Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2009 PAZARTESİ
2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Parasız Yetişme
T
ürkiye, küresel ekonomik kriz-
den en çok etkilenen ülkelerin
başõnda geliyor. Başbakan Er-
doğan, “Kriz bizi teğet ge-
çecek” demesine rağmen,
2009’un ilk üç ayõnda ekonominin yüzde
14 küçülmesi, ticaretteki küçülmenin yüz-
de 25’i bulmasõ ve artan işsizlik, krizin ger-
çek boyutlarõnõ ortaya çõ-
kardõ. Özellikle kentliler
ve orta direk, büyük bir iş-
sizlik baskõsõ altõnda, elin-
deki işini de kaybetme
telaşõ içinde, geleceğe
umutsuzluk ve karamsar-
lõkla bakõyor. Yoksullar-
sa zaten bu sorunlarõ uzun
süredir yaşõyordu, bu şim-
di de devam ediyor. Bu
tabloya rağmen Türki-
ye’nin küresel krizden diğer ülkelerden
farklõ biçimde etkilenmesi ve görülmesi ai-
le yapõsõndan da kaynaklanõyor. Sağlam ai-
le yapõsõ hâlâ etkisini gösteriyor ve Tür-
kiye’yi koruyabiliyor.
Öte yandan siyasetin gündeminde ise ku-
rumlar arasõndaki son uyumsuzluk, yü-
rütme ve yargõ arasõndaki gerilim, anayasa
tartõşmalarõ gibi konular yer almaktadõr. Bu
konular rejim açõsõndan çok önemli ol-
makla birlikte halkõn gerçek gündeminden
uzak konulardõr. Halkõn gündemi ile si-
yasetin gündemi giderek birbirinden kop-
maktadõr.
Bugünkü parlamento kõsa sürede çok sa-
yõda yasa çõkarmakla övünüyor. Evet
doğrudur. Ancak çõkarõlan yasalarõn büyük
bir bölümü, toplumsal mutabakat oluş-
madan, muhalefetle uzlaşma aranmadan,
iktidarõn parlamentodaki parmak çoğun-
luğuna dayanarak, “milli irade ve ege-
menlik” gerekçe gösterilerek tek yanlõ ola-
rak sessizce Meclis gündemine taşõnõyor.
Ancak bu tek yanlõ girişimler toplumda,
sonradan gecikmeyle duyulunca, güven-
sizlik doğuruyor, hem siyasette hem de
toplumda kamplaşma ve kutuplaşma ar-
tõyor.
Parlamentolar, halkõn doğru temsiline
dayandõğõ müddetçe, siyasi tartõşmalar
demokrasinin doğal bir sonucu olarak
değerlendirilebilir. Böyle tartõşmalardan
kalõcõ ve rejim için sağlõklõ uzlaşmalara da
ulaşõlabilir. Ancak, eğer bu tartõşmanõn ya-
põldõğõ parlamento, halkõn tercihlerini
doğru yansõtmõyorsa, bir başka deyişle mil-
letvekili dağõlõmõ, seçmenlerin gerçek
temsilini yansõtmõyorsa, siyasi tartõşmalarõn
halkõn tercihleriyle örtüştüğünü söyle-
mek de mümkün olmaz. Bugün ülke-
mizde yaşanan gerçek tam da budur.
Aşağõdaki tabloda 2007 Genel Seçimleri
ve 2009 Yerel Seçimlerine ilişkin istatis-
tiki bilgiler yer alõyor.
AKP, 2007 genel seçimlerinde ilan edi-
len yüzde 46.6 oy oranõyla 341 milletve-
kili çõkarmõştõ. Ancak, yukarõdaki tablo-
ya bakõldõğõnda, bu milletvekili sayõsõnõn,
doğru bir temsili ifade etmediği, olmasõ ge-
rekenin üzerinde olduğu görülüyor. Çün-
kü, bu tabloya göre, Yüksek Seçim Kurulu,
2007’de resmileştirdiği seçmen sayõsõnõn
aslõnda yanlõş olduğunu, 2009 yerel se-
çimlerinde gerçekleşen sayõlar ile tescil
ediyor. 2007 genel seçimleri AKP’nin en
güçlü olduğu bir dönemde, düşük bir
seçmen sayõsõyla gerçekleşmiştir. Böyle-
ce YSK, hem 298 sayõlõ yasa ile verilen gö-
revleri doğru biçimde yerine getirmemiş,
hem de Türk demokrasisi ve siyasetini tar-
tõşmalõ bir noktaya taşõmõştõr. Son yerel se-
çimlerde oy veren vatandaşlar gerçek, oy-
lar resmi ve doğru kabul edileceğine gö-
re (ve seçmen sayõsõnõn iki yõl içerisinde
5 milyondan fazla artmasõ mümkün ol-
madõğõna göre), 2007 seçimlerinde, seç-
menlerin eksik düzenlenmesi sonucu, oy-
larõn Meclis’e tam ve doğru yansõmadõğõ
ortaya çõkõyor.
2007 genel seçimlerinin, YSK’nin doğ-
ruluğu üzerinde õsrarlõ savunularõna rağ-
men artõk eksik seçmenlerle yapõldõğõ
bugün kesin olarak ortaya çõkmõştõr. 2007
genel seçimlerinde seçmenlerin ve oy
kullananlarõn sayõsõ, bilerek veya bilme-
yerek düşük tutulmuş, dolayõsõyla da
AKP’nin oy oranõ da gerçeküstü bir bi-
çimde yükseltilmiştir. Bu durum Meclis
kompozisyonuna da yansõmõştõr.
Dolayõsõyla, bugün siyasette hararetli tar-
tõşma konusu olan pek çok gündem mad-
desi, toplumu tam ve doğru temsil etme-
yen bir parlamento yapõsõnda ele alõn-
makta, bu da toplumda güven kaybõna,
kamplaşmaya ve kutuplaşmaya yol aç-
maktadõr. Buradan doğru bir sonuca, sağ-
lõklõ bir uzlaşmaya varmak mümkün gö-
zükmemektedir. Ancak seçim sonuçlarõ ip-
tal edilemeyeceğine göre, yapõlmasõ ge-
reken en doğru iş, seçime gitmektir. Bu se-
çim temsilde adaletin oluşmasõna hizmet
edecektir.
Bu seçimlerden sağlõklõ bir sonuç alõ-
nabilmesi de, siyasi tartõşma gündeminin
halkõn beklentileriyle örtüşmesine bağlõ-
dõr. Türkiye’de herkes daha fazla de-
mokrasi istiyor.
Toplum, inançlarõna saygõsõzlõk yapõl-
masõna karşõ çõkõyor. Türk Silahlõ Kuv-
vetleri en çok güven duyu-
lan kurum olma özelliğini
koruyor. Doğu ve Güney-
doğu Bölgesi Türkiye’nin
en az gelişmiş ekonomik ve
demokratik bölgesi olma
özelliğini taşõyor.
Yurttaşlarõn önemli bir
bölümü siyasette yeni olu-
şumlara sõcak bakõyor. Av-
rupa Birliği’ne olumsuz ba-
kanlarõn oranõ artõyor vb.
Çeşitli kamuoyu araştõrmalarõnõn da or-
taya koyduğu bütün bu bulgular doğrudur.
Ancak Türk halkõ, yapõlacak bir seçim ön-
cesinde, Türk siyasetinin ve toplumun gün-
demini işgal eden temel sorunlar hakkõn-
da, siyasi partilerin ne yapacaklarõnõ açõk-
ça ve net olarak söylemesini duymak ve
siyasi tercihlerini bunlara göre yapmak is-
tiyor.
Bütün siyasi partiler, öncelikle ekono-
mik ve sosyal konularda, örneğin işsizlik,
reel ekonominin geleceği, sağlõk, eğitim,
sosyal güvenlik gibi alanlarda; bununla bir-
likte anayasa tartõşmalarõnda, demokrasi
ve insan haklarõ alanõnda, Kürt sorunun-
da, inanç konularõnda, yargõ ve adalet sis-
temine ilişkin tartõşmalarda, dõş politika-
da ve Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde,
ne düşündüklerini, iktidar-muhalefet, so-
nuçlar ne olursa olsun nasõl bir politika iz-
leyeceklerini, ne yapacaklarõnõ somut ola-
rak topluma anlatmalõ ve buna göre oy is-
temelidirler.
Tercihler partilerin bu açõklamalarõna gö-
re belirlenmelidir. Milli iradeden ve hal-
kõn egemenliğinden ancak o zaman daha
doğru biçimde bahsetmek söz konusu
olabilir. Aksi bugünkü durumun devamõ
olur. Onun da adõ demokrasi yönetimi de-
ğil, algõlama yönetimidir.
Bu seçim ile birlikte hem siyasette hem
de medyada taşlarõn yerine oturmasõnõn tek
yolu budur. Aksi halde toplum siyasetçi-
ye güven kaybetmeye devam etmektedir.
Toplumda kamp-laşma ve kutuplaşma
sürerken demokrasi de bundan ciddi ya-
ralar almaktadõr.
