23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2009 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz’ı anımsadınız mı? ‘Yamyamların elinden kurtuluş yok’ demişti ya!.. Çankaya’nın dört yıldır Belediye Başkanlığı’nı yapan CHP’li hekim ve yazar... CHP’li belediye meclis üyelerinin isteklerinden, çıkar hesaplarından yorgun düşerek “Bu yamyamlara istediklerini veremiyorum” diye partisinden yardım istemişti... Yardım yerine tam tersiyle karşılaştı. Parti onu reddetti, üyelikten çıkardı, savcılığa verdi, sonra da mahkemeye!.. Daha sonra ne oldu bilmiyorum. Doğruyu, gerçeği, olup biten sahtekâr- ca işleri açıklamaya kalkan kişi şimdi açıkta... Yamyamlar her zaman kazançlı çıkar!.. Bunu bilmeyen kalmıyor artık!.. Bakıyorsun adamın biri bir partide görev alıyor ya da bir önde gelenin yakını olu- yor, bir süre sonra apartmanlar, iş or- taklıkları, ihaleler, bilmem neler!.. Böyle kolay çıkarlar sağlama yalnız ik- tidar partisinde yaşanmıyor, muhalefet partileri de yamyamlıkta yarışıyorlar!.. Sen şu çıkarı elde ettin, ben bu çıkarı!.. Gazete başlıkları, yazılar, resimler, bel- geler bir bir ortaya dökülüyor, suçlanan- lar hiçbir sıkıntı duymadan meydanlar- da, gazetelerde konuşuyorlar, kendilerini aklamada birbirleriyle yarışıyorlar... Bizler de, yani tüm ulus da, bir şaşkınlık dolabının içine itilip, ne diye- ceğini, ne yapacağını, neye nasıl i- nanacağını bilmiyor, elimizden bir şeyin gelip gelmeyeceğini düşünüyor, bu yamyamlıkta belki bana da sıra gelir, ben de hiç yoktan bir şeyler kaparım u- muduyla susmayı yeğliyoruz... Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz şimdi kürsüsüne dönmüş olmalı. Herhalde bin kez pişmanlık içindedir, ah ben nerden kalkıp da CHP’den görev istedim, Ankara’nın en gözde ilçesinin belediye başkanı oldum, diye... Bir bilim adamı- na politika ne kazandırabilir, belki işini bilen biriysen servet, para, mal, mülk, a- ma yamyamlıkla ilgin yoksa, hiçbir şey!.. Eryılmaz yamyamlarla başa çıka- mamış! O başkan gider bu başkan gelir, yeni gelen, yamyam partilileri istedikleri gibi doyurmazsa o başkan da gider... Yalnız Ankara’nın Çankaya’sı mı? Bütün Türkiye’nin kentleri, kasa- baları yamyamlarla dolu... Hangi kapıyı, pencereyi açsan bir yamyam elini uzatmış bir şeyler bekliy- or. Bakın İstanbul’da belediye başkanı ol- mak isteyen Kılıçdaroğlu’nun içine i- tildiği çıkmaza!.. İstanbul CHP İl Başkan- lığı’na Baykal’ın atamasıyla gelen kişi, kendi yakınları meclis üye adaylığına seçilmedi diye partiden ayrılmaya kalk- tı, sonra istediği yerine getirilince geri döndü. Ama gidiş geliş Kılıçdaroğlu’nun sağlam ününe ne kadar zarar verdi! Bunu seçim sonunda göreceğiz... Ya CHP Genel Sekreter Yardımcısı’nın or- taya dökülen yamyamlık olayları!.. AKP’si bir türlü, CHP’si bir türlü... Sayın Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz’a geçmiş olsun, bir daha bilimsel çalış- malarının dışındaki konulara karış- masın demek isterim. Yamyamlar tarafından fazlaca yenilmeden yakayı kurtardığına şükretsin... Y erel seçimlerin yak- laştõğõ bugünlerde en büyük problem katõlõm ve demok- rasinin hayata ge- çirilmesidir. “Toplumcu bir program etrafında kentin ör- gütlenmesi”nin araçlarõnõn ya- ratõlmasõ, kentte yaşayan bütün ak- törlerin ortak sorumluluğu olma- lõdõr. Kentlerimiz hõzlõ bir “değişim ve dönüşüm” içerisinde, ancak değişimi belirleyen temel politi- kalarõ ne yazõk ki kentin gerçek di- namikleri yerine, küresel serma- ye belirlemekte, kent topraklarõ ka- mu ve toplum yararõ bir yana bõ- rakõlarak “saldırılara” açõk hale getirilmektedir. Küresel politikalarõn bütün dün- yada uygulanmaya başlamasõ ile birlikte, kent politikalarõnõn oda- ğõndaki “yurttaş” kavramõnõn yerini “müşteri” kavramõ almõş- tõr. Görevi yurttaşlarõna, sağlõklõ, güvenli yaşam alanlarõ sunmak ol- masõ gereken yerel yönetimlerin, sosyal politikalardan uzaklaşma- larõna neden olmuştur. Bu uygulamalar sonucunda, si- yasal iktidar yerel yönetimler eliyle politik birlikteliğini güç- lendirmekte, kendi “elitlerini” yaratmakta, diğer taraftan da top- lumu kendi “ideolojik yaklaşımı” doğrultusunda şekillendirmeye çalõşmaktadõr. Yapõlan son genel nüfus sayõ- mõnda, genel nüfusun yüzde 70.5’inin kentlerde yaşamakta ol- duğu belirtilmekte ve bu sayõnõn giderek artacağõ sosyal araştõr- macõlar tarafõndan ifade edil- mektedir. Ekonomik, sosyal vb. nedenlerle kente göç, kentlerde ba- rõnma, çalõşma ve sosyal gereksi- nimlerinin karşõlanmasõ, eğitim, sağlõk, kültür vb. sorunlara dönük tedbirlerin şimdiden planlanma- sõnõn gerekliliğini ortaya koy- maktadõr. Kentler, yönetilmeyi ve yal- nõzca hizmet almayõ bekleyen de- ğil, kent yaşamõnõ ortaklaşa bir et- kinlik alanõ olarak gören, ortak so- runlar karşõsõnda birlikte hareket edebilen, katõlõm ve paylaşõmla ya- şanabilir yerler haline gelebilir. Kentlilerin yaşadõklarõ yeri sa- hiplenmelerinin temelinde, kent yönetiminden sorumlu olan kim- selerin karşõlõklõ güven ortamõnõ sağlamasõnõn yattõğõ açõktõr. Ken- tliler ancak bir güven ortamõnda yönetime katõlabilirler. “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nda; yurttaşla- rõn kamu işlerinin sevk ve idare- sine katõlma hakkõnõn demokratik bir ilke olduğu ve bu haklarõn doğ- rudan kullanõm alanõnõn yerel dü- zeyde olduğunun altõ çizilmiştir. “Avrupa Kentsel Şartı”nda ise yerel demokrasi açõsõndan ye- rel yönetimlerde halkõn doğrudan katõlõmõnõn sağlanmasõnõn öne- mine dikkat çekilmiş ve kentte ya- şayan yurttaşlarõn temel haklarõ sõ- ralanmõştõr. “Avrupa Kentli Hakları Dek- larasyonu”nda da katõlõm hakkõ- na yer verilerek, kurum ve kuru- luşlar arasõndaki dayanõşmanõn esas olduğu kent yönetimlerinde; gereksiz bürokrasiden arõndõrma, yardõmlaşma ve bilgilendirme il- kelerinin sağlanmasõ şartõ getiril- miştir Kamu yararõnõ öne çõkaran top- lumcu bir belediyecilik anlayõşõ- nõn yeniden “iktidar” olmasõnõn yolu, kentin bütününü kucakla- yacak olan bir programõ, kentin di- ğer aktörleri ile birlikte oluştur- maktan geçmektedir. Bu kapsamda aklõn ve bilimin önderliğinde, birlikteliği yeniden inşa etmek, halkõn sorunlarõna sahip çõkmak ve çözüm üretmek, “yerel iktidara” giden yolda önemli bir aşama olacaktõr. Bu bağlamda; * Kent bilincinin geliştirilmesi için yapõlacak çalõşmalarõn ör- gütlenmesi, * Engelli yurttaşlarõn kente ve kent yönetimine katõlõmlarõnõn sağlanmasõ, * Kadõnlarõn kent ve çalõşma ya- şamõna katõlmalarõ için sosyal projelerin geliştirilmesi, * Yaşlõlar, gençler ve çocuklar için katõlõm mekanizmalarõnõn oluşturulmasõ, * Muhtarlarõn katõlõm konu- sunda daha etkin hale getirilmesi, * Site ve sokak örgütlenmele- rinin oluşturulmasõ, * Mahalle / semt meclislerinin oluşturulmasõ, * Kent konseylerine işlerlik kazandõrõlmasõ, * Kent planlamasõ, kentsel ta- sarõm, mimarlõk vb. konularda ilgili meslek odalarõ ile birlikte ka- rar süreçlerinin örgütlenmesi, * Sivil toplum kuruluşlarõ, tü- ketici dernekleri ve hemşeri der- nekleri ile ilişkilerin kurumsal düzeyde sürdürülmesi ve “da- nışma kurulları” oluşturulmasõ, * Belediye hizmetlerinin dene- timinin açõk, şeffaf, anlaşõlõr ve de- netlenebilir hale getirilmesi, * İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelerinin belirlenme- sinde, nitelikli kadrolarõn seçimi konusunda demok-ratik ve katõ- lõmcõ bir yaklaşõmõn hayata geçi- rilmesi gereklidir. Toplumcu bir belediyecilik an- layõşõnõn geçmiş yõllardaki dene- yimleri ve örgütlenme anlayõşla- rõ bizim için önemli bir birikim ve kaynak oluşturmaktadõr. 70’li yõllarda, çevreci ve top- lumcu bir mimar olan Jaime Ler- ner, üç dönem boyunca Curiti- ba’da (Brezilya) belediye baş- kanlõğõnõ yürütmüş ve katõlõmcõ belediyecilik anlayõşõ ile dünyada bir “efsane” haline gelmiştir. Aynõ yõllarda ise ülkemizde; Avrupa’da esen sol rüzgârlarõn da etkisi ile toplumcu belediyecilik yaklaşõmõ ilk olarak Ankara’da mimar Vedat Dalokay, İstan- bul’da Ahmet İsvan ve İzmit’te Erol Köse döneminde yaşama geçirilmiştir. 1980 öncesi Fatsa’da hayata geçirilen ve o dönemin siyasal ko- şullarõnda bir ilk olan “devrimci belediyecilik” anlayõşõ, Fikri Sönmez başkanlõğõndaki Fatsa Belediyesi’nde söz, karar ve yet- kinin halkta olduğu bir çalõşma te- mel alõnarak başarõyla uygulan- mõştõr. Yaşadõğõmõz kentlerde, insanõ temel alan, kültür ve sanata kar- şõ saygõlõ, demokrasiyi ve katõ- lõmcõlõğõ içine sindirmiş, cumhu- riyet değerlerine sahip çõkan, be- lediyeleri “gericiliğin” ve “tari- katların” oyun alanõ olmaktan çõ- karacak kent yönetimlerinin iş- başõna gelmesi için, enerjilerimi- zi ortaklaştõrmak ve bu konuda toplumu aydõnlatmak hepimizin ortak sorumluluğu olmalõdõr. YerelYönetimler,DemokrasiveKatõlõm H. Ali ULUSOY Mimar EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Yamyamlar Aramızda mı? Yaşadõğõmõz kentlerde, insanõ temel alan, kültür ve sanata karşõ saygõlõ, demokrasiyi ve katõlõmcõlõğõ içine sindirmiş, cumhuriyet değerlerine sahip çõkan, belediyeleri “gericiliğin” ve “tarikatlarõn” oyun alanõ olmaktan çõkaracak kent yönetimlerinin işbaşõna gelmesi için, enerjilerimizi ortaklaştõrmak ve bu konuda toplumu aydõnlatmak hepimizin ortak sorumluluğu olmalõdõr. H itler’in soykõrõ- mõndan kurtulan- larca kurulan ve emperyalizmin şõmarõk ço- cuğu İsrail devleti, 27 Ara- lõk 2008 tarihinde Gaz- ze’de Filistin halkõnõ ha- vadan ve denizden bom- baladõktan sonra, 3 Ocak 2009 akşamõndan itibaren vahşetini kara harekâtõ ile sürdürmeye başladõ. İsrail devletinin yaptõğõ katliamõn bilançosu, şimdilik yakla- şõk bin ölü, üç binden faz- la yaralõ; aç, susuz, elek- triksiz ve ilaçsõz yaşamaya çalõşan binlerce çaresiz in- san... İsrail ordusu, yõllardõr Filistin’de soykõrõm yap- maktadõr. Filistin halkõnõ çocuk, kadõn, yaşlõ, genç ayrõmõ gözetmeden tüm dünyanõn gözü önünde kat- lediyor. Okullara, hasta- nelere, camilere bomba yağdõrõyor. ABD’nin Yu- goslavya’da, Afganistan’da ve Irak’ta yaptõğõnõ, İsrail ordusu da Gazze’de yapõ- yor. İsrail bu vahşeti böl- gede hep yapmaktadõr. Fazla yazmaya gerek yok, 25 Temmuz 2006 ta- rihinde Cumhuriyet gaze- tesinde yayõmlanan “Barış Ama Nasıl?” adlõ yazõmõ yineleyeceğim. Ancak ora- daki Lübnan yerine Gazze kelimesini koyarsanõz, yõl- lardõr hiçbir şeyin değiş- mediğine tanõk olacaksõnõz. “Ortadoğu’da huzur- suzluğun nedeni olan İs- rail, Filistin’in ardından Lübnan’ı da bombalıyor. İsrail’in yaptığı katlia- mın bilançosu, çoğunlu- ğunun çocuk olduğu, şimdilik beş yüzden faz- la sivil insanın ölümü ve binlerce yaralıyla devam etmektedir. Yüz binlerce Lübnanlı da evlerinden göç etmek zorunda bıra- kılmıştır. İsrail’in saldı- rılarını yalnızca Fransa, İtalya ve Rusya kınamış- tır. İsrail askerlerini ka- çırdığı için Filistin’i ve Hizbullah örgütünü kı- nayan AB, İsrail’in Lüb- nan’ı bombalaması kar- şısında sessizliğini koru- mayı yeğlemiştir. Saldı- rıdan saatler sonra utan- cından olsa gerek, İsra- il’in Lübnan’a karşı abartılı güç kullandığını söylemekle yetinmiştir. ABD, İsrail’in terö- ristlere karşı kendini sa- vunma hakkı olduğunu bildirmiştir. ABD, Bir- leşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşülen ve İsrail’in Lübnan sal- dırılarının kınanmasını öngören karar tasarısını veto etmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Kon- seyi’nin, Lübnan’ın çağ- rısıyla yaptığı olağanüs- tü toplantı ise, Lüb- nan’da ateşkes çağrısı yapılmaksızın sona er- miştir. İsrail’in, Lübnan’ı bombalaması bir misil- leme değildir. Bu olay, ABD ve İsrail’in, Büyük Ortadoğu Projesi adı ve- rilen aslında büyük işgal projesi olan emperyalist planının devamıdır. Sal- dırıların ardından Suri- ye de hedef gösterilecek ve sıra İran’a gelecek- tir. ABD’nin çizdiği son haritaya doğru emin adımlarla, bombalarla, toz bulutuyla ilerleniyor. ABD’nin çizdiği bu hari- ta, bundan 83 yıl önce 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da çizilen harita- ya benzemiyor, Sevr ha- ritasının kopyasıdır. Tüm savaşların nedeni emperyalizmdir. Em- peryalizm hiçbir kural, hiçbir değer tanımaz. Di- ni, mezhebi, vatanı, bay- rağı yoktur; çıkarı sade- ce paradır... Bu savaş- larda ölenlerin hepsinin katili emperyalizmdir. ABD, Ortadoğu’da ateş- le oynamaktadır ama bir gün yaktığı ateşin içinde kendisi de yanacaktır... İsrail, Birleşmiş Mil- letler kararlarına uyma- mak için hep direnç gös- tererek, Birleşmiş Mil- letler Genel Kurulu’nun ve Güvenlik Konseyi’nin, nükleer silahlar konu- sunda kendisiyle ilgili hiçbir kararını tanıma- mıştır. Birleşmiş Millet- ler’in birçok kararını çiğ- neyerek, kitlesel imha si- lahlarından oluşan bü- yük bir nükleer cepha- nelik geliştirmiştir. Bütün bunlara karşın İsrail, hiç- bir yaptırımla karşılaş- mamıştır fakat ülkesinde nükleer silah bulunama- yan Irak, cezalandırıl- mıştır. Irak işgalinden üç yıl sonra ABD’nin, büyük işgal planını ger- çekleştirmek için, Nük- leer Silahların Yaygın- laştırılmasını Önleme Anlaşması’nı imzalayan ve Birleşmiş Milletler’in tüm kararlarına uyan İran’a saldırmak iste- mesi, dünya barışı için büyük bir tehdit oluş- turmaktadır. ABD Dışişleri Bakanı, Hizbullah örgütünün iki İsrail askerini kaçırma- sının, bölge istikrarına zarar vereceğini söyle- miştir. ABD, İsrail’in Lübnan’a girmesini ulus- lararası hukuktan doğan bir hak olarak savun- maktadır. Ancak ABD, her gün şehit veren Tür- kiye’nin sınır ötesi ope- rasyonuna karşı çık- maktadır. 23 Şubat 1996 tarihin- de, zamanın Genelkur- may ikinci başkanı Çevik Bir’in, İsrail’i ziyareti sı- rasında, Türkiye ile İsrail arasında “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşmasõ” im- zalanmıştır. Bu anlaşma TBMM’de hiç görüşül- memiş, oylanmamış, onaylanmamış ve sivil- lere danışılmamıştır. Do- layısıyla Türkiye-İsrail askeri ilişkileri hâlâ ka- mu hukukundan yok- sundur. Bu anlaşma so- nucunda Türkiye, Orta- doğu’da İsrail, Araplar ve İran’a karşı eşit me- safede sürdürdüğü poli- tikadan vazgeçerek, den- geyi bozmuştur ve ABD’nin desteklediği ba- rış karşıtı İsrail’den yana olmuştur. Bu anlaşma sonrasında, Mustafa Ke- mal Atatürk’ün, “Yurtta barõş, dünyada barõş” sözü, kulaklarda hoş bir seda olarak çınlamaktadır. ABD Başkanı, nükleer silah cephaneliğine sa- hip ve Ortadoğu’da hu- zuru bozan İsrail’e kefil, Türkiye Başbakanı, Bir- leşmiş Milletler tarafın- dan teröre destek ver- mekle suçlanan Yasin El Kadõ’ya kefil... Böyle ke- faletlerin olduğu dünya- da, barıştan söz etmek olanaklı mıdır? Emper- yalist saldırılar devam ettiği sürece barışa nasıl ulaşacağız? Emperyaliz- me karşı, işgal planlarına karşı, dayatılan harita- lara karşı uyanık olmak ve güç birliği yapmak zorunluluğu vardır. Bu- nun yolu da ulusal bi- linçten geçmektedir...” Barõş Hayali... Suay KARAMAN Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Sekreteri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle