Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
3 MART 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ [email protected]
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
IMF’den Kriz Dersleri
“Faiz oranlarının gelişmiş ülkelerde göreceli
olarak düşük seyretmesi, finansal sermaye
akımlarının bu ülkelerden, yükselen piyasa
ekonomilerine yönelmesine neden olmakta.
Gelişmekte olan ülkeler açısından, bu
ülkelerdeki yatırımların yüksek getirisi
düşünüldüğünde, bu kuşkusuz arzu edilen bir
durumdur. (...) Ancak sermaye girişleri aynı
zamanda bazı riskler de taşımaktadır. (Küresel
krizden) öğrendiğimiz üzere, güçlü sermaye
girişleri döviz kurlarında çok güçlü ve hızlı
değerlenmeye neden olmakta; bu da kredi
hacminin sağlıksız olarak genişlemesine ve
finansal varlıkların köpük değerler alarak
şişkinleşmesine yol açabilmektedir. Dolayısıyla,
finansal aşırılıkları önlemek için, (...) sermaye
girişleri üzerine piyasa-yönlü kontroller
konulmasına dayanan daha sıkı makro ihtiyati
regülasyonların uygulanması uygun
gözükmektedir.”
Yukarıdaki satırlar IMF başekonomisti ve
Araştırma Dairesi Başkanı Olivier Blanchard’a
ait. IMF’nin yeni yayını Küresel Finansal İstikrar
Raporu’nun (Global Financial Stability Report)
tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında
yapılan bu yorumlar, IMF’nin artık finansal
sistemin kendi başına işleyişi ve “piyasa
oyuncularının” kararlarının kutsal olduğu;
dolayısıyla, hiçbir şekilde kısıtlanmaması
gerektiği yönündeki inancının değişmekte
olduğu şeklinde değerlendirilebilir.
Nitekim, aynı basın toplantısında söz alan
Para ve Sermaye Piyasaları Dairesi Direktörü
José Vinals şu eklemede bulunmakta:
“Sistemik riskleri önlemek için gerek mikro,
gerekse makro düzeyde birbirini tamamlayacak
ihtiyati tedbirleri kapsayan, yakından gözetim
altında tutulacak bir finans sistemi kurmalıyız.
Daha güvenli ve aynı zamanda da sürdürülebilir
bir büyüme sağlayacak yeni bir finansal
sistemin, gerek gördüğü regülasyon ve
denetim mekanizmalarını acilen uygulamaya
koymalıyız.”
IMF araştırmacılarının “yeni finansal sisteme”
ilişkin uyarıları bu sözlerle sınırlı değil. Son bir
ay içerisinde IMF’ce yayımlanan araştırma
raporlarında küresel kriz sonrasında
makroekonomik politikalar demetinin ve
finansal sistemin nasıl kurgulanması üzerine bir
dizi önerinin geliştirilmekte olduğu izleniyor.
Örneğin 19 Şubat tarihli Pozisyon Notu’nda (*)
yükselen piyasa ekonomilerinde sermaye
girişlerinin kontrolüne ilişkin uyarılar şu
satırlarla devam ediyor: “Küresel krize
baktığımızda, elde ettiğimiz ampirik sonuçlar
göstermektedir ki, finansal kırılganlığı azaltmak
bakımından, dış yükümlülük yapısını düzeltmeyi
amaçlayan sermaye kontrolleri yararlı sonuçlar
doğurmaktadır.” Dahası, “burada ilginç bir
bulgu ise doğrudan yabancı yatırımların
(DYY’nin) düşünüldüğü kadar güvenli
olmayabileceği gerçeğidir. Özellikle, DYY
içerisinde yer alan bazı finansal akımların
aslında gizli olarak borç yükümlülükleri
yaratmakta olduğu ve risk doğuran borçlanma
biçimlerini yansıttığı anlaşılmaktadır.”
Dolayısıyla, IMF’nin “finansal sistemin
işleyişine sermaye akımları üzerine kontroller ya
da dolaylı regülasyon ve denetim araçları
yoluyla müdahale edilinmemesi ve yabancı
sermaye yatırımlarının olabildiğince
özendirilmesine” ilişkin politikalarını gözden
geçirmekte olduğu anlaşılıyor.
Küresel kriz bütün ezberleri, fetiş ve
dogmaları sarsmakta. Türkiye iktisat yönetimi
ve medyası “yabancı” uzmanların bu yeni
görüşlerini acaba yakından izliyor mu?
========================
(*) Capital Controls: The Role of Controls,
IMF Staff Position Note, No SPN/10/04, 19
Şubat 2010.
[email protected]
Dalga TEKEL işçilerinin eylemi ile başladı.
TARİŞ İplik ve Dokuma Fabrikası’nın tasfiye
kararı sonucu 600 işçinin greve başlayacağını
açıklaması ile sürüyor. İlki TEKEL çalışanı 12
bin işçi ve onların nezdinde Türkiye’de
sözleşmeli işçilik statüsünde olan ya da ileride
olacak herkesi ilgilendiren bir direniş. 78
günlük eylem Danıştay’ın “30 günlük” geçiş
süresine durdurma kararı ile “şimdilik” işçinin
lehine döndü. Ancak hükümet 4/C’den asla
vazgeçmeyeceği için, eylemin zafer
rehavetine kapılmadan boyut değiştirmesi
şart... Bu yüzden keşke direniş çadırları
sökülmeseydi. En azından nöbet sistemine
geçilebilseydi diye düşünüyorum. TARİŞ İplik
ise üretici birliklerinin akıbetini belirliyor olması
açısından önemli. Çok parçalı bir sorun.
Birliklerin yönetişim zaafiyetlerinden tutun çağa
ayak uyduramamak, yıllar içinde çeşitli
yasalarla birliklerinin gücünün azaltılmasını
öngören siyasi anlayışa, AKP hükümetinin
tarım ve üretim politikası olmamasına kadar
birçok farklı katmanı bünyesinde barındırıyor...
TARİŞ İplik’in durumunu anlatmadan önce
belki şu sorular ile başlamak daha anlamlı:
Türkiye için tekstilin önemi herkes için biliniyor.
Hal böyle iken TARİŞ İplik neden zora düştü?
Özel sektörün onlarca iplik fabrikası var, hepsi
açık. İşçisinin parasını da ödüyor, ürününü de
satıyor. Peki onlar nasıl çalışıyor?
TARİŞ İplik öyle kendiliğinden ya da
küreselleşme gerçeğinin bir sonucu olarak bu
duruma düşmedi? İçten ve dıştan bilinçli olarak
aşama aşama bu hale getirildi...
Artık herkesin bildiği gibi, Dünya Bankası, bir
ülkenin tarımını yok etmeye karar verdiyse, o
ülkede bir “reform” projesi uygular. Dünya
Bankası’nın 2000 yılında Türkiye’ye dayattığı
Tarımda Reform Uygulama Projesi’nde (TRUP
veya İngilizce adıyla ARIP) olduğu gibi. Tarıma
verilen tüm destekler kaldırıldı, yerine üretime
hiçbir katkısı olmayan doğrudan gelir desteği
getirildi. Tarım Satış Kooperatifleri ve
Birlikleri’nin yeniden yapılandırılarak özerk hale
getirileceği ifade edildi. Çıkarılan 4572 sayılı
yasa ile birliklere devletin mali desteği
yasaklandı. Proje, 4 yıl uygulanacaktı, tasfiye
süreci tamamlanamayınca 8 yıl uygulandı ve
31 Aralık 2008’de sona erdi. Aynı yasa ile
Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’nda 250 trilyon
liralık bir fon oluşturuldu.
Birlikler buradan kredi kullanacak, faiziyle
geri ödeyecek, tekrar biriken para kredi olarak
geri dönecekti.
Peki sonra ne oldu? Bundan sonrasını
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nca ocak
ayı sonunda düzenlenen ve TARİŞ’in 95 yılının
ele alındığı Tarım Haftası Paneli’ndeki
konuşmalardan özetleyelim:
Dünya Bankası’nın “reform” olarak
dayattığı politikaların uygulanması ile Türkiye
pamuk ekiminden hızla uzaklaştı. TARİŞ
Pamuk ve diğer birlikler üreticiden aldığı
pamuğu satarken ciddi zarara uğradı.
Ekonomik kriz tekstil sektörünü vurunca
pamuk ve iplikte büyük zarar oluştu. TARİŞ
İplik Fabrikası’nda üretimi durdurdu.
Türkiye, pamuk ithalatına yılda 1 milyar
dolar öderken yarısı devlete toplam 350-400
milyon lira borcu olan asırlık TARİŞ’in işletme
sermayesi sorunu çözülemediği gibi, batması
için özel çaba gösterildi.
Birliklerin yeniden yapılanması sürecinde,
TARİŞ’in sahip olduğu Tarişbank, Dünya
Bankası’nın baskısı ile tasfiye edildi. Banka
ihalesiz olarak Zorlu Grubu’na verildi ve
Denizbank ile birleştirildi. Zorlu Grubu bankayı
Belçikalı Dexia Grubu’na sattı. TARİŞ Pamuk
Birliği’nin 108 milyon liralık borcu Denizbank’a.
Sahip olduğu banka hukuksuz olarak elinden
alındı ve o bankaya borçlandırıldı.
Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’ndan
piyasa şartlarının çok üstünde faizle kredi
kullanan TARİŞ Pamuk ve diğer birlikler faizi ve
ana parayı ödeyemez duruma geldi.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı birlikleri yeşil
sermayenin kucağına iterek İslam Kalkınma
Bankası’nın bir kuruluşu olan “Uluslararası
İslami Ticari Finansman Kuruluşu”ndan (ITFC)
kredi almaya zorladı. Şimdi de Milli Eğitim
Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na, Yüksek
Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı’na ve Toplu
Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) yazı yazarak
TARİŞ’in gayrimenkullerine müşteri arıyor.
Tabii bu arada birliklerin yeniden borç
batağına girmesinde yönetim hatalarını da göz
ardı etmek mümkün değil. Siyasetçilerin
müdahale ettiği dönemde şişirilen kadrolar,
birlikler özerkleştirilirken azaltıldı. Bu dönemde
işten çıkarılan personelin kıdem ve ihbar
tazminatları Hazine tarafından ödendi. Ancak
ardından üretici çocukları çalışsın diye
kadrolar yeniden şişirildi. Ürünler pahalı alınıp
piyasaya ucuz satıldı. Verimli olmayan projeler
yapıldı. Atıl vaziyetteki gayrimenkuller,
zamanında elden çıkarılamadı. Yönetimdeki iç
çekişmeler, birliğe zarar verdi. Zarar eden
fabrika ve kombinalar çalıştırıldı. Üretimde
maliyetler düşürülemedi. “Devlet borçları siler”
zihniyeti değişmedi.
İşte “özerk” denilen TARİŞ Pamuk Birliği
böyle iflas noktasına getirildi.
TEKEL’den Sonra Sıra TARİŞ İplik’te
TÜİK verilerine göre kriz yõlõ olan 2009’da istihdamda büyük kayõplar yaşandõ. İşsiz sayõsõ 3.5 milyona dayandõ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - İşsizlik oranõ 2009’da bir
önceki yõla göre 3 puanlõk artõş-
la yüzde 14 oldu. 2009’da işsiz
sayõsõ bir önceki yõla göre 860
bin kişi artõşla 3 milyon 471 bi-
ne ulaşõrken, aynõ dönemde is-
tihdam sadece 83 bin kişilik ar-
tõş gösterdi.
Herhangi bir sosyal güvenlik
kuruluşuna kayõtlõ olmadan ça-
lõşanlarõn oranõ, bir önceki yõla
göre 0.3 puanlõk artõşla yüzde
43.8 olarak gerçekleşti. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) üçer
aylõk çalõşmalarõnõn aksine yõllõk
çalõşmasõnda “iş aramayıp ça-
lışmaya hazır olan” kişilerin ista-
tistiğini açõklamadõğõ için gerçek
işsiz sayõsõ ve işsizlik oranõ he-
saplanamadõ.
TÜİK Hanehalkõ İşgücü Araş-
tõrmasõ 2009 Yõllõk Sonuçlarõ’na
göre kentsel yerlerde işsizlik ora-
nõ 3.8 puanlõk artõşla yüzde 16.6,
kõrsal yerlerde ise 1.7 puanlõk ar-
tõşla yüzde 8.9 oldu. Türkiye’de ta-
rõm dõşõ işsizlik oranõ bir önceki yõ-
la göre 3.8 puanlõk artõşla yüzde
17.4 seviyesinde gerçekleşti. İş-
sizlik oranõ erkeklerde geçen yõlõn
aynõ dönemine göre 3.7 puanlõk ar-
tõşla yüzde 16, kadõnlarda 3.8 pu-
anlõk artõşla yüzde 21.9, gençlerde
ise 4.8 puan artõşla yüzde 25.3 ol-
du. Kentte genç nüfusun işsizlik
oranõ yüzde 22.6’dan yüzde 28.2’ye
çõkarken, kõrsal kesimde yüzde
15.5’ten yüzde 18.9’a yükseldi.
Türkiye’de kurumsal olmayan nü-
fus 2009 yõlõnda bir önceki yõla gö-
re 818 bin kişilik bir artõş ile 70 mil-
yon 542 bin kişiye, kurumsal ol-
mayan çalõşma çağõndaki nüfus
ise 914 bin kişilik artõş ile 51 mil-
yon 686 bin kişiye ulaştõ.
TANITIM GRUBU BAŞKANI:
Devlet fındıkta 8
milyar doları heba etti
MURAT GÜLDEREN
ORDU - Türk fõndõğõndaki fiyat istikrarsõzlõklarõ
nedeniyle mevcut pazarlarõn Azerbaycan ve Gür-
cistan’a kaptõrõlmak üzere olduğunu belirten Fõn-
dõk Tanõtõm Grubu Başkanõ Dursun Oğuz Gürsoy,
devletin fiyatõ yüksek tutmak için fõndõk alõmõna 8
milyar dolarlõk harcama yaptõğõnõ söyledi. Gürsoy,
“Üreticiyi fakirliğe sürüklemeye neden olan bu
para boşuna çarçur edildi” dedi.
Gürsoy, 5 dolardan et, 30 sentten ekmek, 70 sent-
ten süt alõnabilirken kimsenin 10 dolardan fõndõk
alacak kadar saf olmadõğõnõ belirterek uygulanan
politikalarõ eleştirdi. Gürsoy şunlarõ söyledi:
“Pazarlarımız maliyette en az beş kat avan-
tajlı olan Azerbaycan ve Gürcistan’ın kontro-
lüne geçiyor. Şu an fındığın genel ihracattaki ye-
ri yüzde 2’lere kadar düştü. Son birkaç yılda 77
fındık ihracatçısı tasfiye olmak zorunda kaldı.
18 fındık kırma tesisinin şu an sadece dördü faa-
liyette. Devlet fiyatı değil üreticiyi destekleme-
li. Yılda ortalama 30-40 bin tonluk stok yeter-
li iken devlet arz fazlası yüzünden 500
bin tonluk stokla uğraşmak zorunda
kalıyor.” Tanõtõm kampanyasõ sonu-
cunda Çin ve Japonya’ya 2 bin ton ih-
racat yapõldõğõnõ kaydeden Gürsoy,
yeni hedef pazar olarak Rus-
ya’yõ seçtiklerini belirtti. Bu-
na göre, FTG bu ülkede id-
dialõ bir tanõtõm kampanya-
sõna hazõr-
lanõyor.
Bilgisayarcıya bile iş yok
Bilgisayar mühendisleri en çok işsiz kalan meslek gruplarõnda ilk sõralarda
Ekonomi Servisi - Üniversite
sõnavlarõna hazõrlanan gençle-
rin rüyasõ olan bilgisayar mü-
hendislerinin yüzde 20’si işsiz.
Bilgisayar mühendisleri en çok
işsiz kalan meslek gruplarõnda
ilk sõralarda.
Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) ilk kez eğitim durumu
ve mezun olunan okullara gö-
re işsizlik verilerini açõkladõ.
Buna göre en yüksek işsizlik
oranõ yüzde 31.3’le sosyal hiz-
metler okuyanlarda. Ancak Tür-
kiye için çok yeni bir meslek
olan bu alanda sadece 24 bin
öğrenci eğitim görmüş.
Güvenlikçiler
şanslı
Uzun süredir eğitim verilen
alanlardan sanatta işsizlik ora-
nõ yüzde 24. İşsizlik oranõnda
bilgisayar okuyanlar da başõ
çekiyor. Bilgisayar mezunlarõ-
nõn yüzde 20.6’sõ işsiz. 178
bin bilgisayar eğitimi alan ki-
şinin 55 bini hiç iş aramazken,
98 bini çalõşõyor. 25 bin bilgi-
sayar mezunu ise işsiz. En dü-
şük işsizlik oranõ ise güvenlik
hizmetleri alanõnda eğitim alan-
larda görülüyor.
Güvenlik alanõnda eğitim
alõp çalõşan 94 bin kişiye kar-
şõlõk sadece 2 bin kişi işsiz.
Sağlõk alanõnda eğitim alanlar
arasõnda işsizlik yüzde 4. Hu-
kuk eğitimi görenlerin yüzde
4.3’ü işsiz. Türkiye’de okuma
yazma bilmeyen 5 milyon 787
bin kişi bulunuyor.
Bunlarõn 4 milyon 698 bini
iş aramayõp evinde oturuyor.
İlkokul mezunu 19 milyon
84 bin kişinin 9 milyon 690 bi-
ni evde otururken, bu eğitim
seviyesinde işsizlik yüzde
12.2. Ortaokul mezunlarõnõn
yüzde 17.6’sõ, genel lise me-
zunlarõnõn ise yüzde 18’i işsiz.
İş Bankası’dan sağlığa destek
İş Bankasõ, sağlõk çalõşanlarõna, Tõp Bayramõ
dolayõsõyla masrafsõz nakit kredi imkanõ
sunduğunu duyurdu. 1-16 Mart arasõnda
bordrolu sağlõk çalõşanlarõ 10 bin liraya kadar
nakit krediyi 1.14 faiz oranõyla, masraf ödemeden
48 aya kadar vadeyle kullanabilecekler.
TEB taşıtta faizi düşürdü
Türk Ekonomi Bankasõ (TEB), taşõt kredisi faiz
oranlarõnõ indirdi. TEB, taşõt kredisi faiz oranõnõ
24 ay vadede yüzde 1.24’den yüzde 0.91’e, 48 ay
vadede yüzde 1.24’den yüzde 0.97’ye çekti. Mart
sonuna kadar devam edecek kampanya ile
TEB’den taşõt kredisi kullanacak müşterilere
ayrõca navigasyon cihazõ hediye edilecek.
Deutsche Bank tecrübesini paylaşacak
Deutsche Bank, uluslararasõ tecrübesini ve bilgi
birikimini Türkiye’deki yatõrõmcõlarõn hizmetine
sunuyor. Deutsche Bank, İMKB’de hisse
senetleri ve İMKB-30 endeksine dayalõ ilk
varantlarõ ihraç edecek. Varantlar ile
yatõrõmcõlar, hem düşen hem de yükselen
piyasalarda yatõrõm yapma imkanõ bulacaklar.
Finansbank’tan yeni ürün
Finansbank, İMKB 30 Endeksi’nde yaşanacak
yükselişleri yatõrõm fõrsatõna dönüştürecek yeni
ürünü “Hedef Borsa Endeksli Mevduat
Hesabõ’ nõn taleplerini 1-12 Mart tarihleri
arasõnda topluyor.
Ziraat’tan İnsansız Bankacılık şubesi
Ziraat Bankasõ Genel Müdürü Can Akõn Çağlar,
VTM cihazlarõnõ bünyesinde bulunduran ve
‘insansõz bankacõlõk’ olarak adlandõrdõklarõ ilk
şubelerini Bursa’da hizmete soktuklarõnõ söyledi.
Çağlar, “Bu sistem sayesinde Türkiye’nin her
noktasõnda, artõk bankacõlõk hizmeti verebilecek
hale geleceğiz” dedi.
PERAKENDE ENDEKSİ
Alım gücü
de düştü
Ekonomi Servisi - Alõşveriş Mer-
kezleri ve Perakendeciler Der-
neği (AMPD) Perakende En-
deksi By Nielsen Ocak 2010 so-
nuçlarõna göre, yõlõn ilk ayõnda
perakende sektörü cirosu Aralõk
2009’a göre yüzde 21 oranõnda
düştü, 2009’un Ocak ayõna gö-
re ise aylõk değişimi yüzde 12
olarak gerçekleşti.
Her yõlõn son ayõnda senenin en
yüksek seviyesine çõkan tüketi-
min, bir sonraki yõlõn ilk ayõnda
tam tersi bir etkiyle düşüş gös-
terdiğine işaret edilirken benzer
bir durumun bu yõl da izlendiği,
bu yõl gerçekleşen düşüşün bir
nedeninin de soğuk hava ve
yoğun kar yağõşlarõ nedeniyle
alõşveriş aktivitesinin bir miktar
azalmasõ olarak gösterildiği be-
lirtildi. Tüketici güvenindeki
iyileşmeye rağmen tüketim en-
deksindeki gerilemenin, iç tale-
be dair uyarõ sinyalleri verdiği de
ifade edildi.
Hazõr giyim perakendesi yüzde
29’luk yõllõk büyüme ile ciro bü-
yümesinde ilk sõrada yer alõrken
alt sektörler bazõnda cirolar in-
celendiğinde gõda perakendesi
cirosunda önceki aya göre yüz-
de 7 düşüş yaşandõ.
B A N K A L A R D A N
İşsizlik oranõ 2009’da 3
puanlõk artõşla yüzde 14
oldu. İşsizliğin en fazla
vurduğu iller arasõnda
Mersin, Adana, Şanlõurfa
ve Diyarbakõr yer aldõ.
İşsiz ordusuna 860 bin nefer
Kriz yılı 2009’da işsizlik en çok Adana ve
Mersin’i vurdu. Türkiye’yi 26 bölgeye ayı-
ran Düzey 2’ye göre işsizlik oranının yüzde
22’ye ulaştığı Adana ve Mersin bölgesini, yüzde 18’e varan işsizlik oranıyla Şanlıurfa ve Diyarbakır bölgesi izledi. 2009’da
işsizlik oranının en düşük olduğu bölge yüzde 6 oranıyla Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane’den olu-
şan TR90 bölgesi oldu. 2009’da işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu bölge Düzey 2’ye göre yüzde 60.7 ile Trab-
zon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane bölgesi oldu. Bunu yüzde 56.1 ile Zonguldak, Karabük, Bartın bölgesi
izledi. İşgücüne katılma oranının en düşük olduğu bölgeler ise yüzde 31.5 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt ve yüzde
34.4 ile Şanlıurfa, Diyarbakır bölgeleri olarak belirlendi. 15 ve daha yukarı yaştaki kurumsal olmayan nüfusun yüz-
de 18.6’sını barındıran İstanbul (TR10), toplam istihdamın da yüzde 17.5’ine sahip. Bölgelerdeki istihdamın sektörel
dağılımına bakıldığında, tarım sektörünün payının en yüksek olduğu bölge yüzde 58.7 ile Kuzeydoğu Anadolu oldu.
İşsizlik Adana ve Mersin’i vurdu
Dursun
Oğuz
Gürsoy.
ALTINA HÜCUM
Ekonomi Servisi - Altõn fiyatlarõ, dolar kar-
şõsõnda düşüşe geçen Avrupa para birimle-
rinden kaçanlarõn etkisiyle yükseldi. Dün al-
tõn ons başõna 1128 dolarõ aştõ. 2009 aralõkta
onsu 1226 dolara kadar çõkan altõn, 25 şubatta
ons başõna 1094.5 dolara kadar gerilemişti. Bu
tarihten beri altõn fiyatlarõ Avro ve sterlin kar-
şõsõnda yükselişini sürdürüyor. Rosland Ca-
pital LLC kõymetli madenler alõmsatõm şir-
keti danõşmanõ Jeffrey Nichols, enflasyon kay-
gõlarõ nedeniyle yatõrõmcõlarõn altõna yönele-
ceğini vurgulayarak “Altın fiyatları bu yıl
içinde onsu 1500 dolara çıkacak” dedi. Öte
yandan, altõndaki yükselişi ‘balon’ olarak ni-
teleyen George Soros’un da fiyatlarõn daha
da artacağõ beklentisiyle altõna yatõrõm yap-
maya devam ettiği ortaya çõktõ. Soros, dün-
yanõn borsada işlem gören en büyük altõn fo-
nu olan SPDR Gold Trust’daki yatõrõmõnõ
2009’un son çeyreğinde yüzde 152 arttõrdõ.
Türkiye’de 25 bin
bilgisayar mezunu işsiz. İş
bulma konusunda en
avantajlõ alan ise güvenlik
hizmetleri. 94 bin mezunun
2 bini çalõşmõyor.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K