Türkiye Süratle Normalleşmelidir...
BÜLENT TANLA 22. Dönem CHP İstanbul Milletvekili
Bugün siyasette hararetli tartõşma konusu olan pek çok gündem maddesi,
toplumu tam ve doğru temsil etmeyen bir parlamento yapõsõnda ele
alõnmakta, bu da toplumda güven kaybõna, kamplaşmaya ve kutuplaşmaya
yol açmaktadõr. Buradan doğru bir sonuca, sağlõklõ bir uzlaşmaya varmak
mümkün gözükmemektedir. Ancak seçim sonuçlarõ iptal edilemeyeceğine
göre, yapõlmasõ gereken en doğru iş, seçime gitmektir. Bu seçim temsilde
adaletin oluşmasõna hizmet edecektir.
SINAVLARIN yapıldığı okul karşı yöne düşüyor-
du. Yeniden geçtiler caddeyi, ürke ürke. Ara sokaktan
yürüdüler. Yüksek bir duvarın yanındaki kapıda
durdular. Okulun öğrenci giriş kapısıydı bu. İçerden
uğultular geliyordu. Yağmur taş duvarların arasından
sızan aykırı yeşillikleri parlatmıştı.
“Bizden de erken gelenler olmuş. Geç meç kalmış
olmayalım?”
Hademe giyimli bir kadın onlara doğru yürüdü, taş-
lı yoldan. Bezgin, alışık bakışlarıyla anne kızın üs-
tünden dışarıda bir şeye bakıyordu.
Anne, saygılı sordu:
“Geciktik mi acaba? Çocukların çoğu gelmiş.”
Hademe kadın ilgisiz.
“Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken ge-
lir. Hiç gecikmezler.”
Çocuk annesinden ayrıldı. Kıyısı duvarlı yolda yü-
rümeye başladı. Hademe kadın, görmedikleri bir is-
kemleyi, görmedikleri bir çatının oraya çekip oturmuş,
yün örmeye başlamıştı.
Çocuk, dönemeçte arkasına baktı. Dış kapıda an-
nesi yağmurun altında gülümseyerek duruyordu.
Füruzan’ın “Parasız Yatılı” kitabında aynı adı taşı-
yan hikâye böyle biter.
Dul kalınca hastabakıcılığa girmiş bir yoksul ka-
dının ilkokulu bitiren kızını sınava götürüşüdür bu “fi-
nal”.
Yoksulluğun ezikliği, yoksulların birbirlerini umur-
samayışları, anasının geçim derdini parasız yatılılık-
la hafifletebileceğini düşünen küçük kız gibilerin ödev
disiplini ancak böyle bir incelikle anlatılabilirdi.
Yıllar öncesinin çileli yaşamında parasız yatılılık sis-
temini toplum basamaklarında yükselişin ve dola-
yısıyla halkına daha iyi hizmet edebilmenin çaresi ola-
rak görmüş olmak, kuruluş dönemindeki cumhuri-
yetin en ilginç başarılarından biridir. Öğretmenlik baş-
ta olmak üzere çeşitli meslek okulları ve sonuçta Köy
Enstitüleri hep aynı sisteme dayandırılmıştır.
Cumhuriyetin eşitlikçi özünü kavrayamamış olan-
lar, kafalarındaki çarpık Amerikan modeline benze-
yebilmenin yollarını “Gemisini kurtaran kaptandır”ın
piyasa çalkanışlarında aramayı marifet saydılar.
Tüketim arsızlığı bu arayışın mesir macunu olacak,
borç kamçısı, refah toplumu da sonucu olacaktı.
Refah toplumuna akılcı ve plancı yollardan gidi-
lebileceği düşüncesi o kafalara yabancıydı. Varılan
hedef, bugünkü toplumun olanca dolambazlıkları, çü-
rüyüşleri ve çirkefiyle gözler önündedir.
Bunlardan arınma için soyut ve genel anlamda eği-
time bel bağlamak yetmiyor. Eğitim düzeninin
kendisi eşitliğe, emeğe, dürüst yarışmaya, sosyal da-
yanışmaya, kamusal sorumluluğa yönelik olmalı ki,
yetişenler de bu nitelikleri taşıyan bir toplum inan-
cıyla yetişmiş olsunlar. Eşitsizliğe ve para gücüne da-
yalı eğitim sisteminden ancak eşitsiz ve para gücü-
ne dayalı bir toplum çıkar.
2007 Genel Seçimi 2009 Yerel Seçimi
Kayõtlõ seçmen sayõsõ 42.799.303 48.049.446
Oy kullanan seçmen sayõsõ 36.056.293 40.932.260
Seçime katõlõm oranõ % 84.2 % 85.2
Toplam geçerli oy sayõsõ 35.049.691 39.988.763
AKP oy sayõsõ 16.327.291 15.353.553
AKP oy oranõ % 46.6 % 38.4
Kaynak: www.ysk.gov.tr
İnternet Yasaklarõ Ayõbõ için Çözüm Önerileri
Ü
lkemiz internetin mar-
jinal problemlerine
odaklanõp, büyük dağõ-
nõklõk içinde internetle savaşõ-
yor. Ben bu savaşõ “Donki-
şot”, “Devekuşu” ve “Hara-
kiri” metaforlarõ ile özetliyo-
rum. Sivil toplumun çõğlõklarõ
arasõnda yangõndan mal kaçõ-
rõrcasõna yapõlan düzenlemeler
binlerce web’in yargõsõz infaz-
la yasaklanmasõna yol açmõş, bir
yõlõ aşkõndõr devam eden you-
tube örneğinde somutlaştõğõ gi-
bi, çözümsüz bir noktaya gelmiş
durumda.
Başbakan Youtube’a girdiği-
ni söylüyor ve “Siz de girin”
diyor, Cumhurbaşkanõ, AB Ba-
kanõ, hatta Ulaştõrma Bakanõ ve
BTK Başkanõ da durumdan şi-
kâyetçi.. ama kimse bir şey
yapmõyor. Ülkemiz tek başõna
internet hukukunu tesis etmeye
çalõşõyor. Yasaklar belki yasal
ama, kanõmõzca hukuk devleti-
nin temel ilkeleri ve adalet
kavramlarõyla çelişiyor. Biz bu
yazõda özellikle kõsa vade için
Nesne Temelli Engelleme ve
Tanõmõn Berraklaşmasõ öneri-
lerini anlatacağõz.
Çözüm arayışları
Ülkemizin yasakçõ refleks-
ten kurtulmasõnõn uzun ince bir
yol olduğunu düşünüyoruz ve
çözüm önerilerini kõsa, orta ve
uzun vade olarak 3 kõsõmda
sunmaya çalõşacağõz.
Nesne temelli filtreleme
BTK’nin çõkardõğõ yönetme-
lik alan adõ temelli ve IP temelli
yasaklama yöntemlerini sunu-
yor. Bir web’te bir nesne için-
de “zararlı içerik” bulununca,
tüm web’i bu iki yöntemden bi-
riyle, bazen de ikisiyle birlikte
yasaklamak dõşõnda bir seçenek
yok. Bu bir çocuk porno web’i
için anlamlõ. Ama, blogger.com,
Youtube.com, geocities.com,
alibaba.com, wordpress.com
gibi yerlerde bu çok büyük öl-
çüde adaletsiz ve suçsuz kişi ve
nesnelerin cezalandõrõlmasõ ile
sonuçlanmakta. Halbuki nesne
temelli filtreleme yöntemiyle,
sadece az sayõda URL’i yasak-
layarak, tüm web’i yasaklama-
ya gerek kalmaz.
Teknik olarak yapõlmasõ ge-
reken, ülkeden çõkan paketleri
bu iş için düzenlenmiş bir su-
nucuda incelemek ve içinde
“zararlı nesne” adresi (URL)
içeren paketleri çöpe atmaktõr.
Şimdi yapõlan ise bu tür paket-
leri, yasaktõr sayfasõna yönlen-
dirmektir. Bu iş için ayrõ sunu-
cu(lar) ve uygun yazõlõmlar
kurmak gerekir. Bu iş için kul-
lanõlabilecek pek çok açõk kay-
nak yazõlõm vardõr. Doğrusu
bu açõk kaynak yazõlõmlarõ,
yüksek başarõm için, uyarla-
maktõr. Bunun maliyetinin bir-
kaç milyon TL ölçüsünde ol-
duğunu düşünüyorum.
Tanımın berraklaşması
Youtube örneğine dönersek,
yasaklamaya neden olan 10 vi-
deo’dan 9’u kalkmõş durumda.
Sadece tek video için, “Bu vi-
deo ABD yasalarına göre ifa-
de özgürlüğü sınırlarında”
olduğu için tamamen kaldõrõl-
mõyor. Ama, o nesneye Türki-
ye’deki IP’lerden erişmek
mümkün değil. Bir başka de-
yişle, internetin Türkiye’den
gözüken yüzünde bu video gö-
zükmüyor. Youtube ve benze-
ri firmalar, ülkelerin bu tür has-
sasiyetlerine sõcak bakõyorlar;
ülkelerin bu tür isteklerine uyu-
yorlar. 5651 No’lu yasa ve ilgili
yönetmelik, ilgili nesnenin ya-
yõndan kaldõrõlmasõ halinde ya-
sağõn kalkacağõnõ söylüyor. Bu
maddeleri yeniden yazarak, ya-
yõnõn internetin Türkiye’den
görüntüsünden (izdüşümünden)
kaldõrõlmasõ halinde yasağõn
kaldõrõlmasõnõ belirterek, bu an-
daki youtube yasağõ da ortadan
kalkar. Bir Türk mahkemesinin
kararõ doğal olarak Türkiye
İnternet Uzayı ile sõnõrlõdõr. Bu-
nun ötesi uluslararasõ hukukun
kapsamõna girer.
Orta vade: Uzmanlık
mahkemeleri ve
co-regülasyon
Ülkemizde yasa koyucu ve
hükümetler interneti basõn ola-
rak algõlamõş ve ilk yapõlanlar
hukuki düzenlemelerle cezala-
rõ arttõrmak olmuştur. Hâkim ve
savcõlara ciddi bir bilişim eği-
timi verilmemiş, bilişim suç-
larõna da basõn savcõlarõ bak-
maya başlamõştõ. Neyse ki bili-
şim savcõlarõ en azõndan büyük
şehirlerde tanõmlanmaya baş-
ladõ. Yasaklamalar, ülkenin
herhangi mahkemesinde ve-
rilebilmektedir; pek çok ya-
saklama Silivri, Gebze ve
Blogger.com ise Diyarbakır
mahkemesince verilmiştir.
Karar aşamasında bir bilir-
kişiye başvurulmuyor ve ka-
rar genelde dosya üzerin-
den veriliyor. Bu nedenlerle
az sayıda, 1-2 tane, büyük
şehirde bu konuda uzman-
laşmış mahkemeleri öneri-
yoruz. Bu içtihat oluşana ka-
dar çalışacak bu uzmanlık
mahkemelerinin geçici olma-
sını öneriyoruz.
Youtube benzeri yerlerde ya-
yõmlanan ülkemizin hassas ol-
duğu konularõ, sivil yapõlarõn
kaldõrmasõ çok daha kolaydõr.
Hele bunu sadece internetin
Türkiye’den görünen yüzünde
kaldõrmak çok hõzlõ yapõlabile-
cek bir şeydir. Abant’ta Anka-
ra Barosu ve Türkiye Bilişim
Derneği’nin öncülüğünde ya-
põlan toplantõda bu gündeme
gelmişti. Bu yönde sivil toplum
hevesli, ama kamu henüz alõş-
kanlõklarõnõ kõramõyor.
Uzun vade: İfade
özgürlüğü ve özgür
birey temelli çözüm
İnternet en azõndan sanayi
devrimi boyutlarõnda insanlõğõ
değiştirecek bir değişimi temsil
ediyor. Çağdaş uygarlõğõ yaka-
layabilmenin; fikri hür, vicda-
nõ hür nesiller yetiştirebilmenin
olmazsa olmaz ön koşuludur.
Bu nedenle ifade özgürlüğü ve
özgür bireyi temel alan çö-
zümler peşinde koşmalõyõz. De-
mokratik bir ülkede devletin
tüm vatandaşlarõ zararlõ ve kir-
li bilgiden korumasõ söz konu-
su olamaz. Neyin kirli, neyin te-
miz olduğuna vatandaş özgür
iradesi ile karar verecektir. Dev-
letin, vatandaş adõna karar ver-
diği toplumlar otokratik ya da
faşist devletlerdir.
Hukuk camiasõna yönelik bi-
lişim kültürünü vermek, bilişim
dünyasõna hukuk kültürünü
vermek, bu iki camiayõ sosyal
bilimcilerle birlikte interneti na-
sõl geliştiririz, demokrasimizi ve
toplumsal kalkõnmamõzõ nasõl
hõzlandõrõrõz konularõnõ tartõ-
şan, çözüm arayan ortamlara
dönüştürmeliyiz. İnternetten
korkan bir refleksin ürünü olan
5651’i kaldõrõp, yönetişim il-
keleri ile ilgili tüm taraflarõn ka-
tõlõmõ ile özgürlüğü temel alan
düzenlemelere gitmeliyiz.
İnternet yaşamdır!
Mustafa AKGÜL İnternet Teknolojileri Derneği/ Bilkent Üniversitesi
mumtazsoysal@gmail.com