15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 3 MART 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN IMF’den Kriz Dersleri “Faiz oranlarının gelişmiş ülkelerde göreceli olarak düşük seyretmesi, finansal sermaye akımlarının bu ülkelerden, yükselen piyasa ekonomilerine yönelmesine neden olmakta. Gelişmekte olan ülkeler açısından, bu ülkelerdeki yatırımların yüksek getirisi düşünüldüğünde, bu kuşkusuz arzu edilen bir durumdur. (...) Ancak sermaye girişleri aynı zamanda bazı riskler de taşımaktadır. (Küresel krizden) öğrendiğimiz üzere, güçlü sermaye girişleri döviz kurlarında çok güçlü ve hızlı değerlenmeye neden olmakta; bu da kredi hacminin sağlıksız olarak genişlemesine ve finansal varlıkların köpük değerler alarak şişkinleşmesine yol açabilmektedir. Dolayısıyla, finansal aşırılıkları önlemek için, (...) sermaye girişleri üzerine piyasa-yönlü kontroller konulmasına dayanan daha sıkı makro ihtiyati regülasyonların uygulanması uygun gözükmektedir.” Yukarıdaki satırlar IMF başekonomisti ve Araştırma Dairesi Başkanı Olivier Blanchard’a ait. IMF’nin yeni yayını Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun (Global Financial Stability Report) tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında yapılan bu yorumlar, IMF’nin artık finansal sistemin kendi başına işleyişi ve “piyasa oyuncularının” kararlarının kutsal olduğu; dolayısıyla, hiçbir şekilde kısıtlanmaması gerektiği yönündeki inancının değişmekte olduğu şeklinde değerlendirilebilir. Nitekim, aynı basın toplantısında söz alan Para ve Sermaye Piyasaları Dairesi Direktörü José Vinals şu eklemede bulunmakta: “Sistemik riskleri önlemek için gerek mikro, gerekse makro düzeyde birbirini tamamlayacak ihtiyati tedbirleri kapsayan, yakından gözetim altında tutulacak bir finans sistemi kurmalıyız. Daha güvenli ve aynı zamanda da sürdürülebilir bir büyüme sağlayacak yeni bir finansal sistemin, gerek gördüğü regülasyon ve denetim mekanizmalarını acilen uygulamaya koymalıyız.” IMF araştırmacılarının “yeni finansal sisteme” ilişkin uyarıları bu sözlerle sınırlı değil. Son bir ay içerisinde IMF’ce yayımlanan araştırma raporlarında küresel kriz sonrasında makroekonomik politikalar demetinin ve finansal sistemin nasıl kurgulanması üzerine bir dizi önerinin geliştirilmekte olduğu izleniyor. Örneğin 19 Şubat tarihli Pozisyon Notu’nda (*) yükselen piyasa ekonomilerinde sermaye girişlerinin kontrolüne ilişkin uyarılar şu satırlarla devam ediyor: “Küresel krize baktığımızda, elde ettiğimiz ampirik sonuçlar göstermektedir ki, finansal kırılganlığı azaltmak bakımından, dış yükümlülük yapısını düzeltmeyi amaçlayan sermaye kontrolleri yararlı sonuçlar doğurmaktadır.” Dahası, “burada ilginç bir bulgu ise doğrudan yabancı yatırımların (DYY’nin) düşünüldüğü kadar güvenli olmayabileceği gerçeğidir. Özellikle, DYY içerisinde yer alan bazı finansal akımların aslında gizli olarak borç yükümlülükleri yaratmakta olduğu ve risk doğuran borçlanma biçimlerini yansıttığı anlaşılmaktadır.” Dolayısıyla, IMF’nin “finansal sistemin işleyişine sermaye akımları üzerine kontroller ya da dolaylı regülasyon ve denetim araçları yoluyla müdahale edilinmemesi ve yabancı sermaye yatırımlarının olabildiğince özendirilmesine” ilişkin politikalarını gözden geçirmekte olduğu anlaşılıyor. Küresel kriz bütün ezberleri, fetiş ve dogmaları sarsmakta. Türkiye iktisat yönetimi ve medyası “yabancı” uzmanların bu yeni görüşlerini acaba yakından izliyor mu? ======================== (*) Capital Controls: The Role of Controls, IMF Staff Position Note, No SPN/10/04, 19 Şubat 2010. [email protected] Dalga TEKEL işçilerinin eylemi ile başladı. TARİŞ İplik ve Dokuma Fabrikası’nın tasfiye kararı sonucu 600 işçinin greve başlayacağını açıklaması ile sürüyor. İlki TEKEL çalışanı 12 bin işçi ve onların nezdinde Türkiye’de sözleşmeli işçilik statüsünde olan ya da ileride olacak herkesi ilgilendiren bir direniş. 78 günlük eylem Danıştay’ın “30 günlük” geçiş süresine durdurma kararı ile “şimdilik” işçinin lehine döndü. Ancak hükümet 4/C’den asla vazgeçmeyeceği için, eylemin zafer rehavetine kapılmadan boyut değiştirmesi şart... Bu yüzden keşke direniş çadırları sökülmeseydi. En azından nöbet sistemine geçilebilseydi diye düşünüyorum. TARİŞ İplik ise üretici birliklerinin akıbetini belirliyor olması açısından önemli. Çok parçalı bir sorun. Birliklerin yönetişim zaafiyetlerinden tutun çağa ayak uyduramamak, yıllar içinde çeşitli yasalarla birliklerinin gücünün azaltılmasını öngören siyasi anlayışa, AKP hükümetinin tarım ve üretim politikası olmamasına kadar birçok farklı katmanı bünyesinde barındırıyor... TARİŞ İplik’in durumunu anlatmadan önce belki şu sorular ile başlamak daha anlamlı: Türkiye için tekstilin önemi herkes için biliniyor. Hal böyle iken TARİŞ İplik neden zora düştü? Özel sektörün onlarca iplik fabrikası var, hepsi açık. İşçisinin parasını da ödüyor, ürününü de satıyor. Peki onlar nasıl çalışıyor? TARİŞ İplik öyle kendiliğinden ya da küreselleşme gerçeğinin bir sonucu olarak bu duruma düşmedi? İçten ve dıştan bilinçli olarak aşama aşama bu hale getirildi... Artık herkesin bildiği gibi, Dünya Bankası, bir ülkenin tarımını yok etmeye karar verdiyse, o ülkede bir “reform” projesi uygular. Dünya Bankası’nın 2000 yılında Türkiye’ye dayattığı Tarımda Reform Uygulama Projesi’nde (TRUP veya İngilizce adıyla ARIP) olduğu gibi. Tarıma verilen tüm destekler kaldırıldı, yerine üretime hiçbir katkısı olmayan doğrudan gelir desteği getirildi. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri’nin yeniden yapılandırılarak özerk hale getirileceği ifade edildi. Çıkarılan 4572 sayılı yasa ile birliklere devletin mali desteği yasaklandı. Proje, 4 yıl uygulanacaktı, tasfiye süreci tamamlanamayınca 8 yıl uygulandı ve 31 Aralık 2008’de sona erdi. Aynı yasa ile Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’nda 250 trilyon liralık bir fon oluşturuldu. Birlikler buradan kredi kullanacak, faiziyle geri ödeyecek, tekrar biriken para kredi olarak geri dönecekti. Peki sonra ne oldu? Bundan sonrasını TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nca ocak ayı sonunda düzenlenen ve TARİŞ’in 95 yılının ele alındığı Tarım Haftası Paneli’ndeki konuşmalardan özetleyelim:  Dünya Bankası’nın “reform” olarak dayattığı politikaların uygulanması ile Türkiye pamuk ekiminden hızla uzaklaştı. TARİŞ Pamuk ve diğer birlikler üreticiden aldığı pamuğu satarken ciddi zarara uğradı. Ekonomik kriz tekstil sektörünü vurunca pamuk ve iplikte büyük zarar oluştu. TARİŞ İplik Fabrikası’nda üretimi durdurdu.  Türkiye, pamuk ithalatına yılda 1 milyar dolar öderken yarısı devlete toplam 350-400 milyon lira borcu olan asırlık TARİŞ’in işletme sermayesi sorunu çözülemediği gibi, batması için özel çaba gösterildi.  Birliklerin yeniden yapılanması sürecinde, TARİŞ’in sahip olduğu Tarişbank, Dünya Bankası’nın baskısı ile tasfiye edildi. Banka ihalesiz olarak Zorlu Grubu’na verildi ve Denizbank ile birleştirildi. Zorlu Grubu bankayı Belçikalı Dexia Grubu’na sattı. TARİŞ Pamuk Birliği’nin 108 milyon liralık borcu Denizbank’a. Sahip olduğu banka hukuksuz olarak elinden alındı ve o bankaya borçlandırıldı.  Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’ndan piyasa şartlarının çok üstünde faizle kredi kullanan TARİŞ Pamuk ve diğer birlikler faizi ve ana parayı ödeyemez duruma geldi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı birlikleri yeşil sermayenin kucağına iterek İslam Kalkınma Bankası’nın bir kuruluşu olan “Uluslararası İslami Ticari Finansman Kuruluşu”ndan (ITFC) kredi almaya zorladı. Şimdi de Milli Eğitim Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı’na ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) yazı yazarak TARİŞ’in gayrimenkullerine müşteri arıyor.  Tabii bu arada birliklerin yeniden borç batağına girmesinde yönetim hatalarını da göz ardı etmek mümkün değil. Siyasetçilerin müdahale ettiği dönemde şişirilen kadrolar, birlikler özerkleştirilirken azaltıldı. Bu dönemde işten çıkarılan personelin kıdem ve ihbar tazminatları Hazine tarafından ödendi. Ancak ardından üretici çocukları çalışsın diye kadrolar yeniden şişirildi. Ürünler pahalı alınıp piyasaya ucuz satıldı. Verimli olmayan projeler yapıldı. Atıl vaziyetteki gayrimenkuller, zamanında elden çıkarılamadı. Yönetimdeki iç çekişmeler, birliğe zarar verdi. Zarar eden fabrika ve kombinalar çalıştırıldı. Üretimde maliyetler düşürülemedi. “Devlet borçları siler” zihniyeti değişmedi. İşte “özerk” denilen TARİŞ Pamuk Birliği böyle iflas noktasına getirildi. TEKEL’den Sonra Sıra TARİŞ İplik’te TÜİK verilerine göre kriz yõlõ olan 2009’da istihdamda büyük kayõplar yaşandõ. İşsiz sayõsõ 3.5 milyona dayandõ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - İşsizlik oranõ 2009’da bir önceki yõla göre 3 puanlõk artõş- la yüzde 14 oldu. 2009’da işsiz sayõsõ bir önceki yõla göre 860 bin kişi artõşla 3 milyon 471 bi- ne ulaşõrken, aynõ dönemde is- tihdam sadece 83 bin kişilik ar- tõş gösterdi. Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayõtlõ olmadan ça- lõşanlarõn oranõ, bir önceki yõla göre 0.3 puanlõk artõşla yüzde 43.8 olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) üçer aylõk çalõşmalarõnõn aksine yõllõk çalõşmasõnda “iş aramayıp ça- lışmaya hazır olan” kişilerin ista- tistiğini açõklamadõğõ için gerçek işsiz sayõsõ ve işsizlik oranõ he- saplanamadõ. TÜİK Hanehalkõ İşgücü Araş- tõrmasõ 2009 Yõllõk Sonuçlarõ’na göre kentsel yerlerde işsizlik ora- nõ 3.8 puanlõk artõşla yüzde 16.6, kõrsal yerlerde ise 1.7 puanlõk ar- tõşla yüzde 8.9 oldu. Türkiye’de ta- rõm dõşõ işsizlik oranõ bir önceki yõ- la göre 3.8 puanlõk artõşla yüzde 17.4 seviyesinde gerçekleşti. İş- sizlik oranõ erkeklerde geçen yõlõn aynõ dönemine göre 3.7 puanlõk ar- tõşla yüzde 16, kadõnlarda 3.8 pu- anlõk artõşla yüzde 21.9, gençlerde ise 4.8 puan artõşla yüzde 25.3 ol- du. Kentte genç nüfusun işsizlik oranõ yüzde 22.6’dan yüzde 28.2’ye çõkarken, kõrsal kesimde yüzde 15.5’ten yüzde 18.9’a yükseldi. Türkiye’de kurumsal olmayan nü- fus 2009 yõlõnda bir önceki yõla gö- re 818 bin kişilik bir artõş ile 70 mil- yon 542 bin kişiye, kurumsal ol- mayan çalõşma çağõndaki nüfus ise 914 bin kişilik artõş ile 51 mil- yon 686 bin kişiye ulaştõ. TANITIM GRUBU BAŞKANI: Devlet fındıkta 8 milyar doları heba etti MURAT GÜLDEREN ORDU - Türk fõndõğõndaki fiyat istikrarsõzlõklarõ nedeniyle mevcut pazarlarõn Azerbaycan ve Gür- cistan’a kaptõrõlmak üzere olduğunu belirten Fõn- dõk Tanõtõm Grubu Başkanõ Dursun Oğuz Gürsoy, devletin fiyatõ yüksek tutmak için fõndõk alõmõna 8 milyar dolarlõk harcama yaptõğõnõ söyledi. Gürsoy, “Üreticiyi fakirliğe sürüklemeye neden olan bu para boşuna çarçur edildi” dedi. Gürsoy, 5 dolardan et, 30 sentten ekmek, 70 sent- ten süt alõnabilirken kimsenin 10 dolardan fõndõk alacak kadar saf olmadõğõnõ belirterek uygulanan politikalarõ eleştirdi. Gürsoy şunlarõ söyledi: “Pazarlarımız maliyette en az beş kat avan- tajlı olan Azerbaycan ve Gürcistan’ın kontro- lüne geçiyor. Şu an fındığın genel ihracattaki ye- ri yüzde 2’lere kadar düştü. Son birkaç yılda 77 fındık ihracatçısı tasfiye olmak zorunda kaldı. 18 fındık kırma tesisinin şu an sadece dördü faa- liyette. Devlet fiyatı değil üreticiyi destekleme- li. Yılda ortalama 30-40 bin tonluk stok yeter- li iken devlet arz fazlası yüzünden 500 bin tonluk stokla uğraşmak zorunda kalıyor.” Tanõtõm kampanyasõ sonu- cunda Çin ve Japonya’ya 2 bin ton ih- racat yapõldõğõnõ kaydeden Gürsoy, yeni hedef pazar olarak Rus- ya’yõ seçtiklerini belirtti. Bu- na göre, FTG bu ülkede id- dialõ bir tanõtõm kampanya- sõna hazõr- lanõyor. Bilgisayarcıya bile iş yok Bilgisayar mühendisleri en çok işsiz kalan meslek gruplarõnda ilk sõralarda Ekonomi Servisi - Üniversite sõnavlarõna hazõrlanan gençle- rin rüyasõ olan bilgisayar mü- hendislerinin yüzde 20’si işsiz. Bilgisayar mühendisleri en çok işsiz kalan meslek gruplarõnda ilk sõralarda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk kez eğitim durumu ve mezun olunan okullara gö- re işsizlik verilerini açõkladõ. Buna göre en yüksek işsizlik oranõ yüzde 31.3’le sosyal hiz- metler okuyanlarda. Ancak Tür- kiye için çok yeni bir meslek olan bu alanda sadece 24 bin öğrenci eğitim görmüş. Güvenlikçiler şanslı Uzun süredir eğitim verilen alanlardan sanatta işsizlik ora- nõ yüzde 24. İşsizlik oranõnda bilgisayar okuyanlar da başõ çekiyor. Bilgisayar mezunlarõ- nõn yüzde 20.6’sõ işsiz. 178 bin bilgisayar eğitimi alan ki- şinin 55 bini hiç iş aramazken, 98 bini çalõşõyor. 25 bin bilgi- sayar mezunu ise işsiz. En dü- şük işsizlik oranõ ise güvenlik hizmetleri alanõnda eğitim alan- larda görülüyor. Güvenlik alanõnda eğitim alõp çalõşan 94 bin kişiye kar- şõlõk sadece 2 bin kişi işsiz. Sağlõk alanõnda eğitim alanlar arasõnda işsizlik yüzde 4. Hu- kuk eğitimi görenlerin yüzde 4.3’ü işsiz. Türkiye’de okuma yazma bilmeyen 5 milyon 787 bin kişi bulunuyor. Bunlarõn 4 milyon 698 bini iş aramayõp evinde oturuyor. İlkokul mezunu 19 milyon 84 bin kişinin 9 milyon 690 bi- ni evde otururken, bu eğitim seviyesinde işsizlik yüzde 12.2. Ortaokul mezunlarõnõn yüzde 17.6’sõ, genel lise me- zunlarõnõn ise yüzde 18’i işsiz. İş Bankası’dan sağlığa destek İş Bankasõ, sağlõk çalõşanlarõna, Tõp Bayramõ dolayõsõyla masrafsõz nakit kredi imkanõ sunduğunu duyurdu. 1-16 Mart arasõnda bordrolu sağlõk çalõşanlarõ 10 bin liraya kadar nakit krediyi 1.14 faiz oranõyla, masraf ödemeden 48 aya kadar vadeyle kullanabilecekler. TEB taşıtta faizi düşürdü Türk Ekonomi Bankasõ (TEB), taşõt kredisi faiz oranlarõnõ indirdi. TEB, taşõt kredisi faiz oranõnõ 24 ay vadede yüzde 1.24’den yüzde 0.91’e, 48 ay vadede yüzde 1.24’den yüzde 0.97’ye çekti. Mart sonuna kadar devam edecek kampanya ile TEB’den taşõt kredisi kullanacak müşterilere ayrõca navigasyon cihazõ hediye edilecek. Deutsche Bank tecrübesini paylaşacak Deutsche Bank, uluslararasõ tecrübesini ve bilgi birikimini Türkiye’deki yatõrõmcõlarõn hizmetine sunuyor. Deutsche Bank, İMKB’de hisse senetleri ve İMKB-30 endeksine dayalõ ilk varantlarõ ihraç edecek. Varantlar ile yatõrõmcõlar, hem düşen hem de yükselen piyasalarda yatõrõm yapma imkanõ bulacaklar. Finansbank’tan yeni ürün Finansbank, İMKB 30 Endeksi’nde yaşanacak yükselişleri yatõrõm fõrsatõna dönüştürecek yeni ürünü “Hedef Borsa Endeksli Mevduat Hesabõ’ nõn taleplerini 1-12 Mart tarihleri arasõnda topluyor. Ziraat’tan İnsansız Bankacılık şubesi Ziraat Bankasõ Genel Müdürü Can Akõn Çağlar, VTM cihazlarõnõ bünyesinde bulunduran ve ‘insansõz bankacõlõk’ olarak adlandõrdõklarõ ilk şubelerini Bursa’da hizmete soktuklarõnõ söyledi. Çağlar, “Bu sistem sayesinde Türkiye’nin her noktasõnda, artõk bankacõlõk hizmeti verebilecek hale geleceğiz” dedi. PERAKENDE ENDEKSİ Alım gücü de düştü Ekonomi Servisi - Alõşveriş Mer- kezleri ve Perakendeciler Der- neği (AMPD) Perakende En- deksi By Nielsen Ocak 2010 so- nuçlarõna göre, yõlõn ilk ayõnda perakende sektörü cirosu Aralõk 2009’a göre yüzde 21 oranõnda düştü, 2009’un Ocak ayõna gö- re ise aylõk değişimi yüzde 12 olarak gerçekleşti. Her yõlõn son ayõnda senenin en yüksek seviyesine çõkan tüketi- min, bir sonraki yõlõn ilk ayõnda tam tersi bir etkiyle düşüş gös- terdiğine işaret edilirken benzer bir durumun bu yõl da izlendiği, bu yõl gerçekleşen düşüşün bir nedeninin de soğuk hava ve yoğun kar yağõşlarõ nedeniyle alõşveriş aktivitesinin bir miktar azalmasõ olarak gösterildiği be- lirtildi. Tüketici güvenindeki iyileşmeye rağmen tüketim en- deksindeki gerilemenin, iç tale- be dair uyarõ sinyalleri verdiği de ifade edildi. Hazõr giyim perakendesi yüzde 29’luk yõllõk büyüme ile ciro bü- yümesinde ilk sõrada yer alõrken alt sektörler bazõnda cirolar in- celendiğinde gõda perakendesi cirosunda önceki aya göre yüz- de 7 düşüş yaşandõ. B A N K A L A R D A N İşsizlik oranõ 2009’da 3 puanlõk artõşla yüzde 14 oldu. İşsizliğin en fazla vurduğu iller arasõnda Mersin, Adana, Şanlõurfa ve Diyarbakõr yer aldõ. İşsiz ordusuna 860 bin nefer Kriz yılı 2009’da işsizlik en çok Adana ve Mersin’i vurdu. Türkiye’yi 26 bölgeye ayı- ran Düzey 2’ye göre işsizlik oranının yüzde 22’ye ulaştığı Adana ve Mersin bölgesini, yüzde 18’e varan işsizlik oranıyla Şanlıurfa ve Diyarbakır bölgesi izledi. 2009’da işsizlik oranının en düşük olduğu bölge yüzde 6 oranıyla Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane’den olu- şan TR90 bölgesi oldu. 2009’da işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu bölge Düzey 2’ye göre yüzde 60.7 ile Trab- zon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane bölgesi oldu. Bunu yüzde 56.1 ile Zonguldak, Karabük, Bartın bölgesi izledi. İşgücüne katılma oranının en düşük olduğu bölgeler ise yüzde 31.5 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt ve yüzde 34.4 ile Şanlıurfa, Diyarbakır bölgeleri olarak belirlendi. 15 ve daha yukarı yaştaki kurumsal olmayan nüfusun yüz- de 18.6’sını barındıran İstanbul (TR10), toplam istihdamın da yüzde 17.5’ine sahip. Bölgelerdeki istihdamın sektörel dağılımına bakıldığında, tarım sektörünün payının en yüksek olduğu bölge yüzde 58.7 ile Kuzeydoğu Anadolu oldu. İşsizlik Adana ve Mersin’i vurdu Dursun Oğuz Gürsoy. ALTINA HÜCUM Ekonomi Servisi - Altõn fiyatlarõ, dolar kar- şõsõnda düşüşe geçen Avrupa para birimle- rinden kaçanlarõn etkisiyle yükseldi. Dün al- tõn ons başõna 1128 dolarõ aştõ. 2009 aralõkta onsu 1226 dolara kadar çõkan altõn, 25 şubatta ons başõna 1094.5 dolara kadar gerilemişti. Bu tarihten beri altõn fiyatlarõ Avro ve sterlin kar- şõsõnda yükselişini sürdürüyor. Rosland Ca- pital LLC kõymetli madenler alõmsatõm şir- keti danõşmanõ Jeffrey Nichols, enflasyon kay- gõlarõ nedeniyle yatõrõmcõlarõn altõna yönele- ceğini vurgulayarak “Altın fiyatları bu yıl içinde onsu 1500 dolara çıkacak” dedi. Öte yandan, altõndaki yükselişi ‘balon’ olarak ni- teleyen George Soros’un da fiyatlarõn daha da artacağõ beklentisiyle altõna yatõrõm yap- maya devam ettiği ortaya çõktõ. Soros, dün- yanõn borsada işlem gören en büyük altõn fo- nu olan SPDR Gold Trust’daki yatõrõmõnõ 2009’un son çeyreğinde yüzde 152 arttõrdõ. Türkiye’de 25 bin bilgisayar mezunu işsiz. İş bulma konusunda en avantajlõ alan ise güvenlik hizmetleri. 94 bin mezunun 2 bini çalõşmõyor. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle