ülkesi olarak daha fazla kul- lanõldõğõnõ gösteren işaretlerin bu- lunduğu da aktarõldõ. Avrupa ve ABD ile yakõn işbir- liği içinde olan Türk güvenlik güçlerinin narkotik suçlarla mü- cadele çabalarõnõn övüldüğü ra- porun “Kara Para Aklama ve Mali Suçlar” bölümünde ise Tür- kiye 2009 yõlõnda kara para akla- mada ana endişe konusu olan ül- keler listesinde yer aldõ. Para aklamanõn bankalar, banka dõşõ mali kuruluşlar ve kayõt dõşõ ekonomide meydana geldiğine dikkat çekilen raporda ülkedeki ekonomik faaliyetin yüzde 40 ila 50’sinin kayõt dõşõ olduğu yönün- deki tahminler aktarõldõ. ‘İÇERİKLE İLGİMİZ YOK’ Dış Haberler Servisi - Dünyanın en çok satış ya- pan ilaç devi Pfizer, Ameri- kan televizyon kanalı CBS’de yayımlanan ve Er- meni iddialarının desteklen- diği programın içeriğiyle il- gilerinin olmadığını duyur- du. Şirketten yapılan açık- lamada, “soykırımcı” ola- rak gösterilen Osmanlıların Almanya’daki Nazi iktida- rına benzetildiği “60 Minu- tes” programının sponsoru olmadıkları ifade edildi. Şirket ile CBS arasında, sa- dece spor haberleri ve in- ternet sayfalarını içeren bir sponsorluk anlaşması oldu- ğu belirtildi. Şirketin ürün- lerini boykot çağrısı yapıl- masının kurumsal itibarla- rını zedelediğine dikkat çe- kilen açıklamada, “Yasal haklarımızı saklı tuttuğu- muzu bildiririz” denildi. ‘ERBAKAN O ZAMAN SÖYLESEYMİŞ’ 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, sempozyumdan ayrılır- ken basın mensuplarının sorula- rını yanıtladı. Bir gazetecinin “28 Şubat süreciyle ilgili Sayın Erbakan’ın bir açıklaması oldu. Tarihi MGK’yi anlattı. O dönem sizin buna neden olduğunuz gibi bir imada bulundu” sözleri üze- rine Demirel, “Bu hadise ne za- man olmuş” diye sordu. Gazete- cinin, “28 Şubat 1997 tarihinde- ki MGK’de olduğunu” ifade et- mesi üzerine Demirel, “13 sene evvel olmuş yani. Sevgili Erba- kan’a muhabbetlerim vardır. 13 sene evvel söyleseydi ya bu lafla- rı” dedi. Demirel, “son dönemde yaşanan gözaltıları nasıl değer- lendirdiğinin” sorulması üzerine de “Olanları sabırla takip ede- ceksiniz. Yargıya bakın” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) ‘Sõfõr sorun’ demenize razõ değiller ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 9. Cum- hurbaşkanõ Süleyman Demirel, Türkiye’nin birçok komşusuyla tarihten gelen sorunlarõ bu- lunduğunu belirterek, “Siz ne kadar ‘zero prob- lem’ deseniz, adam sizin ‘zero’ demenize razı değil” dedi. Demirel, Ankara Üniversitesi’nde düzenlenen Avrasya Sempozyumu’nun açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada, bölgedeki gelişmeler ve Türki- ye’nin dõş politikasõyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Demirel, çeşitli ülkelerin Avrasya böl- gesinde birtakõm işbirliği örgütleri kurduğunu belirterek “Sadece nükleer silah meselesi bile bölge üzerinde ilginin yoğunlaşması için güç- lü gerekçeler doğurmaktadır” dedi. Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerine değinen Demirel, Türkiye ve Azerbaycan’õn bir milletin iki devle- ti olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Gün- cel meseleler bugün şöyle olur, yarın böyle olur, ama esası da atlamayalım. Azerbay- can’ın Türkiye’den başka kimi var? Türki- ye’nin birçok komşusu var, bunlarla tarihten gelen sorunları var. Siz ne kadar ‘zero prob- lem’ deseniz, adam sizin ‘zero’ demenize razı değil. (...) 4 Mart’ta Amerikan Kongresi’nde Ermeni tasarısı dolayısıyla meydana gelebile- cek birtakım yeni olaylar olabilecek.” ‘Enerjide çıkar çatışması devam edecek’ Emekli Orgeneral Edip Başer ise Avrasya bölgesinin Türkiye için güvenlik açõsõndan ya- şamsal önemde olduğuna işaret etti. Avrasya’da enerji kaynaklarõndan pay alma amaçlõ çatõşma- lar yaşandõğõnõ dile getiren Başer, Batõlõ ülkele- rin bu eyleminden rahatsõz olan Rusya ve Çin’in bölgesel işbirliği oluşturduğunu belirtti. Enerji konusunda küresel güçlerin çõkar çatõşmalarõnõn devam edeceğine dikkati çeken Başer, “Türki- ye çok dikkatli, duyarlı ve sağlam duran bir ülke olmayı hedeflemeli. Bunun için Cumhu- riyetin temel değerlerine sahip çıkmak ve kendini güçlü kılan değerlerini sapasağlam ve güçlü kılmak gerekmektedir. Aksi takdir- de kurtlar sofrasında Türkiye’nin şansı ol- mayacaktır” dedi. Çin’in Ankara Büyükelçiliği Müsteşarõ İao Junzheng de Avrasya bölgesinin kalkõnmasõ için yeni bir “İpek Yolu” oluşturul- masõ gerektiğini belirtti. Suriye’nin Ankara Bü- yükelçisi Nidal Kabalan ise Türkiye’nin bölge barõşõ için gösterdiği çabalarõ anõmsatarak “Su- riye de barış istiyor. Barış için hazırız” dedi. 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, AKP hükümetinin dõş politikasõnõ değerlendirdi:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle