15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 14 KÜLTÜR CUMHURİYET 27 KASIM 2010 CUMARTESİ [email protected] Ahmet Kot, AYP’nin artık ‘normalleşmesi’ gerektiğini vurgularken bu toplantıların önümüzdeki yıllarda genişletilerek sürdürüleceğini belirtti. Kot, AYP’nin Avrupa ülkelerinde de ara toplantılar halinde süreceğini, ancak ana toplantıların yine İstanbul’da yapılacağını söyledi. Alexnder Rudin ve İdil Biret aynı sahnede Kültür Servisi Piyano sanatçımız İdil Biret’e şimdiye kadar orkestra şefi olarak eşlik eden Alexander Rudin, bu kez Biret’e viyolonseliyle eşlik edecek. 28 ve 29 Kasım’da saat 20.00’de Süreyya Operası’nda gerçekleşecek konserde ikili, iki Brahms sonatını ve Beethoven’in “Birinci Sonat”ını ilk kez beraber yorumlayacak. İdil Biret, Brahms sonatlarını daha önce büyük viyolonsel üstadı Maurice Gendron ile birlikte yorumlamıştı. Ferzan Özpetek ‘Aida’ operasını sahneleyecek MİLANO (Cumhuriyet) Ferzan Özpetek, 74. Floransa Müzik Festivali’nde Verdi’nin lirik operası “Aida”yı sahneye koyacak. Floransa’da Zubin Mehta yönetiminde gerçekleşecek festivalde bir yıl boyunca 12 opera, 12 bale gösterisi ve 50 konser sunulacak. İtalya’da yaşayan Ferzan Özpetek’in ilk kez sahneleyeceği opera olan “Aida”, 28 Nisan 2011’de düzenlenecek gala gecesi ile seyirci karşısına çıkacak. Avrupa Yazarlar Parlamentosu düzenleyicilerinden İstanbul 2010 AKB Ajansı Edebiyat Yönetmeni Ahmet Kot ‘AYP genişleyerek sürecek’ MELTEM YILMAZ Bu yıl dünyada ilk kez İstanbul’da gerçekleştirilen Avrupa Yazarlar Parlamentosu’nun (AYP) “Naipaul vakası”na kilitlenmiş olması, toplantının düzenleyicilerini de hayal kırıklığına uğrattı. AYP düzenleyicilerinden, İstanbul 2010 AKB Ajansı Edebiyat Yönetmeni Ahmet Kot, “toplantının normalleşmesi gerektiğini” söyledi. Bugün yayımlanacak bir “İstanbul Deklarasyonu” ile son bulacak olan AYP, başlamadan yaklaşık bir hafta önce “Naipaul vakası”yla gündeme gelmiş, konuyla ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmıştı. Yalnızca açılış konuşmalarının değil, toplantı kapsamındaki bir dizi komisyonun da gündeminden düşmeyen Naipaul, bu yıl ilk kez gerçekleştirilen AYP’ye damgasını vurmuş gibi görünüyor. Ancak toplantının düzenleyicilerinden Ahmet Kot, bu durumdan bir hayli rahatsız. “İki yıllık hazırlık sürecinin sonunun bu ol maması gerektiğini” ifade eden Kot, “Artık normalleşsin bu toplantı” diyor, çünkü hedefleri sürekliliği sağlamak. Biz de tam da bu nedenle, toplantının unutulan kısmını, yani “toplantının kendisini” konuştuk. AYP’nin iki yıllık sıkı bir hazırlık sürecinin ardından hayata geçtiğini anlatan Kot, “Bu yılki talihsizlikleri, toplantının ilk kez düzenleniyor olmasına bağlıyorum. Her yeni işte bu gibi durumlar yaşanabilir. Bu projenin geleceğinin, bugünden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Umuyorum ki bu çalışma süreklilik kazanır” dedi. şöyle sürdürdü: “100’ün üzerindeki katılımcıyı seçme aşamasında geniş bir liste hazırladık, her ülkeden. Söz konusu yazarların, ülkelerindeki önem sırası, farklı ve yeni ses olması gibi çeşitli ilkeleri göz önünde bulundurduk. 70’i tamamladığımızda, geri kalan 30 Türk yazarı da aynı kriterlere dayanarak davet ettik. Önümüzdeki yıllarda da çağırmadığımız yazarları çağıracağız.” arklı yazarlar farklı konular Bu yıldan başlayarak her yıl, farklı yazarlar ve gündemdeki farklı edebiyat başlıklarıyla değişecek bir yapı hedeflediklerini ifade eden Kot, “Her yıl farklı seslerle edebiyat, sanat, kültür dünyasının nabzının İstanbul’da atmasını sağlayacağız” değerlendirmesini yaptı. Kot, sözlerini F vrupa’da ‘ara toplantılar’ Kot, toplantı kapsamındaki konu başlıklarının, “önem sırasına ve gündemle olan ilişkisine göre” seçildiğini belirterek, “AYP’ye ilişkin izlenimim, davet ettiğimiz yazarların, hemen her konuda, çok geniş açıda düşüncelerinin olduğu yönünde... Çok güzel görüşler ortaya çıkıyor” dedi. AYP’nin önümüzdeki dönemlerde genişletilerek Avrupa ülkelerinde de “ara toplantılar” şeklinde devam edeceğini anlatan Kot, ana toplantının yine İstanbul’da yapılacağını söyledi. Kot, Naipaul konusunda “son söz” A olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Parlamento, çoksesliliğin de ötesinde, tüm seslere yer verilmesi anlamına geliyor ki bu yaklaşımın, İstanbul’un yapısı ile de örtüşeceği için biz bu parlamentoyu, Avrupa’nın fikir ve edebiyat merkezi olarak İstanbul’u görmek istememiz nedeniyle burada düzenledik. Naipaul konusunda yaşanan tartışmalar, hedefini aşarak bu tartışmaları başlatan yazar arkadaşlarımızın dahi istemediği bir şekle büründü. Ancak Naipaul yaşı dolayısıyla, sanatçı kırılganlığı ile gelmedi diye düşünüyorum, yine de bunu bir tepki olarak algılamıyoruz. Zaten Naipaul gelmesin diyenler de, yazarın gelmeyeceğini açıklamasından sonra, kendileri ile baş başa kaldıklarında, ‘gelebilirdi de, tartışabilirdik’ diye düşünmeye başladılar.” Kot, Naipaul tartışmalarında siyasi çevrelerin herhangi bir baskısına uğramadıklarını da sözlerine ekledi. PARLAMENTO KULİSİNDEN Günay bu kez ‘bitaraf’ Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, V.S. Naipaul’un Avrupa Yazarlar Parlamentosu’na katılamamasıyla ilgili açıklamasında, kimi yazarların Naipaul’a yönelik sövgü ve hakaretleri açıkça kınamaması dikkati çekti. Günay, “İsimler çağrıldıktan sonra sanki Türkiye’de yeteri kadar demokrasi, çağdaş ortam yokmuş gibi kanaatler ortaya çıkıyor. Sevindirici gelişme olmadı, daha dikkatli olunsaydı bu noktaya gelinmezdi. Bu işleri yaparken daha seçici olmak lazım” dedi. Daha önce Kusturica tartışmalarında “taraf” olmayı yeğleyen Günay’ın bu kez elden geldiğince “bitaraf” kaldığı görüldü. Bu yıl ilk kez toplanan Avrupa Yazarlar Parlamentosu’nda komisyon toplantılarını dışarıdan izleyenlerin sayısı sınırlı kaldı. Ancak aralarında edebiyat öğretmenleri ve öğrencilerinin de bulunduğu akredite olmayan çok sayıda insanın toplantıları izleyemediği gözlemlendi. AYP düzenleyicileri, gelecek yıl toplantıların dışarıdan katılımcıların daha kolay izleyebilecekleri koşulların oluşturulacağını açıkladılar. Bu arada, AYP öncesinde ve sırasında yaşanan Naipaul tartışmalarının, yazarın Türkçeye çevrilmiş olan kitaplarının satışını pek etkilemediği öğrenildi. Naipaul’un tek bir kitabını bile okumadan ona ağır saldırılar yöneltenlerin, yazarı okumamakta “kararlı” oldukları görüldü. Ama edebiyatseverlerin de, onca tartışmadan sonra Naipaul’un kitaplarına ilgi göstermemeleri, yazarın ülkemizde “bilinmeyen bir yazar” olarak kalacağını ortaya koydu. Dünkü çalışmalarda “Din ve İfade Özgürlüğü” konulu bir ek oturum düzenlendi. AYP toplantılarının bitiminde, bugün hazırlanarak basına açıklanacak olan “İstanbul Deklarasyonu”nda da Naipaul tartışmalarından yola çıkılacağı öğrenildi. Bond tabancasına sürpriz fiyat Kültür Servisi Londra’da Christie’s Müzayede Evi’nde gerçekleşen satışta, Sean Connery’nin başrolde olduğu 1963 yapımı “Rusya’dan Sevgilerle” adlı James Bond filminin afişinde yer alan tabanca, beklenenin on katına, 277 bin 250 sterline (yaklaşık 655 bin TL) alıcı buldu. “Popüler Kültür: Film ve Eğlence” başlıklı açık artırmada, Yıldız Savaşları’nda Darth Vader karakterinin kostümü olan kara maskemiğfer zırhın 160230 bin sterlinlik açılış fiyatınaysa ilgi gösterilmedi. SAYGIN İNGİLİZ GAZETESİ HARİ KUNZRU’NUN GÖRÜŞLERİNE YER VERDİ bilir. Ama şu anda Türkiye’de olduğumuz için bunu vurgulamamız önem taşıyor.” Kunzru, 2003’te de, “Daily Mail” gazetesinin desteklediği 5 bin sterlin tutarındaki John Llewellyn Rhys Ödülü’nü geri çevirmişti. Yazar, “İzlenimci” adlı ilk romanına verilen ödülü reddetmesine gerekçe olarak, “Daily Mail”in “Siyahlara ve Britanyalı Asyalılara sürekli düşmanca tutum takınmasını” göstermiş, ödül tutarının Göçmen Konseyi’ne verilmesini istemişti. Öte yandan, Kunzru, kendi sitesinde de, Hrant Dink’in bir fotoğrafına yer vererek görüşlerini açıkladı. Naipaul’un görüşlerini kendine yakın bulmadığını, bu görüşlerin saldırgan bulunmasına şaşırmadığını belirten Kunzru, ancak gelinen noktada kendisini Naipaul konusundaki boykot tehdidinin ilgilendirdiğini yazdı. Kunzru’dan ağır eleştiri Kültür Servisi İngiltere’nin saygın gazetelerinden “Guardian”, İstanbul’da düzenlenen Avrupa Yazarlar Parlamentosu’na (AYP) katılan ünlü yazar Hari Kunzru’nun açıklamalarına geniş yer ayırdı. “Guardian”da 25 kasım Perşembe günü yayımlanan haberde, Kunzru’nun AYP açılış toplantısında, Türkiye’de ifade özgürlüğüne uygulanan baskıları ve “İslama hakaret ettiği” gerekçesiyle V. S. Naipaul’a yöneltilen saldırıları ağır bir biçimde eleştirdiği belirtildi. Haberde, Naipaul’un AYP’ye katılamamasını “üzücü” bulduğu belirtilen Kunzru’nun sözleri şöyle aktarıldı: “Bu toplantıda, bir saldırı gelebilir korkusuyla bir yazarı daha başından dışarıda bırakmasaydık, farklı görüşleri ele alma konusunda daha güçlü ve inanılır olabilirdik.” Kunzru’nun Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskıları eleştirdiği vurgulanan haberde yazarın şu sözlerine yer verildi: ‘Ayrılık’a Avrupa Parlamentosu’ndan ödül Kültür Servisi Sibel Kekilli’nin başrolünü üstlendiği “Ayrılık” (Die Fremde) adlı film, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) “Lux” Ödülü’nü kazandı. AP’deki bütün resmi Avrupa dillerine alt yazılı olarak çevrilmesi için 90 bin Avro (yaklaşık 180 bin TL) para ödülü alan film, Almanya’da yaşayan bir Türk ailesinin yaşadığı dramın penceresinden namus cinayetleri konusunu işliyor. Yönetmenliğini ve senaristliğini Feo Aladağ’ın yaptığı “Ayrılık”tan önce aynı ödül, 2007 yılında da “Yaşamın Kıyısında” filmiyle Fatih Akın’a verilmişti. “Orhan Pamuk, bir İsviçre dergisine verdiği demeçte 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeninin öldürüldüğünü söylediği için yargılanmıştı. Türkiye’nin önde gelen Ermeni seslerinden Hrant Dink de 301. maddeden hüküm giymiş, sonra da milliyetçi bir genç tarafından öl dürülmüş, ardından bu gencin Türk bayrağı önünde gülümseyen güvenlik görevlileriyle birlikte fotoğrafı yayımlanmıştı. Muhalif seslerin bastırılması konusunda Türkiye’den daha pek çok örnek verilebilir. Kuşkusuz, bu konuda başka ülkelerden de örnekler verile C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle