16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 NİSAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Hukuk ve Guguk! [email protected] Şu başlıktaki iki sözcüğün birbirini çağrıştırması, dilimizin rastlantısal mu- zipliğinden çok, içinde yaşadığımız gerçekler olsa gerek! “Yaşamını ezilenlerin, ötekileştirilen- lerin, mağdurların haklarını korumaya ve barışa adamış olan Pınar Selek, iki kez beraat ettiği bir davadan yeniden yar- gılanmak isteniyor.” İki gün önce Cumhuriyet’te habe- rini okudunuz. Mısır Çarşısı’ndaki pat- lamayla ilgili olarak 2 kez yargılanan, iki kez beraat eden ama bu arada boşu boşuna 2.5 yıl hapis yatan, şuursuz medya tarafından “bombacı” diye yaf- talanan sosyolog, yazar, araştırmacı, barış eylemcisi Pınar Selek için Yar- gıtay 9. Ceza Dairesi, daha önce ilgili mahkemenin verdiği beraat kararını bo- zarak Selek’e ağır müebbet hapis ce- zası verilmesini talep ediyor. Geçmişteki o dava süreçlerini izle- miş biri olarak bence bu, 11 yıl sonra işkenceye devam seferberliğinden başka bir şey değil! Birkaç gün önce Pınar’ın da kuru- cusu olduğu Amargi Kitabevi’nde, çok renkli, çoksesli, çok kalabalık bir grup Pınar Selek’e destek vermek için bir araya gelip kucaklaştık. O top- lantıda Avukat Mebuse Tekay’ın ver- diği sarsıcı bilgileri tüm okurların din- lemesini, herkesin bilmesini isterdim! Tüyler ürpertici süreç En yalın ve en özet haliyle vermeye çalışıyorum: Pınar Selek’in gözaltına alınışı Mısır Çarşısı’yla ilgili değildir. Ne poliste (hatta işkencede bile), ne daha sonra savcılıkta ve sorgu hâkimliğinde, Pınar’a o patlamayla ilgili soru sorulmuyor! Pınar Selek hakkında, Abdülmecit Öztürk ile birlikte 1998’de dava açılı- yor ve 8 yıl sürüyor. (Sonuç beraat) Abdülmecit mahkemede “işkence nedeniyle Pınar’la Mısır Çarşısı’na bomba koyduklarını, bombayı halası- nın evinde imal ettiklerini kabul etmek zorunda kaldığını; oysa Pınar’ı tanı- madığını” beyan ediyor… Abdülme- cit’in halası da “Evet bu Pınar”dı diye fotoğraftan teşhiste ve yazılı beyanda bulunmuş. Ama mahkemede anlaşılı- yor ki, halanın okuma yazması yok, za- ten Türkçe de bilmiyor! Bu arada, patlamayla ilgili sayısız bi- lirkişi raporu var: Kriminal Laboratuvar Kurulu raporu, Adli Tıp raporu, İstan- bul Üniversitesi Analitik Kimya Anabi- lim Dalı Başkanı, Cerrahpaşa Tıp Fa- kültesi raporları… Ve mahkemenin tayin ettiği üç uzman profesörün ra- porları. Hepsi patlamanın bombadan kaynaklanmadığını ortaya koyuyor! Ve Pınar beraat ediyor. (Kısacık yazdım ama.. yılları, günleri, kayıpları, acıları siz doldurun!) Şimdi sıkı durun: Tahliyeden sonra, Emniyet Genel Müdürlüğü, mahke- menin talebi olmadığı ve kendisinin böyle bir yetkisi de olmadığı halde, mahkemeye bir değerlendirme rapo- ru yollayıp, “Patlama bomba sonucu olabilir, dosyayı yeniden bilirkişiye yol- layın” diyor! Şimdi daha da sıkı durun! Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün talebi- ni kabul ediyor! Jandarma Komutan- lığı’ndan (sakın “Hoppala!” demeyin!) görüş istiyor. Jandarma’dan bomba uz- manı olmayan kişilerin görüşleri ve Em- niyet’in raporu bu kez bilirkişi raporu- na dönüşüyor.. sonuç şaşırtıcı: Evet bombadır deniyor. Oysa Emniyet Ge- nel Müdürlüğü bomba uzmanı birim- leri, patlamanın bomba değil, gazla il- gili olduğunu açıklamıştı. Ancak iki bu- çuk yıl sonra, olay yalnız Pınar Selek üzerine kurulunca aynı Emniyet Mü- dürlüğü görüşünü değiştiriyor. İşin ‘guguk’ yanı! İşte Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu ra- poru esas alıyor. Ama işin en şaşırtı- cı yanı bu değil: Pınar Selek için mü- ebbet hapis istenirken, Pınar’ın adını ve- ren, beraber yaptık, birlikte bombala- dık deyip sonra işkenceyle söylemek zorunda kaldım diyen Abdülmecit’in beraat kararı onaylanıyor! Yani Abdülmecit’in kendisi için ge- çerli sayılmayan polis ifadesi, Pınar için müebbet hapis istenmesine gerekçe oluyor! Yani poliste, savcılıkta ve sorgu hâ- kimliğinde kendisine patlama konu- sunda soru bile sorulmayan ve bu ne- denle dosyada hazırlık ifadesinde hiç- bir şekilde Mısır Çarşısı’yla ilgili beya- nı dahi bulunmayan Pınar için, “mü- ebbet hapse müstahaktır” deniliyor! Durun, “Oha!” diye haykırmadan önce birkaç “guguk”luk durum daha var: Bütün bu süreçte hukuk dışı müda- haleler de var: Avukatlara göre normal bir ceza yargılamasında görünmeyen olaylar.. Şöyle ki: Adalet Bakanlığı, savcılık kanalıyla zaman zaman yargılama süreciyle ilgili mahkemeden bilgi istemiş… Pınar’ın tahliyesinden sonra, hiçbir davada görülmemiş bir biçimde Em- niyet Müdürlüğü’nden yeniden bilirkişi oluşturması istenmiş… Dosyaya kimin yazdığı belli olmayan yorum ve suçlama yazıları, İçişleri Ba- kanlığı tarafından dosyaya konulmuş… Yaaa.. İşte böyle… Sahi, sizin adalete güveniniz hâlâ var mı?.. [email protected] faks: 0212. 257 16 50 Uzaylõlar, yeryüzündeki bunca zulmü, savaşõ gördükleri için bizden uzak tutuyorlar kendilerini 12Nisan’danbirgünsonra... Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevi’ndeki hücresinin penceresinden onca yõl aya ba- karken neler düşündü kimbilir?.. Bu so- runun yanõtõnõ yalnõzca, 1949 yõlõnõn her- hangi bir gecesinde yazdõğõ şu şiiri oku- yarak verebiliriz: Ay doğdu içinde tavu- şanõyla / ben bir şey düşündüm yüreğimin kanõyla / terini sildi o şey ceketinin yeniyle / o şey tepeden tõrnağa süzdü beni / bas- tõ gaza aldõ virajõ debriyajdayken / ezip geçti aydan asfalta düşen tavuşanõ. Sanskrit efsanelerinde, ayda yaşayan ve bütün dünyadaki soydaşlarõnõn kralõ olan bir tavşanõn varlõğõndan söz edilir. Nâ- zõm’õn, dört duvar arasõnda yazdõğõ “Ay- dan Asfalta Düşen Tavuşan” adlõ şiir, bu bilginin dizelere yansõmasõndan başka bir şey değildir… Ve ne gariptir ki, insa- noğlunun aya adõm atmak için yaptõğõ ilk yolculukta, astronotlarõn Houston Kont- rol Merkezi’yle yaptõğõ konuşmalarda söz dönüp dolaşõp aydaki tavşana gelir! Nâzõm Hikmet’in gözlerini aya kapa- yõşõndan altõ yõl sonra, 20 Temmuz günü, Türkiye saatiyle saat 13.00’de, ay çevre- sinde onuncu turunu atan Apollo 11 uzay gemisinde astronotlar uyanmõş, kahvaltõla- rõnõ yapmaktadõr. Armstrong ve Ald- rin önlerindeki günün heyecanõndan rahat uyuyamamõş olsalar da, Collins deliksiz bir uyku çekmiştir. O gün, yüzyõllardõr süre gelen özlem sona ere- cek, ay yüzeyine ilk kez bir insanõn ayak izi bõrakõlacaktõr. Kahvaltõdan sonra gündelik haberleri as- tronotlara ileten Ho- uston Kontrol Merkezi, Bursa Ceza- evi’nin taş duvarlarõ arasõnda şiiri yazõlan aydakitavşanõanlatmayabaşlar:“Eskibir masala göre, dört bin yıldır Çango adında çok güzel bir Çinli kız yaşarmış orada. Kocasından ölümsüzlük hapını çaldığı için Ay’a sürgün edilmiş. Bir de arkadaşı varmış yanında. Her zaman, tarçın ağacının gölgesinde arka ayak- ları üzerinde oturan Çinli bir tavşan- mış bu.” Kontrol merkezinin bir Çin ma- salõnõ anõmsatmasõ üzerine karşõlõk olarak Collins’insesiduyulurdünyada:“Hiçme- rak etmeyin. O tavşan kızı ne yapıp ya- pıp bulacağız!” Nâzõm Hikmet, “Kosmosun Kardeş- liği Adına” adlõ şiirinde Rusçada yoldaş anlamõna gelen “Tovariş” sözcü- ğüne yer verir: ve yõldõzlardan birinde / hangisinde bilmiyorum / yõldõzlardan birinde ko- nuşacak elçimiz / hangi dilde bilmiyorum / yõl- dõzlardan birinde konu- şacak elçimiz onunla / Tovariş diyecek / söze bu sözle başlayacak biliyo- rum Nâzõm Hikmet, bu şii- rini 13 Nisan 1961 tari- hinde Paris’te yazmõştõr. Yani uzaya gönderilen ilk insan olan Yuri Gagarin’in, dünyayõ aracõnõn pen- ceresinden seyrettiği 12 Nisan’dan bir gün sonra!.. Şairin “biliyorum” diye kendin- den son derece emin bir ifade kullanma- sõnõn nedeni “Vostok 1” adlõ uzay aracõ- nõn içinde bir insanla, bir gün önce yap- tõğõ başarõlõ yolculuktur. ‘Bir uzaylıya yazılan ilk dizeler “Kosmosun Kardeşliği Adına” şiiri edebiyatõmõzda bir uzaylõya seslenen ilk dizelerdir. Belki, bu özelliğiyle dünya şii- rinde de ilk örnekler arasõndadõr. Ne ga- riptir ki, Radi Fiş “Nâzım’ın Çilesi” ad- lõ kitabõnda şöyle tanõmlar şairi: “Uzun boylu, güçlü kuvvetli, yakışıklı, etrafa neredeisefizikibirşekildehissedilenru- hi enerji saçan bir insandı. İcap etmiş olsa, başka dünyalarda yaşayan kim- selere dünyamızın insanını en müspet şekilde temsil etmek için Nâzım’dan da- ha iyi elçi bulunamazdı. Onunla ilişki kurmak bahtiyarlığına eren, enerji sa- hasına yaklaşabilen herkes, ondan ha- rikulade bir kuvvet ve enerji alarak ay- rılıyordu: Tasavvur olunan her şey mümkün görünmeğe başlıyordu ve onun mensup olduğu cinse mensup olmakla iftihar etmeğe başlıyordu in- san. Bu cinsin, bu ırkın adı ise İN- SANLIK’tı.” Uzayda bizden başka canlõlar var. Bu- na inanõyorum. Bizden de haberdarlar. Yeryüzündeki bunca zulmü, baskõyõ, pay- laşõmsavaşlarõnõ,sömürüyügördükleriiçin de uzak tutuyorlar kendilerini. Hele Ame- rikan filmlerinde vahşi, cani, canavar, kö- tü ruhlu olarak yansõtõldõklarõnõ bildikle- rinden tanõşmaya hiç de niyetleri yok. Se- vindirici olan “Kosmosun Kardeşliği Adına” şiirini okumuş olmalarõ. Bu yüz- dendir ki, içinde yaşadõğõmõz gezegene “Nâzım Hikmet” adõnõ vermişlerdir!.. Duyuru: “Sunay Bey Tarihi” adlõ gösterimiz, 14 Nisan Salõ günü, saat 20.30’da, Kadõköy Altõyol’daki Müjdat Gezen Sahnesi’nde… John Malkovich, ödülünü Şakir Eczacıba- şı’nın elinden aldı. ‘Zevk alarak yaptõğõm işten ödül alõyorum’ Kültür Servisi - 28. Uluslararasõ İs- tanbul Film Festivali beyazperdenin karizmatik karakter oyuncusu, ya- põmcõ ve yönetmen John Malko- vich’e Onur Ödülü verdi. Sanatçõ önceki gün The Marmara Oteli’nde Uluslararasõ İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan’õn su- numunu üstlendiği basõn toplantõ- sõnda filmleri ve oyunculuğu konu- sunda sorulan sorularõ yanõtladõ. Mal- kovich’e aynõ gün Emek Sinema- sõ’nda “Belalı Düğün” adlõ filmin gösteriminden önce düzenlenen özel törende İstanbul Film Festivali’nin “Sinema Onur Ödülü” sunuldu. Malkovich, ödülünü İstanbul Kültür Sanat Vakfõ Yönetim Kurulu Başka- nõ Şakir Eczacıbaşı’nõn elinden alõr- ken İstanbul’a yeniden gelmekten ve gördüğü ilgiden duyduğu mutlu- luğu, “Bu sıcak ilgiyi hak ediyorum muyum acaba?” sözleriyle dile ge- tirdi. “Zevk alarak yaptığım bir iş- ten ödül alıyorum” diyen Malko- vich, törende filmlerinden kõsa bir seç- ki gösterilen sanatçõ konuşmasõnõn çe- virisi sõrasõnda dünyada sayõsõ gide- rek tükenen Emek’i dikkatle incele- di. Emek sinemasõna gelirken de ay- rõlõrken de büyük ilgiyle karşõlanan sa- natçõ imza ve fotoğraf taleplerini memnuniyetle karşõladõ. Malkovich, medyanõn yoğun ilgi gösterdiği The Marmara’daki basõn toplantõsõnda da sakin, olgun ve memnun tavrõyla büyük beğeni ka- zandõ. Artistik yeteneği, sõra dõşõ ses tonu, kõvrak zekâsõyla objektiflerin karşõsõnda uzun süre kalarak sorula- rõ yanõtladõ. Kendisinin basõlõ kitap ya da senaryosu olmadõğõnõ söyleyen sa- natçõ, üzerinde çalõştõğõ öncelikli se- naryolar hakkõnda ipuçlarõ verdi. Bunlardan biri de Kõbrõs’ta geçen W. Just’õn “Ceasefire/Ateşkes”iydi. Yakõn gelecekte Viyana’da görkem- li bir opera sahneleme projesi de il- gi çekti. John Malkovich’in başro- lünde oynadõğõ Steve Jacobs’õn “Utanç / Disgrace” adlõ filmi, Fes- tivalde Altõn Lale için yarõşacak film- ler arasõnda. Nobel ödüllü yazar J.M. Coetzee’nin romanõndan beyazper- deye uyarlanan “Utanç”, Toronto Film Festivali’nde Eleştirmenler Bir- liği FIPRESCI Ödülü’nü aldõ. FerruhDoğananılıyorKültür Servisi - Beşiktaş Belediyesi tarafõndan düzenlenen ‘Ustalara Saygı’ etkinlikleri bu kez, alabildiğine sade çizgilerle en yoğun anlatõma ulaşan karikatürlerin yaratõcõsõ Ferruh Doğan için yapõlacak. İlk karikatürünü daha 13 yaşõndayken yayõmlayan ve 2000 yõlõnda aramõzdan ayrõlana kadar yarõm asrõ aşkõn süre ülkemizin çizgisel güncesini tutan Ferruh Doğan için hazõrlanan gece, yarõn akşam saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde düzenleniyor. Faruk Şüyün’ün hazõrladõğõ ve moderatörlüğünü üstlendiği gece; Ferruh Doğan’õn dostlarõ ve meslektaşlarõnõn katõlõmõyla, bir anlamda ülkemizde karikatür sanatõnda bir dönemini de masaya yatõracak. Etkinlik; Aydın Boysan, Faruk Geç, Hıfzı Topuz, Kadir Doğruer, Kamil Masaracı, Leyla Neyzi, Raşit Yakalı, Safa Önal, Semih Poroy, Suat Yalaz, Tan Oral, Turgut Çeviker, Yiğit Özgür, Yurdagün Göker ve sanatçõnõn kõzõ Zeynep Akdilek’in seyircilerle paylaşacağõ anõ ve düşüncelerle zenginleşecek. Gecede; seyircileri, kültür merkezinin fuayesine açõlacak Ferruh Doğan çizgileri sergisi karşõlayacak. ‘Ustalara Saygı’da, Ferruh Doğan’õn bir karikatürünün baskõsõ da gecenin anõsõna katõlõmcõlara dağõtõlacak. Uluslararasõ birçok ödülle taçlanan mesleki başarõsõnõn yanõ sõra sanatçõ tavrõndan hiç ödün vermeyen beyefendi kişiliğiyle de tanõnan karikatüristin albümünden seçmelerin bir dia gösterisi ile seyircilerle paylaşõlacağõ gecede, Ferruh Doğan’õn farklõ dönemlerde kaydedilen görüntülerine de yer verilecek. Gecenin sürprizi ise Ferruh Doğan’õn Tekin Aral, Oğuz Aral ve Yalçın Çetin ile birlikte hazõrladõğõ kõsa animasyon filmler olacak. (0 212 351 93 84)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle