16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 EK M 2010 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Babayasa Mahkemesine Doğru Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] TERÖR VE TOPLUM MEHMET FARAÇ [email protected] www.mehmetfarac.com Türkiye ye çeyrek yüzyıldır toplumsal kaos yaşatan üç sorun da ne ilginçtir ki aynı tarihte gündeme sokuldu!.. PKK, Hizbullah ve türban!.. PKK, 15 Ağustos 1984 te Eruh ve Şemdinli ye baskın düzenleyerek terör eylemlerine başladı... Hizbullah ise İran Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki rejim ihracı masası nın faaliyetleri kapsamında; 19821984 arasında harekete geçirildi!.. 12 Eylül ün baskı ortamı nedeniyle faaliyetlerini kitapevlerinde fikri toplantılar halinde sürdüren Nur şakirtleri, 1984 te tespihi bırakıp silaha sarılma kararı aldı!.. Türban işte bu dönemlerde; yani PKK nin eylemlerine karşı dinci politikaların panzehir olarak kullanılmaya başladığı bir süreçte sorun haline getirildi!.. Çünkü 1984 te, Marksist ideolojiyle yola çıkan PKK ye karşı gençliğin muhafazak rlaştırılması devlet politikası yapılmıştı!... Tetikçi gazetenin görevi!.. Bir yerlerden düğmeye basılmışçasına tarikat ve cemaat evlerinde eğitilen genç kızlar üniversitelerde türban sorununun aktörleri olarak öne sürüldü!.. Nakşiler 1983 te ANAP ta kümelenerek iktidara gelince; Türkiye, Yeni Asya ve Zaman gibi Nakşi NurcuFethullahçı medya birimleri, inançrantsiyaset mühendislerince şekillendirildi. Bu dönem İslami sermayenin holdingleştiği dönemdi!.. En önemli hedef, türban furyasının propaganda gücünü oluşturmaktı!.. Ancak bu grupların beklemediği bir şey oldu; tarikat ve cemaatleşmeden radikal unsurlar da doğdu. Şeriat isteyen terör örgütleri etkinleşirken, Hizbullahi düşünce de propaganda birimlerine gereksinim duydu!.. İşte bu karanlık ortamda piyasaya bir de tetikçi mevkute de sürüldü. Adını milyarlarca liralık tazminat davalarından kurtulmak için sürekli olarak vakit, makit diye değiştiren bu k ğıt yığını, türbanın bir siyasi simge olarak kullanılmasına karşı gelen gruplara karşı saldırıya geçti... Yani söz konusu yayın organı Kürt gençleri ile Türk aydınlarını katleden şeriatçı Hizbullah örgütünün hem eylemlerini örtbas etti hem de psikolojik savaş silahı olarak kullanıldı!.. Artık aydınlar ve laik çevreler iftira ve çamurla yıpratılıyor hatta fotoğraflarının üzerine çarpı işaretleri konularak dinci örgütlere hedef gösteriliyordu!.. Yani toplumu geri götürme operasyonunun hem siyasi, hem askeri hem de psikolojik harp unsurları tamamlanmıştı!.. Türbanı dayatan zincir!.. Cumhuriyet yazarı Prof. Ahmet Taner Kışlalı, Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday ve Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin i salt türban nedeniyle hedef göstererek ölümlerine yol açan o mevkute ne ilginçtir ki, aynı dönemde tesettür firmalarının ilanlarıyla beslendi!.. Özetle, 1984 öncesinde sorun olmayan başörtüsü; Nakşi siyaset, İslami sermaye, şeriatçı medya ve dinci terör örgütlerinin işbirliğiyle ülkenin gündemine sokuldu ve toplumsal bir mesele haline getirildi!.. Peki inançlı Anadolu kadınlarının başörtüsü nasıl oldu da türbanlaştırılarak bu kadar yaygınlaşabildi?.. Cumhuriyeti yıkmayı ve hilafeti geri getirmeyi tek hedef haline getiren çevreler, türbanı genç kızların kendi iradeleriyle gündemde tuttuğunu öne sürerler... Oysa ortada, toplum mühendisliğinin inançları sömürerek yarattığı bir dayatma vardır... Mahalle baskısıyla şekillendirilen bu dayatma özgürlük adına yapılsa da, kadını bireylikten müritliğe götürme stratejisinin en etkin yöntemi olarak uygulandı!.. Dikkat çeken çok önemli bir nokta ise türbanlıların sayısının, tarikat ve cemaat evleri ile dinci yurtlarla aynı paralellikte artmasıydı!.. Türkiye de tarikat ve cemaatler siyasetin ve dinci sermayenin desteğiyle büyürken, yurtlar ve öğrenci evlerinin sayısında da büyük bir patlama yaşandı!.. Anadolu dan gelen on binlerce genç kız, sağcıdinci hükümetlerin yurt sıkıntısını bilinçli olarak göz ardı etmesi nedeniyle laiklik karşıtlarının ağına düştü!.. On binlerce kız salt büyük kentlerde barınabilme uğruna tesettür baskısına boyun eğdi ve ne yazık ki birçoğu politik sembol haline getirilen türban dayatmasının neferi yapıldı!.. Meselenin başka vahim tarafları da bulunuyor: Büyük kentlerde türban konusunda ahk m kesenlerin büyük bölümü, Anadolu gerçeğinden habersiz, saçma sapan iddialarla savunmalar yapıyor!.. Oysa özellikle Doğu ve Güneydoğu ile Karadeniz kentlerinde türban ilkokullara kadar indi! İslam dininde kadınların imam olmayacağı ortadayken kız imam hatip liseleri adı altında açılan eğitim kurumlarında çocuk yaştaki on binlerce genç kız devlet eliyle tesettüre sokuldu!.. Mürit rektörler ve furya!.. Ya krizin lokomotifi haline getirilen üniversiteler?.. Abdullah Gül ün Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının ardından Anadolu üniversitelerinde türban zaten bir sorun olmaktan çıkarılmıştı!.. Çıkarılmıştı diyorum çünkü Gül ün Nakşi, Nurcu, Fethullahçı çizgiye yakın çevrelerden özellikle seçtiği rektörler türbanı zaten serbest bırakmışlardı... Aksini iddia edenler, Gül ün atadığı rektörlerin büyük bölümünün türbana özgürlük bildirisine imza atan badem bıyıklı müritler olduğunu nasıl göz ardı edecekler!.. Peki, tüm bu açmazlara karşın Anadolu da milyonlarca kadının üzerinde sorun olmayan başörtüsünü türbana dönüştürenler, yarattıkları fırtına ile neyin peşindeler?.. Sorunun yanıtı bellidir; Türkiye de toplumu dönüştürmek için Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana mücadele edenler bir cemaat devleti oluşturmaya çalışıyorlar!.. Toplum baskıdan korkuyor!.. Kılık kıyafet üzerinde yaratılan fırtınanın asıl hedefi de, türbanın tüm eğitim merkezleri ve devlet kurumlarında hızla yaygınlaştırılmasıdır!.. Ancak tarikat ve cemaatlerin bununla bile yetinmeyeceği; Türkiye nin yakın tarihinde türban ve oruç üzerinden cinayetlere kadar varan mahalle baskısının boyutlarıyla apaçık ortadadır!.. Türbana serbestlik yaratılarak başı açıkların özgürlüğünün tehlikeye gireceği şeklindeki inanç ne yazık ki toplumun büyük kesiminde yaygınlaşmaktadır!.. Adalet ve kalkınma, diyalog ve hoşgörüye ya da benzeri takıyyeci propagandalara sığınanlar da aslında bu gerçeğin farkındadır!.. Sakın ola kimse kendini türbana özgürlük yaratılarak en önemli siyasal propaganda aracının AKP nin elinden alınacağı şeklindeki yanlışa kaptırmasın!.. Çünkü AKP iktidarı ile birlikte devlete iyice yerleşen tarikat ve cemaat dünyasının nihai hedefi çok daha büyüktür!.. Ordunun, bağımsız medyanın, sendikaların, siyasi partilerin, aydınların, Atatürkçülerin dayanaksız gerekçelerle operasyonlara uğramasının nedeni Cumhuriyetin rövanşını alma kavgasıdır!.. Türkiye de özgürlüğe sığınmış bir gericilik, çağdaşlaşmanın yarattığı özgürlüğü tehdit etmeye başlarsa toplumsal kaos büyük boyutlara ulaşacaktır... Tarikatların Türban Meselesi!.. Çağdaşlaşmanın Özgürlük Sorunu!.. BARKIN ŞIK ANKARA Balyoz sanıkları arasın da yer alan üç general, terfilerinin onaylanmaması nedeniyle açılan dava da Askeri Yüksek İdare Mahkeme si nin AYİM oybirliği ile yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından görevlerine başladı. Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, korgeneral kadrosundaki Jandarma Genel Komutanlığı Değer lendirme ve Denetleme Başkanlığı, Tümgeneral Gürbüz Kaya, korgeneral kadrosundaki Harita Genel Komutanlı ğı ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğ lu, tümamiral kadrosundaki Deniz Kuvvetleri Personel Başkanlığı ndaki koltuklarına oturdu. AYİM nin yürütmeyi durdurma ka rarı vermesinin ardından generaller iş başı yaptı. Mahkeme, Milli Savunma Bakanlığı ndan MSB hangi gerek çeyle terfilerin onaylanmadığı konu sunda 27 Ağustos ta savunma istemiş ti. Milli Savunma Bakanlığı ve Başba kanlık ın yaptığı savunmalar ile AYİM Başsavcısının mütalaasını değerlendi ren mahkeme ilk aşamada generallerin lehine bir karar almıştı. Mahkeme, ge neraller ile ilgili olarak oybirliği ile yü rütmeyi durdurmaya karar vermişti. AYİM Başsavcısı, başvurular ile ilgili olarak hazırladığı değerlendirmesinde generallerin başvurusunu haklı bul muştu. AYİM nin bundan sonra idare nin işlemini iptal etmesi bekleniyor. Göreve başladılar Balyoz sanıkları arasında yer alan üç ismin atamaları terfileri onaylanmış gibi yapılmıştı. Tümgeneral Helvacı oğlu, korgeneral kadrosundaki Jandar ma Genel Komutanlığı Değerlendirme ve Denetleme Başkanvekilliğine, Tümgeneral Kaya, yine korgeneral kadrosundaki Harita Genel Komutan lığı na ve Tuğamiral Gavremoğlu, tümamiral kadrosundaki Deniz Kuv vetleri Personel Başkanlığı na atan mıştı. Üç general, AYİM den, Terfi ettirilmemeleriyle ilgili tasarrufun işlemin iptal ve yürütmenin durdu rulmasını talep etmişti. Başvurular, üzerine AYİM de, Kararlar neden, hangi gerekçe ile yürürlüğe konul muyor? sorusuyla önce MSB den ar dından da Başbakanlık tan savunma istemişti. Helvacıoğlu, Kaya ve Gav remoğlu, yargı süreci tamamlanana kadar süresiz izne çıkarılmıştı. Yürüt meyi durdurma kararının ardından ge neraller izinlerinden dönerek, görevle rine başladı. Bu üç isim ile ilgili AYİM nin vereceği nihai karar bun dan sonraki şura toplantıları açısından büyük önem taşıyor. Rütbe takmayı bekliyorlar Bu üç ismin görev süresinin uzatılma sı mümkün gözükmüyor. Çünkü YAŞ çalışmaları sırasında TSK Personel Ka nunu na göre üst limit olan 47 general ve amiralin görev süresinin uzatılması kotası dolduruldu. Mahkemenin yürüt meyi durdurma kararının vermesinin ar dından, görevlerine başlayan generaller, önümüzdeki günlerde çıkacak iptal kararıyla terfilerini alarak yeni rütbeleri ni takmayı bekliyor. Terfileri onaylanmayan üç general AYİM in yürütmeyi durdurma kararıyla görevlerine başladı Generaller işbaşı yaptı Liberal aydınların da katkılarıyla kabul edilen yeni anayasamıza Başbakan ın önerdiği maddeler meyvelerini hızla vermeye başladı. Bunlardan en önemlileri arasında yer alan ve kendisine, mahkemeye üye seçmesini sağlayan 146. maddeden aldığı yetkiyi kullanarak, Meclisimiz ikinci üyeliğe de baroların adaylarından bir avukatı getirdi. Afyon Barosu Başkanlığı nı yapmış, yörede, mukaddesatçı görüşleri ile tanınan; kişiliğine saygı gösterilmesi gereken Sayın Celal Mümtaz Akıncı nın Yüksek Mahkeme üyeliğine parlamentonun, daha doğrusu iktidar partisi çoğunluğunun verdiği desteğin arkasında; yeni üyenin hangi bilimsel birikimi olduğu gerçekten meraka değer. Bilinen, Akıncı nın bu alanda herhangi bir bilimsel makalesi, hele hele bir eserinin bulunmadığı. Mahkemenin yeni üyesi, Afyon da bir dönem aktif politika ile de uğraşmış, Aykut Edebali nin Islahatçı Demokrat Partisi olarak kurduğu, daha sonra de Millet Partisi adını alan partinin il başkanlığını da yapmış. Halkoylamasında evet oyu vermiş olmasının, sadece iktidar partisi üyelerinin katıldığı önceki günkü seçimde, başlıca etken olduğu da söylenebilir. TV den yöneltilen soru Dün sabah izlediğim CNN TV yayınında, devlete uzun süre büyükelçi olarak hizmet vermiş Yalım Eralp, bu seçim biçimini eleştirirken, Acaba oy kullanan milletvekillerinden kaçı, mahkemeye işi düşmüş olsa avukat olarak bu zatı tercih edecek kadar kendisini tanıyor? diye soruyordu? Kuşkusuz sadece Afyon milletvekilleri olmalıdır, bu sorunun yanıtını verebilecekler. Aynı mahkeme için bundan önce destek verdikleri Hicabi Dursun un üyelik ölçütleri arasında bilinen 45 yaşını doldurmuş olmak koşuluna uyulmadığı tartışmaları sürerken, gözü kapalı olarak kullanılan oylarda parti politbürosunun talimatına harfiyen uymaktan başka milletvekillerinin yapabileceği bir görev var mı ki?Akıncı seçime katılan AKP milletvekillerinin tümü tarafından kullanılan 248 oy ile kendisinin tercih edilmiş olmasını takdiriil hi olarak nitelendiriyor ve bir yıl öncesine kadar böyle bir teveccühün adı üstünde toplanabileceğini hayal bile edemediğini de gizlemiyor... CHP, MHP ve DSP li parlamenterlerin önceki günkü oylamaya katılmayışı, bazı BDP lilerin adaylardan eski Muş Barosu Başkanı Sedat Sever i desteklemeleri; 336 üyeye sahip iktidar partisinden 248 inin oy kullandığı bir seçimin sonucu kuşkusuz parlamentonun iradesini gösterir. Ama yakın gelecek için bir başka oluşumu da gündeme getirir. Çoğunluk partisinin, boşlukları doldurarak tek başına oluşturmakta olduğu Yüksek Mahkemenin yeni biçimi tamamlandıktan sonra; önüne gelecek yasa iptal başvurularının da, anayasamızda özellikle laiklik ilkesini düzenleyen madde için hazırlayacağı önerinin de nasıl sonuçlanacağı kamuoyunda artık merak konusu olmayacaktır. Zira Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, seçimlerden sonra oluşacak yeni parlamentonun ele alacağı ilk konu olduğu anlaşılan yeni anayasada laiklik ilkesinin, Türkiye nin değişen toplumuna ayak uydurulması için yeniden yorumlanması gerektiğini, önceki gün Reuter Ajansı aracılığı ile müjdelemiştir. Kuzu, Biz, laiklik ilkesine saygılıyız, ancak bu ilkelerin yeniden yorumlanması gerektiğini düşünüyoruz derken o yorumun içeriği ve boyutları hakkında herhangi bir tafsilat vermiyor. Genel Başkanı nın, medya önünde kendisine Anayasadaki değişiklikler için hazırlık yap dediği bilinen İstanbul Milletvekilinin, 5 Haziran seçimlerinde aday listesindeki yerini muhafaza ederek üçüncü kez parlamentoda görev yapacağı da, şimdiden banko olarak dosta düşmana iletilmiş oluyor. CHP ne yapacak? Erdoğan ın 2011 Haziranı ndaki genel seçimlerde, yeni anayasanın omurgası üstünde oluşacak açıklamalarına bakalım CHP nin yeni lideri Kılıçdaroğlu nasıl karşılık verecek? CHP de kapalı odalarda tartışılan AB ölçütlerine ve liberal akımlara yönelmiş yepyeni bir parti mi olacağız; yoksa köklerimize bağlı mı kalacağız? görüşlerinden hangisi kazanacak? İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi nde anayasa dersleri verirken, değişik düşünceleri ile tanınan Kuzu nun aynı konular için bambaşka görüşleri savunmasını da artık doğal karşılamak gerekiyor. Ayrıcalıksız tüm partilerimizden parlamentoya gelmeleri, sadece genel başkanlarının, afedersiniz liderlerinin iki dudağı arasında olanların, kendilerini milletin değil; bu liderlerin vekili olarak görmelerini ne yazık ki, çoktan içine sindirmiş bir toplumun bireyleri değil miyiz biz? O zaman ne gam? Bu kervan böyle devam edecek demektir. MAHMUT LICALI ANKARA YÖK derslere türbanla gi remeyen öğrencilerin şik yetlerini jet hızıyla işleme koyarken, öğretim üyele rinin bu konudaki tutanaklarını sumenaltı ediyor. Mart ayından bu yana türbanlı öğ rencilerin derse girmesi yönünde tutulan hiçbir tutanak hakkında işlem yapılma ması, YÖK ün bu konudaki taraflı dav ranışını gözler önüne seriyor. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, YÖK Başkanı YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan nın türbanlı öğren cilerin derslere girmesini sağlayan yazı nın gönderilmesine neden olan kişi hak kında Mart 2010 tarihinden bu yana de falarca tutanak tutulduğunu, öğrenci hak kında bugüne kadar hiçbir işlem yapıl madığını ifade etti. Konu hakkında hukuk fakültesi bünyesinde bir komisyon ku rulduğunu ve herhangi bir net sonucu ula şılamadığını kaydeden Prof. Yeşildere, YÖK ün yazısının ardından derslere ge len türbanlı öğrenciler hakkında hazırla nan tutunakların öğretim üyeleri tarafın dan dekanlıklara iletilmesine karşın hiç bir işlem yapılmadığını bildirdi. Görevi kötüye kullanıyorlar Tutulan tutanakların sumenaltı edil diğini belirten Yeşildere, tutanaklar hakkında işlem yapmayan idari görev lilerin görevini kötüye kullandığını di le getirdi. Yeşildere, Türbanda yasal anlamda bir karar alınmadı. Yasal prosedürler yapılmadı. Bunlar ya pılmadan idari bakımdan tutulan tu tanaklar hakkında bir işlem yapılmı yorsa, bu görevi kötüye kullanmak an lamına gelir diye konuştu. Yeşildere, türbanlı öğrencilerin derse alınmamaları durumunda şik yetlerini doğrudan YÖK e iletmelerinin önü açı lırken, öğretim üyelerinin tutanaklarının dekanlıklarda bekletildiğine dikkat çek ti. Yeşildere, derse türbanla gelinmesi durumunda tutanak tutarak, bunu ilgili dekanlığa ileten ve tutanağı hakkında herhangi bir işlem yapılmayan kişilerin, tutanakları dikkate almayan kişiler hak kında suç duyurusunda bulunabilecek lerini kaydetti. Türban tutanakları sumen altı YÖK, derslere türbanla giremeyen öğrencilerin şik yetlerini jet hızıyla işleme koyarken türbanlı öğrencilerle ilgili tutanaklar dekanlıkta bekletiliyor DEMİRTAŞ: HER ÖLÜM SİYASETÇİLERİN SORUMLULUĞUNDA İstanbul Haber Servisi BDP eşbaş kanı Selahattin Demirtaş, Tunceli de çı kan çatışmada yaşamını yitiren 2 askerin şehit olmasından üzüntü duyduğunu ifa de ederek, İnsanlar siyaseten çözüm aradığımız bu dönemde yaşamını yi tiriyor. Artık her ölüm siyasetçilerin so rumluluğundadır. Bunun vicdan mu hasebesini herkes yapmalı dedi. BDP Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş yeni anayasa ça lışmaları kapsamında dün KADER ve KAGİDER i ziyaret etti. KADER yöne ticileri ile baş başa yaklaşık 45 dakika gö rüşmenin ardından Kışanak ve Demirtaş gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Tunceli de 2 askerin şehit ol duğunu anımsatılması üzerine Demirtaş, 2 askerin şehit olmasına üzüldüm. Ya şamını yitirenlere Allah tan rahmet diliyorum. Yakınlarına ve Türkiye ye baş sağlığı diliyorum. Bizim beklenti miz tüm Türkiye gibi tek bir insanın ya şamını yitirmemesidir. Ancak bu ara da askeri operasyonlarında durması ge rekiyor. Çünkü askeri operasyonlar ya pıldığı zaman karşılaşmalar oluyor ve ardından çıkan çatışmalarda Türki ye yi üzen ölümler meydana geliyor di ye konuştu. Başbakan ın terörün çözümü için Suriye de temaslarda bulunduğunun anımsatılması üzerine Demirtaş, Çö züm Türkiye de, diyalogda ve parla mentoda dedi. Eşbaşkan Gültan Kışa nak ise Türkiye nin yeni bir anayasa sü reci içine girdiğini, kadın taliplerinin anayasa güvencesi altına alınması gerek tiğini belirterek kadınların bu mücadelede aktif şekilde yer alacağını söyledi. Yurt Haberleri Servisi Tunceli nin Ovacık ilçesinde güvenlik güçleriyle te röristler arasında çıkan çatışmada şehit olan jandarma uzman çavuş Yasin Mer gen ile jandarma komando er brahim şcan için Elazığ Asker Hastanesi nde tören düzenlendi. Mergen in cenazesi Afyonkarahisar a, şcan ın cenazesi de stanbul a gönderildi. Afyonkarahi sar da görevliyken Konya nın Akşehir ilçesine tayini çıkan baba Ayhan Mergen, oğlunun şe hit haberini Akşehir de aldı. Şehidin dayısı Kadir Yıl maz, Akşamdan beri arıyorum ulaşamıyorum, içime doğmuştu şehit olduğu diye konuştu. 3 yıllık uzman çavuş olan şehit Mergen, dün düzenlenen törenin ardından toprağa veril di. Şehit şcan ın ise bugün törenin ardın dan Samandıra Mezarlığı nda toprağa veri leceği bildirildi. Samandıra semtindeki evinde taziyeleri kabul eden baba Muzaffer şcan, oğlunun 8 aylık asker olduğunu be lirterek, Sözün bittiği yerdeyiz. Geri gel meyecek. nşallah başka canlar yanmaz dedi. 2 askerin şehit olduğu 1 teröristin öldüğü çatış manın ardından askeri birliklerce başlatılan operas yonda 3 terörist etkisiz hale getirildi. Şehitlere Elazığ da hazin tören Fotoğraf:AA Mergen şcan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle