Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 2010 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Perde Kalkınca
Siyasal güçlerin sıralanışında yeni
sayılabilecek gelişmeler var. Ülkenin tarihine iki
tam, bir yarım, iki çeyrek müdahalede bulunmuş
güç, yani TSK, artık devrede olmadığını ilan
etmiş durumdadır. “Bu durum korunması
gereken ve kuruluştan gelen kimi temel
ilkeler bakımından tehlike yaratıyor” diyenler
durumdan hoşnut olmasalar da böyledir.
Bu hoşnutsuzluğun, eğer ülkenin geçmişine
ve geleceğine nesnel bir bakış
gerçekleştirebilirsek, gereksiz ve haksız
olduğunu da söyleyebiliriz.
İki tam, bir yarım, iki çeyrek müdahalenin 12
Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’de gerçekleşenleri
bugün karşı karşıya kaldığımız vahim tablonun
temel nedenleridir. 12 Mart ve 12 Eylül,
Türkiye’yi dinci bir kalkışmanın sabırla döşenmiş
rayına sokan güçlerin palazlanmasına,
aydınlanma felsefesinin zedelenmesine, solun
tasfiyesine, böylelikle ülkenin vicdanının
kirlenmesine yol açmışlardır.
Her iki askeri darbe de zamanın genç
kuşaklarının beynini dümdüz etmiş, günün
“gereksinimlerine” yani sermayenin ve dış
güçlerinin çıkarlarına uygun hale getirmiştir.
Kimileri buna “zamanın ruhu” diyor da kendini
rahatlatıyor, değildir; söz konusu olan genleriyle
oynanmış zamandır.
Şimdi ise artık farklı bir durumla karşı
karşıyayız. Askeri darbe olasılığı, velev ki
kuruluş felsefesinin ilkelerinin korunmasını
amaçlamış olsun, kalmadığına göre, artık
memleketin gerçek siyasal güçlerinin kendilerini
gösterme, kendi güçlerine güvenme, kendi
güçlerini oluşturma, harekete geçirme zamanı
gelmiş demektir.
O kuruluş felsefesi tehlikedeyse, ki
tehlikededir, harekete geçecek olan güçler
kendi kapitalizmlerine de kuşkuyla
yaklaşmayı bilen gerçek liberaller, sosyal
demokratlar ve komünistlerdir.
Gerçek liberaller deyince okuyucularımdan bir
kısmının şaşırdığını görür gibiyim. Haklılar, bu
tür liberallerden o kadar az kaldı ki, ama benim
öyle nitelememin nedeni, Türkiye’deki sermaye
yapısının dışa bağımlılığı ve okumuş yazmışların,
teşbihte hata aranmaz, kuşkusuz aydınlanmaya
katkıları inkâr ve ihmal edilemeyecek kadar
büyük “tercüme odası” doğuşlu olmasındandır.
O anlayışın mirasına sahip çıkan, yani her
“yeniliği” çevirerek öğrenenlerin pek çoğu, 80’li
yıllarda solu, sosyalizmi ve eleştirel liberal
düşünceyi hızla terk edip neoliberalizmin
kaypak ruhuna kendilerini teslim ettiler.
Şimdi oradan “askeri darbe karşıtlığı”
maskesi altında dinci bir sivil vesayete aktif
hizmet sunmaktadırlar.
İşte tam bu nedenle artık askerin siyaset
sahnesinden çekiliyor olması “hayırlara vesile”
olacaktır.
Baş başa kalacağız.
O zaman bu arkadaşlar sivil diktatörlüğün
savunulmasının zor bir iş olduğunu
göreceklerdir.
Bahaneleri kalmayacağı için, ya güce biatları
tamama erecek, “biz farklıyız, yalnızca
demokrasi için destek veriyoruz” mavalı işe
yaramaz hale gelecek ya da “yahu biz ne
yapıyoruz” demeye başlayacaklardır.
Bu tablonun, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu
dinci motiflerin zaman içinde koyulaşan
rengiyle bezeli sivil vesayet ya da isterseniz
sivil dikta deyin, tehlikesini daha açık, daha
görünür hale getirdiği, getireceği kesindir.
O zaman yapılacak iş; işçilerin, çalışanların,
aydınların ülkenin ve kuşkusuz kendilerinin
başına gelen ve gelecek olanı bir an önce
görmeleri, gereğini yapmaları, yani
örgütlenmeleri, kimseden de medet
ummamalarıdır.
Bunun için emperyalizm tahlilleri yeniden
hatırlanmalı, kuruluş felsefesini, aydınlanmayı
korumanın ve ilerletmenin başka yolunun
olmadığı artık, nihayet kabul edilmelidir.
Şimdi durum böyle bir uyanış, böyle bir hamle
için uygundur.
Çünkü gerçeği gizleyen perde ortadan
kalkmış bulunmaktadır.
[email protected]
Türkiye, ABD’de yürüteceği ‘ikna diplomasisi’ni, 4 Mart’taki görüşmeden sonra başlatmayõ planlõyor
Ankara’nõn umudu ObamaBAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - ABD Temsilciler Mec-
lisi’nin Dõş İlişkiler Komisyonu’nda
4 Mart’ta görüşülmesi ve oylanmasõ
beklenen 252 sayõlõ sözde soykõrõm ta-
sarõsõ konusunda Ankara, umudunu
ABD Başkanõ Barack Obama’ya
bağladõ. Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn 14 Nisan’da ABD’de yapõ-
lacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde
Türkiye’nin kaygõlarõnõ en üst dü-
zeyde Obama’ya aktarmasõ beklenir-
ken, bu süreçte Ermenistan’õn, Ana-
yasa Mahkemesi kararõnõn protokol-
lerin lafzõna ve ruhuna aykõrõ olmadõğõ
konusunda Türkiye’ye yazõlõ güven-
ce vermek istemediği öğrenildi.
Türkiye’nin yaklaşõk bir aydan bu
yana verdiği “Tasarı geçerse Türkiye
ile Ermenistan ilişkilerinin nor-
malleşmesi söz konusu olmaz. Ay-
nı zamanda bu, Türkiye ile ABD
arasında Afganistan’dan Irak’a,
Nabucco’dan NATO’ya kadar ge-
niş yelpazeli işbirliğinin de sıkıntı-
ya girmesine neden olur” mesajlarõna
karşõn, tasarõnõn Temsilciler Meclisi
Dõş İlişkiler Komisyonu’ndan geç-
mesine kesin gözüyle bakõlõyor. Bu ne-
denle Ankara-Washington arasõndaki
asõl “ikna diplomasisinin”, 4 Mart’tan
sonra, yani tasarõnõn Dõş İlişkiler Ko-
misyonu’nda görüşülmesinden sonra
başlamasõ söz konusu olacak. Tasarõ-
nõn Temsilciler Meclisi Genel Kuru-
lu’nda ele alõnmasõndan önce Anka-
ra’nõn Obama’yõ diplomatik markaja
almasõ, sürecin Türkiye aleyhine şe-
killenmemesi açõsõndan büyük önem
taşõyor. Bu nedenle, halen yürütül-
mekte olan alt düzeydeki diplomasi-
nin yanõ sõra doğrudan Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül ya da Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn devreye girmesi,
Obama’nõn Temsilciler Meclisi’nde-
ki Demokrat Partili üyeler üzerinde-
ki etkisini kullanmasõ konusunda ken-
disini ikna etmesi gerekecek. 24 Ni-
san öncesinde, Başbakan Erdoğan’õn
Nükleer Güvenlik Zirvesi marjõnda
Obama ile ikili bir görüşme yapmasõ
ve Türkiye’nin kaygõlarõnõ aktarmasõ
bekleniyor. Diplomatik kaynaklar-
dan edinilen bilgiye göre Washing-
ton’daki görevine yeni başlayan Bü-
yükelçi Namık Tan, hafta başõnda
ABD’deki Yahudi kuruluşlarõnõn tem-
silcileri ile bir araya gelip, tasarõnõn en-
gellenmesi için girişimde bulunmala-
rõnõ istedi. Söz konusu kuruluşlarõn
temsilcileri de Tan’a, bundan Türki-
ye-ABD ilişkilerinin etkilenmesi ve
bunun da bölgeye yansõmasõna bağlõ
olarak gelişmelere ilişkin duyduklarõ
kaygõlarõ ilettiler.
Öte yandan, Dõşişleri Bakanlõğõ
Müsteşarõ Büyükelçi Feridun Sinir-
lioğlu’nun ABD ve İsviçre’de yaptõ-
ğõ temaslardan, Ermenistan Anayasa
Mahkemesi’nin kararõna ilişkin olarak
her iki ülkenin de Türkiye ile aynõ
“hissiyatı” paylaşmadõğõ anlaşõldõ.
ABD’nin konuya daha siyasi, İsviç-
re’nin de daha teknik baktõğõ anlaşõl-
dõ. Türkiye ise konunun Erivan yö-
netiminin yazõlõ taahhüdü ile çözüle-
ceğine inanõrken, Ermenistan şimdi-
lik böyle bir taahhütte bulunmaktan
uzak duruyor.
Tasarı yeni değil...
Geçen yõl mart ayõnda Demokrat
Partili Kaliforniya milletvekili Adam
Schiff tarafõndan hazõrlanan 252 sayõlõ
tasarõnõn destekçileri sürekli artõyor. Bu
da tasarõnõn Dõş İlişkiler Komisyo-
nu’nun yanõ sõra genel kuruldan da
geçmesi olasõlõğõnõ arttõrõyor. Bağlayõcõ
niteliği olmayan tasarõda, “Amerikan
dış politikasının Ermeni soykırı-
mına ilişkin duyarlılığı yansıtması”
isteniyor. 252 sayõlõ tasarõnõn aynõsõ
2007 yõlõnda Temsilciler Meclisi Dõş
İlişkiler Komisyonu’nda 21’e karşõ 27
oyla kabul edilmişti. Ancak döne-
min ABD Başkanõ George Bush,
Amerikan Silahlõ Kuvvetleri ve Türk
lobisinin çabalarõyla Amerikan basõ-
nõnõn bu konuya yoğun ilgi göstermesi
üzerine tasarõnõn genel kurul günde-
mine alõnmasõ engellenmişti.
Başbakan Erdoğan’õn 14 Nisan’da ABD’de yapõlacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde
Türkiye’nin kaygõlarõnõ en üst düzeyde Obama’ya aktarmasõ beklenirken bu süreçte
Ermenistan’õn, Anayasa Mahkemesi kararõnõn protokollerin lafzõna ve ruhuna aykõrõ olmadõğõ
konusunda Türkiye’ye yazõlõ güvence vermek istemediği öğrenildi.
ABD’ye giden heyette yer alan Mercan, Ermeni tasarõsõnõn geçmemesi için çalõşacaklarõnõ belirtti
Washington’da TBMM lobisi
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD Tem-
silciler Meclisi Dõşilişkiler Komi-
tesi’nin, Ermenilerin soykõrõm
savlarõna yönelik tasarõyõ oylaya-
cağõ 4 Mart öncesinde
TBMM’den gelen heyet Washing-
ton’daki temaslarõna başladõ.
TBMM Dõşişleri Komisyonu
Başkanõ Murat Mercan, 1915
olaylarõyla ilgili tasarõnõn oylan-
masõ öncesinde ABD hükümetin-
den daha fazla çaba göstermesini
beklediklerini söyledi. Heyet ola-
rak hükümet yetkilileriyle görüş-
meyeceklerini, temaslarõnõ ağõrlõk-
lõ olarak ABD’li milletvekilleri,
basõn ve düşünce kuruluşlarõ çer-
çevesinde yürüteceklerini ifade
eden Mercan, tasarõnõn geçmeme-
si için lobi yapacaklarõnõ bildirdi.
Tasarõnõn Temsilciler Meclisi Dõ-
şilişkiler Komitesi’nden geçme
olasõlõğõ bulunduğunu ifade eden
Mercan, ancak Genel Kurul’a gel-
meyeceğini düşündüğünü belirtti.
ABD hükümetinin Komite üzerin-
de doğrudan bir etkisi olamayaca-
ğõnõ söyleyen Mercan, yine de
ABD yönetiminin Türkiye ile iliş-
kilerin önemini Kongre üyelerine
anlatabileceğini ifade etti.
Yahudi kuruluşundan çağrı
Merkezi Washington’da bulu-
nan düşünce kuruluşu Ulusal Gü-
venlik İşleri Musevi Enstitüsü,
Ermeni tasarõsõnõn yenilgiye uğra-
tõlmasõ gerektiğini belirtti. Açõk-
lamada, tasarõnõn geçmesi halinde
ABD’nin Ankara ve Erivan ara-
sõndaki yardõmcõlõk rolünü engel-
leyeceğine işaret edilerek şöyle
denildi: “Türkiye, Hamas’ı An-
kara’ya davet ettiğinde, İsrail
ve komşuları arasında arabulu-
culuk yapma önerisi İsrail’de
artık hoş karşılanmamıştı. Bu,
Ermeni tasarısı Kongre’ye gel-
diğinde, ona karşı çıkmak için
diğer bir neden.”
‘SENDİKASIZLAŞTIRMA ŞİRKETLERİ’
Drexler:Eğitimveriyorlar
Ekonomi Servisi - Uluslarara-
sõ Kimya, Enerji, Maden ve Genel
İşçi Sendikalarõ Federasyonu
(ICEM) Maden İşkolu Direktörü
Joe Drexler, ABD’de “sendika-
laşmayı yok etme” şirketleri bu-
lunduğunu ifade ederek, “İşve-
renler sendikal örgütlenmeyi
engellemek için buralara baş-
vuruyor. Bu şirketlerin yıllık 2
milyar dolar cirosu var” dedi.
Sendikal örgütlenme sürecinde
birçok işçinin canõnõn yandõğõnõ
vurgulayan Drexler, “Bu şirketler,
öncelikle sendikal örgütlenme
yapılan işyerindeki müdürleri,
şefleri eğitiyor. Bu eğitimlerde iş-
çilerin nasıl tehdit edileceği, yer-
lerinin nasıl değiştirileceği, nasıl
izlenip takip edileceği anlatılıyor.
Bir anlamda yasaya aykırı faa-
liyetlerin nasıl yasal gibi göste-
rileceğini öğretiyorlar. Örneğin,
ABD’de sendikal örgütlenme
sürecinde referandum meka-
nizması var. Kimin referan-
dumda sendikaya ‘evet’, kimin
‘hayõr’ diyeceğini öğrenebilece-
ğimiz araştırmalarımız var di-
yorlar. İşyerini kapatmakla, baş-
ka bir yere taşımakla tehdit edi-
yorlar. Öyle ki işçi referanduma
‘başõna silah dayanmõş’ atmosfe-
rinde giriyor. Tüm bunlara rağ-
men referandumların yüzde
50’sinden bizim istediğimiz so-
nuçlar çıkıyor” dedi.
Drexler, ‘sendikalaşmayı yok
etme’ şirketlerinin ABD dõşõnda
Kanada’da faaliyet gösterdiğini,
ayrõca diğer Anglosakson ülkeler-
de de bu yönde eğilimler bulun-
duğunu belirtti. Drexler’in verdi-
ği bilgiye göre ABD’de sendikal
örgütlenme oranõ şu anda yüzde 12
düzeyinde. Özel sektörde bu oran
yüzde 9’a geriledi. Oysa sendika-
laşmanõn ABD’de en yüksek ol-
duğu 50-60 yõl öncesinde bu oran
yüzde 35 seviyesine kadar çõkmõştõ.
ABD’NİN NARKOTİK DENETİM RAPORU
Erdoğan: Kõbrõs’tan
asker çekebiliriz ama...
Dış Haberler Servisi - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Kõbrõs’ta bir anlaşma sağ-
lanmasõ durumunda, Türkiye’nin adadan as-
kerlerini çekebileceğini belirtti.
Yunan ve Kõbrõs Rum Kesimi basõnõna ko-
nuşan Erdoğan, “Hedefimiz Kıbrıs sorunun-
da kalıcı biz çözüme ulaşmaktır. Bu hedefe
ulaşmak için üzerimize düşeni yapmaya
hazırız. Hiç kimse Türkiye’nin bu konuda-
ki samimiyetinden şüphe edemez, etmeme-
lidir” ifadelerini kullandõ. Kõbrõs Rum Kesi-
mi’nde yayõmlanan Politis, Alithia ve Cyprus
Mail ile Yunanistan’da yayõmlanan Elefteroti-
piya gazetelerinde dün yer alan haberlere göre
Erdoğan, bir anlaşma sağlanmasõ durumunda
adadan asker çekilebileceğini, ama Türk aske-
rinin adadan ivedilikle çekilmesine yönelik
çağrõlara olumlu yanõt verilmeyeceğini dile
getirdi. Erdoğan’õn sözleri Rum Kesimi’nde
mesafeli karşõlandõ. Hükümet sözcüsü Stefa-
nos Stefanou, Türkiye’nin limanlarõnõ ve ha-
vaalanlarõnõ Rum Kesimi’ne açmasõna yönelik
AB’nin çağrõlarõna olumsuz cevap verdiğini
ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarõnõ ihlal
ettiğini savundu. Stefanos Stefanou, “Türkler
sözleri eyleme dökmeli” dedi.
Türkiye’nin Kuzey Kõbrõs’ta halen 30 bin
civarõnda askeri bulunuyor. Kõbrõs’ta iki top-
lum lideri arasõnda Eylül 2008’de yeniden
başlayan müzakerelerde halen önemli bir iler-
leme kaydedilemediği belirtiliyor.
‘Türkiyeönemligeçişyolu’
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD Dõşiş-
leri Bakanlõğõ’nõn “2010 Ulus-
lararası Narkotik Denetim Stra-
tejisi Raporu”nda Türkiye’nin
uluslararasõ uyuşturucu kaçakçõlõ-
ğõnda önemli bir geçiş yolu olma-
yõ sürdürdüğü ve kara para aklama
konusunda da endişe veren ülke-
ler arasõnda yer aldõğõ belirtildi.
Raporda, Türkiye’nin özellikle
Güneybatõ Asya ve Avrupa ara-
sõndaki uyuşturucu ticaretinde
önemli bir merkez olduğu vurgu-
lanõyor.
Afganistan’dan gelen uyuştu-
rucunun Avrupa ve Rusya’ya Tür-
kiye üzerinden gönderildiğinin
ifade edildiği raporda Türkiye’de
yerleşik en önemli uyuşturucu ka-
çakçõlarõnõn bu işi yõllardõr yapan
Kürtler ve İranlõlar olduğu belir-
tildi. Bunun yanõ sõra Türkiye’nin
Balkan rotasõ üzerinden Batõ Av-
rupa’ya yollanan uyuşturucunun da
merkezi dağõtõm noktasõ olduğu
ifade edildi.
Raporda ayrõca Türkiye’nin
Uzakdoğu’ya gönderilmek üzere
İran’da üretilen metamfetaminde
geçiş ülkesi olarak daha fazla kul-
lanõldõğõnõ gösteren işaretlerin bu-
lunduğu da aktarõldõ.
Avrupa ve ABD ile yakõn işbir-
liği içinde olan Türk güvenlik
güçlerinin narkotik suçlarla mü-
cadele çabalarõnõn övüldüğü ra-
porun “Kara Para Aklama ve
Mali Suçlar” bölümünde ise Tür-
kiye 2009 yõlõnda kara para akla-
mada ana endişe konusu olan ül-
keler listesinde yer aldõ.
Para aklamanõn bankalar, banka
dõşõ mali kuruluşlar ve kayõt dõşõ
ekonomide meydana geldiğine
dikkat çekilen raporda ülkedeki
ekonomik faaliyetin yüzde 40 ila
50’sinin kayõt dõşõ olduğu yönün-
deki tahminler aktarõldõ.
‘İÇERİKLE
İLGİMİZ YOK’
Dış Haberler Servisi -
Dünyanın en çok satış ya-
pan ilaç devi Pfizer, Ameri-
kan televizyon kanalı
CBS’de yayımlanan ve Er-
meni iddialarının desteklen-
diği programın içeriğiyle il-
gilerinin olmadığını duyur-
du. Şirketten yapılan açık-
lamada, “soykırımcı” ola-
rak gösterilen Osmanlıların
Almanya’daki Nazi iktida-
rına benzetildiği “60 Minu-
tes” programının sponsoru
olmadıkları ifade edildi.
Şirket ile CBS arasında, sa-
dece spor haberleri ve in-
ternet sayfalarını içeren bir
sponsorluk anlaşması oldu-
ğu belirtildi. Şirketin ürün-
lerini boykot çağrısı yapıl-
masının kurumsal itibarla-
rını zedelediğine dikkat çe-
kilen açıklamada, “Yasal
haklarımızı saklı tuttuğu-
muzu bildiririz” denildi.
‘ERBAKAN O ZAMAN SÖYLESEYMİŞ’
9. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, sempozyumdan ayrılır-
ken basın mensuplarının sorula-
rını yanıtladı. Bir gazetecinin
“28 Şubat süreciyle ilgili Sayın
Erbakan’ın bir açıklaması oldu.
Tarihi MGK’yi anlattı. O dönem
sizin buna neden olduğunuz gibi
bir imada bulundu” sözleri üze-
rine Demirel, “Bu hadise ne za-
man olmuş” diye sordu. Gazete-
cinin, “28 Şubat 1997 tarihinde-
ki MGK’de olduğunu” ifade et-
mesi üzerine Demirel, “13 sene
evvel olmuş yani. Sevgili Erba-
kan’a muhabbetlerim vardır. 13
sene evvel söyleseydi ya bu lafla-
rı” dedi. Demirel, “son dönemde
yaşanan gözaltıları nasıl değer-
lendirdiğinin” sorulması üzerine
de “Olanları sabırla takip ede-
ceksiniz. Yargıya bakın” diye
konuştu. (Fotoğraf: AA)
‘Sõfõr sorun’ demenize razõ değiller
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 9. Cum-
hurbaşkanõ Süleyman Demirel, Türkiye’nin
birçok komşusuyla tarihten gelen sorunlarõ bu-
lunduğunu belirterek, “Siz ne kadar ‘zero prob-
lem’ deseniz, adam sizin ‘zero’ demenize razı
değil” dedi.
Demirel, Ankara Üniversitesi’nde düzenlenen
Avrasya Sempozyumu’nun açõlõşõnda yaptõğõ
konuşmada, bölgedeki gelişmeler ve Türki-
ye’nin dõş politikasõyla ilgili değerlendirmelerde
bulundu. Demirel, çeşitli ülkelerin Avrasya böl-
gesinde birtakõm işbirliği örgütleri kurduğunu
belirterek “Sadece nükleer silah meselesi bile
bölge üzerinde ilginin yoğunlaşması için güç-
lü gerekçeler doğurmaktadır” dedi. Türkiye
ve Azerbaycan ilişkilerine değinen Demirel,
Türkiye ve Azerbaycan’õn bir milletin iki devle-
ti olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Gün-
cel meseleler bugün şöyle olur, yarın böyle
olur, ama esası da atlamayalım. Azerbay-
can’ın Türkiye’den başka kimi var? Türki-
ye’nin birçok komşusu var, bunlarla tarihten
gelen sorunları var. Siz ne kadar ‘zero prob-
lem’ deseniz, adam sizin ‘zero’ demenize razı
değil. (...) 4 Mart’ta Amerikan Kongresi’nde
Ermeni tasarısı dolayısıyla meydana gelebile-
cek birtakım yeni olaylar olabilecek.”
‘Enerjide çıkar çatışması devam edecek’
Emekli Orgeneral Edip Başer ise Avrasya
bölgesinin Türkiye için güvenlik açõsõndan ya-
şamsal önemde olduğuna işaret etti. Avrasya’da
enerji kaynaklarõndan pay alma amaçlõ çatõşma-
lar yaşandõğõnõ dile getiren Başer, Batõlõ ülkele-
rin bu eyleminden rahatsõz olan Rusya ve Çin’in
bölgesel işbirliği oluşturduğunu belirtti. Enerji
konusunda küresel güçlerin çõkar çatõşmalarõnõn
devam edeceğine dikkati çeken Başer, “Türki-
ye çok dikkatli, duyarlı ve sağlam duran bir
ülke olmayı hedeflemeli. Bunun için Cumhu-
riyetin temel değerlerine sahip çıkmak ve
kendini güçlü kılan değerlerini sapasağlam
ve güçlü kılmak gerekmektedir. Aksi takdir-
de kurtlar sofrasında Türkiye’nin şansı ol-
mayacaktır” dedi. Çin’in Ankara Büyükelçiliği
Müsteşarõ İao Junzheng de Avrasya bölgesinin
kalkõnmasõ için yeni bir “İpek Yolu” oluşturul-
masõ gerektiğini belirtti. Suriye’nin Ankara Bü-
yükelçisi Nidal Kabalan ise Türkiye’nin bölge
barõşõ için gösterdiği çabalarõ anõmsatarak “Su-
riye de barış istiyor. Barış için hazırız” dedi.
9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, AKP hükümetinin dõş politikasõnõ değerlendirdi: