23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2009 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Parasız Yetişme T ürkiye, küresel ekonomik kriz- den en çok etkilenen ülkelerin başõnda geliyor. Başbakan Er- doğan, “Kriz bizi teğet ge- çecek” demesine rağmen, 2009’un ilk üç ayõnda ekonominin yüzde 14 küçülmesi, ticaretteki küçülmenin yüz- de 25’i bulmasõ ve artan işsizlik, krizin ger- çek boyutlarõnõ ortaya çõ- kardõ. Özellikle kentliler ve orta direk, büyük bir iş- sizlik baskõsõ altõnda, elin- deki işini de kaybetme telaşõ içinde, geleceğe umutsuzluk ve karamsar- lõkla bakõyor. Yoksullar- sa zaten bu sorunlarõ uzun süredir yaşõyordu, bu şim- di de devam ediyor. Bu tabloya rağmen Türki- ye’nin küresel krizden diğer ülkelerden farklõ biçimde etkilenmesi ve görülmesi ai- le yapõsõndan da kaynaklanõyor. Sağlam ai- le yapõsõ hâlâ etkisini gösteriyor ve Tür- kiye’yi koruyabiliyor. Öte yandan siyasetin gündeminde ise ku- rumlar arasõndaki son uyumsuzluk, yü- rütme ve yargõ arasõndaki gerilim, anayasa tartõşmalarõ gibi konular yer almaktadõr. Bu konular rejim açõsõndan çok önemli ol- makla birlikte halkõn gerçek gündeminden uzak konulardõr. Halkõn gündemi ile si- yasetin gündemi giderek birbirinden kop- maktadõr. Bugünkü parlamento kõsa sürede çok sa- yõda yasa çõkarmakla övünüyor. Evet doğrudur. Ancak çõkarõlan yasalarõn büyük bir bölümü, toplumsal mutabakat oluş- madan, muhalefetle uzlaşma aranmadan, iktidarõn parlamentodaki parmak çoğun- luğuna dayanarak, “milli irade ve ege- menlik” gerekçe gösterilerek tek yanlõ ola- rak sessizce Meclis gündemine taşõnõyor. Ancak bu tek yanlõ girişimler toplumda, sonradan gecikmeyle duyulunca, güven- sizlik doğuruyor, hem siyasette hem de toplumda kamplaşma ve kutuplaşma ar- tõyor. Parlamentolar, halkõn doğru temsiline dayandõğõ müddetçe, siyasi tartõşmalar demokrasinin doğal bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Böyle tartõşmalardan kalõcõ ve rejim için sağlõklõ uzlaşmalara da ulaşõlabilir. Ancak, eğer bu tartõşmanõn ya- põldõğõ parlamento, halkõn tercihlerini doğru yansõtmõyorsa, bir başka deyişle mil- letvekili dağõlõmõ, seçmenlerin gerçek temsilini yansõtmõyorsa, siyasi tartõşmalarõn halkõn tercihleriyle örtüştüğünü söyle- mek de mümkün olmaz. Bugün ülke- mizde yaşanan gerçek tam da budur. Aşağõdaki tabloda 2007 Genel Seçimleri ve 2009 Yerel Seçimlerine ilişkin istatis- tiki bilgiler yer alõyor. AKP, 2007 genel seçimlerinde ilan edi- len yüzde 46.6 oy oranõyla 341 milletve- kili çõkarmõştõ. Ancak, yukarõdaki tablo- ya bakõldõğõnda, bu milletvekili sayõsõnõn, doğru bir temsili ifade etmediği, olmasõ ge- rekenin üzerinde olduğu görülüyor. Çün- kü, bu tabloya göre, Yüksek Seçim Kurulu, 2007’de resmileştirdiği seçmen sayõsõnõn aslõnda yanlõş olduğunu, 2009 yerel se- çimlerinde gerçekleşen sayõlar ile tescil ediyor. 2007 genel seçimleri AKP’nin en güçlü olduğu bir dönemde, düşük bir seçmen sayõsõyla gerçekleşmiştir. Böyle- ce YSK, hem 298 sayõlõ yasa ile verilen gö- revleri doğru biçimde yerine getirmemiş, hem de Türk demokrasisi ve siyasetini tar- tõşmalõ bir noktaya taşõmõştõr. Son yerel se- çimlerde oy veren vatandaşlar gerçek, oy- lar resmi ve doğru kabul edileceğine gö- re (ve seçmen sayõsõnõn iki yõl içerisinde 5 milyondan fazla artmasõ mümkün ol- madõğõna göre), 2007 seçimlerinde, seç- menlerin eksik düzenlenmesi sonucu, oy- larõn Meclis’e tam ve doğru yansõmadõğõ ortaya çõkõyor. 2007 genel seçimlerinin, YSK’nin doğ- ruluğu üzerinde õsrarlõ savunularõna rağ- men artõk eksik seçmenlerle yapõldõğõ bugün kesin olarak ortaya çõkmõştõr. 2007 genel seçimlerinde seçmenlerin ve oy kullananlarõn sayõsõ, bilerek veya bilme- yerek düşük tutulmuş, dolayõsõyla da AKP’nin oy oranõ da gerçeküstü bir bi- çimde yükseltilmiştir. Bu durum Meclis kompozisyonuna da yansõmõştõr. Dolayõsõyla, bugün siyasette hararetli tar- tõşma konusu olan pek çok gündem mad- desi, toplumu tam ve doğru temsil etme- yen bir parlamento yapõsõnda ele alõn- makta, bu da toplumda güven kaybõna, kamplaşmaya ve kutuplaşmaya yol aç- maktadõr. Buradan doğru bir sonuca, sağ- lõklõ bir uzlaşmaya varmak mümkün gö- zükmemektedir. Ancak seçim sonuçlarõ ip- tal edilemeyeceğine göre, yapõlmasõ ge- reken en doğru iş, seçime gitmektir. Bu se- çim temsilde adaletin oluşmasõna hizmet edecektir. Bu seçimlerden sağlõklõ bir sonuç alõ- nabilmesi de, siyasi tartõşma gündeminin halkõn beklentileriyle örtüşmesine bağlõ- dõr. Türkiye’de herkes daha fazla de- mokrasi istiyor. Toplum, inançlarõna saygõsõzlõk yapõl- masõna karşõ çõkõyor. Türk Silahlõ Kuv- vetleri en çok güven duyu- lan kurum olma özelliğini koruyor. Doğu ve Güney- doğu Bölgesi Türkiye’nin en az gelişmiş ekonomik ve demokratik bölgesi olma özelliğini taşõyor. Yurttaşlarõn önemli bir bölümü siyasette yeni olu- şumlara sõcak bakõyor. Av- rupa Birliği’ne olumsuz ba- kanlarõn oranõ artõyor vb. Çeşitli kamuoyu araştõrmalarõnõn da or- taya koyduğu bütün bu bulgular doğrudur. Ancak Türk halkõ, yapõlacak bir seçim ön- cesinde, Türk siyasetinin ve toplumun gün- demini işgal eden temel sorunlar hakkõn- da, siyasi partilerin ne yapacaklarõnõ açõk- ça ve net olarak söylemesini duymak ve siyasi tercihlerini bunlara göre yapmak is- tiyor. Bütün siyasi partiler, öncelikle ekono- mik ve sosyal konularda, örneğin işsizlik, reel ekonominin geleceği, sağlõk, eğitim, sosyal güvenlik gibi alanlarda; bununla bir- likte anayasa tartõşmalarõnda, demokrasi ve insan haklarõ alanõnda, Kürt sorunun- da, inanç konularõnda, yargõ ve adalet sis- temine ilişkin tartõşmalarda, dõş politika- da ve Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde, ne düşündüklerini, iktidar-muhalefet, so- nuçlar ne olursa olsun nasõl bir politika iz- leyeceklerini, ne yapacaklarõnõ somut ola- rak topluma anlatmalõ ve buna göre oy is- temelidirler. Tercihler partilerin bu açõklamalarõna gö- re belirlenmelidir. Milli iradeden ve hal- kõn egemenliğinden ancak o zaman daha doğru biçimde bahsetmek söz konusu olabilir. Aksi bugünkü durumun devamõ olur. Onun da adõ demokrasi yönetimi de- ğil, algõlama yönetimidir. Bu seçim ile birlikte hem siyasette hem de medyada taşlarõn yerine oturmasõnõn tek yolu budur. Aksi halde toplum siyasetçi- ye güven kaybetmeye devam etmektedir. Toplumda kamp-laşma ve kutuplaşma sürerken demokrasi de bundan ciddi ya- ralar almaktadõr. Türkiye Süratle Normalleşmelidir... BÜLENT TANLA 22. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Bugün siyasette hararetli tartõşma konusu olan pek çok gündem maddesi, toplumu tam ve doğru temsil etmeyen bir parlamento yapõsõnda ele alõnmakta, bu da toplumda güven kaybõna, kamplaşmaya ve kutuplaşmaya yol açmaktadõr. Buradan doğru bir sonuca, sağlõklõ bir uzlaşmaya varmak mümkün gözükmemektedir. Ancak seçim sonuçlarõ iptal edilemeyeceğine göre, yapõlmasõ gereken en doğru iş, seçime gitmektir. Bu seçim temsilde adaletin oluşmasõna hizmet edecektir. SINAVLARIN yapıldığı okul karşı yöne düşüyor- du. Yeniden geçtiler caddeyi, ürke ürke. Ara sokaktan yürüdüler. Yüksek bir duvarın yanındaki kapıda durdular. Okulun öğrenci giriş kapısıydı bu. İçerden uğultular geliyordu. Yağmur taş duvarların arasından sızan aykırı yeşillikleri parlatmıştı. “Bizden de erken gelenler olmuş. Geç meç kalmış olmayalım?” Hademe giyimli bir kadın onlara doğru yürüdü, taş- lı yoldan. Bezgin, alışık bakışlarıyla anne kızın üs- tünden dışarıda bir şeye bakıyordu. Anne, saygılı sordu: “Geciktik mi acaba? Çocukların çoğu gelmiş.” Hademe kadın ilgisiz. “Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken ge- lir. Hiç gecikmezler.” Çocuk annesinden ayrıldı. Kıyısı duvarlı yolda yü- rümeye başladı. Hademe kadın, görmedikleri bir is- kemleyi, görmedikleri bir çatının oraya çekip oturmuş, yün örmeye başlamıştı. Çocuk, dönemeçte arkasına baktı. Dış kapıda an- nesi yağmurun altında gülümseyerek duruyordu. Füruzan’ın “Parasız Yatılı” kitabında aynı adı taşı- yan hikâye böyle biter. Dul kalınca hastabakıcılığa girmiş bir yoksul ka- dının ilkokulu bitiren kızını sınava götürüşüdür bu “fi- nal”. Yoksulluğun ezikliği, yoksulların birbirlerini umur- samayışları, anasının geçim derdini parasız yatılılık- la hafifletebileceğini düşünen küçük kız gibilerin ödev disiplini ancak böyle bir incelikle anlatılabilirdi. Yıllar öncesinin çileli yaşamında parasız yatılılık sis- temini toplum basamaklarında yükselişin ve dola- yısıyla halkına daha iyi hizmet edebilmenin çaresi ola- rak görmüş olmak, kuruluş dönemindeki cumhuri- yetin en ilginç başarılarından biridir. Öğretmenlik baş- ta olmak üzere çeşitli meslek okulları ve sonuçta Köy Enstitüleri hep aynı sisteme dayandırılmıştır. Cumhuriyetin eşitlikçi özünü kavrayamamış olan- lar, kafalarındaki çarpık Amerikan modeline benze- yebilmenin yollarını “Gemisini kurtaran kaptandır”ın piyasa çalkanışlarında aramayı marifet saydılar. Tüketim arsızlığı bu arayışın mesir macunu olacak, borç kamçısı, refah toplumu da sonucu olacaktı. Refah toplumuna akılcı ve plancı yollardan gidi- lebileceği düşüncesi o kafalara yabancıydı. Varılan hedef, bugünkü toplumun olanca dolambazlıkları, çü- rüyüşleri ve çirkefiyle gözler önündedir. Bunlardan arınma için soyut ve genel anlamda eği- time bel bağlamak yetmiyor. Eğitim düzeninin kendisi eşitliğe, emeğe, dürüst yarışmaya, sosyal da- yanışmaya, kamusal sorumluluğa yönelik olmalı ki, yetişenler de bu nitelikleri taşıyan bir toplum inan- cıyla yetişmiş olsunlar. Eşitsizliğe ve para gücüne da- yalı eğitim sisteminden ancak eşitsiz ve para gücü- ne dayalı bir toplum çıkar. 2007 Genel Seçimi 2009 Yerel Seçimi Kayõtlõ seçmen sayõsõ 42.799.303 48.049.446 Oy kullanan seçmen sayõsõ 36.056.293 40.932.260 Seçime katõlõm oranõ % 84.2 % 85.2 Toplam geçerli oy sayõsõ 35.049.691 39.988.763 AKP oy sayõsõ 16.327.291 15.353.553 AKP oy oranõ % 46.6 % 38.4 Kaynak: www.ysk.gov.tr İnternet Yasaklarõ Ayõbõ için Çözüm Önerileri Ü lkemiz internetin mar- jinal problemlerine odaklanõp, büyük dağõ- nõklõk içinde internetle savaşõ- yor. Ben bu savaşõ “Donki- şot”, “Devekuşu” ve “Hara- kiri” metaforlarõ ile özetliyo- rum. Sivil toplumun çõğlõklarõ arasõnda yangõndan mal kaçõ- rõrcasõna yapõlan düzenlemeler binlerce web’in yargõsõz infaz- la yasaklanmasõna yol açmõş, bir yõlõ aşkõndõr devam eden you- tube örneğinde somutlaştõğõ gi- bi, çözümsüz bir noktaya gelmiş durumda. Başbakan Youtube’a girdiği- ni söylüyor ve “Siz de girin” diyor, Cumhurbaşkanõ, AB Ba- kanõ, hatta Ulaştõrma Bakanõ ve BTK Başkanõ da durumdan şi- kâyetçi.. ama kimse bir şey yapmõyor. Ülkemiz tek başõna internet hukukunu tesis etmeye çalõşõyor. Yasaklar belki yasal ama, kanõmõzca hukuk devleti- nin temel ilkeleri ve adalet kavramlarõyla çelişiyor. Biz bu yazõda özellikle kõsa vade için Nesne Temelli Engelleme ve Tanõmõn Berraklaşmasõ öneri- lerini anlatacağõz. Çözüm arayışları Ülkemizin yasakçõ refleks- ten kurtulmasõnõn uzun ince bir yol olduğunu düşünüyoruz ve çözüm önerilerini kõsa, orta ve uzun vade olarak 3 kõsõmda sunmaya çalõşacağõz. Nesne temelli filtreleme BTK’nin çõkardõğõ yönetme- lik alan adõ temelli ve IP temelli yasaklama yöntemlerini sunu- yor. Bir web’te bir nesne için- de “zararlı içerik” bulununca, tüm web’i bu iki yöntemden bi- riyle, bazen de ikisiyle birlikte yasaklamak dõşõnda bir seçenek yok. Bu bir çocuk porno web’i için anlamlõ. Ama, blogger.com, Youtube.com, geocities.com, alibaba.com, wordpress.com gibi yerlerde bu çok büyük öl- çüde adaletsiz ve suçsuz kişi ve nesnelerin cezalandõrõlmasõ ile sonuçlanmakta. Halbuki nesne temelli filtreleme yöntemiyle, sadece az sayõda URL’i yasak- layarak, tüm web’i yasaklama- ya gerek kalmaz. Teknik olarak yapõlmasõ ge- reken, ülkeden çõkan paketleri bu iş için düzenlenmiş bir su- nucuda incelemek ve içinde “zararlı nesne” adresi (URL) içeren paketleri çöpe atmaktõr. Şimdi yapõlan ise bu tür paket- leri, yasaktõr sayfasõna yönlen- dirmektir. Bu iş için ayrõ sunu- cu(lar) ve uygun yazõlõmlar kurmak gerekir. Bu iş için kul- lanõlabilecek pek çok açõk kay- nak yazõlõm vardõr. Doğrusu bu açõk kaynak yazõlõmlarõ, yüksek başarõm için, uyarla- maktõr. Bunun maliyetinin bir- kaç milyon TL ölçüsünde ol- duğunu düşünüyorum. Tanımın berraklaşması Youtube örneğine dönersek, yasaklamaya neden olan 10 vi- deo’dan 9’u kalkmõş durumda. Sadece tek video için, “Bu vi- deo ABD yasalarına göre ifa- de özgürlüğü sınırlarında” olduğu için tamamen kaldõrõl- mõyor. Ama, o nesneye Türki- ye’deki IP’lerden erişmek mümkün değil. Bir başka de- yişle, internetin Türkiye’den gözüken yüzünde bu video gö- zükmüyor. Youtube ve benze- ri firmalar, ülkelerin bu tür has- sasiyetlerine sõcak bakõyorlar; ülkelerin bu tür isteklerine uyu- yorlar. 5651 No’lu yasa ve ilgili yönetmelik, ilgili nesnenin ya- yõndan kaldõrõlmasõ halinde ya- sağõn kalkacağõnõ söylüyor. Bu maddeleri yeniden yazarak, ya- yõnõn internetin Türkiye’den görüntüsünden (izdüşümünden) kaldõrõlmasõ halinde yasağõn kaldõrõlmasõnõ belirterek, bu an- daki youtube yasağõ da ortadan kalkar. Bir Türk mahkemesinin kararõ doğal olarak Türkiye İnternet Uzayı ile sõnõrlõdõr. Bu- nun ötesi uluslararasõ hukukun kapsamõna girer. Orta vade: Uzmanlık mahkemeleri ve co-regülasyon Ülkemizde yasa koyucu ve hükümetler interneti basõn ola- rak algõlamõş ve ilk yapõlanlar hukuki düzenlemelerle cezala- rõ arttõrmak olmuştur. Hâkim ve savcõlara ciddi bir bilişim eği- timi verilmemiş, bilişim suç- larõna da basõn savcõlarõ bak- maya başlamõştõ. Neyse ki bili- şim savcõlarõ en azõndan büyük şehirlerde tanõmlanmaya baş- ladõ. Yasaklamalar, ülkenin herhangi mahkemesinde ve- rilebilmektedir; pek çok ya- saklama Silivri, Gebze ve Blogger.com ise Diyarbakır mahkemesince verilmiştir. Karar aşamasında bir bilir- kişiye başvurulmuyor ve ka- rar genelde dosya üzerin- den veriliyor. Bu nedenlerle az sayıda, 1-2 tane, büyük şehirde bu konuda uzman- laşmış mahkemeleri öneri- yoruz. Bu içtihat oluşana ka- dar çalışacak bu uzmanlık mahkemelerinin geçici olma- sını öneriyoruz. Youtube benzeri yerlerde ya- yõmlanan ülkemizin hassas ol- duğu konularõ, sivil yapõlarõn kaldõrmasõ çok daha kolaydõr. Hele bunu sadece internetin Türkiye’den görünen yüzünde kaldõrmak çok hõzlõ yapõlabile- cek bir şeydir. Abant’ta Anka- ra Barosu ve Türkiye Bilişim Derneği’nin öncülüğünde ya- põlan toplantõda bu gündeme gelmişti. Bu yönde sivil toplum hevesli, ama kamu henüz alõş- kanlõklarõnõ kõramõyor. Uzun vade: İfade özgürlüğü ve özgür birey temelli çözüm İnternet en azõndan sanayi devrimi boyutlarõnda insanlõğõ değiştirecek bir değişimi temsil ediyor. Çağdaş uygarlõğõ yaka- layabilmenin; fikri hür, vicda- nõ hür nesiller yetiştirebilmenin olmazsa olmaz ön koşuludur. Bu nedenle ifade özgürlüğü ve özgür bireyi temel alan çö- zümler peşinde koşmalõyõz. De- mokratik bir ülkede devletin tüm vatandaşlarõ zararlõ ve kir- li bilgiden korumasõ söz konu- su olamaz. Neyin kirli, neyin te- miz olduğuna vatandaş özgür iradesi ile karar verecektir. Dev- letin, vatandaş adõna karar ver- diği toplumlar otokratik ya da faşist devletlerdir. Hukuk camiasõna yönelik bi- lişim kültürünü vermek, bilişim dünyasõna hukuk kültürünü vermek, bu iki camiayõ sosyal bilimcilerle birlikte interneti na- sõl geliştiririz, demokrasimizi ve toplumsal kalkõnmamõzõ nasõl hõzlandõrõrõz konularõnõ tartõ- şan, çözüm arayan ortamlara dönüştürmeliyiz. İnternetten korkan bir refleksin ürünü olan 5651’i kaldõrõp, yönetişim il- keleri ile ilgili tüm taraflarõn ka- tõlõmõ ile özgürlüğü temel alan düzenlemelere gitmeliyiz. İnternet yaşamdır! Mustafa AKGÜL İnternet Teknolojileri Derneği/ Bilkent Üniversitesi mumtazsoysal@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle